18 Haziran 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 24 OCAK 2007 ÇARŞAMBA 6 HABERLER Sekiz kilometre boyunca kol kola yürüyen yurttaşlar, bir arada yaşama mesajı verdi AVRUPA GÜRAY ÖZ Ölümlerin Arkasındaki Yaşayanları ve yaşanmış olanları anlatırken hem geçip gidene hem de kahramanlara ya da kurbanlara haksızlık ettiğimizi düşünürüm. Orada değildik ve orada ne olup bittiğini bilmiyoruz. Anlatmaya çalıştığımız yalnızca anlayabildiklerimizle sınırlıdır. Özellikle “hissettiklerimizle” demiyorum, çünkü gerçekten hissedebileceğimize hiç inanmadım. Ölüm böyle bir şeydir. Bir ölümü beklemek böyle bir şeydir. 12 Eylül karanlığında beni yurtdışına yolcu eden arkadaşımın işkencede ölüm haberini aldığımda, gerçekten uzakta olduğumu da anlamıştım. Uzaktaydım. Ölüm bana uzaktı. Çok, çok üzülmüştüm. Ölüm yüreğimi yakıp geçmişti. Anladım ki ölümü ve neden ölüp gittiğimizi bilmiyorum ben. Ne biliyoruz peki? ??? Başımızda kara bir bulutun dolanıp durduğunu biliyor muyuz? Ağır ağır, yavaş yavaş bir yerlere doğru sürüklenmekte olduğumuzu biliyor muyuz? Sürekli birilerinin öldüğünü biliyor muyuz? Ölümü içimizde hissediyor muyuz? Sürekli yinelediğimiz sloganlar, laflar, köşelerimize yazdığımız dokunaklı kelimeler neyi anlatıyor? Elimizden bir şey gelmediğini biliyoruz. Elimizden bir şey gelmesi gerektiğini biliyoruz. 20. yüzyılın tarihi, ölümlerin sayılara sığmadığı bir tarihtir. Birinci savaşın özeti; “Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok”tur. Ölüm tüm bir taburu, bölüğü alıp gitse de savaşın hikâyesi sanki bireyseldir. Ölümlerin kanıksandığını anlatırken Erich Maria Remarque, cepheyi tek tek insanlarla anlatıyor, cephenin ölümü ve yaşamı aynı anda yaşayan askerlerini resim gibi çiziyordu. İkinci savaşta resim kayboldu. Hitler resmin yerine sayıları ve toplama kamplarını koydu. Bütün bu kırımlardan, yıkımlardan, ölümlerden, insanın insanı katlinin anlamsız hikâyesinden hiç ders çıkarmadı mı peki insanoğlu? Çıkarmadı. Çıkarsaydı Irak’ta 1 milyona yakın insan ölür müydü? İşin kökeninde, özünde, aslında insanın öteki insanı sömürme düzeneğinin çaresiz varlığı yatar. İnsan önce çıkarlarını kollayan mülk sahibine, sonra sınıfa, sonra devlete dönüşür. Devletler insan hesabı yapmazlar, nüfus hesabı yaparlar. Kavganın kargaşası ondan sonra başlar. ??? Üstümüzde dolaşan kara buluttan kanlı bir yağmur yağıyor üstümüze. Hesap açık, fatura yüksektir. Hesap yalnızca açık değil, büyüktür. Sizce neden vurdular Hrant’ı? Türkiye “tehcire” “soykırım” demesin diye mi? 17 yaşında bir gencin eline silahı tutuşturup “Git Hrant’ı vur da artık Türkiye AB’ye girmesin” mi dediler? Trajik ölümden böyle bir komedi çıkartılabilir mi? Anlaşılmaz bir kaosun içine yuvarlanmış ülkemizde başımızı kaldırsak görebileceğimiz belayı neden görmek istemiyoruz ki biz? Ucunu yakaladığımız gülünç örgütün arkasında güzel yurdumuzu kanlı bir karanlığın içine sokmak için ellerinden geleni artlarına koymayanlar var. Örgüt şeması peşinde değilim, TV filmlerindeki karanlık adamı aramıyorum. O zaten orada, ortalık yerde duruyor. Çok uzaklardan gelip ortalığı kana bulayanı sanki bilmiyor muyuz? Her türlü melanetin ortaya dökülmesinin sebebi, nedeni, vesilesi, suçlusu, günahkârı o değil midir? Şoven milliyetçiliği, kökten dinciliği tırmandıran ve besleyen kim? Tetikçilerin bol bulunabileceği yoksulluk ortamını görüyoruz da, ülkedeki, bölgedeki, dünyadaki çığlıklarla üstümüze gelen, her yeri kana bulayan yüzyılın büyük deliliğini, küresel faşizmini neden görmüyoruz? Parçalara bakıp bütünden neden uzaklaştık biz? Yaşadığımız günlerin farkını anlamamak için neden direniyoruz? Bildiğim şudur: Türkiye elden gidiyor. Bu duyduğumuz sesler, bu ölümler yaklaşan büyük belanın ayak sesleridir. Ya şimdi, soğukkanlılıkla başımıza geleni anlamaya çalışacak, uykudan uyanıp ölümlere dur diyecek, belanın adını koyacağız ya da o hiç anlam veremediğimiz uzak ölümler kapıp götürecek bizi. eposta: [email protected] İlk tören Agos gazetesi önünde yapıldı. Burada Rakel Dink’in konuşmasının ardından Dink ailesi beyaz güvercinler uçurdu. Yurttaşlar Dink’in cenazesini taşıyan araca Elmadağ’a kadar eşlik etti. Dink’i on binler uğurladı Sevgiliye Mektup Rakel Dink * utağıma eş olmak bana verildi. Bugün çok acılı ve onurlu olarak buradayım. Ben, çocuklarım, ailem ve sizler çok acılıyız. Bu sessiz sevgi biraz olsun bize güç katıyor. Kederli bir sevinç yaşatıyor. İncil’de Yuhanna, 15.13’te hiç kimsede, insanların dostları uğruna canını vermesinden daha büyük bir sevgi yoktur, der. Sevgili dostlar, bugün bedenimin yarısını, sevgilimi, çocuklarımın babasını, sizin kardeşinizi uğurluyoruz. Sağdakine, soldakine, öndekine, arkadakine rahatsızlık, saygısızlık vermeden, sloganlar, pankartlar açmadan sessiz bir yürüyüş gerçekleştiriyoruz. Bugün sessizlik ile büyük bir ses yükselteceğiz. Bugün derinliklerin ışığa yükseldiği günün başlangıcıdır. Yaşı kaç olursa olsun; 17 veya 27, katil kim olursa olsun, bir zamanlar bebek olduklarını biliyorum. Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılmaz kardeşlerim... Kardeşlerim, Onun doğruluğa olan sevgisi, şeffaflığa olan sevgisi, dostuna olan sevgisi onu buraya getirdi. Korkuya meydan okuyan sevgisi onu büyüttü. Diyorlar ki, ‘O büyük bir adamdı’. Size sorarım: “O büyük mü doğdu?” Hayır! O da bizim gibi doğdu. O gökten değildi, o da topraktandı. Bizim gibi çürüyen bir beden! Fakat yaşayan ruhu, yaptığı iş, kullandığı üslup, gözlerindeki, yüreğindeki sevgi onu büyük yaptı. İnsan kendiliğinden büyük olmaz. İnsanı yaptıkları büyük yapar... Evet o büyük oldu, çünkü büyük düşündü, büyük söyledi. Bugün buraya gelerek hepiniz büyük düşündünüz. Sessizce büyük konuştunuz, siz de büyüksünüz. Bugünle kalmayın, bu kadarla yetinmeyin. O, bugün Türkiye’de milat yaptı, sizler de mührü oldunuz. Onunla manşetler, onunla konuşmalar, yasaklar değişti. Onun için dokunulmazlar veya tabular yoktu. Kelamda dediği gibi yüreğinden taştı. Büyük bir bedel ödedi. Bedellerin ödendiği gelecekler Hrant’ları severek, Hrant’lara inanarak olur. Nefretle, hakaretle, kanı kandan üstün tutarak olmaz. Bu yükseliş, karşındakini kendin gibi görerek, kendin gibi sayarak, kendin sayarak olur. Hisus’un yardımıyla yarattığı ev cennetinden ayırdılar. Göksel ve ebedi cennete kanat açtırdılar. Gözleri daha yorulmadan, bedeni daha yaşlanmadan, daha hasta olmadan, sevdiklerine doymadan kanat açtırdılar göksel cennete. Biz de geleceğiz sevgilim. Biz de geleceğiz o eşsiz cennete. Oraya yalnız ve yalnız sevgi girer. İnsanların ve meleklerin dillerinden üstün olan, peygamberlikten üstün olan, bütün sırları bilmekten üstün olan, dağları yerinden oynatacak imandan üstün olan, varını yoğunu sadaka vermekten üstün olan bedenini yakılmaya teslim etmekten daha üstün olan yalnız ve yalnız sevgi girecek o cennete. Orada gerçek sevgi ile bir arada ebediyen yaşayacağız. Kimseyi kıskanmayan sevgi, kimsenin malında gözü olmayan sevgi, kimseyi öldürmeyen sevgi, kimseyi aşağılamayan sevgi, kardeşini kendinden üstün tutan sevgi, kendi hakkından vazgeçen sevgi, kardeşinin hakkını arayan sevgi. Mesih’te bulunan sevgi. Ve bize dökülmüş olan sevgi. Yaptıklarını, konuştuklarını kim unutabilir sevgilim? Hangi karanlık unutturabilir sevgilim? Olmuşları, olanları kim unutturabilir? Korku unutturabilir mi sevgilim? Yaşam mı? Zulüm mü? Dünyanın zevki sefası mı sevgilim? Yoksa ölüm mü unutturacak sevgilim? Hayır, hiçbir karanlık unutturamaz sevgilim. Ben de sana yazdım aşk mektubunu sevgilim. Bana da ağır oldu bedeli sevgilim. Bunları yazabilmeyi Hisus’a borçluyum sevgilim. Onun da hakkını ona verelim sevgilim. Herkesin hakkını herkese geri verelim sevgilim. Sevdiklerinden ayrıldın, çocuklarından, torunlarından ayrıldın. Burada seni uğurlayanlardan ayrıldın, kucağımdan ayrıldın. Ülkenden ayrılmadın. Ç İstanbul Haber Servisi Uğradığı silahlı saldırı sonucu 19 Ocak Cuma günü yaşamını kaybeden Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, dün son yolculuğuna on binlerce kişi tarafından karanfillerle, güvercinlerle uğurlandı. Dink’in eşi Rakel Dink’in yaptığı “Sevgiliye Mektup” başlıklı konuşması gözyaşları içinde dinlendi. Güçlükle ayakta duran Rakel Dink, konuşmasının ardından çocukları Ararat, Sera, Delal ve gelini Karolin ile birlikte beyaz güvercinler uçurdu. Meryem Ana Kilisesi’ndeki töreni yöneten Türkiye Ermenileri Patriği Mesrob Mutafyan (II. Mesrob), en kısa zamanda failin yakalanmasını memnuniyet verici bulduğunu, ancak bunun yetersiz olduğunu söyledi. Tüm Ermeniler Katolikosu Karekin II’yi temsilen katılan Başepiskopos Hajak Barsamyan, Türkiye’den, bu cinayeti işleyenleri en sert şekilde cezalandırması ve arkasındakileri ortaya çıkarmasını beklediklerini vurguladı. Cenazede hükümeti, Başbakan Yardımcısı, Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin ile İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu temsil etti. Hrant Dink için ilk tören Osmanbey’deki Agos gazetesinin bulunduğu Sebat Apartmanı’nın önünde yapıldı. Sabahın erken saatlerinden itibaren toplanmaya başlayan kalabalık Ermenice, Kürtçe ve Türkçe “Hepimiz Ermeniyiz”, “Hepimiz Hrant Dink’iz”, “Katil 301” yazılı dövizlerle Dink’i taşıyan cenaze arabasını bekledi. Çiçeklerle donatılmış tabutu taşıyan ce Yürüyüş boyunca yurttaşlar Ermenice ve Türkçe “Hepimiz Hrant’ız, Hepimiz Ermeniyiz” yazılı naze arabası Agos gazetesinin pankartlar taşıdılar. Ev ve işyerlerinin camlarına, balkonlarına çıkan yurttaşlar, alkışlarla Dink’i uğurladı. önüne geldiğinde kalabalık sessizliği bozdu ve dakikalarca Dink’i al Dink’in eşi Rakel Dink, çocukları ve ge na, balkonlarına çıkan yurttaşlar alkışlarkışladı. Karanfillerle bezenmiş cenaze lini, konuşmanın yapılacağı otobüsün üze da Dink’i uğurladılar. Saat 12.30 sıralaarabasının üzerinde beyaz bir güvercin rinde oluşturulan kürsüye çıktığında “Fa rında Elmadağ Kavşağı’nda cenaze araDink’in “Ruh halimin güvercin tedir şizme karşı omuz omuza” sloganı atıl bası ve Meryem Ana Kilisesi’ndeki töreginliği” başlıklı son yazısından haber dı. Engin, sık sık slogan atılmaması uya ne katılacak olanları taşıyan otobüsler, darmış gibi hareketsiz bir şekilde durdu. rısında bulundu. Rakel Dink konuşması Kumkapı’ya doğru hareket etti. OnbinlerBuradaki tören, programı yöneten Agos nı bitirdikten sonra ailesiyle birlikte Hrant ce kişi de “Hepimiz Hrant’ız, hepimiz gazetesi yazarı Aydın Engin’in “Dink’in Dink için beyaz güvercinler uçurdu. Bu Ermeniyiz” pankartının arkasında Takidealleri, ülkesi ve onun özlediği dün radaki konuşmanın ardından Dink’in ai sim, Tarlabaşı Bulvarı, Şişhane, Unkapaya ile Türkiye için 2 dakikalık sessiz lesi cenaze arabasının arkasında binlerce nı, Aksaray güzergâhından zaman zaman lik’’ çağrısı ile başladı. Saat 11.00’de si kişiyle birlikte Elmadağ’a kadar yürüdü. sloganlar atarak Yenikapı İDO İskelesi yah takım giyen ve beyaz atkılar takan Yol boyunca ev ve işyerlerinin camları önüne kadar yürüdü. Rakel Dink SESSİZ BEKLEYİŞ Dink’in cenazesi çan sesleri ve sevenlerinin alkışlarıyla karşılandı arkasındaki Kilisede duygusal tören ‘Zanlının güçler ortaya çıkarılsın’ Yürüyüş devam ederken kortejden ayrılan cenaze aracı, çan sesleri ve alkışlarla saat 13.00’te Meryem Ana Kilisesi’ne ulaştı. Omuzlara alınan Hrant Dink’in cenazesi, kilisenin orta kısmında hazırlanan katafalka konuldu . Daha sonra Dink’in arkadaşları tabutun etrafında ellerinde büyük mumlarla beklemeye başladı. Türkiye Ermenileri Patriği Mesrob II’nin yönettiği ayine Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin ile İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu katıldı. Yaklaşık bir saat süren tören kilise korusunun ilahiler okumasıyla saat 14.00’te başladı. İlahilerin ardından İncil’den bazı bölümler ve Resul mektubu okundu. Mutafyan, Ermenice ve Türkçe yaptığı konuşmasında zaman zaman gözyaşlarını tutumadı. Dink’in etnik kökenine olduğu kadar, vatanına da bağlı olduğunu söyleyen Mutafyan, şöyle konuştu: tedir.” Mutafyan, “Gerçek azmettiricilerin belirlenmesi, ülkemizin barış ve huzur ortamı açısından zorunludur. Hıristiyan din görevlisi ve insan olarak, her zaman ve her şartta en kutsal hak olan yaşama hakkına saldıranları burada bir kez daha lanetliyorum. Fikir ve düşünce özgürlüğüne saygılı ve değer veren insanlar olarak, bazı insanların fikirlerini paylaşmasak bile, hiç kimsenin fikirlerinden dolayı bırakın katledilmesini, yargılanması ve ceza almasını bile kabul etmemeliyiz” dedi. Mutafyan, okul kitaplarından başlayarak toplumdaki Ermeni düşmanlığını yok etmeye yönelik çalışmaların ivedilikle ele alınmasını istediklerini söyledi. Hrant Dink’in cenazesi, dini törenin ardından kilisenin karşısındaki Türkiye Ermenileri Patrikliği’nin bahçesine getirildi. Burada Ermenice bir konuşma yapan Başepiskopos Hajak Barsamyan, “Günahsız bir entelektüelin büyük kaybının acısını çekiyoruz. Biz bekliyoruz ki Türkiye, bu cinayeti işleyenleri en sert şekilde cezalandırsın ve arkasındakileri ortaya çıkarsın’’ dedi. Dink’in cenazesi kiliseden çıkarıldıktan sonra Yenikapı İDO İskelesi önünde binlerce kişi tarafından alkışlarla karşılandı. Mutafyan’ın yönettiği Meryem Ana Kilisesi’ndeki törende hükümeti temsilen Aksu ve Şahin bulundu. ‘KEFENDEN SİYASET’ * Hrant Dink’in eşi Kilisedeki törene yurtdışından da geniş katılım oldu. (Fotoğraf:AA) GÖZYAŞLARI... “Şu soruyu sormak istiyorum. Bu gibi menfur suikastlardan sonra maktulün kefeni üzerinden siyaset yapmak evrensel ahlak kurallarına ne kadar sığar? Acı hepimizindir, kayıp hepimizindir. Olayı kınarken ülkemiz aleyhine yapılan olumsuz açıklamalar, yüreklerde yeni yaralar açmaktadır. Bu tür davranışlar merhum Hrant’ın yaklaşımına tamamen aykırı düşmek MALATYA’DAN TOPRAK Cenaze arabasına karanfiller atan yurttaşlar, Dink’i Balıklı Ermeni Mezarlığı’na uğurladılar. Mezarlığın girişindeki musalla taşına konulan Dink için burada da dini tören düzenlendi. Daha sonra cenaze, babası Sarkis ile annesi Nıvart’ın yanına defnedildi. Dink’in mezarına, doğduğu yer olan Malatya’dan getirilen toprak da serpildi, güvercinler uçuruldu. CUMHURİYET 06 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear