26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 12 AĞUSTOS 2006 CUMARTESİ 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Abdullah Çalışkan, hükümetin İncirlik’ten gönderilen malzemeler konusundaki tavrına tepki gösterdi Yasak ve Düzenleme Bir ülkenin azgelişmişlik göstergelerinden biri de, oradaki yasak bolluğudur. Gerçekten de azgelişmiş ülkelerde aslolan yasaktır; özgürlükler, ülkenin gelişmemişliğiyle orantılı olarak istisna oluştururlar. Gelişmiş ülkelerde ise aslolan özgürlüktür, yasaklar istisnadırlar. Bu olgunun nedenleri birden fazladır. Azgelişmiş ülkede, devlet için her vatandaş potansiyel bir tehlikedir, ne kadar yasaklarla kuşatılırsa, o denli az tehlikeli olacağı varsayılır. Bir diğer neden de, özgürlüğü bir türlü bir kavram olarak algılayamayan, birey bile olamamış kişinin yalnızca kendi özgürlüğünü tanıması, özgürlük ile başıboşluğu birbirine karıştırması yüzünden, özgürlüklerin birbirleriyle ilişkilerinin ve dolayısıyla sınırlarının çizildiği bir toplumsal geleneğin oluşmamış olmasıdır. Böylelikle, devletin ceberutluğu ile bireyin hödüklüğü birbiriyle kesişir ve ‘‘yumurta mı tavuktan, yoksa tavuk mu yumurtadan çıkar’’ türünden, yanıtlanması güç bir soruyla karşı karşıya kalırsınız. Soruya vereceğiniz yanıt ne olursa olsun, sonuç değişmez, birey, kendisininkinden başka hak tanımaz, devlet de her şeyi yasaklayıp, hiçbir şeye izin vermez, konumlarını sürdürürler. ??? Bu yapı bazen, çok saçma ve gülünç gelen durumlar doğurur. Türkiye’ye bir bakın! Çağdaş dünyada serbest olan çoğu şey burada yasak, yasak olan şey burada serbesttir. Yasaklar düzenin felsefesinden kaynaklanır, serbest olanlar da, aslında izinli özgürlük alanları olmaktan çok, yasakçı devletin, bunca yasağı uygulayacak takati olmadığından, aczinden doğar. Böylece de ortaya, azgelişmişliğin bir ürünü olan ceberut devletcart curt devlet çelişkisi çıkar. Azgelişmiş ülkelerde, toplumsal yaşamın her alanını kapsayan yasaklar o denli çoktur ki, devletin bürokratları, kolluk güçleri de artık bu yasaklara uyulup uyulmadığını denetleyemez hale gelirler. Böylelikle yasaklar, hem sorunun özünü çözmedikleri hem de artık çoklukları ve ağırlıkları ile uygulanamaz hale geldikleri için fazla da bir hüküm ifade etmez hale düşerler. Örneğin dünyanın hemen hiçbir çağdaş ülkesinin imar mevzuatı, Türkiye’deki kadar çok yasak ile dolu değildir, ama dünyanın hiçbir çağdaş ülkesinde de Türkiye’deki kadar çarpık, kaçak, garip yapılaşma yoktur. Ama kimse yasak yerine düzenlemeye gitmeyi akıl etmez. ??? Dilerseniz, yasak ile düzenleme arasındaki farkı küçük bir örnek ile ortaya koymaya çalışalım. Bir kentin önemli bir caddesinde, gittikçe artan, keşmekeşe dönüşen trafik çıkmazı karşısında iki türlü yol vardır. Birinci yol en kolayıdır. Caddede araç trafiğini yasaklarsınız. Ortada keşmekeş kalmaz, gerçi keşmekeş, başka yerlere artarak intikal etmiştir, ama hiç değilse söz konusu caddede kalmamıştır, çünkü ortada trafik yoktur artık. İkincisi ise daha güç olan düzenleme yoludur. Bunun için uyulacak kuralları bir kez daha saptar, caddenin belirli yerlerine trafik lambaları koyar, gelişigüzel parkı engeller, belirli yerlere göbekler yaparak, trafiğin daha rahat akmasını sağlarken, kesişme noktalarını azaltmak için caddeyi enlemesine kesen sokaklardan girişleri azaltacak düzenlemeler yapar, her yerden değil, ancak belirli noktalardan sağa sola sapışları düzenlersiniz. Tabii ki, bu yöntem daha güçtür, çünkü önce akla uygun bir planlama yapmak, daha sonra da, kurallara uyulmasını sağlayacak denetimleri sürekli uygulamak zorundasınızdır. Üstelik ne yaparsanız yapın, cadde birinci çözümdeki kadar sakin olmayacaktır, çünkü üzerinden araçlar akmayı sürdüreceklerdir. Ama belirtmeye bile gerek yok ki, asıl çözüm ikinci çözümdür. Yasaklama yöntemi sorunu çözmemiş, bir noktayı kurtarırken, arttırarak başka bölgelere yansıtmıştır. Ne yazık ki, Türkiye azgelişmişliğiyle orantılı olarak, düzenleme yerine yasaklamayı yeğlemektedir hep. Bunun son örneğini de, gürültüyle mücadele ediyorum diye eğlenceyi yasaklayan İstanbul Belediye Encümeni vermiştir. Bravo onlara! AKP’li vekil de dayanamadı ? İncirlik Üssü’nden yapılan sevkıyatın adresinin İsrail olduğunu belirten AKP’li Çalışkan, buna seyirci kalan hükümetin tavrını ‘çifte standart’ olarak yorumladı. VURAL KÖSE asirmen?cumhuriyet.com.tr ADANA AKP Adana Milletvekili Abdullah Çalışkan, İncirlik Üssü’nden yapılan sevkıyatın adresinin İsrail olduğunu, ateşkes söylemleri sıralayan hükümetin buna seyirci kalmasının çifte standart olduğunu vurgulayarak ‘‘Hem savaşa karşı olacaksınız hem de acımasızca çocukların, kadınların katline bomba göndereceksiniz. Buna anlam veremiyoruz’’ dedi. Çalışkan, gazetemize yaptığı açıklamada, İncirlik’ten gönderilen mühimmatın İsrail’e gittiğini ve hükümetin buna acilen müdahale etmesi gerektiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: ‘‘İncirlik’ten sevk edilenlerin gıda ve sağlık paketleri olmadığı ortada. İncirlik’ten çıksa çıksa bomba, mühimmat çıkar ve gideceği adres de bellidir. Hamas ve Hizbullah mücahitlerine gitmeyeceğine göre İsrail’e gidecektir. Bunu şiddetle kınıyoruz. Savaşın durdurulmasını isterken İncirlik’ten bölgeye mühimmat gönderilmesine göz yummamız kesinlikle doğru değil. Bunun kesinlikle engellenmesi gerekir. Göz göre göre üzerinde patlayıcı madde yazan TIR’larla ülkemizden İsrail’e mühimmat taşınmasına aracılık etmek çifte standarttır. Hem savaşa karşı olacaksınız hem de acımasızca çocukların, kadınların katline bomba göndereceksiniz. Buna anlam veremiyorum.’’ ‘Savaşa bahane yaratıyorlar’ El Kaide’nin 11 Eylül saldırısına benzer bir saldırının İngiliz istihbarat birimlerince engellendiği yönündeki haberlerin, dünya kamuoyunda itibar ve inisiyatif kaybeden ABD, İsrail ve İngiltere üçlüsünün savaşa bahane yaratmak için uydurduğu haberler olduğunu da ileri süren Çalışkan, bu konuda da şunları söyledi: ‘‘Dünyada iki şeye çare bulunmazmış. Birisi ölüm, diğeri bahane. Bunların hepsi bahane. ABD, İngiltere ve İsrail şeytan üçlüsü dünyaya bahane uydurmakla meşguller. Artık dünya kamuoyunu aldatma şansları yok. Biz bu oyunların hepsini daha önce de gördük ve biliyoruz. Onun için bu acımasız savaşı dünyaya kabul ettirmeleri mümkün değildir. Ayrıca bu savaş değil, resmen katliamdır. Onun için bu katliamı dünyaya kabul ettirme şansları yok. Bütün dünya kamuoyu bu acımasız katliama karşı geldiği için de toplumları manipüle etme amaçlı olarak, Taliban ya da El Kaide yeniden 11 Eylül benzeri bir saldırı peşinde diye dünyayı aldatmaya çalışıyorlar.’’ Kral Abdullah ülkesine döndü Suudi Arabistan Kralı Abdullah, Türkiye’deki resmi temaslarını tamamlamasının ardından dün ülkesine döndü. Kral Abdullah’ı Atatürk Havalimanı’ndan Başbakan Tayyip Erdoğan uğurladı. Kral Abdullah’ı Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, İKÖ Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, İstanbul Valisi Muammer Güler ve öteki ilgililer uğurladı. Uçağa binmeden önce uğurlama heyetinin elini tek tek sıkan Kral Abdullah, Başbakan Erdoğan ile de öpüşerek ayrıldı. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) Bush, İslam Dünyasıyla mı Savaşıyor? İngiltere’de alınan önlemler, dünyayı yeniden terör korkusu içine düşürdü. Korku durduğu yerde durmuyor, beraberinde de hayatımızı karartacak önlemler, güvenlik yasakları geliyor. Bundan böyle uçağa binmek, korkmanın ötesinde, bir eziyet haline dönüşecek. Yanınıza en temel ihtiyaçlarınızı almanız bile sorun olacak. Gazeteciler ve iş insanları, bilgisayarını da yanlarına alamayacaklar. Daha başka hangi önlemlerin alınacağını bile bilmiyoruz. Önlemler burada da kalamaz. Giderek bu güvensizliğin sebebi olan ülkeler için, başta ABD olmak üzere dünyanın egemen devletleri yeni yaptırımlarla ortaya çıkarlar. Saddam’ı, terörün destekçisi olduğu gerekçesiyle devirdiler, hapse tıktılar, kendilerine bağlı bir yönetim kurdular. Irak, şimdi güvenli bir devlet mi oldu? İsrail, günlerdir Lübnan’ı bombalıyor. Gerekçesi Hizbullah’ı bitirmek olarak anlatılıyor. Sizce bu saldırılar Hizbullah’ı yok edebilir mi? Buna ne saldırıyı planlayan İsrail yönetimi ne de onu destekleyen ABD ve müttefikleri inanıyor. ??? George W. Bush, İngiltere’de alınan önlemler ve uçaklara yönelik saldırı alarmı üzerine, kendisine özgü demecini vermiş: ‘‘İslami faşizme karşı mücadelemiz sürüyor.’’ ABD, artık kendisine yeni düşmanı tam anlamıyla netleştirmiş durumda. Bu düşman İslamcılar, daha net bir deyimle İslam dünyası... İslam dünyası nedir? Adam başına yıllık gelirin en düşük olduğu, eğitim düzeyinin en gerilerde seyrettiği ülkelerin çoğunluğu Müslüman ülkelerden oluşuyor. Buradaki yoksulluk ve çaresizlik, bağnazlık üretiyor. İslam dünyası, demokrasi arayışlarıyla, bağnaz köktendinciliğin arasına sıkışmış durumda. ??? ABD’nin başında bulunduğu Batı dünyası, onlarca yıl İslam âlemini Sovyetler’e karşı bir güç olarak değerlendirdi. ‘‘Yeşil kuşak’’ projeleri içinde Usame bin Ladin’ler yaratılmadı mı? Daha da önemlisi, petrol zenginliğinin üzerinde oturan Arap dünyasının hali: Bu yöredeki ülkelerin çoğunluğu yoksul. Adam başına yıllık gelir, bütün bu zenginliğe rağmen Avrupa ülkelerinin onda birinden bile düşük. Üstelik gelir dağılımı o kadar adaletsiz ki, çoğunluk açlık sınırının altında yaşıyor. İşte bu tablo, asıl çaresizliği kışkırtıyor. Daha önemlisi ise Müslüman dünyasındaki büyük psikolojik yıkım ve öfke. Yıllardır Filistin’de olanlardan kinlenen İslam dünyası, şimdi Lübnan’da yaşananlara yanıyor. Sıradan insanlar bu çaresizlik içinde kin ve saldırganlık biriktiriyor. Müslüman dünyası ciddi şekilde ‘bir şey yapamama’ sendromu yaşıyor. ??? George W.Bush ve adamları ‘‘teröriste’’ saldırıyoruz diyerek sıradan insanları hedef aldıkça, ne terör biter ne de bizim korkularımız. Bu korkular boş korkular değil; yenilmiş, çaresiz kalmış yoksul İslam dünyası, bu haksızlığa normal yollarla cevap veremiyor. O zaman ortaya çılgınlık ve acımasızlık çıkıyor. Hiçbir askeri önlem bu çılgınlığı önleyemez. ABD ve Avrupa, Ortadoğu’ya ve İslam dünyasına bakışını değiştirmedikçe, bu çatışma sürecektir. İslam dünyası, baskı biraz daha artarsa, şiddet örgütlerine daha fazla destek sağlayacaktır. Bu dünyanın sorunlarının çözümü, barışçı, bölge insanlarının kimliklerine saygı gösteren bir tutumdan geçiyor. İslam dünyasında aslında uzunca bir süredir demokrasi arayışı yaygınlaşıyordu. İran dahil birçok ülkede demokrasi ve özgürlük yanlısı siyasi akımlar güç topluyordu. Bush ve adamlarının işbaşına gelmesinden bu yana, gelişmeler tamamen tersine döndü. ??? Terörü üreten, ABD merkezli şiddet ve baskı politikasıdır. Her yeni baskı politikası bu bölgede ve dünyada terörü kışkırtmaktan başka sonuç doğurmayacaktır. Bush’un, İslam dünyasını terör bataklığı olarak gören anlayışı, yeni terör örgütlerine kapı açacaktır. Şimdiye kadar gelişmeler hep bu şekilde oldu. Kimse, laftan ve demokratik çağrılardan bir şey anlamıyor. Şiddet şiddeti doğuruyor, acı acıyı, öfke öfkeyi... Sonunda dünya bu şiddetten yorulacak ve çözüm arayacak. Güvenlik önlemlerinin sonu yoktur ve çaresi de yoktur. Dünyanın güvenliği için önce silah üreten ve bundan geçinen ülkeler, bu yolu terk edecektir. İkincisi, George Bush türü siyasetçiler iktidarları terk edecektir. Yoksa dönüp dönüp aynı noktaya geleceğiz... DIŞİŞLERİ: Malzeme ABD’ye gidiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adana’nın Yüreğir ilçesinde bulunan İncirlik Hava Üssü’nden, Mersin’in Silifke ilçesine bağlı Taşucu beldesinde NATO finansmanıyla yaptırılan limana TIR’larla askeri malzeme sevkıyatına hafta başına kadar devam edileceği belirtildi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan, üste bulunan ihtiyaç fazlası mühimmatın, Türkiye ile ABD arasındaki Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması çerçevesinde, Türkiye’nin izniyle ABD’ye gönderildiğini bildirdi. Tan, konuyla ilgili soruya verdiği yazılı yanıtta şunları kaydetti: ‘‘Türkiye ile ABD arasındaki Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması çerçevesinde, 10. Tanker Üs Komutanlığı/ İncirlik’te bulunan ihtiyaç fazlası mühimmat, Türkiye’nin izniyle ülke dışına çıkarılmaktadır. Söz konusu malzeme Aralık 2005’te müştereken yapılan mutat bir envanter çalışmasının sonucunda belirlenmiş olup, ABD’ye geri gönderilmektedir.’’ Adana AA muhabirinin İncirlik Hava Üssü’ndeki ABD’li yetkililerden aldığı bilgiye göre, dün sabah saatlerinde de, İncirlik beldesindeki hava üssünden 10 TIR’dan oluşan konvoyun çıkış yaptığı belirtildi. CUMHURİYET 04 CMYK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear