26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12 AĞUSTOS 2006 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLERİN DEVAMI TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul 15 Stockholm PB B PB B A A A A PB 32 32 32 32 33 35 35 36 27 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB PB Y PB PB PB A B A 29 29 28 29 35 32 34 36 34 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB A A A A A A PB 34 32 42 42 36 42 37 31 32 Trabzon Ankara Erzurum Hakkari İzmir Antalya Ş.Urfa Adana Yurdun kuzey kesimleri parçalı bulutlu, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığı, yurdun kuzey kesimlerinde biraz azalacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. Rüzgâr kuzey ve doğu, Güney Ege’de kuzey ve batı, Akdeniz, Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde güney ve güneybatı yönlerinden hafif arasıra orta kuvvette esecek. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih Y Y Y Y Y Y Y Y Y 22 22 24 21 19 17 19 20 17 Yağmurlu Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y Y PB Y Y PB PB PB Y 20 21 36 20 27 29 28 33 19 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı PB A B A A B A B B 20 37 33 40 36 33 37 34 38 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Arslan’dan saldırı itirafları ? Baştarafı 1. Sayfada cel Özbilgin’i öldüren, Başkan Mustafa Birden ile üyeleri yaralayan tutuklu sanık avukat Arslan ve diğer sanıklar avukat Süleyman Esen, Osman Yıldırım, İsmail Sağır, Tekin Irşi, Ersan Timuroğlu, Aykut Metin Şükre ile tutuksuz sanıklar Salih Kurter ve Ayhan Parlak, ‘‘Anayasal düzeni cebren ortadan kaldırmaya teşebbüs’’, ‘‘örgüt kurmak, yönetmek, üye olmak ve yardım etmek’’, ‘‘tasarlayarak adam öldürmek, öldürmeye teşebbüs ve bu suçlara iştirak etmek’’ suçlarından yargıç karşısına çıktı. Saldırıda yaşamını yitiren Özbilgin’in avukat oğlu Gökhan Özbilgin, ailesi adına müdahil avukatları arasında yer aldı. Duruşma, yaklaşık 9 saat sürdü. GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY 4 sanık gazetemize saldırıyı kabul etti Duruşmaya yabancı basın mensupları da büyük ilgi gösterdi. BABA ARSLAN’DAN GÖZDAĞI ? Baştarafı 1. Sayfada Kaçma girişiminde bulundu Mahkeme Başkanı Orhan Karadeniz, iddianameyi okuduktan sonra savunma yapan sanık Arslan, öğlen saatlerinde savunmasını keserek cuma namazına gitmek istediğini söyledi. Mahkeme Başkanı Karadeniz, Arslan’a, tutuklu olduğunu ve namaza gitmesinin mümkün olmadığını anımsatarak savunmasını devam ettirmesini istedi. Bunun üzerine Arslan, ‘‘Namaz kılmak istiyorum.Allah’a itaat etmek lazım.Allah’a itaat etmeden kul emrine itaat etmek yok’’ dedi. Mahkeme Başkanı Karadeniz’in ‘‘Burada cami yok’’ sözleri üzerine, ‘‘En yakın camiye gideceğiz o zaman’’ yanıtını veren Arslan, savunma yapmayacağını söyleyince sanık bölümündeki yerine alındı. Arslan, oturduktan hemen sonra sanık sandalyesini çevreleyen parmaklıkların üzerinden atlayarak duruşma salonunun kapısına doğru koştu. Jandarmalar tarafından etkisiz hale getirilen Arslan, sanık yerine alınırken bu sırada diğer tutuklu sanıkların da yerlerinden kalkmaları salonda kargaşaya yol açtı. Daha sonra mahkeme heyeti, duruşmaya ara verdi. Kunter, saldırılardan habersiz olduğunu iddia etti. ‘‘Oğlunuzla en son ne zaman görüştünüz’’ sorusuna, ‘‘Daha dün görüştüm’’ yanıtını verdi. Alparslan Arslan’ın Danıştay’a yönelik saldırısının ardından babası İdris Arslan farklı konuşmuştu. İdris Arslan, olaydan büyük üzüntü duyduğunu dile getirmişti. İdris Arslan, ‘‘O benim tek oğlum, yazık olur. Oğlum inançlı, namazında niyazında bir insan. Ancak milletine, devletine bağlıydı’’ diye konuşmuştu. Oğlunun siyasi görüşüyle ilgili sorulara ise İdris, şu yanıtı vermişti: ‘‘ABD’nin Irak’ta yaptıklarına karşıydı. Bunlardan etkilenmiş olabilir. Son dönemlerde psikolojisi galiba bozulmuştu. Eğer bu olayı yapmışsa, psikolojisinin bozukluğundan kaynaklanmıştır.’’ Arslan ifadesinde ayrıca, gazeteci Mehmet Ali Birand’ı da öldürmek istediğini, bunun için CNN Türk televizyonundan Cihat adlı bir kişiyle irtibata geçtiğini ifade etti. Arslan, Mehmet Ali Erbil’i de sevmediğini belirtirken ‘‘Ahlaksız, adi, şerefsiz bir insan olarak bilirim’’ dedi. Arslan’ın bu sözleri üzerine Mahkeme Başkanı Karadeniz sanığı uyardı. Diğer sanıkların savunması sırasında ikindi ezanının okunması üzerine Alparslan Arslan, duruşmanın öğle saatlerinde yaptığı gibi, yine etrafını çevreleyen parmaklıklardan atlayarak kaçmaya yeltendi. Arslan, ‘‘Namaza gideceğim, bırakın ya’’ diye bağırdı. Bu sırada annesi ise ‘‘Yavrum biz arkandayız. Seninle gurur duyuyoruz. Kaza yaparsın’’ diye seslendi. Duruşmada, suçtan zarar görüldüğü gerekçesiyle gazetemiz, Danıştay Başkanlığı ve Danıştay saldırısında yaşamını yitiren 2. Daire Üyesi Mustafa Yücel Özbilgin’in mirasçıları eşi Ayşe, oğulları Gökhan ve Serkan Özbilgin’in müdahillik istemlerini kabul etti. rum, şiddete meyilli bir yapım söz konusuydu’’ dedi. Gazetemizde yayımlanan ‘‘türban’’la ilgili karikatürü gördükten sonra, gazeteyi almaya başladığını söyleyen Arslan, daha sonra ise künyeden adres ve telefonları not ettiğini ve taksiyle Şişli’deki merkez binaya giderek olay yerinde inceleme yaptığını kaydetti. ‘Gülen’in yeğeniyle görüştüm’ Karikatürü, Salih Kunter ve Osman Yıldırım’a da anlattığını belirten Arslan, Kunter’in de ‘‘Çocuklar dikkat etsinler, yakalanmasınlar’’ dediğini söyledi. Gazeteye atılan bombaları nereden aldığı konusunda da bilgi veren Arslan, sanıklardan Süleyman Esen’in ‘‘eniştesinin Özel Harekât Dairesi’nde astsubay olduğunu ve kendisinin bombaları temin edebileceğini söylediğini’’ ifade etti. Arslan daha sonra bombaları Esen’den 2 bin YTL karşılığında aldığını söyledi. Arslan ayrıca Osman Yıldırım’ın Kars’taki akrabaları aracılığıyla 1500 YTL karşılığında bir de Kalaşnikof marka silah aldığını ifade etti. Gazetemize yönelik saldırının ar ‘Eczacıbaşı’na saldıracaktım’ Alparslan Arslan, ifadesinde ‘‘psikolojisi bozuk bir insan’’ profili sergiledi. Mahkeme Başkanı Karadeniz’in kimlik bilgilerini aldığı sırada ikamet yerini ısrarla ‘‘Sincan F tipi cezaevi’’ olarak söyleyen Arslan, saldırıları düzenlediğini kabul etti. Arslan, mahkeme başkanının ‘‘Saldırıyı niçin gerçekleştirdin’’ sorusunu susma hakkını kullanacağını belirterek yanıtsız bıraktı. Savunmasında ilginç açıklamalarda bulunan Arslan, İstanbul’daki Eczacıbaşı binasına roketli saldırı yapmayı düşündüğünü söyledi. Bu düşüncesini Salih Kunter ve Süleyman Esen’e de anlattığını söyleyen Arslan, Eczacıbaşı’nı Sabetayist ve Yahudi olarak bildiğini, insanların, bu kişilerin alışveriş merkezi yerine Cevahir Alışveriş Merkezi’ni tercih etmesi gerektiğini düşündüğünü söyledi. Danıştay ve gazetemize yönelik saldırıları uzun süre ‘‘aklında tasarladığını’’ anlatan Arslan, ‘‘Bu tip olayları ben kafamda tasarlıyo dından Ankara’ya geldiklerini anlatan Arslan, Danıştay Başkanı Mustafa Birden’e dairenin türban kararı nedeniyle saldırmaya karar verdiğini söyledi. Ankara’da Fethullah Gülen’in yeğeni olarak tanıdığı Kemalettin Gülen ile karşılaştığını ifade eden Arslan, Gülen’in ‘‘Danıştay’da türban kararını veren üyelerin fotoğraflarının Vakit gazetesinde yer aldığını’’ söylediğini kaydetti. Gülen’den ayrılırken söz konusu gazeteyi muhafaza etmesini söylediğini anlatan Arslan, Gülen’in de buna karşılık, ‘‘Bana da bir şey düşerse söyle’’ dediğini aktardı. Arslan, Kemalettin Gülen’in ayrıca, Danıştay 2. Dairesi Başkanı Mustafa Birden’i evinden telefonla arayarak türban kararıyla ilgili küfürler içeren hakarette bulunduğunu kendisine söylediğini aktardı. Kemalettin Gülen ise akşam saatlerinde yaptığı yazılı açıklamada, Arslan’la hiçbir şekilde görüşmediğini belirterek ‘‘Bütün bunlar şahsıma yönelik büyük bir yalan ve iftiradır’’ dedi. Fethullah Gülen’in avukatı Orhan Erdemli de ‘‘Haberde ileri sürülen iddianın doğru olup olmadığını hukuk ortaya çıkaracaktır’’ dedi. Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde tutuklu sanık Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu, İsmail Sağır gazetemize yönelik saldırıya katıldıklarını ancak Danıştay saldırısında yer almadıklarını ileri sürdü. Duruşmada tutuklu sanıklardan Tekin Irşi de savunmasında, ‘‘Cumhuriyet gazetesine ilk bombayı ben attım’’ dedi. Gazeteye bomba atılması talimatını Alparslan Arslan’dan aldığını iddia eden Irşi, Arslan’ın kendisine bu işi yapması halinde 30 bin YTL vermeyi teklif ettiğini ancak yalnızca 300 YTL verdiğini söyledi. Irşi, olay günü gazeteye tek başına gittiğini, patlamayacağını bildiği için bombayı pimini çekmeden attığını anlattı. Irşi, ikinci bomba olayını da Alparslan Arslan ile birlikte kararlaştırdıklarını belirterek, ‘‘Arslan, Cumhuriyet gazetesinin özür dilemesini bekliyordu. Özür dilemeyince ikinci bombanın atılmasına karar verdi’’ dedi. Erhan Timuroğlu da gazetemize yönelik 3. saldırıya katıldığını söyledi. Tutuksuz sanıklar Salih Kunter, Ayhan Parlak ve Süleyman Esen ise suçlamaları kabul etmedi. Hükümet çarpıtmıştı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Tetikçi Alparslan Arslan, 5, 10 ve 11 Mayıs’ta gazetemizin Şişli’de bulunan merkez binasına bombalı, 17 Mayıs’ta da Danıştay 2. Dairesi’ne silahlı saldırılar gerçekleştirmişti. Gazetemize yapılan saldırılarda maddi hasar meydana gelirken Danıştay saldırısında 2. Daire üyesi Mustafa Yücel Özbilgin yaşamını yitirmiş, diğer üyeler ise yaralanmıştı. Hükümet, saldırıların türbanla ilişkilendirilmesinden rahatsızlık duymuş, Başbakan Tayyip Erdoğan, saldırıyı ‘‘derin komplo’’ olarak nitelendirmişti. TBMM Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin de saldırının ardından TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, ‘‘Bekleyin, çok kısa bir süre içinde, bunu kimlerin yaptığı ve arkasında kimlerin olduğu ortaya çıkacaktır. Hatta, birtakım sürprizlere de hazır olun’’ diye konuşmuştu. Arslan’ın mahkemedeki tutumunu tek bir kalıba sığdırmak zor. İfadeleri, tavırları ayrı ayrı dikkate alındığında şunları söylemek olası: Delileri oynuyor... Kararlı bir terörist... İyi kurgulanmış, ama neye hizmet ettiğinin tam farkında değil... Mehmet Ali Ağca tipi bir terörist... Cuma namazı için izin isteyip, verilmeyince kaçmaya çalışması, mahkeme heyetiyle kurduğu diyalog, olayları anlatırken takındığı soğukkanlı tutum, Arslan’ın hangi aşamalardan geçerek böyle bir kimliğe büründüğünü araştırmayı zorunlu kılıyor. Böyle bir araştırmanın sonunda belki de, aramızda pek çok Alparslan Arslan’ın olduğu ortaya çıkacak! Alparslan Arslan, duruşmada mesleğinin sorulması üzerine şunu söyledi: Hukukçu! ??? Duruşma öncesinde Arslan’ın nasıl bir tutum takınacağı merak edilirken sahneye babası İdris Arslan çıktı. Baba Arslan adliye girişinde gazetecilere döndü ve şunları söyledi: ‘‘Milletin hizmetinde olun... Milletin gayesi, ülküleri, amaçları ve değerleri vardır. Milletin değerlerine saygılı olun. Sevmeseniz de saygılı olun. Saygılı olmayana, milletin değerlerine hakaret edene bu millet gereken dersi verir. Bunu herkes bilsin... Bu ülkede Türk, İslam, bayrak, Kuran düşmanları var. Bu ülkede adı Mehmet, Ahmet, Mustafa, Ali, Veli olan birçok Ermeni ve Rum vardır. Laiklik adı altında bu ülkenin değerlerine düşmanlık etmektedirler. Bu ülkede yaşayan, bu ülkenin değerlerini benimseyen herkesi yürekli olmaya davet ediyorum. Yürekli olun, korkak olmayın...’’ Baba İdris Arslan ne demek istiyor? Milletin değerlerine hakaret edene verilen ders, oğlunun yaptığı mı? Laiklik adı altında bu ülkenin değerlerine düşmanlık etmek ne demek? Yürekli olup korkak olmayanlar Ahmet, Mehmet adlı Ermeni’ye, Rum’a ne yapmalı? Baba İdris Arslan’ın mesleğinin eğitimci olduğunu dikkate alırsak yukarıdaki sözleri eğitimle nasıl bağdaştıracağız? ‘Hukukçu’ terörist ve ‘eğitimci’ babası bize nasıl bir toplumsal yapının içinde olduğumuzu gösteriyor. ??? Arslan ve onunla birlikte yargılanan 8 sanık hakkındaki iddianamede şu suçları işlediklerine dikkat çekiliyor: Silahlı örgüt kurmak ve yönetmek. Anayasal düzeni cebren ortadan kaldırmaya teşebbüs. Bir kişiyi tasarlayarak ve yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmek. 4 kişiyi tasarlayarak kasten öldürmeye teşebbüs. Patlayıcı atmak, patlayıcı temin etmek ve bulundurmak, Ateşli Silahlar Kanunu’na muhalefet. Özel ve kamu malına zarar vermek. Dünkü ilk duruşma gösterdi ki bu dava yukarıdaki suçlamalarla sınırlandırılacak gibi değil. Bu dava, nasıl bir toplumsal sürükleniş içinde olduğumuzu gösteriyor. Nasıl bir cehalet eğitimi kuşatması altında olduğumuzu gösteriyor. Bu dava ‘‘sanık sandalyelerinin’’ çok büyük bölümü boş bir dava... Ne yazık ki bu dava kısa sürede bitmeyecek bir dava! ankcum?cumhuriyet.com.tr ‘Bakanlığa saldırabilirdim’ Duruşmada, gazetemiz avukatlarının bir sorusu üzerine Arslan, ‘‘Türban kararı konusunda Danıştay’da görülen davada taraf olan idareye yönelik de eylem planım olabilirdi’’ diye konuştu. Mahkeme Başkanı Karadeniz’in, daha açık konuşmasını istemesi üzerine Arslan, bir süre sustuktan sonra, ‘‘MEB’e yönelik eylem planım vardı’’ dedi. Arslan, Karadeniz’in, ‘‘Eylemcilerin ve silahların paralarının kaynağı ne’’ sorusunu da ‘‘Hırsızlık yaptım’’ diye yanıtladı. Tekrar Ölüm, Tekrar Acı ? Baştarafı 2. Sayfada SAĞLIK KONTROLÜ YAPILACAK anıkların dinlenmesinin ardından davanın ilk duruşması sona erdi. S Mahkeme heyeti, sanık Aykut Metin Şükre’nin ‘‘bireysel silah ticareti’’ suçundan hakkında ek iddianame hazırlanması için Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazı yazılmasına karar verdi. Tutuksuz yargılanan Ayhan Parlak ile Salih Kunter’i ise duruşmalardan vareste tutan mahkeme heyeti, sanık avukatlarının İstanbul Barosu avukatlarından Turgay Özdoğan ile Burhan Gür’ün tanık olarak dinlenilmesi taleplerini kabul etti. Mahkeme heyeti, Arslan’ın suç tarihinde ve halen akıl hastası olup olmadığına ilişkin rapor alınması için yazı yazılmasını da kararlaştırdı. Duruşma, 21 Eylül 2006 tarihine ertelendi. MUTTAKİ, ERDOĞAN VE GÜL’LE BİR ARAYA GELDİ İran’dan sürpriz ziyaret BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA Sürpriz bir kararla Türkiye’ye gelen İran Dışişleri Bakanı Mahuçehr Muttaki, Lübnan krizinde Türkiye’nin aktif rol oynamasını istedi. İran Dışişleri Bakanı Muttaki, Türkiye’ye yaptığı 2. ziyaretinde, İstanbul’da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile bir araya geldi. Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdülaziz El Suud’un ziyareti nedeniyle İstanbul’da bulunan Erdoğan ve Gül’ün Ankara’ya dönmesini beklemeden gelen Muttaki, havaalanında, ‘‘İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejad’ın Lübnan konusundaki mesajını getirdim’’ demesine karşın, böyle bir mesajı Türk yetkililere iletmediği öğrenildi. Cumhuriyet’e ulaşan bilgilere göre, Muttaki, iki konuda Türkiye’nin desteğini istedi. Muttaki Türkiye’nin, Lübnan krizinde ve İslam Konferansı Örgütü’nün Malezya’daki zirvesinde alınan kararların uygulanması konusunda aktif rol almasını istedi. Malezya zirvesinde örgüt, Lübnan konusunda bir temas grubu kurulması ve acil ateşkes sağlanması kararları almıştı. Bu konuların dışında İran’ın nükleer dosyası da gündeme geldi. Gül, nükleer programını 31 Ağustos’a kadar durdurulması istenen İran Dışişleri Bakanı’na, ‘‘Momentum düşmüş gibi görünüyor. Bu fırsatın heba edilmemesi gerekir’’ dedi. Şimdiye kadarki görüşlerinde bir değişiklik olmayan İran Dışişleri Bakanı, yalnızca ‘‘Henüz yanıt vermedik’’ demekle yetindi. Muttaki’nin Beşiktaş’taki Başbakanlık Çalışma Ofisi’ndeki görüşmelerine Erdoğan’ın Başdanışmanı Büyükelçi Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu ile Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan da katıldı. Muttaki, görüşme öncesinde Florya’daki Beyti Restoran’a giderek yemek yedi. Muttaki, yemeğin ardından buraya gelen Davutoğlu ile aynı araçla restorandan ayrıldı. Yıllardır PKK güneydoğuda çocukları, insanları öldürürken, yuvaları söndürürken, Batı dünyası uzun yıllar bunun bir terör örgütü olduğunu bile kabul etmek istemedi. Gözü yaşlı asker analarının henüz ağıtları dinmedi. Benzer örneklerin sayısı arttırılabilir. Sesimizi duyurmak için yeterince haykıramıyor muyuz acaba? Yoksa insanlar yalnızca duymak istediklerini duymakta direniyorlar mı? Sorunların masa başında çözülmesi gerektiği, savaş ve kan dökülmesinin yardımcı olmayacağı öğretildi bize yıllarca. Bu gerçek yalnızca dünyanın bir kesimi için mi geçerli? Yani öbür taraf güçlü ve her şeyi yapmaya yetkili, hakkını aramak, kendini korumak için ortalığı kan gölüne çevirebiliyor. Dünyanın geri kalanı bu olaya sessiz ve çaresiz boyun eğiyor ve seyirci kalabiliyor, ve hatta hak bile veriyor. Terör her yerde terördür; her yerde masum insanların canını yakar. Batı’da yapıldığında farklı, Doğu’da güçlü ülkelerce planlandığında farklı anlamlar taşımaz. Yeşil savaşlar hazırlayanlar, /gazlı savaşlar, ateşli savaşlar,/yaşayanı kalmayan zaferler/temiz giysiler giyerlerdi/yürüyüp kardeşleriyle/ gölgede, bir şey yapmadan... Pablo Neruda, burada ne güzel ifade ediyor; zavallı masumlar can çekişirken gerçek suçluların ne kadar rahatlıkla ellerini kollarını sallayarak dolaştıklarını. Astsubaypolis tartışması ? İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir’de, uygulama sırasında kimlik gösterme konusunda tartışan astsubaylar ve polisler, birbirleri hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundular. Balçova ilçesinde uygulama yapan polis ekipleri, Maliye Meslek Lisesi önünde durdurdukları bir otomobilde bulunan Mehmet G. ile Emrecan Ç’den kimliklerini göstermesini istedi. Askeri personel olduklarını söyleyerek kimliklerini göstermeyen astsubaylar ile polisler arasında tartışma yaşandı. Astsubayların ‘‘polislerin kendilerini darp ettiğini’’ ileri sürerek polislerin de ‘‘astsubayların kendilerine hakaret ettiğini’’ iddia ederek savcılığa karşılıklı suç duyurusunda bulundukları öğrenildi. CUMHURİYET 15 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear