26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11 AĞUSTOS 2006 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Diken Mehmet Ali Kılınç: ‘‘ABD, PKK ile mücadele için Türkiye’ye özel temsilci atayacakmış. Acaba, üzerinde yün biriksin diye tarlasının etrafını dikenle de çevirecek mi!’’ Ya ğ m u r E k i m Sağın gündeminde Mesut Yılmaz varmış... ‘‘Sağlık olsun!’’ BAKIŞ AÇISI GÜRBÜZ ÇAPAN İran koyun kopyalamış. Orada koyun çok değilmiydi? Ceza Erol İşisağ: ‘‘Çorum Müftüsü, ‘Fazla gülmeyin, cehennemde yanarsınız’ demiş. Güldürene ceza yok mu?’’ ARTVİN Barosu Başkanlığı ile Yeşil Artvin Derneği’nin, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na karşı Erzurum 2. İdare Mahkemesi’nde açtığı davanın özeti şöyle: ‘‘Artvin merkez ilçe Kafkasör Cerattepe mevkiinde madencilik faaliyetleri nedeniyle davalı idarece verilen işletme ruhsatlarının, ruhsat verilen alanların daha önce Hatila Milli Parkı sırırları içersinde yer aldığı, söz konusu alan Bakanlar Kurulu kararıyla turizm merkezi olarak kabul edilmiş iken, milli park sınırının daraltılması suretiyle madencilik faaliyetine açıldığı; ilk arama ruhsatı Öner Gürses adlı şahsa verilmiş iken, bu kişinin ruhsat haklarını Kanada menşeli bir şirkete sattığı, yeraltı zenginliklerinin yurtdışına kaçırılmasına yönelik tepkilerin önüne geçmek amacıyla yerel isimli göstermelik bir şirket kurulduğu, çıkarılacağı belirtilen madenin Maden Kafkasör Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca ülke ekonomisine bir katkısı olmayacağı, maden işletme sahası ve galerisinin Artvin’e 1100 metre olduğu, bu nedenle söz konusu madenden kaynaklanan bir sel ya da heyelan felaketinin doğrudan Artvin’i vuracağı, bu konuda hazırlanmış birçok özel ve resmi rapor bulunduğu, madencilik faaliyetleri dolayısıyla birçok bitki ve hayvan türünün zarar görebileceği, maden çıkarma faaliyetinin haksız ve hukuka aykırı bir şekilde Çevre Etki Değerlendirme kapsamı dışına çıkarıldığı.’’ Davalı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın savunma özeti: ‘‘Davanın süresinde açılmadığı, Artvin Barosu’nun dava açma ehliyetinin olmadığı, işletme ruhsatlarının kamu yararı gözetilerek verildiği, çevreye verilebilecek zararların asgariye indirildiği, sürdürülebilir kalkınma düşünüldüğü.’’ Bakanlığın yanında müdahil konumdaki Artvin Bakır İşletmeleri Anonim Şirketi’nin savunma özeti: ‘‘Davayı görmeye yetkili mahkemenin Ankara İdare Mahkemesi olduğu, Artvin Barosu’nun dava açma ehliyetinin bulunmadığı, davanın süresinde açılmadığı, davanın yasal dayanaktan yoksun açıldığı.’’ Erzurum 2. İdare Mahkemesi’nin Türk milleti adına verdiği karara gelince: Bakanlığın, Artvin’in Kafkasör Cerattepe mevkiinde maden çıkarmak için bir şahıs adına verdiği ve daha sonra bir şirkete devredilen ruhsatların iptaline, böylece bölgenin milli park olarak korunmasına! Yaşasın Türkiye! İnsan ve Yazgı 26 Ekim 43 sabahı, Tanrı baba Kafdağı’ndan kıyı boyu geçerken, zayıf, kara kuru, iri burunlu bir bebeğin doğduğunu duyar. Samsun’a iner ve bebeğin alnına şunu yazar: ‘‘Yaptıklarından herkes tat alsın, amma sen hiç tat alma. Ulu bir ağaç ol, gölgende it kopuk bile barınsın. Güneşte ayazda kavrul. Sana gri bir hayat bahşediyorum.’’ Büyüme çağında; yarısı (dayı tarafı) sağda DP’de, bir yarısı (baba tarafı) solda CHP’de. Ankara’daki dayısı bakan. Her genç gibi etkilenir o da ‘ışık’a koşar. Gençlik yılları gelgitlerle geçer. Mektebi Mülkiye’yi bitirir. Devlet Planlama Teşkilatı’nda görev alır. Sonra da ilk CHP hükümetinde Köyişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı olur. Bir yığın başarılı çalışmaya imza koyar. Ancak isimsizdir. Sonra Ali Dinçer’in KentKoop projesine genel sekreter olur. İyi sosyal mühendistir. 12 Eylül sonrası, KentKoop’a başkan seçilir. 89’da Ankara Belediye Başkanı oluncaya kadar KentKoop’un ulu çınarıdır. Bu çınarın altı neler neler barındırdı. Ayaz buz ona kalır, meyveleri de 108 kooperatif yöneticisine ve 28 bin üyeye düşer. 89’da SHP’nin en başarılı, kenarı köşesi olan, terbiyeli ve beyefendi belediye başkanıdır. Cumhuriyetin başkentine yakışan, sosyal ve teknik projeleriyle tanınır. Hoyratlık ve hırpanilikten uzak durur. Ankara’yı uluslararası alana taşır. Japon borsasından kredi alarak Türkiye’de ilk defa metro çalışmasını başlatır. Kentle kentliyi barıştırma çalışması örnek olur. Ankaralıya Ankara’yı sevmeyi öğretir. Birtakım lümpen ve yağmacıya rağmen belediyesini temiz tutarak bir sevgi yumağı oluşturur. ??? Sayın Erdal İnönü’nün zamansız istifasından sonra SHP’nin genel başkanlığına ittirilir. Sosyal demokrasinin yanlış istihdam politikaları ona ateşten gömlek giydirir. SHP milletvekili grubunda bir yığın köylü isyan eder, çekemezler ve hazmedemezler onu. Grupta yaşanan iç çatışma, kendi deneyimsizliği, bu koca çınarı yorar, hırpalar ve kavurur. Vefa, dostluk ve sevgi duyguları hep aleyhine çalışır... Türkiye’de siyaset, hayvan pazarındaki cambaz taktikleriyle yürürken o bilgi ve bilgeliği öne çıkarmaya çalışır. Türkiye solu; hariçten gazel okumaya alıştığı için, batağa giden ekonomide ‘‘5 Nisan kararları’’ diye bilinen ekonomik istikrar tedbirlerini almak yerine, bırakıp kaçmasını önerir. Türkiye solu henüz ateşi avuçlamayı öğrenmediği için, kolaycılığı tercih eder ve günah keçisi ilan edilir. Bir kısım hazımsız sosyal demokratlar onu anlamak ve hazmetmek yerine kusar. Deniz Baykal’ın CHP’yi yeniden fethetmesinden sonra, ne kadar soru soran, sorgulayan aydın, solcu varsa 3 günde temizlenmeye başlanır. Parti, ‘‘Dikensiz gül bahçesine’’ dönüverir. ??? Bu savrulmanın sonunda; dışlananlar, toplanıp ülke sorunlarına merhem olmaya çalışırlar. Sayın Erdal İnönü’nün görev üstlenmemesi üzerine de iş tekrar Murat Karayalçın’ın üzerine kalır. Solun dağınıklığı, kadroların çürümüşlüğü onun partisine de yansır. Yerel seçimlerde kâğıt üzerindeki ittifak çalışması da doğru anlaşılamaz. Sonra, CHP’den devşirilen 5 milletvekilinden birisi ANAP’a kaçar. Son günlerde bu arkadaşlardan ikisi de 12 Eylül paşaları gibi bir bildiri yayımlayarak ‘‘Yunanistan ve PKK’ye karşı savaş açalım’’ nidalarıyla kimin kucağına gidecekleri belli olmayan bir yola girerler. A birader, elinizi tutan mı var? Gidin savaşın. Gazanız mübarek olsun!.. Karayalçın bir kez daha öğrenir ki Dante’nin dediğince, ‘‘Elin ekmeği tuzlu, merdiveni dik’’ imiş! Dilin kemiği olmadığı için, Karayalçın’a çok şey söylenebilir, ama ‘‘ayrılıkçı Kürt hareketine yataklık ettiği’’ gibi bir abukluğu da bu ‘‘iki kafadar’’dan öğrenmiş olduk. Ne kara yazgın varmış a Karayalçın!.. Yazgın yazgım gibi. Özümüzle, yansıtılmak istenen görüntümüzü bir tek gün örtüştürmeyecekler galiba... gurbuzcapan@eksev.org.tr/Faks: 0212 672 71 71 SESSİZ SEDASIZ (!) Tokat Erbaa’da öğrenci yurtları ELÇİYE zeval olmazmış; Tokat’ın köyleriyle birlikte 120 bin nüfuslu Erbaa ilçesinin milli eğitim müdürüne ve dolayısıyla amiri konumundaki Tokat İl Milli Eğitim Müdürü’ne şu soruları soruyorlar: 1 Gecen yıllarda size ortaöğretim kız öğrenci yurdu yapılması için arsa bağışı oldu mu, oldu ise yaptığınız işlemler nelerdir? 2 İlçenizde okuyan yatılı bölge okulu ve pansiyonlu okul öğrencisi sayısı nedir; bu öğrencilerin mezun olduktan sonra öğrenimlerine devam etme oranı nedir? 3 Öğrencilerinizin barınma Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Ziyaret Akif Kökçe: ‘‘Dini inançlarına ters düştüğü için Anıtkabir’i ziyaret etmeyen Suudi Arabistan Kralı, ülkesini ABD üsleriyle donatmak dini inançlarına ters düşmediği için ülkemizdeki Amerikan üslerini ziyaret etseydi bari!’’ sorunlarını cemaat ve tarikat yurtları karşılamakta mıdır? 4 Gecen yıllarda tarikat veya cemaat yurtlarında kalan öğrencilerden ölen olmuş mudur? 5 Ortaöğretim kız ve erkek öğrenci yurdu yapımı için bir başvurunuz veya teklifiniz oldu mu, oldu ise ne zaman, nereye ve kaç öğrencilik? 6 Halen ilköğretim öğrencileri için yeterli yatak sayınız var mı, yeterli değilse ilköğretim öğrencileri için yeni yatılı bölge veya pansiyonlu okul açılması için herhangi bir çalışmanız var mı? Muhalefet parti yöneticileri fındık yeyin... Muhalefeti arttırıyor! Jacques Toubon Ne İstiyor? MERİÇ VELİDEDEDOĞLU Jacques Toubon bir Fransız parlamenter, Türkiye’den bir isteği var; bu isteğini geçen yıl yapılan Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu toplantısında ortaya koydu. Türk milletvekillerinin de bulunduğu toplantıda Türkiye’nin Ermenistan, Yunanistan ve Kıbrıs ile ilişkileri gündeme getirilmişti. Jacques Toubon bu ilişkilerin düzelmesi için sözde Ermeni soykırımının tanınması, ama başkoşul olarak ‘‘Sevr Antlaşması’’nı Türkiye’nin kabul etmesi gerektiğini, Türk temsilcilerinin gözlerinin içine baka baka dile getirdi. Sevr, imzalandığından bu yana, Batı’nın Türkiye ile ilgili temel görüşleri arasındaki yerini hep korudu; bunda öteki yenik ülkelerle, Almanya, Avusturya, Bulgaristan ile yapılan antlaşmaları bu ülkelerin kabullenmelerine karşılık Anadolu’nun, Büyük Millet Meclisi’nin antlaşmayı yadsıyıp tanımamasının rolü olduğu yadsınamaz. Jacques Toubon görüşünde yalnız değildir kuşkusuz; Avrupa Parlamentosu’nda aynı görüşte olan başka parlamenterler de bulunduğu bir gerçektir; çünkü Avrupa Parlamentosu sözde Ermeni soykırımını kabul ederken kimi parlamenterler adını anmadan Sevr’den söz etmişlerdi. ??? Batı’nın bu ilgisi dolayısıyla ülkemizde Sevr’i konu etmeyi ‘‘Sevr paranoyaklığı’’ olarak nitelendirenler, geçen ay uzak Batı’dan, ABD’den yeni bir ‘‘Sevr vizyonu’’ olan haritanın yayımlanması karşısında bir an olsun geri adım atmışlar mıdır acaba? Dün, 10 Ağustos, Sevr Antlaşması’nın imzalanışının 86. yılıydı. 86 yıl önce, 10 Ağustos’a yirmi gün kala, Müttefik Devletler’in Osmanlı Devleti’ne verdikleri ‘‘ihtarname’’nin içeriği de Sevr Antlaşması denli acı, ayrıca bir ülkeyi ve halkını inanılmaz kertede küçük düşürücüdür. Şöyle diyorlardı: ‘‘Osmanlı Hükümeti’nin (...) korumak zorunda olduğu halka karşı, vahşi saldırılar düzenlediğini açıklayan kanıtlar vardır.’’ ‘‘Devletler herhangi bir Türk Hükümeti’nce uygarlığa karşı yeni hainlikler işlemesine engel olacak önlemler almasından geri durmaz.’’ ‘‘Osmanlı Devleti’nin maliyesine ilişkin hükümler (...) Osmanlı Devleti’ni yıkıma uğratmış olan ‘ahlak kötülükleri’nden ve vurgunculuktan korumaya yöneliktir.’’ ‘‘Eğer Osmanlı Devleti, antlaşmayı imzadan kaçınırsa ve üstelik imzadan sonra Anadolu’ya söz geçiremezse (...) müttefikler bu kez Türkleri Avrupa’dan sonsuzluğa dek kovmak durumuna girebileceklerdir.’’ 86 yıl önce bu ağır ‘‘ihtarname’’yi yazdıran nedenlerden biri, Osmanlı Devleti’nin, Sevr Antlaşması tasarısına birkaç noktada karşı çıkıyor olmasıydı; işte bunlardan biri, Trakya’nın sınırının Silivri’ye kadar çekilerek Yunanistan’a verilip elden çıkarılmasıydı. ??? Ne var ki günümüzde de Trakya topraklarının başka bir yoldan yine elimizden çıktığı, ‘‘Türkiye’de Çöken Tarım’’ dizisinde Şükran Soner’in yazdıklarıyla acı bir biçimde ortaya konmuştur. Soner, şöyle sesleniyordu Trakyalı çiftçilere: Toprakların, suyun giderek kirleniyor. Trakya’da yitirdiğin tarım toprağı Sakarya, Amasya, Gümüşhane tarım toprağından daha fazla. Trakya’da yitirdiğin toprakla 245 ton buğdayı artık üretemiyorsun. Bu denli verimli topraklarda tarım dışı arazi kullanımındaki artış, 198591 yılları arasında yüzde 216 iken, 199197 yılları arasında yüzde 727 olmuştur. Türkiye’yi parçalayıp topraklarımızı yok eden Sevr’in hakkından Türk ulusu gelebildi; ama bu açgözlü, ölçüsüz, bilim dışı, sevgisiz, saygısız, adeta haince kullanım bizi nereye götürecek? Topraklarımızı bu yolda mı yitireceğiz? KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 11 Ağustos www.mumtazarikan.com ESAS NO: 2002/428 Davacı Hazine vekili Av. Savaş ATLI tarafından Davalı Sabahattin YILDIRlMGEÇ mirasçıları vs aleyhine açılan TAPU İPTALİTESCİL davasında; Davalı Gülay ÖZDEN (YILDIRlMGEÇ) ile Dahili Davalılar İbrahim oğlu 1340 d.lu Fuat ADİGE, Fuat oğlu 1956 d.lu İbrahim ADİGE ve Fuat kızı 1952 d.lu Sinemis ADLİĞ’in tebliğe yarar açık adresi tüm araştırmalara rağmen tespit edilemediğinden, davalı ve dahili davalılar aleyhine mahkememize açılan TAPU İPTALİ TESCİL davasında, Davalı ve Dahili davalılara ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olup, tarafların 14. 09.2006 tarih ve saat 09.45’te mahkememizde hazır bulunmaları veya kendilerini bir vekil marifeti ile temsil ettirmeleri, aksi takdirde yargılamaya yokluklarında devam edileceği hususu, HUMK 213 ve 217. maddeleri gereğince dava dilekçesinin tebliği yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 35703 AKYAZI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (Aile Mahkemesi Sıfatı ile) 2006/152 Esas / 2006/282 Karar Davacı vekili tarafından Mahkememizde açılan soyadı tashihi davasında verilen ara karar uyarınca; Yukarıda esas ve karar numarası yazılı karar ile, Giresun ili, Çamoluk ilçesi, Pınarlı köyü, Cilt 61, Hane 32’de nüfusa kayıtlı Murat ve Ballı’dan olma 01.04. 1973 doğumlu (TC. No: 44131417252) Halil Öztürk’ün davacının eşi olan aynı yerde nüfusa kayıtlı İbrahim ve Telli’den olma 05. 05.1974 doğumlu, (TC. No: 44128417326) Zehra Öztürk’ün davacının kızı olan aynı yerde nüfusa kayıtlı Halil ve Zehra’dan olma 16. 11.1996 doğumlu (TC. No: 44125417480) Esra Öztürk’ün davacının kızı olan aynı yerde nüfusa kayıtlı Halil ve Zehra’dan olma 25.02.1999 doğumlu (TC. No: 44122417544) Beyza Öztürk’ün soyisminin ‘‘Kalebaşı’’ olarak düzeltildiği hususu ilan olunur. 03.08.2006 Basın: 39763 ÜMRANİYE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN Esas No: 2005/81 Davacı Kumriye Torgut (Kılıç) vekili Av. Haydar Doğan tarafından davalılar Nüfus Müdürlüğü, Güneş Torgut ve arkadaşları aleyhine Mahkememize açılan Kayıp İptali davasının yapılan açık yargılamasında verilen ara kararı uyarınca; Davalılar Güneş, Güllüzar, Emine, Kenan, Kemal ve Ali Torgut (Turgut)’un tüm aramalara rağmen adresleri tespit edilemediğinden adlarına dava dilekçesi tebliğ edilememiş olup, adı geçen davalıların duruşma günü olan 27.09.2006 günü saat 11.00’da Malazgirt Adliyesi duruşma salonunda hazır bulunmaları ya da kendilerini bir vekille temsil ettirmeleri, aksi takdirde yokluklarında yargılamaya devam olunarak karar verileceği hususu ilanen tebliğ olunur. 10.05.2006 Basın: 27550 MAZGİRT ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Çamsakızı 1 nın damıtılmasıyla olu 2 şan, saydam 3 ve sarı renkli 4 reçine. 2/ İnanılır, güveni 5 lir... İkiyüzlü 6 lük. 3/ Evcil 7 bir geyik cin 8 si... ‘‘Uydurma söz, ya 9 lan’’ anlamında argo 1 2 3 4 5 6 7 8 9 sözcük. 4/ Açık alan 1 MU R A B B A U lardan ve kalabalık 2 U Z AM ON A Y yerlerden aşırı dere3 A K Y A K A cede korkma. 5/ R A 4 A M A Z O N I R Kök, sap ve yaprak 5 B K O N A K L şeklinde farklılaş6 B O Y N A U L A mamış bir bitkinin K U R UM yaşama ve büyüme 7 A N A A K I L U N A organı... Alan ölçü 8 sü hektarın kısa ya 9 U Y A R L A M A K zılışı... İskambilde bir kâğıt. 6/ Hıristiyan bayramı. 7/ Pasifik Okyanusu’nda küçük bir ada ülkesi... Kadınların omuzlarını örtmek için kullandıkları geniş atkı. 8/ Samaryum elementinin simgesi... Yükselme, yücelme. 9/ Uzaklık işareti... Kırgızistan’ın başkenti. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Tırnak, boynuz, kıl gibi üstderi ürünü olan yapıları oluşturan proteinli madde. 2/ Yunan abecesinde bir harf... Yürürken dayanmak için kullanılan kalın sopa. 3/ Yer döşemesi olarak kullanılan bir tür muşamba. 4/ Bir sayı... Siper, hendek. 5/ Koni biçiminde olan. 6/ Mekke’nin doğusunda, hacıların arife günü toplandıkları tepe... Hayat arkadaşı. 7/ Bir yüzeyin eğiklik derecesini anlamaya yarayan araç... Bir ilimiz. 8/ Bir tarım aracı... İngiltere’de çok sevilen bir cins bira. 9/ Başta aspirin olmak üzere çeşitli ilaçların yapımında kullanılan asit. CUMHURİYET 17 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear