26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12 TEMMUZ 2006 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER KULLANILAN MALZEMEYE DİKKAT! 3 Turhan Selçuk SÖZ ÇİZGİNİN GENİŞ AÇI HİKMET BİLA Rastgele dövme hastanelik etti FARUK KIRTAY YALOV A Yalova’nın Çınarcık ilçesinde geçen hafta dövme yaptıran bir gencin kolunun iltihaplanmasının ardından bu kez de Çiftlikköy ilçesinde benzer bir skandal yaşandı. 19 yaşındaki bir genç kız, sokakta rasgele dövme yaptırdıktan sonra hastanelik oldu. Meslek Yüksekokulu öğrencisi 19 yaşındaki Burçin Çıtak, Çiftlikköy’te denize gittiği esnada seyyar bir dövmeciye rastladı. Göğsünün üst tarafına 3 yıldız işareti yaptırmak isteyen genç kız, herhangi bir test yapılmadan işleme alındı. Daha sonra evine dönen genç kızın göğsüne yaptırdığı dövmeler kaşınarak kabarmaya başladı. Ardından göğsünde ağrı hisseden genç kızın dövme yaptırdığı yer iltihaplandı. Bunun üzerine doktora başvuran Çıtak, tedavi altına alındı. Günlerce ilaç kullanan genç kızın elinde de kabarıklıklar oluşmaya başladı. Çıtak, ‘‘Ne olur sokak dövmecilerine ve sağlıksız malzemelerle dövme yapanlara dikkat edin’’ diye konuştu. Ali Bardakoğlu’nun Uyarısı Siz söyleseniz, ben söylesem kıyamet kopar. Kimileri havalara fırlar, ‘‘Vay sen ne demek istiyorsun’’ diye... Camilerle ilgili eleştiri yapmak tabudur ya, doğruyu söylemek bile günah sayılır. Bu kez gerçeği açıklayan bizzat Diyanet İşleri Başkanı. Başkan Ali Bardakoğlu ’nun şu sözleri Türkiye’ye ayna tutuyor: ‘‘Cami yapıldığından ancak o cami için kadro istenildiğinde haberdar oluyoruz.’’ (Hürriyet, 11 Temmuz 2006). Bardakoğlu’nun bu sözleri aslında sır değil. Hemen herkes kentlerde, kasabalarda ve köylerde alıp başını giden cami yaptırma furyasının görgü tanığı. Bazı yerlerde iki cami yan yanadır. Küçük cemaatleri olan küçük köylerde bile en az iki cami vardır. Aklı başında bir vatandaşın, ‘‘Kardeşim ne gereği var ikinci caminin, elli metre yürüyüp mevcut camiye gitsek ne olur?’’ deme şansı yoktur, çünkü, hemen günahkâr damgası yiyeceğini bilir. ??? Çünkü bilir ki, en büyüğünden en küçüğüne din tacirleri, caminin arkasına saklanmayı iyi becerirler. Mantar gibi biten camilerin birçoğunun aynı zamanda belli kesimler için rant ve istihdam kaynağı olduğu da artık sır değil. Bakınız Bardakoğlu neler söylüyor: ‘‘Bazen de cami altına yapılan dükkânlar, berbere, kasaba, kebapçıya, kasetçiye, süpermarkete, kim çok para verirse ona veriliyor. Böylece caminin belli bir ekonomik gücü olursa, o zaman kadro da istenmeyebiliyor. Cami gelirine göre, kendi gönlünce bir hocaefendiyi istihdam ediyor. Böylece kendi yağıyla kavruluyor. Ama kullandığı yağ bütün çevreyi rahatsız ediyor. Bunların sona ermesi lazım.’’ ??? Cemevleri için bin bir güçlük çıkaranların, gereksinim olmadığı halde cami üstüne cami yapılmasına göz yumması, Türkiye’nin cevaplanması gereken en çarpıcı sorularından biridir. Hem de nasıl camiler? Ali Bardakoğlu’nun tanımıyla şöyle: ‘‘Birbirinin kopyası olan, içinde gereksiz mekânların olduğu, israfın dizboyu olduğu, ticari mekânların, marketlerin devreye girerek caminin ahengini, huzurunu bozduğu... mimari ucubeler...’’ Gerçekte Başkan’ın bu tanımı yapmasına gerek bile yok. Çevresine bakan herkes, bu ‘‘mimari’’nin örneklerinin yüzlercesini, binlercesini hemen görebiliyor. Cami demeye bin şahit ister türü camiler her yeri sarmış, sarmalıyor. Diyanet İşleri Başkanı’nın bütün bu sözleri, mantar gibi çoğalan ‘‘mimari ucubeler’’in sadece biriki yönüne işaret ediyor. Ama çok önemli bir noktaya parmak bastığı için de tarihsel ifadeler niteliği kazanıyor. Bakalım Diyanet İşler Başkanı’nın uyarısı, ‘‘dini bütün’’ yetkililerde nasıl bir etki yaratacak? ‘‘Ali Bardakoğlu’na vazife değil’’ mi diyecekler yoksa? Yoksası falan yok. Bardakoğlu çok ciddi bir uyarıda bulunuyor. hikmet.bila@ntv.com.tr SEN DE Mİ BENİM GİBİ DOKUNULMAZSIN?.. Parçalanmış ailelerin çocuklarının hedef seçildiğine dikkat çeken uzmanlar uyarıyor Zehir tacirleri işbaşında ? Boşanmış oldukları için suçluluk duygusu ile çocuklarına normalin üzerinde para veren büyükler, daha sonra kontrolü sağlayamıyor. Bu nedenle uzmanlar, boşanmış annebabaların iyi birer gözlemci olmasını, çocuklarının davranışlarındaki değişimlere dikkat etmesini öneriyor. EMEL KILIÇ zmanlar, Türkiye’nin uyuşturucu satışında büyük bir pazar olduğunu anımsatarak uyuşturucu satıcılarının bu pazarı genişletmek için risk altında olan gençleri seçtiğini belirttiler. Yüksek dozda uyuşturucu alarak önceki gün yaşamını yitiren 16 yaşındaki liseli kız MA, gençleri bekleyen uyuşturucu tehlikesine yeniden dikkat çekti. Uzman psikoloji danışmanı Ece Akın Bakanay, çocukların uyuşturucu almadan önlem almak gerektiğini vurguladı. Uzman psikolog Alanur Özalp de ‘‘Boşanmış aileler, çocukların üzerinden kontrolü kolaylıkla kaldırabiliyorlar. Çocuklarsa anne babaların vicdanlarını kullanarak fazla para istiyorlar’’ diye konuştu. Gençlerin uyuşturucu kullanımıyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz, uzmanlardan Ece Akın Bakanay, aile içinde yaşanan çatışmaların ergenlik döneminde gençleri etkilediğini belirterek ‘‘Aileler çocuklarında geçiş döneminin zorluklarını yaşıyorlar. Bu süreçte güven duygularını sağlamış olmaları onlar için çok önemli. Ebeveynlerden birinin çocuğun hayatında olmaması da onun gelişim sürecinde önem taşıyor’’ dedi. Bakanay şöyle devam etti: ‘‘Çocukla diyaloglar sıkı tutulmalı. Çocukların arkadaşlarını, ailelerini tanımak onları baskı altına almak anlamına gelmiyor. Ayrıca, her evin kuralları olmalı, çocuklara iyi birer model olmak gerekiyor. Ergen, sorunu olduğunda ‘‘Annemle ya da babamla konuşabilirim’’ diyebilmeli, spor gibi etkinliklere yönlendirilmeli, boşlukta kaldıklarında uyuşturucu alma riski taşıyabilir. Genç ise uyuşturucuya hayır diyebilmeli.’’ Özalp, boşanmış anne babalara önerilerini şöyle sıraladı: Anne babalar yakın çevrelerinin desteğini almalı. Boşanma durumunda baba anneyi, anne babayı kötülememeli. Aile, kendi olayından dolayı, duygularında aşırılığa kaçmamalı. Anne baba sorunlarla birlikte mücadele edebilmeli . Gencin davranışlarındaki sorunlar, ergenlik nedeniyle göz ardı ediliyor. Eğer gençte, uyku ve yeme düzeni, hırçınlaşma, okulu kırma, yalan söyleme, daha çok arkadaşlarıyla vakit geçirme ve duygularında değişim gözleniyorsa ailelerin uzman desteği almaları gerekiyor. KORKUNÇ TABLO U Ölümler dört kat arttı İstanbul Haber Servisi Türkiye, uyuşturucu üretiminde önde gelen ülkelerden Afganistan, İran, Pakistan ile tüketici konumundaki Avrupa arasındaki geçiş güzergâhı konumunu koruyor. Dünya uyuşturucu güzergâhı olmasının yanı sıra genç nüfusuyla ‘‘zehir tüccarlarının gözdesi’’de olan Türkiye’de esrar ve uyuşturu kullanımı yüzde 200, uyuşturucudan kaynaklanan ölümlerde 4 kat arttı. Uyuşturucuya başlama yaşının 1630 arası olduğunu belirten uzmanlar, genç nufüsuyla Türkiye’nin uyuşturucu tacirlerinin gözde ülkeleri arasında olduğunu vurguluyorlar. Türkiye’de uyuşturucu suçuna karışan erkeklerin oranı azalırken kadınların oranı 20002004 yılları arasında yüzde 172 arttı. Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nın (KOM) son faaliyet raporunda ise uyuşturucu ticaretine karışanların profili çizildi. Uyuşturucu kuryelerinin kadın, yaşlı, faaliyet gösterilen ülkeyi iyi tanıyan, o ülkenin dilini iyi konuşan ve sabıkasız, bölgenin nüfusuna kayıtlı olan kişiler olmasına dikkat ediliyor. Büyük uyuşturucu organizasyonları, birden çok etnik gruptan kişileri, küçük organizasyonlar ise genellikle kendi adamlarını kurye olarak kullanıyor. Son 2 yılda esrar suçundan yakalananların sayısında yüzde 31, eroinden yakalananlarda yüzde 36, afyondan yakalananlarda yüzde 62, Captagon’dan yakalananlarda yüzde 34, Ecstasy’den yakalananlarda yüzde 102, kokainden yakalananlarda ise yüzde 170 oranında artış görüldü. Esrarda kullanım oranı satıcı oranının yaklaşık 2 katı iken, eroinde satıcıların oranı kullanıcıların 2 katı. Bu haplarda 2.5 katı, kokainde ise 5 katı. Buna göre Türkiye’de sadece esrar kullanıcılarının oranı satıcı oranından yüksek. Uyuşturucudan ölümlerde de, 2004 yılında bir önceki yıla göre yaklaşık 4 katına varan bir artış olduğu tespit edildi. Artışın temel nedeninin, yüksek saflık oranındaki bir kısım eroin maddesinin kullanıcıya ulaşması olarak gösteriliyor. Uyuşturucuya başlama yaşı 1630 arası. Genç nüfusuyla Türkiye, uyuşturucu tacirlerinin gözde ülkeleri arasında. Hastanede saatler boyu süren işlemlerden yorgun düşen yakınları, Yusuf Çaçan’ı bahçeye yatırdı. GEÇİŞ DÖNEMİ Dövme ve piercing çılgınlığına kapılan gençler: Bu bir cesaret Başkaldıran estetik BARIŞ MUMYAKMAZ / NİHAN İNAL üzyıllardan bu yana toplumlarda sosyal, ekonomik düzey ve belli bir topluma ait olma göstergesi olarak kullanılan dövme ve piercing, sanayileşmiş yeni toplumlarla birlikte bireyin kendini çoğunluğun dayattığı tek tip estetik anlayışı reddetmek için kullandığı bir seçenek. Türkiye’de 90’lı yılların sonlarında, özellikle büyük kentlerde yaşayan orta ve zengin sınıf arasındaki gençlerde çok kısa bir zamanda çılgınlığa dönüşen dövme ve piercing, uygun koşullarda yapılmadığında kalıcı zararlara neden olabiliyor. Psikiyatr Prof. Dr. Özcan Köknel gençliğin kendisini kabul ettirmek için dövme ve piercinge yöneldiğini, gençlerin, diğer insanlardan farklı gözükmek istemesi ve kimlik arayışında olmalarının da onları bu duruma ittiğini ifade etti. Köknel, ‘‘Gençlik, çağının gereği olan arayışını müzik ve sporla da tatmin edebilir, ama popüler kültürün içinde gördüklerinden etkileniyor ve özeniyor’’ dedi. Dövme ve piercing yaptırmanın altında yatan düşüncenin küresel sistemin dayattığı tek tip estetik anlayışı reddetmekten geldiği KOKAİNDE ARTIŞ Kanser hastaları bahçede yatıyor ŞULE KÖKTÜRK Y ni anlatan dövmepiercing işletmecisi Kadir Çakır, ‘‘Sistem bizden her şeyimizi alabilir. Ama bedenimiz bize ait’’ dedi. Esnaf Ozan Duman, ‘‘Bacağıma boynuma ve göbeğime de dövmeler yaptırdım. Vücudumda 27 tane küpe var’’ dedi. İnsanların vücudundaki dövme ve piercinglerden dolayı kendisine hep önyargılarla baktığını ifade eden Duman, ‘‘İş bulmakta zorlandım. Yine de pişman değilim’’ dedi. Öğrenci Mert Sesli ise dövme ve piercingi gençlerin muhafazakâr insan yapısına karşı verdiği mücadelenin bir simgesi olarak gördüğünü söyledi. İlk dövmesini 17 yaşında yaptırdığını anlatan Sesli, ‘‘Şu an vücudumda 22 piercing, 30’a yakında dövme var. Yolda yürüdüğüm zaman beni yadırgayanlar var, ama birçoğu da cesaretimden dolayı bana imrendiklerini söylüyor’’ dedi. ? Türkiye’de 18 yaş altına dövme ve piercing yapmak kanunlarca yasak. Reşit olmayanlar, ancak veli izniyle yaptırabiliyor. Buna karşın 18 yaş altında piercing ve dövme çok yaygın. ? Türkiye’de dövme ve piercinge en çok ilgiyi orta ve zengin sınıfta bulunan 1826 yaş arası gençler gösteriyor. ? En yaygın olarak yaz mevsiminde göbek ve kaşa yaptırılan piercing küpesinin maliyeti ise maddesine göre 40 YTL ile 115 YTL arasında... ? Piercing takısında nikel ve sprey boyalı Çin malı diğer metallerden kesinlikle uzak durulmalı. ? Yapım aşamasında tüm malzemeler tek kullanımlık ve steril olmalı. ? Uygulamanın yapıldığı yer kesinlikle dışarıda olmamalı. İLGİNÇ VERİLER ‘ZAMAN AYIRIN’ SAFLIK ORANI YÜKSELDİ Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hasta yoğunluğu nedeniyle beklemek zorunda kalan ve ayakta duramayacak kadar rahatsız olan hastalar bahçede yatarak zamanlarını geçiriyor. Kanseri artık kemiklerine yayılmış olan 61 yaşındaki Yusuf Çaçan ve ailesi, hastanede yaklaşık 6 saat süren kontrollerin ardından daha da beklemek zorunda kaldıkları için, hastalarını hastane bahçesine yatırdılar. Önceki gün saat 13.00 sıralarında görüştüğümüz Çaçan ailesi, Yusuf Çaçan’a erken emeklilik için heyet raporu almak amacıyla 07.00 sıralarında hastaneye geldi. Aile, sabah saatlerinde 6 poliklinikte Çaçan’ı kontrol ettirdi. Ancak, hastane heyeti saat 13.30’da toplandığı için beklemek zorunda kalan aile, sedye de bulamadığı için hastalarını bahçede bir yere yatırdı. Yusuf Çaçan’ın oğlu Deniz, ‘‘Buralarda sürünüyoruz. Babamı yatıracak yer bulamaMehmet Celal Alptekin dığımız için buraya yatırdık’’ dedi. Yeğen Salih Çaçan da, ‘‘Neredeyse ölmüş bir insana işkence çektiriyorlar. Sabah tahlil için kan vermiştik, sonuçlar çıkmadığı için sabahtan evrakları teslim edemedik, o nedenle öğlenden sonra da heyete giremedik, önümüzdeki pazartesiye kaldı’’ diye konuştu. Hastanedeki bir bankta ayaklarını uzatıp dinlenen ve tahlil sonuçlarını bekleyen Mehmet Celal Alptekin de 6 aydır kanser tedavisi gördüğünü, Güngören’deki evinden saat 04.30’da çıkarak hastaneye geldiğini ancak kendisinden önce gelenler olduğu için 17 numarayı alabildiğini söyledi. CUMHURİYET 03 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear