02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 NİSAN 2006 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr UYGARLIKLARIN İZİNDE... OKTAY EKİNCİ 15 ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Suriçi’ndeki koruma projelerine yöneltilen eleştiriler için Prof. Dr. Cengiz Eruzun’la konuştuk İstanbul ‘müze kent’ tartışması Son zamanlarda, İstanbul’un tarihsel dokusuna duyarlı mimarlar arasında önemli bir tartışma yaşanıyor. Büyükşehir Belediyesi’nin Metropoliten Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi’ndeki (İMP) ‘Tarihi Yarımada’ grubunca üretilen ‘Koruma Amaçlı Kentsel Tasarım Projeleri’ne ve özellikle de ‘Müze Kent’ kavramına eleştiriler var. Örneğin kimi kesimler, ‘Bizans’ın ihmal edildiği’ ve sadece ‘Osmanlı’ya önem verildiğini söylüyorlar. Kimi mimarların YAPI dergisi (Mart2006) ‘ek’i olarak yayımlanan ‘Müze Kent Projesi Bağlamında Gözlemler’ kitapçığındaki eleştirileri ise ‘‘yeni yapılarda eskinin taklit edilmesi...’’ Editörlüğünü Doğan Kuban’ın yaptığı kitapçığın önsözünde deniyor ki: ‘‘İstanbul gibi bir dünya kentinin maddi tarihini bir müze objesi gibi gören talihsiz bir ‘concept’i tasarımına esas alan bu girişim, tarihsel dokuyu yok etme sürecinin son aşamasını oluşturmaktadır...’’ Cengiz Eruzun yönetiyor İşte böylesine sert eleştirilere konu olan proje çalışmasının ‘yönetimi’nde ise yıllarını geleneksel ve tarihsel mimarimize adamış Prof. Dr. Cengiz Eruzun var... Eruzun, Mimarlar Odası’nın emektarlarından; Tarihi Evleri Koruma Derneği’nin kurucularından; ÇEKÜL üyesi ve Mimarlık Fakültesi Dekanlığı’nı da yaptığı MSGSÜ’deki kentsel korumaya yönelik planlama eğitiminin önderlerinden. Dahası, Trabzon Koruma Kurulu’ndayken Fırtına Vadisi’ndeki enerji projelerini durduran; ‘Karadeniz kıyı yolu’ tahribatını, özellikle kumsallık alanlardaki SİT kararlarıyla engelleyen; ‘Trabzon Kalesi’ni altına alan otoyol viyadüklerini her türlü baskılara rağmen onaylamayan; bütün bu tutumları nedeniyle de siyasal iktidarlar tarafından birkaç kez kurul üyeliğinden alınan ve hep ‘yargı kararı’yla görevine dönebilen Cengiz Eruzun, şimdi İstanbul’da gerçekten ‘‘tarihsel dokuyu yok etme sürecinin son aşaması’’na imza mı atmaktadır? Soruyu bu şekilde olmasa bile, bu ‘duygular’la Eruzun’a yönelttim. İşte uzun ve ayrıntılı yanıtlarından bir derleme... Temel ilkeler Suriçi’nde Eminönü ve Fatih ilçelerini kapsayan 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nâzım Planı ve 1/1000 ölçekli Koruma Uygulama İmar Ahmet Ataç Diye Bir Başkanı... 4 Nisan tarihli Cumhuriyet gazetesinin kültür sayfasında, Ayşegül Yüksel’in ‘Eskişehir’de Tiyatro Haftası’ başlıklı ve Eskişehir’in yakın zaman içersinde nasıl yoğun düzeyde bir kültür ve sanat kentine dönüştüğünü okuyunca, Ahmet Ataç’ı anımsadım. Geçen dönemde Eskişehir’de, beş yıl boyunca Tepebaşı Belediye Başkanı olarak görev yapan Ahmet Ataç, bu kentin son yıllarda kültür ve sanat bağlamında ulaştığı çizginin altındaki çok önemli imzalardan biridir. Ülkemizdeki yerel seçimler, hâlâ geniş kapsamlı bir hizmet değerlendirmesinin sonuçlarına göre değil, fakat kısır günlük siyasetin esintilerine göre biçimlendiğinden, Ahmet Ataç da son seçimlerde iktidar partisinden olan rakibinin oy oranının gerisinde kaldı. Bu arada, bir atmosferi çok iyi sergilemesi açısından, Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in de ikinci seçimi ancak kıl payıyla alabildiğini belirtmekte yarar var. ??? Ahmet Ataç, ülkemizde bir kentin insanlarının kültürel gereksinimlerinin de en az maddi gereksinimleri kadar o kentin kimliğini belirlemek açısından önem taşıdığına inanan ender belediye başkanlarından biriydi. Seçilir seçilmez yöneldiği hedefler, bu inancın somut kanıtlarıdır. Yaratıcısı olduğu ‘Eskişehir Uluslararası Pişmiş Toprak Sempozyumu’, Ataç’ın görev süresi boyunca her yıl devam etti ve ta Avustralya’ya kadar uzanan geniş bir yelpazeden seramik sanatçılarının ve heykeltıraşlarının Eskişehir’e gelmelerini sağladı. Her yıl yaklaşık bir ay süreyle Eskişehir’de, Tepebaşı Belediyesi tarafından kendilerine hazırlanan mekânlarda toplu çalışma olanağı bulan sanatçılar, atölye çalışmaları sırasında Türk sanatçıların ve sanat öğrencilerinin yanı sıra halkla da sorular ve yanıtlar aracılığıyla gerçekleşen sıcak ilişkiler kurma olanağını buldular. Bu çalışmalarda ortaya çıkan eserler için Anadolu Üniversitesi Yunus Emre Kampusu’nun ana girişinin karşısında özel bir heykel parkı oluşturuldu. Bu etkinliklerin yanı sıra, çeşitli bilimsel toplantılar da düzenlendi. Ahmet Ataç’ın görevden ayrılmasından sonra yeni yönetim, bu uluslararası sempozyumu bir daha düzenlemedi. Böylece de seleflerce başlatılmış olumlu girişimleri sekteye uğratarak kendini yükseltme çabaları bir kez daha yinelenmiş oldu. ??? Ahmet Ataç’ın Eskişehir’in kültür ve sanat yaşamına katkıları, bu sempozyumla sınırlı kalmadı. Onun Tepebaşı Belediye Başkanı olarak çalıştığı süre boyunca düzenlenmesini sağladığı kitap haftaları, anma günleri ve bilimsel toplantılar gibi etkinlikler, Eskişehir’in ülkenin çeşitli kentlerinden gelen kültür ve sanat insanlarının buluşma merkezine dönüşmesine büyük katkıda bulundu. Aramızda aynı zamanda sıcak bir dostluk ilişkisinin de bulunduğu Ahmet Ataç’ı makamında ziyaret edişlerim sırasında, özellikle dar gelirli hemşerileri için türlü yardım girişimlerine de tanık oldum; bu girişimler, onun kentin sanatsal ve kültürel yapısıyla yoğun biçimde ilgilenmesinin, insani sorunlara eğilmesine engel oluşturmadığının açık göstergesiydi. Eskişehir’in Tepebaşı ilçesinin eski belediye başkanı, sevgili dostum Ahmet Ataç’ın tek eksiği(!), günümüzde politikacılar tarafından genelde ne yazık ki bir strateji olarak benimsenen kaypaklıktan, kulağa hoş gelen, ama içi boş vaatlerde bulunabilme yeteneğinden ve ikiyüzlülükten yoksun oluşuydu. O, sözlerinde ve eylemlerinde ne ise hep o olarak kaldı. Belediye başkanlığı seçimlerine de yine bu kişiliğinden asla ödün vermeksizin girdi ve seçimi yitirdi. Ama bu, kanımca salt sayısal düzlemde geçerli olan, buna karşılık Ahmet Ataç’ın kişiliği açısından daha bir büyümeye dönüşen, çok özel ve eşine az rastlanan yitirmelerden biriydi! Benim yaklaşık on beş yıldır hep özenle koruyacağım bir Eskişehirli kimliğim de var. Bu kimliğimle, Eskişehir’in kültür ve sanat yaşamına kazandırdıkları için sevgili Ahmet Ataç’a teşekkür ediyorum... eposta: acem20?hotmail.com ahmetcemal?superonline.com ‘Mimarlık ve kentsel planlama’ ‘DÜNYA MİRASIMIZ’ İÇİN... Tarihi Yarımada, UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’nde İstanbul’u temsil ediyor... Koruma projelerinde kısa sürede sonuç alınamazsa, UNESCO İstanbul’u listeden çıkartacak ve ‘risk altındaki miras’ olduğunu ilan edecek!.. B ir süredir sorguluyoruz: ‘Mimarlık’ ile ‘kent planlaması’nı birbirlerinden ‘tümüyle’ ayıran eğitim sistemi Türkiye’ye uygun mudur? Bu köşeciğe gelen ‘görüşler’ sürüyor: İnsanı ve İnsanını Tanımak ABDULLAH BİZDEN (İnş. Y. Müh. ODTÜ) Galata Köprüsü’nden Tarihi Yarımada’ya bakış. (Fotoğraf: Muhsin Divan) Planları’nın ardından, kültür varlıkları mahallelere göre sınıflandırılarak mevcut kent dokusu, sokaklar, adalar ve parsellerin incelenmesiyle ilk kez ‘Suriçi Kentsel Tasarım Rehberi’ hazırlandı. Bizans, Roma, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi eserleri de aynı titizlikle irdelenerek proje kapsamına alındı. Kentsel tasarım projelerinin temel ilkeleri ise özetle şunlar: Tarihi kültür varlıklarını yaşatmak ve geleceğe taşımak; Suriçi semtlerini bugünkü salaş duruBalat sokaklar ı. mundan kurtarmak; (Fotoğraf: Geleneksel yapı malzemesi ve strükİbrahim Zam an) türden yararlanmak; Deprem riskini tarihsel mimari birikimlerle en aza indirmek... İmar afları yaratmadan kaçak yapılaşmayı Tarihi dokuda yaşamayı önemsemeyen işgalcileri yeni yerleşim alanlarına taşımak... gidermek... Eruzun, işte bu ilkeleri yaşama geçirmek üze Tarihsel silueti koruyacak kat sınırlamaları re ‘şimdilik’ 25 kişilik bir ekiple çalışmaları sügetirmek... Yeni binalar için tescilli yapılarla uyumlu ta ren kentsel tasarım projeleri hakkında basın ve sivil toplumun sürekli bilgilendirildiğini söylesarımlar yapmak; Koruma adına betonarmenin ahşapla kaplan yerek şu çağrıyı yapıyor: ‘‘Tarihsel semtleri çökmekten kurtarmayı amaçlayan tüm görüş masını durdurmak; Geleneksel ticareti korumak; toptancılık, ve katkılar değerlendirilmektedir. Yeter ki asıl niyet, İMP’deki heyecanımızı söndürmek imalat ve depolamayı sur dışına çıkarmak; Turizm için büyük oteller yerine pansiyon değil paylaşmak olsun...’’ Konu hakkında bu yanıtları da gözeten kendi culuğu canlandırmak; İşlevlerini kaybeden eski yapıları kültürel, değerlendirmelerimi ise gelecek yazılarıma bısanatsal ve sosyal aktivitelerle değerlendirmek; rakıyorum. Ne mimarlık, ne de kent planlaması birbirinden ‘tümüyle’ ayrılabilir. Birinde sanatçı, diğerinde plancı (hesap adamı) niteliği; birinde duygular, birinde mantık biraz daha ağır bassa da her ikisi de insana yaşanabilir ve ‘güzel’ bir yaşama ortamı sağlamayı hedeflemiyor mu? Peki, bakın bakalım eğitim programlarına, ‘müfredatlarına’; derslerin, alan ve atölye çalışmalarının içeriklerine... ‘Mimar’a ve ‘kent plancısı’na insanı ve insanını tanıtma işlevini ne ölçüde görebilirler? Bence ‘demokrasi’ de henüz ne mimarlığa, ne de kent planlamasına yerleşebildi. Çünkü insanlar hâlâ imkânları olsa bile arzu ettikleri, gönüllerinden geçirdikleri ortamlarda (ev, okul, hatta çarşı, pazar, park, işyeri, yani her ölçekte çevrelerde) yaşayamıyor . Evet, fikrimce ‘mimarlık’ ile ‘kent planlaması’nı ‘tümüyle’ ayıran bir eğitim sistemi ‘hiçbir ülkeye’ uygun değil. Çünkü ikisinin de ortak çabası, insana yaşanabilir ve güzel bir ortam sunma. Ama ‘tümüyle’ ayrılmış bir eğitim sisteminde de hem mimar, hem kent plancısı insanı, insanını ve onun inanç sistemini, değer ölçülerini öğrenip özümsemiyorsa, çabalarında başarı kazanma şansları azalır diye düşünüyorum. ‘Planlama Eğitimi’ için Prof. Dr. SÜMER GÜREL (MSGSÜ) Bu köşedeki yazımın (23 Şu bat 2006) özetlenmesi nedeniyle eksik kalan bir anımsatma... 49 yıllık meslek yaşantımın 45 yılını şehir plancısı olarak idrak ettiğimden, ‘mimarlık’ nostaljisine kapılmamış ve ‘planlama eğitiminin geleceğini ivedi gözden geçirme’yi önermiştim. Bunun ise ‘planlama eğitimi’ şemsiyesi altında ve ‘mekânsal planlama’cı ile ‘stratejist’ ve ‘sektörel plancı’ yetiştirmeyi amaçlaması gerekiyor. Haldun Taner Sempozyumu... Kültür Servisi Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi KültürEdebiyat Topluluğu ile Fen Edebiyat Fakültesi Öğrenci Temsilciliği’nin ortaklaşa düzenlediği ‘Doğumunun 90. Yılında Haldun Taner Sempozyumu’ yarın (7 Nisan günü) saat 10.00’da Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Troia Kültür Merkezi’nde düzenlenecek. Haldun Taner’in öykücülüğü ile oyun yazarlığının ele alınacağı sempozyumda; Füsun Akatlı, Orhan Alkaya, Hikmet Altınkaynak, Nevide Dellal Akpınar, Erhan Tuna, Özlem Gençer, Yüksel Pazarkaya ve Ali Osman Öztürk konuşmacı olarak katılacak. Sempozyumda, Haldun Taner’in eşi Demet Taner onur konuğu olarak ‘İnsan Haldun Taner’ başlıklı bir konuşma yapacak. Rektör Prof. Dr. Ramazan Aydın’ın açılış konuşmasının ardından onur konuğu Demet Taner, Haldun Taner’in belgeselini sunmasıyla açılacak olan sempozyum 2 oturumdan oluşuyor. Birinci oturumda Füsun Akatlı, Erhan Tuna, Orhan Alkaya ve Yüksel Pazarkaya, ‘Haldun Taner’in Oyun Yazarlığı’ üzerine konuşacaklar. Handan Bayındır Tuna’nın Haldun Taner’in ‘Allegro ma non troppo’ adlı öyküsünü okuması ile saat 15.00’te başlayacak olan ikinci oturumda Ali Osman Öztürk, Füsun Akatlı, Nevide Dellal Akpınar, Hikmet Altınkaynak ve Yüksel Pazarkaya ‘Haldun Taner’in Öykücülüğü’ üzerine konuşma yapacaklar. ‘Necatigil Şiir Ödülü’ Taner’in Kültür Servisi 13 Aralık 1979 tarihinde yitirdiğimiz şair Behçet Necatigil anısına 1980 yılından bu yana verilen ‘Necatigil Şiir Ödülü’ne, bu yıl ‘Çevre Çitin Üzerinde Yağmur’ adlı kitabıyla Mehmet Taner değer görüldü. Dünya Kitapları’ndan çıkan şiir kitabı, Taner’in 19952005 yılları arasındaki çalışmalarının bir bölümünü içeriyor. Mehmet Taner’e ödülü, 10 Nisan’da Taksim Park Mühendishane’de yapılacak törende sunulucak. Taner, daha önce ‘Ilık Kan’ şiiriyle tek şiir dalında TRT Yarışmaları Ödülü’nü, Milliyet Sanat Dergisi ‘Övgüye Değer Genç Şair Ödülü’nü, ‘Bir Denizin Çekildiği Bütün Kıyılar’ ile TDK Şiir Ödülü’nü ve ‘Küflü Şimşek’ ile Akdeniz Altın Portakal Şiir Ödülü’nü kazanmıştı. ‘Necatigil Şiir Ödülü’, 1993’e kadar şairin ölüm yıldönümü olan 13 Aralık’ta verilirken, 1994 yılında doğum yıldönümü olan 16 Nisan’da verilmeye başlandı. İlk yılında İlhan Berk’in aldığı ‘Necatigil Şiir Ödülü’nün seçici kurulu Füsun Akatlı, Prof. Cevat Çapan, Mehmet H. Doğan, Haydar Ergülen, Doğan Hızlan, Hilmi Yavuz ve Prof. Tahsin Yücel’den oluşuyor. Caz sanatçısı Timuçin Şahin finalde ? Kültür Servisi Caz sanatçısı, besteci ve gitarist Timuçin Şahin, Hollanda’da düzenlenen ‘2006 Deloitte Caz Yarışması’nda finale kaldı. Bu yıl beşincisi düzenlenen yarışmada, Şahin önce ön elemeleri geçerek yarıfinale kalan ilk beş arasına girdi. Şahin, Amsterdam’da ülkenin en büyük caz orkestrası olan ‘Concertgebouw Caz Orkestrası’ eşliğinde önceki akşam yapılan yarıfinalde de kendi yapıtlarını seslendirdiği gitarıyla doğrudan finale kalma şansını yakaladı. Final yarışması, 17 Mayıs’ta Amsterdam’da yapılacak. Timuçin Şahin, yarışmada birinci olursa 29 Mayıs’ta Amsterdam’da, dünyanın tanınmış caz sanatçılarından piyanist, besteci, düzenlemeci ve orkestra şefi Eddie Palmieri ile birlikte sahneye çıkacak. Belgeselciler Columbia Üniversitesi’nde B u yıl altıncı yılını kutlayan Light Millenium, Türkiye’den altı belgesel yönetmenini Columbia Üniversitesi’ne davet etti. Üniverside 11 Nisan Salı günü gösterilecek filmler şöyle: ‘Eskişehir’den Son Havadis’ (Yönetmen: Mustafa Ünlü), ‘Yitik Zamanın İzinde’ (YazanYönetmen: Özcan Arca), ‘Adige’ (Yönetmen: Şehbal Şenyurt), ‘Tinkos Balık Tinkos’ (Yönetmen: Murad Özdemir), ‘An.Kara Ödeneysel Bir Belgesel’ (Yönetmen: Ersan Ocak, Aras Özgün), ‘Rıbat’ (Yönetmen: Özgür E. Arık, Değer Kavaz). Belgesel gösterimlerinin ardından bir minipanel düzenlenecek. Gösterim ücretsiz. (ttp://www.lightmillennium.org) Yitik Ülke 6 Yaşında www.yitikulke.com ‘‘Görmüyor musun çiçek açışını elmanın Ölebilmek için yalnız elmalar içinde...’’ Pablo Neruda EDEBİYATIN YİTİK ÜLKESİ! Kadir Aydemir, Ertuğrul Söyler, Tekin Gönenç, Bülent Karslıoğlu, Göksel Bekmezci, Rana Işıker, Ferhat Uludere, Mehmet Ünver, Ayşe Ümran Ersin, Aydın İleri, Filiz Yüksel İleri, Sabri Kuşkonmaz, Hakan İşcen, Gökçenur Ç., Zerrin Yılmaz, Erkut Tokman, Fatih Artvinli, Cemil Demir, İsmail Cem Doğru, Levent Karataş, Deniz Gündoğan, Halim Yazıcı, Mehmet Atilla, Zeynep Karadağ, Alican Turgut, Şeref Bilsel, Betül Dünder, Fatih Gürsu, Aysun Koç, Enver Topaloğlu, Halil Gökhan, Kenan Gülbağ, Levent Ocak, Ersin Öztekin, Yaprak Öz yitikulke?gmail.com CUMHURİYET 15 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear