26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 27 NİSAN 2006 PERŞEMBE 10 İsviçre’den AB’ye Hamas eleştirisi ? CENEVRE (AA) İsviçre Cumhurbaşkanı Moritz Leuenberger, AB’nin Filistin’de Hamas’ın kurduğu hükümete yardımları askıya alma kararında aceleci davrandığını söyledi. Leuenberger, El Cezire televizyonunda yayımlanan demecinde, Hamas hükümetine zaman tanımanın ve icraatına bakarak bir yargıya varmanın daha akıllıca olacağını söyledi. Leuenberger, ‘‘Hamas demokratik biçimde seçilerek hükümet oldu, bu muhalefetteyken sergilediği tutumdan farklı bir durum. Zaman tanımak gerek’’ dedi. DIŞ HABERLER dishab?cumhuriyet.com.tr Konseyin Nisan 2004’te aldığı karara karşın KKTC’liler için hiçbir adım atılmadı AB sözünü tutmadı ELÇİN POYRAZLAR Zahar 450 bin dolar çaldırdı ? KUDÜS (AA) Filistin Dışişleri Bakanı Mahmud El Zahar’ın, hükümetine mali destek arayışı için gittiği Kuveyt’te, kaldığı otelin odasında 450 bin dolar çaldırdığı iddia edildi. İsrail’in İltim Haber Ajansı’nın Kuveyt medyasına dayanarak verdiği habere göre El Zahar, Kuveytli yetkililerden, bu hırsızlık olayının gizli tutulmasını istedi. Haberde, otelin güvenliğinin hırsızlık olayını doğruladığı belirtildi. BRÜKSEL Kıbrıs’ta çözümü öngören Annan Planı’nın 24 Nisan 2004’te KKTC ve Rum kesiminde referanduma sunulmasının üzerinden 2 yıl geçerken halkoylaması öncesi uluslararası topluluk tarafından Kıbrıs Türklerine verilen sözlerin hiçbiri yerine getirilmedi. Avrupa Birliği (AB) KKTC’ye yönelik uluslararası tecridin kaldırılması yönündeki sözünü aradan 2 yıl geçmesine karşın yerine getirmedi. AB Konseyi’nin 26 Nisan 2004’te Kuzey Kıbrıs’ın izolasyonunun acil kaldırılması yönünde karar almasına karşın KKTC’ye yönelik açılımlarda herhangi bir ilerleme sağlanamadı. Konseyin kararının ardından komisyonun hazırladığı mali yardım, doğrudan ticaret, tarım ürünleri ihracatı ve yeşil hat tüzükleri gibi bir dizi öneri de hayata geçmedi. Şubat ayında Türk ? Yüzlerce Kıbrıslı Türk, dün Brüksel’de AB kurumları önünde toplanıp kurumun KKTC’ye 2 yıl önce verdiği sözleri tutmamasını protesto eden gösteri düzenledi. tarafının itirazlarına karşın mali yardım ve doğrudan ticaret tüzüklerini birbirinden ayıran AB, Kuzey Kıbrıs’a 139 milyon Avro’luk mali destek sağlayacağı yönünde karar aldı. KKTC için başta öngörülen 259 milyon Avro’luk mali yardım tüzüğünün 2005 yılı sonuna kadar AB içinde kabul edilmemesi nedeniyle yardımın 120 milyon Avro’luk bölümü kullanılamaz hale gelmişti. AB kaynakları henüz hayata geçmeyen mali yardım tüzüğünün uygulanması konusunda komisyonun Kıbrıs Rum kesimine danışması gerekeceği yönünde görüş bildirdiler. Öte yandan doğrudan ticaret tüzüğü görüşmelerinde herhangi bir ilerleme sağlanamazken Rumların tüzüğe yönelik bir dizi koşul getireceği öğrenildi. AB kaynakları doğrudan ticaret tüzüğü konusunda Rumların bundan sonraki görüşmelerde Magosa Limanı’nın ortak işletilmesi, Maraş’ın Güney’e verilmesi ve mülkiyet sorunlarının AİHM çerçevesinde çözülmesi gibi taleplerinin olacağına dikkat çekiyorlar. AB’nin, KKTC’nin izolasyonunun kaldırılmasına yönelik olarak bundan iki yıl önce verdiği, ancak yerine getirmediği sözler şöyle: 1. Mali Yardım: KKTC’ye 259 milyon Avro tutarındaki yardım Kuzey Kıbrıs’ta açılacak AB temsilciliği aracılığıyla projelere yönlendirilecek. 2. Serbest Ticaret: KKTC limanlarından AB’ye doğrudan ihracat yapılacak. Bu unsur AB anlaşmasının ‘‘üçüncü ülkelerle dış ticareti’’ esas alan 133’üncü maddesine dayanıyor. 3. Tarım Ürünleri İhracatı: KKTC sağlık standartlarını AB düzeyine getirdikten sonra hayvan ürünlerini AB pazarına sokabilecek. Tarım ürünlerinin AB ülkelerine ihracatında Güney Kıbrıs yönetiminin onayı gerekmeden AB Komisyonu doğrudan Kıbrıs Türk Ticaret Odası (KTTO) ile temasta olacak. 4. Yeşil Hat Tüzüğü: Yeşil Hat’tan geçişlere ilişkin düzenlemelerin önerildiği tüzükte AB vatandaşlarının Kıbrıs’a istedikleri yerden girişçıkış yapmaları sağlanacak. Rum kesiminden Türk tarafına geçişlerde sınırlamalar kaldırılacak. A Siyasi kritere şimdilik atıf yok BD’NİN DAVET MEKTUBU ÖZERKLİK TARTIŞMASI Katalanlara karşı 4 milyon imza Dış Haberler Servisi İspanya’da muhalefetteki Halk Partisi (PP), Katalonya’nın özerkliğinin genişletildiği ve Katalanların ilk kez ‘‘ulus’’ olarak tanındığı yeni özerklik statüsüne karşı 4 milyon imza topladı. Senatoda görüşülen tasarıya tek karşı çıkan parti olan PP, yeni statünün sadece Katalonya bölgesinde değil, tüm İspanya’da halkoylamasına sunulması için 2 aydır yürüttüğü kampanyada 4 milyon 28 bin 396 imza topladığını açıkladı. Parlamentoya geçen cuma günü kamyonlarla getirilen imzalı kâğıtların içinde bulunduğu 876 adet kasanın önünde konuşma yapan PP lideri Mariano Rajoy, ‘‘Bu bir parti, sağ, sol, merkez veya ideoloji girişimi değildir. Sadece, İspanyollar arasındaki eşitliğin, İspanyol milletinin ve 1978 anayasasının savunuculuğudur’’ dedi. Katalanların yeni statüleriyle İspanyol devletinin daha yoksul, rekabeti olmayan, parasız, kaynaksız hale geleceğini ileri süren Rajoy, İspanya’daki 17 özerk yönetimin ayrı ayrı karar veremeyeceğini, tüm İspanyolların karar vermesi gerektiğini savundu. PP, referanduma gidilip halka ‘‘İspanya’nın tek bir ulus olarak tüm yurttaşlarının eşit haklara ve yükümlülüklere sahip olması görüşüne katılıyor musunuz’’ sorusunun yöneltilmesini istiyor. BRÜKSEL (Cumhuriyet) AB, Türkiye’yi eğitim ve kültür başlığında müzakerelere davet edecek mektup konusunda iki ay süren anlaşmazlığın ardından sonunda uzlaşmaya vardı, ancak tartışma kapanmadı. AB Daimi Temsilciler Komitesi’nin (COREPER) dünkü toplantısında Türkiye’ye eğitim ve kültür başlığı altında gönderilecek davet mektubunda siyasi kriterlere atıf yapılmayacağı yönünde görüş birliği sağlanırken bazı üye ülkeler Türkiye’nin müzakere sürecinde siyasi kriterlerin tek bir başlık altında ele alınması konusundaki rahatsızlıklarını dile getirdiler. Bunun yanı sıra AB içinde bu konuda yapılan tüm tartışmaların iç tutanaklarda yer alması yönünde de görüş birliği sağlandı. AB kaynakları Fransa, Almanya, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi’nin eğitim ve kültür başlığı altında siyasi kriterlere atıfta bulunulması yönündeki talepleriyle başlayan tartışmaların müzakere sürecinde tekrar başlayabileceği uyarısında bulundular. Mektup yakında gönderilecek Aday ülkelerle müzakereleri üye ülkelerin yürüttüğünü dile getiren AB kaynakları, müzakere sürecinde üye ülkelerin başlıklara yönelik taleplerini bildirme hakkına sahip olduğunu ifade ettiler. Türkiye konusunda AB içinde bölünmelerin yaşandığı tartışmalarda İngiltere, Finlandiya ve İspanya müzakere başlıklarının siyasi kriterlere bağlanmasına karşı çıkmıştı. Bu arada, AB dönem başkanı Avusturyanın Türkiye ile Eğitim ve Kültür başlığı altında müzakerelere başlanması yönündeki davet mektubunun Türkiye’nin Brüksel’deki AB daimi temsilciliğine ulaştığı öğrenildi. Irak Başbakanı eski adına döndü ? BAĞDAT (AA) Irak’ta hükümeti kurmakla görevlendirilen Cevad el Maliki’nin, ‘‘Cevad’’ yerine eski ismi ‘‘Nuri’’yi kullanacağı bildirildi. El Maliki’nin makamından bir yetkilinin verdiği bilgiye göre yeni Başbakan, Suriye’ye kaçmadan önce Saddam Hüseyin döneminde kimliğini saklamak ve ailesini mezhep çatışmalarından korumak için kullanmaya başladığı Cevad adını şimdi, gerçek ismi Nuri ile değiştirmeye hazırlanıyor. Yetkili, yeni Başbakan’ın artık gerçek ismiyle tanınmayı arzuladığını belirtti. Referandum PP’nin referandum talebi diğer partilerce eleştirildi. Hükümetteki Sosyalist İşçi Partisi’nin (PSOE) meclis grup sözcüsü Diego Lopez Garrido, ‘‘Rajoy çok iyi biliyor ki, yasal olarak referandum talebinin gerçekleşmesi olanaksız’’ dedi. Anayasa gereği, özerklik statüleriyle ilgili reformlar, sadece ait oldukları bölgedeki seçmenler için referanduma götürülebiliyor. 2 yıldır gündemde olan Katalan yeni özerklik statüsü geçen ay mecliste kabul edildikten sonra şimdi senatoda görüşülüyor. Yeni statü, senatodan da onay aldıktan sonra Katalonya Özerk Yönetimi’ne sunulacak ve bölgede haziranda yapılması planlanan referandumda ‘‘evet’’ oyu çıkması halinde yürürlüğe girecek. B ‘Susturulanlar Brüksel’de’ İngiltere ve KKTC’den gelen yüzlerce Kıbrıslı Türk, dün Brüksel’de AB kurumları önünde gösteri yaptı. Merkezi İngiltere’de bulunan Ambargolular adlı insan hakları grubunun düzenlediği ve on beş sivil toplum örgütünün katıldığı ‘‘Susturulanlar Brüksel’de’’ isimli barışçıl gösteride, AB’nin Kuzey Kıbrıs’a verdiği sözleri tutmaması protesto edildi. (Fotoğraf: AA) ELÇİKA Kuzey Afrikalı önyargısı BRÜKSEL (AA) Belçika Federal Savcılığı, kamuoyunu yanıltan bir açıklama yaptığı gerekçesiyle Kuzey Afrikalılardan özür diledi. Brüksel’de, 12 Nisan tarihinde 17 yaşındaki bir genci bıçaklayarak öldürdükten sonra kaçan iki kişinin görüntülerini olay yerindeki kameralardan tespit eden savcılık, ilk açıklamalarında, bu gençlerin Kuzey Afrikalı olduğunu bildirmişti. Ancak söz konusu gençlerden birinin yakalanması ve 16 yaşında bir Polonyalı olduğunun belirlenmesinin ardından, ikinci katil zanlısının da aynı ülkeden olduğu, Polonya’ya kaçtığı ortaya çıktı. Bu bilgi üzerine savcılık, Kuzey Afrikalılardan özür dileyerek ‘‘çok erken ve gereksiz bir açıklama yaptığını’’ belirtti. Belçikalı Joe Van Holsbeeck adlı genç, Brüksel Merkez Garı’nda, gündüz ve kalabalık bir ortamda, elindeki ‘‘MP 3’’ müzikçaları almak isteyen iki genç tarafından bıçaklanarak öldürülmüştü. Brüksel’de, geçen pazar olayı protesto eden 80 bin kişi yürüyüş yapmıştı. İlham Aliyev Washington’da ? WASHINGTON (AA) Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, ABD Başkanı George Bush ile yarın Beyaz Saray’da yapacağı önemli görüşme için Washington’a gitti. BushAliyev görüşmesinin en önemli maddesinin İran olacağı belirtiliyor. Adalarda isyan istifa getirdi Dış Haberler Servisi 500 bin nüfuslu Solomon Adaları’nın tartışmalı Başbakanı Snyder Rini, meclisteki desteğini kaybedince, hakkında verilen güvensizlik önergesi oylanmadan önce istifa etti. Güvensizlik önergesi oylanmadan önce, 50 üyeli mecliste 29 milletvekili muhalefet sıralarında oturdu. Bunun üzerine Rini, oylamadan hemen önce istifasını açıkladı. Avustralya’nın kuzeydoğusundaki Solomon Adaları’nda geçen hafta yapılan seçimlerde Rini’nin başbakanlığa seçilmesi üzerine, başkent Honiara’da iki gün ayaklanma ve kargaşa yaşanmıştı. Başbakanı desteklemek üzere Avustralya’dan takviye birlikler gönderilmişti. Olayların yatışmasından sonra, meclisin yeni başbakana ilişkin tutumu merakla bekleniyordu. İstifanın ardından ise meclisin önümüzdeki günlerde yeni başbakanı seçmesi öngörülüyor. İngiltere’den 1978’de bağımsızlığını kazanan Solomon Adaları, etnik çatışmalara sahne oluyor. Avustralya, Temmuz 2003’te barışın tesisi için adaya bir müdahale gücü göndermişti. Söz konusu güç, esas olarak ekonominin yeniden işlerlik kazanması ve hükümet kurumlarının yeniden tesisi için çalışıyordu. undan 20 yıl öncesiydi. Leningrad’da arkadaşlarla neşeli bir gün geçirmiştik. Akşamüzeri Ukrayna’daki bir tesiste büyük bir kaza çıktığını duyduk. Televizyonu açtık. Çernobil adını ilk kez duyduk. Kazanın bir nükleer santralda çıktığı, ama her şeyin kontrol altında olduğu söyleniyordu... Gorbaçov başa geleli bir yıl olmuştu. Henüz ‘‘saydamlık’’ politikası ilan edilmemişti. Fısıltı gazeteleri yayına başladı: ‘‘Aslında Çernobil’de yüzlerce insan öldü, ama Politbüro saklıyor!’’ O yıllarda yangınlardan metro kazalarına kadar her felakette aynı şeyi yaşardık. Resmi çevreler ve ‘‘partili medya’’ haberi vermez veya çarpıtır, fısıltı gazeteleri ise bire bin katardı. Sonradan bunun tarihin en büyük kazası olduğunun işaretleri ortaya çıktıkça durum değişti. Ölenler binlerceydi. Ve yayılan radyasyonun etkisi birkaç yıl değil birkaç yüzyıl sürecek, on binlerce insan kansere yakalanacak, hastalıklı ve garip insanlar doğurmamak için pek çok aile çocuk sahibi olmaktan vazgeçecekti. Geçenlerde Rus kanalları, yirmi yıl sonra bugün hâlâ tehlike saçan Çernobil’in boş evlerini ve işyerlerini gösterdi. O yılın tartışmaları alevlendi. Kremlin bazı kararları hemen alsaydı binlerce insan kurtarılabilirdi, dendi. Ama ülke yönetimi, ‘‘içte ve dışta puan kaybetmemek ve panik çıkmasını önlemek’’ adına gerçeği gizlemeyi seçmişti. Böylece siyaset, insan hayatı karşısında bir kez daha galip gelmişti. Çernobil... B PERŞEMBENİN GELİŞİ HAKAN AKSAY aksay@rusya.ru Gazprom İmparatorluğu R usya demek biraz da Gazprom demektir. Ülke ekonomisi büyük ölçüde enerji ihracatına dayanır. Dahası Putin döneminde enerji, Rusya’nın siyasi olarak güçlenmesinin de temel aracı olmuştur. Gazprom üç yıl önce 20 milyar dolar değerindeydi. Geçen yıl eylül ayında 100 milyar dolar sınırını aştı. Şu andaki değeri 245 milyar dolar. Bu rakamla Gazprom, dünya çapında en zengin beşinci şirket. (Royal Dutch/Shell verilerine göre Gazprom’un 2005 geliri 26 milyar dolardı.) Gazprom yönetiminin hedefi, 1015 yıl içinde 1 trilyon dolarlık büyüklüğe ulaşmak. (Şu anda en büyük şirket Exxon Mobil 392 milyar dolar değerinde.) Dünyanın en büyük gaz şirketi, gazın dışında da olağanüstü güçlü. Geçen yıl Rosneft petrol şirketini satın alan Gazprom, 2005 rakamlarına göre 12 milyon ton petrol üretti. Ayrıca Rusya Ulusal Elektrik Kurumu’nun yüzde 11.6’sını aldı. Rusya’nın üçüncü büyük bankası Gazprombank. Ülkenin en büyük medya grubu Gazprom Medya. Gazprom’un 2006 reklam ve PR bütçesi 142 milyon dolar. Nihayet, 2008 başkanlık seçimlerinin en ciddi adaylarından biri olan Başbakan Birinci Yardımcısı Windows’un korsan versiyonunu Dmitriy Medvedev, aynı bilgisayarına yükleyen zamanda Gazprom Amerikalı şöyle düşünür: Başkanlar Kurulu Müdürü. Yaşasın, 300 dolar GazpromAvrupa Birliği tasarruf ettim! ilişkilerinde ocak ayında Rus’un yaklaşımı ise farklıdır: ‘‘Ukrayna krizi’’ çıkmıştı. Yaşasın, Bill Gates’e Şimdi de Gazprom’un 300 dolar zarar ettirdim!.. İngiliz doğalgaz dağıtım şirketi Centrica’yı satın almak için harekete geçmesinden sonra, Londra’nın ulusal yasaları değiştirerek satışı engelleme girişimi gerginlik yarattı. Gazprom yalnızca ‘‘üretici ve satıcı’’ olmakla yetinmiyor; Türkiye de dahil ithalatçı ülkelerde doğalgaz dağıtım ve depolama sistemine girmek istiyor. Bu amaçla bir dizi yerel şirketi satın almayı veya ortaklık kurmayı amaçlıyor. Putin, geçen ay Çin’le anlaşarak yılda 6080 milyar metreküp gaz Öyle anılar vardır ki anlatılırken güzelliği gider. George Sand ihracı vaadiyle Gazprom’a ‘‘alternatif piyasa’’ yaratmıştı. Ayrıca Türkmenistan’dan Cezayir’e kadar birçok gaz üreticisiyle anlaşmalar yaptı. ABD ve gaz ihtiyacının yüzde 26’sını Rusya’dan karşılayan AB bütün bunlara tepki duyuyor. ABD Dışişleri Bakanı Rice’ın, Rus gazının Türkiye ile Yunanistan üzerinden Avrupa’ya aktarılması projesine karşı çıkarak Atina ve Ankara’ya baskı yapması bunun bir göstergesi. Rusya Doğalgaz Şampiyonu Dünyada bilinen doğalgaz kaynaklarının yüzde 27’si, yıllık doğalgaz üretiminin ise yüzde 22’si Rusya’da. Rusya’daki üretimin yüzde 85’i Gazprom’un elinde. Gazprom 2005 yılında 547 milyar metreküp gaz üretti, bunun yüzde 28.3’ünü (151 milyar metreküp) AB ülkelerine sattı. Şirketin en büyük iki müşterisi AB’den: Almanya (39.9 milyar metreküp; toplam gaz tüketiminin yüzde 44.9’u) ve İtalya (21.9 milyar; yüzde 26). Üçüncü sırada Türkiye geliyor (17.7 milyar; yüzde 65). 330 bin çalışanı olan Gazprom şirketinin ortakları: Devlet (yüzde 38.37), Rus şirketleri (36.81), yabancı şirketler (11.5), münferit Rusya yurttaşları (13.32). Amerikan ve Rus yaklaşımı ahmetli Erol Taş defalarca tanımadığı insanların saldırısına uğramış. Sen misin sevenleri ayıran, genç kızları kirleten, çocukları kaçıran? Kolay mı Türk filmlerinin kötü adamı olmak!.. Nereden mi aklıma geldi? Geçenlerde İngiliz basını, Iraklı aktör Lewis Alsamari’ye ABD vizesi verilmediğini yazdı. Adamcağız 11 Eylül terör olaylarını anlatan bir filmde teröristi oynamış. Ve öyle başarılı oynamış ki, başı belaya girmiş!.. ‘‘United 93’’ adlı filmde, Pennsylvania’ya düşen uçaktaki hava korsanını canlandıran Alsamari, filmin New York’ta yapılacak prömiyerine katılabilmek için vize başvurusu yaptığında ret cevabı almış. Yıllardır Türkiye ve Rusya’da ABD’ye gitmek isteyenlerin çektiği vize ıstıraplarını dinlerim. Öteki ülkelere ‘‘demokrasi ihracı’’ yapanlar, kendi ülkelerindeki antidemokratik uygulamaları savunma ihtiyacı bile duymazlar. Başkalarına eleştiri okları fırlatan ABD, sıra kendisine gelince burnundan kıl aldırmaz. Bakın, bir Kurtlar Vadisi Irak filmi birdenbire siyasi gündem maddesi oluverdi. (Rice, Ankara’da bu konudan da bahsetti mi dersiniz?) Acaba Necati Şaşmaz’a (‘‘Polat Alemdar’’) ABD vizesi verirler mi? Irak savaşı başladığı sırada Akşam gazetesinde köşe yazarıydım. Bir okurdan gelen iletiyi hiç unutmam: ‘‘ABD’yle ilgili yazdıklarınız çok doğru, ama daha ölçülü olmalısınız. Ne olur ne olmaz, adamlar bütün dünyayı ele geçiriyorlar!’’ Düşündüm de, ben ABD vizesi istesem vermezler mi acaba?.. Yoksa en azından Bush koltuktan inene kadar beklesem mi?.. Ya Sev, Ya Gelme! R CUMHURİYET 10 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear