02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6 ŞUBAT 2006 PAZARTESİ 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AÇI MÜMTAZ SOYSAL Toprak Satışına Devam... Bugünlerde yaşamakta olduğumuz süreç, tarihteki uygulanan tuzakların yinelenmesidir. Tarımın AB dayatmalarıyla çökertilmesi ve toprakların yabancıların eline geçmesi hep aynı tuzağın parçası. Osmanlı’daki gibi borç ödemek bahanesiyle ülke topraklarını yabancılara satmaktayız. Anayasa Mahkemesi’nin defalarca iptal kararı vermesine karşın yeniden, ısrarla yasa çıkartılıyor. şı ile iyice yabancılaştırılmış, ‘‘gâvur’’laştırılmıştır. İflas etmiş Osmanlı Devleti’nin yeniden büyük önder Atatürk tarafından, ‘‘ Türkiye Cumhuriyeti’’ olarak kurulması, bir ‘‘Kurtuluş Savaşı’’na mal olmuştur. Böylece, İzmir dahil bütün Türk yurdu,‘‘gâvurlaştırılmak’’ tan kurtulmuştur.(1) Bugün de Benzer Tarihsel Süreç Yaşanmakta: Bugünlerde yaşamakta olduğumuz süreç, tarihteki uygulanan tuzakların yinelenmesidir. Tarımın AB dayatmalarıyla çökertilmesi ve toprakların yabancıların eline geçmesi hep aynı tuzağın parçası. Osmanlı’daki gibi borç ödemek bahanesiyle ülke topraklarını yabancılara satmaktayız. Anayasa Mahkemesi’nin defalarca iptal kararı vermesine karşın yeniden, ısrarla yasa çıkartılıyor. Oysa, satacak toprak da kalmadı. Sahiller neredeyse yabancılar tarafından kapatıldı, GAP’ta dolaylı satışlar sürüyor, Kars’ta sınırda satışlar yapılmakta, ülkenin madenleri, stratejik bölgeleri, fabrikaları, tesisleri bitmek üzere. Mersin, İskenderun limanından sonra İzmir limanı da satılıyor. Kaleler birer birer tıpkı Atatürk’ün ‘‘Gençliğe Hitabesi’’nde söylediği gibi düşmekte. Buna karşın borç, azalacağına artmakta. On binlerce esnaf kepenk kapatırken, işyerleri birer birer piyasadan çekilmekteyken, halka sanal bir rüya anlatılmakta. Çarşıpazar bitmiş, açlık çeken insanımız artık, pazar artıklarını da bulamamakta.. zenginler aradaki makası iyice açmış. Ülkenin köylüsü ise en zarar gören durumda ve topraklarını yabancılara satabilmek için fırsat kollar hale düşmüş. İzmir’de Dokuz Sinagog Restore Edilecek: Bütün bunların yanında bir de ABD’den 3 milyon dolarlık bir hibe yardımı alınmakta, Musevi sanatçılar; Liza Mineli, Barbara Streisand ve Celine Dion’a İstanbul’da bir konser verdirerek 9 sinagogun onarımı için kalan paranın toplanacağı, İzmir Ticaret Odası yetkilileri tarafından açıklanmakta, Mimarlar Odası’nca desteklenmektedir.(2) Ayrıca, Agora’nın ve 16 bin kişilik amfitiyatronun gün ışığına çıkarılması için ‘‘Agora ve Çevresi Koruma Geliştirme ve Yaşatma Projesi’’nin uygulamaya konacağı açıklanmıştır. Bu projeler kapsamında ‘‘Havra Sokağı’’ ve ‘‘Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nı Koruma’’ çabaları, Karen Fogg’un misyonerlik çalışmaları uzantısı içinde yer alabilmektedir.(3) Bartholomeos, İzmir’deki AyaVukla Kilisesi’ni de İstiyor: Bir başka tuzak da İzmir’in Basmane semti Kapılar mevkiinde bulunan AyaVukla Kilisesi’nin Fener Rum Ortodoks Patriği tarafından onarılarak yeniden gündeme getirilmesi. Bartholomeos, bu kiliseyi ekümeniklik alanında görmek arzusunda. Kurtuluş Savaşı’nda çeşitli ihanetlere karışmış olan bu kilise yeniden gündeme getirilerek İzmir’e ne rol yüklenmek isteniyor?(4) Sonuç: Ülkenin bir kentini,‘‘gâvur’’ imalı tanımlamalarla hedefe koymak, dinsel bir niteleme yakıştırmak haksız bir tavırdır. Esas yapılması gereken, yabancı azınlık vakıflarının kilise, sinagog ve patrikhanelerle ilgili istemlerine karşı çıkabilmektir. Toprakları yabancılara satmak, bir anlamda ülkeyi ‘‘gâvurlaştırmak’’ sayılmıyor mu? Kilise ve sinagog onarımları, Bartholomeos’un istemleri, İzmir’in tarihteki o eski konumuna özlem duymak olmuyor mu? Bu pervasızlığın cesaretini kimden alıyorlar? Bütün bu düşüncede saklı kalan art niyetler, Atatürk ilkelerini, devrimlerini sonsuza kadar yaşatacak olan halkımızın engin bilge sabrına çarparak eriyip gidecek ve yanıtı çok sert olacaktır. 1 Emperyalizmin Türkiye’ye Girişi, Orhan Kurmuş, ODTÜ Öğ. Üyesi, Ankara, 1982 2 Gazetem Ege, 20.05.2005 3 Cumhuriyet Gazetesi, 21. 07.2005 4 Gazetem Ege, 20.06.2005 Tapu ve Kadastro Genel Md. Yrd. CUMHURİYET’TEN OKURLARA İBRAHİM YILDIZ Partilerin Malvarlığı LİDERLERİN malvarlığı neden bu kadar merak konusu? Millet iyice züğürtleştiği ve zenginin malı züğürdün çenesini yorduğu için mi? Herhalde, geniş malvarlığına sahip olmak, politikada şu ya da bu yönde etkili olup insanları belirli mevkilere getirmekte işe yaradığı için olsa gerek. Ya da, konuya başka ucundan bakınca, belki politikanın kimilerince geniş malvarlığına sahip olmak için seçilen bir meslek olduğu düşünüldüğü için. Peki, şöyle ya da böyle, liderlerin ve hattâ bütün politikacıların serveti merak konusu oluyor da, partilerin malvarlığı neden hiç ilgi konusu değil? u anayasa da, 1961 Anayasası gibi, ‘‘Siyasal partiler, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır’’ diyor. Başka bir deyişle, demokratik yaşamın işleyişinde siyasal partilere bir çeşit ‘‘kamu görevi’’ verilmiş durumda. Böyle olunca, sonuçta, Türkiye koşullarında partilere devlet hazinesinden para yardımı yapılması da ister istemez gündeme gelmiş ve Siyasi Partiler Yasası’na çeşitli tarihlerde eklenen maddelerle değişik hükümlere bağlanmıştır. Yasaya 1984’te eklenen hüküm, ‘‘Milletvekili Seçim Yasası’ndaki genel barajı aşan siyasal partilere ödenmek üzere her malî yıl, o yılki genel bütçe gelirleri (B) cetveli toplamının beş binde biri oranında ödenek yıl için konur’’ diyordu. Bu oran 1992’de binde ikiye çıkarıldı. Zaten, 1988’de eklenen bir başka madde milletvekili genel seçimlerinde toplam geçerli oyların yüzde 7’sinden fazlasını alan partilere de devlet yardımı yapılmasını öngörmüştü. Tabii, hesaplanan toplam yardım, barajları geçip buna hak kazanmış olan partilere son genel seçimde kazandıkları oy oranında paylaşılır. Ayrıca, yine 1988’te getirilen bir başka düzenlemeye göre, bu paylar milletvekili seçiminin yapılacağı yıl üç kat, yerel seçimlerin yapılacağı yıl da iki kat olarak ödenir. Kısacası, seçimlerde belli bir oranın üstüne çıkan partilere dağıtılan Hazine yardımı hiç de küçümsenmeyecek ölçülere varmıştır. Örneğin, hiçbir seçimin yapılmadığı bu yıl bile AKP’ye düşen pay 36 milyon YTL tutuyor. u yöntemin barajları bir kez bile geçebilmiş partileri uzunca bir süre için rahatlattığı açıktır. Başkent, bu sayede şimdiden hayli etkileyici genel merkez binalarıyla donanmaya başlamıştır. Yöntemden yararlananlarca tam bir kısırdöngüyle sürdürülen bu yaklaşımın siyasal yaşama ister istemez belirli bir durgunluk getirdiği ve yeni oluşumları büyük ölçüde zorlaştırdığı kesindir. Böyle bir açıdan bakınca, liderlerin serveti konusundaki ilginin biraz da partilerin malvarlığına yönelmesi ve yürürlükteki kuralların bu durgunluğu giderecek bir değişimle daha hakça bir düzene bağlanması gerekmez mi? Örneğin, yüzde 10’luk barajın indirilmesi yanında, yüzde 7’lik yardım barajının da aşağılara çekilmesi, hem yerleşik partilerin tekelini kırmak hem de siyasal yaşama dinamizm getirmek açısından yararlı olmaz mı? Yeni Projeler Yeni Katılımlar... Gazetelerin birinci görevi güncel haberleri yorumlarıyla birlikte okurlarına aktarmaktır. Cumhuriyet de bu görevini en iyi biçimde yerine getirmek için çalışıyor. Bunun yanı sıra okurlarımıza daha iyi hizmet vermek çabasını da sürdürüyoruz. Bu çalışmalarımızı aktarmak istiyorum. Önümüzdeki günlerde edebiyat severlerin beğenisini kazanacak yeni bir sayfa açıyoruz. Ülkemizin önde gelen öykü yazarlarına, Cumhuriyet için kaleme aldıkları eserlerini yayımlayarak yer vereceğiz. Yine, yakın tarihimizle ilgili bir çalışmayı da netleştirdiğimizi duyurmak istiyorum. Mart ayında başlamayı planladığımız bu belgeselin daha önce verdiğimiz ekler gibi ilgi göreceğine inanıyorum. Çağımızın önemli şairlerinden Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın şiirlerini zaman zaman gazetemizin birinci sayfasında gören okurlarımızın isteği doğrultusunda bir uygulamayı da yine önümüzdeki günlerde başlatacağımızı şimdiden duyuralım. ??? Bir süredir yayımlayamadığımız, gazetemizin Avrupa baskısı olan Cumuriyet Hafta’yla ilgili sorunlarımızı giderdik. Avrupa’da yaşayan okurlarımız en kısa sürede Cumhuriyet Hafta ile buluşacaklar. Cumhuriyet Hafta’nın ve Almanya büromuzun sorumlusu Güray Öz bundan böyle Türkiye’de görev yapacak. Sorumlu yazıişleri müdürlüğüne getirilen Güray Öz’ün bu yeni görevinde de başarılı olacağına inanıyoruz. ??? Cumhuriyet Kitap ekindeki değişikliği okurlarımız fark etmiştir. Enis Batur köşe yazılarıyla, Semih Poroy da çizgileri ile Kitap ekine önemli katkı sağlayacaktır. Bir süredir Cumhuriyet ailesinden ayrı kalan Hakan Aksay, yine Moskova’dan Cumhuriyet’e katkılarını sürdürecek. Aksay’a bir kere daha hoş geldin diyoruz. Orhan ÖZKAYA Tapu ve Kadastro Genel Md. Yrd. ‘‘Gâvur İzmir’’: İzmir tarihi incelendiğinde emperyalizmin, Batı Anadolu’ya Ermeni, Yahudi ve Rumlar aracılığı ile girmesi ve yerleşmesi aşaması karşımıza çıkmaktadır. Özellikle İzmir tarihi, Ermeni, Yahudi ve Rumların ekonomik ve sosyal gelişim süreçlerinin izlerinin ağırlık taşımasıyla değerlendirilebilir. Azınlıkların, bölgeyi iyi bilmeleri; Türk gelenek ve göreneklerini özümsemeleri, Türkçeyi iyi konuşmaları onları Avrupa sermayesinin vazgeçilmez ortağı yapmış, dışalım ve satım onlar olmadan yapılamamıştır. Bir köprü görevi görmüşlerdir. Onlar olmadan dışalımla alınan mallar içerde, üretilen mallar da dışarıda satılamazdı. Sanayi ve ticaret burjuvazisi konumundaydılar. En kozmopolit iller İstanbul ve İzmir idi. İzmir’in en lüks semti sahilde, Kordon’da Avrupalılar ve Ermeniler; kuzeyde Rumlar, güneyde Agora ve civarında Yahudiler, kent dışında Türkler yaşamaktaydı. Azınlıklar nüfusun yüzde 85’ini teşkil ederken Türkler, üçte birden daha az sayıda idiler. Bu durum İzmir ilinin ‘‘gâvur İzmir’’ olarak adlandırılmasına neden olmuştur. Bu dönemde, Ortodoks kiliselerinin sayısı 7’den 12’ye, Rum okullarının sayısı da 12’den 28’e çıkmış; öğrenci sayısı da dörde katlanarak 89 bin olmuştur. Ecnebilerin Gayrimenkul Edinimine Dair Kanun: 18661867 tarihleri arasında ‘‘Düyunu Umumiye’’ borçlarını ödemek amacıyla çıkartılan ‘‘Ecnebilerin Gayrimenkul Edimine Dair Kanun’’ ile başta İngilizler olmak üzere, yabancılar batıda büyük arazileri; savaşlar nedeniyle yorgun düşmüş yoksul Türk köylüsünün elinden dönümü 1 veya 1.5 sterline kapatmışlardır. 1868 yılında ise, İzmir yakınlarındaki toprakların üçte biri İngilizlerin tapulu malı haline gelmiştir. 1877 Rus savaşından iyice yorgun ve bitkin çıkan köylü elinde ne varsa çaresiz, İngilizlere satmak zorunda kalmıştır. Örneğin; İzmir yakınlarında J. J. Wery, J. T. Smith, F. G. Vedova ile C. E. Tebbitt’e ait büyük çiftlikler mevcuttu. A. O. Clark’ın 72 bin dekar Kuşadası, A. S. Perkins’in 16.360 dekar Bornova, W. G. Maltass’ın 122.592 dekar Tire, R. Wilkin’in 130.228 dekar Tire, D.Baltazzi’ye ait 247.000 dekar Bornova, A. Edwards’ın 80.000 dekar Buca, E. Lee’nin İzmir, M. Baltazzi’nin 82.000 dekar Bergama’da büyük çiftlikleri bulunuyordu. Bunun dışında Aydın, Ödemiş, Nazilli ve daha birçok merkezde büyük araziler almışlar, çiftlikler kurmuşlardı. İzmir’deki İsveç Konsolosu dahi İzmir civarında çok büyük çiftlik kurmuştur. İngilizlerin Batı Anadolu’da satın aldıkları toprakların miktarı 2.800.000 dekar, yani 2.800 km2. Bir anlamda İzmir, İngilizlerin eline geçmiş sayılırdı. İngiliz Kraliçesi Victoria’nın doğum günleri, İngiliz bayraklarıyla süslenmiş kentte, görkemli gösterilerle kutlanıyordu. Osmanlı, Türk halkının onurunu ayaklar altına alacak kadar kontrolü elden kaçırmıştı. Batı Anadolu’da Rum, Yahudi ve Ermenilerin aldığı yerler de eklenince 56 bin km2’lik bir toprak parçası yabancıların mülkü haline gelmişti. Osmanlı, borçlarını ödeyebilmek için yabancılara ülkenin topraklarını satmış, ancak yine de temizleyememiştir. Azınlıkların, Türk halkından sayıca üç misli yüksek olduğu İzmir ve civarı, toprakların satı B B Geçen haftanın özeti 2006’nın ilk ayı geride kaldı. Kar, buz, enerji krizi, malvarlığı restleşmesi derken, Türkiye yine sıcak bir hafta yaşadı. Gündemi yakından izleyen Cumhuriyet, ocak ayının son haftasında dizi yazı ve röportajlarıyla da bir döneme ışık tutmakla kalmayıp, o yıllarda gizlenen gerçekleri ortaya çıkardı. Hikmet Çetinkaya, Oral Çalışlar, Serdar Kızık, İlhan Taşcı, Berivan Tapan, Bengi Öz ve Selahattin Gökatalay’ın hazırladığı ‘‘12 Eylül’e Doğru 5 Cinayet’’ adlı yazı dizisi ilklere imza attı. Malatya Belediye Başkanı Hamid Fendoğlu’nun eşi Mukaddes Fendoğlu ve ülkücülerin kurduğu pusu sonucu yaşamını yitiren Adana Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul’un eşi Ülker Yurdakul ilk kez cinayetlerle ilgili konuşurlarken yanıtsız kalan sorular gündeme taşındı, cinayetlerin perde arkası aralandı. Eski başbakanlardan Bülent Ecevit’in Çetinkaya ve Çalışlar’a yaptığı açıklamalar ise ‘Derin Devlet’ ve ‘Kontrgerilla’nın cinayetlerdeki rolünü doğrular nitelikteydi. ??? Cumhuriyet, geride bıraktığımız günlerde gündemin nabzını tuttu. Özellikle geçen hafta başlayan malvarlığı tartışmasını yakından izleyen arkadaşlarımız, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın sır dolu servetini araştırdı. CHP lideri Deniz Baykal’ın tüm ısrarlarına karşın Başbakan’ın açıklamak istemediği malvarlığı sanıyoruz önümüzdeki günlerde de gazete ve TV’lere konu olacak. ??? Yine bir önceki hafta patlak veren ve soğuk günlerde ülkeyi enerjisiz kalma tehlikesiyle karşı karşıya bırakan doğalgaz krizinin perde arkasını araştıran Cumhuriyet, Türkiye’nin ne denli dışa bağımlı olduğunu ortaya koydu. Barış Doster’in, ‘‘Türkiye kıskaçta’’ başlıklı haberinde ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi ile enerji kartını ‘‘nalıncı keseri’’ gibi kullanmasını gündeme getirmesi, sanırız ilerleyen yıllarda kapımızdaki tehlikeyi yeterince gözler önüne serdi. Ve bu noktada Cumhuriyet, doğalgaz akışının aksaması halinde kriz yaşanabileceğini yaklaşık 1 ay önceden okurlarına duyurmanın haklı gururunu yaşadı. ??? Geçen hafta içinde gündem yaratan bir başka konu da özelleştirmelerdi. AKP hükümetinin ‘‘İşportacı zihniyeti’’ ile yaptığı satışların yargıdan dönmesi, muhalefeti ayağa kaldırdı. Devlet Bakanı Abdüllatif Şener’e bağlı Devlet Planlama Teşkilatı’nın İsrailli işadamı Sami Ofer’e verilen Galataport ihalesini veto etmesi ise Başbakan Erdoğan’la Şener arasında krize neden oldu. Haftanın sonuna damgasını vuran gelişme ise Meclis Araştırma Komisyonu’nun Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nden sonra Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nde de bilgi edinmeyi aşan faaliyetlerde bulunmasıydı. YÖK Başkanı Erdoğan Teziç başta olmak üzere tüm rektörler ayağa kalkarken akademik platformun siyasilerce zedelenmesi kınandı. ??? Spor dünyası geçen hafta futbolmafya ilişkisini konuştu. Trabzonlu ulusal futbolcular Fatih Tekke ve Gökdeniz Karadeniz’in araç ve işyerlerinin kurşunlanması, bölgedeki huzursuzluğu su yüzüne çıkardı. Eski Trabzonspor Başkanı Atay Aktuğ’un, ‘‘Futbolculara yönelik tehdit biliniyordu, olay asayiş sorunu’’ biçimindeki açıklaması diğer gazetelerden 1 gün önce Cumhuriyet’te kendine yer buldu. Eğer Trabzon Valiliği ve il emniyet müdürlüğü önlemlerini arttırıp ‘‘çıkar çeteleri’’ne dur demezse bu tür saldırıların önüne geçilemez. Sporda geçen haftanın bir diğer önemli gelişmesiyse, Galatasaray’ın eski Asbaşkanı Adnan Polat’ın mali krizdeki kulübüne destek sağlamak amacıyla başlattığı kampanyaydı. Polat, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, ‘‘Umarım bu girişim bir heyecan fırtınası yaratır’’ derken, birçok tanınmış Galatasaraylının destek kampanyasına katılması, sanıyoruz sıcak para arayışındaki Özhan Canaydın yönetimine kısa süreli de olsa soluk aldırmıştır. İyi haftalar... CUMHURİYET 02 CMYK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear