26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 25 ŞUBAT 2006 CUMARTESİ 6 HABERLER Güvenlik nedeniyle kente göç eden 358 bin kişiden 137 bininin geriye dönüşü sağlandı Suç oranı, göçle katlandı Abdülkadir Aksu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, güvenlik nedeniyle köylerinden göç etmek zorunda kalan 358 bin 335 kişiden 137 bin 636’sının köylerine geri dönüşlerinin sağlandığını kaydetti. Bakan Aksu, göçün, yetersiz olan kentsel altyapının iyice bozulmasına, plansız ve çarpık kentleşme sonucu gecekondu bölgelerinin çoğalmasına neden olduğunu, bu durumun da suç oranını arttırdığına işaret etti. Aksu, BM Kalkınma Programı (UNDP) ve İçişleri Bakanlığı işbirliğiyle başlatılan ‘‘Türkiye’de Yerinden Olmuş Kişiler Programının Geliştirilmesine Destek Projesi’’nin Dedeman Oteli’ndeki tanıtım toplantısına katıldı. Aksu, projenin tanıtımı kapsamında valiler, vali yardımcıları ve bakanlık üst düzey görevlileriyle bir araya geldiklerini belirtti. Terör nedeniyle, özellikle kırsal kesimde yaşayan çoğu yurttaşın daha güvenli bölgelere göç etmek zorunda kaldıklarını dile getiren Aksu, bu göçün, hem göç edenleri hem de göç edilen yerlerde yaşayanları olumsuz etkilediğini kaydetti. Hayatlarını çiftçilik ve hayvancılık yaparak kazanmaya alışmış bu kişilerin üretici durumda iken, tüketici konuma geldiklerini söyleyen Aksu, göçün, yetersiz olan kentsel altyapının iyice bozulmasına, çarpık kentleşme sonucu gecekondu bölgelerinin çoğalmasına neden olduğunu belirtti. Bu durumun, kentlerin sorunlarını ve suç oranlarını arttırdığını belirten Aksu, hükümet tarafından yaşama geçirilen Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi’nin, göç edenlerin, güç yaşam koşullarını iyileştirmek ve şehir hayatına uyumlarını sağlayabilmek amacıyla oluşturulduğunu söyledi. Aksu, şöyle konuştu: ‘‘14 ilimizde uygulanan bu proje kapsamında, güvenlik CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Mizah Üzerine ‘‘Mizah’’ sözcüğünün geçmişine doğru bir yolculuk ilginç olurdu. Hazır bilgilerden yola çıkacak olursam eski YunanRoma dönemine kadar gidebiliyorum. Aristophanes’in oyunları, Juvenal’in yergileri... İlki MÖ 54. yy’da yaşamış Yunan yazar. Öteki, MS ilk ve 2. yy’da yaşamış Latin ozan. MÖ 54. yüzyıllara insanlık tarihinin en önemli yüzyılları denebilir belki. Eski Yunan’ın (bu demektir ki ilk aydınlanma çağının) neredeyse bütün büyük kafaları o yüzyılların ürünü. Gülmece yazarı Aristophanes de onlardan biri... Eski Yunan ve Latin’den sonra mizah nerede, ne zaman ortaya çıkmış? Mizahtan hiçbir zaman yoksun olmayan halk yaratıcılığını (bütün halklar için böyledir bu) bir yana bırakırsak, mizahın yeniden doğuşu için rönesansı beklemek gerekiyor. 16.17. yüzyılları. Rabelais’yi, Moliére’i, Shakespeare’i, Cervantes’i... (Bu anlamda, insanlığın MÖ 45. yüzyıllarını belki bir tek MS 1617. yüzyıllarıyla karşılaştırabiliriz...) Aradaki yüzyıllar? İki aydınlanma çağı arasını, kısaca ‘‘ortaçağlar’’ diye adlandırıyoruz... Yola hazır bilgilerden çıktığımı tekrarlayayım. Fakat her iki büyük örnekte de görülebileceği gibi mizahla aklın yakın ilişkisi var... Mizah, aklın olduğu yerde var olabiliyor... Çünkü akıl, eleştiri ve özeleştiri yeteneği demektir... Düşünme, gözlem yapma, deneme, karşılaştırma, kuşku duyma, irdeleme ve bütün bunların sonucunda bir bilgi ya da senteze ulaşma yeteneği... Mizahın içeriğini oluşturan eleştiri ve özeleştiri de ancak böyle bir aklın ürünü olabilir. Aklın yerini inanca bıraktığı ya da zaten hiç bulunmadığı çağlarda ve yerlerde mizahı aramak boşunadır. İnançla mizah barışık değil. İnanç mizahı kaldırmıyor. Mizaha tahammülü yok. Mizahtan hoşlanmıyor. İnançla mizah arasında doku uyuşmazlığı var. Tıpkı akılla inanç arasında da olduğu gibi... ??? Kendisiyle eğlenebilme yeteneğini aklın belki de en üstün niteliği sayamaz mıyız? Akıl daha üstün bir akıl olma becerisini kendini böylece aşarak kazanıyor olamaz mı? İnsan neden, kendisiyle eğlenebilen, kendisinin gülünç yanlarını gören, yeri geldiğinde kendi üstüne gülebilen bir varlık olarak da tanımlanmasın? Kendimizi başkalarının gözüyle de görmeyi başarıp kendi komikliklerimize kahkahayla gülmeyi başardığımızda daha çok insan olmaz mıyız? Bu anlamda mizaha bir üst akıl bile denemez mi? Mizahın ciddi bir şey olması da tam olarak budur belki... Ciddiyetin kimi kez son derece komik olabilmesi gibi... ??? Mizah aklın en üstün bir düzeyi ise, bir üst akıl ise, onu sululukla karıştırmamak gerek. Kasıtlı, kötücül ironiyle de. Belki her ikisiyle de bağıntısı var, fakat ne birine ne ötekine indirgenebilir. Çünkü o zaman zekâyı yadsımış, böylece de mizah olmaktan çıkmış oluyor... Mizaha yabancı inançla mizah yoksunu kötücül ironinin karşılaşması ise, bugün yaşanmakta olduğu gibi, tam bir ‘‘uygarlıklar çatışması’’ olup çıkıyor... Günümüzdeki görünümleriyle her ikisine de ne kadar ‘‘uygarlık’’ denebilirse... KÖYE DÖNÜŞ PROJESİ nedeniyle köylerinden göç etmek zorunda kalan 358 bin 335 vatandaşımızdan 137 bin 636’sının eskiden yaşadığı köylerine geri dönüşleri sağlanmıştır. Bu amaçla; bugüne kadar, gerek genel bütçeden gerekse il özel idareleri bütçeleri ile sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarından toplam 52 milyon 684 bin 513 YTL harcama yapılmıştır.’’ İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, terör ve terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler sonucu zarara uğrayanların zararlarının karşılanması için çıkarılan yasada yapılan değişiklikle zarar tespit komisyonlarının daha etkin çalışmasının sağlandığını anlattı. ÖLÜMÜNÜN 14. YILI Velidedeoğlu törenle anıldı İstanbul Haber Servisi Atatürk devrimlerinin tanığı ve belgeleyicisi, 1961 Anayasası mimarlarından, İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi, gazetemiz yazarı Ordinaryüs Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, ölümünün 14. yıldönümünde mezarı başında törenle anıldı. Karacaahmet Mezarlığı’ndaki anma törenine ailesi, yakınları, İstanbul Kız Liseliler Mezunları Derneği ve Vakfı, Avrupa Genç Hukukçular Derneği üyeleri, Atatürkçü Düşünce Derneği üyeleri ile Kadın Araştırma Derneği yönetici ve üyeleri de katıldı. 1961 Anayasası’nı hazırlayanlardan, Ordinaryüs Profesör Velidedeoğlu 1933’te İsviçre’de hukuk doktorasını tamamladıktan sonra 1934 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde doçentliğe atandı. 1942’de profesör oldu, 1948’de ordinaryüs unvanını aldı. İki kez hukuk fakültesi dekanlığı yaptı. 27 Mayıs 1960’taki askeri müdahaleden sonra Kurucu Meclis’te Anayasa Komisyonu üyesi olarak 1961 Anayasası’nın hazırlanmasına katkıda bulundu. Her yıl 5 binden fazla kadın namus cinayetiyle öldürülüyor Şiddet ‘sınır’ tanımıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BM Nüfus Fonu’nun tahminlerine göre, dünyada her yıl 5 binden fazla kadın, namus nedeniyle öldürülüyor. Türkiye’de ise polisin sorumluluk bölgesinde, son 5 yılda töre ve namus yüzünden 1091 cinayet işlendi. Töre cinayetleri ile kadın ve çocuklara yönelik şiddetin nedenlerini araştırmak üzere kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, Batman’daki incelemelerinin ardından, hazırladığı raporu sunacak. Komisyonun raporunda, dünyada ve Türkiye’de çocuğa, kadına yönelik şiddetin nedenleri ve çözüm önerileri yer alıyor. Kadına yönelik şiddet biçimleri arasında en sık görüleni; ‘‘kadının eşinden, birlikte yaşadığı ya da cinsel birliktelik yaşadığı erkekten gördüğü şiddet’’ oluyor. 48 ülkede toplum tabanlı yapılan araştırmaların sonucuna da yer verildi. Buna göre, kadınların yüzde 10 ile yüzde 69’u, yaşamlarının bir döneminde, birlikte olduğu erkekten fiziksel şiddet gördüğünü ifade ediyor. İLGİLENDİRME YAPILMIYOR Ailenin Korunmasına Dair Yasa’nın uygulanmasına ilişkin sorunlara işaret edilen raporda, yurttaş, polis ve yargı sisteminin, yasayı kullanmak için yeterince bilgilendirilmediği ve eğitilmediği belirtiliyor. Şiddet uygulayan erkeklerin ortak özelliği, genç ve düşük gelirli olmaları. Eşlerine şiddet uygulayan erkekler, şiddet uygulamayanlara göre daha fazla öfkelenen ve düşmanlık duyguları taşıyan, antisosyal ve sınırda kişilik bozukluğu ölçeklerinden daha yüksek puan alan kişiler. BM Nüfus Fonu’na göre namus cinayetleri daha çok Bangladeş, Brezilya, Ekvador, Mısır, Hindistan, İsrail, İtalya, Ürdün, Fas, Pakistan, İsveç, Türkiye, Uganda ve İngiltere’de görülüyor. ABD’de kadınlar daha çok ateşli silahlarla öldürülürken, Hindistan’da kadınları döverek veya yakarak öldürmek daha yaygın. Hindistan’da kerosenle (yanıcı madde) ıslatılan ve yakılan kadınların ardından ‘‘Mutfak kazasında öldü’’ ifadesi sık kullanılıyor. B ZORLU MARATON BAŞLIYOR İstiklal Caddesi sil baştan yenileniyor İstanbul Haber Servisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan arasındaki çekişme yüzünden İstiklal Caddesi yeniden şantiye alanına dönüyor. Çin malı granitler sökülerek yerli granitler döşenecek. Firmaya ek bir ödeme yapılmayacak. İstiklal Caddesi’ndeki inşaat çalışmalarını üstlenen firma, aynı çalışmaları tekrar yapacak. Aylarca süren inşaat çalışmaları nedeni delik deşik olan İstiklal Caddesi’nde, olan yine Beyoğlu esnafına va yurttaşlara olacak. Geçen gün üstlenici firma sahipleri ile toplantı yapan Kadir Topbaş, yapılan çalışmalarda yanlışlıklar bulunduğunu belirterek ‘‘Bu taşları beğenmedim. Bunların yerine yerli granit kullanılmasını istedim. Ek bir maliyet olmayacak. Görüşmemizde tamir etmek gibi ifadeler kullanıldı. Ben hayır dedim. Malzeme Çin malıydı. Bu taşı İstiklal’de görmek istemiyorum’’ dedi. 1091 töre cinayeti olisin sorumluluk bölgesinde, 2000P 2005 yılları arasında Türkiye’de, töre ve namus nedeniyle 1091 cinayet işlendi. Cinayetlerin yüzde 29’u namus, yüzde 29’u aile içi uyuşmazlık, yüzde 15’i yasak ilişki, yüzde 10’u kan davası, yüzde 3’ü tecavüz, yüzde 9’u cinsel taciz, yüzde 3’ü kız alıp verme, yüzde 2’si de diğer nedenlerle işlendi. ataolb?cumhuriyet.com.tr Faks: (0212) 343 72 64 TASARI TBMM’YE GÖNDERİLDİ Yeni siyasi silah, enerji Rusya’nın Ukrayna’ya verdiği doğalgazı azaltmasının Batı için bir uyarı olduğunu söyleyen gazetemiz yazarı Özgen Acar ‘Bu bir gözdağı’ dedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Gazetemiz yazarı Özgen Acar, dünyanın güvenilir enerji kaynakları edinmeyi önemsediğine dikkat çekerek RusyaUkrayna örneğinde olduğu gibi enerjinin artık ‘‘siyasi silah’’ olarak kullanıldığını söyledi. Acar, yenilenebilir enerji kaynakları kullanılması gerektiğinin ve Türkiye’nin bu konuda önemli bir potansiyele sahip olduğunun da altını çizdi. Gazetemiz yazarı Acar, Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde ‘‘Enerjide neler oluyor?’’ başlıklı panelde konuştu. Panelin açılışını, gazetemizin Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay yaptı. Çankaya Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz’ın da yer aldığı panelde Acar, fosile dayalı enerji kaynaklarının tükenmekte olduğunu ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek gerektiğini anlattı. Acar, bilim insanlarının dünyanın sonunun 5 milyar yıl sonra geleceğini söylediğini belirterek ‘‘Ama petrol rezervi 4042 yıl sonra kalmayacak. Doğalgaz 65 yıl sonra, kömür ise 230 yıl sonra bitecek. Peki sonra ne olacak? Bunlar tüketilen ve yenilenemeyen enerji kaynakları. Buna karşın bugün fosile dayalı hammaddeler enerji tüketiminin yüzde 80’ini karşılıyor. Petrol, doğalgaz ve kömürdeki fiyat artışları da yerine yenisini koyamamaktan kaynaklanıyor, çünkü bu kaynaklar giderek tükeniyor’’ dedi. Rusya’nın 1 Ocak 2006’da Ukrayna’ya verdiği doğalgazı azaltmasının Batı için bir uyarı olduğunu vurgulayan Acar, ‘‘Bu olayla birlikte Avrupa da Türkiye de paniğe kapıldı’’ dedi. Enerjinin artık ‘‘siyasal silah’’ olarak kullanılabildiğine işaret eden Acar, Rusya’nın uygulamasının sadece ticari kaygıdan ileri gelmediğini, bunun ‘‘Turuncu Devrim’’ ile Batı’ya yaklaşan Ukrayna’ya bir çeşit gözdağı olduğunu dile getirdi. Türkiye’nin kısa dönemde yapacaklarını ve yapamayacaklarını kendi enerji kaynaklarını dikkate alarak değerlendirmesi gerektiğini anlatan Acar, şöyle konuştu: ‘‘Türkiye’nin sene boyunca yazıkışı dahil günde güneşten yararlandığı miktar 7 saat. Böyle bir potansiyeli kullanmıyoruz. Bugün jeotermal enerji kaynakları açısından dünyada yedinci, Avrupa’da birinciyiz.’’ Nüfus sayımında evde hapse son ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ulusal adres veri tabanı ile ikametgâh adresi veri tabanının oluşturulmasını öngören Nüfus Hizmetleri Yasa Tasarısı dün TBMM Başkanlığı’na gönderildi. Eve kapanarak nüfus sayımı zorunluluğunu ortadan kaldıracak tasarıya göre adres beyanı ile yükümlü kişi ve kurumlar, adres değişikliklerini 20 gün içinde nüfus müdürlüklerine iletmek zorunda olacak. Tasarıyla evlilik dışı ilişkiden doğan çocukların, ‘‘babalarının tanıması koşuluyla’’ nüfusa babalarının soyadıyla kaydedilmesi olanağı da getiriliyor. Böylece, imam nikâhlı eşlerden doğan çocukların, babalarının soyadını alabilmesi yolu açılmış olacak. Tasarının gerekçesinde, gayrisafi milli hasılanın yaklaşık yüzde 33’ünü vergilerin oluşturduğu ülkemizde tahsilat için gönderilen tebligatların adres değişikliği nedeniyle geç ulaşması ya da ulaşmamasının önemli bir gelir kaybına neden olduğuna dikkat çekildi. Nüfus sayımının insanların bir gün boyunca evlerinde tutularak yapılmasının da adres sisteminin kurulamamış olmasından kaynaklandığı vurgulandı. Yeni düzenlemeyle muhtarlara adres bildirimlerinin güncelliğinin sağlanması konusunda geniş sorumluluklar verildi. Tasarıda aile kütüklerinde din bilgisine ilişkin taleplerin, kişinin yazılı beyanına uygun olarak kaydolunacağı, değiştirileceği, boş bırakılacağı ya da silineceğine işaret edildi. Doğumdan itibaren yurtiçinde 30 gün içinde nüfus müdürlüğüne, yurtdışında ise 60 gün içinde dış temsilciliğe bildirilecek. Bildirimde bulunmayanların polis zoruyla getirilmesi için gereken işlemler yapılacak. OCAKTA 750 MİLYON METREKÜP İstanbul’da doğalgaz tüketiminde rekor İstanbul Haber Servisi Türkiye’yi etkisi altına alan soğuk hava doğalgaz tüketimini de arttırdı. İstanbul Gaz Dağıtım Sanayi ve Ticaret AŞ (İGDAŞ) Genel Müdürü Levent Tüfekçi, geçen ay İstanbul’da tarihin en yüksek doğalgazının tüketildiğini belirterek ‘‘Ocak ayında 750 milyon metreküp doğalgaz satışı yapılarak 20 yılın en büyük gaz satışı gerçekleştirildi’’ dedi. Tüfekçi, İstanbul’da sadece ocak ayında 1 yıllık tüketimin yüzde 29’unun harcandığına dikkat çekti. Tüketim artışını soğuk hava koşullarına ve artan kullanıcı sayısına bağlayan Tüfekçi, ‘‘Yurttaşlarımız, ısınabilmek için kombilerini daha yüksek derecede çalıştırdılar. Dolayısıyla tüketim de bir hayli arttı. Geçen yıl ocak ayında 581 milyon metreküp doğalgaz tüketilmişken, bu yıl ocak ayında 750 milyon metreküp doğalgaz tüketildi. Yani bir önceki yıla göre yüzde 18.5 oranında artış oldu’’ dedi. Tüfekçi, Türkiye’de en çok doğalgaz kullanılan illerin başında Ankara, Bursa, Kocaeli, Sakarya ve Eskişehir’in geldiğini bildirdi. MUHTARA GENİŞ YETKİ Yeşiller, İspanya’da resmi ziyarette bulunan Bakan Güler’in buradaki yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik çalışmaları örnek almasını istedi. ‘Nükleer enerjiden vazgeç’ İstanbul Haber Servisi Türkiye Yeşiller Parti Girişimi Uluslararası İlişkiler Koordinatörü Ender Eren, özelleştirme ve yatırım anlaşmaları için İspanya’ya giden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler’i bu ülkenin nükleer yerine, yenilenebilir enerji kaynaklarını devreye sokma çalışmalarını örnek almasını istedi. Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Yeşiller adına açıklama yapan Ender Eren, Enerji Bakanı Hilmi Güler’in resmi ziyarette bulunduğu İspanya’nın şu anda çalışan 9 nükleer reaktöründen biri olan Jose Cabrera’nın kapatılma aşamasına geldiğini anımsattı. Eren, Güler’e ‘‘Nükleer enerjiden vazgeç’’ çağrısı yaptı. CUMHURİYET 06 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear