26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 25 ŞUBAT 2006 CUMARTESİ 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Baykal, AKP’nin laikliği, devletçiliği, milliyetçiliği yeniden şekillendirmeye çalıştığını söyledi LaiklikFutbolCimbom Dostum, Prof. Dr. İzzettin Doğan’ın ‘‘Kulübümüz zorlukları aşacaktır. Ama bu noktada kimseden, hatta hükümetten bile destek görmeyecektir. Çünkü hükümetin dünya görüşü ile G.Saray’ın dünya görüşü bir değildir, G.Saray laiktir’’ sözlerini okur okumaz, büyük tartışmalara neden olacağını anladım. İzzettin Doğan, sözü yabana atılmayacak ciddi bir akademisyen, lafını tartmadan söylemeyecek, sorumlu ve efendi bir kişidir. Bu durumda, onu beni de yadırgatan bu sözleri söylemeye iten kaygıların, siyasetin son zamanlarda futbola fena halde bulaşması olduğunu tahmin edebiliyorum. Yine de, bu düşüncede benim katılmadığım bazı yönler var. Laik futbol takımı ne demek? Galatasaray laik de, Fenerbahçe ve Beşiktaş ve de diğerleri değiller mi? İçinde tarikat mensubu futbolcuları, hele yakın geçmişte, öbür takımlarla kıyaslanmayacak kadar çok olan Galatasaray’ı diğerlerinden daha laik kılan ne? Kimi futbolcularının şu ya da bu şahsa veya tarikata yakınlık duyması, herhangi bir cemaat içinde yer alması, bir takımın niteliğini etkiler mi? ??? Sanırım soruna başka açıdan bakmamızda yarar var. Frenklerin bir sözü vardır, ‘‘Ne yaptığınız değil, nasıl yaptığınız önemlidir’’ der. Futbol olayına da aynı gözlükle bakmakta yarar var. Bir gösteri olan futbolu keyif almak için de izleyebiliriz, öfke ve terör saçmak için de... Futboldan alınacak hasılanın iyi ya da kötü olması, bizim ona ne yüklediğimize, onu nasıl algılayıp, yaşama geçirdiğimize bağlı. Futbolu bir toplumsal afyon olarak da kullanabilirsiniz (ki zaman içinde kullanıldığı olmuştur) toplumsal birleştirici bir öğe olarak da... Yıllar önce, Cumhuriyet’te futbol yazılarıma ilk başladığımda, Türkiye’de Planlama’nın ilk ve efsanevi başkanı Osman Nuri Torun ile aydın politikacı eski Bakan Necdet Uğur’un beni candan teşvikleri karşısında şaşırmıştım. Rahmetli Necdet Uğur ise şaşkınlığımı yadırgamış ve bu işin öneminin altını çizmek için şunları söylemişti: Sakın bu işi hafife alma, futbol toplumsal bir olaydır, çok önemlidir. Sonra da, özellikle Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın, ulusal birliği pekiştirmekteki işlevlerini anlatmaya koyulmuştu. ??? Necdet Uğur haklıydı. Çeşitli etnik, mezhepsel, yerel kimliklere sahip olan, özellikle megapol İstanbul’da her biri kendi aralarında kümelenmiş yaşayan insanlar haftada bir kez, bunlardan başka, her birini birbirlerine yaklaştıran başka bir ortak kimliğe bürünüyorlardı. İstanbullu ile Diyarbakırlıyı, İzmirli ile Vanlıyı bir ortak potada eritmek, birlikte sevindirmek ya da hüzünlendirmek işlevini yükleniyordu Galatasaray da, Fenerbahçe de, Beşiktaş da... Bu üç kulüp ne bir semtin, ne bir kentin ne de bir meşrebin veya mezhebin kuruluşlarıydılar. Her semtten, her kentten, her mezhepten, her meşrepten insanlar bu kulüpler sayesinde bir başka ortak kimliğe kavuşuyorlar, kucaklaşıyorlardı. Futbolun ihtiyacımız olduğu anda sunduğu altın fırsatı görmezden gelemeyiz. Nitekim geçen yıllarda, bu olgunun canlı örneği ile Galatasaray’ın Avrupa’daki başarıları üzerine, İstanbul, İzmir, Adana, Eskişehir, Trabzon, Diyarbakır vb. kentlerde aynı anda bayram yapıldığında karşılaştık. Bence, Galatasaray’ın tıpkı kendisi kadar köklü Fenerbahçe ve Beşiktaş gibi en büyük toplumsal işlevi budur. Şimdi bu büyük birleştirici potayı, kimi yanlış siyasetçilere duyulan kuşku yüzünden bozmak ve yeni ayrılıkların beşiği haline getirmek yanlış olmaz mı? İzzettin Doğan’ı, böyle bir amacı olmadığını bilecek kadar iyi ve yakından tanıyorum. Yine de gözlemini, ona yol açan haklı kaygısına karşın paylaşmıyorum. Taraftarı ve kongre üyesi olduğum Galatasaray, diğer bütün kulüplerden ne daha fazla ne de daha az laik veya yurtseverdir. Öbür kardeş kulüplere duyduğum içten saygı da işte bu olgudan kaynaklanıyor. ‘Devlet dinselleştiriliyor’ İstanbul Haber Servisi CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, AKP iktidarının, laikliği, devletçiliği, milliyetçiliği yeniden şekillendirerek yeni kimlikler yaratmak istediğini belirterek ‘‘AKP iktidarı devlet yönetimini dinsel temelde yeniden şekillendirmek arayışı içindedir’’ dedi. Hamas lideri Halid Meşal’in ziyaretinin Türkiye’yi sakıncalı gelişmelere itebileceğini belirten Baykal, ‘‘Dış politika, dostluk, duygusal dayanışma, mezhep, inanç, din, ırk, etnik temel beraberliğiyle götürülemez’’ uyarısında bulundu. Boğaziçi ÜniversitesiRobert Koleji Mezunu Sanayici, İşadamı ve Yöneticiler Derneği’nin (BRM) önceki akşam Mövenpick Hotel’de düzenlenen toplantısında konuşan CHP Genel ? AKP hükümetinin üniversiteler ve yargı ile yaşadığı sorunların ‘‘yeni kimlik oluşturma çabasının ürünü’’ olduğunu belirten CHP lideri Baykal, ‘‘İktidar devlet yönetimini dinsel temelde yeniden şekillendirmek arayışı içindedir’’ dedi. Başkanı Baykal, AKP’nin gündeminde olan kimlik sorununun kaygılara neden olduğunu belirtti. Dünyada ortaya çıkan yeni gerginliklerin kimlik çatışmasının işaretleri olduğunu ifade eden Baykal, ‘‘Karikatür krizinin altında yatan da kimlik çatışmasıdır. İnanç sisteminin nasıl değerlendirildiği krizi tetiklemiştir. Bugün Ortadoğu’da yaşanan gerginliklerin temelinde de siyasallaşmış kimlik problemi vardır’’ dedi. Siyaseti kimlik tartışmasının dışında tutmak için başından beri çabaladıklarını anlatan Baykal, siyasetin dinsel kimlik tartışmasından bağımsız olarak yürütülmesi gerektiğini vurguladı. AKP iktidarının 3 yılını geride bıraktığını anımsatan Baykal, ‘‘AKP iktidarı fırsat bulduğu yerde eğitimi, devlet yönetimini dinsel temelde yeniden şekillendirme arayışı içindedir. Geride bıraktığımız zamanın doğruladığı bir tespittir bu. Bir başbakanlık müsteşarı var. Onun açıkça yazdığı; ‘Artık cumhuriyetin modası geçti. Laikliği, milliyetçiliği ve cumhuriyeti dinsel temelde yeniden tanımlamak gerekiyor’...’’ dedi. CHP Genel Başkanı Baykal. AKP iktidarının üniversiteler ve yargı ile yaşadığı sorunların ‘‘yeni kimlik oluşturma çabasının ürünü’’ olduğunu belirten Baykal, şöyle devam etti: ‘‘Kimlik oluşturmada uluslararası ortamda yeni gelişen evrensel düzeydeki çatışmalar, kimlik mücadeleleri, dinsel mezhep temelli gerginlikler ortamında Türkiye için her zamankinden çok daha büyük tehlikeler doğurabileceğine dikkatinizi çekmek istiyorum. Türkiye, bu kimlik tartışmalarının bizi alıp götürmesine izin vermemeli. Türkiye’nin kimliğiyle ilgili zihinler netleşmeli. Laik, demokratik, çağdaş bir cumhuriyet olmanın gerekleri herkesin gönlünde, kafasında rahatça yerleşebilmeli. Başka arayışlara gerek yok. Türkiye’nin rotası belli.’’ asirmen?cumhuriyet.com.tr FenerbahçeTarsus İdman Yurdu maçı için Şükrü Saracoğlu stadının basın tribününe girdiğimde Tarsuslu gazetecilerle karşılaştım. 20 kadar gazeteci İstanbul’un bu önemli futbol mekânını görmek, takımlarını seyretmek amacıyla gelmişlerdi. Ben de eski bir Tarsus İdman Yurdu oyuncusu olduğum için, onca işimin gücümün arasında bu maçı izlemeye gittim. Tarsus İdman Yurdu’nun Fortis Türkiye Kupası’nda bir iddiası kalmamıştı. Fenerbahçe için ise kritik bir maçtı. Tarsus İdman Yurdu iyi bir takım. Aylar önce yine kupa elemesi için İstanbulspor’la Zeytinburnu stadında oynadığı maçta seyretmiştim Tarsus’u. Takım şimdi daha iyiydi. Fenerbahçe karşısında ellerinden geleni yaptılar. Zaman zaman gol pozisyonları bile yakaladılar. Güçleri yetmedi, 40 yenildiler. ??? Tarsuslu gazeteciler gelirken yanlarında bir de bildiri getir ‘Tarsus’u Kaderine Terk Etmeyelim’ mişlerdi. Tarsus’ta dağıttıkları bildiriyi bize de ulaştırmak istemişlerdi. Bildirinin başlığı ‘‘Tarsus’u Kaderine Terk Etmeyelim’’di. Medya Mensupları Derneği’nin kısa bildirisinde şunlar yazıyordu: Tarsus ekonomisi zor durumdaydı. Fabrikalar kapanıyor, işsiz sayısı her geçen gün artıyordu. İşte bu kötü durumu Türkiye’nin dört bir yanındaki Tarsuslularla paylaşmak istiyorlardı. Tarsus’ta ekonomik çöküşü haber veren rakamlar şöyleydi: Çukurova Fabrikası yaklaşık üç yıldır kapalıydı. Çalışan sayısı 1300’dü. YİDAŞ Fabrikası yaklaşık dört yıldır kapalıydı. Çalışan sayısı 700’dü. Berdan Fabrikası iki yıldır yarım kapasite çalışıyordu. Çalışan sayısı 800’dü. Tekstildeki çöküşün bir ürünü olarak 57 adet çırçır fabrikası tamamen kapanmıştı. Bu fabrikalarda toplam 4 bin kişi çalışıyordu. AFRA alışveriş mağazası 1.5 yıldır kapalıydı. Çalışan sayısı 120’ydi. Organize sanayide küçük ve büyük ölçekli yaklaşık 15 şirket kapanmıştı. Çalışan sayısı 600’dü. Karam yağ fabrikası yaklaşık 6 yıldır kapalı. Çalışan sayısı 500’dü. KÖYTÜR entegre tesisleri yaklaşık 5 yıldır kapalı. Çalışan insan sayısı 800’dü. AKSANTAŞ Fabrikası yaklaşık 900 çalışanına maaş ödemekte zorluk çekiyor. Çalışan sayısı yarı yarıya azaldı. 17 Şubat’tan bu yana elektrikleri kesildi. Çınar tekstil yaklaşık bir yıldır kapalı. Çalışan insan sayısı 300’dü. Tarsus’ta son birkaç yıl içinde binlerce insan işsiz kaldı. Fabrikalar kapandı. Geçen yıl yani 2005 yılında Tarsus vergi dairelerinden 3032 esnaf iş terki aldı. Yeşil kartlı sayısının 30 bin olduğu söyleniyor. ??? Tarsus, ülkemizin en eski sanayi kentlerindendi. İlk dokuma fabrikaları 1800’lü yılların sonunda Tarsus’ta kurulmuştu. Çok yakın yıllara kadar da zengin ve verimli toprakları, fabrikalarıyla gelişen bir kentti. Son yıllarda tekstilin çöküşü Tarsus’u da vurdu. Çukurova Holding’in yaşadığı kriz en çok Tarsus’ta hissedildi. Tarsus, Güneydoğu’da son 20 yılda yaşanan göçten de etkilenen kentlerden birisi oldu. Çaresiz insanların bir kısmı Tarsus’un verimli topraklarında, fabrikalarında yaşamlarını sürdürebilmek umuduyla bu kente yerleştiler. Tarsus, yoğun Kürt göçü aldı. Ekonomik kriz, işsizlik kentte milliyetçi kamplaşmaları da arttırdı. ??? Maçın bitiminde Tarsus’tan maçı izlemeye gelen gazetecilerle, Belediye Başkanı ve Tarsus İdman Yurdu yöneticileriyle vedalaştık. Vedalaşırken Tar suslular, ‘‘Sesimizi duyurun’’ dediler. Bin yılların kenti Tarsus şimdi ekonomik krizin pençesinde. Tarihi, kültürü, zengin geçmişiyle Tarsus’un yeniden hayata döndürülmesi önem kazanıyor. Tarsus, ünlü Havari Sen Pol ’ün doğduğu kent. Kleopatra ile Antonious Tarsus limanında buluşmuşlardı. Eski Yunan’ın, Roma’nın birçok önemli bilim insanı bu kentte doğup yetişmişlerdi. Türkiye’nin ekonomik olarak geliştiği ve zenginleştiği söyleniyor. İhracat, ithalat rakamları yüz milyar doları geçiyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan her konuşmasında, nasıl hızla kalkındığımıza ilişkin örnekler veriyor. Hal böyle iken Anadolu işsizlikten, esnaf durgunluktan şikâyetçi. Tarsus, bunun en tipik örneklerinden. Tarsus’ta tekstil çöktü, tarım çöktü. Çukurova’dan tehlike sinyalleri geliyor. Bizden hatırlatması... CUMHURİYET 04 CMYK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear