25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 17 EYLÜL 2005 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Çiîte Demir OİNLEYENLER kulaklarına inanamadılar. Ko- nuşan. ülkedeki büyük ve dinamik sermaye grup- larından birinin en üstyöneticilerindendi. Şirket- lerinin başarılarını ve geleceğe dönük tasarım- lannı överken sözü ülkenın de şimdiki "parlak" durumuna getirmiş ve bu sonucun "AB ile IMF gibi iki çipa sayesinde" gerçekleştiğini söyle- mekten kendini alamamıştı. "Çapa" ya da "demir" yerine genellikle çok kü- çük tekneler için kullanılan "çipa" sözcüğünü seçmiş olması bir yana, acaba niçin böyle bir "im- ge"ye başvurma gereğini duymuştu? İki yabancı kuruluştan söz ettiğine göre, ken- dine ve halkının yeteneklerine güvensizlik mi? Sayelerinde başan elde edildiğini söylediği ku- rumlara bağlılık gösterisi mi? Şükran borcu mu? Yeri gelmişken uzaklardan sözlü bir "temen- na "yla "Bizi gözetmeye devam edin " mesajı mı? Hangi nedenle olursa olsun, "çipa" ya da "demir" sözcüğünün seçi Imiş oiması üze- rinde birazcık durmak, "ekonomik, siyasal ve medyatik çözümleme" açısından hayli öğretici olabilir. Herkesin bildiği gibi, demir deniz üstündeki gemileri belli bir yerde tutabilrnek için kullanılır. Hareket ifade etmeyen, dolayısıyla "tutucu" tı- nısı olan bir söz. Nitekim, Avrupa Birtiği'nin 17 Aralık 2004 metinleri, "ucu açrk süreç" sonrası tam üyelik olmasa da Türkiye'nin AB'ye sıkı sı- kıya "demiıietilmesi" gerektiğini yineleyıp dur- muştu. Acaba bizim hazret de böyle bir limana demirleyip kalmak mı istemektedir? Attilâ ll- han'ınünlü "cinayet"şiirindeki gemigibi, "eliko- lu bağlı" ve ağlayıp böğürmekten başka bir şey yapamayan? Aynca, AB ve IMF'den oluşan bu "ç/fte demir"\n, "ıskarça " bir limana, yani kalabalık ve salma ala- nı olmayan bir yere kötü atıldığı için, Tlirkiye'yi yerinde "tutmak" şöyle dursun, sürekli "demir tarattığı" ve kötü kıyılara doğru sürüklenmesine engel olamadığı da bilinmiyor mu? AB'ye demir- li kalmamız gerektiğini sananlar, ora korkusuy- la, Apo'culuk ve Kürtçülük bayraklan karşısında bile düdük çalamaz duruma düşmediler mi? IMF emretti diye cumhuriyetin en değerli varlıkları gereksız birer safra gibi çirkefe atılmıyor mu? Kaldı ki çifte demir her zaman tam güvenlik sağlamaz. O bakımdan, A B ile IMF'nin şim- dilik aynı rüzgân estiriyor olmalanna aldanma- mak gerekir; rüzgârlar değişir ve akıntılar gemi- yi değişik yönlere salıp döndürürse, iki demirin zincirleri birbirine dolanıp ıçinden çıkılmaz bir durum yaratabilir. Konuşan, kim bilir belki de böyle durumlarda çarenin demir zincirlerini ayrı ayrı "karamusal" de- nen bir fırdöndüye tutturmak olduğunu öğren- miştir ve siyaset alani, özellikle de medya âlemi fırdöndü dolu bir ülkede kasa gücüyle bu çeşit badirelerin kolay atlatılabileceğine güveniyordur. 83 Yıllık Cumhuriyette Hilafet Özlemi Çekenler O. Doğu SİLAHÇIOGLU ^m f yıl önce Menemen'de. / m^. DervişMehınefmele- / I 1 başılığında-HDafetİs- / V / teriz" diye ayaklanıp Asteğmen Kubilayı katledenler. bu kez İstanbul'da. bir başka caminin avhısunda ortaya çıktılar... Bu defa ka- dınlan ve çocuklan da yanlanna al- mışlar... Yıne "hibfet", yine "şeriat" çığlıklan atarak yüriiyorlar... Yine Türidye CumhuriyetTne meydan okuyorlar... tki eylem arasında tek fark, bu kez karşılanna bir Asteğ- men Kubilay'ın çıkmamış olması- dır. BeDddebunedenle Fatih Camii avlusunda bağ bıçağı ile kafa kesme- ye yeltenenkr ofanaımş&r- Bu ülkenin gerçeklerini bilmeyen- ler, Fatih Camii avlusundaki bu re- sim karşısında şaşınp kalabilirler!.. Ama bunda şaşılacak bir taraf yok... Türk Ulusu'nun egemenlık hakkı- nın, adil olmayan bir seçim siste- miyle gasp edilmesi ülkeyı bu nok- tayagetirmiştir... Hilafet yanhlannın, şeriat yanlıla- ruun, din kisvesi ardına sığınarak, cami avlulannda çığlık atmalan ye- ni görülen bir şey değil; bu hareket Osmanlfdanberi devam edegelen bir eylem yöntemi olmuş; Cumhunyet döoeminde de geçerliliğini konmuş... Osmanlı dönemınde Patrona HaKL Kabakçı Mustafa, Derviş Vahdeti ile boy gösteren şenat eylemleri, Ulusal Kurtuluş Savaşı döneminde Deli- baş'la. Anzavur'la; Cumhunyet dö- neminde Şeyh Sait'le, Derviş Meh- met'le devam etmiş... Şimdilerde ise onların ardıllan üstlendikleri yeni gö- revler için yıne cami avlulannda ey- lem yapmaktalar... Sloganlar hiç de- ğişmemış: "Din dden gktiyor", "Şe- riatfeteriz", -Hilafetisteriz", "Ya hi- lafet-Ya öfönL.." Fatih Camiı avlusunda sergilenen eylem, günün Türkiyesi ile tümüyle örtüşen bir resim oluşturuyor... Bu- günün Tüıkiyesi eylemciler açısından böyle bir gösteri için bıçilmiş kaf- tan... Siyasal iktidar "Siyasal İdanTın takipçisi olduğu için. doğal olarak bu tür eylemler karşısında olabildi- ğincekayrtsız... Halkbezginveumut- suz... Yürütme erki unsurlan yılgın ve tepkisiz... Türkiye planlı ve sistem- lı çabalar sonucunda adeta bu ve ben- zeri eylemler için elverişli bir ortam halinegetirilmiş... Bu eylem; Kasım 2002'den bu yana izlenen dınsel alt- yapılı bir politikanın (siyasal Isla- mın) olağan sonucu... Aslında bugün cami avlulannda hilafet ve şeriat çığlıklan atanlar bir- denbire ortaya çıkmadı.. Bu eylem- lenn geçmişi 82 yıl öncesıne kadar dayanmakta; altyapı. 82 yıllık Cum- huriyet tanhinde hıç eksık olmadı... 1923:1938,1938:1954,1954:1960. 1960-1972,1972:1980,1980:2002 dönemlerinde ve 2002'den günümü- ze kadar devam edegelen dönemde bu altyapı. iktidarlann izledikleri poli- tikalar doğrultusunda değişkenlik göstermekle birlikte her zaman var- lığını sürdürdü. Bugün gelinen nok- ta, geçmiş dönemlerin oluşturduğubu altyapının son ürünü.. Yıllar yılı, şe- riat özlemıyle. hilafet özlemiyle ya- nıp tutuşarilann. eyleme kalkışmak için bugün çok elverişli bir siyasal rüz- gâr yakaladıklan bir gerçek... Bu öz- lem sahıpleri -1980 öncesi bir istis- na olmak üzere- Menemen'den son- ra ılk defa bu kadar cüretle ortalığa dökülme cesareti bulabildiler. Bu. belkı de onlann ele geçırdiklen ilk ve son fırsat... Türk ulusu bir gün üze- nne sinmiş bu durağanlık duygusun- dan kurtulduğu zaman, aydınlık ya- nnlannı yaratmak için özgür irade- sini kullanma fırsatı bulabildiği za- man. muhakkak ki şeriat ve hilafet ey- lemcileri için vakit çok geç olacak... Siyasi kımlıklı yöneticilerin dahi Türkiye Cumhuriyeti'nın tüm değer- lennı aşındırmaya yönelık uğraş ıçın- de bulunduklan bir dönemde, Cum- huriyetin temel kurum ve kuruluşla- nru etkisiz hale getirmek için gizlı- açık, doğrudan-dolayh yöntemlerle gi- rişimlerini sürdürdükleri bir dönem- de, dinsel bir ideolojiyle beyinleri şe- kitlendirilmiş kişilerce gerçekleştı- rilen bu tür eylemlerin yadırganacak bir tarafi olabilir mi?.. Hilafetın kaldınlmasını. "hain", "mücrinr, "krytmk" gibi sözcükler- le tanımlamaya kalkışanlara, Cum- huriyete ve onun kurucusu "Yüce ÖnderAtatürk"e dil uzatanlara, bıl- diri diye sayfolar dolusu bir metni kür- süden mikrofonla konferans verir- cesine okuyanlara, güvenlik güçleri hiçbir müdahalede bulunmamışlar, seyirci kalmışlar... "Ya hilafet- Ya ölüm»" diye bağıranlara. "Ya dağı- hrsınız_. Ya gözaltına alınırsınız..." diyebilen olmamış... Hilafetçılenn karşısına Menemen'de olduğu gibi, cesaretle dıkılebilecek bir avuç yü- rekli insan çıkmamış... Belkı de ve- rilmiş bir talimatuı gereği yerine ge- tirilerek hareketsiz kalınmış! Ya da verilmiş bir talimat olmamakla bır- likte, siyasi iktidann politik çizgisi bilindığınden, müdahale sonrasında olabilecekler önceden görülerek ka- vıtsız kalınmış... Her ne olmuşsa olmuş, Fatih Ca- mii avlusunda olanlar, bu ülkenın ay- dınlık insanlannı yürelderinden vur- muştur. Ne var kı, bu olanlar herhal- de Türkiye'de bir kısım kışileri çok memnun etmıştir. Siyasi kimhği de olan bir kısım düşünce sahiplerinın bu girişimden büyük memnunluk du- yacaklan, dünkü \e bugünkü eylem ve söylemlennden belli olmaktadır. Kasım 2002'den önce ve sonra yazı- lanlar \e söylenenler ile objektiflere ve kameralara takılan görüntüler, bir kısım seçilmışler ile atanmışlann na- sıl bır düşünce yapısında olduklan- nı açık-seçik ortaya koymuş. kamu- oyunun onlan tanımasına imkân ve fırsat yaratmıştır. Bu ifadelere. bu görüntülere bakarak, bu gibi olaylar karşısında kimlerin nasıl bır memnun- luk duygusu içinde olacaklanm tah- mın etmek hiç de zor değildır. Bır münt edasıyla diz diplennde fotoğ- raf çektirenlerin. başka bır duygu içinde olabıleceklen beklenmemeli- dir?.. Dün söylediklenni bugün inkâr edenlerin, ya da "değiştinr diyen- lerin, yann da bugunü inkâr etmeye- ceklerini ya da yine "değiştim*' diye- rek en başta bulunduklan nokta>a dönmeyeceklenni kım garantı edebı- lir?.. Inkârcıhk insan ruhuna bir kez sindi mi, bir daha snur tanımaz_ Bu- gün dünü inkâr edenler, yann da bu- günü inkâr ederler- Inkârcılara gü- \enenlenn kaderi, önünde-sonunda al- datılmaktır.. Olaylar art ardına sıralandığında ve tüm boyutlanyla ele alındığında or- taya karamsar bir tablo çıkmaktadır: - Türkiye Cumhuriyeti, 83 villık sü- re ıçerisinde yetiştirdıği nesıllerin tü- müne; ulusal. çağdaş, laik ve özgür bir eğıtım verememıştir. - Bu ülkenin evlatlanndan bir kıs- mı. ulusçuluğu reddeden dinsel nite- likli bir eğitimden geçinlerek: ulus- lanna. ülkelerine yabancı, Cumhun- yet'e karşıt hale getinlmışlerdır. - Türkiye Cumhunyetf nde iktidar olan bir siyasi parti, Cumhuriyetin kuruluş felsefesine ve anayasal nıte- liklenne karşı açıktan açığa tavır ala- rak. Cumhuriyet karşıtlanna eylem- de bulunma cesareti vermiştir. - Yakın dönemde yapılan yasa de- ğişiklikleri ile Türkiye Cumhuriyeti, bölücü/ aynlıkçı ve irticai nitelıklı eylemler karşısında savunmasız bıra- kılmıştır. - "Yargı''nın bir kısım organlan ile "Yûrötme"nin yasa uygulayıcısı konumundaki kunımlan, siyasal ik- tidann baskısı nedenıy le görevlerini tam olarak yerine getirmekten çeki- nir olmuşlardır. - Bu uygun ortamdan yararlanan Cumhunyet karşıtlan. olanca güçle- nyle Türkiye Cumhuriyeti'ne saldır- maktadırlar. Cumhunyet karşıtlan atüklan adım- lara her gün bir yenısıni daha ekle- mektedirler. En son atılan adım. ha- lifelik kurumunun yeniden yaşama ge- çinlmesı yolundaki istekler olmuştur... Halıfelik: Allah'ın gölgesı sıfatıy- la yeryüzündeki İslam topluluklan- nı yöneten dinsel bir kurumdur; üm- met toplumu yaratmaya yönelik şe- riatı esas alan, "siyasal IslanT ıdeolo- jısınin oluşturduğu bır kurumdur... 1400yıl \artığını sürdüren bu kurum; çağ dışı ve işle\ siz hale gelmiş olmak- tan ö*e> e. Türk ulusunun \iDar yıh a>a- ğnıda taşıdığı geri kalmışhk pranga- sının ve düşünce esareti zincinnin de varatKKi dinsel baskuım ırygulama aracı haline gelmiş ve nihayet Türki- ye Büyük Millet Meclisi'nin aklıgı bir kararla, 3 Mart 1924'te kaldınlmış- ür. Şımdı laik Türkiye Cumhunye- ti'nde,81 yıl önce kaldınlmış olanbu dinsel kurum. yeniden canlandınl- mak istenmektedır. Aslında vanlmak ıstenen nokta 81 yıl öncesi değil, 1400 yıl öncesidir... Irksal ve dinsel nıtelikli bölücülü- ğü çağnştıracak her türlü eylem ya da söylemin suç oluşturduğu dönem- ler sonrasında gerçekleştinlen yasa değişiklikleriyle bugün gelinen nok- ta, bölücülerin ve şeriatçılann mey- danlarda devlete gözdağı verecek ka- dar işi ileri götürmeleri olmuştur. Türkiye Cumhunyetf nde yürütme erkinı elinde tutan siyasi otontenın izleyıcisı olduğu politika (siyasal İs- lam) bugün o kadar görünür bir açık- lıkla uygulanmaktadır ki, hiçbir ku- rum ve kuruluşa bu çızgıye uygun şe- kılde hareket etmesi için bir talimat verilmesıne gerek yoktur. Çünkü o talunat, o ıdeolojinin içerisinde za- tenmevcuttur... Cami avlulannda, "Şeriatisteriz". -Hilafet isteriz", "Ya hilafet... Ya ölüm..." diye bağıranlan bu da\Tanış ıçerisine itenlerin. konumlan gereği eylemlere katılma>np da eylemcile- re örtülü destek sağlayanlann, onla- n uzaktan teşvik edenlerin kimler ol- duğu gün gibi ortadadır. Suçunaz- mettiricisi olmaktan da öteye, plan- layıcısı ve iştırakçisi konumunda olan kişiler yerine; sadece avlulara, mey- danlara süriilmüş insanlan Atatürk Cumhuriyeti'nın karşıtlan olarak gör- mek, göstermek; soruna doğru teşhis koymamak. asıl sorumlulann peşini bırakmak demektır!... PENCERE Ortadoğu'da Ders Kitabı Bizim Cumhuriyet her gün gözü açılmamış sığır- cık yavrularına ders kitabı gibi çıkıyor... Dilerim gözlerimiz açılır... Perşembe günü yayımlanan manşetimiz neydi: "ABD üssü gibi liman" Arkadaşımız Akın Bodur'un haberinegöre Ame- rika, Iskenderun'u Irak savaşında deniz üssü gibi tepe tepe kullanıyor, zavallı Müslümanları birbirine kırdırmak için araç gereç ne lazımsa Türkiye'den yolluyor... Hem lafı mı olur!.. Ankara'da Müslüman geçınen siyasal iktidar, Başkan Bush'un gözünün içine bakıyor. • Pekı, Irak'ta ne oluyor?. OrtalıktaArapyok!.. Sünni ile Şii, işgalcıyi bırakıp birbirieriyle boğaz- laşmaya başladılar... Ders kıtabının kaçıncı sayfası bu?.. Açıp bakalım ne yazıyor: Ulusal bilınce kavuşup da millet olamamış üm- met kalabalığı emperyalizmin boyunduruğunda birbiriyle uğraşıp köıieşir!.. Henüz Arap olamamış zavallı Iraklı!.. Doğru dürüst Müslüman bile olamamış; mezhep bilincı daha ağır bastığından bırbırini yiyor... • Kuzey Irak'ta ne var, ne yok?.. Açalım ders kitabını okuyalım: "Kuzey Irak'tan Türkiye'nin güneydoğusuna sar- kan PKK örgütü terör eylemleriniyürütüyor..." Neden?.. Çünkü Amenkan emperyalizmi bölgedeki bütün çelişkilen kullanarak yoksulları birbirine düşürüp egemenlığıni sürdürmek ıstiyor... Şiı'yi Sünni'yle vuruşturmak.. Kürt'ü Türk'le çatıştırmak.. ABD hem Kuzey Irak'ta üslenmiş.. Hem Türkiye'de.. Yoksul Türk ile yoksul Kürt'ü birbirine düşman- laştırma planını uyguluyor... • Gerçekte emperyalizmin bütün dalaverelerini, oyunlannı, kurnazlıklannı bize okullarda belletmiş- lerdi... Tarıh Hocamız anlatırdı.. Bir avuç Ingiliz koskoca Hindistan'ı dörtyüzyıl na- sıl idare etmişti?.. Ders kitabını bir yana koyalım.. Yazık Müslümana.. ŞiilikileSünnilıkteMüslümanlığınıyitireneyazık.. Yazık Arap'a.. Kürt'e.. Türk'e.. Emperyalist, bu âlemi daha uzun zaman par- mağında oynatır. PZ 9306 FLAT Yazıcı Beko Notebook ve PC'lerde kaçırılmayacak fırsatlar! Beko PC! ler notebookiar 95nk'den başlayan taksitler ve 20 aya varan vadelerle. BİLGISAYARLAR Pt%!U FİYAT1H* TAKSİTIE Buiunduğunuz yerdeçözüm sunan "Yerinde Garanti SistemF 08O0-24O0 saatferi arasnda başvuraöSeceğiniz Beko Hizmet Merkez • Ûcretsiz servis ve Kurulum Uygun ödeme koşulan Yaygn servıs agı HEMEN TESLIM ORÖN / MOOEL PC B2660 PC 9260 FLAT PC 9293 FLAT PC 9304 FLAT PC 9306 FLAT PC 9324 MCE FLAT PC 9322 LCD PC 9340 MCE LCD DI2USTU BİLGISAYARLAR BNB-353SYH BNB-363SYH BNB-386C BNB-387C BNB-2O3C .Beko, Microsoft Windows XP ürünönü önerir. PCŞIH 994 1.099 1.155 1.393 1.498 1.911 1.995 2.625 1.575 1.855 2.163 2.289 2.842 PEŞINAT 142 157 165 199 214 273 285 375 225 265 309 327 406 6 TAK5IT 142 157 165 199 214 273 285 375 225 265 309 327 406 TOPLAM 994 1.099 1.155 1.393 1.498 1.911 1.995 2.625 1.575 1.855 2.163 2.289 2.842 PEŞİNAT 89 99 104 125 135 172 179 236 •141 167 194 206 t! TAKSİT 89 99 104 125 135 172 179 236 •141 167 194 206 TOPLAM 1.068 1.188 1.248 1.500 1.620 2.064 2.148 2.832 •i 1.692 2.004 2328 2.472 3.060 3 SEÇ€«K !W«t PCŞINAT M TAKS1T TOPLAM 75 75 1.125 83 83 1.245 87 1305 105 113 144 87 105 H3 144 151 198 119 140 163 173 215 1.575 1.695 2.160 151 2.265 198 2.970 119 1.785 140 2.100 163 2.445 173 2.595 215 3.225 * SEÇENCK 11+191 PEŞINAT 5? TAKSİT TOPLAM 60 66 70 84 90 115 120 158 1.200 1.320 1.400 1.680 90 1.800 115 2.300 120 2.400 60 66 70 84 130 130 2.600 138 138 2.760 171 T71 3.420 Fiyatlar YTk'dlr, BEKO. Bouruzmetmmtzı (tMfctronflO 4 4 4 1 4 1 4 0212 873 3 636 mvv,J3eKo.com tr ,u kampanya, 30 Eylüi 2005 tarihine L fcadar geçeriidir. • Fiyatlara KDV dahüdir. • Vergi ve bandrcl oranlarında otabiiecek değişiklikler fiyatlara aynen yansıtıiır. • Ürün kodu, renk, görünüm ve fiyatiarda değişiklik hakkimız saktıdır. • Ürünler perakende satış noktalarında tesünn eûilecektir. • Perakende seviyede, perakenöe peşm fiyattan peşinat düşüidükten sonra KDV dahil PFT 1+6'da % 0,1+11'de % 1.4,1+14'te % 1.8.1+19'da % 2.2 {+{- %îO toieransiı) aylik vade farkı uygulanmıştır. • Fiyatlarımız YTL'dır. • Tüm ürünîerdekı fiyatlar tavstye edıien fiyatlardır. • Beürtilen k3mpanya bitiş tarihinden önce kampanyayı sona erdirme hakkımız saklıdır. • Olabilecek baskı ve yazım hataları bagiayicı değildir. 17"e qore moiıtor fıyat farkları 17" CRT Flat 115" TFT LCD 17" TFT LCD 35YTL Î95 YTL ı 295 YTL D u n y a m a r k a s ı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear