02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 EYLÜL 2005 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Davanın gerekçeleri Kamuoyu, Avukat Gökhan Candoğan ı daha önceki enerji özelleştirmeleri sürecinden tanır. 0 dönemde de birikimli, temeli sağlam, tutarlı dava dilekçelenyle özelleştirmeler karşısında çok önemli hukuksal kazanımlara neden olmuştu. Gökhan Candoğan'ın Petrol-lş adına Danıştay'da açtığı ve "TÜPRAŞ hisselerinin özelleştirilmesine dair ihale komisyonu karannın iptali" istemli dilekçesi de yine titiz bir incelemenin ürünü. özelleştirmenin uydusu konumundaki medyada hemen hemen hiç yer alamayan dilekçedeki birkaç saptama bile, TÜPRAŞ'ın hangi koşullarta satıldığına da ışık tutuyor: - Erdemir ve Eti Alüminyum ihalesinde, en azından asgari koşullarda da olsa, ülke ekonomisi ve çalışanlann haklanna ilişkin belirli şartlar getirildiğini ortaya koyarken bu konularda hiçbır hüküm içenmeyen TÜPRAŞ şartnamesi hukuka ve kamu yaranna aykırıdır. Doç. Dr. Ali Ulusoy tarafından hazırlanan "Elektrik Dağıtım özelleştirmelerine Hukuki Bakış" isimli kitapçığın 39. sayfasında yer alan dipnotta "AB Yüksek Mahkemesi (ATAD) bu tûr altın hisse yetkilerintn ulusal güvenlik boyutunu aşmaması gerektiğini hükmetmektedir" diyerek, altın hissenin bile yeterti güvence sağlamaktan uzak olabileceğini ortaya koymuştur. Bu nedenle, şartname ve imzalanacak sözleşmeye konulacak hükümler ile alıcı şirketin ülke ve çalışanlann hak ve çıkariarını gözetici kurallan kabule zorlanmasının önemi büyüktür. - Şartnameye göre devir aşamasında yeni bir şirket kurulacak ve bu şirket ile devir sözleşmesi imzalanacak, bu şirkette de teklif sahibi fırmanın yüzde 51 pay sahibi olması yeterii görülecektir. Yani. ihale sürecine hiçbir şekilde katılmamış, önyeterlilik değerlendirmesine tabi tutulmamış, mali ve iktisadi açıdan değeriendirilmemış bir şirket TÜPRAŞ'a yüzde 49 pay ile ortak olabilecektir. - Devir işlemlerinden sonra gerek yeni kurulacak şirketin gerekse de TÜPRAŞ'ın yönetimini ele geçiren grubun, şirket birieşmesi yoluyla TÜPRAŞ özelleştirmesi için alınan kredi borçlarını TÜPRAŞ'a yüklemesi söz konusu olabilecektir. Bu takdirde (POAŞ özelleştirmesinde olduğu gibi) büyük bir kredi borcu olduğu için, şirket faaliyetlerinden dolayı zarar etmiş olacak ve belirli bir süre boyunca kurumlar vergisi ödemesi söz konusu olmayacak ve kamu maliyesi bu özelleştirme nedeniyle ciddi oranda gelir kaybına uğrayabilecektir. - ihale bedelinin peşin mi, vadeli mi ödeneceği, ihale sonrasında bile belirsizliğini korumaktadır. KANSİİ Kimin umurunda?Borsada bayram havası vanmış, seyinçten uçuyormuşuz, yaşasınmış, TÜPRAŞ çok büyük bir rakama, 4 milyar 140 milyon dolara satılmış... 4 milyar 140 milyon dolar dediğin neki? Türkiye'nin geçen ay ödediği borç faizi 5 katrilyon 88 trilyon lira, yakla- şık 3.8 milyar dolarmış. Yani TÜP- RAŞ, Türkiye'nin aşağı yukan bir ay- lık borç faizine satılmış. Kimin umu- runda? 4 milyar 140 milyon dolara satılan TÜPRAŞ, geçen yıl ülke hazinesine 7.6 milyar dolar, son 6 yılda ise top- lam 34.3 milyar dolar vergi ve fon ge- liri saglamış, 2005'te de 7.5-8 milyar dolar vergi ve fon geliri sağlayacak- mış. Kimin umurunda? 4 milyar 140 milyon dolar ile yak- laşık 16 milyon ton kapasiteli ve 2 bin kişiye istihdam, ülkeye yılda 4.7 milyar dolarlık katma deger yarata- cak yeni bir rafineri kurmak olası iken, aynı paraya 27.6 milyon ton kapasi- teli TÜPRAŞ sablıyormuş. Kimin umu- runda? Bu sorulan hep beraber soralım, sormaya devam edelim. Peşini bı- rakmayalım. Çocuklanmız için, ge- leceğimiz için, ülkemiz için, toplum- sal çıkarianmız için umurumuzda ol- sun TÜPRAŞ. Çünkü TÜPRAŞ, tüm değerleri ile diz çöktürülmek, baş eğ- dirilmek, çürütülmek istenenTürktye'yi yeniden diriltecekler için umuttur! Laik Türkiye Cumhuriyeti Bölünüp Yok Edilemez PERİHAN ERGUN Bu satırlarda, temmuz orta- lannda Istanbul'un Prens Ada- lan'nda yapılan, 2. Uluslara- rası Adalar Festivali'yle, 25-28 Ağustos'ta Dikıli Belediye- si'nin, Banş, Demokrasi, Ernek kavramlannı dile getiren 10. Uluslararası Festivali'ndeki kıvanç veren güzeHikleri aktar- mayı isterdim. Olmadı. Mut- luluğumu karabasanlar sar- maladı. 2 Eylül 2005'in akşamı, cu- ma namazından çıkan cema- ate katılan, beş altı yüz kadar, Hizb-ut Tahrir örgütü güdü- mündeki şeriatçının Fatih Ca- misiavlusunaellerindeki "De- mokrasi zillet, hilafet izzet" pankartlanyla doluştuklannı TV ekranından hayret ve deh- şetle izledim. Bu görüntünün kınanası bir yani da kürsüde- ki söylemleriyle etrafını saran beyazgömlekli.siyah panto- lonlu on - on beş gencin ko- ruyuculuğunda Cumhuriyeti- mize, Atatürk'e, laikliğe kü- fürler savurup, kalabalığın de- vamlı tekbirleriyle kelfatma hindiliğiyle kabararak galiz sözlerini bitirip muzaffer ku- mandan edasıyla kürsüden inerek. elini kolunu sallaya- rak yürüyüp gidişi, güvenlik görevlilerinin anayasanın hi- lafeti övmek suçunun işleni- şini görüp duymalarına karşın seyirci kalmalan, yaptınm uy- gulamayışlanydı. Bu olaydan hemen iki gün sonra; Ada Dostları Derne- ği'nin öncülüğünde Heybeli- ada Deniz Lisesi'nde egitilen Gabya Deniz Izcileri Grubu, Truva Derneği Kitaplığı kolek- siyonu olan 1926'dan bugü- ne dergi kapaklarındaki Ata- türk fotoğraflarını da sergile- diğimiz Batı Cephesi Komu- tanı Ismet Inönü'nün Hey- beliada'daki müze-evinde, 30 Ağustos Zafer Bayramı kut- lamalarımıza 4 Eylül Sıvas Kongresi'nin anmasını da kat- tığımız saatlerde, 7-14 yaş iz- cilerimizin Atatürk'e ve Cum- huriyetimize bağlılık antlarını dile getirdikleri sırada ne ha- zindir ki bölücü örgütün ba- şı, otuz bin kişinin katilinin emri ve parti liderlerinin güdü- sünde otobüslerte Bursa, Bi- lecik, Gemlik, Bözüyük'e uzun yollar katedilerek sevk olu- nan PKK yandaşlarının gö- rüntü ve eylemleri, Filistin - Israil savaşını andınyordu. Ay- nı basımevinden çıktığı görü- nen pankartlarda Apo'nun tecritinin kaldırılması dilege- tirilirken, yıkıp yakmalarla da kin kusuyoriardı. Beri yanda tutukevlerindeki hasta, yokluk ve yoksunluk içindeki yan- daşlannın durumu umurların- da değildi. Imrah'da özenle, tüm gereksinmeleri karşıla- narak imtiyazla korunmalı Apo, sadece bölücülüğün ba- hanesiydi. Demokratik hakların de- mokrasiyi yıkmaya yönelerek hiçbir topiumda elde ediie- rneyeceği bilinen gerçekken, hnafetçiliğe ve bölücülüğeyö- nelen robotlar yaya kalacak- lardır. Bu ülke sahipsiz değil- dir. Gerekirse yeniden bir kur- tuluş savaşı verilir, M. K. Ata- türk'ün hâkim kıldığı din, dil, ırk farkı gözetmeksizin orta- ya konan ulus devlet bütün gücüyle sapkınları yok eder. CumhuriyetTürkiyesi sonsu- za dek devrimlerin getirdiği aydınlanmanın yolunda uy- garlık, çağdaşlıkla yaşaya- caktır. Doğal olarak devlet er- kânı, "provokasyon veya kü- çük bir azınlığın eylemi" diye- rek yıllardır Müslüman Kar- deşler'in, Suudiler'in deste- ğiyle güçlendirilen Hizb-ut Tahrir'in ve Sevr'i yeniden oluşturupTürkiye'yi haymat- los yapmak (köleleştirmek) is- teyen sömürgenleri gözardı etmeyip, onların amaçlanna ulaşmamaları için kararlıhkla engel olunacak çareleri açık- ça ortaya koymalıdır. Iktidar tutkusu yerine, yurdumuzun bağımsız, özgür, çağdaş de- mokrasi kurallan içinde ya- şamını sürdürecek, uygarlık yolunda eğitimiyle, ekonomi- siyle dışarıya bağımlı olmak- sızın, aydınlığa koşacak hale getirmeleri, her konuda hal- kımıza eşitliği sağlamalan ge- rekmektedir. Umudumuz böy- le bir yönetimi yaşayıp göre- bilmektir. llaveten; ağızlarda sakız olan 'Kürt sorunu ve kimliği' söz- cüğü, Doğu ve Güneydoğu Anadolu konusunun tanımı için çok yetersizdir. Sorun birinci derecede yö- redeki toplumun asırlardır çi- lesi olan zenginlik ve fakirlik uçurumudur. Ağalık sistemi- nin değiştirilemeyişidir. Ora- da halk bir lokma ekmeği bu- lamazken TBMM'de de bulu- nan ağa düğünlerinde veli- ahtlara takılan 20-30 kilo al- tınlar, çokeşlilikler, kız çocuk- lannın yok sayılarak sadeceta- nm işçiliğinde kullanılışı, ka- dının köleden beter cahil ve yeteneksiz bırakılması, üstü- ne üstlük töre cinayetleri vs. saymakla bitmeyen dertler. Onları her zaman içten ve dış- tan çıkarları için kullananla- rın başında parti ve dernek başkanları geliyor. Bu çarpık yapılaşmalann çarelerine bak- malılar. Uzun yıllan içerecek bu çalışmalara onlar egemenlik- lerini elden kaçırmamak için yanaşmıyorlar. Işte asıl sorun burada. GAP'a devlet bütçesinin on- da biri sarfedildi. Bu yapıyı gidip gördüğümde duydu- ğum sevinç ve heyecanımı anlatamam. Gelin görün ki o da topraksız köleleştirilmiş köylüye yaramadı. Bu konu- da sadece yurtsever sivil top- lum örgütlerinin kızlar için aç- tıkları çaba ve çalışmalan yet- mez. Kardelenler her ne kadar sevindiriciyse de bir yol gös- tericiliğidir. Başta ağaların ve de devletin bu işte uzun ko- şuyayönelmesi gereklidir. Yö- re insanı kökeni ne olursa ol- sun bizim canlarımızdır. Bu kardeş kavgası bitmendir. Sesli relopm AKP'yi çekerneyenler, ya- pılan o görkemli sessjz dev- rimi görmezden geliyorlar... ömeğin, okullann eğitim reformu ile birlikte açıldığı- nın ayırdına varamıyorlar. Reformun başındaki Talim Terbiye Kurulu Başkanı, mütefekkirZiya SeJçuk un attjğı mütfıiş adımlardan bi- (e haberdar değiller. Eği- timdeki sessiz devrimde, sesin yeri çok önemli... Ço- cuklar artık okumayı söz- cükler, tümceler üzerinden değil, harflerden öğrene- cekler. Ses olarak da "e'den başlayacaklar. Yazma ise "e/ yazısı" olarak öğrenile- cek... El yazısı dediğin bir bütün. Çocuk eiini kaJdmna- dan en azbir sözcükyaza- bilmeli ki, el yazısı olsun... öbür yanda okuma, söz- cükten değil harften başla- yacak.. hem de "a "dan de- ğil, °e"den... AKP'nin eği- tim refonmunu sesli el ya- zısına dökersek, kısaca Küpe Anımsayacaksınız, geçen yıl Cumhurbaşkanlığı Senfoni Or- kestrası bir smav açmış, Kültür Bakanlığı sonuçlar açıklandık- tan sonra sınavın iptal edildiğıni duyurmuş, sınavdabaşanlı olan- lar sınavın iptali uygulamasma karşı açtklan davayı kazanmış- lar, ancak mahkemekararlan sü- resinde uygulanmamıştı. Bunun üzerine sınavı kazananlarCum- hurryet Başsavcılığı'na başvura- rak mahkeme karaıiannı uygula- mayan bürokratlar hakkında suç duyurusunda bulunmuşlardı. Ge- çen günlerde Kültür Bakanlığı, Güzel Sanatlar Genel Müdürü Bayram BBge Tokel, Genel Mü- dür Yardımcısı Numan Pekde- mir, Daıre Başkanı Ahmet Oruç ileŞefCemileBurcu hakkında "soruşturma izni verilmesı"ne karar vermiş. Onlar, "mahkeme karariannı süres/nde uygu/ama- dtklan" gerekçesiyle soruşturu- lacaklar. Asıl sorumluluğu üst- lenmesi gereken siyasılenn her dediğine kanıp mahkeme karar- lannı uygulamayan bürokratla- nn kulağına küpe olsun! KİM KİME DUM DO1A BEHÎÇAK bebicak <ı yahoo.com.tr \ ÇtZGİLtK KÂMİL MASAKACI kamilmasaraci mynet.com HAYAT EPtK TtlATROSU MLSTAFA BILGIN hayatepik" mynetcom TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAH 17Eylül tctnc.nuuntaz-arikan.com DÜNYANIN UCUNÛAKl DENİZ.. 1822'D£ BUGÜN, MGİU2 (VBO/L)/ "JANE'ADU GEMİSİYLE OOĞKU YOLA ÇtÜMtŞrt. S* YAŞlNDAKJ lt/Et>DeL, POK AVCIUĞI vnpMM: /Ç/N GOHEV oeuiztERj- ME SK SIK S£F£R PÛZ£ML£M£KrEYDİ• AMTHfZK- TİICA 'YA OOĞRU YAPT7ĞI ÜÇÜUCÜ YOLCULUIC- TA, ATIAS OKVANUSU'NIJAJ EN GÜNEYİN&BKİ DENİZİ SULMUŞru. Su PENİZ, 8 MfLYOA/ KiLOM£7K£KAe£LİIC BİR 8ÖUSEYI KAPLAMAKTAYOI- BI&KAÇ YOSUfJ J A BİTtü BÜIMMM*Y/)U DE- Ç FOk SueÜLEG/ YAŞAMAt£r>4Ypt. SÖZ U OEfi/'.2S, WE£>O£İ.''AJÖLUMÜA/OEN ÇDK , 19OO 'DE. ICENDİ AOI ı/£R/LEC£*LT/£. KAŞİCRA DAİRESİ'NDEN TAŞINMAZIN AÇK ARTTIRMA İLAN1 DosyaNo :000^3Tal Satıtmasuıa karar \enlen taşınmazın cmsı. nıtelığı. kıvfnetı. adedı. önemli özellıklen 1- Taps fca>dl ve yeri: \ntal>a ılı. Kaş ılçesı. (Sanbelen) Sıdek Kövü. Yanmca me\ kımde kaın Cıll No 83. SayfaNo 83. Sıra No 3te kavıtlı zeytınlık 2- tnnr durumu: Imar planı dışındadır 3- Halihızır dnnmıa: Aııtal>aılı. Kas ılçesı. ıSanbcknl Sıdek Kö>ü \anmca me\kııiKte kaın Cılt \ o 83. Sa>"feNo. 83, Sıra No 3'te ka>ıtlı zeytınlıktu Taşınmazın tamamı 18.200 m2"dır Taşınmazın hudutlan. doğusu 161-IĞ!] no'lu laşlar \e 52 no'lu ze>tıolık parselı. batısı 121-160 no'lu laşlar vt 21 no'lu zeytınlık parselı. kuzevı 128-162 no'lu taşlar ve Mustafa Çetın zejnnlıgı. günejn 160-161 DO'IU laşlaı \e 51 no'lu ze>iınlık parselı ıle çe\-nlı taşınmazdır Ze>iınlık vashnda bir yer olop. taşmmaz uzennde 4O-t5 şaşlannda aşılı ze>1ın aöaçlan ardır o ol0 me>llli olup, ışlenebılır tanma eKen^lı değıldtr Alnapı tesısı olmayıp, denıze 5OO-60CI m uzaktıkta- dır Taştnmazııı ûstlaıaftnda I00-I5um mesafede patıka yol geçmekıe olup ekonomık olarak su!anama\an sadece >ağmur sulan ıle iuianabıhr kıras ozeUıklere sahıptır 4-Kj>meti: Taşm- mazm tamamma 36 400 000 000 - TL (36 400.00 YTU bılırkısı laralından kıjmel Ukdır edılmıj olup "bu bedel ûzennden ihale olunacaktır S«tış şartları: 1- Salış O 7 11 2005 gunu ^aat 11 OO'ten 1! !5'e kadar Kaş Beledı^e mezal salonunda açık anırtna suretıvle > p apılacaktır Bu artırmada tahmuı edllen kıvTnetın^'060'ını \e rijçhanh alacakhlar \arsaalacaklan mecmuunu \e saöş gıderienm geçmek şartv ıle ıhate olunur 8ö\le bır bedelle alıcı çıkmazsa en çok aıtıranm taahhüdü bakı kalmak şartıyla P 11 2005 günû aynı yerde \e aynı saatlerde ıkıncı artırma>açı- kanlacakrır Bu artırmada da rûçbanlı alacakhlann alacagını \e salı^ gıderlennı gecmesı şartıyla en çok artırsna ihale olunur. 2- Artırmaja ı^nrak edeceklenn. lahmınedılen kı>"m<;ttno o20 Ü oranında pey akçesı ve>a tvu nuktar kadar banka lemınal meknıbunu •.ermelen lazımdır Satış peşm para ıledır Alıcı ıstedıgınde 10 günü gevmemek üzere mehıl \enlebıhr Tellalı>e r^araı damga vergısı. tapu harç \e masraflan alıcna amu Bınkmış \ergıler saıij bedelınden ödenır 3- tpotek sahibi alacaklılarla dığer ılçılılenn t') bu ga\-nmenkul ûzenndekı haklannı ozellıkle fai2 \e gKkrlere daır olan ıddıalanm davanagl belgeler ıle on beş gün ıçınde daıremıze bıldırmelen lazımdır -\ksl takdırde haklar? tapu sıcılı ıle sabıt olmadıkça payla^madan hanç bırakıîa- caklardır 4- San$ bedelı hemen ve>a \enlen mühlet ıcınde odenmezse lcra ve Iflas Islanunu'nun 133 maddesı geregınce ihale feshedılır ikı ihale arasındakı farktan ve o ol0 iaszden alıc\ ve kefıllen mesul nıtulacak ve hıçhu hükme hacet kalmadan kendılennden tah-ıil edılecektır 5- Şartname ılan tanhınden ıtıbaren herkcMn iorebılmesı ıçın daıre açık olup gıden venldıgı takdır- de ısteyen alıcı>a bır ömegı gomlenlebılır 6- Satışa ıştırak edenlenn şartname)! görmuş ve münderecatmı kabul etmış sayılacakları. bajkaca bılgı almak ısteyenlenn 2000.73 Tai sayılı doş- > a numaraâiyla mûdurlüğûmüze başvurmalan ılan olunur (• t tlgılıler tabıru;â ırtıfak hakkı a ıh. Men de dahüdır Basm 42996 '"» SAGNAK NtLGÜN CERRAHOĞLU Clooney'den Gazetecilik Dersi! Türk medyasının etkılı kalemlennden bıri altı-yediyıl ön- ce "Kara mercekli - pembe tnercekli gazefec/ter" üze- rine bir yazı yazmıştı. Yazıyı saklamadım. Ama hatırlıyo- rum. Habriıyorumçünküşokeolmuştum.özetleyazı, "asık suratlı |te/a-merceWı) gazetedliği" mahkûmediyor, mes- leöe yeni bir mısyon yüklüyondu: Hemşirelik! lnsanlann ufkunu karartmamalı, umut ve moral ver- melı, kısaca "pembe mercek" takmalıydık. "Kara mer- cekli gazeteciler" didaktik, sıkıcı ve bunaltıcıydılaıi Basının işlevi adına yeni bir "milat" olarak algıladığım yazıyı kaleme alan meslektaşımız, gazeteciliğin a-b- c'sıni gayet iyi bilen, anlı şanlı bir "iletişim uzmanıydr. Ama büyük bır gazetede, gülünç olma riskini göze ala- rak böyle bir yazıyı kaleme alabildığine göre pembe mercekli gazeteciliğı savunmak, artık demek ki "meş- ru hale gelmişti!" Meslekte yeni-eski, herkesin bundan böyle bellemesı gereken altın kural buydu: Pembe mer- cek "in", kara mercek "out"! Medyanın ezberini bozan film... Venedik Fılm Festıvali'nın en çok konuşulan filmi, "Good Night and GoodLuckî" ışte bu post-modem "ez- ben bozuyort". Ünlü Amerikan televizyoncusu (CBS) Ed Murrow'un serüvenini beyazperdeye aktaran George Clooney'nın filmi pembe mercekli gazetecıliğe kestir- meden "Hayır" diyor ve bır "klasiği" yıneliyor "Pembe ya da kara, gazeteci hiçbir mercek takma- malı. Yalna gerçeğe sadık kalmalı ve yalın gerçeği an- latmalı! Gerekirse bunun için yok olmayı dahi göze al- malı. Gazetecınin tek sorvmluluğu budun"" Nokta. Brokeback Dağı'na -"Brokeback Mountain"- gi- den "Attm Aslan" dahil, gördüğü ılgi açtsından tüm ra- kiplerinı açık farkla geride bırakan "Good Nıght and Good luck!"m ((lyı Akşamlar ve İyi Şanslar) kazandığı "manevi zafenn" nedeni bu. "Yurttaş Kane" - Berlusconi - diyannda olmasak "Altın Aslan", "İyi Akşamlar ve İyi Şanslar'a gıdecekti. Buna hiç kuşkunuz olmasın. Sinemaseverler ve eleştir- menlenn ılk tercihi buydu. Ama "pembe mercekli ga- zetecilik" Çızme'dede revaçtaoldugundan, Clooney so- nunda "en iyisenaryo" ödülüyle yetinmek zorunda kal- dı. Filmde "McCarthy-aliğe" bayrakaçan -asık yüzlü(!)- "anchorman" Ed Murrovv'u canlandıran David Strat- hairn de, "en iyi aktörödülüyle" taçlandınldı. Gazetecinin sorumluluğu nedir? Clooney'nın filmi, "sil baştan yazılan gazetecilikku- rallanna" karşı bır başkaldın. Yönetmen olarak ikinci kez kamera arkasına geçen Hollywood'un yakıştklı ak- törü aslına bakarsanız, gazeteciliğin ılk kuralını hatırlat- maktan başka bır şey yapmıyor: "Basının görevı insanlan eğlendirmek değildir. Ka- muoyu oluşturmakta görevli medya; sponsoriar ve çı- kar gruplannın acımasız baskılan karşısında dahı öğ- retmek, aydınlatmak ve ilham vermek amacıyla kuila- nılabilir. Her şey elinizdeki aracı (filmde TV) nasıl kul- landığınıza bağlı. Medyanın bir sorumluluğu var. Bu sorumluluğu hiçe sayan gazetecilik, dezenformasyon aracından başka şey olamaz!" "lyı Akşamlar ve lyı Şanslar"\r\ ana mesajı bu. llginç olan böytesine basit, böylesine bilinen, böylesine temel bir kuralın yaşadığımız dunyada "devrimcf" bir nitelik ka- zanması. "Beyiikkurallanhabrlatmanın' dahı bundan böy- le bır "cesaret eşiği" ile özdeşleştirilir hale gelmesı. Ge- otgeClooney'nınVenedik'tedakikalarcaayaktaalkışlan- masının nedeni, "bu cesur mesajr(!) hiç çekinmeden, reyting ve gösten dünyasının ortaana taşıması oldu. G. Clooney hıkâyenin merkezine, '50'li yıllar Ameri- kası'nda senatör Joseph McCarthy'nın muhaliflere karşı yüruttuğu "kiriisavaşı" deşıfre eden gazeteci Ed- ward R. Murrow'u Pavid Strathaim) yerieştrmiş. Ken- disı hem filmi yönetiyor, hem de bizzat Murrow'un pro- düktörü "Fred"\ oynuyor. Ed Murrovv ve Fred, "CBS" kanalında bir grupgaze- teci ile birlikte hertüriü baskıyı göze alarak, McCarthy'ntn "kırtı savaş" yöntemlennı açık etmeye karar venyor. Ve bunu başanyortar. Ama ne pahasına! Içlennden biri bas- kılara dayanamayarak "ıntihar ediyor". llgisiz saatlere kaydınlan Murrow'un programı, "ufalama yöntemiyle" ekrandan yok edilıyor. Ekipteki diğer gazeteciler de te- ker teker "kovuluyor!" Hikâye gerçek. McCarthy'yi ta- rihegömen gazeteciler, senatörle birlikte tarih olmayı gö- ze alıyor ve de tarih oluyorlar. Gazetecilik neydi, ne oldu, ne olmalı? Tarih yapan ga- zeteciler kimlerdi? Clooney'nin filmi baştan sonabu so- rulan irdeliyor. Gazetecilik okullannın klasik "referans- lanndan" bırine dönuşecekfilm hakkında söyleyecek- lenm bitmedi. Gensi pazartesiye... B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLD.\NSAĞA: 1/ Toroslar üzerinde, Adana'ya yaklaşık 100 km. uzaklıkta ünlü bir yay- la. 2/ Doğu Anadolu'da bir göl... Bo- ru içindeki bir akışkarun akı- şını durdur- 9 maya ya da serbest bırakmaya yarayan aygıt. 3/Giy- si kolu... " — odası ne olacak/Bir masa 3 iki sandalye" (N. Cu- 4 malı).4/"Zaman,\r a- 5 kit'anlamındayerel 6 sözcük... Çin ve Ja- 7 ponya'datümdünya- 8 ya yayılmış strateji 9 oyunu. 5/Neodim elementinin simgesi... Hıristi- yan. 6/Bir yaşını geçmiş dişi dana... Övme. 7/Ka- rakter... Parlak yüzlü bir tür ipekli kumaş. 8/ Gü- lünç bir biçimde giyinip süslenen kadın... Gele- neksel Japon halk türkülerine verilen ad. 9/ Kir- pik boyası. YUKAMDAN AŞAĞIY\: 1/Ankara'nın su gereksinimirü sağlayanbarajlar- dan biri. 2/Tanmda kullanılan azotlu gübre... îçi- ne çeşitli katıklar konularak sanlmış yufka ekme- ği. 3/Tırpanabahğına verilen bir başka ad... Olay. 4/Ses...Devlet IstatistikEnstitüsü'nünkısayazı- lışı... Bir görevin yürütülebilmesi için merkez ola- rak seçilen yer. 5/ En kalın erkek sesi... " — ge- lıcekcümleeksiklerbiter" (YunusEmre). 6/Dün- yanın en yüksek tepesi. II Meyve kurusu... Kadi- fe. 8/Uzakdoğu kökenli bir dövüş sporu. 9/ tskam- bildeki dört renkten biri... Yürürken dayanmak için kullarulan kaiın sopa. r
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear