Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
17 EYLÜL 2005 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Davanın gerekçeleri
Kamuoyu, Avukat Gökhan
Candoğan ı daha önceki enerji
özelleştirmeleri sürecinden
tanır. 0 dönemde de birikimli,
temeli sağlam, tutarlı dava
dilekçelenyle özelleştirmeler
karşısında çok önemli hukuksal
kazanımlara neden olmuştu.
Gökhan Candoğan'ın Petrol-lş
adına Danıştay'da açtığı ve
"TÜPRAŞ hisselerinin
özelleştirilmesine dair ihale
komisyonu karannın iptali"
istemli dilekçesi de yine titiz bir
incelemenin ürünü.
özelleştirmenin uydusu
konumundaki medyada hemen
hemen hiç yer alamayan
dilekçedeki birkaç saptama
bile, TÜPRAŞ'ın hangi
koşullarta satıldığına da ışık
tutuyor:
- Erdemir ve Eti Alüminyum
ihalesinde, en azından asgari
koşullarda da olsa, ülke
ekonomisi ve çalışanlann
haklanna ilişkin belirli şartlar
getirildiğini ortaya koyarken bu
konularda hiçbır hüküm
içenmeyen TÜPRAŞ şartnamesi
hukuka ve kamu yaranna
aykırıdır. Doç. Dr. Ali Ulusoy
tarafından hazırlanan "Elektrik
Dağıtım özelleştirmelerine
Hukuki Bakış" isimli kitapçığın
39. sayfasında yer alan
dipnotta "AB Yüksek
Mahkemesi (ATAD) bu tûr altın
hisse yetkilerintn ulusal
güvenlik boyutunu aşmaması
gerektiğini hükmetmektedir"
diyerek, altın hissenin bile
yeterti güvence sağlamaktan
uzak olabileceğini ortaya
koymuştur. Bu nedenle,
şartname ve imzalanacak
sözleşmeye konulacak
hükümler ile alıcı şirketin ülke
ve çalışanlann hak ve çıkariarını
gözetici kurallan kabule
zorlanmasının önemi büyüktür.
- Şartnameye göre devir
aşamasında yeni bir şirket
kurulacak ve bu şirket ile devir
sözleşmesi imzalanacak, bu
şirkette de teklif sahibi fırmanın
yüzde 51 pay sahibi olması
yeterii görülecektir. Yani. ihale
sürecine hiçbir şekilde
katılmamış, önyeterlilik
değerlendirmesine tabi
tutulmamış, mali ve iktisadi
açıdan değeriendirilmemış bir
şirket TÜPRAŞ'a yüzde 49 pay
ile ortak olabilecektir.
- Devir işlemlerinden
sonra gerek yeni kurulacak
şirketin gerekse de
TÜPRAŞ'ın yönetimini ele
geçiren grubun, şirket
birieşmesi yoluyla
TÜPRAŞ özelleştirmesi için
alınan kredi borçlarını
TÜPRAŞ'a yüklemesi söz
konusu olabilecektir. Bu
takdirde (POAŞ
özelleştirmesinde olduğu gibi)
büyük bir kredi borcu olduğu
için, şirket faaliyetlerinden
dolayı zarar etmiş olacak ve
belirli bir süre boyunca
kurumlar vergisi ödemesi söz
konusu olmayacak ve kamu
maliyesi bu özelleştirme
nedeniyle ciddi oranda gelir
kaybına uğrayabilecektir.
- ihale bedelinin peşin mi,
vadeli mi ödeneceği, ihale
sonrasında bile belirsizliğini
korumaktadır.
KANSİİ
Kimin umurunda?Borsada bayram havası vanmış,
seyinçten uçuyormuşuz, yaşasınmış,
TÜPRAŞ çok büyük bir rakama, 4
milyar 140 milyon dolara satılmış...
4 milyar 140 milyon dolar dediğin
neki?
Türkiye'nin geçen ay ödediği borç
faizi 5 katrilyon 88 trilyon lira, yakla-
şık 3.8 milyar dolarmış. Yani TÜP-
RAŞ, Türkiye'nin aşağı yukan bir ay-
lık borç faizine satılmış. Kimin umu-
runda?
4 milyar 140 milyon dolara satılan
TÜPRAŞ, geçen yıl ülke hazinesine
7.6 milyar dolar, son 6 yılda ise top-
lam 34.3 milyar dolar vergi ve fon ge-
liri saglamış, 2005'te de 7.5-8 milyar
dolar vergi ve fon geliri sağlayacak-
mış. Kimin umurunda?
4 milyar 140 milyon dolar ile yak-
laşık 16 milyon ton kapasiteli ve 2
bin kişiye istihdam, ülkeye yılda 4.7
milyar dolarlık katma deger yarata-
cak yeni bir rafineri kurmak olası iken,
aynı paraya 27.6 milyon ton kapasi-
teli TÜPRAŞ sablıyormuş. Kimin umu-
runda?
Bu sorulan hep beraber soralım,
sormaya devam edelim. Peşini bı-
rakmayalım. Çocuklanmız için, ge-
leceğimiz için, ülkemiz için, toplum-
sal çıkarianmız için umurumuzda ol-
sun TÜPRAŞ. Çünkü TÜPRAŞ, tüm
değerleri ile diz çöktürülmek, baş eğ-
dirilmek, çürütülmek istenenTürktye'yi
yeniden diriltecekler için umuttur!
Laik Türkiye Cumhuriyeti
Bölünüp Yok Edilemez
PERİHAN ERGUN
Bu satırlarda, temmuz orta-
lannda Istanbul'un Prens Ada-
lan'nda yapılan, 2. Uluslara-
rası Adalar Festivali'yle, 25-28
Ağustos'ta Dikıli Belediye-
si'nin, Banş, Demokrasi, Ernek
kavramlannı dile getiren 10.
Uluslararası Festivali'ndeki
kıvanç veren güzeHikleri aktar-
mayı isterdim. Olmadı. Mut-
luluğumu karabasanlar sar-
maladı.
2 Eylül 2005'in akşamı, cu-
ma namazından çıkan cema-
ate katılan, beş altı yüz kadar,
Hizb-ut Tahrir örgütü güdü-
mündeki şeriatçının Fatih Ca-
misiavlusunaellerindeki "De-
mokrasi zillet, hilafet izzet"
pankartlanyla doluştuklannı
TV ekranından hayret ve deh-
şetle izledim. Bu görüntünün
kınanası bir yani da kürsüde-
ki söylemleriyle etrafını saran
beyazgömlekli.siyah panto-
lonlu on - on beş gencin ko-
ruyuculuğunda Cumhuriyeti-
mize, Atatürk'e, laikliğe kü-
fürler savurup, kalabalığın de-
vamlı tekbirleriyle kelfatma
hindiliğiyle kabararak galiz
sözlerini bitirip muzaffer ku-
mandan edasıyla kürsüden
inerek. elini kolunu sallaya-
rak yürüyüp gidişi, güvenlik
görevlilerinin anayasanın hi-
lafeti övmek suçunun işleni-
şini görüp duymalarına karşın
seyirci kalmalan, yaptınm uy-
gulamayışlanydı.
Bu olaydan hemen iki gün
sonra; Ada Dostları Derne-
ği'nin öncülüğünde Heybeli-
ada Deniz Lisesi'nde egitilen
Gabya Deniz Izcileri Grubu,
Truva Derneği Kitaplığı kolek-
siyonu olan 1926'dan bugü-
ne dergi kapaklarındaki Ata-
türk fotoğraflarını da sergile-
diğimiz Batı Cephesi Komu-
tanı Ismet Inönü'nün Hey-
beliada'daki müze-evinde, 30
Ağustos Zafer Bayramı kut-
lamalarımıza 4 Eylül Sıvas
Kongresi'nin anmasını da kat-
tığımız saatlerde, 7-14 yaş iz-
cilerimizin Atatürk'e ve Cum-
huriyetimize bağlılık antlarını
dile getirdikleri sırada ne ha-
zindir ki bölücü örgütün ba-
şı, otuz bin kişinin katilinin
emri ve parti liderlerinin güdü-
sünde otobüslerte Bursa, Bi-
lecik, Gemlik, Bözüyük'e uzun
yollar katedilerek sevk olu-
nan PKK yandaşlarının gö-
rüntü ve eylemleri, Filistin -
Israil savaşını andınyordu. Ay-
nı basımevinden çıktığı görü-
nen pankartlarda Apo'nun
tecritinin kaldırılması dilege-
tirilirken, yıkıp yakmalarla da
kin kusuyoriardı. Beri yanda
tutukevlerindeki hasta, yokluk
ve yoksunluk içindeki yan-
daşlannın durumu umurların-
da değildi. Imrah'da özenle,
tüm gereksinmeleri karşıla-
narak imtiyazla korunmalı
Apo, sadece bölücülüğün ba-
hanesiydi.
Demokratik hakların de-
mokrasiyi yıkmaya yönelerek
hiçbir topiumda elde ediie-
rneyeceği bilinen gerçekken,
hnafetçiliğe ve bölücülüğeyö-
nelen robotlar yaya kalacak-
lardır. Bu ülke sahipsiz değil-
dir. Gerekirse yeniden bir kur-
tuluş savaşı verilir, M. K. Ata-
türk'ün hâkim kıldığı din, dil,
ırk farkı gözetmeksizin orta-
ya konan ulus devlet bütün
gücüyle sapkınları yok eder.
CumhuriyetTürkiyesi sonsu-
za dek devrimlerin getirdiği
aydınlanmanın yolunda uy-
garlık, çağdaşlıkla yaşaya-
caktır. Doğal olarak devlet er-
kânı, "provokasyon veya kü-
çük bir azınlığın eylemi" diye-
rek yıllardır Müslüman Kar-
deşler'in, Suudiler'in deste-
ğiyle güçlendirilen Hizb-ut
Tahrir'in ve Sevr'i yeniden
oluşturupTürkiye'yi haymat-
los yapmak (köleleştirmek) is-
teyen sömürgenleri gözardı
etmeyip, onların amaçlanna
ulaşmamaları için kararlıhkla
engel olunacak çareleri açık-
ça ortaya koymalıdır. Iktidar
tutkusu yerine, yurdumuzun
bağımsız, özgür, çağdaş de-
mokrasi kurallan içinde ya-
şamını sürdürecek, uygarlık
yolunda eğitimiyle, ekonomi-
siyle dışarıya bağımlı olmak-
sızın, aydınlığa koşacak hale
getirmeleri, her konuda hal-
kımıza eşitliği sağlamalan ge-
rekmektedir. Umudumuz böy-
le bir yönetimi yaşayıp göre-
bilmektir.
llaveten; ağızlarda sakız olan
'Kürt sorunu ve kimliği' söz-
cüğü, Doğu ve Güneydoğu
Anadolu konusunun tanımı
için çok yetersizdir.
Sorun birinci derecede yö-
redeki toplumun asırlardır çi-
lesi olan zenginlik ve fakirlik
uçurumudur. Ağalık sistemi-
nin değiştirilemeyişidir. Ora-
da halk bir lokma ekmeği bu-
lamazken TBMM'de de bulu-
nan ağa düğünlerinde veli-
ahtlara takılan 20-30 kilo al-
tınlar, çokeşlilikler, kız çocuk-
lannın yok sayılarak sadeceta-
nm işçiliğinde kullanılışı, ka-
dının köleden beter cahil ve
yeteneksiz bırakılması, üstü-
ne üstlük töre cinayetleri vs.
saymakla bitmeyen dertler.
Onları her zaman içten ve dış-
tan çıkarları için kullananla-
rın başında parti ve dernek
başkanları geliyor. Bu çarpık
yapılaşmalann çarelerine bak-
malılar. Uzun yıllan içerecek bu
çalışmalara onlar egemenlik-
lerini elden kaçırmamak için
yanaşmıyorlar. Işte asıl sorun
burada.
GAP'a devlet bütçesinin on-
da biri sarfedildi. Bu yapıyı
gidip gördüğümde duydu-
ğum sevinç ve heyecanımı
anlatamam. Gelin görün ki o
da topraksız köleleştirilmiş
köylüye yaramadı. Bu konu-
da sadece yurtsever sivil top-
lum örgütlerinin kızlar için aç-
tıkları çaba ve çalışmalan yet-
mez.
Kardelenler her ne kadar
sevindiriciyse de bir yol gös-
tericiliğidir. Başta ağaların ve
de devletin bu işte uzun ko-
şuyayönelmesi gereklidir. Yö-
re insanı kökeni ne olursa ol-
sun bizim canlarımızdır. Bu
kardeş kavgası bitmendir.
Sesli relopm
AKP'yi çekerneyenler, ya-
pılan o görkemli sessjz dev-
rimi görmezden geliyorlar...
ömeğin, okullann eğitim
reformu ile birlikte açıldığı-
nın ayırdına varamıyorlar.
Reformun başındaki Talim
Terbiye Kurulu Başkanı,
mütefekkirZiya SeJçuk un
attjğı mütfıiş adımlardan bi-
(e haberdar değiller. Eği-
timdeki sessiz devrimde,
sesin yeri çok önemli... Ço-
cuklar artık okumayı söz-
cükler, tümceler üzerinden
değil, harflerden öğrene-
cekler. Ses olarak da "e'den
başlayacaklar. Yazma ise
"e/ yazısı" olarak öğrenile-
cek... El yazısı dediğin bir
bütün. Çocuk eiini kaJdmna-
dan en azbir sözcükyaza-
bilmeli ki, el yazısı olsun...
öbür yanda okuma, söz-
cükten değil harften başla-
yacak.. hem de "a "dan de-
ğil, °e"den... AKP'nin eği-
tim refonmunu sesli el ya-
zısına dökersek, kısaca
Küpe
Anımsayacaksınız, geçen yıl
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Or-
kestrası bir smav açmış, Kültür
Bakanlığı sonuçlar açıklandık-
tan sonra sınavın iptal edildiğıni
duyurmuş, sınavdabaşanlı olan-
lar sınavın iptali uygulamasma
karşı açtklan davayı kazanmış-
lar, ancak mahkemekararlan sü-
resinde uygulanmamıştı. Bunun
üzerine sınavı kazananlarCum-
hurryet Başsavcılığı'na başvura-
rak mahkeme karaıiannı uygula-
mayan bürokratlar hakkında suç
duyurusunda bulunmuşlardı. Ge-
çen günlerde Kültür Bakanlığı,
Güzel Sanatlar Genel Müdürü
Bayram BBge Tokel, Genel Mü-
dür Yardımcısı Numan Pekde-
mir, Daıre Başkanı Ahmet Oruç
ileŞefCemileBurcu hakkında
"soruşturma izni verilmesı"ne
karar vermiş. Onlar, "mahkeme
karariannı süres/nde uygu/ama-
dtklan" gerekçesiyle soruşturu-
lacaklar. Asıl sorumluluğu üst-
lenmesi gereken siyasılenn her
dediğine kanıp mahkeme karar-
lannı uygulamayan bürokratla-
nn kulağına küpe olsun!
KİM KİME DUM DO1A BEHÎÇAK bebicak <ı yahoo.com.tr
\
ÇtZGİLtK KÂMİL MASAKACI kamilmasaraci mynet.com
HAYAT EPtK TtlATROSU MLSTAFA BILGIN hayatepik" mynetcom
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAH 17Eylül tctnc.nuuntaz-arikan.com
DÜNYANIN UCUNÛAKl DENİZ..
1822'D£ BUGÜN, MGİU2
(VBO/L)/ "JANE'ADU GEMİSİYLE
OOĞKU YOLA ÇtÜMtŞrt. S* YAŞlNDAKJ lt/Et>DeL,
POK AVCIUĞI vnpMM: /Ç/N GOHEV oeuiztERj-
ME SK SIK S£F£R PÛZ£ML£M£KrEYDİ• AMTHfZK-
TİICA 'YA OOĞRU YAPT7ĞI ÜÇÜUCÜ YOLCULUIC-
TA, ATIAS OKVANUSU'NIJAJ EN GÜNEYİN&BKİ
DENİZİ SULMUŞru.
Su PENİZ, 8 MfLYOA/ KiLOM£7K£KAe£LİIC BİR
8ÖUSEYI KAPLAMAKTAYOI- BI&KAÇ YOSUfJ
J A BİTtü BÜIMMM*Y/)U DE-
Ç
FOk SueÜLEG/ YAŞAMAt£r>4Ypt. SÖZ
U OEfi/'.2S, WE£>O£İ.''AJÖLUMÜA/OEN ÇDK
, 19OO 'DE. ICENDİ AOI ı/£R/LEC£*LT/£.
KAŞİCRA DAİRESİ'NDEN TAŞINMAZIN AÇK ARTTIRMA İLAN1
DosyaNo :000^3Tal
Satıtmasuıa karar \enlen taşınmazın cmsı. nıtelığı. kıvfnetı. adedı. önemli özellıklen 1- Taps fca>dl ve yeri: \ntal>a ılı. Kaş ılçesı. (Sanbelen) Sıdek Kövü. Yanmca me\ kımde kaın Cıll
No 83. SayfaNo 83. Sıra No 3te kavıtlı zeytınlık 2- tnnr durumu: Imar planı dışındadır 3- Halihızır dnnmıa: Aııtal>aılı. Kas ılçesı. ıSanbcknl Sıdek Kö>ü \anmca me\kııiKte kaın
Cılt \ o 83. Sa>"feNo. 83, Sıra No 3'te ka>ıtlı zeytınlıktu Taşınmazın tamamı 18.200 m2"dır Taşınmazın hudutlan. doğusu 161-IĞ!] no'lu laşlar \e 52 no'lu ze>tıolık parselı. batısı 121-160
no'lu laşlar vt 21 no'lu zeytınlık parselı. kuzevı 128-162 no'lu taşlar ve Mustafa Çetın zejnnlıgı. günejn 160-161 DO'IU laşlaı \e 51 no'lu ze>iınlık parselı ıle çe\-nlı taşınmazdır Ze>iınlık
vashnda bir yer olop. taşmmaz uzennde 4O-t5 şaşlannda aşılı ze>1ın aöaçlan ardır
o
ol0 me>llli olup, ışlenebılır tanma eKen^lı değıldtr Alnapı tesısı olmayıp, denıze 5OO-60CI m uzaktıkta-
dır Taştnmazııı ûstlaıaftnda I00-I5um mesafede patıka yol geçmekıe olup ekonomık olarak su!anama\an sadece >ağmur sulan ıle iuianabıhr kıras ozeUıklere sahıptır 4-Kj>meti: Taşm-
mazm tamamma 36 400 000 000 - TL (36 400.00 YTU bılırkısı laralından kıjmel Ukdır edılmıj olup "bu bedel ûzennden ihale olunacaktır S«tış şartları: 1- Salış O
7
11 2005 gunu ^aat
11 OO'ten 1! !5'e kadar Kaş Beledı^e mezal salonunda açık anırtna suretıvle >
p
apılacaktır Bu artırmada tahmuı edllen kıvTnetın^'060'ını \e rijçhanh alacakhlar \arsaalacaklan mecmuunu \e
saöş gıderienm geçmek şartv ıle ıhate olunur 8ö\le bır bedelle alıcı çıkmazsa en çok aıtıranm taahhüdü bakı kalmak şartıyla P 11 2005 günû aynı yerde \e aynı saatlerde ıkıncı artırma>açı-
kanlacakrır Bu artırmada da rûçbanlı alacakhlann alacagını \e salı^ gıderlennı gecmesı şartıyla en çok artırsna ihale olunur. 2- Artırmaja ı^nrak edeceklenn. lahmınedılen kı>"m<;ttno
o20 Ü
oranında pey akçesı ve>a tvu nuktar kadar banka lemınal meknıbunu •.ermelen lazımdır Satış peşm para ıledır Alıcı ıstedıgınde 10 günü gevmemek üzere mehıl \enlebıhr Tellalı>e r^araı
damga vergısı. tapu harç \e masraflan alıcna amu Bınkmış \ergıler saıij bedelınden ödenır 3- tpotek sahibi alacaklılarla dığer ılçılılenn t') bu ga\-nmenkul ûzenndekı haklannı ozellıkle
fai2 \e gKkrlere daır olan ıddıalanm davanagl belgeler ıle on beş gün ıçınde daıremıze bıldırmelen lazımdır -\ksl takdırde haklar? tapu sıcılı ıle sabıt olmadıkça payla^madan hanç bırakıîa-
caklardır 4- San$ bedelı hemen ve>a \enlen mühlet ıcınde odenmezse lcra ve Iflas Islanunu'nun 133 maddesı geregınce ihale feshedılır ikı ihale arasındakı farktan ve
o
ol0 iaszden alıc\ ve
kefıllen mesul nıtulacak ve hıçhu hükme hacet kalmadan kendılennden tah-ıil edılecektır 5- Şartname ılan tanhınden ıtıbaren herkcMn iorebılmesı ıçın daıre açık olup gıden venldıgı takdır-
de ısteyen alıcı>a bır ömegı gomlenlebılır 6- Satışa ıştırak edenlenn şartname)! görmuş ve münderecatmı kabul etmış sayılacakları. bajkaca bılgı almak ısteyenlenn 2000.73 Tai sayılı doş-
> a numaraâiyla mûdurlüğûmüze başvurmalan ılan olunur (• t tlgılıler tabıru;â ırtıfak hakkı a ıh. Men de dahüdır Basm 42996 '"»
SAGNAK
NtLGÜN CERRAHOĞLU
Clooney'den
Gazetecilik Dersi!
Türk medyasının etkılı kalemlennden bıri altı-yediyıl ön-
ce "Kara mercekli - pembe tnercekli gazefec/ter" üze-
rine bir yazı yazmıştı. Yazıyı saklamadım. Ama hatırlıyo-
rum. Habriıyorumçünküşokeolmuştum.özetleyazı, "asık
suratlı |te/a-merceWı) gazetedliği" mahkûmediyor, mes-
leöe yeni bir mısyon yüklüyondu: Hemşirelik!
lnsanlann ufkunu karartmamalı, umut ve moral ver-
melı, kısaca "pembe mercek" takmalıydık. "Kara mer-
cekli gazeteciler" didaktik, sıkıcı ve bunaltıcıydılaıi
Basının işlevi adına yeni bir "milat" olarak algıladığım
yazıyı kaleme alan meslektaşımız, gazeteciliğin a-b-
c'sıni gayet iyi bilen, anlı şanlı bir "iletişim uzmanıydr.
Ama büyük bır gazetede, gülünç olma riskini göze ala-
rak böyle bir yazıyı kaleme alabildığine göre pembe
mercekli gazeteciliğı savunmak, artık demek ki "meş-
ru hale gelmişti!" Meslekte yeni-eski, herkesin bundan
böyle bellemesı gereken altın kural buydu: Pembe mer-
cek "in", kara mercek "out"!
Medyanın ezberini bozan film...
Venedik Fılm Festıvali'nın en çok konuşulan filmi,
"Good Night and GoodLuckî" ışte bu post-modem "ez-
ben bozuyort". Ünlü Amerikan televizyoncusu (CBS) Ed
Murrow'un serüvenini beyazperdeye aktaran George
Clooney'nın filmi pembe mercekli gazetecıliğe kestir-
meden "Hayır" diyor ve bır "klasiği" yıneliyor
"Pembe ya da kara, gazeteci hiçbir mercek takma-
malı. Yalna gerçeğe sadık kalmalı ve yalın gerçeği an-
latmalı! Gerekirse bunun için yok olmayı dahi göze al-
malı. Gazetecınin tek sorvmluluğu budun"" Nokta.
Brokeback Dağı'na -"Brokeback Mountain"- gi-
den "Attm Aslan" dahil, gördüğü ılgi açtsından tüm ra-
kiplerinı açık farkla geride bırakan "Good Nıght and
Good luck!"m ((lyı Akşamlar ve İyi Şanslar) kazandığı
"manevi zafenn" nedeni bu.
"Yurttaş Kane" - Berlusconi - diyannda olmasak
"Altın Aslan", "İyi Akşamlar ve İyi Şanslar'a gıdecekti.
Buna hiç kuşkunuz olmasın. Sinemaseverler ve eleştir-
menlenn ılk tercihi buydu. Ama "pembe mercekli ga-
zetecilik" Çızme'dede revaçtaoldugundan, Clooney so-
nunda "en iyisenaryo" ödülüyle yetinmek zorunda kal-
dı. Filmde "McCarthy-aliğe" bayrakaçan -asık yüzlü(!)-
"anchorman" Ed Murrovv'u canlandıran David Strat-
hairn de, "en iyi aktörödülüyle" taçlandınldı.
Gazetecinin sorumluluğu nedir?
Clooney'nın filmi, "sil baştan yazılan gazetecilikku-
rallanna" karşı bır başkaldın. Yönetmen olarak ikinci
kez kamera arkasına geçen Hollywood'un yakıştklı ak-
törü aslına bakarsanız, gazeteciliğin ılk kuralını hatırlat-
maktan başka bır şey yapmıyor:
"Basının görevı insanlan eğlendirmek değildir. Ka-
muoyu oluşturmakta görevli medya; sponsoriar ve çı-
kar gruplannın acımasız baskılan karşısında dahı öğ-
retmek, aydınlatmak ve ilham vermek amacıyla kuila-
nılabilir. Her şey elinizdeki aracı (filmde TV) nasıl kul-
landığınıza bağlı. Medyanın bir sorumluluğu var. Bu
sorumluluğu hiçe sayan gazetecilik, dezenformasyon
aracından başka şey olamaz!"
"lyı Akşamlar ve lyı Şanslar"\r\ ana mesajı bu. llginç
olan böytesine basit, böylesine bilinen, böylesine temel
bir kuralın yaşadığımız dunyada "devrimcf" bir nitelik ka-
zanması. "Beyiikkurallanhabrlatmanın' dahı bundan böy-
le bır "cesaret eşiği" ile özdeşleştirilir hale gelmesı. Ge-
otgeClooney'nınVenedik'tedakikalarcaayaktaalkışlan-
masının nedeni, "bu cesur mesajr(!) hiç çekinmeden,
reyting ve gösten dünyasının ortaana taşıması oldu.
G. Clooney hıkâyenin merkezine, '50'li yıllar Ameri-
kası'nda senatör Joseph McCarthy'nın muhaliflere
karşı yüruttuğu "kiriisavaşı" deşıfre eden gazeteci Ed-
ward R. Murrow'u Pavid Strathaim) yerieştrmiş. Ken-
disı hem filmi yönetiyor, hem de bizzat Murrow'un pro-
düktörü "Fred"\ oynuyor.
Ed Murrovv ve Fred, "CBS" kanalında bir grupgaze-
teci ile birlikte hertüriü baskıyı göze alarak, McCarthy'ntn
"kırtı savaş" yöntemlennı açık etmeye karar venyor. Ve
bunu başanyortar. Ama ne pahasına! Içlennden biri bas-
kılara dayanamayarak "ıntihar ediyor". llgisiz saatlere
kaydınlan Murrow'un programı, "ufalama yöntemiyle"
ekrandan yok edilıyor. Ekipteki diğer gazeteciler de te-
ker teker "kovuluyor!" Hikâye gerçek. McCarthy'yi ta-
rihegömen gazeteciler, senatörle birlikte tarih olmayı gö-
ze alıyor ve de tarih oluyorlar.
Gazetecilik neydi, ne oldu, ne olmalı? Tarih yapan ga-
zeteciler kimlerdi? Clooney'nin filmi baştan sonabu so-
rulan irdeliyor. Gazetecilik okullannın klasik "referans-
lanndan" bırine dönuşecekfilm hakkında söyleyecek-
lenm bitmedi. Gensi pazartesiye...
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLD.\NSAĞA:
1/ Toroslar
üzerinde,
Adana'ya
yaklaşık 100
km. uzaklıkta
ünlü bir yay-
la. 2/ Doğu
Anadolu'da
bir göl... Bo-
ru içindeki bir
akışkarun akı-
şını durdur- 9
maya ya da
serbest bırakmaya
yarayan aygıt. 3/Giy-
si kolu... " — odası
ne olacak/Bir masa
3
iki sandalye" (N. Cu- 4
malı).4/"Zaman,\r
a- 5
kit'anlamındayerel 6
sözcük... Çin ve Ja- 7
ponya'datümdünya- 8
ya yayılmış strateji 9
oyunu. 5/Neodim elementinin simgesi... Hıristi-
yan. 6/Bir yaşını geçmiş dişi dana... Övme. 7/Ka-
rakter... Parlak yüzlü bir tür ipekli kumaş. 8/ Gü-
lünç bir biçimde giyinip süslenen kadın... Gele-
neksel Japon halk türkülerine verilen ad. 9/ Kir-
pik boyası.
YUKAMDAN AŞAĞIY\:
1/Ankara'nın su gereksinimirü sağlayanbarajlar-
dan biri. 2/Tanmda kullanılan azotlu gübre... îçi-
ne çeşitli katıklar konularak sanlmış yufka ekme-
ği. 3/Tırpanabahğına verilen bir başka ad... Olay.
4/Ses...Devlet IstatistikEnstitüsü'nünkısayazı-
lışı... Bir görevin yürütülebilmesi için merkez ola-
rak seçilen yer. 5/ En kalın erkek sesi... " — ge-
lıcekcümleeksiklerbiter" (YunusEmre). 6/Dün-
yanın en yüksek tepesi. II Meyve kurusu... Kadi-
fe. 8/Uzakdoğu kökenli bir dövüş sporu. 9/ tskam-
bildeki dört renkten biri... Yürürken dayanmak için
kullarulan kaiın sopa. r