Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
27 TEMMUZ 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Ipak Çelişkileni
BAŞKAN BUSH, "Kitle imha silahlan imal edip
birftktiriyor" diyerek Saddam'ın Irak'ını istila edip
işgali sürdürecek ve Avrupalı bir yığın devlet onu
destekleyıp asker bile yollayacak; ama Batılı ka-
mu:oyu, AB ve Birleşmiş Milletler biraz mırın kınn
sonrası büyük bir yalana dayalı bu işe sessız ka-
lacak.
Türkiye, son aylarda ve gencecik subaylanyla er-
lerinden her gün birkaç şehit vermeye başlayınca
PKKsızmalarınakarşı sınırötesı operasyon düzen-
lemeyi düşünmeye kalkınca dünya da ayağa kal-
kacak ve hatta ülke içinden "Böyle bir şey yapar-
sak hem Amerıkalılarla Avrupalıları, hem Iraklıla-
n hem de bütün Araplan kızdınr ve üstelik tam so-
nuç da alamayız" diye sesler çıkacak.
Olacak ış mi? Hani laf gelimi söylenen "ölür
müsün, öldürür müsün?" diye bir söz vardır, onun
gibi bir şey.
Ama bu çelişkiden de öteye ınsanı asıl çileden
çıkaran, Irak ve Amerika canibinden ileri sü-
rülrnüş gerekçelerdeki mantıksızlıktır.
Kendisinin de Kürt olduğu anlaşılan şimdiki Irak
Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari, "Merkezi hükü-
metin ya da Kürt yerel yönetiminin denetiminde
olm-ayan bölgeler var; oradakiler harekete geçer-
Jerse Amehkalılarca durdurulup tutuklanırtar. Irak-
lı olmayan silahlı grupları denetim altında tutmak
ve komşu ülkelere yönelik etkinliklere kalkışma-
larını önlemek konusunda Türkiye'ye söz verdik"
diyor.
Bu durumda sormaz mısınız, "Denetim altında
tutamadığınız bölgeler Türkiye sınmnda olduğu-
na göre sızma hareketlenni nasıl önleyeceksiniz?"
diye? Zaten sormaya ne gerek var, olanlar mey-
danda, sızmalar önlenmiyor.
T ürkiye'nin sınır ötesi operasyona gırişmesinin
"istenmeyen sonuçlara yol açabileceği" ko-
nusunda Ankara'yı uyaran Amerikalıların söyle-
dikleri ise daha da gülünç: "Artık Irak'ta seçimle
işbaşına gelmiş egemen biryönetim var; onun ıra-
desfni yok sayamazsınız" demekteler.
Aslında "Biz izin vermeyiz" demenin bir başka
çeşidi değil mi bu? "Egemen yönetim"'m ne ka-
dar "egemen" olduğunu bilmezler mi?
O zaman şu sonuca varmak gerekiyor: Türkiye
sınınndaki PKK sızmalannın önlenmesi için Ame-
rikalılann Bağdat hükümetıne ve bölgedeki Kürt yö-
netimine söz geçiremeyeceği olasılık dışı oldugu-
na göre olanlar ABD'nın göz yumuşuyla oluyor
demektır.
Tezkere olayının dolaylı cezalandınlışı mı?
Birincı Körfez Savaşı sonrasında aıleleriyle bır-
likte Pasifik Okyanusu'ndaki Guam Adası'na gö-
türülüp on yıl süreyle "yan-Amenkalılaştınlmış"
Kürtlerin oralardaki yönetimlerde egemen duruma
getirilmiş olmasından kaynaklanan birdurum mu?
Yoksa Türkiye'nin güneyinde bağımsız bir Kürt
devletinin kuruluşuna PKK'yi de ortak kılmak gibi
haince bir planın parçası mı?
Cumhuriyetimizin Karşısındakiler...
İSTANBUL 14. İCRA DAİRESİ'NDEN
TAŞEVIRIN AÇIK AKTTIRMA ÎLANI
Dos>a\o 2005 6548
Bir borçtan dolayı hacızlı \e aşağıda cıns, mıktar ve
degerlerı yazılı mallar satışa çıkanlmış olup,
Tîırıncı artırmanın 03.08. 2005 günü saat 12 40-12
50de tş Kulelen 4 Levent- tstanbul adresınde yapılacağı
ve o gün kıymetlennın %60'ına ısteklı bulunmadığı tak-
dırde 08.08.2005 gunü avnı ver ve saatte 2 amrmanın
yapılarak satılacağı. şu kadar kı artırma bedelmın malın
tahmın edılen değennın
O
o40'ını bulmasının \e satış ıste-
yenın alacağına rüçhanı olan alacaklann toplamından faz-
la olmasının ve bundan başka parava çevırme \e pavlann
paylaştırma gıderlerını geçmesınin şan olduğu. mahcu-
zun satış bedelı lizennden %1 oranında KDV'nın alıcıva
aıt olacağı \e satış şartnamesının ıcra dos\asında göriile-
bıleceğı, gıden venldığı takdırde şartnamenın bır ömeğı-
nın ısteyene göndenlebıleceğı. fazla brlgı almak ıste>en-
lerın yukarıda yazılı dosya numarasıyla daıremıze baş-
vurmalan ılan olunur
Takdir Edilen Değeri
Lıra- 22 000.00 YTL
Adedı: 1
Cınsı. nıtehğı \e önemlı ozellıklen 34 BV 0340 plaka-
lı. 2005 model Fıat marka. çelık gnsı Punto. 1 3 M Jet tı-
pı, hususı oto Ön sol çamurlukta hafif çızık, ön sol tam-
ponda ezıklık. sol arka tampon çızık, ön cam çatlak. sag
arka kapı hafıf çızık. Basın: 35653
Bütün dünya uluslan el ele, banş içinde, kardeşçe yaşayacaksa bunun yolu,
karşılıklı saygı ve anlayışı yeşertmekten geçer. Açlığın, yoksulluğun,
yolsuzluğun, her türlü kirlenmenin yaşandığı dünyamızda tüm uluslann, bu
görüşü benimseyecek ve bunun evrensel banş için ne denli önemli olduğunu
kavrayabilecek, art niyetsiz yöneticilere gereksinimi vardır.
Prof. Dr. Cengiz ERTEM
• • lkemız bir yol aynmına doğru
U
sürükleniyor. Bu gidişı körük-
leyen ve Atatürkilkelerine bağ-
h, laık, demoratik Türidye Cum-
huriyeti'ni içlerine sindireme-
yenler var. Kimdir bunlar?
1. Öncelikle ülkemizde şenat düzenini
egemen kılmak ısteyenler; çağdaş hukuk ve
devlet anlayışının yerine Islam ilkelerine da-
yalı teokratik bir devlet kunnak isteyenler.
Bu gruba girenler laik düşünce yapısına
düşmandırlar. Dolayısıyla ülkemize laik-
lik anlayışını getiren Atatürk'e de karşıdır-
lar. Bu nedenle 29 Ekim'lere, 19 Mayıs'la-
ra, 23 Nisan'lara katlanamazlar. "Cumhu-
riyet" sözcüğünün "demokrasi" ve "laik"
sözcükleri ile bırlıkte kullanılması hiç hoş-
lanna gitmez. Ah, şu Mustafa Kemal, Ça-
nakkale gibi bir yüce destanın başkişisi ol-
masaydı ne iyi olurdu! Sırf bu yüzden Ça-
nakkale Zaferi'ni nasıl anacaklarını şaşın-
yorlar. Bunlar Türk ulusu, Türk vatandaşı
gibi içinde Türk sözcüğü geçen deyişlere
de sıcak bakmazlar. Ulus devlet yerine
"Arap miflivetçiliği"ni, Islam birlığinı yeğ-
lerler.
2. Sömürgeci ve yayılmacı emellerinden
bir türlü vazgeçmeyen Batılı devletler. Bun-
lar laik, demokratik Cumhuriyetimizı ka-
bullenemeyen ikinci kesimi oluşturmakta-
dır. Bu devletlerde ülkemize ve insarumı-
za karşı geliştirilen resmi ve özel öğretiler
ve uygulanan politikalar toplumlan ve bi-
reyleri etkilemekte ve onlan önyargüı dav-
ranmaya, düşünmeye itmektedir. Bu ögre-
tılerle beslenen toplumlar bizimle ilgili ola-
rak yakın dönemlerde karşılaştıklan üç ger-
çeği kabullenememektedırler: Çanakkale
Zaferi, Kurtuluş Savaşı ve Atarürk
Çanakkale savaşlannı, ne Fransa ne de An-
zaklan kullanan Ingiltere unutmuştur. Top-
lumumuzu ümmet çizgisine çekmek iste-
yenler Çanakkale Savaşı'ndan Atatürk'ü
silmeye çalışırken Avrupalı devletler, gü-
nümüzde, iki yönden, bu yenilginin acısı-
nı duymaktadırlar.
Birincisi, birçok yazann, şairin de arala-
nnda bulunduğu düşün ve devlet adamla-
rının öğretileriyle, sözgelimi Victor Hugo
gibi dev bir sanatçının dizelerindeki yalan
yanlış düşüncelerle bilendikleri bir ulusu,
dünyanın en kanlı savaşlanndan biri olarak
tarihe geçen bu savaşta alt edememiş olma-
nın verdiği düşünsel-tinsel burukluk. îkin-
cisi, daha sonra kendilerine daha başka ye-
nilgiler de tattıracak olan ve yayılmacı-sö-
mürgeci emellerıni kursaklarında bıraka-
cak olan Atarürkgibi bir önderin bu savaş-
ta başrolü oynamış olmasının dayanılmaz
ağırhğıdır. Bu yıl düzenlenen Çanakkale
törenlenne Batı insanı büyük ilgi gösterdı
ve şaşırtıcı biçımde, olağanüstü bir yoğun-
lukla katıldı. Bu durumu. içinesürüklendik-
leri bir yanılgının anlaşılması ve evrensel
banşa özlemin bir belirtisi olarakalgılamak
istiyoruz.
Ülkemizde bu törenler toplumumuzun
gerçekleştirdiği büyük utkuyu kutlamak ve
her ulustan ölenlen saygıyla anmak için
düzenlenmektedir. Atatürk, kendılennı yö-
netenlenn saplantıları uğruna, hiç yoktan
ölen yabancı askerlerin yüreğı yanık ana-
lannı
tt
Gözyaşlannmdmdiriniz.Evlatian-
nız bizim bağnmızdadır ve huzur içindedir"
sözlenyle tesellı etmeye çalışmıştır. Bu tö-
renlerde büyük bir katılımı gerçekleştiren
Batı insanının, Atamızın bu sözlerindeki
derinliği anlayabileceğini umanz. Yoksa
günü gehp bu utkumuzu da bir yolla çar-
pıtmak isteyen öğretilerin tuzağına düşebi-
lir. Tanhsel olaylannnesnel değerlendirme-
lerden uzak yorumlarla toplumlara aktanl-
masının o toplumu oluşturan bireyleri na-
sıl etkilediğine küçük ama çarpıcı bir örnek
vermek istiyorum: 70'li yıllarda Ankara'da-
ki bir lisede askerlik görevini yerine getir-
mek üzere öğretmenlik yapan genç bir Fran-
sız, istediği yanıtı alamadığı için Türk öğ-
rencisıni derslikte döverken "Çanakkale
öyle geçilmez, böyle geçiür" diyebilmiştir.
Önemsiz gibi göriinen bu ve bunun gibi
olaylar kimılerinin toz konduramadığı Ba-
tı insanının, hele sömürgeci bir devlet an-
layışının egemen olduğu toplumda yetişmiş-
se, hiç de yansız davranamadığını göster-
mesi açısından ilginçtir.
Bu anlayışın resmi ya da özel kanallarla
pompalandığı toplumlann insanlan, ülke-
mızın, tarihinin hiçbir dönemınde, sömür-
geleştirilememiş olmasını şaşkınlıkla kar-
şılarlar.
Osmanlı devletinin, ele geçirdiği toprak-
larda yaşayan toplumlan sömürmemiş ol-
ması da sömürgecihği, bilimsel yollan da
deneyerek uygulayan ve bır devlet felsefe-
sı olarak benımseyen devletlerin akıllannın
alamayacağı brr olgudur. Ülkemizde, Ata-
türk'le birlikte, çağdaş uygarlık yoluna da,
baskılara boyun eğmeyen, bağımsız yenı
bir devlet, yeni bir toplum, yeni bir ınsan
yaratılmıştır. Insanımıza bu bilınci vermek
ıçın ilköğretım okullannda çocuklanmıza
öğretılen ve
tf
Türküın,doğnryıııııJ
B
sözcük-
leriyle başlayan söylemlere takılan yerli ve
yabancı akıl hocalan Fransa'nın Cezayir'de
Cezayirli çocuklara, derslere başlamadan ön-
ce, ülkenin etnik yapısıyla da hiç mi hiç bağ-
daşmayan "Atalarumz Gahahlar" söyle-
mini yıllarca, zorla ezberletmesini bilmez-
den gelirler.
Dünyada pek çok ülkenin örnek aldığı
ve bir eşi daha görülmeyen Kurtuluş Sava-
şımız her aşamasında adına türküler yakı-
lan ölümsüz bir destandır. Bu savaşla ulu-
sumuz Batılı devletlerin pençesinden kur-
tulup ayakta kalabilmiş ve tarihe damgası-
nı vurmuştur. Insanlannı önyargılarla bes-
leyen Batılı devletler böylesine tarihin yö-
nünü değiştiren bir yenilgiyi ve kendileri-
ne bu yenilgiyi tattıran bir insanı nasıl unu-
tabilirler!
Güçsüz gördükleri anda üzenne çullanıp
yok ermek istedikleri bir ulus ve onun lide-
ri tararından bozguna uğratılmışlar, Lozan'ı
imzalamak zorunda kalmışlardır. Parasal
ve siyasal tutkulannı, tüm dünya uluslany-
la banş içinde birlikte yaşamaya yeğ tutan-
lann, bu yenilgının öcünü, bir yolunu bu-
lup almak ıstemelennden daha doğal ne
olabilir? Adını duymaya bile katlanama-
dıklan Atarürk' ün "Yurtta banş dünyada
banş" sözü, keşke bır şeyler öğretebilmış
olsaydı kendilerine! Hiç değilse kendi dü-
şün adamlanndan birinin, Saksonyalı ra-
hip Hugo'nun, "Güçlükişi,sevgisiniherye-
re yayabtten kişidir" sözüne kulak verebıl-
selerdi. Yayılmacılığın kültürel ılişkılen
arttırdığı savı ileri sürülür hep.
Oysa unutmamalıdır ki sömüren kişi, yer-
lı dilini yalnızca daha iyi buyruk (emir) ve-
rebihnek için öğrenir. Küreselleşme onlar
için, tüm uluslan kucaklayan, insanlığm
yarannı gözeten bir olgu değil, daha kolay
sömürmenin bir aracıdır. Batılı ülkeler, her
bakımdan güçlü, laik, demokratik bır Tür-
kiye Çumhuriyeti'nı görmek istemezler kar-
şılannda. Onun yerine, kendilerinin dışrn-
da duran, kendilerine rakip olmayan, ezil-
miş, bilinçsiz bireylerden oluşan, her an is-
tediklerini kolayca elde edebilecekleri, do-
ğal kaynaklan dahil her türlü değerine ko-
layca el koyabilecekleri, kolayca sömüre-
bilecekleri bir ülke ve bir toplumu düşler-
ler.
3. Laik, demokratik Türkiye Cumhunye-
ti'ne karşı olan üçüncü grup, çeşitli adlar
altında karşımıza çıkan PKK terör örgütü
ve onun yandaşlandır. Bu örgütün AB üye-
si bazı Batılı ülkeler tarafından nasıl des-
teklendiğini biliyoruz. Bizde de aynlıkçı
söylemleri demokratik özgürlük kılıfına
sokmaya çalışanlar var. Bunlar, yirmi yıl ön-
cesine kadar ülkemize gelen turistlerin, hiç-
bir kültürel ilgi duymadıklan, adlannı bile
bilmedikleri Güneydoğu illerimizi daha ül-
kelerindeyken tek tek nasıl ve neden öğren-
dikleri, yurdumuza ayak basar basmaz kar-
şılanndakilere niçin öncelikle bu yöremiz-
le ilgili sorular yönelttikleri üzerinde biraz
olsun kafa yormak sıkıntısına girmiyorlar.
Koyu derili bir Avrupa ülkesi vatandaşına
"Nereüsin" diye sorduğumuzda, rahatça
"Ingilizim, Hoflandabyun ya da Fransmm''
diyebiliyor. Bunun üzerine, kimimiz, el-
bette uygarca bir davramş olmayacağıru ve
vatandaşlık kimliğinin temel alınması ge-
rektiğini bildiğimiz için, kimimiz de bu ko-
nulan aklımıza bile getirmeyip Batı ülke-
lerinin insanına her şeyi hak gördüğümüz-
den, kendisine "Asıl kökenin ne? Bu ülke-
lere hangi sömürge ülkesinden geklin" so-
rusunu yöneltemiyoruz. Ancak bir AB ül-
kesinde, bir üniversite hocası, Türkiye'den
giden ve benzeri bir soruyu *Ben Türküm"
diyerek yanıtlayan bir öğrenciye hiç yüzü
kızarmadan, hiçbir ahlaki kaygı duymadan,
herkesin içinde "Doğru söyle, Türkmüsün
Kürt müsün" sorusunu yöneltebılıyor.
Bu gibi olaylan bireysel olaylar olarak ka-
bul edemeyız. Bağımsızlığımızı, devleti-
mizin laik yapısını içlerine sindiremeyen sö-
mürgeci yönetimlerin, ülkemızin dokusu-
nu, etnik kanaldan girerek parçalama yolun-
da, resmi ya da özel ögretilerle halklannı
nasıl yönlendirdiklerinin ve giderek yaygın-
laşan bir tavnn göstergesidir bu olaylar.
Yukanda saydığımız bu üç grup, her bı-
ri kendi emeline ulaşmak için aynı amaçta
bırleşmektedir: Laik, demokratik Türkiye
Cumhuriyeti'nin bu yapısını bozmak, ba-
ğımsızlığrnı ortadan kaldrrmak, onu ola-
bildiğince güçsüz konuma getirmek.
Sonuç
Bütün dünya uluslan el ele, banş içinde,
kardeşçe yaşayacaksa bunun yolu karşılık-
lı saygı ve anlayışı yeşertmekten geçer.
Açlığın, yoksulluğun, yolsuzluğun, her tür-
lü kirlenmenin yaşandığı dünyamızda tüm
uluslann bu görüşü benimseyecek ve bu-
nun evrensel banş için ne denli önemli ol-
duğunu kavrayabilecek, art niyetsiz yöne-
ticilere gereksinimı vardır.
Türk ulusu olarak biz, yurttaşlık bilin-
ciyle, hem evrensel değerleri benimseyip
hem de onlan dünya toplumlanna anımsa-
tarak yeryüzünde saygın bir konumda bu-
lunmak istiyorsak sürüklenmek istendiği-
miz yol aynmında laik, demokratik Cum-
huriyetımize sahip çıkmalı, Atatürk'ün şu
sözlenni unutmamahyız "Muhterem mil-
letime şunu tavsiye ederim: Sinesinde yetiş-
tirerek başının üstüne kadar çıkaracağı
adamlann karundaki vicdarundaki asıl özü
çokm incekmek dikkaünden bir an vazgeç-
mesin."
PENCERE
Erkeklik Oliiyor...
Bekir Coşkun'a çok bozuldum; yukarda Allah
var, doğrusunu söylemeliyim...
Ordu'nun Ulubey ilçesınde AKP Ordu Mılletve-
kili Enver Yılmaz'ın kardeşinin kına gecesinde
AKP Grup Başkanvekılı Eyüp Fatsa ve arkadaş-
lan tabancalaria havaya ateş açmışlar...
Grav.. grav.. grav..
Gazetelerde aslan milletvekillerinin fotoğraflan
var; şaka değil, bu takımın başında AKP Grup
Başkanvekılı bulunuyor...
150'ye yakın mermi yakılmış; savcılık soruştur-
ma açmış; ama, milletvekillerinin dokunulmazlık-
lan var, dosyalar bekliyor..
Daha çok bekler..
AKP Hükümetı'nın, Başbakan'ın, bakanların,
milletvekillerinin yolsuzluklanna ilişkın dosyalar da
bekliyor..
Daha çok bekler..
Peki, ben sevgili Bekir Coşkun'a neden bozul-
dum?..
•
Çünkü Coşkun olayı ele alırken ateş eden mil-
letvekillerinin bıyıklı olduğunu vurgulayarak diyor
ki:
"Ben bıyıklı erkek gördüğümde onun tabanca-
sı da olduğunu düşünürüm. Tabancalı erkeklerin
ise genelde bıyıkiı olduklannı siz zaten görüyor-
sunuzdur.
Kısacası bıyık tabancayı, tabanca bıyığı tamam-
lar."
Yazıyı okuduktan sonra AKP grubunun başın-
daki Eyüp Fatsa'nın gazetelerde çıkan tabanca-
lı fotoğrafına baktım, hazret bıyıklı...
Ne var ki az sonra aynada kendime baktım; ben
de bıyıklıyım...
Tabancam var mı?..
Var!..
•
Bizim peder savaştan savaşa koşmuş bir subay
olduğundan eskiden evımizde çeşitli silahlar bu-
lunurdu; bır Alman mavzen, bırsedef kakmalı Arap
cenbiyesi; bir savaş anısı kasatura, vb...
Büyüdüm, yaşımı başımı aldım, terör başladı, ya-
zarlar da sılahlanmaya başladılar; dost ahbap de-
diler ki:
- Senin silahın yok mu?..
- Yok!..
Eş dost baskısıyla bır küçük Brovvning almak zo-
runda kaldık mı?..
Al başına belayı!..
Peki, kime karşı ve nasıl kullanacaksın bu sila-
hı?..
1970'lerde Maltepe Tutukevi'ndeydim; yan ko-
ğuşta da Dündar Kılıç yatıyordu. Akşamlan za-
manın ünlülennden Suttan Demircan ve Oflu Is-
mail'le çay içmeye bizim koğuşa gelirdi; laflar-
dık...
Bir gün sordum:
- Dündar sen nasıl ateş edersin?..
Çünkü tek başına oraya buraya dalıp ortalığı
dağıtan adam şöhretıne sahıpti. Elini yumruğa dö-
nüştürüp ışaret parmağını açarak dedi ki:
- Abi, ben böyle ateş ederim..
•
AKP Grup Başkanvekilı'nin gazetelerde çıkan fo-
toğraflanna bir kez daha baktım, Eyüp Fatsa ta-
bancasıyla ateş ederken gözlennı kapatmış...
Olur mu canım, ayıp değil mi, bıyığına yakışıyor
mu?..
Bekir Coşkun'un yazısından sonra bir de bu res-
me bozulmayayım mı?..
Erkeklik öldü mü be?..
KADIKÖY ASLtYE 4. HUKUKMAHKEMESİ
2005 103 Esas-2005 228 Karaı
Bıngöl Yayladere Yaylabağ köyü C: 91, Hane:
19'da nüfusa kayıtlı Hasan Behıce kızı 14 7 1976 do-
ğumlu Suphıye Koşar'uı Suphıye ısmıne Sıbel ekle-
nerek nüfiısa Sıbel Suphıye Koşar olarak yazımına
karar venlmıştu. 17.06.2005 Basın: 35621
Doğanm tümguzelliğini hery&ıüyfeya.osıtanr eî dbğmemiş eşsiz bir .~~}p*.
mekan ohuı Terinera Resortğ&pğjda Beach Aspat siderrbcldiyot. : • y,
TERMEHA ÎEÎBRÎ
•'- **•*--*-*&& wwwA$p2tpcom.tr
2kişilik.o<k Temmuz ÎIOYTL f Âğustos Î20YTL komkiams tipiffî
.engöi'ün büyülü ortamında "Keyifli Tatil"
Titreyengöl kıyısında orman içinde
Mavi Bayrak özel plajlı bir rtiya
• Eşsiz doğa, temiz sahil
• 60 dönüm alanda 54'ü villa toplam
383 klimalı oda
• Sabah, öğte, akşam açık büfe yiyecekter, yerli alkollii ve alkolsüz içecekler
• Anne-babalara ve çocuklara özgürlük! "ÇOCUK KULUBÜ"
• Disko ve animasyonlar
• Evcil hayvanlar özel barınakta kabul edilir
• Resepsiyona bildirin Cumhuriyet gazetesi odanızda
• Cumhuriyet ailesinin buluşma noktası
65 yaş üzert korjuklar«rnza,0/ ,. - Jn J î r [ m
F A M I I Y R C 5 0 R
T
Manavgat Side/Titreyen Göl mevkii
www.magicsevenresort.com
+90(242) 756 96 00 +90 (212) 518 94 31-32
^îcsevenresort.corn