23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 27 TEMMUZ 2005 ÇARŞAMBA HABERLER Yeni başkan, Anayasa Mahkemesi'nin 7 üyesinin Meclis tarafindan seçilmesine karşı çıktı Tuğcu'dan siyasallaşmauyansıtLHANTAŞa ANKARA - Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu, Meclis'in, " Yüksek Mahkeme üyelerini doğru- dan ben seçeceğim demesinin" mah- kemenin siyasallaşmasına neden ola- cağı uyansında bulundu. Tuğcu, üye- lerin temsilci düzeyinde bir bölümü- nü Meclis'in seçmesinin olabilece- ğini ancak çoğunluğun yargıç olma- sı gerektiğine işaret etti. Tuğcu, birey- sel başvuru yolunun açılmasuıın öne- mini vurgularken "Neden vatandaş- lanmız haklanmAvrupa tnsan Hak- lan MahkemesTnde aramaya gftsin, biz burada>iz" dedi. Önceki gün Anayasa Mahkemesi Başkanhğı'na seçiJen Tülay Tuğcu, makamında bir grup gazeteciyi kabul etti. Gazatecilerin gündeme ilişkin sorulannı yanıtlayan Tuğcu, "Bızpo- • Tuğcu, üyelerin temsilci düzeyinde bir bölümünü Meclis'in seçmesinin olabileceğini ancak çoğunluğun yargıç olması gerektiğine işaret etti. Tuğcu, Anayasa Mahkemesi olarak "Bireysel başvuruya talip" olduklannı da söyledi. titikacı, sanatçı değttiz. Söyleyecekle- rimiz yargı kararlan ve bunİara iüş- kin yorumlar olabiür" dedi. Anayasa Mahkemesi'nin yeniden yapılandınlmasına ilişkin modelle- rin anunsatıhnası üzerine Tuğcu, "Bu konuda birkaç modelvar. Türkhe Ba- rolar Birtiği ve bazı meslek kunıluş- ları üe Meclis'in çahşmaianvar. Hep- sininiçinden en uygun vapdannıayı tes- pit edfip yapmak gerekiyor. Tek başı- ha değerlendiremem. Temsil yetkisi bende ancak uygulamanın h/i ve kö- tü geüşimi kurulun tanıammı etkiB- yor. Kurulda değeriendirmek duru- mundayız" dedi. TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burban Kuzu tarafindan hazırlanan taslağuı kabul edilebilir olup olmadığını incelemek gerektiğini anlatan Tuğcu. "Oncekitas- lak azami kabul edebileceğimiz bir şeydi Türidye Barolar Birfiği'nin 3 üyesinden seçilecekse, YÖK'ten seçi- Iecek3 adaydan biri seçilecekse kabul edüebflir. Meclis'21 kişiden 7'sini ben atayacağım derse' elbette ozaman si- yasallaşma olur. 'Doğrudan ben seçe- ceğim derse' sryasallaşmaolur" diye konuştu. Tuğcu, TBMM'nin Yüksek Mahkeme'ye sınırlı ve temsilci düze- yinde üye seçimine sıcak baktığı me- sajını verdi. Türkiye'de yargıçlar var "Bireysel başvuruya talibiz" diyen Tuğcu, bunun günün birinde gelebi- leceğini söyledi. Tuğcu, bireysel baş- vuruya sıcak bakmalannın nedenini, "Nedenvatandaşlaruruzhaklannı Av- rupa tnsan Haklan Mahkemesi' nde aramayagitsin, biz buradayız.Anaya- sa Mahkemesi'nin insan haklan ve özgürlükler konusunda AİHM'den daha ileri kararlan var. İçtihatianıu biliyonız. Çok ağır obnasma rağmen biz bu göreve talibiz" sözleriyle açık- ladı. Anayasa Mahkemesi'ne bazı üye- leri Meclis seçecekse cumhurbaş- kanının da seçebileceğüıe işaret eden Tuğcu, "Cumhurbaşkanı tarafsız, cumhuriyeti, devleti temsil ediyor. TemsilcOer olabiHrama burası mah- kemedir, çoğunluğun hâkimde ol- MUSA ANTER DAVASI Türkiye dostane çözüm önerdi • AlHM'de dava açan Musa Anter'in ailesine 15 bin Avro teklif edildi. Musa Anter'in oğlu Dicle Anter, para ödeyerek suçtan sıynlmanın kabul edilemez olduğunu belirtti. DİYARBAKIR(Cum- huriyet Bürosu) - Türkı- ye, 1992 yılında uğradı- ğı silahh saldın sonucu öldürülen gazeteci-yazar Musa Anter'in yakınla- nnın, Avrupa însan Hak- lan Mahkemesi'nde (AlHM) açtığı davada "dostane çözüm" öner- di. Dosyanın kapatılma- sı için Anter ailesine 15 bin Avro teklif edilirken Musa Anter'in oğlu Dic- le Anter, para ödeyerek suçtan sıynlmanın kabul edilemez olduğunu be- lirtti. Anter, "En büyük ceza verilmeti ki bu ders olsun" dedi. Gazeteci-yazar Musa Anter, 20 Eylül 1992'de Diyarbakır'm Seyrante- pe semti 36'ncı Sokak'ta silahlı saldm sonucu öl- dürüldü. Dava dosyası "faifimeçhuT olduğu ge- rekçesiyle rafa kaldınldı. dedi. Anter ailesinin dos- tane çözüm önerisini ka- bul etmesi halinde, 15 bin Avro'nun ödenme- siyle mahkûmiyet olma- dan dava ortadan kalk- mış olacakn. Ailenin dos- tane çözüm önerisini red- dettiği karannı resmen büdirmesi haünde AÎHM Türkiye'yi yargılamayı sürdürecek. Bu kapsam- da Türkiye'nin mahkûm ohna olasıhğı gündeme gelebilecek. Koray Aydm'uı yargu, ' ın'a, Anayasa Mahkemesi'ne yeni seçilen Tuğcu başkanhk etti. (AA) ması gerekir" dedi. Cumhurbaşkanhğı'nın AhmetNec- det Sezer'in adıyla özdeşleştiği ve başkası seçildiğinde mahkemeye üye belirlemede sakınca olup olmayaca- ğma ilişkin soru üzerine Tuğçu, "Sa- kuıca olmaması lazım. Birisi gide- cek, birisi gelecek. Kurumlarda bu- gün yann otanaz. Umanm iyi kulla- nıhr" dedi. YarguıiD sett çıkışı "Hâkimler ve Savcılar Yasası'nda yapüan değişikfikk yarguun siyasal- laşacağı kaygısına ilişkin yüksek yar- gmın çıkışını paylaşonız mı" sorusu üzerine Tuğcu, "Hayır,düzenkmeler bizim önümüze gelebilir. Bu nedenk göriiş bikiirmeyiz.Göriiş açüdamanuz ihsasıreyohır" karşıhğını verdi. Baş- kanlığa seçihnesini "iyi bir şans" ola- rak değerlendirdiğini anlatan Tuğcu, "Hiç akhma getirmemiş- tim. Damştay'a seçflince başkan olacağmu, hatta Danıştay'dan ayrümayı bi- k düşünmemiştim. Sen ol dediler, olduk. Ben Yük- sek Mahkeme'ye geldi- ğimde, Sayın Cumhur- başkanı, başkandL O cum- burbaşkanı olacak, ben başkan olacağun bunlar çok hayaibir senaryoydu" değerlendirmesini yaptı. Başkanhk seçimini gençlere bırakmayı uzun uzun düşündüğünü belir- ten Tuğcu, "Çok tered- düt eftim. Bumin'in za- manında keşke şöyle şey- ler olsa dedim. Şimdi ger- çekleştirmeimkânı olabi- fir" dedi. Gazetecılerin, bunlann neler olduğunu sorması üzerine, Tuğcu, "Mahkemenin hızhçahş- ması gerekiyor. Dosyala- n hızlandırmak gereki- yor. Ayda 40-50 dosyaya göre haartanmış sistem. Bir şey yapılarak hızlan- dırma gereği bariz orta- da" dedi. îhaleyi alan müteahhitler: Firmanın bakana ait olduğunu sonradan öğrendik Malzeıııeler Aychırnı şiıivetiiMİeıı Yıllarca hukuksal müca- delelerinden bir sonuç ala- mayan Anter ailesi, çare- yi AİHM' ye başvurmak- ta buldu. Türkiye devleti ise "dostane çözüm" öne- rerek dosyanın kapatıl- masını istedi. Anter'inya- kınlanna 15 bin Avro tek- lif edildi. Anter ailesinin henüz bu teklife resmi bir yanıt vermediği, karann ilerleyen günlerde AÎHM'ye bildirileceği be- lirtildi. Musa Anter'in oğlu Dicle Anter ise öneriyi kesinlikle kabul etmeye- ceklerini viargulayarak "Para \eriüp suç ortadan kalkmamah. Suçhılar ce- zalandınlmah. Böyle pa- rayla örtbas etme gibi bir yaklaşım kabul edDemez" ANKARA (Cumhumet Bü- rosu)-Eski Bayuıdırhk ve Iskân Bakam Koray Aydm'uı, yargı- landığı Yüce Divan'daki duruş- mada tanık olarak dinlenen mü- teahhitler, inşaat malzemelerini Aydm'uı şirketinden aldıklannı söylediler. Aydın ise "Müteah- hiüer firmamn bana ait olduğu- nu buseler bürün mabemeyi ahr- lardı" dedi. Yüce Divan'ın dünkü duruş- masına, önceki gün Anayasa Mahkemesi başkanı seçilen Tü- lay Tuğcu başkanlık etti. Duruşmada tanık olarak din- lenen eski Bayındırlık Bakanlı- ğı Müsteşan AB HeKacı, Ay- dın'm ihalelerle ilgili kendisine ya da başka bir bürokrata telkin- de bulunmadığını söyledi. tha- lelerde yapılan tekliflerle ilgili olarak ilgili birimlere bazı not- larbildirdiklerini anlatan Helva- cı. "Ama bu kayırma anlamına gehnez. Konunun incelenmesi istenir" dedi. Koray Aydm, bakanlık yaptı- ğı dönemde, imzasız olanlar da dahil tüm şikâyetleri teftiş ku- ruluna götürdüğünü ve soruş- turma yaptırdığını söyledi. Ay- dın, "Benimdönemimdevapüan soruşrurmalar, ihalelerden ya- saklanan fırnıalar, önceki her dönemden daha fazladır" dedi. Duruşmada tanık olarak din- lenen eski MHP Trabzon Mil- letvekili Orban BıçakçıoğhL Ay- yaz Enerji" operasyonuna kar- şı yapddığmı belirtti. Çiinkü biz dönemin Içişleri Bakam Sadet- tin Tantan'a sahipçıkmıştjk" de- di. Müteahhitler AK Bircan,Er- ciyasAltuuşık ve Metin Inci, ka- zandıklan ihalelerde yaptıklan işin bazı malzemesini Aydın'm ortağı olduğu Yolalan ve Halil ıbrahim Aydın fırmalanndan al- • Müteahhitlerin küçük çapta birkaç kalem malzeme aldıklannı söyleyen Aydın, "Müteahhitler firmanın bana ait olduğunu bilseler birkaç kalem malzeme değil, bütün malzemeyi alırlardı" dedi. dm'mdanışmam SadrettinDin- çer'in gözaltuıda olduğu su^da işkence gördüğünü iddia etti. Bıçakçıoğlu, işkence ve operas- yon hakkînda MHP Genel Baş- kanı Devlet Bahçeü ile görüştü- ğunü belirterek "Sayın Genel Başkan, bunun koaKsyon orta- ğmînkomplosu olduğunuve'Be- dıklanm belirttiler. Bircan ve Inci, bu firmalann Koray Ay- duı ile bağlantısını bihnedikle- rini savundular. Tanıklar, ucuz olduğu için bu firmadan fayans aldıklannı söylediler. Koray Aydın söz alarak, Tür- kiye "de on binlerce müteahhit olduğunu, ancak TBMM Soruş- turma Komisyonu'nun kendi firmasından malzeme alan 9 müteahhidin admı kullandığını belirtti. Bu müteahhitlerin yüz- lerce kalem malzeme arasından ağırlıklı olarak fayans ve küçük çapta birkaç kalem malzeme al- dıklannı anlatan Aydm, "Ben bu firmalan tanryordum, ama onlar firmanın benim olduğu- nu bilmryorlardı. Firmanın ba- na ait olduğunu sonradan öğ- rendikr. Bilseler birkaç kalem malzeme değil, bütün malzeme- yi ahrlardı" diye konuştu. Yüce Divan heyeti, işkence gördüğü ileri sürülen Aydm'uı eski danışmanı Dinçer'in sağlık raporu ve konuyla ilgili suç du- yurusu dosyasmm ilgili yerler- den istenmesine, Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nden aynı id- dialan kapsayan 'Vurgun' da- vasmda yaptınlan bilirkişi ra- porlannm istenmesine, 3 kişinin tamk olarak dinlenmesine ka- rar verdi. Yüce Divan heyeti, duruşmayı, 22 Eylül tarihine er- teledi. 'Yeni mahkemeye gerek yok' Mevcut Yüce Divan ya- pılanmasının doğru oldu- ğunu söyleyen Tülay Tuğ- cu, "Yeni bir mahkeme kurmaya gerekyok. 10 ytf- da bir da>~a gelecek diye. Burada var, gerek olursa çahşma olur ve ohıyor" dedi. Cumhurbaşkanı'nın ye- ni atadığı 3 asil üyenin eylülde yemin töreninin düzenleneceğini bildiren Tuğcu, "Çünkü en az 20 günöocedenprotokoleda- vetçıkarmanız gerekiyor'' dedi. "Cumhurbaşkanhğuıı düşünüp düşünmediği- nin" sorulması üzerine Tuğcu, kendisinin emek- liliği düşündüğünü söyle- di. Tuğcu'nun kızı, anne- sinin başkan seçildiğini çarşıda iken arkadaşlan- nuı telefonu üzerine, eşi ise televizyondan öğren- di. Tuğcu, başkan seçildi- ği günün akşamı ağırlık- lı olarak Danıştay'dan ol- mak üzere kendisini kut- lamaya gelen misafirleri ağırladı. NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Diyarbakır'm Hazro ilçesi kuş uç- maz, kervan geçmez bir yöre midir, bilmiyorum. Dün gazetedeki odama bu ilçenin belediye başkanı Hamrt Ergin geldi. Nevruz sabahı 1 Mart 2005'te vurulduğundan bu yana güvenlik nedeniyle Hazro'ya gide- mediğini söyledi. Bir ilçenin belediye başkanı aca- ba neden görev yerine gidemiyor- du? Devlet onu koruyamıyor muy- du? Belediye başkanı elinde belge- lerle gelmişti. Ben de öyküyü me- rakla dinledim. Anlattıklan ve getir- dikleri belgelere dayanarak olaylar şöyle gelişmişti: • • • Hamit Ergin, 2004 yılının Mart ayında yapılan yerel seçimlerde Sosyal Demokrat Halk Partisi'nden (SHP) aday olmuştu. Oldukça çe- kişmeli bir seçimin ardından 49 oy farkla DYP adayı Fettah Mehme- toğlu'nu geçerek başkanlığı kazan- mıştı. Daha önceki belediye başka- nı olan Recep Dolan ise AKP'den adaydı ve 400 civannda bir oy ala- rak çok gerilerde kalmıştı. Hazro Belediye Başkanı Kente Giremiyor Hamit Ergin, seçildikten sonra bir önceki başkanın icraatları ve en- vanter teslimi için mülkiye müfettişi istemişti. Bu arada seçimden önce Dolan aşiretinden olduğu söylenen ve işe alınan 35 işçiyi, mülkiye mü- fettişlerinin raporlarına dayanarak işten çıkarmıştı. Mülkiye müfettişle- rinin raporları üzerine daha önceki belediye başkanı hakkînda beledi- yeyi zarara uğratmaktan 6 dava açılmıştı. • • • Bu uygulamalar, anlaşılan Dolan aşiretini rahatsız etmişti. Dolan aşi- reti, bir korucu aşiretiydi ve bölgede çok güçlüydü. Bundan önceki dört dönemde bu aşiretin temsilcileri belediye başkanı seçilmişti. 1999 seçimlerinde DTP'den başkan seçi- len Recep Dolan daha sonra ANAP'a katılmıştı, son seçimlerde de AKP'den aday olmuştu. Hamit Ergin, seçildikten iki ay sonra, kendisini öldürmek üzere il- çede rakip aşiretlerin temsilcilerinin de katıldıgı bir toplantı yapıldığı ih- barı aldığını söyledi. Ihbar eden, toplantıya katılan aşiretlerden biri- nin sözcüsüydü. • • • Ergin, bu ihbar üzerine Diyarba- kır*da İnsan Haklan Derneği'ne, Di- yarbakır Barosu'na başvurmuştu. Aynca, çeşitli devlet kurumlanna da ihbarda bulunmuştu. Diyarbakır İHD ve Diyarbakır Barosu bu ihbar üzerine ilçeye giderek incelemeler- de bulunmuş ve bir rapor hazırla- mıştı. Hamit Ergin, bu raporu da yanın- da getirmişti. 1 Eylül 2004 tarihli ra- poru hazırlayan heyet, ilçede he- men her kesimle ve devlet görevli- leriyle görüşmüş ve şu sonuçlara varmıştı: İnsan haklan heyeti, Hazro ilçesinde DEHAP ilçe teşkilatının kurulmasından sonra Emniyet Teş- kilatı ile parti üyeleri arasında bazı sıkıntılann yaşanmış olduğunu tes- pit etmiştir. Hazro ilçesinde feodal yaşam tarzının hâkim olduğunu, bu yaşam tarzının aile içi çekişmelere yol açtığını gözlemlemiştir. Heyet üyeleri böylesi bir toplantının ger- çekleştiğine (Ergin'in öldürülmesine ilişkin yapılan toplantı) dair bilgiyi sadece belediye başkanı olan Ha- mit Ergin'in anlatımlan ve iddialan- na dayandırmıştır. İnsan haklan he- yetinin bir günlük çalışmalan hiçbir şekilde engellenmemiş, görüşme talep edilen Hazro Kaymakamı, gö- rüşmenin gerçekleşmesi konusun- da duyariı davranmıştır. • • • Hazro Belediye Başkanı'nın kor- kusu, sonunda gerçeğe dönüştü. Nevruz hazırlıklan yaparken silahlı saldırıya uğradı, göğsünden ve om- zundan iki yara alarak yere yıkıldı. Her iki taraf da böyle bir saldırıya hazırlıklı olduğu için çatışma uzun sürdü. Bir kişi öldü, çok sayıda in- san da yaralandı. Ölen kişi karşı taraftan olduğu için belediye başkanının kardeşi ci- nayerten tutuklandı. Başkan Hamit Ergin'in evi basıldı. 11 ev yakıldı. ll- çeden 200'e yakın insan zoraki göç ettirildi. • • • Belediye Başkanı Hamit Ergin ağır yaralı olarak üç ay Diyarba- kır'da hastanede yattı. Sağlığına kavuştuktan sonra, yeniden görevi- ne dönmek için Diyarbakır Valili- ği'ne koruma için başvuruda bulun- du. Valilik, yakın koruma veremeye- ceğini, 'çağrı üzerine' korumanın yeterii olduğunu bildirdi. Devletin seçilmiş belediye başka- nı, karşı tarafın korucu aşireti oldu- ğunu ve bu nedenle kentte ege- menlik kurduklarını, korumasız bir şekilde ilçeye gitmesinin ölüm anla- mına geleceğini belirtiyor. llginç bir durum. Valilik, bir bele- diye başkanı ağır bir silahlı saldırıya uğramış ve bu nedenle yaralı olarak üç ay hastanede yatmışken ona ya- kın koruma vermiyor. Nedenini doğrusu merak ediyorum. GLOBALPOLÎTIKÜLTÜR ERGtN YILDIZOĞLU Semptom olarak Vahdettin "Vahdettin hain değildi" diyenlere şunu sor- mak gerekiyor: "Evet böyle diyorsunuz, ama as- lında ne demek istiyorsunuz?" Ah şu terihl Bir Yugoslav atasözü der ki Tarih en belirsiz olanıdır, çünkü her gün yeniden yazılır". Her siya- si mücadelenin taraflan, "tarihi" kendi haklılıklan- nı, rakiplerinin tarihin genel gidişine göre "sapkın- lığını" kanıtlamak için yeniden yazmaya çabalar- lar. Bu çaba, bir hegemonya projesinin destek- lenmesine, bir diğerinin de zemininin çürütülme- sine hizmet eder. Tarihe bu farkındalıkla yaklaştığımızda görürüz ki bir burjuva devrimi (demokratik ya da değil) projesi açısından "eski rejim", tarifi gereği çürük, yoz bir rejimdir. Temsilcileri de hem eski rejimin temsilcileri olduklan hem de yeni rejimin doğuşu- na karşı çıktıklan için "hain" olurlar. Burada söz konusu olan aslında, eski rejimin temsilcilerinin "hakiki" kimlikleri (karakterieri vb..) değil "sembo- lik" kimlikleri, semptomatik variıklandır... Vahdettin'in hainliği de, o zaman kimse buna değinmek zahmetine katlanmamış olsaydı bile, yeni kurulmakta olan Cumhuriyet açısından kaçı- nılamaz bir "tarihsel gerçek"W. Vahdettin'in tarih- sel olarak hain sayılması için iki neden daha var. Birincisi, o, salt eski rejimin değü, »urekii toprak kaybederek, kendi halkında sürekR bir aşağılan- maya yol açarak çökmekte olan, müflis bir reji- min, "gâvurun" elinde oyuncak olmuş bir yönetici sınıfın başıdır. Bu yüzden tüm iflasın faturasını sa- hiplenmek de ona düşer. Ikincisi, Vahdettin bu fa- turayı almamış, iktidan "yabancı" işgali altında çökerken, her onuriu lider gibi "kendi kılıcı üzeri- ne atlamamıştır". Aksine, bu "yabancının" elinde alet olma olasılığına (doğrudan ihanete) kapıyı açık bırakacak bir adım atarak ülkesini terk etmiş, "yabancıya" sığınmıştır. Bu yüzden "tarih", "yeni rejimin", burjuva devriminin, yansömürge bir im- paratoriuktan ulus devlete geçişin, Cumhuriyetin merceğinden baktığı müddetçe, Vahdettin'i, mek- tuplan, pişmanlıklan ne olursa olsun, hain ilan et- mek zorundadır. Hainlik haricindeki tüm kimlikler, bir çöküşün ve yeniden doğuşun "semptomu" olarak Vahdettin'e kapalıdır... "Aslında siz ne demek istiyorsunuz?" Bu tar- tışmada, Bülent Ecevit'in (Lacan'ın bir kavramı- nı ödünç alırsak) salt bir "kaybolan aracı" (vanis- hing mediator) olmanın ötesinde bir işlevi yok. Esas üzerinde durulması gereken, bu "aracının" kaybolmadan önce bir araya gelmelerine olanak sagladığı dinamikler. Türkiye'deki "siyasal Islamda" AKP ile bir "mu- tasyon" yaşandı. "Milli Görüş" yerini Islamın or- yantalist, neoliberal, tümüyle oportünist ve "man- dacı" bir yorumuna, "ılımlı Islama" bıraktı. Baş- bakan'ın başdanışmanının dediği gibi ilk kez "iç ve dış dinamikler örtüştü". Içerde, Cumhuriyet "tarihini" by-pass ederek laiklik karşıtı bir söy- lemle halk sınıflannı etkisi aitına alıp ekonomik ve siyasi iktidan (salt hükümeti değil!) ele geçinmeyi amaçlayan bir akımın hegemonya projesiyte, dı- şandan gelerek bölgede her türlü ulusalcı/bağım- sızlıkçı geleneği ve refleksi, kendi emperyal proje- sine engel akımı sterilize etmeyi amaçlayan Bush yönetiminin 'Büyük Ortadoğu Projesiyie kesişti. Dikkatle bakınca, içerideki akımın devletin "makinesini" kendi siyasi gereksinimlerine uygun girdileri (personel, ideoloji, teknoloji ve mali kay- nak) işleyebilecek ve hegemonya projesine uy- gun çıktılan (politikaları ve yasalan) üretebilecek biçimde yeniden şekillendirmekte olduğunu göre- biliriz. Birbiri ardına çıkan yasalar, devleti ve eko- nomik coğrafyanın, kurumsal çerçevesini, kültürel zemini dönüştürürken (bu, adım adım ve molekü- ler düzeyde gerçekleştiğinden -bu dönüşüm sü- reci Mussolini yönetiminin ilk yıllannı, kadrolan- nın sıradanlığı ve sığlığı da Nazi lideriiğini anımsa- tıyor- ciddi bir direnişle karşılaşmadan ilerieyebili- yor), bir gün gerektiğinde muhalefeti susturacak, zoria bastırabilecek yasalar da devreye girdi. Vahdettin tartışması işte böyle bir iklime ait. "Vahdettin hain değildi" diyenler, aslında "Cum- huriyet, ulusal devlet kurmaya kalkmak, halifeli- ğin ilgası vb. yanlıştı" diyorlar. (Bir ara not: Solun, Cumhuriyetin, demokrasi, insan haklan alanlanndaki eksiklerine yönelik, ta- rihsel konumunun sınırian açısından ileriye dönük eleştirisini, sık sık Cumhuriyetin "varlığının", on- tolojik düzeyde bir eleştirisiyle kanştırması da do- laylı olarak bu hegemonya projesine hizmet edi- yor, kimi zaman projenin adımlannın demokratik reformlar gibi algıianmasını kolaylaştınyor.) Bu Vahdettin söyleminin ve hegemonya proje- sinin bir adım ötesindeyse, "Yeni Osmanlılık" fan- tezisine zemin hazıriamak, gerekli "zeitgeist" (za- manın ruhunu) oluşturmak var. BOP de burada "ılımlı Islam" bağlamında psikolojik bir dayanağa, belki de gelecekte Türkiye'nin ordusu bağlamın- da da kolay kullanılır bir araç elde'etme olasılığına kavuşmaya başlıyor. Sermaye kesimleri arasında, devletin güç odaklan üzerinde süren, kısa döne- me kitlenmiş, "dar açılı" çatışmalar da bu hege- monya projesini hızlandıracak sinerjiyi yaratıyor... ergin.yildizoglu(â gmail.com ÎÇlŞLERl'NDEN AÇKLAMA İSTEDl ANAP'h veküden Aşkın 'a destek ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - ANAP Hatay Millervekili Zü- heyir Amber, Van Yü- züncü Yıl Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkm'a destek vererek hükümet sözcüsünden ve Içişle- ri Bakaru'ndan aydın- latıcı açıklama istedi. .\mber, yaptığı yazı- h açıklamada, uzun yıl- lardan bu yana tanıdığı Rektör Aşkın'ın ünrver- siteye başanlı hizmet- ler verdiğini söyledi. Amber açıklamasmda şu görüşleri kaydetti: " YüzüncüYıl Üniversi- tesi'ni akhn, bilimin ve sanatm egemen olduğu bir kuruma dönüştüren, öğrencilerinin özgür yurttaşlar olarakyetişe- bflmesiiçinyamızca aka- demik gereksinimleriy- le değil.viy ecek,giyecek ve baruıma gibi sorun- larıyla Ugilenen Saym Rektör'ünveyardımcı- lannın sonuna kadar destekçisijim."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear