22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 29 MAYIS 2005 PAZAR HABERLER DÜN1ADA BUGUN ALİ SİRMEN Türk Olmak Zor İş PARİS - Sevgili, Fransa'ya ilk kez 41 yıl önce denizyoluyla geldim. Dedem de ondan yıllarca önce, yine aynı yolu kullanmış. Öğrencilik yıllarımda ise, treni çokça kullandım. özel turlar dışında, denizyolu tarihe karıştı artık. 48 saatlik tren yolculuğunu ise kimse göze almıyor. Uçak biletleri de görece ucuz- laştığından herkes havayolunu yeğliyor. Buraya ilk kez geldiğimde, Türkiye, ciddi bir lise eğitimi alan Frarısızlar için bile yeri bilinse dahi tanınmayan hatta varlığı bile hissedilme- yen, üzerinde konuşulmayan bir ülkeydi. Son bir yıldır ise, burada insanlar Türkiye ile yatıp Türkiye ile kalkıyorlar desem inan çok abartmış olmam. Haziran 2004 seçimlerinden başlayarak ve gittikçe artan biçimde, duvar afişlerinde, seçim propaganda panolarında hep Türkiye, daha doğrusu "Türkiye'ye Hayır" sloganı var. Gazete sayfalannda, TV ekranla- rında Türkiye'ye karşı olmadık saldırılarla kar- şılaşıyorsun. Türkiye karşıtlığı politikada çok prim yapıyor ve salgın bir hastalık gibi hızla yayılıyor. Bu giderek eskiden sadece sağa özgü iken şimdi sola da sıçramış durumda. Daha önce kitaplarını keyifle okuduğum, Max Galo'nun Türkiye karşıtı düşüncelerini ilk kez dinledi- ğimde ağzım açık kaldı. ••• Çılgınlık kertesine varmış olan bu tutumun nedeni, Türkiye'nin AB üyelik adaylığı. Bugün yapılmakta olan, Avrupa Anayasası ile ilgili halkoylaması kampanyası sırasında Türkiye karşıtlığı doruğa çıktı. Eğer son dakikada bir değişiklik olmaz, AB'nin gelişmesi için bugüne kadar alınan yo- lun tıkanması korkusu Fransızları uyarmaz ise, başsavları Türkiye karşıtlığı olan "Hayır"c\\ar, bu oylamadan galip çıkacaklar. Fransa'nın bu işten ne kazanıp ne kaybede- ceği onların sorunu tabii ki. Avrupa'nın kurucularından olan Fransa'nın onun anayasasına neden 'hayır' dediğine bi- raz daha yakından bakınca aslında burada Türkiye'nin bir vesile olduğunu görüyor insan. Gerçekte Fransızlar, yaşam koşullarının güçleşmesine, işsizliğin artmasına, sosyal gü- venlik sisteminin gözlerinin önünde geri dö- nülmez biçimde eriyip gitmekte oluşuna tepki gösteriyorlar. AB Anayasası'na, bu gözle bakınca, onda bu gidişi Avrupa çapında yaygınlaştıracak eği- limin ipuçlarını buldukları için karşı çıkıyorlar ve bir taşla iki kuş vurup hem bu gidişe hem de onun aracı haline gelen hükümete 'hayır' dediklerini göstermeye çalışıyorlar. Haksız oldukları da söylenemez. • • • Aslında bu duygular içinde olan yalnız Fran- sızlar değil. Bütün ülkelerin insanları küresel- leşmenin şokunu yaşıyorlar. AB, küreselleşme olgusunun dışında kala- mayacağına ve şimdiye dek vahşi kapitaliz- min egemenliğine karşı herhangi bir çözüm üretmediği, üretmeye teşebbüs de etmediği için, anayasanın küreselleşmenin önünü açan hükümler taşıması, Fransız hükümetinin de evrensel gidişin dışında kalmaması şaşırtıcı değil. Bu gibi ortamlarda sokaktaki adam, mantıklı bir düşünceyle çözümler aramaya (çözümün var olduğu da kuşkulu ya) yöneleceği yerde öfkesini boşaltacağı bir hedef aramayı yeğli- yor. Tarih de bize gösteriyor ki, bu hedef de, he- men hemen her zaman "öteki" oluyor. Fransa ve Avrupa'da, "öteki" şimdi Türki- ye'dir. Tepkinin gerçek nedeni bu. Yoksa Avrupalı Fransızın gerçek sorunlanyla Türkiye'nin doğrudan bir ilgisi yok. Ama neden ne olursa olsun, sonuç bu. Bu durumda da şu sıralarda Avrupa'da Türk olmak çok zor. Hoş şu sıralarda Türkiye'de Türk olmak da pek kolay değil ya... asirmenca cumhuriyet.com.tr DEĞER'ÎN ÇABALARI SONUÇ VERDl Lice'dekikemikler incelemeye alındı MAHMLTORAL DİYARBAKIR-CHP Dıyarbakır Milletvekilı Mesut Değer'in, Lice'de ortaya çıkanlan dede ile torunun kemıklen konu- sunda yaptığı girişimler sonuç verdi. Günlerdir keşif yapmayan savcı- lık, olay yerini inceledi. Diyarbakır'ın Lice il- çesine bağlı Yalımlı kö- yünde 1994yüındakay- bolan 61 yaşındaki Bah- ri Budak ile torunu Me- tin Budak' ın kemikleri- nın bırkaç hafta önce kö- ye 500 metre uzaklıkta bulunması üzerine CHP Milletvekili ve TBMM Insan Haklan Komisyo- nu üyesi Mesut Değer öncekı gün Kadri Bu- dak. CHP Ü Başkanı Me- deni Öz ve bir grup par- tilıyle birlikte ılçeye git- ti. Değer'in Lice Kay- makamı Ismail Koşum ve Cumhuriyet Savcısı Tamer Can'la yaptığı görüşmelerin ardından harekete geçildi. Kemiklerin bulunma- sının üzerinden günJer geçmesine karşın, böl- genin güvenli olmama- sı nedeniyle olay yerin- de inceleme yapmayan savcılık. dün güvenlik önlemleri altında Ya- lımlı köyüne gitti. Ke- şif sırasında kemiklerin bulunduğu çukurun fo- toğrafları ve görûntü kaydı çekildi. Kemik- ler daha sonra adli ema- nete alındı. CHP'lilerdeyaklaşık 10 araçla köye gitti. Ke- şıf su-asında CHP'liler ve Budak ailesinin üye- len de savcüığın çaiışma- lannı izledi. Çocuk köyündeyaşandığı iddia edilen olaylar iktidarın kadrolaşmasına zemin yarattı AKP'nin Barbaros kıyımıOZANYAYMA.N ÎZMİR-Urla'daki Barbaros Çocuk Köyü'nde yaşandığı iddia edilen olay- lar, tzmir'de sosyal hizmet alanında ça- lışan uzman kadronun dağıtılmasına yol açtı. AKP ıktıdannın uzun süredir müdahale etmek istediği sosyal hız- met alanında 12 uzman, Doğu ve Gü- neydoğu bölgelerindeki illere sürgün edildi. Köyde geçici süre göre\- alan- lar dahi sürgün operasyonundan payı- nı aldı. Bunun yanı sıra Barbaros Ço- cuk Köyü'yle ilgili akademisyenler ta- rafından hazırlanan raporda, çocukla- rın medyadaki yayınlar ve soruşturma sürecinde ağır travma geçirdikleri be- lirtildi. 25 Ocak 2005 tarihinde sabah erken saatlerde köyden 11 çocuğun jandar- ma karakoluna götürülerek sorguya ahnması ve ardından 16 çocuğa Urla Savcılığı'nın talimatıyla zorla bekâret kontrolü yapılmasıyla baslayan olay- • Barbaros Çocuk Köyü'ndeki taciz iddialan nedeniyle önce çocuklar, ardmdan da kurumdaki uzmanlar zarar gördü. Akademisyenler tarafından hazırlanan raporda olaylarm basına yansıma biçimi nedeniyle çocuklann ruhsal yönden büyük zarar gördüğü belirtilirken iddialar nedeniyle kurumdaki 12 uzman da sürgün edildi. lar sürecinde akademisyenler tarafın- dan hazırlanan raporda, bir dizi yaniış- lığa dıkkat çekildi. Olayın sıcak günlerinde Izmir Vali- liğı tarafından, aralarında Dokuz Ey- lül Ünıversitesi ve Ege Üniversıte- si'nden uzmanların yer aldığı bir gru- ba hazırlattınlan raporda, yaşananlann köyde kalan çocuklan ruhsal yönden örseledıği vurgulandı. Kamuoyundan uzun bir süre saklanan raporun, olay- larm Uk günlerinde açıklanmamasmın büyük talihsizlik olduğunu belırten Sosyal Hizmet Uzmanlan Derneği yet- kilileri, tt Rapor,hazuiandığıilkgünler- de açıklansavdı, kamuoyu yanlış bilgi- lenduilmeyecek ve çocuklar ruhsal çö- künrüye gUTnejecekti" dedıler. Yürütülen soruşturma ve olayın ba- sında işleniş biçüninin çocuklarda ağır travmalara yol açtığı beürtilen rapor- da şu görüşlere yervenldi: "Köydeki gençler ve özelKlde bekâret kontroiüne götürülenlerde genel olarak uvum bo- zukluğu ve depresif hal tespit edilmiş- tir. Görüşmeler sonucu sadece bir ço- cukta fıziksei ve cinsd Lstisnıara yöne- lik ifade ve bulgu saptanmışor. Çocuk- lann sorgulanmalan, bilgi alma işlem- lerinde, özettikle de laz ergenlerin jlne- kolojik muayenelerindeağır travTna ge- çirdikleri saptannuşör. Jinekolojik mu- ayene sonuçlannm basmda yayımlan- nıası aynca bir travmaya neden olmuş- turf Ruhsal bakımdan çöküntü halinde olan çocuklann acil olarak tedavi gör- mesı gerektiği kaydedilen raporda, ço- cuklann kendileri ve köyün geleceği hakkında endişe içinde olduklan belir- tildi. Haksızlığa uğradığını hisseden gençlerin değersizlik ve güvensizlik duygulan yaşadığı belirtilerek "Bu olayla ilgili okulda vetoplumda damga- lanabileceklerl toplumdan dışlanabi- lecekleri ve gelecekle ilgili endişelerinin yoğun olduğu gözlenmiştir" denildi. 'Sürgün'e firsat doğdu Raporda yer alan bu çarpıcı vurgu- lar gündeme gelirken Barbaros Çocuk Köyü'nde görevli personelin uzak il- lere sürgün edilmesi tepki çekîi. Bar- baros Çocuk Köyü'nün, AKP iktida- nnın uzun bir süredir müdahale etmek için firsat kolladığı sosyal hizmetler alanındaki operasyona zemin olduğu vurgulandı. Gelişmelerin arkasında "»• yasi yaklasımlarur yattığını ve kadro- laşma amacının güdüldüğünü bildiren Sosyal Hizmet Uzmanlan Derneği yet- kilileri. 12 kişinin ıl dışına sürgün edil- diğini belirterek hukuk mücadelesini sonuna kadar sürdüreceklerini belirt- tıler. Gelişmeler üzerine Izmir II Sosyal Hizmetler Müdürü NazmiTaşkm emek- li olurken Izmır 11 Sosyal Hizmetler MüdürYardımcısi Afi YdckzKars'a, Şu- be Müdürü Bülent Utku Şırnak'a, Psi- kolog Savaş Pektekin ve Psikolog Na- lan Pektekin Urfa'ya, Doktor Abdur- rahim Güçlü ve Sosyal Çahşmacı Se- lamiAçıkdGümüşhane'ye, Sosyal Ça- hşmacı Günaylgti ve Sosyal Çahşma- cı Hatke tgH Ağn'ya, Sosyal Çahş- macı OlcayÖzduran Bingöl'e, Sosyal Çahşmacı Tuncay Yılmaz Ardahan'a, çocuk köyünün eski müdürü Erdal Tunce Bitlis 'e ve Öğretmen Birgül Sa- vaş Yozgat'a sürgün edildi. MURAT KARAYALÇIN 'Ikiparûli diktatörlük yaşanıyor' • Türkiye'de tarihin en büyük emek sömürüsünün yaşandığını belirten SHP lıderi Karayalçın, AKP ve CHP'nin Hazine yardunı konusundaki ittifakını da 'darbe' olarak nitelendirdi. ZONGULDAK (Cum- huriyet) - SHP Genel Baş- kanı Murat Karayalçın, CHP'nin AKP'yle işbırli- ği yaparak siyasi partilerin Hazine'den aldıklan yar- dımı kısıtlamasını öngören yasayı çıkardığını belirte- rek -Clkemizde iki partili diktatörlük başladT dedı. SHPZonguldakllBaş- kanlığı'nın 2. Olağan Ge- nel Kurulu'na katılan Ka- rayalçın, Türkiye'de 2 mil- yon 500 bin işsiz bulundu- ğunu, her yıl işgücü piya- sasına adrm atan 750 brn gencin, bu sayıyı giderek armrdığmı vurguladı. Tür- kiye'de 2004 yılında ima- lat sanayiinde verimliliğin yan yanya artmasına kar- şın ücret endeksinın yüzde 10'a genledığini anlatan Karayalçın, "Ulkemizde ta- rihin en büyük emek sö- mürüsü vaşanmaktadır" dedi. CHP Genel Başkanı De- niz Baykal' ın Kudüs'te na- maz kılarken fotoğrafının çekihnesinı eleştiren Ka- rayalçın, "Solpartilerina- v-aseti namaz kılarken fo- toğraf çektirmek için değil, işçilerin sonınlanna sahip çıkmak amacrvia yapması gerek" dedi. CHP'nin AKP'yle ışbır- liği yaparak siyasi partile- rin Hazine'den aldıklan yar- dımı kısıtlamasını öngören yasanift4 fünde çıkanldı- ğını ifade eden Karayalçın, "Bunun, Türkiye Parla- mentosu'ndadarbeoktuğu- nainanıyonım. f lkenıkde iki partili diktatöriük dö- nemi başladı" diye konuş- tu. Karayalçın, üUcede siya- setin, din ve etnik farklılı- ğın yanı sıra Nâam Hikmet üzennden yapıldığını, Mi- las'ta şairin bu" şiinnı oku- yan öğrencüun gözaltma alınmasının da bunun gös- tergesi olduğunu sa\-undu. Kongre öncesinde partili- lerden Sevim A a Nâzım Hikmet'ın "Vatan Haini" adh şiirini okudu. tĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN lYurtdışında İslami holdinglere milyonlarca Euro kaptıran mağdurlar,"Bizi camide soydular, anlayamadık." dediler... SHP IL GENEL KURULU Altaylı ve Özkahraman ü başkanı adayı tstanbul Haber Servisi - SHP 2. Olağan Genel Kurulu bugün Grand Cevahir Otel'de gerçekleştrrilecek. Saat 11,00'de başlayacak genel kurulda il başkanı. il yönetim kurulu, il disiplin kurulu ve 138 kurultay temsilcisi seçilecek. Genel kurula, SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, Istanbul Millervekili Ahrnet Gürjiiz Ketenci, merkez yönetim kurulu üyeleri, parti kuruculan ve 600 il temsilcisi katılacak. Genel kurulda Istanbul il başkanlığı için mevcut II Başkanı Eyüp Ah^h'yla parti kurucusu ve parti meclisi üyesi Beyzade Özkahraman adaylığını koydu. Cumhunyet'e açıklama yapan Özkahraman. seçimlerin ardından öncelikle çağdaş bir il merkezi kurulacağını belirterek "tl yönetim kurulumuz, tstanbul'da üye kampanyası başlatacak ve partinin kapüan tüm sosyal demokratlara açık olacak" dedi. "Emek en >üce değerdir" söyleminin kendileri için en güzel söylemlerden biri olduğunu ifade eden Özkahraman, SHP'nin "Yoksuüuğu yenmek için acil plan^ını düzenlenecek panellerle halka anlatacaklannı, "projeye dayah bir si>aset üreteceklerini" vurguladı. Eğitim-Sen, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun kapatma kararına karşı eylemlerini sürdürüyor 'Demokratikleşme balonu söndü' Alaaddin Dinçeır Haber Merkezi- Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Din- çer, Yargıtay Hukuk Genel Ku- rulu'nun sendika hakkında ver- diği kapatma karannın demok- rasi tarihine "kara harflerie yazılacağmı" söyledi. Dinçer, "Budavaflebirfikteestirilende- mokratikleşme balonu sönmüş- tür" dedi. Eğitim-Sen'e bağlı bir grup sendika üyesi, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun karannı pro- testo etmek üzere TBMM Dik- men kapısında basın açıkla- ması yaptı. Guvenpark't lanan yaklaşık 250 ldşilik grup, "Eğitim-Sen susturulamaz". "Eğitim-Sen değil, Ineirfik ka- patüsuı", "Yaşasm demokrasi mücadelemiz", "Zafer direnen emekçinin olacak" sloganla- nyla Meclis'e doğru yürüyü- şe geçti. Üzerinde "Örgütlü tophım, demokratik Türldye'' yazılı pankart açan sendika üyeleri, ağızlannı siyah bant- larla kapattılar. Yürüyüş sıra- sında Ankara emniyeti geniş güvenlik önlemleri alırken po- lis sayısmm sendikalı sayısm- dân fazlâ olduğu dikkât çekti. Grupla polis arasmda zaman zaman gergin anlar yaşandı. Daha sonra TBMM Dikmen kapısına ulaşan grup, burada bir daîdka süreyle "beyni ve ağa kihtienmiş insan" resminin bu- lundugu kokartlar ile ağızlan- nı kapattı. 'Uyum değil göz boyama' Burada açıklama yapan Eği- tim-Sen Genel Başkanı Ala- addin Dinçer, dava ile birlikte son zamanlarda Türkiye 'de es- tirilen "demokratikleşme ba- lonunun sondüğünü" beltfte^ rek çıkanlan uyum yasalan- nın "göz boyamadan" ibaret olduğunu kaydetti. Karann hu- kuki değil siyasi olduğunu be- lirten Dinçer, "Yargrtay Hu- kuk Genel Kurulu, oybirligfy- le esastan bozarak bu karan almışOr. Heyet, dosv ada Genel- kurmay yazısun görünce esas- tan bozma değil, esas duruşa geçmiştir" dedi. Eğitim-Sen üyeleri Izmir, Diyarbakır, Malatya, Mardin ve Amasya'da Yargıtay'ın kapat- ma karannı protesto eden ey- lemleTdüzenTedıler. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Stockholm Üniversitesi öğretim üyelerinden Profesör Drude Dahle- rup, siyasette kadın kotasının öz- gürlükler ve demokrasi açısından önemine dikkat çekti. KA-DER'in (Kadın Adayları Destekleme Derne- ği) "Eşitlik İçin Cinsiyet Kotası" se- minerlerinin ikincisi Istanbul'daki Is- veç Başkonsolosluğu'nda gerçek- leştirildi. Toplantıda konuşan Profesör Dahlerup, kadın kotası için dünyanın dört bir yanını dolaştığını, bu açıdan ilginç olaylara tanık olduğunu anlat- tı. Rusya'daki bir seminerden sonra, kotaya itiraz eden Rus erkeklerden birisi Dahlerup'a şöyle bir soru sor- muştu: Kadın haklannı savunan erkekler acaba eşcinsel mi?" Dahlerup ona cevap olarak, "Tersine.. ancak güç- lü ve kendine güvenen erf<ekler, ka- dın haklannı da cesaretle savunabi- lir" demişti. Aynı seminerde konu- şan Isveçli Milletvekili ve Anayasa Komisyonu üyesi erkek parlamenter Anders Bengtsson da, benzer ge- riliklere Isveç'teki erkekler arasmda da sıkça tanık olduklarını söyledi. Kadm Kotası ve Dünya Deneyi Ben, "Ne yazık ki aynı ilkel anla- yışlar Türkiye'de de var. Bazen ka- dınlan savunan erkekleri alaya al- mak için de böyle tanımlar yapılı- yor" deyince Bengtsson gülümse- yerek şunları söyledi: "Isveç'te ol- madığını mı sanıyorsunuz. ısveç'te de benzer tutumlara sıkça rastlıyo- ruz." Şaşırıp kaldım. ••• Isveç, kadınların eşitlik ve özgür- lük mücadelesinde en ileri olduğu ülkelerden birisi. Şu anda Isveç Par- lamentosu'nun yüzde 45.3'ü kadın- lardan oluşuyor. Bu oran Avrupa'da birincı, dünyada ise ikinci. Isveç hü- kümet üyelerinin yarısı kadın. Sa- vunma Bakanlığı gibi erkek karak- terli sayılabilecek bakanlıkların kol- tuğunda bile kadınlar oturuyor. ••• Isveç'in de içinde yer aldığı Iskan- dinav ülkeleri, kadınların siyasi ya- şamda etkili olmak için uzun yıllar- dan beri mücadele ettiği ülkeler. Is- veç'i, Danimarka, Finlandiya ve Nor- veç izliyor. Avrupa Parlamento- su'nda ise Isveçli kadınların oranı yüzde 57.9. Siyasette bu oranlann ne anlama geldiğini iskandinav ülkelerinde ka- dınların elde ettiği haklara bakarak anlamak mümkün. ömeğin Isveç'te doğumdan sonra daha önce kadın- lara verilen doğum izni dönüşümlü olarak ve zorunlu şekilde erkeğe de veriliyor ve erkekler de boylece be- bek bakımını üstleniyor. İskandinav ülkeleri, birey haklan- nın dünyada en geliştiği ülkeler. Ya- şam, dünya ölçeğiyle karşılaştınldı- ğında çok sivilleşmiş durumda. An- cak, bu ülkelerde bile eşitsizlik sürü- yor. örneğin sağlık alanında çalışan hemşire kadınlar, erkeklerin kendile- rinden daha fazla ücret aldığını söy- lüyor ve bunun düzeltilmesi için uzun süredir mücadele ediyorlar. ••• Bunlar Türkiye'ye lüks gibi görü- nen uzak konular. Ancak şu kadannı biliyoruz ki, artık günümüz dünya- sında işler daha hızlı ilerliyor. Isveçli kadınların 70 yılda başardığını şimdi daha kısa sürede başarmak müm- kün. örneğin Güney Afrika ülkesi yoksul Ruanda'da kadınlar mecliste yüzde 48.8'le dünya birincisi. Dün- yanın birçok ülkesinde kadınların meclis ve parti yönetimlerinde belli oranlarda temsili için zorunlu kotalar konuyor. ••• Türkiye, bütün bu açılardan bakıl- dığında oldukça geri bir noktada. Fakat bazı açılardan bakıldığında ise etkili bir kadın birikirnine sahip. Aynı seminerde konuşan Profesör Aysel Çelikel, Türkiye'deki akademisyen- lerin yüzde 36'sının, profesörlerin ise yüzde 20'sinin kadın olduğunu be- lirtti. Isveçli katılımcılar bu oranın Is- veç'teki oranlann üstünde olduğunu belirttiler. Siyasette kadın etkinliği sağlan- madan gerçek bir demokrasi ola- madığını dünyadaki gelişmiş de- mokrasilere bakarak söyleyebiliriz. Bu nedenle kadınlara siyasette kota getirilmesi mücadelesini ısrarla sür- dürmeye devam etmeliyiz. Bu noktada kotaya karşı çıkan er- kek anlayışın belli başlı şu alanlarda yoğunlaştığını saptayabiliriz: a) Ka- dınlar siyasete girmek istemiyorlar. b) Siyaset yapacak ehliyette yeteri kadar kadın yok. c) Kota koymak kadınları küçümsemek ve onları aşağılamak demektir. Biz bunu ka- dınlara uygun göremeyiz. d) Kadın başbakan bile gördük (Tansu Çil- ler), ne değişti? ••• Ülkedeki ücretli işlerin yüzde 85'ini, mülkiyetin yüzde 93'ünü elin- de tutan erkeklerin siyaseti kadınla- ra devretmek istememeleri normal sayılabilir. Bu yüzden kadınlann ha- rekete geçmesi gerekiyor. Tabii da- ha demokratik ve yaşanılabilir bir dünya isteyen erkeklerin de kadınsız bunun olamayacağını bilmeleri şart. Kadınların siyasette ağırlığının art- ması için, kota, Türkiye'de en önemli çözüm yollarından birisi olarak görünüyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear