23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22NİSAN20O5CUMA CUMHURİYET SAYFA DlZt Herkes bir Türk-Rum ortaklığına dayanan Kıbrıslılar Cumhuriyeti'nin doğduğuna inanıyordu. Ancak Kıbns Cumhuriyeti'nin ilan edildiği ilk gün Makarios'un ilksözü Türk toplumunu kızdırmıştı'Kıbrıs sekiz asırsonraYunan adası oldu' Denktaş anlatıyor Yarım Asırlık Mücadelenin bilinmeyen yönleri RESAT AKAR R auf Denktaş la yanm asırlık tnüca- delesini konuşurken, öncelikle Ma- karios'la ilışkılenni, savcılık yıllann- da yaşadıklannı ve Zürih- Londra anlaşmalanna kadar olan dönemı ele almıştık. Bugün, Kıbns Cumhunyeti'nın kuruluşuna ve belediyelerle ilgiii müthiş tartışmalara geçiyo- ruz. Londra görüşmelerinde Başpiskopos Maka- rios işi panayır pazarlığına döktüğunde. döne- min Türk Dışışleri Bakanı Fatin Riiştü Zorhı, Denktaş'a. "Papazbuııu nivçyapıyor?" diye sor- muşru. Denktaş"ın cevapkesindi: "İleride bu aniaşmalann kendisine zoria em- pozeedüdiğini savunacak vebunlann hükmün- den kurtulmaya çaüşacak.*' Nitekim öyle oldu. Makarios Zürih ve Lond- ra anlaşmalannın kendilerine zorla empoze edildiğini yaydı ve bütün davasını bu geçersiz nedene dayamak suretiyle uluslararası antlaş- malann etkısinden kurtulmaya çalıştı. Sonunda Kıbns'ı felaketten felakete süriik- ledi. Çok sayıda Kıbnslı Türk canını ve malı- nı kaybederken, Makarios'un, Kıbns'ta Türk fak- törünü hesaba kaönamasının bedelini Rum haJ- Yunan Prenses İrini KıbnsHa B aşpiskopos Makarios, siyasetini tayin etmişti. Ikili Cumhuriyeti yıkacak, bunun yerine bir Rum Cumhuriyeti kuracak ve ENOSİS'e 'Self- Determinasyon' diyerek varacaktı. Bu nedenle Dr. Fazıl Küçük'ün ve benim, barışa yönelik mektuplanmızı çöp sepetine atacak, yazılı cevap vermeyecekti. Hele Dr. Küçük'ün 'Köyleri birlikte gezelim, halka birlik beraberlik aşılayalım' şeklindeki önerilerine hiç cevap vermeyecekti." kı da çok pahahya ödedi. Kıbns Cumhuriyeti ilan edildikten sonra, 16 Ağustos 1960 akşamı verilen resepsiyona Türk Cemaat Meclisi Başkanı olarak davetli olduğu halde katılmayan Denktaş, yaşananlan şöyle anlatıyor: "Herkes bir Türk-Rum ortaklığına dayanan 'Kibnslılar' Cumhuriyeti'nin doğdu- ğuna inanırken, Makarios, iki toplumun Cum- hurfoaşkanı olarak" Kıbrıs sekiz asır sonra Yu- nan olmuştur' demekten çekinjnryordu. Bu şe- kilde hareket etmesine Türk toplumu fena kı- nlmışü. Bunun bir ifadesi olarak ben resepsiyo- naghmedim. Başpiskopos. siyasetini tayin et- mişti. Ikili Cumnuriyeti yıkacak, bunun ye- rine bir Rum Cumhuriveti kuracak ve ENO- Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kurulmasından sonra Başpiskopos Makarios, Yardımcısı Or. Fazıl Küçük ve bakanların katıldığı ilk toplantıda son Ingiliz Valisi Sir Hugh Food da hazır bulunmuştu. SİS'e 'Self-Determinasyon' diyerek varacak- n. Bu nedenle Dr. Fazıl Küçük'ün vebenim, ba- nşayönelik mektuplarunraçöp sepetineatacak, yaah cevap vçrmeyecekti. Hele Dr. Küçük'ün 'Köyleri birlikte gezelim, halka birlik beraber- lik aşılayalım' şektindeki önerilerine hiç cevap vermeyecekti." BELEDİYELER KONUSUNDA BÜYÜK KAVCA Makarios, 1962 yılı sonunda Türk belediye- lerini ortadan kaldırmak için yeni bir oyun baş- latıyordu... Işte bu oyunun karşısında yine üs- tün hukuk bilgisiyle Rauf Denktaş vardı... Başpiskopos, anayasanın Kıbns Türk toplu- muna verdigi hakkı tek taraflı kaldırmak azmın- deydi. Bu hakkı alırken karşılığında Türklere ne vereceğini kendisi sormuş, kendisi cevapla- mıştı. Türkler, karma belediyeye vereceklen vergiden yüzde 1 fazlası ile faydalanabilecek- lerdi. Yani Türklerin oturduklan semtlere ya- pılacak harcamalar, yine Türklerin ödediği ver- giden çıkacaktı. Makarios bir taraftan "Lefkoşa bir bütün- dür, iki belediye oiamaz" diyordu, bir taraf- tan da Lefkoşa'da Türk-Rum aynmı yaparak, Türklerin belediyeye verecekleri vergileri he- saplamaktaydı. Makarios'un kaşısına dikilerek belediyelere yönelik baskılardan vazgeçmesini, Türk toplu- munun güvenini kazanmasını ve anayasayı de- ğiştirme gayretlerinin büyuk endişe yarattığını söyleyen Denktaş'ın belediyelerle ilgiii anıla- n şöyle: "Dd ayn dine sahip iki toptumdan ohışan bir Kıbnsta halldan birfcştirmek için elegeçmişoian firsan böviesüıe küçük hesaplarla harcamama- sını rica ettim. Kıbns'ta iki toplum arasındaki gerginlikten ve sürrüşmeden, iki Anavatan'm rahatsK olduklanna işaret ettim. Fakat Maka- rios, 'Ben iki belediye istiyorum' deyip duru- yordu. ANLAŞMA İHLAL EDİLİYOR Başpiskopos, üıatçıhğı ile övünen birisiydL. Uzun süren taroşmalardan sonra görüşmeleri- VSOLkesfldi Makariosdaha sonrabelediyeleri tek taraflı lağvettiğini açıkladı. Bunun üzerine çift beledrveli beş kasabada 'tnkışaf EncümenlerT kuruldu. Türkler bu encümenlere kaülmadL CemaatMecfeTndeaküğımızbir kararia bizay- n betedhelerimizi sürdürdük ve Makarios'u Anayasa Mahkemesf ne verdik. Makarios davavı kazanacağmuzı mahkemedeki Rum hâkimin- den öğrenir öğrenmez, aleybte karar çıkması halinde bumı u>gulamavacağuu açıkladL Bunun birsonucuolarakAnavasa Mahkemesi Başkanı Prof. ForstorTgörevinden istifa etti. Prof. ForstofT, bize vedaya geldiğinde 'Makarios'un bu beyanatı ve icraatı; benim bu şekilde istifaya zorlanmam ve Anayasa Mah- kemesi'nin bu duruma getirilmesi, anlaşmalann birihlalidir ve müdahaleyi zorunlu hale getiren bir durum yaratmıştır' diyordu. Fakat bunlar Makarios'uetkilevemezdL. Çünkü her şey Ak- ritas Planı na göre yapıbnaktaydL" B elediyelerle ilgiii kavgalardan sonra Denktaş'la Makarios arasındaki görüşmeler azalmıştı... Yunan Prensesi Irini'nin Kıbns'ı ziyareti sırasında verilen resepsiyon, Denktaş'ın, Makarios'la bir araya gelmesini sağlamıştı...Denktaş, güzel Prenses'le ilgiii anılan şöyle anlattyor: u Yunan eiçfliğindeki davete gittiğimde Makarios, genç prensesi kolundan yakalayarak bana getirdi ve 'Işte Türklerin Denktaş'ı budur' dedi Prenses İrini yüzüme bakarak 'Sizinkileri de gördüm. Bana çok misafirperverlik gösterdiler. Çok memnun oldum' devince Makarios fena bozuldu. Prenses'in 'Sizinkiler, bizimkiler' dherek Türklerie Rumlan ayn ayn toplumlar olarak göstermesme kıznuşo, 'Sizinkiler dediğıniz de bizimkilerdir' diye lafa kanşfı. Ardından ikimizin de Baf'lı olduğunu söy ledi. "Baf "ta iki türlü insan çıkar, ortası yoktur. Ya iyidir, ya kötüdür' dediği anda lafi nereye götüreceğüıi anlay arak müdahale ettim. 'Doğrudur, ben Baf tn iyilerindenim, Başpiskopos da kötülerindendir' dedim. Gülmeye çanşarak Prenses'in koluna girdi ve uzaklaştL" 1963 Rum saldınlannın başlamasından sonra önemli olan Kıbns Türk halkına moral vermek ve mukavemet gücünü canlı tutmaktı. Bir taraftan Dr. Fazıl Küçük, diğer yandan Rauf Denktaş köyleri gezerek halka moral veriyordu. Kıbns Türkleri 1963'ten rtibaren devletten dışlanınca önce Türk Cemaat Meclisi, ardından Türk Yönetimi kuruldu. Rauf Denktaş, 1973 yılında Türk Yönetimi Başkanı seçildikten sonra mecliste konuşurken. 'Onlemahnmazsabiziyok edecekler' Makarios'un emriyle EOKA örgütünü kuran ve komutanlığını yapan Grivas (önde bıyıklı), gençlik yıllannda yetiştirdiği, 15 Temmuz 1974 darbesinin kahramanlarından Nikos Samson'la birlikte. K ıbns Cumhuriyeti'nin anayasasına göre 1960'ta kurulan Cumhuriyet'in Cumhur- başkanlığı seçimleri 1965 yılında yapıla- caktı. Rum toplumu 1960 Anayasasf nm gölgesinde bir seçim daha geçirmiş olsaydı, Maka- rios'un öne sürdürdüğü "Bu anlaşmalargeçersizdir'' iddiası çürüyecekti. Onun için ne yapacaksa, 1965 seçiminden önce yap- ması gerekliydi. Akritas Planı hazırlanmış, verilen emir çerçevesinde 1963 yılının Aralık ayında kanlı saldı- nlarbaşlamışn... Makarios'un hedefi, Kıbns Türk- lerini bir azınlık haline sokarak değışmış bir anaya- sa görüntüsü içinde ENOStS'i ilan etmekti. Denktaş, Makarios'un 3 yıl gibi kısa bir sürede Cum- huriyet'i jıkarak, silahlı saldınya girişmesıni şöyle anlatıyor "Acdeedi>T)rdu_ Bu acelenin ikinedenivar- du Birinci neden, öhneden önceKıbns'ı lunanistan'a bağlayacağma dair kflisedeki yenüniydi tkinci neden ise kendi açısından hukukibirgerekçeidi. Kısaca Ma- karios, 1960 Anayasası gölgesinde bir seçûn daha ge- çirmek istemiyordu. Ar^kl963 ; tevaşananlanizJe>«nler,aıkkatieriniel- den bırakmayıp birtakun çıkarcılarsürüsünün Türk toplumunu boğazlaması pahasuıa giriştikleri çabala- ra kaolmaziarsa gerçekleri görebileceklerdir. 1960- 1963 olmlanzincirinidegerlendiremeyenlerDi 1963son- rasını tanımlamalan olanaksızdır. Rum cephesüıin tngüiz sömürge idaresine başkal- dmfağı ve empen^Mleri Ada'dan tek başuıa kovdu- ğu iddiasıgülünçtur. Türktoplumu hakkında birgün tarafaz karar verecek olanlar eibette bir avuç Türk mûcahidinin hem İngiliz henı de Rum emperyatizmi- ne karşı verdigi mücadelevi anlav^caklardır. Bu savaş Kırmızı-Beyaz bavrağın Ada'da kalması veva Mavi- Beysa bavTagın Ada'nın tümündc dalgalanması sa- vasjydL Bugün bir Akritas Planının \-ariığı bilinmez veanımsanmazsa,gerçekleri görmekolası değfldir. Ba- ğımsjzbirKıbns'ta,bir aradayaşama poKtikası eibet- te gözü kapah olarak Rumlann kucağına tesBm otanak anlamını taşunaz. Akridas Planı'nı bilenier, gelecek- te her dönemin tehlikelerte dolu olduğunu da bilmek- tethrler. Özel kattiam ordulan kurarak ENOSİS mü- cadelesi uğruna Türkkanı akıtan Makarios için Türk halkuıdanv«Türkiye'den kurtuunanuı>olu sUahn. Si- laha sanlmakLi ENOStS'igetirecekvebuncayıDıkhe- define ulaşnuş olacağmı ümit edivordu. Papaz su vii- zündeki etJdB organlan da yetersiz görnıektev di Sa- dece Türklere karşı savaşmakiçin değiL Rum iktida- ruun korunması için de yerala teşkilatuıa gerek var- dı. Bu savede Türklerin yanı sıra komünistler de sin- dirifecek ve muhaüfler birer birer temizJenecektl r KATLİAM KOKUSU CELİYORDU RaufDenktaş, Başpiskopos Makarios'un konuşma- lannı, yerli ve yabancı basına açıklamalanru yakın- dan takip ediyor, Ankara'ya süreklı mektuplar yazı- yordu... Makarios 5 Ocak 1962'de Lefkoşa'da bir konuş- masında şunJan söylüyordu: "MücadeJehicbirzaman sona ermevecektir. Bu mücadeleler şeldl değiştirebi- ür, fakat son bulmaz. Kıbns Rum halkuun mücade- lesi devam edecektir. Zürih veLondra andaşmalan bu mücadelenin seyrinde bir dönüm noktasıdır. Aynıza- manda eldeedilenlerin değerlendirilerek daha büyük zaferler için bir başJangıçnoktası vebirkaleburcu teş- kiJ edecektir." 15 Ağustos 1962 yılında Cikko Manastın'nda yap- tığı a\inde şöyle diyordu; "EOKA kahramanlannın başlatbğı işi brarmek için Kıbns Rumlan yürümeye devametmetidir. Esas hedefimize varmcaya kadar de- vam edecektir" 19 Mart 1963'te yine kilisedeki konuşmasından bir alıntı: "Kıbns mücadelesinin hedefi bir cum- huriyetin kurulması değildi. Kıbns Rumlan'nın ENÖStS arzulanna bir cumhuriyet kurmakla son verilemez.'* Aralık ayındaki kanlı saldınlara 5 ay kala, 27 Tem- muz 1963'te Rum halkına şöyle sesleniyordu: "Rum toplumu Zürih ve Londra aniaşmalannm ohırnlu yön- lerini lehine kullanarak ohımsuz yönlerini atacaknr. AnJaşmalar nihai hedef değfldir. Anlaşmalar bugün- dür. yaruı için değiidir. Kıbns Rumlan müli dav^suıa devam edecek ve geleceğe kendi gönlünce bir şekil verecektir." RaufDenktaş, bütün bu konuşmalan Ankara'ya bü- diriyor, şu notu eküyordu: "Gerekhönlemlerahnmaz- sa bize saldn-acaklar ve vok edecekler" YARIN: ANKARA UYARILARIMIZI DİKKATEALMADI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear