22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 NİSAN 2005 CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur@ cumhuriyet.com.tr 15 Çağın gerçekleriyle kurmacanın Jean-Luc Godard'a özgü sentezi 'Müziğimiz' sinemalarda Saraybosna'daki kısırdöngü SUNGU ÇAPAN Bu yılki festivalin üslubu ve tarzıy- la farklı, zor, alışılmadık fılmlere ay- nlmış Mayınlı Bölge bölümünde gös- terildıkten sonra (iyi film ithal etme- yi ılke edinmışe benzeyen 1 Film sa- yesinde) bugün gösterime girerek sa- nınz meraklısmı memnun bırakacak Müziğimiz, arkasmda yakJaşık ya- nm yüzyıllık parlak bir kariyen bu- lunan, heyecanını, coşkusunu, kes- kinliğini ve eleştirel sivriliğini pek yıtirmemiş 75 'lik cevval sinemacı Je- an-Luc Godard'ın 10 yıldan fazla bir zamandır sorunlannı anlamaya, tanımaya çahştığı Saraybosna'da çek- tiği (şimdilik) son filmi. Tufandan sonra, hayvanlan. çevre- yı, başka cins ve türleri mahvetmeye yarayan silahlanyla yeryüzünde beli- rerek dünyaya, astığı astık kestiği kestik biçimde egemen olan insanda- ki yok etme güdüsüne vurgu yapan, eski haber filmlerinden derlenmiş, çeşitli savaş, ölüm, zulüm, kıyım gö- rüntüleriyle başlıyor Müziğimiz. Go- dard'ın tıpkı Dante nın "tlahi Ko- medya"sındaki gibı, Cehennem, Araf, Cennet başlıklı üç bölümden (ya da krallık'tan) oluşturduğu Müzi- ğimiz, Araf la değil de, savaşa ve ölü- me ilışkin, uyumlu müzıkler eşliğin- de 10 dakıka kadar süren, irkilticı ve dehşet verici görüntülerden ibaret Cehennem bölümüyle açılıyor. Cehennem, araf, cennet Tanndan bağışlanmayı dıleyen a- ma yok etmek ıçın tasarlanmış silah- lanyla, hem kendi cinsi, hem de öte- ki türler üstünde, çağlardan ben ege- menliğini despotça sürdüren insanın, giderek kafatası avcısına dönüştüğü dünyadan, kimi zaman Pollack'vari soyut tablolan andıran, renk curcuna- sı resımler, kimi zamansa eski film- lerden devşirilip montajlanmış çeşit- li görüntüler yansıtıyor Cehennem bölümü. Kızılderililerle çarpışan Amerikan süvarilerinden (Aleksandr Nevski'deki) zırhlı, kalkanh, tolgalı savaşlara, birbirlerine yalınkılıç ama ölümüne girişen Anglosakson cengâ- verlerden siyahlar içinde faşist sela- mı çakan, bisikletli îtalyan kızlanna ya da Vietnam'a bomba yağdıran Amerikan uçaklanna kadar. Adeta bir 'ölüm spektakl'ından farksız ve montaj ustalığını örnekle- yen Godard'm siyah-beyaz ya da renkli, eski fılmlerden devşirdiği sa- vaş, ölüm, yıkım görüntülerinden oluşturduğu ve son 15 yıldır bütün enerjisini hasrettiği teorik çabalan- nın üriinü niteliğindeki bu Cehen- nem. güncel bilgi, haber akışıyla re- Derin düşünme, sözcük oyunları, karşıtlık esprisi, eleştirel ve mizahi bir bahşla yoğrulmuş, yaşadığımız sorunlu çağın yansıdığı, uygarhğımızın mahvolma ve yeniden iyileşme kısırdöngüsünü sorgulayan, gerçeklerle kurmacanın tam da Godard'a özgü bir sentezi niteliğindeki ''Müziğimiz" bir kez seyretmenin tam anlamıyla tadına varmaya yetmeyeceği, küçük bir başyapıt. ality show benzeri gösterilerin bom- bardımanına rurulduğumuz şimdiki zamanın da kısa bir tarihi gibi. tkınci bölüm Araf'ta, 199O'li yıl- larda yoğun Sırp saldınsına ve zul- müne maruz kalarak nice acının, ölü- mün, umutsuzluğun ve yıkımın ya- şandığı Saraybosna'da. 2OO2'de dü- zenlenmiş bir kitap şenliğindeyız, yı- kjntılarveanılararasında. Konferans ya da seminer vermek üzere bu ede- biyat buluşmasına katılan Ispanyol Juan Goytisolo, Filistinli Mahmut Derviş gibi şair-yazarlar arasında, genç güzel sanatlar öğrencilerine Me- tin ve Görüntü başlıklı bir diskur çe- kecek Godard da var, tbranice, Rus- ça, Fransızca, Portekizce ve Ispan- yolca çevirmeni Ramos Garcia'yla Holliday Inn Oteli'nin lobisınde mu- habbet eden. Tel Avivli kadın gazete- ci Lerner, Mahmot Deniş'le belkı de yayımlanmayacak bir röportaj ya- parken Juan Goytisolo, kentin hara- beye dönmüş kütüphanesinı zıyaret ediyor. 1943 "te Lyon'da dedesıyle nı- nesini Gestapo'dan saklamış Fransız büyükelçinin peşindekı Israilli genç kadınla Filistinli Arap yazan, uzlaş- manın mümkün olabileceğine ilişkin, dostça bir söyleşide bir araya getiren Godard, kurmaca ile röportaj tekniğı- ni birbirine kanştıran, kendine özgü üslubuyla tıpkı eski günlerindekı gi- bi daldan dala atlayarak, çeşitli sap- tamalar, gözlemler yaparak, sık sık göndermelere, çağnşımlara başvura- rak pür dikkat izlenmesi gereken, hem ciddi hem eğlenceli olabilen, öz- gür bir sinema yapıyor yine. Dünyayı anlamak Için sinema Sınema aracılığıyla dünyayı anla- mak. anlatmak tutkusundan hiç vaz- geçmeyen ustanın doğrusu eski for- munu yakaladığı bu son filmi, yu- murtladığı hikmetlerden geçilmiyor, hümanistler devrim yapamaz, ancak kütüphane kurar ve mezarlıklar ya- parlar gibisinden. Muhteşem Süley- man (Kanuni) çağında. Sinan'ın öğ- rencisi mimar Hayrettin tarafından 1566'da inşa edilmiş ve 1994'te Sırp- larca yıkılmış, yeniden yapılacak Mostar Köprüsü sekansından, dilin- den-kaleminden çıkan kulağının du- yup duymadığı kuşkulu, çağdaş yaza- nn sorumluluğuna, beyaz adamın dağdan gelip bağdakini kovarcasına yerinı yurdunu elinden alıp çeşitli ba- harat adlan takarak köleleştirdiği *Kı- zılderiii Hintliler'den, onanlmaz bir vahşetle hayatın can damannı kesen, yoğun bir şiddetle beslenerek dünya- nın güvenliğini de sarsan teröre kadar, yaşadığımız günleri Godard'a özgü bir kurmaca yapıyla harmanlayan, Si- belius, Meredith Monk vb. klasık ve modern bestecilerin müzikleriyle be- zenmiş "Müziğimiz", her an değiş- ken, uçan ve renkli anlatımıyla me- raklısmı baştan sona perdeye bağla- yan, etkisi yayılarak süren, yoğun, zengin, farklı ve beylik deyişle dü- şündürücü bir film. Başbakanımızın geçmişte yargılan- masına, hüküm gıymesine neden ol- muş o minareler süngümüz, camiler karargâhımız mealli sözlerinden de haberdar Godard'ın, katil ya da kur- ban saflanndan birini seçeceğimiz ve kocaman bir hiçlikle karşı karşıya kal- dığımız, üstelik terör hazretlerinin de başköşeye kuruldugu günümüze iliş- kin meditasyon yaptığı filmi, banş Notre Musique / Yö- netmen, Senaryo, Mon- taj: Jean-Luc Godard Kamera: Julien Hirsch' Sanat Yönetmeni: An- ne-Marie Mieville / Oyuncular: Sarah Ad- ler, Nade Dien, Rony Kramer, Fertyn Brass, Jean-Christophe Bo- uvet, Juan Goytisolo, Mahmoud Darvvich, Jean-Luc Godard, Jo- an- Paul Curner, Bior- te Bergougnionux, Le- tica Gutierrez / Fransa - Isviçre 2004 (1 Film). adma yola çıkıp bir sinemada öldürül- düğü haberi gelen (oysa bomba oldu- ğu zannedılen çantasından sadece ki- taplar çıkan) Olga"nm çıkıp elmadan ısınk aldığı, yollan da Amerikan de- nizcilerince(!) korunan Cennet bölü- müyle noktalanıyor. Olga'nın çektiği film de Godard'a uğurlanırken ileti- lıyor Saraybosna havaalanında. Kas- vetli, iç karartıcı, hüzünlü fılmim üto- pik ve ironık bir Cennet bölümüyle bağlayan Godard hocanın; gençlere açı-karşı açı çekim açıklamalanyla, 'görmeye' çahşın ve madalyonun iki tarafı olduğu gerçeğini hiç unutmayın öğütlenyle donattığı "Müziği- miz"den ufuk açıcı, esınlendırici ve etkile\icı bir küçük başyapıt seyret- menin hazzıyla aynldık sonuçta. Cürül gürül bir görüntü kaynağı Heidegger'in mekrup sevgilisi Hannah Arendt, Kafka, Oturan Boğa, Curiel vb. referanslan, çağnş- tırdıklan. anıştırdıklan ve ahntıladık- lanyla her anı ilginç, olduğu gibi kal- mayıp kraterden akarak yayılan kız- gın lavlar misali, her an değişken film. gürül gürül akan bir görüntüler kay- nağı adeta. Derin düşünme, sözcük oyunlan, karşıtlık esprisi, eleştirel ve mizahi bir bakışla yoğrulmuş, yaşadı- ğımız sorunlu çağın yansıdığı, uygar- hğımızın mahvolma ve yeniden iyi- leşme kısırdöngüsünü sorgulayan, gerçeklerle kurmacanın tam da Go- dard'a özgü bir sentezi niteliğindeki "Müziğimiz"in melodilerinden na- sıbine düşeni almalı meraklısı. Sözün özü, bizce haftanın filmi, Godard'ın "Müziğimiz"i kesinlikle. Bir kez seyretmenin de tam anlamıyla tadına varmaya yetmeyeceği, sinema. ede- biyat, ahlak ve felsefeden dem vura- rak günümüzü yargılayıp perdeye ta- şıyan alçakgönüllü 80 dakikalık bir başyapıt bu. HUIuslararasıTt ANKARASS/SSNİSAN/aOO5 S karıkatür Festivali karlkatür sergllerl 7-77 ULUSLARARASI KARİKATÜR YARIŞMASI SERGİSİ KLYUKVA ÇOCUK KULÜBÜ (RUSYA) RESİM HEYKEL MÜZESİ /opera TEBEŞİR KARİKATÜR CURUBU KARİKATÜR SERGİSİ TÜRK İNCİLİZ KÜLTÜR DERNEĞi/bestekar sok.32 ÖLÜ SANATÇILAR DERNEĞİ KARİKATÜRCULERİ (ROMANYA) EKİN SANAT CALERİSİ/menekşe-1 sokak 8/A MINORU TANAKA/JAPONYA COR DEN DULK/HOLLANDA CÜZEL SANATLAR CALERİSİ/necatlbey caddesl 55 NEZİH DANYAL/ KARİKATÜR SERGİSİ ALMAN KÜLTÜR MERKEZİ/atatÜrk bulvari 31 KAMİL MASARACI/KARİKATÜR SERGİSİ UĞUR MUMCU VAKFI / parlS caddesi NO:14 çizgi film 23 nlsan / cumartesl / 15.30 TÜRK İNCİLİZ KÜLTÜR DERNEĞİ/bestekar SOk.32 24 nlsan / pazar /15.30 ALMAN KÜLTÜR MERKEZİ / atatûrk bulvarı 31 work-shop 24 nlsan / pazar /14.00 7-17 yaş gurubu çocuklara açık ödüllü "DÜNYA ÇOCUKTUR1 konulu blrllkte karlkatür çlzlml ALMAN KÜLTÜR MERKEZİ / atatürk butvan 31 ÇOCUKLARA ÖZEL BAHARA HALAYLARLA MERHABA! Pikniğinde buluşalım... û Hüseyin Turan û Rojin û Yasemin Göksu û Gökhan Birben Q Kemal Kaplan O Leyla ve û Grup Yorum Korosu * Şiirleriyle Ibrahim Karaca * Ruhan Mavruk, * Hasan Biber Tarih : 24 Nisan Pazar Yer ; Kemerburgaz AzJzpaşa Omam- Cenöere Yotostü lrtibat: İDİL KÜLTÜR MERKEZİ İZLEYİCİ CÖZÜYLE... ERDAL ATABEK Yürek Aldanır ım?.. TC NAZİLLt 2. ASLÎYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 2004'213-2004/10 Davacı Latife Çelebioğlu (Karakuş) tarafından açı- lan gaıplik davası dolayısıyla. Aydın ilı. Nazılli ilçesı, Bereketlı Köyü, 22 cilt, 9 hanede nüfusa kayıtlı Nuri ve Ayşe'den olma 03.02 1943 d.lu Haydar Karakuş'un TMK'nun 32 ve devamı maddeleri gereğince gaıpliğıne karar verilmış olup, Işbu karann yayun tanhüıden itıbaren 7 gün sonra tebliğin yapılmış olacağı ve teblıg yerıne kaim olmak üzere ılan olunur. Basın: 18118 Yürek de aldanıyor. Hele de küçük bir çocuk yüreği olursa. 7 yaşındaki Jeremi- ah, küçük yaşta anne olan, bir çocuğu bü- yütme yetisine sahip olmayan annesi Sa- rah'dan alırup 'koruyucu aile' yanına ve- rilmiştir. Ama annesi yaşıru doldurup ço- cuğunu yanına almak isteyince yasalarm yapacağı bir şey kalmamıştır. Jeremiah, kopanlır gibi koruyucu aileden alımrken koruyucu anne de eşının kollarında peri- şan durumda eve girmektedir. Film bu sahneyle açılıyor. Küçük çocuk, annesi- nin yanında olmayı reddetmekte. ağlayıp bağırarak 'evine' dönmek istemektedir. Ama asıl annesi olan Sarah bu acıya ka- yıtsızdır, 'onlann çocuğu istemedikle- rini' söylemekte ama bu yalanla bıle kü- çüğü ikna edememektedir. Ba$ıbo$lukla din baskısı arasında Ama Jeremiah için yapacak bir şey kalmamıştır. Arrık annesinin yanında, o- nun çizgisini paylaşmak zorundadır. An- cak, paylaşmak zorunda kaldığı çizgi yanlış çizilmiş bir alanı çevirmektedir: Sarah bir otoyol fahişesidir. Kendi çocu- ğunun gözü önünde erkeklerle pazarlık etmekte, hiç çekinmeden. arsızca işini görmektedir. Bu durumu hiç onaylama- yan anneanne ve dede Jeremiah için du- ruma el koyarlar ve küçük çocuk bir sü- re onlarla kalır. Burası da aşın tutucu, dindar bir evdir. Herkesten încil'i bilme- si, onu ögrenip okuması istenir. Bu da ço- cuk için başka bir sıkıntıdır. Böylece, fa- hışe bir anne ile fanatik dinci bir büyük- baba arasında Jeremiah kimlik bunalı- mına girer. Artık kendisini tanıma firsa- tı olmayacaktır. Ergenlik döneminin kimlik kazanımı Jeremiah için tam bir kimlik kaybına dönüşür. Işte bu kimlik kaybı, ergende cinsel kimlik sapması da yaratacak, artık çocuk-genç Jeremiah, eşcinselliğin kapısından yavaşça gire- cektir. Anne şefkatine olan gereksinme ile baba yokluğu arasında bunalan Jere- miah, artık kendisi için yanlış bir çıkış bulmuştur ve sosyal koşullann kendisi- ni sürüklediği yerden aynlması da zor- laşmıştır. 'Aldatan Yürek', yürek burkucu öy- küsüyle çocuklann yakınlan nedeniyle nelere katlanmak zorunda kaldıklannı çok güzel anlatıyor. Günümüzde sayıla- n artan 'küçük anneler' trajedisinin çar- pıcı bir örneği, bu filmle ekranlara gel- miş oluyor. Ozgürlükle başıboşluğu ka- nştıran bir yaşam ideolojisinin kurban- lan olan 'küçük anneler', erken doğum- lanyla birlikte alkolün, u\Tişturucunun pençesine de düşmüş oluyorlar. Bütün değerlerini yitirmiş yaşama sistemlerinin tükettiği bu çocuk-kadınlar, çilenin de- vamını da çocuklanna çektiriyorlar. Film, ağır acılann yansıtıldığı öyküyü yönetmeniyle, oyunculanyla çok başan- lı biçimde yansıtıyor. J.T. Leroy tarafın- dan yazılan otobiyografık kitaptan yarar- lanan Asia Argento hem filmi yöneti- yor, hem de Sarah rolünü, hem de büyük başanyla oynuyor. Anneanne rolünde Ornella Muti, dede rolünde Peter Fon- da filme değer katıyorlar. Türkiye bu filmde verilen gerçekJerle tanışmak zamanının geldiğini unutma- malı. Küreselleşmenin getirdığı sorunla- nn içinde bunlar da yer alıyor. Görüp değerlendirilecek bir yapıt. KEDİ GOZU VECDt SAYAR 'Bilanço' Kayseri - Malatyaseferimizitamamlayıp, Istan- bul'a döndük nihayet. Anadolu'da geçen on gün, alabildiğine öğreticiydi. İki kentimizde gerçekleş- tirdiğimiz kültür ve sanat festivallerinde, kentin kültürel yaşamını belirieyen tüm aktörlerin işbirli- ğini sağlamak için yola çıkmıştık. İkna süreci uzun ve yorucuydu. Onceleri pek gönüllü olmasalar da, sonuçta büyük ölçüde sağlandı bu biriiktelik. Kay- seri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Öz- haseki ile Erciyes ve Inönü üniversiteleri rektör- lerinin desteğini özellikle vurgulamak isterim. Merkezi hükümete gelince, değişen bir şey yok- tu. Beceriksizlik, isteksizlik ve ayrımcılık berde- vam... Ayrımcılıktan ne kastettiğimi açıklayayım: Bizim Bakanlık mensupları, kültür-sanat alanını kendi bahçeleri olarak gördükleri için, başkalan- nın bu bahçeye girip, çiçekleri sulamaya kalkış- masından hiç hoşlanmazlar. Festival mi yapılacak, devlet yapar. Konser mi verilecek, devlet verir. 'ötekiler'\n yaptıkları ise, "Sayın Bakan uygun gö- rürierse" sembolik bir desteğe kavuşabilir. Bakanlık bürokrasisini çok iyi temsil eden bir bürokrat resmini sizlerie paylaşmak istiyorum sö- zün burasında: Malatya'da -sanınm 12 yıldır gö- rev yapmakta olan- bir kültür müdürü vardır. O ka- dar başanlı ki, iktidar değişiklikleri bile koltuğunu sarsamamış! Belki de bu yüzden, festival çerçe- vesinde Inönü Üniversitesi'nde düzenlenen 'Av- rupa Kültür Politikalan ve Türkiye' konulu panele gelip, Hrfzı Topuz'u, Mehmet Aksoy'u, Devlet Operası Genel Müdürü Remzi Buharah'yı dinle- me gereği duymaz. Vali gelip dinler; o dinlemez... Sabancı Kültür Merkezi'nde Devlet Tıyatroları'nın sunduğu 'Gözlerimi Kapanm Vazifemi Yapanm' oyunu sırasmda, binanın herhangi bir yerinde bir tek festival afişi yoktur. Çünkü, sayın müdürfes- tivalden hoşlanmaz. Vali'nin isteği üzerine Bakan- lığa bir yazı yazar, festivale destek isteyen. Ama -her ne hikmetse- yanlış bir genel müdüriüğe ya- zar! Uyanlır. Bir yazı daha yazar, o da 'yanlış' bir genel müdürlüğe! İki genel müdürlükten gelen olumsuz yanıtlan alır, Vali Bey'e "an eder". Vali Bey, bu olumsuz yanıtlan Bakanlığın festivale olumlu bakmadığı yönünde yorumlayarak, Valilik adının festivalin afışinden çıkarılmasını ister. öy- le de yapılır. Bütün bunlar olurken ilgili genel mü- dürle, bizım telefon görüşmelerimiz devam et- mektedir. Genel müdür, kültür müdürü ile yardım- cısının konuştuğunu ve yazının nasıl yazılması ge- rektiğinin kendisine anlatıldığını söyler. Ama -ar- tık ne hikmetse- bu yazının doğrusu bir türlü ya- zılamaz! Festivalin bittiği gün, sayın genel mü- dürle yeniden konuştuğunuzda, "Artıkçokgeç. Iş bitmiş!" cevabını alıverirsiniz... Ve size, bu iş bir danışıklı dövüş olmasın sakın, diye merak etmek düşer. • • • Istanbul'a döner dönmez, kaçırdığımız filmler sizin olsun deyip, kentin yoğun sanat gündemi- ne teslim olduk. öncelikle, merakla beklediğim, Istanbul Film Festivali'nde En İyi Film seçilmesi- ni uzaktan -ve sevinçle- izlediğim 'Anlat Istan- bul'u görmek istedim. Hayret! Beyoğlu'ndaki si- nemalardan kalkmış. En yakın sinema, Gazi. Ge- ce seansına yetiştim. Ama, görebilmek mümkün olmadı. Çünkü, bir tek seyirci bile gelmediği için seans iptal edilmiş. Demek ki, "Şu ödül kazanan film neymiş " diye merak eden bir tek kişi bile yok! Daha da ilginci, filme daha ilk gününden itibaren ilgi çok düşükmüş. Yani, izleyip de beğenmeme gibi bir durum da yok. Bizim seyircimiz, daha fil- mi görmeden 'kalite'nin kokusunu almakta ne ka- dar mahir olduğu bir kez kanıtlandı böylece... An- ladığım kadarıyla, Erden Kıral'ın 'Yolda' filmi de benzer bir yazgıyı paylaşıyor. Aklıma takılan bir soru var. Bu acıklı durum, ülkemizde hüküm sü- ren küttür politikalannın birsonucu olmasın sakın? Döner dönmez koştuğum bir başka etkinlik de, Beyoğlu'nun en önemli sanat merkezlerinden bi- ri olan 'Karşı Sanat'ta -benim de aralannda oldu- ğum bir çalışma grubunun katkılan ile- açılan 'Bir Bilanço - 80'li Yıllarda Türkiye'de Sanat Üreti- mi' başlıklı sergi oldu. Konsepti Beral Madra tarafından oluşturulan bu sergiden söz etmeyi haftaya bırakarak, sergide yer alan 80'li yılların 'Aydınlar Dilekçesi'nden bir alıntıyla bu haftaki yazımızı noktalayalım: "Bir toplumun yaşayı- şında, özgürtük, çeşitlilik ve yenilik öğelerinin bulunması, toplumun geleceği ve gelişmeye açık tutulması için zonınludur. Bu bakımdan her türlü düşünce üretimi korunmalı, yeni öneriler kamuya özgürce sunulabilmelidir..." O günlerden bu güne bir arpa boyu yol gitmiş olmalıyız ki, bugün gene 200 kişi bir araya gele- rek, ülkemizdeki demokrasi, sivilleşme ve banş sürecinin engellenmesine yönelik çabalardan duyduğumuz kaygılan dile getirme gereğini duy- duk. Duyuyoruz... vecdisayar@yahoo.com Genç Haberciter ÖdüMi Yarışması • Kültür Servisi -TC Istanbul Ticaret Üniversitesi Iletişim Fakültesi'nin düzenlediği 'Genç Haberciler Ödülü Yanşmasf nın son başvuru tarihi 29 Nisan olarak belirlendi. Ödüller görsel ve yazılı medya alanlannda verilecek. Yazılı ve görsel medya ödülü için, ulusal ve yerel basılı kitle iletişim araçlannda 01.04.2004 - 15.02.2005 tarihleri arasında yayımlanmış kent. ekonomi, spor, eğitim haberleri ve haber fotoğraflanyla aday olunabilecek. (Öğr. Gör. Nurullah Kadihoğlu - 0 216 553 94 22 / 316) BUGÜN • ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 19.30'daki IDSO konseri iptal edildi. • BABYLON'da 23.00'te Nil Karaibrahimgil konseri. (0 212 292 73 68) • SERMET ÇİFTER SALONU'nda 'Kadınlar, Kimlikler, Hafızalar - Hukuk ve Feminizm' şöyleşisi. Konuşmacılar: Ayşe Gül Altınay, Şebnem Gökçeoğlu Balcı, Nebahat Akkoç, Aksu Bora. (0 212 252 47 00) • AKBANK KÜLTÜR SANAT MERKEZt'nde 19.00'da Kısa Metrajb Film gösterimi. (0 212 252 35 00) j
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear