25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet tmtiyaz Sahibi: CUMHURIYET VAKFI adma İLHAIN SELÇUK Genel Yayın Yönetmenı: İbrahim Yıldız # Yazıişlen Müdürü: Saim AJpastan#Sorumlu Müdür Metamet Sucu # Haber Merkezi Müdürü: HakanKara tstıhbarat- Cengiz Vıldırım • Ekonomi Hasan Eriş • Kültür Egemen Berköz • Spor: Ab- dülkadir Yûcelman # Makaleler' Sami Ka- raören # Duzeltme Abdullah Yazıcı 0 Bıl- gı-Belge. Edibe Buğra • Yurt Haberlen. Meh- met Faraç 0 Avrupa Temsılcısı Güray Öz Yayın Kurulır İlhan Selçuk (Başkan), Emre Kongar (Da- nışman),Orhan Erinç, Hikmct Çctinka\a. Şükran Soner. tb- rahinı Yıldız. Orhan Bursalı, Mustafa Balbav, Hakan Kara. AnkaraTerasılcısı Mustafa Balba> AtaturkBul\an No 125,Kat4. Bakanhklar Tel 4195020(7hat>. Faks 4195027#tzmırTemsılcısı SerdarKızık.H Zı>aBK 1352 S 23Tel 4411220, Faks 4418745 # AdanaTemsılcısı Çetin Viğenoğlu. İnonuCd 119S No 1 l.Tel 363 12 11, Faks 363 12 15 Antalya Temsılcısı Ahmet Oruçoğlu CumhumetCad. 80 5 Tel 0242 2480057 Fax 2430509 0 Muessese Mudûru Erol Erkut 0 Satış Fazilet Kuza 0 Cumhurhet Reklam: 0 Genel Mudur Özlem \\den 0 Genel Mûdür Yardımcısı NazendePaltel (0212)51241 19- 5124830-5124" 7 78 Fa\ (0212)513 84 63 Bıskı:MaİHGaz«eOoîiBaam\j>TiıcıiıkSaı«Tıc Pk M6 Sliîcı . t H I cumhunvettom tr ^ lJ EĞİTİMCİ ATANER YILDIRIM: 'Duygusalzekâ başarıgetirir' tstanbul Haber Servisi - Kişisel Gelışim uzmanı, eğitimcı Ataner Yıkhnm, duygusal zekânın başanvı arttırdığını belirterek "Duygusal zekâ, doyumlu, anlamh ve muthı bir yaşam amaçlar" dedı.Adalet Bakanhğı Ceza tnfaz ve Tutukevi Infaz Koruma personeline "Duygusal Zekâ" semüıeri veren Ataner Yıldınm, duygusal zekâyı. "kenttimiz, başkalan ve çevrentizle ifişidkrimizi kolaylasüran duygulan fark etme, adLandırma ve bıınlan etkin kuHanma yeteneğir ' olarak tanımladı. Duygusal zekâ ıçın kişisel gelışımın gerekli olduğunu vurgulayan Yıldınm, "Fiziksel, ruhsaL, zihinseL duygusal açıdan getiştinneK, sevgj, boşgörü. pozitif düsünceyi yaşanumızın odağı haline getirmenyiz. Kişisel bütünlüğü genşmiş kişi, gerçeğe saygı duyar. Kjşinin, konuşması, tavn ve davramşı birbiriyle örtüşmeH. Ilkeler ve değerler biünci de taşıması gereldr" dıye konuştu. Yıldınm, toplumda, güvenın yerini güvensizlığın, sevgınin yerini nefretın, düriistlüğün yerini üçkâğıtçıhğın, dayanışmanın yerini rekabetın, üreticıhğin yennı tüketicıliğin, yapıcıhğın yennı gösterişin aldığını vurguladı. Binlerce varil petrolün aktığı baraj gölünün bir kısmı kırmızı renge boyandı, kirliliğin nedeni araştınlıyor Alarm zilleri çalıyor• Şanlıurfa merkeze bağlı Yığınak köyünden geçen BOTAŞ'a ait Batman Yumurtalık Petrol Boru Hattı'nda 13 Nisan Çarşamba günü meydana gelen kaçak sonucu, yaklaşık 18 bin varil ham petrol Atatürk Baraj Gölü çevresine yayılmıştı. ADIYAMAN / ŞANLIURFA (Cum- huriyet) - BOTAŞ'a ait petrol boru hat- tının Şanlıurfa kesiminde meydana gelen yırtılma nedenıyle binlerce vanl petrolün aktığı Atatürk Baraj Gölü'nün Adıyaman Kâhta ilçe sınınndan Diyarbakır'ın Çermık ilçesi sınırlanna kadar yaklaşık 70 kilometrelık alanı da kırmızı bir renge büründü. Kirlenmenin petrol sızıntısı ile ilgili olmadığı belirtildi. Adıyaman Çevre ve Orman tl Müdürlüğü ıle tl Tanm Müdürlüğü ekıpleri, kirliliğin nedenini be- lirlemek ıçin kırmızı renge bürünen bölgeden su örneğı alarak Elazığ 11 Kontrol Laboratuvan'na göndeTdı. Adıyaman Valisi Hikmet Tan, yapılan in- cemelenn kirliliğin nedeninin petrol sızıntısından kaynaklanmadığını ortaya koyduğunu söyledi. Ana- liz sonuçlanna göre jeolojik araştırma isteyebile- ceğini belirten Vali Tan, şöyle konuştu: "Adıyaman'm birçok böigesi birinci derece deprem bölgesi olma- sma rağmen bu kirienmenin onunla bir Dgisi oldu- ğunu sanmıyorum. Ancak konunun incelenmesi için biünı adamlanndan yardım istey eceğiz." ANALİZ SONUÇLARI Tanm Müdürlüğü Koruma Kontrol Şube Müdü- rü Sırn Yılmaz da, Atatürk Baraj ı'ndaki kırmızı kirlenmenin yaklaşık ! aydır var olduğunu, fakat son 4 gündür suyun tamamen kırmızıya dönüştü- ğüne dıkkat çekerek "Kirlenme sebebi tam olarak binnmiyor ve yüzeyde ohışan torrulann toprağun- sı bir yapıs] olmasına rağmen bu madde toprak de- ğü" dedi. Çe\Te ve Orman Müdürlüğü Bıyoloğu Vahit Çay ise suyun kükürt analizinın yapılması gerek- tiğini belirterek şunlan söyledi "Diyarbakır Çer- mik'te kaphcalann olduğu bilinryor. Kapbca sula- nndan sızmalarm ohnası mümkün. Bu kırmızı ren- gi iki şekilde açıklav abiBriz. Bu küienme alg (kır- mızı su yosunu) ya da kükürt oranı yüksek madde olabiür. Eğer kükürt ise bu yeraltmda meydana ge- len tektonik bir hareketten meydana geür. AnaBz sonuçlan sonrası kesüı bir şey söyleyebifiriz." Operacı kardeşlerVıyana'yı mest etti O anat yaşamlanıu Avusturya'da sürdüren operacı Didem ve Sinem Balık »3kardeşlerinbaşkent\lyana'daki tarihiLobkowitzSarayTndaverdikleri konser büyük ügi gördü. Besteci Ludwig V an Beethoven'in, 3. senfonisini ilk kez halka sunduğu salonda verilen konseri, çok sa>ıda Türk ve Vlyanah sanatsever izledL Balık kardeşlerin konseri Türk besteci Cenan Akın'ın opera için düzenlediği "Ince gherim ince" adh eseriyle son buldu. (Fotoğraf: AA) Temizlemeçahşmalan son aşamada Şanhurfa 'da BOTAŞ 'a aitpetrol boru hatan- danAtatürk Barajı Gölü 'nesaın hampetrolü te- mizktneçahşrnalanndasonaşamayageiindiğibil- âirildi BOTAŞ GenelMüdiirlüğü 'ne bağlt ekip- lerinyaıusıraözelbirşirketvebalıkçüanndades- tek ıvrdiği temizleme çalışmalan, yaklaşık 25 kt- yıtemizkmebotuveişmakine^yksürdiirülüyor. Yığuıak köyü yakmlanndan geçen Batman Yu- murtahkPetroiBoruHata'naan sızarakçevrede- Id arazilerde biriken ham petrol, geçen haftadan buyana, .ABD 'den geürikn ve suyun yüzeyinde- kipetrolii emen birsüngersistemiyletoplanıyor. Ana tema çocuklaımgeleceği Dünyanın doğum günü İstanbul Haber Servisi -Bugün, 1970 yı- lından ben 174 ülkede mılyonlarca kışi- nin katılımıyla kutlanan "22 Nisan Dün- ya Günü". Bu yıl 35'inci kez kutlanan Dünya Günü'nün 2005 temasıysa "Ço- cuklarmuzı ve geleceklerini koruyaüm" olarak belirlendi. Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlan- dırma ve Doğal Varlıklan Koruma Vakfı (TEMA) tarafindan Dünya Günü nede- niyle yapılan yazılı açıklamada, "Bugün, hükümedere, tüm kurum ve kuruluşlara. insanlara çağnda bulunularaksıkmtılı dün- yamızda yaşayan çocuklann daha eğitim- li, daha sağjıkk, baskı ve zulümden uzak yetiştirilmesi isteniyor" denildı. TOPRAK YASASI... Açıklamada, TEMA Vakfı'nın doğaya ve çevreye saygılı, duyarlı herkesi dünya- nın doğum gününden başlayarak faydalı işler yapmaya davet etrığı vurgulanarak şu ifadelere yer \ erildi: "Türkiye,sahip ol- duğu doğal \e kültürel variıklar, yüzlerce çeşitbitki \e ha\~vandan ohışan bivolojik çe- şitJüik açısından dümanın en zengin ülke- lerinden biri. Bu zenginlikleri korumak için bireysel hareketlerden yasal mücade- leye kadar her platformda çahşabiliriz. TE- MA olarak hazırianmasuıa katkıda bu- lunduğumuz,Tanm veKö\işJeri BakaıuSa- mı Güçlü'nün kişisel gayretleriyle TBMM'ye sevkedilen ve' Toprak Koruma ve Arazı Kullarumı Kanunu Tasansı'nuı yasalaşmasuu, bu mücadele için önemli bir adım olarak görüyoruz." devlet tiyatroları turkish state theatres SÖYLEŞİ uluslararası çocuk tiyatroları festivali international children's theatre festival IJJJÜU "...Artık 1 Batf, Bir 'Empepyaüzm OrtaMığfdH'...'' \ canlı kuklalar! onlar ve diğerleri nasreddin hoca yaradılı; öyküsü düşler odası müziğin kalbi oyun halısı sevdalı bulut pırtlatan bal androcles ile aslan haylaz oğlaniar, yaramaz kızlar sihirli flüt yıldızlıJıikaye karagöz yazıcılık iA öğreniyor singapur avusturya türkiye bulgaristan belçika türkiye italya türkiye türkiye türkiye almanya macaristan rusya türkiye 25-26 Nisan 26 Nisan 26 Nisan 27 Nisan 27 Nisan 27 Nisan 28 Nisan 28 Nisan 29 Nisan 29 Nisan 29 Nisan 30 Nisan 30 Nisan 30 Nisan atöıy« tiyatroda mask forum tiyatrosu gölge teknikleri flaman çocuk ve gençlik tiyatrosu (SEMİNER) karagöz yapımı türkiye ve oynatımı kendi hikayeni yarat dünyamn renkleri yunanistan 26-28 Nisan kanada 26-27 Nisan bulgaristan 28 Nisan belçika 28 Nisan ingiltere italya 28 Nisan 29 Nisan 30 Nisan 0 312 309 3556 | | 23Nisan@dtgm.gov.tr | | www.devtiyatro.gov.tr/nisan ...belki yaşın ilerlemesınden, belkı o günlen sık an- mayışımdan; yaşanılan 'muhtevâ' aklımda kalıyor da, nerede ve kıminle yaşadığım, bulanık: O akşam, bunlan, 'Trotçkist' arkadaşım, Mark Apter'le, Alli- ance Française'in dumanlı kantınınde mı konuşmuş- tuk; yoksa, Montparnasse'dakı Dupont Kahve- si'nde 'zencı güzeii' M'ba'yla mı? Uzaklardan kula- ğıma, Musettes akordeonlarının ünlü bir parçası ge- liyor; ama nereden? Kantin'in emektar pikabından mı, yoksa Dupont Kahvesi'nın, hoparlöründen mi? Orası müphem, net olarak hatırladığım, ne konuştu- ğumuz, hangı sonuca bağlandığımız!. Kim söylemişti, orası da karanlık, avucunda ısıt- tığı Calvados kadehınden biryudum alarak, M'ba da söylemiş olabılir, vodka kadehıni dıkerek, bir yudumda brtiren Mark Apterde; hatta, ben bıle söy- lemiş olabilirim ama, söyleyen değil, söylenen önemli; çünkü üçü de Batı Avrupa ya dışardan gelmiş 'aydın gençler' olarak, yaşadıklanmızdan bir sonuç çıkarıyoruz, acaba şöyle özetlenebılir mi? "...Bati Batı deyip duruyorlarya, gerçekte öy- le 'yekpâre' bir Batı yok; her birisi, kendi ulusal kültür sentezini yapmış; biri öbürüne benze- meyen, ulusal devletler var; Irtgiliz resmi, Ital- yan resmine; Ispanyol müziği, Alman müziğine benzemez; örfleri, âdetleri de! ille ortaklaşa bir şey ararsanız, üç şey bulursunuz: a/ Hıristryan- lık, b/ Rasyonalizm (Akılcılık) c/ Emperyalizm! Rasyonalizmle, Pozitivizm üzerinden, ateşli si- lahlan geliştirmiş; yeryüzünüfethe çıkmışlar; üs- telik her gittikleri yere, kendi dillerini, dinlerini, kültürlerini taşımak egoizmini de, -ki eski Ro- ma'dan kalmıştır- çantalarında götürmüşler! Bat'nın medenryeti, iddia ettikleri gibi, bütün in- sardar için değildir; yalnızca onlar için, bir me- denryettir; o kadar böyledir ki bu, siz 'Trotç- kist', lâik Müslüman, ya da Fildişi Sahili'nden 'ulu- salcı komünist' bir zenci güzeii olarak, onu ne kadar benimseseniz, Batılının gözünde, 'ikinci sınn" insan olarak kalırsınız..." Yalnız şurası hafızamda çok açık ve seçık olarak kalmış! O gece -her kımse-, yanımdakınden aynldık- tan sonra; St-Michel'den Republique Meydanı'na kadar yurümüştüm; soğuktu, ınce bir kar tozu dö- külüyor; tenhalaşmış bulvarlarda, traftk ışıklan, kır- mızı, sarı, yeşil, renk değiştirip duruyorlar Içimde kıvrılan ıstıfham neydı derseniz, hâlâ tartıştığımız so- ru: "Batılıya benzemek, o hangisryse, onun may- munu olmak demeye geliyor; öyleyse, Gâzi'nin, ulusal kültür sentezini, gerçekten ulusal olarak gerçekleştirmeye çalıştığı için; bilinçli olarak, ta- rihine -yâni 'öz benliğine'- çektiği Türkiye, neden yine 'ecnebi kültürü'ne, 'Yunan'a, Latin'edönmek- tedin bunun sonu nereye vanr?.." Milli Şef', 'ulusal aydın'ı üretemedi.. Sonuçlarına katlanmakta zorlandığımız, kötü bir yere varmıştır: Gâzi'nin tasarladığı sosyalızan tek parti ıle savaşı, barış içinde, 'tarafsız' yaşamak yerine, 'MillîŞefın faşizan tek partı düzeninde, Ba- tı'yla anlaşırsanız; hem savaş boyunca, oradan ora- ya savrulursunuz; hem Cumhuriyet çocuklanndan, Cumhuriyet'in 'ulusal aydını'nı üretemezsiniz! öy- le olmamış mıdır? Meselâ şııre bakalım, fikırleri ne kadar birbirinden farklı, hatta karşıt olursa olsun, Inönü Cumhuriyeti'ne kadar. ister aruzla divan tar- zında, ister heceyle Anadolu şairi, ısterse serbest vezınle toplumcu' şaır olsun, şaırlerimizin hepsın- de, bin yıllık geçmişimızden süzülmüş, bir ses vardı ki, şiirimizi şiir yapıyor; onu halkımız tarafindan da oku- nur kılıyordu. Yunan/Latin kültürü, Mrtolocya, Batı'ya benze- mek derken; başka bir 'dil devrimi', -özleştirme nı- teliğıyie- sistemlı olarak ortaya getırılmiştir; artık şı- irler, çağnşımyükü sıfır, kelımelerleyazılmaya; konu- lar, halkın içinden, halk ıçin değil, 'komprador alaf- rangası' oligarşi için üretilmeye başlıyor, çünkü; fa- şizan tek parti diktasının, kaçınılmaz sonucu budur; savaş koşullan ıçındegelıştığı için de, Bürokrasi, Bur- juvazi ve 'bu' Aydınlardan oluşan bir 'iktidar üç- geni', halkın üzennde, -sozüm ona- Modern Tür- kiye'yı temsıl ediyordu. Sözüm ona deyişim boşuna değil, ilk yolculuğum- da modern şiırimize örnek olarak. üç beş kafadar bir- likte çevirdığimız 'Garip Üçgeni'ne ait şiirleri, Fran- sız genç şairlerine gösterınce dudak bükup, açık bir küçümsemeyte demişlerdı kı: "-...Fütüristler'leSür- realistier arasında bir şiir bu; yeni hiçbir tarafı yok, geçen yüzyılın sonunda moda olmuştu; onlann çoğu, başta Tristan Tzara, Aragon, Eluard, artık 'toplumcu gerçekçi' yazıyorlar: hepsi Komü- njst.." Şiirnamusumuzu, Bâki'den, Şeyhülislam Yah- ya'dan, Nedim'den zar zor çevirdiğımız gazellerle kur- tarmıştık! Yoksa bunlan, daha önce yazmış mıydım? 'Onlar aldılar da, biz mi girmedik?' S ' ağdaşlaşma, Inönü Cumhuriyeti'nde tekrar ' 'Batılılaşma'ya dönünce; zaten iktidar partili ılan sıvıl ve asker bürokrasi: karaborsadan ye- tiştirmeye çabaladığı yerli Burjuvazi yle beraber; Yunan/Latin temeli üzerinde geliştirilmek ıstenen, tak- lit bir Batlı kültürün koluna girmiş; Türkiye'yi bir semt-i meçhûle götürüyordu: Churchill, o ıstediğınde savaşa girmediğımiz; Sta- lin, Almanya ileSovyetleraleyhinde, gızlı ışbırliği yap- tığımız ıçin, bize 'küsmüştü'; meğer Boğazlar'dan Alman muhrip ve denizaltılarını, 'ticaret gemisi' di- ye Karadeniz'e geçırirmişiz!.. Roosevelt ise, Doğu Akdeniz'te değil, Birieşmiş Milletterve Atlanfk Pak- tı ile meşguldu: rivâyet odur kı, Celal Bey (Bayar) ikinci seçıminde CHP'yi yerle bir ettıkten sonra, Is- met Paşa'yı ilk zıyaretınde sormuştu: "-...Paşam, niye NATO'ya girmediniz?", cevap her bakımdan hazın vedüşündürücüdür: "-...a Celâl Bey, onlar al- dılar da biz mi girmedik?" e-mailrblahan - isnet.net.tr http://www.bilgiyayinevi.com.tr/ailhan Faks:0-212 / 260 19 88
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear