25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA 4 CUMHURİYET 7 MART 2005 PAZARTESİ 8 HABERLERIN DEVAMI TURKIYE Istanbul Y 12 Sinop PB 13 Adana PB 19 Edirne 4 Samsun Y 17 Mersin PB 19 Kocaeli Y 16 Trabzon Çanakkale Y 13 Giresun PB 15 Şanlıurfa PB 15 Diyarbakır PB 16 PB 19 Izmir Y 16 Ankara Y 12 Mardin PB 13 Manisa _Y 15 Eskişehir PB 12 Siirt Y 15 Aydın _Y_ 1(5 Konya PB 13 Hakkâri Denizli Y 14 Sıvas PB 11 Van Zonguldak PB 16 Antalya Y 18 Kars Butun bolgelerımız parçalı ve çok bulutlu, Doğu ve Guneydoğu Anadolu'nun doğusu, Orta Karadenız'ın batısı ıle Ankara, Çankırı, Yoz- gat, Kınkkale, Kastamo- nu çevrelen ıle oğle sa- atlerınden sonra Mar mara, gece Afyon, Ku- tahya dışında tum Ege, Batı Akdeniz yağışlı ge- çecek Hava sıcaklığı Trakya'da azalacak DIŞ MERKEZLER Oslo Helsınki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Parıs Bonn B PB B PB Y Y PB PB b -8 4 9 5 4 3 3 Münih PB 6 Zürih Berlin Budapeşte Madrıd Vıyana Belgrad Sofya Roma Atına PB PB B PB PB K Y PB 3 0 11 0 4 3 10 17 K 0 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tiflıs Kahire K PB PB PB PB PB PB PB -2 15 0 19 12 17 4 26 PB 23 Açık P a r ı ? a l 1 b u | J t l u Bulutlu t Çok bulutlu Yağmurlu 2 3 Karlı Gok gumltulu Şiddete maruz kalan kadınlarm gidecekleri yerleri bulunmadığından buna katlandığı belirtildi Çıghklar derinden geliyor HİCRAN ÖZDAMAR İZMIR - Kadınlar, siyasi, sosyal, ekonomik ve insan olarak hiçe sayılırken Türkiye'de ya- şayan her üç kadından birinin şiddete maruz kaldığı belirtiliyor. Şiddete maruz kalan kadın- lann "kimliklerini" yitirdiği kaydediliyor. Sadece, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde hatırlanan kadınlann gidecek yerleri bulunma- dığı için şiddete katlandıkları kaydedilirken Türkiye'de bulunan 11 kadın sığınma evinin ye- tersizliğine dikkat çekiliyor. llk sığınak yeri ola- rak gördükleri karakollarda polislerin "Kocan- dır, hem sever hem döver" sözleriyle umut- suzlukları arttırılan kadınlar, yasalann kâğıt üzerinden çıkıp kullanılabilmeleri için toplu- mun her kesiminde eğitim çalışmalarının dü- zenlenmesi gerektiğini vurguluyorlar. Kadına yönelik şiddetin son yıllarda çeşit- lendiğine dikkat çekiliyor. Eski Birleşmiş Mil- letler Kadmlara Karşı Ayrımcılığı Önleme Ko- mitesi Başkanı (CEDAW) Prof. Dr. Feride Acar, kadına yönelik olarak ülkede yaşanan şiddet konusunda yeterli istatiksel çalışmanın olmadığını belirtiyor. 100 kadından SO'u şlddet görüyor Kadına karşı davranışın dünya genelinde bir sorun olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Acar, ka- dın haklarının ihlaline karşı artan yasal önlem- lerin kullanılmadığını belirtiyor. En düşük ra- kamlaher 100 kadından 30'unun şiddet gördü- ğünü belirten Prof. Dr. Acar, "Şiddet, kültürel yaşamın bir parçası olarak gösterüiyor. Bu tür kültürel değerlerin değiştirilmesi için kapsamlı çalışmalar yapılması gerekir" di- yor. Mor Çatı Kadın Sığınma Vakfı gönüllüleri- nin verdiği bilgiye göre, ülke genelinde 11 ka- dın sığınma evi bulunuyor. Bunun nüfusa oran- landığında sayısının yetersiz olduğu dile geti- riliyor. Ankara, Antalya, Bursa, Denizli, Eskişehir, Izmir, izmit, Samsun ve Istanbul-Kadıköy ve Küçükçekme'de sığınakların bulunduğunu be- lirten gönüllüler, konukevi tanımlamalarının yanlış olduğunu kaydediyorlar. Ege Kadın Dayanışma Vakfı Yönetim Kuru- lu Üyesi Tülin Özler, şiddetin tanımının yapıl- ması gerektiğini belirterek "Bir insanın, bir başkasının acı çekmesine, incinmesine, sa- katlanmasına yol açan her türlü davranış şiddettir. Şiddete, evde, sokakta, otobüste her yerde uğruyoruz. Duygusal, ekonomik, cin- sel, fiziksel her türlü şiddete kadınlarımız maruz kalıyor. Alkol, uyuşturucu, para sı- kıntısı, işsizlik, hastalık, cinsel tatminsizlik şiddetin nedeni değil, bahanesi oluyor" diyor. lyileştlrlcl yenillkier getirillyor Avukat Aybike Neşeli de, Avrupa Konseyi ve kadın kuruluşlarının duruşlanyla l Nisan 2005'te yürürlüğe girecek 5237 sayılı Türk Ce- za Yasası'nda (TCY) olumsuz maddeler olma- sına karşın kadınm toplumdaki yerini iyileşti- rici yenilikler getirildiğini belirtiyor. TCY'de nitelikli adam öldürme suçuna törenin de dahil edildiğini anımsattı. Antik dönem Anadolu kadını özgürdü GURSU KUNT ANTALYA - Anadolu kadınının gü- nümüz sosyal yaşamındaki yeri halen tartışma konıısu olurken Antik dönem Anadolu kadını, bugüne örnek olacak özellikleriyle dikkat çekiyor. Yer yer, günümüzdekinden daha geniş özgür- lüklere sahip kadın, ataerkil toplum ya- pısına karşın belediye başkanı, ömür boyunca din görevlisi olabiliyor, eğitim için vakıflar kuruyor, kentleri neredey- se sil baştan yeniden imar edip sanatla uğraşabiliyordu. Akdeniz Üniversitesi Eski Çağ Dille- ri ve Kültürleri Bölüm Başkanı Prof. Sencer Şahin, Anadolu kadınının, er- kek egemen topluma karşın özgürlük- leri olduğunu vurgulayarak "Eğer ka- dın çok iinlii bir aileden geliyorsa, ço- cukları, evlendiği erkeğin soyadının yanı sıra annelerinin soyadım da ala- biliyordu. Likya'da, Pamfilya bölge- sinc göre daha geniş özgürlükler var- dı. Kadın, kocasının yöneticilikten gelen sıfatını alabiliyordu. Ancak bunlar sosyal seviyenin en üst düze- yindeki kadınlardı. Para ve politik güçlerini kullanabiliyordu" dedi. Perge'de 3 kez belediye başkanhğı görevini yapan Plaukia Magna'nın an- tik dönemin en ilgi çekici kadınlanndan biri olduğunu ifade eden Şahin, "Bele- diye başkanlığının yanı sıra kentin en önemli Tanrıça'sı Artemis'in rahibe- si. Perge'nin tünı giderlerini üstlenen Magna, kentin girişindeki anıtsal ka- pıyı yaptırıyor, kulenin içindeki oval salonu heykellerle süsleyerek mera- sim salonu haline getiriyor, adeta kenti yeniden inşa ediyor" dedi. Kadın doktorun heykeli dikildi Magna'yla aynı dönemde yaşayan Lulia Sankta'nın da tarihteki önemli kadınlardan biri olduğunu belirten Prof. Şahin, bu kadının Roma tmparato- ru'nun Antalya'yı ziyareti sırasında in- şa edilen Hadrianus Kapısı ve kulenin tüm masraflarını üstlendiğini, bu ne- denle üstüne kendi adını yazdırdığını vurguladı. Eski Çağ Dilleri ve Kültürleri Öğre- tim Üyesi Doç. Mustafa Adak da an- tik dönemde yöneticilerin dışında, ka- dın doktor ve sanatçıların da önemli bir yer tuttuğunu söyledi. Likya'da yaşa- yan doktor bir kadının tıp alanındaki başanlan nedeniyle heykelinin dikildi- ğini, Midillili Sappha'nın da genç kız- ların aristokrat olarak yetişmesi için bir yurtaçtığını belirten Doç. Adak, tarih- teki bir başka önemli kadının ise Korint- hoslu Lunia Theodora olduğunu açık- ladı. Doç. Adak, politik bir güce sahip olanTheodara'yla ilgili olarak şu bilgi- leri verdi: "Likya'da iç savaş döneminde, aristokratlar ülkeyi terk ediyor. Lu- nia Theodora bunları kendi evinde misafir ediyor. Roma'da yüksek yöneticilerle diyaloğa geçerek ken- dileriyle ilgilenilmesini istiyor. Elin- deki güçle, politik suçluların affını ve korunmasını, hatta yeniden yönetime gelmelerini sağlıyor.Teşekkür için de Lunia'nın ölümünde kullanılmak üzere çok kıymetli olan safrandan kilogramlarca ahnıp büyük paralar hprcanıyor." 8 M a r t D ü n y a Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle Kars Sanat Merkezi'nde gazetemiz muhabirlerinden Hatice Tuncer'in "Türkiye'den ve Dünyadan Kadın Portrcleri" konulu fotoğraf sergisi açılacak. Anadolu'nun çeşitli yörelerinden ve Suriye, tran, Küba, Vietnam gibi dünyanın çeşitli ülkelerinden kadınlann portrelerinin yer al- dığı serginin açılışı Gazi Ahmet Muhtar Paşa Caddesi'ndeki sanat merkezinde saat 16.00'da gerçekleştirilecek. Sanat merkezinde ayrıca çocuk sağlığı, lürk Ceza Yasasf ndaki değişiklikler konulu konuşmalar yapılacak. Emekçi kadmlar yurdun her yanında etkinlikler düzenlediler 6 Tore cinayetleri son bulsun' Yurt Haberleri Servisi - 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nede- niyle çeşitli etkinlikler düzenleyen ka- dınlar, töre cinayetlerinin son bulması çağrısında bulundular. Mersin'de yaklaşık bin kadın "Ya- şasın 8 Mart" yazılı pankartın arka- sında Devlet Hastanesi önünden Met- ropol Miting alanına kadar yürüdü. Töre cinayetine kurban giden kadınla- nn fotoğrafları ile "Ümit Gönültaş'ın, Uğur Kaymaz'ın katilleri bulunsun, yargılansın", "Töre cinayetlerine son" yazılı dövizler taşıyan kadınlar yol boyunca, "Mezar değil barınma- evleri istiyoruz" sloganı attılar. Kadınlar, Metropol Miting alanına girişte polislerin üst aramasına izin vermediler. Katılımcılar uzun süre oturma eylemi yaparken kadın örgüt- lerinin temsilcilerinin yaptığı pazar- lıklar da sonuçsuz kaldı. Antalya'da yürüyüş Antalya'da kadınlar, TRT Kavşa- ğı'ndan Pazartesi Pazarı'na yürüdü. Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hiz- metleri Emekçileri Sendikası (Tüm Bel-Sen) Antalya Şubesi Yönetim Ku- rulu üyesi Zöhre Tetik, burada yaptı- ğı konuşmada şunları söyledi: "Şemse, Kadriye, Güldünya ve da- ha onlarca kadın, nanıus cinayeti adı altında katledildi ya da Antalya'da Telya gibi onlara tek seçenek olarak intihar sunuldu. Kadınlar kendi ha- yatları ve bedenleri üzerinde söz hakkı olan bireyler olarak değil, ba- banın, kocanın, aşiretin, hatta mille- tin nanıusu, malı olarak görülüyor." Adana'da sivil toplum örgütleri tem- silcilerince Istasyon Meydanı'nda ya- pılan açıklamada, Türk Ceza Yasa- sı'nda cinsel ayrımcılıkla ilgili madde- lerin yeniden düzenlenmesiyle kadın hareketinin güç kazandığı belirtildi. Kadın haklarının gelişimi, bugün TBMM'de düzenlenecek bir panelde ele alınacak. "TBMM'nin Açılışmın 85.Yıhnda Kadın Haklarının Gelişimi" konulu panelin açış konuşmasınıTBMM Baş- kanı Bülent Arınç ve Devlet Bakanı Güldal Akşit yapacak. Şeriatçı anlayış, kadını yaşamın her alanında baskı altına alıyor Türban siyasete malzeme edüiyor Istanbul Haber Servi- si - Kadınlar, 8 Mart Dün- ya Emekçi Kadınlar Gü- nü'ne yine ekonomik, sos- yal, kültürel baskılar altın- da giriyor. Cumhuriyeti- mizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün 1926'daMedeni Kanun'la Türk kadınmı çağdaş uy- garlık düzeyine ulaştırma hedefine doğru büyük bir adım atmasına karşın Tür- kiye'de kadınlar "tür- ban" sorunuyla siyasete malzeme ediliyor. Din kurallannı siyasete sokmak isteyen şeriatçı anlayış ve destekçileri, ka- dını çalışma hayatında, günlük yaşamında ve eği- timinde baskı altına alıyor. tnanç özgürlüğü adı altın- da siyasete sokulan şeriat- çı anlayış kadınları eve ka- patmayı hedefliyor. Istan- bul Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Avu- kat Aydeniz Alisbah Tus- kan, hükümetin Avrupa Birliği uyum sürecinde çı- kardığı yasaların göster- melik bir kadın-erkek eşit- liği sağladığını ifade eder- ken "Bazı hükümet üye- lerinin ve iktidar partisi milletvekillerinin eşleri- nin kıyafetleri Türk ka- dınını temsil etmiyor. Bu kıyafetler sonradan çı- karılmış" dedi. Atatürk ve kadın Av ukat Aydeniz Alisbah Tuskan, Cumhuriyet'in Türk kadınının 2005 Dün- ya Emekçi Kadınlar Gü- nü'ne nasıl girdiği konu- sundaki sorularını yanıt- larken bazı çevrelerde sık sık, "Kadınlar haklarını kolay elde etti" gibi söy- lemler kullanıldığına dik- kat çekerek şunları söyle- di: "Atatürk ve arkadaş- ları kadının Kurtuluş Savaşı'ndaki üstün ça- basını görmezden gel- memişti. Atatürk toplıı- mun bir kısnıı ilerletilir- ken bir kısmını geride bırakarak devrimin ve toplumun kalkınması- nın münıkün olamaya- cağına inanmıştır. Bu- nun için cumhuriyetin en temel olgusu kadın devrimidir." Cumhuriyeti kuranların yüzlerini Batı'ya ve çağ- daş uygarlığa dönerek ya- sal ve kurumsal değişik- likler yaptığını ifade eden Tuskan, "Eğitimde birli- ği sağlayan Tevhid-i Ted- risat Kanunu Cumhuri- yet devrimlerinin en önemli kazanımlarından biridir. Devrimlerle din ağırlıklı eğitim yerine la- ik eğitim yaygınlaştırılır- ken günümüz Türki- ye'sinde gençler iki fark- lı şekilde yetiştirildi. Ki- misine din ağırlıklı eği- tim verildi. Çağdaş kılık kıyafet yerine dinsel sim- geye dönüşen kıyafetle- rin giyilmesi özendiril- di" diye konuştu. Dlnsel simgeler "Bugün Başbakan'ın eşinin kıyafeti bir model oîuşturuyor" diyen Tus- kan şöyle devam etti: "Bu kıyafet Türk kadınının kimliğini yansıtan bir kı- yafet değil. Bu dinsel simgelerin giyilmesiyle belirli bir anlayışı temsil ediyor. Kadınlar kıyafe- tinden başlayarak baskı altına alınıyor. Kıyafet- leri bile erkeklerin poli- tikasına malzeme oluyor. Kadınlar, evlenmelerin- den meslek sahibi olana kadan baskı altında tu- tularak bu simgenin de- vam ettirilmesi sağlanı- yor." 63 gözaltı Kadınlar Günü'ne müdahale ALPERTURGUT ÖZLEM GÜVENLİ GÖKÇE UYGUN 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniy- le Saraçhane'de toplanan gruba müdahale eden po- lis 63 kişiyi gözaltına al- dı. Polis, Beyazıt Meyda- nı'nda toplanan yüzlerce kişiye de dağılırlarken biber gazıyla müdahale etti. Kadıköy'de Emekçi Kadınlar Birliği'nin (EKB) mitinginde bir a- raya gelen yaklaşık 2 bin kişi, kadına yönelik bas- kıların durdurulmasını istedi. Saraçhane Parkı'nda toplanan bir grup, elle- rindeki pankartlarla 8 Mart Dünya Emekçi Ka- dınlar Günü nedeniyle eylem yapmak istedi. Po- lis, gösterinin izinsiz ol- duğu gerekçesiyle gruba biber gazı kullanarak müdahale etti. Gözaltına ahnan 63 kişi arasında bulunan 3 kadın, biber gazından etkilendikleri için tedavi altına alındı. Bu grubun bir kısmı da- ha sonra aralarında Hak- lar ve Özgürlükler Cep- hesi (HÖC), Bağımsız Devrimci Sınıf Platfor- mu, Demokratik Kadın Hareketi, Çağdaş Hu- kukçular Derneği îstan- bul Şubesi, Yeni Demok- rat Gençlik üyeleri ve dergi çevrelerinin bulun- duğu yüzlerce kişi ile Be- yazıt Meydanı'nda bu- luştu. Sloganlar atan grup, türküler zılgıtlar eşliğinde halaylar çekti. Sahaflar Çarşısı'na doğ- ru dağılmaya başlayan gruba polis biber gazıyla müdahale etti. Ücretli tatll olsun' EKB de "Emperyalist işgallere, işsizliğe, yok- sulluğa, nanıus cinayet- lerine, kadına yönelik şiddete hayır" sloganıy- la Kadıköy'de miting dü- zenledi. Haydarpaşa Numune Hastanesi önünde bulu- şan kadınlı erkekli binler- ce kişi, polis kordonu al- tında Kadıköy Iskele Meydanı'na yürüdü. "Te- cavüzcü devlet hesap ve- recek" ve "Daha fazla SEKA daha fazla dire- niş" sloganlarını atan topluluk, "Esir bir ulu- sun kadınları da özgür olamaz" yazılı dövizler taşıdı. Mitinge, Öğrenci Kadın Derneği, Tekstil- Sen, Pir Sultan Abdal Derneği Marmara şubele- ri ve Ezilenlerin Sosyalist Platformu üyeleri, KÖZ dergisi okurlan katıldı. GUNDEM MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada larda her türlü değişikliği yapma hazırlığına giriş- mek. Erdoğan'da bu dört hastalık da var. Aynı boy- lamı farklı enlemi paylaştığımız Güney Afrika'da yeterince stres atan Başbakan artık iktidardaki cicim aylarının çoktan bittiğini kabul etmiş görü- nüyor. Erdoğan'ın kendi partisinin milletvekillerine ba- kışı şu: "Sizi bumya ben getirdim. Ona göre!" Sözünü dinlemeyen, devamsızlık eden olursa ne yapacak? Afrika'dan bildirdiğine göre sınıftan, affedersi- niz Meclis'ten atacak. Yerine de yedek kulübesin- de bekleyenlerden koyacak. Bu mantık milletvekillerini "kul" gibi görmenin tipik yansıması! ••• Başbakan'ın SEKA işçileriyle ilgili açıklaması da ikinci hastalığın ileri aşamada olduğunu gösteri- yor. Erdoğan, SEKA işçilerine müdahale edilece- ğinin işaretlerini verdi. İzmit SEKA Fabrikası'nı sendikacılar ve siyasi- ler de ziyaret edince Erdoğan'ın buna yorumu şu oldu: "Bu eylem siyasal şovdur!" Sanki kendisi siyasi bir partinin lideri olarak baş- bakanlık yapmıyor! Bu hastalığın bir adım sonrası artık tedavi de ka- bul etmez! ••• AKP'nin basına yönelik tutumu şu: Ya benimsin ya kara toprağın! Eski hükümetlerin içinde yer almış kişiler bu- günkü medyayapısınabakıp, "Ahhh, bizimzama- nımızda bu desteğin onda birini verselerdi" diyor- lardır! Türkiye'de sahtecilikten kapkaça kadar toplumsal dokuda çok ciddi bozukluklaryaşanı- yor. Bunlar ister istemez medyada yer alıyor. Ge- lin görün ki, sanki bu olayların hiçbirinden hükü- met sorumlu değil! 1 Nisan'da yürürlüğe girecek olan yeni Türk Ce- za Yasası'nda basına ayrı bir özen gösterildiğini görüyoruz. Yasanın medya açısından iki temel ru- hu şu: 1 - Işlenen suçlara basın bulaşmışsa ceza arttı- rılır! 2- Basın, hırsıza hırsız derse suç işlemiş demek- tir! Cezalar da bu bakışa göre düzenlenmiş. Dileriz Türk Ceza Yasası, Ürk Ceza Yasası'na dönüşmez! • •• Bir iktidar seçim yasasını konuşmaya başlamış- sa, aklına seçim düşmüş demektir. Bunu genel- likle inkâr ederler ama, zamanla gerçek anlaşılır. Başbakan'ın Afrika'dan bildirdiğine göre giriş- te de vurguladığımız çerçevede Seçim Yasası ve Siyasi Partiler Yasası değişmeli. Ne gelmeli? AKP'nin bugünkü konumunu güçlendirecek dü- zenlemeler gelmeli. Örneğin 3 milletvekili bir ara- ya gelip parti kurarsa devletten yardım almama- h. Bunu ne zaman söylüyor? AKP'den ayrılmalar başlayınca! __ Rahmetli Özal da böyleydi. Seçim yasalarında tam 14 kez değişiklik yapmıştı. Bakalım Erdoğan, özendiği özal'ı yakalayabilecek mi? ankcum " cumhuriyet.com.tr SÖYLEŞİ A^İLÂİLHAN "...Herşey 'Gün Gibi Açık'... ve OrtadaL." I Baştarafı Arka Sayfada da şunları eklemişti: "-...Eğergünün birinde, Doğululara, 'liberal hükümet' fikirleri aşılanırsa, mahvolmaları ke- sindir." (Alan Palmer, 'Son Üçyüzyıl Osmanlı Imparatorlu- ğu? Bir Çöküşün Tarini' s. 145. Iş Bankası Kültür Yayınları, 2002) Türkçü aydın Falih Rıfkı Bey (Atay), -yâni Gâzi'nin takı- mı- bunun o kadar farkındaydı ki, o yıllarda o, şu satırları kaleme alıyordu: ... Devletçiliğin, iktisat kitaplarındaki eleştirisi, birey- ciliğin eleştirisi gibi, bize uymaz. Türk insanı, nice se- nelerden beri, ecnebi ve kilise insanıyla; rekabet ede- bilmek imkânından, mahrum bırakılmıştır. Türk insanı- nın, kahramanlıkta bir eksik tarafının olmadığına, şüp- he yoktur; ancak onu silahsız olarak top tüfek ağzına süremezsiniz; Türkiye'de rekabet serbestliği demek, Türk insanını (ecnebiye) yedirmek demetir..." Esasen Gâzi, daha 1923'te aynı konuya parmak basma- mış mıydı? "... Ticarette düşüneceğimiz iş, ihrâcatı ve ihrâcatı- mızı; aracılık vazifesi gören ticareti, ecnebilerin elinden kurtarmaktı. Ne yazık ki bu ticaret, elimizde değildi. Ulusal ticaret kurumları, birer birer elimizden çıkmıştı. Ihrâcatımız ancak sahillere kadar gidiyor ve oradan ec- nebi memleketlere sevk edilirken, ecnebinin eline ge- çiyor; kazancımızın önemli bir kısmı, bu suretle bizden çıkıyor. Onun için ihrâcat menbâlarımız, bizden olan tüccarların elinde bulunmalıdır.." (1923) ...sakın karşi/devrlmci olmasın? ... Bu konjonktürçerçevesinde.TerakkiperverFırka'nın; Ulusal Demokratik Devrimin 'ulusal muhâlefetini' de- ğil; Ecnebi'nin, Anadolu'da kaybettiği çıkarlarını 'savu- nan', 'karşı/devrimci bir hareket olduğunu anlamak; hiç dezor değil: Siyasi partilerimizi inceleyen herhangi bireser- den: -meselâ, Tarık Zafer Bey'in (Tunaya), ünlü kitabından- fırkanın 'programı'ru gözden geçirmek, yeter de artar bile: "Madde 2/ Hürriyetperverlik, yâni Liberalizm ve hal- kın hâkimiyeti, yâni Demokrasi, fırkanın meslek-i asli- sidir..." "Madde/40 Tamamen imâra muhtaç olan, memle- kette; yalnız kendi servet ve sermâyesiyle, yaşamak fikri- nin doğru olmadığına, inanıyoruz; asâyişin sağlanması, sü- kûn ve istikrar ile, yabancı sermayelere gösterilecek hüs- nükabul ile; herkese, güven telkin ederek; harap memle- ketimizi hızlı adımlarla geliştirmeye gayret sarfedece- ğiz..." Sizi bilmem ama, bence her şey gün gibi ortada, yorum lüzumsuz!
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear