Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 7 MART 2005 PAZARTESİ
HABERLER
Rehn: Reformlar yetmez, uygulamayı hayatın her aşamasında, Türkiye'nin her yerinde görmek istiyoruz
TroykailekritikgörüşmeANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Avrupa Birliği'nin (AB) genişleme-
den sorumlu komiseri Olli Rehn mü-
zakerelerin başlayacağı 3 Ekim'den
önce tarama sürecine geçilmesini is-
teyen Türkiye'ye olumlu yanıt ver-
medi. Tarama sürecinin de müzake-
relerle birlikle 3 Ekim'de başlayaca-
ğını açıklayanRehn, "Türkiye'ninşu
anda nefes alma sürerinde olduğunu
anlıyoruz. Amaretörmlannuygulan-
nıası daçok önenıli. Bunlar hayaüıı her
aşamasıiHİa ve Türkye'nin her köşe-
sinde olmalıdır" diye konuştu. Rehn,
gayrimüslim azınlıklar, kültürel, ka-
dın hakları ve sendikal haklar, ifade
özgürlüğünün iyileştirilmesi ve işken-
ceye karşı sıfır tolerans konusunda da
• AB Dönem Başkanı Lüksemburg'un Dışişleri Bakanı Asselborn ile bundan sonraki dönem
başkanı tngiltere'nin Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı MacShane ve AB Komisyonu
Genişlemeden Sorumlu Komisyon Üyesi Rehn'den oluşan AB Troykası bugün hükümet ile bir
araya gelecek. Rehn ve Asselborn, Gül ile ayrı ayn ikili görüşme gerçekleştirdi. Görüşmelerde
müzakerelerde izlenecek yol haritası ve müzakerelerin çerçevesi ele alındı.
adını atılnıasını istedi.
Türkiye 17 Aralık sonrasmda AB
ile ilk siyasi temasını dün gerçekleş-
tirdi. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül,
AB Troykası öncesinde Rehn ve AB
Dönem Sözcüsü Lüksemburg Dışiş-
leri Bakanı Jean Asselborn ile Dışiş-
leri Konutu'nda ayrı ayn ikili görüş-
me yaptı. Görüşmelerde, müzakere-
lerde izlenecek yol haritası ve müza-
kerelerin çerçevesi ele alındı. Gül, 3
Ekim'den önce gümrük birliğine uyum
protokolünün imzalanacağı taahhü-
dünü verirken, bunun Güney Kıbns'ı
tanıma anlamına gelmeyeceğinin al-
tını çizdi.
Görüşmeden sonra açıklama yapan
Gül, Türkiye'nin 17 Aralık sonrasın-
da rehavete düştüğü eleştirilerine kar-
şı "Demokratikleşmeve siyasi reform
süreci kararlılıkla devanı edecek" de-
di. Gül, Türk tarafının Kıbrıs'ta da ni-
hai çözüm ıstediğini ve üzerine düşe-
ni yaptığını belirtirken, Rum yöneti-
minin de aynt sorumluluk içinde dav-
ranması halinde, AB'deki anlaşmaz-
lığın ortadan kalkacağını vurguladı.
Rehn ise AB Komisyonu olarak
"adaletli, ciddi ve kararlı bir müzake-
re süreci" yürüteceklenni söyledi.
Rehn, Türkiye'nin insan haklarını
geliştirme alanında cesur ve anlamlı
reformlar yaptığını belirtirken "Veşu
anda nefes alma süreci olduğunu an-
lıyoruz. Ama aynı zamanda bizinı için
yasal, siyasi ve ekononıik reformlann
sürdürülmesi de son derece önenıli"
uyansında bulundu. Uygulama aşama-
sında da 2 kriteri dikkate alacaklan me-
sajını veren Rehn, "Uygulama, Tür-
kiye'nin her köşesinde ve hayatın her
alanındaolmair dedi. Rehn, AB'nin
eski genişlemeden sorumlu komise-
ri Günter Verheugen'in "Kıbnssoru-
nu çözülmeden, Güney Kıbns'ı ada-
nın bütününü temsilen AB'ye almak
hataydı" yönündeki itirafına ise "İler-
lcnıe kaydetmek için geçmişi geçmiş-
te bırakmamız ve geleceğe bakmamız
gerektiğini söylemeliyim" açıklama-
sıyla yanıt verdi.
'HERKES tÇlN SlYASET'
Oskar
Lafontaine'in
final atağı
• SPD'nineski
Genel Başkanı Oskar
Lafontaine,
önümüzdeki günlerde
yayımlanacak olan
son kitabmda
neoliberalizmin etkisi
altındaki sola ağır
eleştirilerde bulundu.
Genişlemeden sorumlu
üye Rehn, tarama
sürecinin
müzakereleıie birlikte
3 Ekim'de
başlayacağını kaydetti.
Taraması yapılan ve
uyunıu sağlanan
eğitim başhğı örneğmi
veren Rehn, kolay
başlıklarla
müzakerelere
geçilebileceğini söyledi.
(Fotoğraf: A A)
OSMANÇIITSAY
FRANKFURT - Kayıtlı resmi işsiz sayısının 5.2
milyonu geride bırakarak tarihsel bir rekor kırdığı,
kimi çevrelere göre ise bu rakamın 9 milyonu bul-
duğu Almanya'da, eski SPD Genel Başkanı Oskar
Lafontaine, önümüzdeki günlerde piyasaya verile-
cek olan son kitabında neoliberalizmin etkisi al-
tındaki sola ağır eleştirilerde bulundu. SPD-Yeşil-
ler koalisyonu için geri sayımın başladığı ileri sü-
rülürken Lafontaine'in, "Politikfür alle" (Herkes
tçin Siyaset) başhklı son çalışmasını, hükümetin
kader seçimi olarak nitelenen mayıs ayındaki Ku-
zey Ren Vestfalya eyalet seçimlerine bu kadar az
bir süre kala yayımlaması, siyasal gözlemcilerce
"final atağı" olarak nitelendirildi. 1999 Martı'nda
partisinin başkanlığı, maliye bakanlığı ve nıillet-
vekilliği gibi tüm aktif görevlerinden ayrılarak
SPD'de "sıradan bir üye" olarak kitap, yazı ve ko-
nuşmalanyla mücadelesini sürdürme karan alan
Alman ve dünya sosyal demokrasisinin kuramsal
beyni Lafontaine, "Adil Bir Toplum İçin Pölemik"
alt başlığını taşıyan son kitabında neoliberalizmin
toplumu bir çıkmaza soktuğunu iddia etti. Sosyal
demokrat kuramcı, neoliberalizmin yeni bir dil id-
diasıyla ortaya çıktığını, ama bunun yüksek gelir
sahiplcrinin eski bir dili olduğunu yinclerken
"Sağcıların dilini kullanan bir sol, hiç farkında ol-
madan sermayenin hizmetçisi halini alır" diye yaz-
dı. Almanya'nın en etkili pazar gazetesi"Welt am
Sonntag"ın da dün bölümler yayımlamaya başla-
dığı çalışmasında, Oskar Lafontaine, iktidardaki
SPD ile Yeşiller Partisi'nin solla bir ilişkisinin kal-
madığı yolundaki görüşlerini yeni kanıtlarla tartış-
maya açtı. Lafontaine, özellikle Gerhard Schrö-
der döneminde sosyal demokrasinin soldan koptu-
ğu tezlerini yinelerken sosyal kazanımlann inanıl-
maz biçimde tırpanlandığını, işsizlikteki büyünıe-
nin rekora dönüştüğünü, siyaset sınıfıyla iş dünya-
sının ise bu korkunç neoliberal reformlar politika-
sında ısrar ettiğini hatırlatarak "Ancak Alınan hal-
kı ihanete uğradığnu, satıldığını düşünüyor, tepkisi-
ni de siyasetten uzaklaşmakla ve protestolarla gös-
teriyor" görüşünü dile getirdi. Tüm partilerin,
özellikle de tarihsel SPD'nin büyük bir pervasız-
lıkla devleti ve toplumu neoliberal talepler doğrul-
tusunda dönüştürmeyi sürdürdüğünü kaydeden
Alman sosyal demokrasisinin ağır topu, "Alterna-
tif göstermenin zamanı gelmiştir" dedi.
AB Komisyonu'nun Ankara Temsilcisi Hansjörg Kretschmer umutlu konuştu:
Siyasi reformlar devam ettneli
Kretschmer: Tek
bir aday için kıı-
rallar değişmez.
LEYLA TAVŞANOĞLU
AB Komisyonu'nun Ankara tem-
silcisi HansjörgKretschmer Marma-
ra Grubu Vakfi'nın iki akşam önceki
yemekli toplantısında dar bir davetli-
ler grubuna hitaben bir konuşma yap-
tı, soruları yanıtladı. Kretschmer, Dı-
şişleri Bakanı Abdullah Gül'ün ken-
disiyle ilgili, "O kim oluyor ki?" gi-
bi çıkışlan konusunda da, "Bu konıı-
da hiçbir şey düşünmüyonım" dedi.
Toplantının açılış konuşmasını ya-
pan Vakıf Başkanı Akkan Suver, Tür-
kiye'nin AB yolunda ilerlemesinin
uyandırdığı memnunluğu dile getir-
dikten sonra sözü Kretschmer'e ver-
di. AB'nin Ankara Temsilcisi, Türki-
ye'nin son yıllarda çok dikkat çeken
bir siyasi partner olduğunu vurgula-
dıktan sonra ülkenin AB mükteseba-
tına ve liberal ekonomi kurallarına
uyum sağlaması gerektiğine işaret et-
ti. AB'nin bir değerler topluluğu ol-
duğunu söyleyen Kretschmer sözle-
rini şöyle sürdürdü:
"Aday ülkelerin demokrasi, insan
hakları, ekononıik kriterler gibi kri-
terlere uyum sağiamakiçin çokzorve
karmaşık bir yoldan yürümelerigere-
kir. Müzakereler de bu değerler ışı-
ğında yapılmaktadıı. Türkiye'nin si-
yasi reformlara devam etnıesi çok
önenıli. Bunlar içinde insan hakları,
kadın hakları vc din hakları ve özgür-
lüklcri var. Bir de Türkiye insanlarıy-
la AB insanları arasında diyalog ku-
rulması ciddi önem taşıyor. Avrupa
insanında Türkiye'nin üyeliğine kar-
şıtlıklar olabilir. Ama Türk insanuıda
da AB üyesiolduğu anda kendini eko-
nonıik cennette bulacağı gibi yanlış al-
gılama olmamalıdır. Bir deTürkiye şu-
nu unutmamalıdır ki tek bir üye ada-
yı ülkeyi sevindirmek için AB kural-
lan degiştirilemez."
Dalıa sonra Türkiye'deki ekonomik
dengesizliklere dikkat çeken Kretsch-
mer, "Bölgeseldengesizliklerinbu ka-
dar büyük olduğu bir başka üye ülke
yok. BM Kalkınına Dairesi Endek-
si'ne göre İstanbul gibi BatTdaki bü-
yük şehirlerin gelir durumlan Çek
Cumhuriyeti ve Portekiz gibi ülkele-
re, buna karşılık Şırnak, BingöL, Muş
gibikentlerin gelirdurumlan da Hin-
distan'a eşit Bu dıırıım siyasi istik-
rarsızlığa da yol açar. Bu aranın ka-
panması, müzakerelerin başansını da
sağlar" dedi.
Erdoğan, hükümetin içe kapalı değil, dışa dönük politika izlediğini söyledi
'Türkiye değişmek zorıında'
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Başbakan Tayyip Erdo-
ğan, Afrika gezisine yönelik
elcştirilere sert yanıt verdi. Dün-
ya hızla değişirken Türkiye'nin
hep yerinde saymasını isteyen-
ler olduğunu savunan Erdoğan,
"Biz istesekde istcnıesek de Tür-
kiye her alanda olduğu gibi dün-
ya ile iüşkilerinde de bir değişim
yapamak zorundadır" dedi.
Başbakan Erdoğan, dün par-
tisinin il başkanları toplantısın-
da, Afrika gezisi ve ekonomide-
ki gelişmeleri değerlendirdi. Enf-
lasyon rakamlarının hükümetin
hedeflerini yakalayacağının bir
işaretı olduğunu anlatan Erdo-
ğan, bu rakamların, "ekonomi-
• Türkiye'nin uluslararası kuruluşlardan aradığı
desteği yalnızca yapılan toplantılarla sağlayamaya-
cağını savunan Erdoğan, bu desteğin "ailevi müna-
sebetlerle" sağlanabileceğini ileri sürdü.
derehavet" tekerlemesini dilin-
den düşürmeyenleri somut bi-
çimde yalanladığını söyledi.
Cumhuriyetin kuruluşundan
bu yana başbakanlık düzeyinde
ziyaret etmediği iki ülkeye ilk zi-
yareti yaptıklarını anlatan Er-
doğan, kendi içine kapanmış,
statik bir dıplomasi anlayışının
Türkiye'yi sonuca taşımayaca-
ğını vurguladı. Bugüne kadar
içe kapalı dıplomasi anlayışını
değiştirmek için halka söz ver-
diklerini anlatan Erdoğan, dış
politikada alınan iyi sonuçlann
içe kapalı bir diplomasinin de-
ğil, dışa açık çalışmalarm sonu-
cu olduğunu söyledi.
Yeni süreçte dünyaya açık bir
diplomasi yürüteceklerini belir-
ten Erdoğan, ilk adımı Etiyop-
ya'dan attıklannı, TlKA fem-
silciliği'ni törenle açtıklarını,
TİKA'nın ikinci adımının Güney
Afrika Cumhuriyeti'nde atana-
cağını söyledi. Erdoğan, "Bun-
lar hiçbir bir yere alternatif ça-
hşma değildir. Hepsi Türkiye'ye
dünyada dostluk kazandırma
projesinin adımlandır" diye ko-
nuştu.
Türkiye'nin dış politikada at-
tığı adımlann bazılannı şaşırt-
tığını belirten Erdoğan, şu gö-
rüşleri dile getirdi:
"Onlar istiyorlar ki Türkiye,
bugüne kadar anşageldigi ezbe-
rini hiç boznıasın. Tek kanallı si-
yaset, suya sabuna dokunmayan
siyaset, yeni ufuklara açılmayan
siyaset kaderi olsun. Biz istesek
deistcmesekdeTürkiye her alan-
da olduğu gibi dünya ile iüşkile-
rinde de bir değişimiyaşamakzo-
rundadır."
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
"Vulpes Vulpes Kurdistanica" di-
yordu bürokrat, Orman Bakanı'na
bakarak. Bakan, sıkıntı ile kafasını
kaşıdı. Bu "Kurdistanica" sözcüğü-
rıe bir çözüm bulmalıydı. Aslında, bu
konuda zengin tarihsel deneyimlere
sahip olduğumuzu biliyordu. Kay-
nakları karıştırmaya başladı. Binler-
ce yıllık tarifıi bir isim olan Patara'yı
Ovagelmiş diye değiştirenler bir ön-
ceki hükümettekilerdi.
Yine birkaç yıl önce Kangal köpe-
ğinin, bir Kürt sitesinde, Kürtlere ait ol-
duğu yazıldığında da gereken tepki he-
men örgütlenivermişti. Ben mesela
kendi kentimde yaşanmış birçok ör-
neğe tanık olmuştum. Namrun Yay-
lası, Tarsusluların yüzlerce yıllık, yaz-
lık sayfiye yeriydi. Çok sayıda devlet
kurulmuş, yıkılmış kimsenin aklına
Sıra Tilkilere Geldi
Namrun'un ismini değiştirmek gel-
memişti. Son Türk devletinin, siyasi ön-
derleri birçok köyün, kasabanın isim-
lerini değiştirdikleri gibi Namrun'u da
Çamlıyayla yapıverdiler.
Orman ve de Çevre Bakanı, bu geç-
miş tecrübeleri biliyordu. Kim bilir
onun doğup büyüdüğü kentlerin, ka-
sabaların, köylerin isimleri de ne ça-
bukdeğiştirilmişti. Bakan, "Kurdista-
nica " sözcüğüne sıkıntı içinde bir çö-
züm ararken bürokrat, bir acı gerçe-
ği daha ekledi, "Efendim ayrıca Ovis
Armeniana ve de Capreolus Capre-
olus Armenius" gibi koyunlarımıza,
karacalanmıza isimler koyulmuş. Bun-
lara bir çare bulmalıyız."
Orman ve Çevre Bakanı, yeniden de-
rin düşüncelere daldı. Bu isimlendir-
menin de arkasında "milli birlik ve bü-
tünlüğümüzü, üniter devlet" yapımı-
zı yıkmak isteyenler vardı. Tabii kolay
olsa RTÜK Başkanı'nı devreye sokar
ve bu konularda bir yayın yasağı uy-
gulamasınageçebilirdi. Fakat, bilgiler
yabancı literatüre geçmişti. önce bir
bildiri yayımlanmasına karar verildi ve
ezcümle şöyle denildi:
"Uzunyıllar Türkiye flora ve fauna-
sı üzerinde araştırma yapan yabancı
bilim adamları, topladıkları ve tanım-
ladıkları çeşitli bitki ve hayvan türle-
rine ne yazık ki önyargılı zihniyetle
isim vermişlerdir... Son zamanlarda ba-
sında da sıkça söz edilen ülkemizin
üniter yapısını bozucu nitelikte kasıt-
lı olarak adlandırma yapıldığı görülen
bu şekildeki isimlerin..."
Bakan rahatladı, isimleri değiştire-
rek bu bölücü, üniter yapımızı bozma-
yı amaçlayan girişimleri alt edebilirdi.
Bürokratlar, kâğıtları kalemleri getirdi-
ler. "Kurdistanica" "Armeniana" ve
"Armenius" isimleri tilkilerin, kuzula-
rın, karacaların isimlerinden çıkarılı-
verdi.
Milli Parklar Genel Müdürümüz Prof.
Dr. Mustafa Yalınkılıç, bu bölücü ça-
balan gün ışığınaçıkaran açıklamasıy-
la sorunu bilimsel olarak şöyle özet-
ledi: "Türkiye üzerine çeşitli oyunlar
oynanıyor. Değişik türinsanlarelini ko-
lunu sallaya sallaya cirit atıyor. Bu
isimleri, burada Kürt vardı, Ermeni
vardı yargısı uyandırmak için özellik-
le kullanıyorlar. Biz de bu açıklamayı
yaparak bunun önüne geçmeye ça-
lıştık."
Yukarıda sözünü ettiğim olaylar ve
kişiler gerçektir. Bunlar Avrupa Birli-
ği'ne aday Türkiye'de 2005 yılının Mart
ayında geçmiştir.
Dağlar, nehirler, kentler, Kangal kö-
pekleri, köylerden sonra, bölücülük-
le mücadele şimdi koyunlar, karaca-
lar, tilkiler alanında veriliyor. Bu Batı-
lılar rahat durmazlar. Kertenkeleleri ve
fareleri de ihmal etmeyelim.
2000'Lİ YILLARDA
ERDAL ATABEK
Robo-Kontpol Dönemine
Girdik mi?
Robotların insanları denetlemesi, bilimkurgu ro-
manlarının, filmlerinin konusu idi.
Bu öngörü de yavaş yavaş gerçekleşiyor.
Yeni otomobiller, kemertakmadığınızzaman sü-
rücüyü uyarıyor.
Kapınız açık kalınca uyarı sinyali veriyor.
Yakında alkollü sürücünün arabasının motoru
çalışmayacak.
Elektronik sensorlarla (duyarlı alıcılı) araçlar, ken-
di kontrollerini yapacak.
Yeni bir elektronik gereç, anne babaların çocuk-
larının otolarını internet üzerinden izlemelerini sağ-
lıyor. Ayrıca arabaya konacak karakutu da yapılan
hızları kaydedip saklıyor.
Amerika'da yapılan bu gereç araçların yüzde
15'ine takılmış. RS 1000 adlı bu gereç, ayrıca ek-
ran başında izleyen kişiye, otomobil durduğu za-
man motorun çalışmasını engelleme hakkını da
tanıyor. RS 1000'in Britanya'da satış fiyatı 132-260
sterlin arasında.
Insanlar artık kendilerini kontrol edemiyor. Ara-
balarında aşırı hız yapmadan duramıyor, alkol iç-
meyi denetleyemiyor, aşırı yemek sorunlarını çö-
zemiyor, gereksiz alışveriş yapmalarını engelleye-
miyor.
Böylece, arabalaratakılacak gereç, aşırı hızı en-
gelleyecek.
Sensorlu yemek tabakları yeşilden kırmızıya ge-
çen ışıklarla masada oturan kişiyi uyaracak. Sen-
sorlu içki kadehleri alarm zilleriyle içkiyi kaçıranı ra-
hatsız edecek. Bileğe takılan belirli para limitine
ayarlı "alışveriş bileziği", harcama sınırını aşan ki-
şiyi ses ve ışık sinyaliyle uyaracak.
Hormon ölçen bilezikler, birisine yaklaştığınız
zaman serotonin-adrenalin düzeyini ölçerek sizin
o kişiden hoşlanıp hoşlanmadığınızı iletecek.
Bütün bunların önümüzdeki yirmi yıl içinde ola-
cağını düşünmek kehanet sayılmamalı. Nanotek-
noloji bize daha ne sürprizler yapacak? Daha ne-
lere şaşıp kalacağız?
Bütün bunlara sevinelim mi, üzülelim mi? As-
lında, bu gelişmelerin ortaya çıkardığı bir gerçek
var. İnsan artık kendini denetleyemiyor. Saldırgan
dürtüler, seksopatik dürtüler, arabalarda aşırı hız
yapma, alkol, uyuşturucu bağımlılıkları, alışveriş has-
talığı, internet bağımlılığı vb, artık insanların büyük
sorunları oluyor.
İnsan kendini denetleyemiyor. Bu denetim ya-
vaş yavaş da değil, hızla teknolojik araçlara geçi-
yor.
özdenetim, yerini "robo-kontrol"e bırakıyor. Ya-
pay zekâ ile donanmış robotların bizi önce denet-
lemek, sonra yönetmek üzere egemenliği ellerine
geçirmeleri çağına mı giriyoruz?
İnsan neden kendinden vazgeçiyor? Neden
kendimizi kendi irademizle denetlemeyi başaramı-
yoruz?
İnsan bu irade felcine nasıl düşürüldü? Neden
kendi arabalarını denetleyemeyen gençlerin ara-
balarının hızını anne babalar denetlemek zorunda
kalıyor? Asıl küresel sorun olarak bunu tartışma-
lıyız. Elimizle geliştirdiğimiz teknolojiye böylesine
teslim olmak neden "modernleşme"sayılıyor? In-
sanı aşağılayan, insanı unutan, insanı yok eden bir
dünya nasıl bir dünya sayılmalı?
Insana kendini kontrol etmeyi öğretmemiz ge-
rekiyor.
Bu sorunu acil bir sorun kabul etmek zorunda-
yız. Yoksa hepimiz bir robotun kölesi olmak zo-
runda kalabiliriz. Çok mu fantastik, çok mu ger-
çek?
e-mail: erdalatakc superonline.com
Faks:0 212-513 90 98
AĞAR, HÜKÜMETÎ ELEŞTİRDİ
'AKP'nin amacı
istifalan durdurmak'
OZCAN OZGUR
MUĞLA-DYP Genel
Başkanı Mehmet Ağar,
AKP'nin, milletvekille-
rini baskı altında futa-
rak partiden aynlmasını
engellemeye çalıştığını
söyledi.
Partisinin Muğla II
Kongresi'ne katılan
Ağar, AKP'yı 3 Kasım
öncesi meydanlarda ver-
diği sözleri yerine getir-
memekle suçladı. Ikti-
darın tarımı bitirdiğini
vurgulayan Ağar, sözle-
rini şöyle sürdürdü:
"Bunlar ülkede tarı-
mı bitirdiler. Tütünü bi-
tirdiler. Narenciye ağaç-
ta kaldı. Tohuma, ma-
zota durmadan zam ya-
pıyorlar. Bunlann baka-
nı değil mi çiftçiye 'Gö-
zünüzü kara toprak do-
yursun' diyen. Bunla-
nn /Jhniyeti budur. Çift-
çilerimiz, hükümetin ba-
şına, bu sözleri söyleyen
bakanı şikâyet etti. Hü-
kümetin başı ise çiftçile-
rimizi, 'Bu milletin size
bakmaktan başka bir işi
yok mu?' diye azarladı.
Bunlar3 Kasım'da mey-
danlarda, mangalda kiil
bırakmadılar. Şimdi ken-
di nıillervekillerine, nasıl
baskı yapan/ da parti-
mizde (ulanz diye hesap
yapryorlar. Çünkü millel-
vekilleri teker teker ay-
nlmaya başladılar."
VEFAT
Baromuzun 7314 sicil sayısına kayıtlı
AVIJKAT
BÜLENT
GÜRPESAR
vefat etmiştir.
Aziz meslektaşımızın cenazesi 07.03.2005
pazartesi günü (bugün) Ataköy 5. Kısım
Camii'nde kılınacak ikindi namazını
müteakip ebedi istirahatgâhına defnedilecektir.
Merhuma Tann'dan rahmet, kederli ailesine
ve meslektaşlarımıza başsağhğı dileriz.
İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI