Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA
4
CUMHURİYET 6 ŞUBAT 2005 PAZAR
HABERLER
ALtSİRMEN
Erol Güney'in Ke(n)disi
ve İsrail'in Işlevl
Sevgili,
Türkiye'nin en meşhur kedisi, kendisiyle birlikte sa-
hibini de Türk edebiyatına taşımış olan Edibe'dir der-
sem pek yanlış olmaz.
Gebe kalmış olan Edibe, Orhan Veli'nin "Erol Gü-
ney'in Kedisi" şiirine şu dizelerle geçmiştir:
"Çıkarmısın bahargünü sokağa
Işte böyle olursun
Böyle yattığın yerde
Düşünür, düşünür
Durursun"
Bu tasvirin ne kadar doğru olduğunu da yıllar son-
ra eve yeni bir kedi aldığında anlayacaktır Erol Güney.
Artık Ankara'da değil, Israil'de tek başına yaşamakta
olan yazar dostumuz, günün birinde eve giren ve bir
türlü çıkmak istemeyen bir kediyi (Ah o tür kediler!..)
benimser. Kedi özgürdür ve ikide bir dışarı çıkıp dur-
maktadır. Nihayet o da bir gün gebe kalınca, Orhan
Veli'nin tasvirettiği Edibe'nin durumunadüşer. Sonun-
da dayanamaz E. Güney ve kedisine,
- Bak, der, Orhan Veli'yi okusaydın böyle olmazdı.
• ••
"Erol Güney'in kedisi"r\\n sahibi Erol Güney'in,
1914'te Odessa'da Michel Rottenberg adıyla baş-
layan uzun macerasının bizim için en ilginç bölümü
1920 ile 1955 arasında, Türkiye'de Istanbul ve Anka-
ra'da geçen kısmıdır.
Michel Rottenberg ailesiyle birlikte Türkiye'ye yer-
leşmiş, Fransız okullarında lise eğitimini tamamladık-
tan sonra Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ni
bitirmiştir.
Bu sırada Türk vatandaşlığı hakkını kazanan Mic-
hel, Erol Güney adını alır. Sonra da Gaziantep Lisesi
felsefe öğretmenliğine tayini çıkmasına rağmen, gü-
venlik soruşturması bir türlü tamamlanamadığından
orayagidemez, Sabahattin Eyuboğlu'nun yardımıy-
la tercüme bürosunda çalışmaya başlar.
Bu sayede 1942-44 arasında yani üç yılda, Puşkin,
Gogol, Gonçarov, Turgenyev, Dostoyevski, Çe-
hov, Moliere ve Eflatun'un 20 yapıtını Türkçeye çe-
virmiş olan Erol Güney, Türk aydınlanmasının önem-
li isimlerinden olur.
Kitabın çok önemli olan bu bölümü üzerinde, baş-
ka bir yazımda duracağım.
Şimdi Erol Güney'in, Türkiye yıllarını noktalayan ola-
ya gelmek istiyorum.
• ••
1955 Mart'ının son günlerinde, tercüme bürosunun
kapanması üzerine artık gazeteciliğe başlamış olan ve
Agence France Press'te çalışan Erol Güney, Ankara'da
Amerikan Basın Ataşeliği'ndeki birdavetten alınır, em-
niyete götürülüp gözaltına konur.
öykünün devamını şöyle anlatıyor Erol Güney:
"...'Bakanlar Kurulu kararıyla Türk vatandaşlığın-
dan çıkarıldınız. Polis kontrolü altında, istenmeyen
yabancılar için Yozgat'ta bulunan kampa götürüle-
ceksiniz. Orada başka bir devlet tarafından kabul edi-
linceye kadar kalacaksınız, hemen yola çıkacaksı-
nız'... Bunu söyleyen herhalde yüksek rütbeli bir po-
lis memuruydu..."
Böylece, üstündeki smokiniyle yola çıkarılır Erol Gü-
ney. Kısa bir süre sonra Fransa kendisini kabul ede-
cek, bir süre Paris'te yaşayıp AFP ve Le Monde'da
çalışan Erol Güney, orada da kendisini "evinde" his-
setmediğinden gidip Israil'e yerleşecektir.
Zaten ağabeyi Sema Günay de, imarında görev al-
dığı Türkiye'den Israil'e göçmüştür. Göç nedeni ise,
kızının bir gün gelip kendisine okulda "Pis Yahudi" den-
diğini söylemesi ve "Baba Yahudiler neden pis olu-
yormuş" diye sormasıdır.
Sema Güney bunun üzerine çocuklarının horlanıp
aşağılanmayacağı tek ülkeye, yani Israil'e göçmeye
karar verir ve uygular.
Yaptığı doğru bir haber iktidarın hoşuna gitmeyin-
ce vatandaşlıktan ve Türkiye'den çıkarılan Erol Güney'in
akıbetinin gerekçesini ise Fatin Rüştü Zorlu, New York
Times'ın Türkiye muhabirine şöyle açıklayacaktır:
- Çok fazla biliyordu.
Sevgili,
Bu olayı, kitabın yayınından beş yıl kadar önce ta-
nıdığım Erol Güney'in ağzından ilk dinlediğimde ka-
nım dondu.
Erol Güney, Türkiye'yi vatan olarak seçmişti, Türki-
ye'nin geleceğine güveniyor ve vatanının her yanın-
da görev yapmaya hazır duruyordu. Nitekim, kırklı yıl-
larda insanlara yaşamı pek cazip gelmeyen Anado-
lu'da görev almaya amadediydi.
Türk aydınlanmasında rol almış, başta Hasan Âli
Yücel olmak üzere, bu akımın kahramanlarının yakın
dostu olarak kendini Türk hisseden, olaydan elli yıl son-
ra bile Türkçeyi unutmayan Erol Güney, bir haber yü-
zünden yurttaşlıktan ve yurttan atılabiliyorsa eğer, ger-
çekten dünyadaki Yahudilerin atılmayacakları, hor-
lanmayacakları bir vatana ihtiyaçları var demekti.
İsrail'in politikalarını çok haklı olarak eleştirsek bi-
le, bu yaşamsal işlevini görmezden gelemeyiz.
asirmen@cumhuriyet.com.tr
Aynhkcı propaganda'dan ceza
MuzafferErdost'un
'ÜçSivas'ıAİHM'de
STRASBOURG
(AJNKA) - Avnıpa In-
san Haklan Mahkeme-
si (AÎHM), yazar Mu-
zaffer Erdost'un, "Tür-
kiye'nin Yeni Sevr'e
Zoriannıası Odaguıda
Üç Sivas" kitabına iliş-
kin aldığı cezaya karşı
açtığı davayı 8 Şubat
Salı güııü karara bağla-
yacak.
AÎHM bu hafta Tür-
kiye aleyhine açılan iki
davayı sonuçlandıra-
cak. Davalann ilkindc,
yazar Muzaffer tlhan
Erdost'un, aynlıkçı pro-
paganda yaptığı gerek-
çcsiylc ceza almasına
yol açan kitabına ilişkin
şikâyeti ele alınacak.
Erdost, 1996 yılında
yazdığı Türkiye'nin Ye-
ni Sevr'e Zorianması
Odağında Üç Sivas ad-
lı kitabı nedeniyle Dev-
let Güvenlik Mahke-
mesi tarafından bir yıl
hapis ve para cezasına
çarptınlmıştı.
Erdost, ifade özgür-
lüğünün ve adil yargı-
lama hakkının ihlal
edildiği gerekçesiyle
konuyu AİHM'ye ta-
şıdı.
Günün ikinci dava-
smda ise Uatun GUven
adlı şikâyetçinin, adli
işlemlerin süresinin
uzunluğu nedeniyle
yaptığı başvuru karara
bağlanacak.
l
Yargıtay'ın tartışmalı karanndan lehte oy kullanan bazı üyelerin de rahatsız olduğu öğrenildi
Osman Şirinkaleme aldıİLHAN TAŞC1
AJNKARA - Yargıtay Ceza Genel
Kurulu'nun Kuraıı irdelemesi yapa-
rak oluşturduğu ve laiklik ilkesinin
"artık korunmasına gcrek kalmadı-
ğı" yönündeki karanndan, lehte oy
kullanan yüksek yargıçlann da rahat-
sız olduğu öğrenildi. Edınilen bilgi-
ye göre, 14 üyeden bazılan, müzake-
rede dile getirdikleri görüşlerin kara-
ra yansıtıldığı gibi "sertve kesin" hat-
lı olmadığına işaret ediyorlar. Tartış-
malı karann bizzat Ceza Genel Ku-
rulu Başkanı ve Yargıtay Başkanve-
kili Osman Şirin tarafından kaleme
alındığı belirtildi.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun,
Mılli Gazete yazarı Selahattin Ay-
dar'a, kaldırılan Türk Ceza Yasa-
sı'nın 312. maddesi uyarınca verilen
1 yıl 8 aylık mahkûmiyeti bozma ka-
rannın perde arkasında ilginç geliş-
• 14 üyeden bazıları, müzakerede dile getirdikleri görüşlerin karara yansıtıldığı
gibi "sert ve kesin" hatlı olmadığma işaret ediyorlar. Yargıtay kulislerinde Yargıtay
Ceza Genel Kurulu'na yerleşik kurallann dışında katılan 4 üyenin, karann 'olumsuz'
çıkmasmda etkili olduğu konuşuluyor. Kurulun karannın, bir içtihat niteliği
taşımadığı ve yerel mahkemeleri bağlamadığı vurgulandı.
meler yaşandığı ortaya çıktı.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
daha önce Aydar hakkındaki mahkû-
nıiyetin onanması yönünde görüş bil-
dirmişti. Ancak, başsavcılığın daha
sonra Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na
yaptığı itirazla Aydar'a ceza verilme-
mesi yönünde görüş bildirmesi dik-
kat çekmişti. Böylelikle tartışmalı ka-
rar için düğmeye basılmış oldu. Baş-
savcılığın, başvurusunda şu görüşle-
re yer vermişti: "Dava konusıı yaa
bir bütün olarak değeriendirildiğindc,
Türldyc CumhuriyetTnin devlet ve
topluni yapısını oluşturan tünı değer-
lerinin temel taşı olan laiklik ilkesini
hedef aldığı, sarsıcı, rahatsı/ edici, in-
ciüd ve hatta meydan okuyııcu iislııp
taşıdığından kuşku yoktur. Sanığın
yazısında, cum lnıriyetiıni/.in tenıelini
oluşturan devrinı yasalaruu dinsizlik-
le suçlayıp laiklik ilkesine, bu ilkeyi ge-
tirenlere ve savunanlaı a, ağır, haksız
ve iııcilkî saldn ılaı da bulunduğu ko-
nusunda kuşku yoksa da suçun mad-
di unsurunun değerlendirilmesinde
yasa maddesinde yapılan değişiklik
sonucu dikkate atannıası gereken, ka-
mu düzeniiçin açıkveyakın tehlike ile
şiddete çağnve önerisi mevcut bulun-
madığı görüşü ile suçun yasal unsur-
lannın oluşmadığı düşünülmektedir."
Yargıtay Başsavcılığı'nın itirazını,
13' e karşı 14 üyenin oyuyla Ceza Ge-
nel Kurulu kabul etti. Kararın kendi-
si kadar alınma yöntemi de tartışma
yarattı.
Blndlrme üye İle karar
Yargıtay Yasası'na göre, Ceza Ge-
nel Kurulu'na her daireden en az iki
üyenin katılması zorunlu. Buna göre,
Ceza Genel Kurulu başkanı da dahil
kurul, en az 23 yüksek yargıç ile top-
lanıyor. Yargıtay'da 11 ceza dairesi
olduğu ve her daireden de yasaya gö-
re en fazla 5 üyenin katılabileceği dik-
kate alındığında ise kurul, en fazla 56
EskiAnayasa Mahkemesi Başkanı Özden, Yargıtay 'ın köktendincileri hşkırttığını vurguladı
6
Şeriat yaıdılan artacak'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eski Anayasa
Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, Yargıtay Ceza
Genel Kurulu'nun laiklikle ilgili yorumuna tepki
göstererek, "Olumsuz gelişmeler somut şekilde ortadayken,
kıskırlıcı, özendirici ve mücadeleye yol açacak düşünceyi
ortaya koymanın zamanı değfldi" dedi. Karann ardından
laikliğe karşı saldınlann artacağma işaret eden Özden,
"Şeriat yanlılan, köktendincilerin saldınsı gelecek" diye
konuştu. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun, kaldınlan Türk
Ceza Yasası'nın 312. maddesine ilişkin bir davada, laiklikle
ilgili yaptığı değerlendirmeler tartışmalara neden oldu. Eski
Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden,
kurulun kararının, devletin yaşam felsefesi ile varlık
nedenine aykırı olduğuna işarel etti. "Yargıtay, laiklik
konusunda değil de bir başka konuda düşünce
özgürlüğünün suurlannı
değerlendirebilirdT diyen
özden, "Laiklik gibi
yaşamsal bir konuda, çok
olumsuz bir karann
Yargıtay'dan çıkmış olması
üzüntü verici" diye konuştu.
Özden, kurulun karanyla
ilgili şu değerlendirmeyi
yaptı: "Toplumsal banşı
» kuran, demokrasinin
h ^ kaynağı, siyasal ve hukuksal
hirliğiıı kaynağı olan ilkeye
karşı olumsuz gelişmeler
M somut şekilde ortadayken,
^tÇ'j m laşkırncı, özendirici ve
mücadeleye yol açacak
düşünceyi ortaya koymanın
zamanı değil. Ülkemizin
ortamı ve koşullan
bakımından olumsuz bir
karar. Karann ardından
laikliğe saldınlar artacak.
Saldınlar arnnca da laikliğe
kinıler suldırıı; şeriat
yanlılan. Ardından
köktendinciler gelecek.
Laikliği savunanlaı ın yaşamı
tehlikeli duruma düşecek." "Laikliğin kime nc zaran
olmuş?" diyen Özden, "Süslü kelimelerle, anlatunlarla,
ilerici gösterecek rümcelerle laiklik ilkesinden ödün verecek
şekilde bir karann ahnmış olması üzüntü verici."
Erdemir: Lalk hukukçular tasflye edlldl
izmir Barosu Başkanı Nevzat Erdemir de yaptığı
açıklamada, kararla laiklik kavramının içinin boşaltıldığını
kaydetti. Kararın hatalı olduğunu vurgulayan Erdemir, son
dönemde laik yargıç ve savcılann tasfiye edildiğine de
dikkat çekti. Erdemir, "Son dönemlerde gerek ülkemizde
gerekse ülke dışında, ılımlı Islam cuınhuı iyeti gibi
kavramlaı ııı lelalTıı/ edildiği, 'I'iiıkiye
1
yc yalaşbnldığı
bilinen bir gerçektir. Bu kavram kuşkusuz yoz bir
demokrasiyi hedef almaktadır" dedi.
• Özden, "Olumsuz
gelişmeler somut
şekilde ortadayken
kışkırtıcı, özendirici
ve mücadeleye
yol açacak düşünceyi
ortaya koymamn
zamanı değildi" dedi.
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
CONDOLEEZZA RICEDAN BİR ÖZEL
RÖPORTAJ DAİĞNELİ FIRÇA'YA
Basındaki "Özel Rice röportajları"na bir yenisi eklendi ve ABD
Dışişleri Bakanı köşemize konuşarak ülkesinin Ortadoğu
politikasını ve Türkiye üzerine düşüncelerini çizerimize anlattı.
NOT: Çizerimiz iyi
Amerikanca
bilmediği için
Bayan Rice
Amerika'nın
Ortadoğu
planlarını
kendisine
el-kol hare-
ketleriyle
anlatmıştır.
Hükümet
karardan
memnun
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Adalet Bakanı ve
Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek ise kararla ilgili şu
yorumu yaptı: "tfade özgürlüğüyle alakalı bir
konudur. Meseleye bu açıdan baküğımızda
Yargıtay'm vermiş olduğu bu karar tnsan Haklan
Mahkemesi karan ve tnsan Haklan Sözleşmesi'ni
esas alarak, onu yorumlayarak vermiş olduğu bir
karardır. Meseleyi düşünce özgürlüğü anlamında
abnamız daha doğru olur. Neticedc düşünce
özgürlüğüyle ilgili bir karardır. Onu, onun dışına
taşıyarak yorumlarsamz doğru olmaz."
üyeyle toplanabiliyor. Yargıtay'daki •
yerleşen kurallara göre, kurul, genel-;
de 23 üye ile toplanıyor. Ancak, tar-j
tışmalı karann çıktığı kurula, yasayai
aykırı olmamakla birlikle yerleşik ku-
rallara aykırı olarak 4 üye daha katıl-
dı. Böylelikle kurulun tartışmalı ka-
ran 13'e karşı 14 üyenin oyuyla ahn-
dı. Yargıtay kulislerinde, yerleşik ku-'
rallann dışında katılan 4 üyenin kara-
nn "olumsuz" çıkmasmda etkili oldu-
ğu, bunlann da zaten bu amaçla ku-
rula katıldığı konuşuluyor.
Ceza Genel Kurulu'nda karar han-
gi daireden gelmiş ise o dairenin
üyelerınden fazla katılım olabılıyor.
Edinilen bilgiye göre, 8. Ceza Da-
iresi kendi dosyası görüşüldüğü için
3 fazla üyeyle katıldı. 1. Ceza Da-
iresi ise yerleşik kurallara aykırı ola-
rak 1 üye fazlayla katıldı. Bu üye-
nin de lehte oy kullanan 14 üyenin
içinde yer aldığı öğrenildi. Karara
muhalif kalan üyelere,.
kurul başkanının, muha-
lefetlerini "yumuşak'1
tut-
maları için ricada bulun-
duğu da öğrenildi.
Onaylayanlar da
rahatsız
Karannı Kuran'ı da ir-?
deleyerek oluşturan kurul-
da, başsavcılığın itirazının'
kabulü yönünde oy kulla-
nan 14 üyeden bazılanmn
da ortaya çıkan sonuçtan.
rahatsız olduğu öğrenildi.
Lehte oy kullanan bazı üye- •
ler, gerekçeli karardaki.
"kesin ve sert" ifadelere
1
katılmadıklarını belirterekv
"bıçak gibi" hatlar içer-,
mesinden duyduklan ra-
1
hatsızlığı dile getirdiler.j
Bazı üyeler, "bukadarke-
1
sin içerikli bir karara im-
za atmayı düşünemeyiz"
görüşünü dile getirdiler.
j
Lehte oy kullananlann-
bile rahatsız olmasına ne-t
den olan gerekçeli karann»
nasıl çıktığı ise bir başkaj
ilginç durumu ortaya koy-
du. Edinilen bilgiye göre,*
müzakerenin ardından dos-j
ya, gerekçeli karann yazı-.
mıyla ilgili tetkik hâkimi-
1
ne verildi. Tetkik hâkimi,
karan yazdıktan sonra, "ge-'
reklidüzeltmeleri" yapma-
sı için Ceza Genel KurulUj
Başkanı Osman Şirin'e tes-,
lim etti. Ancak, Yargıtay
Başkanvekili ve Ceza Ge-
nel Kurulu Başkanı Os-
man Şirin'in gerekçeli ka--
ran yeniden oluşturduğu;
ve imzaya bu şekliyle çı-
kardığı dile getirildi.
Mahkemeyl ;
bağlamıyor
Kurulun karan, bir içti-
hat niteliği taşımıyor. Da-
ha önce sanığa mahkûmi-'
yet veren yerel mahkeme
açısından da bağlayıcılığı
bulunmuyor. Çüııkü, Ceza
Genel Kurulu, konuyu Yar-
gıtay Cumhuriyet Başsav-'
cılığfnın itirazı üzerine-
değerlendirmeye aldı. lti-'
razın başsavcılık kanalıy-
la yapılması durumunda
yerel mahkemelerin diren-
me hakkı korunııyor. Ce-
za Genel Kurulu'nun ver-
diği tartışmalı karar, mah-
kemeler açısından "son
nokta" olarak değerlen-
dirilemeyecek.
NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Kılıç AN, Atatürk'ün en yakınla-
rındandı. Zaman zaman tartışmalı ka-
rarlara imza atan ünlü Istiklal Mahke-
meleri'nin hâkimlerindendi. Atatürk'ün
son günlerinde de onun yanındaydı.
Kılıç Ali'nin Anıları (Türkiye Iş Banka-
sı KültürYayınları), Hulusi Turgırt ta-
rafından derlenerek yayımlandı. 700
sayfalık bu ayrıntılı anılarda, Ata-
türk'ün yaşamına, o dönemin olay-
larına ilişkin çok önemli bilgiler yer alı-
yor. Anıları okurken bana en çarpıcı
gelen satırlar Atatürk'ün ölüm anıyla
ilgili olanlardı. Bu satırları okurken,
iktidar ve ölüm ikilemi üzerinde dü-
şündüm. Kılıç Ali'nin Atatürk'ün son
günlerine ilişkin söylediklerinin; bü-
tün anılarda olduğu gibi sübjektif bir
değerlendirme olduğunu ve o günün
koşullarındaki iç siyasi çekişmelerden
etkilendiğini de unutmamak gerekir.
"Atatürk'ün ölüm döşeğinde yat-
ması bazı insanları türlü hesaplara,
Ihtiraslara sürüklemiyor değildi. Ar-
kadaşları, çevresinde, yanında bulu-
nanlar, O'nu sevenlerve bütün birmil-
let ise gözyaşı döküyordu... Dalgın
Atatürk'ün Öldüğü An ve Kılıç Ali...
ve bitkin olarakyatan Atatürk'ün göz-
lerinadiren açılıyordu. Herkesin hay-
ranlığını kazanan o güzel mavi göz-
ler artık eski parlaklığını kaybetmiş,
solgunlaşmıştı, Hiçbihmizle konuş-
muyordu... Atatürk'ün vefat ettiği
gün Dolmabahçe Sarayı 'nın içi ade-
ta bir ibret manzarası gösteriyordu.
Biz üzüntümüzden kahrolurken aziz
arkadaşımız Salih Bozok kanlar için-
de yatarken saray aniden boşalıver-
miş, birkaç arkadaş acımızla ve der-
dimizle baş başa kalmıştık. Tıpkı ta-
rihte gördüğümüz gibi, biryanda pa-
dişahın hasıra sarılmış cenazesi, di-
ğeryanda ise kılıç alayı töreni hazır-
lıkları gibi bir hava esiyordu."
"Aziz Atatürk ölüm döşeğinde, sa-
kin ve hareketsiz, çenesi bağlanmış
yatıyordu. O'nu öylece bırakıp sara-
yı terk edenler, açılacak olan yeni
döneme göre durumlannı sağlamlaş-
tırmaya koşuyor ve bununla uğraşı-
yorlardı. Ankara'da cumhurbaşkanı
seçimi, yeni başbakan ve bakanlarku-
rulunun atanması telaşı vardı. Bü-
tün Cumhurbaşkanlığı memurları he-
men Ankara'ya çağrılmışlar, zavallı
Hasan Rıza Soyak yapayalnız bıra-
kılmıştı. Saray'ı ne arayan ne soran
olmuştu. Bu acı manzara karşısında
isyan etmemekmümkün değildi. An-
kara telefonla bulundu. Başbakanlık
özel Kalem Müdürü Baki Bey'den,
bu acı durumu Başbakan Celal Ba-
yar'a intikal ettirmesi istendi. Bu te-
lefon görüşmesinin üzerinden birsa-
at kadar süre geçmiştiki, sarayda bir
faaliyet başladı. Ordu müfettişleri-
nin cenaze töreni hazırlıklarıyla gö-
revlendirildikleri bildirildi."
Kılıç Ali'nin anılarında dile getirdi-
ği ilginç birolay ise Ismet Inönü'nün
Atatürk'ü hastayatağındaziyaret et-
memesiyadaedememesiydi: "Baş-
bakanlık görevinden uzaklaştırıldık-
tan sonra Atatürk'le ilişkisini kesen
Ismet Inönü 'den ise ses seda çıkmı-
yordu. Hükümetin Atatürk'ün sağ-
lık durumunu Ismet Paşa'ya adeta
bir rapor halinde verdiği söyleniyor-
du. Duyduğumuza göre birkez Ka-
zım Özalp, Atatürk'ü hasta yatağın-
da ziyaret etmesi için ikna etmişti.
Istanbul'a gelmek üzere trende ye-
ribilehazırlanmıştı. Hatta Gazilstas-
yonu'ndan trene binmesi kararlaş-
tırılmış, fakat herhangi bir olaya se-
bep olmamak için bu ziyaret ertelen-
mişti. Refik Saydam şu sözlerle Is-
met Paşa'nın ziyaretine engel ol-
muştu: 'Eğer gidersen vagonun al-
tına yatarım, beni çiğner öyle gider-
sin!' Ismet Paşa 'nın bu sözler ve tel-
kinler üzerine gelip Atatürk'e son
görevini yapamadığı söyleniyordu.
Ancak Ismet Paşa, Vedit Bey ara-
cılığıyla Atatürk'e bir mektup gön-
dermişti. Vedit Bey bu mektubu, Ha-
san Rıza Soyak'ın da hazır bulundu-
ğu bir sırada Atatürk'e takdim etmiş^,
ti. Mektubun içeriğinin ne olduğu-
nu ise hiçbir zaman öğrenemeyecek-
tlk."
Salih Bozok'un anılarından da Ata-
türk'ün hastalığının ilerlediği günler-
de Bozok'un Inönü'yü habersiz bırak-i
madtğı, kendisine durumu anlatan"
ayrıntılı bir mektup gönderdiği, bıı
mektubuna da yanıt aldığı anlaşılı-
yor. Andrevv Mango, "Modern Tür-
kiye'nin Kurucusu: Atatürk" (Remzi
Kitabevi) başlıkh kitabında Ismet Inö-
nü'nün Atatürk'e yolladığı son mek-
tubun içeriğinin bilindiğini şu satırlar-t
la ifade eder: "Atay'a (Falih Rıfkı
Atay) göre zarflann üzerinde yüksek
Osmanlıcayla huzur-ı riyasetpeha-
niye (Cumhurbaşkanı 'nın yüce koru^
yucu varlığına) yazılıydı. Atatürk'ün
ölümünden sonra mektuplar lnö->
nü'ye verildi." ,
Atatürk'ün ölümünün ardından
cumhurbaşkanlığına seçilen Ismet
Inönü, başbakanlığa Refik Saydam'ı
atadı.