23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 4 23 ŞUBAT 2005 ÇARŞAMBA HABERLER Yargıtay Başkanvekili Şirin, Atatürkçülükle banşık olmadığı iddiasının 'yalan' olduğunu söyledi 'Laiklîkten vazgeçilemez'• Mahmut Esat Bozkurt'la ilgili sözlerinin "haksız ve maksatlı şekilde saptmldığını" savunan Şirin, "Kişiliğimize ve temsil etmiş olduğumuz yüce kurum vc crke nasıl bir saldın yöneltildiğini ibretle saptamanızm zamanı gelmiştir" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - Laik hukuk si.stcminin miman Mah- mut Esat Bozkurt dönemini kapattı- ğını duyuran Yargıtay Başkanvekili Ösıııım Şirin, bu kez de "Yargıç, ka- rarı dışında konuşmaz" ilkesi devrini kapattığını açıkladı. Sözlerini "akılve nıaııl ık kurallannıisyan ettirecektarz- ıla saptıranlan teşhir etmenin" zama- nının geldiğini belirten Şirin, yeni dö- neme de Adalet Bakanı CemilÇiçek'in adını vereceğini söyledi. Başkanvekili Şirin, Yargıtay Konfe- rans Salonu'nda düzenlediği basın toplantısında, başkanı olduğu Yargı- tay Ceza Genel Kurulu'ndan çıkan bir karar nedeniyle toplumda yapılan hu- kuki tartışma ve değerlendirmelerin di- 7ART1ŞMALARA NEDEN OLAN KONUŞMA sureti ile toplumu yanılttiklaı ıııuı or- lavü koıınıası zamanı gelmiştir" diye konuştu. Yeni dönemin adını 'Çiçek * koydu Bozk »^ utakdirettim Yargıtay'da yeni TCY ile ilgili düzenle- nen sempozyumda, Osmaıı Şirin, laik hu- kuk SİSteminin önderlerinden Mahmut Esat Bozkurt döneminin sona erdiğini açıkla- mıştı. Osman Şinn'in tartışmalara neden olan konuşnıası özetle şöyle: "Biz gcçıniş dönenıi sonlandırıyoruz ve yeni bir sayfa açıyoruz. 1926 yılında haşla- yan ve döneme biiyiik hııkukçu olarak adı- nı vermiş bulunan Mahmut Esat Bozkurt dönemi bütün saygınhğıyla 79 yıl lıükünı- ranhğnu sürdürdü. Bu ülkede biiyiik bir di- siplin yarattı. Şimdi yeni bir dönem, uygar dünyaya açılını adı altında başlıyor. Tam 50 gün sonra 1 Nisan 2005 tarihinde yeni bir ışıkyakılacak. Buışıkhuzmesini si/Jeri11 pra- tikteortaya koyacağı ııız üstün gayrctleriniz- le arttıracak. Kimse belki şu giine kadar dillcndirmedi ama bu döneme de yeni Ada- let Bakanı adını verecek. Sayın Cemil Çi- çek, büyük bir sorumluluk attında. Bu sö- zümü, bir yanıyla alkış, bir yanıyla da so- ı iiınluluğu 11ıı bir ceza uygulamacısı olarak hatırlatmak için söylüyorum." şına taşıldığı ve bazı kişi ve çevreler tarafından "fikritartışma" yerine "Yar- gıtay Ceza Genel Kurulu Başkanı ola- rak şahsının karalanması'' çabasının sergilendığini savıındu. "Sorgulanamaz ve vazgeçilnıez değerlerin başında yer alaıı laiklik, cumhuriyctçilik ve Ata- türkçülük kavranılanyla banşık ol- madığım valamnın, tam bir saptırma ile yayılarak toplumun yanılfılnıaya çalışıldığı, bir aya yakııı karalanıalar- la şahsım ve kurumum aleyhine kaııııı- oyu oluşturulmaya gayret edildiği bil- giniz dahilindedir" diyen Şirin, artık bu noktada "Yargıç, kararı dışuıda ko- nuşmaz" ilkesinin geçerliliğinin sona erdiğini ve toplumu aydınlatmanın za- tnanının geldiğini kaydetti. " Rasın ahlakkurallannı yeniden ha- tırlamanuı ve yüce lıalkı gerçekle bu- luşturnıanın zamanı gelmiştir'" diyen Şirin, Yargıtay'da düzenlenen sem- pozyumda, Mahmut Esat Bozkurt ile ilgili sözlerinin "akıl ve mantık ku- rallannıisyan ettirecektarzda saptınl- dığuu" teşhir etmenin zamanı geldi- ğini ifade etti. Şirin, "Laikliği veAta- türk ilke ve devrimlerini söylemden ileri taşıyamayanlann, bu yüce kav- ramlan yaşamınuı varlığı ve vazgecil- meziyapagclen şahsunızuı, açıs. konuş- masında dile gctirdiği mcthiye nitcliğiıı- dcki ifadeleri reddiye gibi göstennek E EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ: ElKaideci sanıklar 'eve dönemeyecek' İSTANBUL (AA) - Emniyet Genel Müdürlüğü, terör örgütii El-Kaide'nin Türkiye yapılanması içerısınde yer aldıkları iddiasıyla yargılanan 22 sanığın, 4959 sayılı Topluma Kazandırma Kanunu'ndan yararlanamayacaklarını bildirdi. îstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan 22 sanıgın Topluma Kazandırma Kanunu'ndan yararlanmak için yaptıkları başvuruya ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğü'nce hazırlanan rapor, Îstanbul Cumhuriyet Başsavcıhğı'na gönderıldi. Sanıklardan Adnan Ersöz'ün, terör örgütü El- Kaide'nin Türkiye yapılanması içinde yer aldığı, Pakistan, Afganistan, Iran ve _ ^ ^ ^ ^ ^ _ ^ ^ ^ ^ ^ _ tstanbul'daki eylem ve faaliyetlere katıldığı öne sürülen raporda, Ersöz'ün, örgütün üst düzey yöneticisi konumunda olması nedeniyle Topluma Kazandırma Kanunu'nun 3. maddesi gereğince yasadan yararlanamayacağı belirtildi. Örgütün Türkiye yapılanması içerisinde yer alan ve Afganistan, Bosna- Hersek, Konya ve Antalya'da faaliyet gösterdiği öne sürülen Seyit Ertul ile yine Pakistan, Afganistan, Îstanbul ve Çanakkalc'de faaliyet gösterdiği iddıa edılen Seçkin Mandacrnın da aynı gerekçeyle kanundan yararlanamayacaklan bildirilen raporda, eylem ve faaliyetler hakkında 7 sanığın verdiği bilgilerin doğru olduğu, ancak bu kişilerin de yaptıkları eylemlerin kanunun yürüıiüğe girmesinden soııra gerçekleşmesi nedeniyle kanundan yararlanamayacaklan bildirildi. Yine aynı kanundan yararlanmak için başvuran 11 sanığın verdiği bilgilerin örgütün dağılması ve meydana çıkartılmasına yeterli olmadığı ve bu nedenle kanundan yararlanamayacaklan ıfade edilen raporda, Ahmet Selami Demir'in ise herhangi bir örgütsel faaliyetinin tespit edilemediği vurgulandı. Raporun sonunda, başvuıu yapan 22 kişinin eylem ve faaliyetlerini kanun yürürlüğe girdikten sonra gerçekleştirmeleri nedeniyle zaten söz konusu kanundan yararlanamayacaklan ifade edildi. V " : ' "İİ l 1 1I [1 ' • .' . I »[!.; ; 1 S ( \ / : • " SAHU ••••";..'.•;•!,.!"'.• •"•j ,**'ji;'. ^•i •• . • • • • • • • F #«? [ a BİIH^"' • • I laklar ve Özgürlükler Cephesi üyeleri, 'Diskette adın var' denilerek yapılan operasyonları kuıadı. Örgüt operasyonu adı altında 100 kişinin tutuklandığı bildirildi 'Disket' tutuklamalanna protesto SAVAŞKÜRKLU frmiyet Genel Müdürlüğü, terör örgütü ElKaide davası kapsamında yargılanan 22 sanığın, Topluma Kazandırma Kanunu 'ndan yaralanamayacağını bildirdi. ADANA - Haklar ve özgürlükler Cephesi üye- leri, Adana Adliyesi önündc yaptıkları açıklama- da, 100 kişinin "Diskette adın var" denilerek tu- luklanmasına ve 11 aydır tutuklu kalmasına tepki göstererek "adalet" ıstedı. Adliye önünde çeşitli sloganlar atan gnıp adına açıklama yapan Nazan Aydın, 1 Nisan 2004 tari- hinde polısin eşzamanlı olarak Türkiye'de ve Av- rupa'da "Örgüt Operasyonu" adı altında gerçek- leştirdiği operasyonun yasal olmadıgını, demok- rasi ve hukuk adına ters düşen bir baskın olduğu- nu öne sürdü. Aydın şunlan söyledi: "PoUs bu baskmlarda ele geçirdiği disketlerde adının geçtiğini iddia ettiği herkesi örgiittiyesiol- duğu savıykı, 'Diskette adın var, terönstsın' diye- rek vc salıle evrak düzenleyerck tutuklatmış, bir o kadar kişiyi de gözaltına alnuştır. Bu arkadaşlan- nıız bir gecede terörist ilan edilirken, işkenceden de geçirilmiştir. Mersin'de de 2 Aralık 2004 günü Te- mel Hak ve Özgürlükler Derneği basılmış, dcrnek büroları ve eşyalan talan edilmiş, orada da salıle evraklar düzenlenerek gözaltılar olmuştur." Sempozyumda doğaçlama konuş- ma yaptığını anlatan Şirin, şu görüş- leri dile getirdi: "Konuşmanıda, laik Türk hukuku- ıııın miman, saygııı hukukçu Mahmut Esat lio/kıni ıı hangitakdirifadeleri ile andığmu, Atatürkçülüğü nasıl vaz- gcçilmcz dcğerlerden saydığunı, Yüce Önder'in yargıya verdiği önem ve de- ğeri hangi görkemli beyanlaria ortaya koyup, bu değerinzamanlazatiyete uğ- rayışım çarpıcı biçimde ve yetkilileri uyaracak tarzda nasıl ifade ettiğimi görmenizin ve sonuçta; okuma vc yo- rumlama zafiyetinden kaynaklanan haksızvemaksatlısapurmalann düzey- sizliğinibelirleyerek kişiliğimizeve tem- sil etmiş olduğumuzyüce kurum ve er- ke nasıl bir saldın yöneltildiğini ibret- le saptamanızın zamanı gelmiştir." "Saldırıların başlangıç noktasuu" Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun la- ikliğiıı korunmasına gerek kalmadığı- na ilişkin kararının oluşturduğunu öne süren Şirin şunlan söyledi: "Bu karar, bütünlüğü göz ardı edilmekve oluşu- ııııına katkıda bulııııaıı gö- rüşlerden birine yandaş çüâlmak suretiyle, Yüce Yargıtay'm bölünmüşlü- ğüne vehmetmenin ger- çekle asla bağdaşmadığı- ıii, kapsamındaki her tür görüşün, kararııı vazgeçil- mez öğesi ve /enginliğini teşkil ettiğiıü, her bir dü- şüncenin, başkanlığuı im- y.ası ve sahiplcnmesi altın- da bulunduğunu,görüş sa- hiplerinden herhangi bi- riııiıı saygın hukukçu kiın- liğinin asla ve hiçbir şekil- de tarüşma konusu yapı- laniiiyacağını, sözün bu noktasuıda, allıııı çizerek açıklıyor, süreci henüz so- na ermemiş kararı irdele- mc dışı tuttuğumu ve her- kesin de tutması gercktiği- ni açıkça ifade cdiyorum." Gazetecilere, "ArükkD- ınııııııı yargıcı sizsiııiz" di- ye seslenen Şirin, "Toplu- mu yaıultanlara hangi sı- faü verecekseniz, siz vere- ceksiniz" dedı. 'Beni izlemeye devam ıclin' Haksız mal edinme ve nüfuzu suiistimalden yargılanacak Yalçınkaya'ııın hapsi isteniyor ANKARA (Cumhuriyet BUrosu) - Eski Yargıtay Genel Sekreter Yar- dımcısı Ercan Yalçınkaya'nın, "me- muriyet nüfıızunu suüstinıal" ve "haksız mal edinme" suçlarından yargılanmasına mayıs ayında baş- lanacak. Edinilen bilgiye göre, Sincan Ağır Ceza Mahkemesi'nin "lüzu- mu muhakeme" karan üzerine Yal- çınkaya hakkındaki dosya Anka- ra Ağır Ceza Mahkemesi'ne ulaş- tı. Yalçınkaya'nın dosyası, yapılan inceleme sonucunda 8. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Tensip tutanağını hazırlayan mahkeme, duruşma günü olarak 12 Mayıs 2005 tarihini belirledi ve Yalçın- kaya'nın nüfus ve sabıka kayıtla- rının ilgili yerlerden istenmesine karar verdı. Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemc- si, Yalçınkaya'yı, "memuriyetnü- lıı/ıııııı suıisliıııar ve "haksızmal edinme" suçlarından yargılaya- cak. Yalçınkaya hakkında, müte- ahhit Hakkı Süha Şen' in oğlu için tstanbul'daki bir mahkeme nez- dinde girişimde bulunarak Türk Ceza Yasası'nın 232/1. maddesi- ni ve Audi A-4 marka otomobili satın almasında gerçeğe aykın be- yan vererek 3628 Şayılı Mal Bıl- diriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Kanunu'nun 13/1. maddesini ihlal ettiği iddiasıy- la 5 yıldan 7 yıla kadar hapis ce- zası isteniyor. Yalçınkaya'nın haksız edindiği iddia edilen mahn 3628 sayılı ka- nunun 14. maddesi uyannca zora- lımına karar verilmesi ve aynı ya- sanın 15. maddesi uyannca kamu hizmetlerinden ömür boyu men edihnesi talep ediliyor. Osman Şirin, "'hakkın- daki yakışnrmalara" per- şembe günü de "ceza yar- gıcı vakar ve ciddiyetiyle, yazdıbildirisunarak" kar- şılık vereceğini ve zıhin- lerde oluşturulmaya çah- şılan tûm gölgelemeleri yok edeceğini duyurdu. Şirin, "Demokrasi, cum- huriyet, laiklik ve Atatürk ilke ve devrimleriıün şah- sımızın kalbine vc bcynine veyaşamının vazgecilıııez- liğine nasıl geçirildiğûıi iki gün sonrakibüdirimdeye- niden duyacaksınız. Ata- türk ve Atatürkçülüğün, millete güvenmek ve onun gücüne inanmak olduğu- na dair değeriendirmele- ı îııüzi, o büyük devrimci- nin ilkelcı iııiıı söylemde bırakılarak dcğil, eylemle yaşama geçirileceğine da- ir kararuhğumzı iki gün sonrayeniden izleyeccksi- niz" dıye konuştu. Şirin, gazetecilerın sorularına yanıt vermedi. WIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Uzun yıllar önceydi. O zaman îs- tanbul Belediye Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan Siirt'teki konuş- ması yüzünden cezaevine girmeye hazırlanıyordu. Ben de Abdullah Öcalan'la yaptığım söyleşiyi kitap haline getirince mahkûm olmuştum. Trabzon'daydım, dönemin beledi- ye başkanı Asım Aykan'la sohbet ederken onun cep telefonu çaldı. Arayan Tayyip Erdoğan'dı. Şimdi AKP milletvekili olan Asım Aykan, Tayyip Erdoğan'a benim de yanım- da olduğunu söyledi ve telefonu ba- na uzattı. Tayyip Erdoğan'la düşün- ce özgürlüğü üzerine sohbet ettik. Bana, "Aynı kaderi paylaşıyoruz Oral Bey, siz de ben de düşündük- lerimiz yüzünden hapse gireceğiz. Inşallah bir gün bunlar biter, de- mokratik bir Türkiye 'de özgürce ya- şayabiliriz" anlamında şeyler söyle- Musa'nın Karikatürü ve Başbakan di. Birbirimize geçmiş olsun dedik. Tayyip Erdoğan o zaman siyasi haklarını yitirmiş ve geleceği belli olmayan bir siyasetçiydi. Toplumda kendisine yönelik bir sempati oldu- ğu bclliydi. Hapse girmesiyle birlikte bu sem- pati ve ilgi daha da arttı. Zaman için- de mağdurTayyip Erdoğan, mukte- dirTayyip Erdoğan'a dönüştü. Artık o hakkını yitiren bir siyasetçi değil, hak dağıtan(!) bir başbakan oldu. • •* Tayyip Erdoğan bizim Musa'nın (Kart) kendisiyle ilgili çizdiği bir ka- rikatür nedeniyle gazetemizin yayımcısı Yeni Gün AŞ, Musa Kart ve sorumlu müdürümüz Mehmet Sucu aleyhinde 10 milyarlık mane- vi tazminat davası açtı. Tayyip Er- doğan'ı kızdıran, onun kedi şeklin- de resmedilmesiydi. Mahkeme da- va sonunda Musa'nın karikatürün- de hakaret olduğuna karar verdi ve davalılan 5 milyar tazminat ödemeye mahkûm etti. Tayyip Erdoğan, "Mahkeme kara- rıdır, birşeydiyemem" şeklinde kar- şılayabilir gelecek soruları. Kendisi- ni de okuduğu şiir yüzünden hapse çjönderen bir mahkeme kararıydı. Ustelik Musa hakkındaki davayı biz- zat Tayyip Erdoğan'ın kendisi aç- mıştı. Ortada kamu adına bir şikâ- yetçi deyoktu. Davacı, Başbakan'ın bizzat kendisiydi. • •• Musa Kart'ın mahkûm edilen ka- rikatürüne dikkatle baktım. Yumağa dolanmış bir kedi, Başbakan'ı kız- dırmış ve dava açmasına neden ol- muştu. Yıllar önce telefonla birbiri- mize geçmiş olsun dileklerimizi ilet- tiğimiz günlerde Tayyip Erdoğan'a, "Bir gün gelecek siz de başbakan olacaksınız ve hakkınızda yazılanla- ra, çizilenlere ve de sizi eleştirenle- re karşı büyük bir öfke duyarak on- ları mahkûm ettirmeye çalışacaksı- nız" deseydim, nasıl bir tepki verir- di? Çok eminim ki "Yapmayın Oral Bey, biz bunca deneyi yaşayıp sı- kıntıyı çektikten sonra düşünce ve ifade özgürlüğünün ne olduğunu iyi biliriz" derdi. İfade özgürlüğünün bir sınırı ola- caktır. Kişilerin özel yaşamına say- gısızlık yapıldığında ve kişilik hakla- rı zedelendiğinde onlar da kendi haklarını arayacaklardır. Kimse öz- gürlük adına hakaret etme hakkına sahip değildir ve olmamahdır. Fakat insaf ediniz... Kedinin nesi var? Ay- rıca iktidar sahipleri daha taham- müllüolmakzorundadıriar. Hereleş- tiriye köpürüp dava açarlarsa, ken- disini eleştiren medya mensupları- nı ve kuruluşlarını düşman görme- ye başlarlarsa tehlike çanları çalı- yor demektir. İktidar gücü birçok eleştirici sesi susturabilir. Bazılarını korkutup dil- lerini, tavırlarını değiştirebilir. Ancak unutmamak gerekir ki yanlış yapan, daha çok yanlış yapmaya devam eder. Çoğunlukdaonu, "Çok doğruya- pıyorsunuz Paşam" diyerek sevin- direbilir. Gerçek değişmez. GLOBALpOLtTİKÜLTÜR ERGİN YILD1ZOĞLU Haydi Hayırhsı... Garip işler oluyor. ABD dış politika "patronlannın" neredeyse hepsi Türkiye'yi ziyaret ettiler. Konuşu- lanları, istenenleri, verilip verilmeyenleri bilemiyo- ruz. Bunda bir gariplik yok. Garip olan gelenlerin ki- milerinin, gittikçe artan bir dozda Türkiye halkını Amerikan karşıtı, Yahudi düşmanı olmakla suçlama- ları. Bu suçlamalar derli toplu bir biçimde Wall Stre- et Journal'da Pollock imzalı yazıdadile getirildi, fa- tura hükümete ve medyaya çıkarıldı. Türkiye vatan- daşları da paranoyak olmakla suçlandı. Biz, bu yakınmaların arkasındaki mantık burkul- masından hareketle "Bu zatlar, hükümete bunu söylüyorlar, ama aslında ne söylüyorlar?" diye kafa patlatırken New York Times'ta Susan Sachs imzalı bir haber, Türkiye medya piyasasında önü- müzdeki günlerde yaşanacak olası dönüşümlere dik- kat çekmesin mi? Sachs'in haberi bana, 1998 ya- zında, Wall Street Journal'da çıkan, Türkiye'de- ki banka sektörüyle ilgili bir başka haberi anımsat- tı. O haber de sektörün, çok ballı, ama çok kala- balık olduğunu, bir yeniden yapılanması gerektiği- ni ama "bankaların halen çokpahalı olduğunu"'ya- zıyordu. Bir TC vatandaşı olarak ben paranoyak olabili- rim. Ama, sizin de bildiğiniz gibi, bu kimsenin be- nim "başıma bir çorap örmediği" anlamına gelmi- yor. Sakın bu yakınmalarla medya sektörüyle ilgili yazı arasında bir bağlantı olmasın? Mantık burkulması önce eski ABD Dışişleri Bakanı Povvell'ın yar- dımcısı Armitage geldi. Onu ABD Avrupa Güçleri ve NATO komutanı General Jones, arkasından da, Büyük Ortadoğu'dan sorumlu Merkez Kuvvet- leri Komutanı General Abizaid izledi. Tüm bu zi- yaretleri yeni Dışişleri Bakanı Rice'ın ziyareti taç- landırdı. Bu arada, Irak savaşına giderken sahte is- tihbaratı üreten bölümün başkanı, sonra da bir da- nışmanı hakkında devlet sırlarını Israil'e verdiği için soruşturma açılan, bu yüzden görevi bırakmak zo- runda kalan Douglas - JINSA- Feith de geldi, ko- lunda Pollock ile birlikte. Görevden "şutlanan" Feith'in kimin adına ne me- sajlarla gelmiş olabileceğini düşünmeyi ihmal et- meden, gelin şu soruyu soralım. Hadi, TC vatan- daşları ABD karşıtı ve Yahudi düşmanı (sizin, hak- lı olarak "Ama, Amerika ile Bush yönetimini, Isra- il devletiyle Yahudileri birbirine karıştırma" dediği- nizi duyargibi oluyorum) olsun. Peki, Türkiye'yi yö- netenler bu duyarlılıkları nasıl değiştirebilirler? Bu sorunun cevabı "güçlü bir medya operasyonuyla" olmak zorunda değil mi? Paranoyağız ya, gelin bu spekülasyonu, Pollock'un tirajı yüksek kimi gaze- teleri ve hatta hükümet yanlısı bir gazeteyi hedef almasıylageçen haftalarda yaşanan "Neden Ame- rikan filmleri eskisikadarseyredilmiyor?"... "Bu Türk filmleri de amma kötü" gibisinden "abuk" tartış- malarla birleştirelim... Belli ki bu ülkenin medyası, üzerine bu kadar "yatırımyapılmış" olmasına rağ- men ABD hegemonyasını (pardon, kültürünü diye- cektim) kabul etmeye yatkın insan türünü yeterin- ce hızlı bir biçimde yetiştirme görevini, eskisi ka- dar etkin bir biçimde yerine getiremiyor. Hükümet medyayı yeterince etkin bir biçimde yönlendiremi- yor... Medya piyasasında hareket Paranoyağız ya, bu noktadan, Sachs'in yazısı- na atlıyoruz. Sach yazısına, Türkiye "medya baron- larının" medyadan başka her türlüişiyapmakta ol- duğuna dikkat çekerek bu durumun kriz öncesin- deki banka patronlannın durumuna benzediğini anımsatarak başlıyor, bankalar batınca ellerindeki gazete ve TV kanalları denetleyici kurumların eline geçti. Şimdi hükümet elindeki en büyük gazete ve TV istasyonlarını satmak istiyor, diyerek devam edi- yor. Bu satış olasılığı piyasada büyük bir hareket- lilikyaratmış... Bu arada düzenleyici kurumlar, rad- yo frekanslarını da yeniden dağıtacakmış. Bu ge- lişmeler kimin neye sahip olduğu sorusunu, sek- törde bir altüst oluşu gündeme getirecekmiş. Bu süreçte büyük etkisi olan Bay Erdoğan ise sektör- de daha fazla düzenlemeden mi, yoksa serbest- leştirmeden mi yana tutum alacağına ilişkin hâlâ bir açıklama yapmamış. New York Times neden bu konuyla bu kadar yakından ilgileniyoracaba? Yok- sa, "Bu Türkiye medyası tam istediğiz gibi çalış- mıyor, bari satın alıp kendimiz denetleyelim... der- dimizi daha iyi anlatırız, böylece hükümetler kar- şısında yeni bir pazarlık gücü de elde ederiz" di- yenlermi var bir yerlerde? Pollock da, yetkililerin bu konuda da karar vermesine yardımcı olmak mı istemişti acaba? Paranoyağız ya!.. 'KUDÜS GECESİ' DAVASI Yargıtayy Şirin 7 tahliye etti ANKARA (Cumhu- riyet Biirosu) - Yargıtay, "Kudüs Cecesi" dava- sında Türk Ceza Yasa- sı'nın "örgüt üyeliğini" düzenleyen 168. mad- desinin ikinci iıkrasına göre 17 yıl 6 ay hapis ce- zasına çarptınlan Selam gazetesi yazarı Nuret- tinŞirin'i tahliye etti. Ankara 11. Ağır Ce- za Mahkemesi, Nuret- tin Şinn'in 4959 sayılı Topluma Kazandırma Yasasf ndan yararlannıa ıstemını reddetti. Şirin'in avukatlan bu kararı tem- yız ettiler. Dosyanm ön incelemesini yapan Yar- gıtay 9. Ceza Daıresi, TCY'nin "örgüt üyeBğj" suçuna öngörülen ceza- ııınl Nisan 2005'te yü- rürlüğe girecek TCY'de düşürüldüğüne işaret et- ti. Daire, Şirin'in yattı- ğı süreyi de dikkatc ala- rak tahliye edilmesinc karar verdi. YAŞ SINIRI İNDİRİLDt Albaykra erken emeklilik ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Albaylar- da yaş haddini 56'ya, yarbaylarda ise 54'e dü- şüren yasa tasarısı, TBMM Başkanlığı'na sunuldu. Değişıkhkle bu rütbelerdeki yığıl- manın ünlenmesi, genç ve dinamik personelin bukadrolarda istihdam edilmesi planlanıyor. Türkiye Cumhuriye- ti Emekli Sandığı Yasa- sı' nda değişiklik öngö- ren tasan, albaylarda 60 olan yaş haddini 56'ya, yarbaylarda ise 54'e ındirilmesini dü- zenliyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear