23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23 ŞUBAT 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Feıutr tnrifrsi: Zaragoxa''dan yedi, Kuysfri'ye yedi! Elektronik posta: ctenizsom@cumhuriyetcom,tr www.denizsom.com Tal: 0.212.512 05 05 Paka: 0.212.512 44 97 - Türklerin ömrü uzamış.. "AB'ye girişi görme isteğindendir!" Manisallyas Yüksel: "Manisa Belediyesi, caddelerin bir yanını paralı park yeri yaparak öteki yanına park yasağı getirirken, Erler Caddesi'nin sadece 50 metrelik bölümüne iki taraflı park yasağı konmasına belediye A meclisi mi yoksa JİP aile meclisi mi " kararverdi?" Koyunlar g Subutay Özgür: "Bazı siyasileri hayatlarında iki koyunu güdememekle eleştiren Başbakan, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarını güdülecek koyun olarak mı görüyor?" Çeteler a Hamza Saykan: > i, "Çeteler okullara dadanmış. Ne güzel! Eskiden çeteler alaylı olurlardı. Bundan sonra mektepli olacaklar!" s osyal Sigortalar Kurumu hastanelerinin Sağ- lıkBakanlığı'nadevredilmesiyletambirkeş- mekeş yaşanıyor. Kalkacağı söylenen has- ta kuyrukları daha da uzuyor, kolaylaşacağı söylenen ilaç alımları daha da zorlaşıyor. Yurttaşlara ne dendiyse tam tersi oluyor. Insanlar, ameliyat ma- sası ile teneşir tahtası arasında gidip geliyor! Belli ki hükümet, bu "operasyon" için sağlıklı bir planlama yapmamış. Ancak başka planlar yapıldığı belli. Tıp Kurumu Başkanı Dr. Mehmet Altınok, has- taneler Sağlık Bakanlığı'na devredilirken, birinci ba- samak sağlık hizmeti veren SSK dispanserlerinin ise kapatıldığını söylüyor. Bu durumda dispanserlerde- ki hastalar kaçınılmaz olarak hastanelere yığılmaya başlıyor. Sadece Ankara'da kapatılan dört dispanse- rin yılda 600 bin hastaya hizmet verdiğini düşünür- seniz gerisini düşünmeye gerek kalmıyor. Bu işte bir "kasıt" olduğu anlaşılıyor. Aylardır, Tıp Kurumu Genel Sekreteri Dr. Ali Rıza Devir Üçer, ortada söylendiği gibi bir "sağlık reformu" ol- madığını, bu iktidarın Dünya Bankası ve Uluslarara- sı Para Fonu'nun çizdiği rotaya göre hareket ettiğini anlatıyor: "Nüfusun yarıdan fazlasına hizmet sunan SSK ka- ra delik olmadığı halde kara delik gibi hedef tahtası- na oturtuldu ve bir cumhuriyet kurumu daha tasfiye edildi. SSK de artık Emekli Sandığı ve Bağ-Kur gibi yalnızca hizmet finanse eden ve hizmet üretmeyen bir kuruma dönüştü." Dr. Üçer'e göre bu planın bir de sonrası var: "SSK sağlık kuruluşlarının Sağlık Bakanlığı'na dev- rinde görünür gerekçe hizmetin tek elde toplanma- sıydı. Ancak kısa sürede gündeme getirilecek olan kamu yönetimi reformu ile bu kuruluşlar yerel yöne- timlere devredilecek. Yerel yönetimler de süreç için- de bu kuruluşları özel sektöre devredecek." Tıp Kurumu Başkanı Dr. Mehmet Altınok da SSK'nin toplu ilaç alımıyla elde ettiği indirimin orta- dan kalkacağını ve en iyimsertahminle ilaç harcama- sının ikiye katlanacağını belirtiyor: "SSK'nin tasfiyesi sonrasında Türkiye'de 2005 yılı ilaç harcamaları yaklaşık 10 milyar doları bulacak. Bu kamusal zararın bedelini kim ödeyecek? Vatan- daşlar ödeyecek. Nasıl ödeyecek? Ya bütçeden sos- yal güvenlik kurumlarına aktarılan kaynaklarla yani ödediğimiz vergilerle ya da katkı paylarının artması ile yani cepten. Bu sürecin sonunda ne olacak? Sağ- lık ve sosyal güvenlik temel bir yurttaşlık hakkı olmak- tan çıkacak, metalaşacak, gücü olanın gücü oranın- da elde edebileceği, güçsüzlerin dışlanacağı bir dü- zen ortaya çıkacak." Zaten SSK hastanelerinin devredilmesiyle birlikte yeni devir başladı bile! âlem Akif Kökçe: "AB'ye uyum için 'egemenlik, **« kayıtsız şartsız W milletindir' ilkesi *. değiştiriliyor; egemenlik, kayıtsız şartsız el âlemindir!" SESSÎZ SEDASIZ (!) Nereden çıktı bu Amerikan düşmanlığı? VVashington, Ankara'nın kulağını çekip "Türkiye'de Amerikan düşmanlığı var" diyor. Nerede bu düşmanlık? Sokaklarda gösteri mi var, cami avlusunda bayrak mı yakıyorlar, holding medyası Amerika'ya cephe mi aldı? Amerikan karşıtlığı bir tek yerde var. Islamcı iktidarın dümen suyundaki dinci basında Amerikan düşmanlığı almış başını gidiyor, iş neredeyse "cihaf'a varacak. Amerika bundan rahatsız... Çünkü dinci basın, iktidarın sesi! Biliyorsunuz; Tayyip Erdoğan'ın dünya siyasetinde önemli bir ayrıcalığı bulunuyor. Hiçbir siyasi kimliği yokken ABD Başkanı George W. Bush tarafından muhatap alınmıştı; kısa süre içinde de "değiştim" diyerek başbakan oldu. Erdoğan'ın değişmediğini Erkan Mumcu'nun istifasından sonra yaptığı açıklamalardan öğreniyoruz. Bizim şaşkın demokratlar, yere göğe sığdıramadıkları AKP iktidarının gerçek misyonu karşısında şimdilik susmayı yeğliyor. llımlı Islam senaryosuyla işi kotaracağını sanan Amerikalılar ise susmuyor! CHP'de Mustafa Sarıgül'ün öne sürülmesi, Erkan Mumcu'nun hükümetten ve AKP'den istifası, ANAP'ın canlandırılması hesabı, DYP'nin Meclis'te grup kurma çabası, bütün bunlar önemli köşe taşları gibi görünüyor. Neyin köşe taşları derseniz... Türkiye'de AKP'nin suyu kaynadı, erken genel seçime giden yolun taşları döşeniyor! ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCt Çanakkale'ye Büyük Ödül Yerel yönetimlerin kültürel mırası koruma çabalarını özendirmek amacıyla Tarihi Kentler Birliği nin (TKB) 2004 yıh "Metin Sözen Ödü- lii"nü, katıhmcı proje anlayı- şını sergileyenÇanakkale Be- lediyesi kazandı. Kent merkezindeki "cephc düzenlemeleri"yle aday olan belediyeye bu ödülün veril- mesindeki gerekçe ise özetle fjöylc: "Çanakkalc tarihinin her döneminde kent için önemini korumuş Çarşı CaddcsFndc- ki cephe iyileştirme çalışmala- rıııııı, Koruma KurulıTyla iş- birliği içinde üretilen projele- re uygun olarak; kullanıcıla- rın da (mülk sahibı ve kiracı) tenısilcileriyle birlikte Koru- ma Kurulu üyeleri de bu grup içinde hemen tünı etkinlikler- de mutlaka yer ahyorlar... Kültürel mirasın korunma- sına yönelik bu "demokra- tik" ilginin temelinde de yak- laşık 10 yıldir süren "kentsel dcğerlerc sivîl sahiplennıe" coşkusunun payı var. Beledi- yeyi yönelenler de bu coşku- ya "halkı ve kenti temsil ede- rek" katılınca, 2004 yılı Me- tin Sözen Ödülü'nü kazandı- ran başarılı çalışmalar "en ge- niş Imlildelikleı "lc gerçekle- şiyor. tyte bu heyecanla elde edi- len sonuçlar için Çarşı Cadde- si'ndeki uygulamaya oıtak olan kesimler proje raporun- Tarihin yüzü artık gülüyor.. sürece katılmaları ve uygula- mada ilgili tüm kesimlerle bir- likte hareket edilmesi, koru- mada çok önemli ve örnek alı- nacak bir sonuç yaratıyor..." Her yıl en az 3 belediyeye "başarı", 3 belediyeye de "özendirme" ödüllerinın ve- rildiği TKB'de, ayrıca "öz- gün" ve "örnek" konıma ça- lışmalarına Metin Sözen Ödülü verilmesiyle ilgili ka- rar, 2003 yılının Eylül ayında- ki TKB Meclis Toplantısı'nda alınmıştı... Dönemin TKB Başkanı ve Bursa Büyükşehır Belediye Başkanı ErdoğanBilenscr, ta- rihsel mirasımızın yaşatılma- şı bilincinin yaygınlaşmasın- daki "ulusal ölçekte önder kimliği" ve TKB'ye sürekli katkıları nedeniyle Prof. Dr. yietin Sözen adına böyle bir Bdülün verilmesini önerince, pybirlığiyle karar alınmıştı... Rıı 'katılımcı' üye... • Çanakkale Belediyesi, ÎKB'nin de "en katıhmcı" üyesı... " Yılda 3 ya da 4 kez ülkenin farklı bölgelerinde düzenle- hen buluşmalarda en kalaba- hk katıhmcı "Çanakkale Be- k'iliyısi Grubu"... O kadar ki kentteki sivil duyarlılığın da şöyle belırtilmiş; "Çanak- kale Belediyesi, mülk sahiple- ı i vc kiracılar, Tarihi Kent Ko- misyonu, Yerel Tarih Grubu, Tarihi Kent Gönüllüleri, Ça- nakkale Sivil Inisiyatif, Troia Dostlan, lıııi/ın Tanıtma DiTiıeği, Mimarlar Odası, 18 Mart Universitesi, Arkeoloji Müzesi, Çanakkale Koruma Kurulu, özel fîrmalar ve kuru- luşlar..." Böylesine geniş katılımla "yerel kimlik değerlerini" gözeten çalişma anlayışı, kültürel değerlerin yaşatıla- rak gelecek kuşaklara akta- nlmasının da en güçlü gü- vencesi. Nitekim, Akdeııi/ Tarihi Kentler Birliğı'ne de üyelik başvurusu hemen kabul edi- len Çanakkale Belediyesi'nin Başkanı Ülgür Gökhan diyor ki: "Bu kentte geçmişe ait de- ğerleri gözden çıkartan bir uy- gulama artık asla yapılamaz. Çünkü toplunıun her kcsimi, yaşadığı kentin kimlikli kal- masıyla kendilerinin de kim- likli ve huzurlu yaşayacağımn bilincindclcr..." İşte bu bilinci yaratanlan ve sürdürenleri biz de yürekten kutluyoruz... oekincit» cumhuriyet.com.tr KİM KİME DUM DUMA BEHtÇAK behicakttrturk.net ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI kamilmasaracîia mynet. com HARBİ SEMİH POROY semihporoydı yahoo.com 11AYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BILGIN hayatepikımynet.com EMPERYALIZM BÖYLEDtR İŞTE; \ HEM AC-YOKSUL-BİTÎK BIRAKTIRIR HEM DE HÜKÜMET ELt tLE ) KENDISÎNİ SEVMEMtZt ÎSTER!.. / BÎR I K I UCUER YASASIN TURKLER. ONÜC ONDORT ONBEŞ AMERÎKA KARDEŞ. . TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 23 Şubat www.miuntaz-arikan.com DEi/RILMELERE KARŞU. f32(,'DA Si/GÜfJ,BİR F&ANSIZ MÜ- si, YAPTIĞI ÖZEL. OTT?MÇBİL.İ N ÖNÜMD£ DENEMŞTİ AMOP.EA ME&CIEIS, BÜYÜK. AşAMA i ü e î i NİM,ÇOK SAYtDA CAM rc^ Açr/Grur, /cAZAL/uztN Atzrrr- Ğ.IMf <5ÖF>eP£K, İL&ifJÇ S'ı^ MOPeL GELİŞTİ/SMEYe ÇAUŞ- Mi$r(. ONUM öAiceMi,ffıLİ SflPAM GÜÇLÜ METAL V£LER HAZieLAMflSfNA DAY &ÖYL£C£.,OTDMO&İL TAHLA DAATSA,OEV- RİLSE PE, tüDLTUĞUUA BAGLt OLAM SÜ/SÜOJ M/Ç ETK.iLJEMMtYOE.pU.. PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Küresel Felaket Kapitalizm küreselleştikçe insanlığa karşı oluş- turduğutehditlerde küreselleşiyor. Küresel ısınma da küresel kapitalizmin yol açtığı, dünyanın doğa- sını ve insanını felakete götüren tehlikelerden biri. Bilim insanları dünyanın küresel ısınma nedeniyle on yıl içinde geri dönülmez bir noktaya geleceği- ni, ormanların yok olması sonucu çölleşmeler ya- şanacağını, buzulların eriyeceğini, denizseviyesi- nin yükseleceğini, geniş kara parçalarının sular al- tında kalacağını söylüyorlar. Ingiliz Kamu Siyasal Araştırma Enstitüsü, Amerika Birleşik Devletleri Gelişme Merkezi ve Avustralya Enstitüsü adlı ku- ruluşların ortaklaşa hazırladıkları "Meydan Okuyan Iklim" başlıklı rapora göre yeryüzünün sıcaklığı Sa- nayi Devrimi'nden bu yana iki derece artmış, son 30 yılda buzulların yüzde 20'si erimiş, kalan buzul- lar da 1970'lere göre yüzde 40 incelmiş. 2070 yı- lında tümünün yok olması bekleniyor. Bilindiği gibi dünyamızı saran atmosfer çeşitli gazlardan oluşuyor. Güneşten gelen ısı ışınları, at- mosferi geçerek yeryüzünü ısıtıyorlar. Atmosferde- ki kimi gazlar da yeryüzündeki ısının bir kısmını tu- tarak yeryüzünün ısı kaybına engel oluyorlar. At- mosferin ısıyı tutma özelliği sayesinde suların sı- caklığı dengede kalıyor; böylece nehirlerin ve ok- yanusların donması engellenmiş oluyor. Atmosfe- rin ısıtma ve yalıtma etkisine "sera etkisi" deniyor; bir başka deyişle atmosfer cam seralara benzer bir özellik gösteriyor. Havada en çok ısı tutma özelli- ği olan karbondioksit (CO2) miktarı son yıllarda hava kirlenmesine bağlı olarak hızla artıyor. Tümü- nün ısı tutma özelliği olan metan, ozon ve klorof- lorokarbon (CFC) gibi sera gazları insanların yol aç- tığı nedenleryüzünden atmosfere katılıyor, atmos- ferin ısısının yükselmesine neden oluyor. Bilim insanları, "küresel ısınma" diye adiandırı- lan bu olgunun biryandan buzulların erimesi, ok- yanuslann yükselmesi gibi ciddi sonuçlar doğura- cak iklim değişmelerine yol açacağı konusunda birleşiyorlar. Küresel ısınmada enerji kullanımının payı yüzde 49, endüstrileşmenin payı yüzde 24, ormansızlaşmanın payı yüzde 14, tarımın payı ise yüzde 13 olarak hesaplanıyor. Doğal ki insanoğlu kendisini bekleyen bu fela- ket karşısında sessiz kalmıyor. 1997 yılında Japon- ya'nın Kyoto kentinde kabul edilen Iklim Çerçeve Antlaşması protokolü bugüne kadar 144 ülke ta- rafından parafe edildi. Protokol, sanayi ülkelerinin neden oldukları sera gazlannın 2008-2012 yılları arasında 1990 yılı sayıları esas alınarak yüzde 5.2 oranında düşürülmesini öngörüyor. Kyoto Protokolü'nün belirleyici noktası söz ko- nusu anlaşmanın yürürlüğe girebilmesi için sera gazlarının toplam yüzde 55'inin atmosfere katılma- sına neden olan en az 55 ülke tarafından imzalan- masıydı. Öngörülen toplam yüzde 55'lik oranın sağlanabilmesi için ise mutlaka Rusya'nın "olur"u gerekiyordu; 5 kasım 2004 günü Devlet Başkanı Vladimir Putin, parafını imzaya dönüştürünce Kyoto Anlaşması geçen hafta yürürlüğe girdi. Dün- yanın en çok sera gazı üreten ülkesi Amerika Bir- leşik Devletleri ise Kyoto Protokolü'nden çekildi. Küresel kapitalizmin ağababası için dev enerji te- kellerinin çıkarları bir kez daha insanlığın gelece- ğine baskın çıktı. Felaketi kendisi için "yakın teh- dit" olarak görmediği sürece dünyanın ve insan- lığın geri kalanının yıkımı tek kutuplu küresel kapi- talizmin süper gücünün umurunda değildi. Kimi köşeyazarları ABD'yi eleştirenleri "1960'la- rın takıntılı kafalan" olmakla suçluyorlar. Itiraf edi- yorum, aklımın ermeye başladığı 196O'lı yılların başından bu yana birtürlü sevemedim Amerika'yı. Onlar niçin severler, bilemiyorum, ama benim sev- memem için o kadar çok neden var ki. Unutmadan söyleyeyim, Türkiye de ABD'nin baskıları sonucu Kyoto Protokolü'nü imzalamadı. Yetkililerimiz, "Protokolü imzalayan öbür sanayi ül- kelerl, bize, doğayı koruma adına 'siz de imzala- yın' diyorlar; hele bir sanayileşelim, o zaman im- zalanz.." türünden açıklamalar yapıyorlar. Türki- ye yerkürenin dışındaymış gibi "küresel felaket"\ umursamıyorlar. Boşu boşuna, "Kılavuzukargaolanın.." deme- mişler! »». e-posta: dkavukcııogluu/ superonline.com B U L M A C A SKDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDANSAĞA: 1/ Fasulyeye ben/eyen bir sebze. II Su kıyılannda yetişenvekö- kü hekimliktc kullanılan ot- su bir bıtkı... Yumurtabiçi- minde olan. 3/ Müzikte, 8 ölçü kalıpla- 9 rına ait doğal vurgu yapısının ge- çici olarak değişme- si...Çemberinçevre- sinin çapına oranını gösteren sayı. 4/ "Yeşil pencerenden 5 bir — at bana / ışık- 6 larla dolsun kalbi- 7 min içi" (A. M. Dı- 8 ranas)... Sinemada, 9 _ kamerayla geniş bir mekânın taranması. 5/Göz- leri göımeyen... Gemiyi baştan ya da kiçtan ha- latla karaya bağlama. 6/Bir nota... Eski Türkler- de çocukları koruyan tanrıça. II Bir toplulukta çalışan insanların her biri... Bir nota. 8/Moğol- larda vergı toplamakla görevli devlet memuru... Eski dılde kapı. 9/ Yapıt... Orhan Boran'ın rad- yoda yarattığı hayali bir kahranıaıı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yemeklere tat vermek için kullanılan, hindis- tancevızi tohumlannın kabuğu. 2/Tümceyi oluş- turan birimlerden her biri... Muğla'nın bir ilçesi. 3/Uskumru iriliğinde bırbahk... Havva'nın Batı dillerindeki adı. 4/Panik... Çıkaryol, çare. 5/Tuz- lanıııış ve deri tuluma bastırılmış peynır. 6/ Polis- lerin kullandığı lastik sopa... Sıcak ülkelerde ye- tişen yağlı bir ağaç. 7/Konut... Bir tür küçük pas- ta... Bir gösterme sıfatı. 8/Büyükkent serserisi... Güneydoğu Anadolu'da, daha çok kadınların çe- şitli yerlerine yaptırdıkları bir tür dövnıe. 9/ Ya- tağa girme korkusu. 6 A S T T A N E •1 S E D 1 R •M A L 1 D •K A y A R A T T K •c T N •JH A R A ç iZ E K I N •V Iz T T ,E • E M A N E T •L •A R •K E ıL E K IIL A H T • T]
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear