Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
23 ŞUBAT 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ ekonomîf/cumhuriyet.com.tr 13
Sanayici büyümede iyimser, istihdamda karamsar
Ekonomi Servisi - tstanbul Sanayi
Odası (İSO) tarafından 2004 yılı
ikinci yarısı ve 2005 yılı
beklentilerine ilişkin hazırlanan
"Ekonomik Durum Tespiti Anket
Çalışması", genel olarak ihtiyath
bır ıyımserlik ıçinde olan
işletmelerin istihdam
konusunda oidukça
karamsar olduklannı
ortaya koydu.
tstihdam sorununun gelecek
yıllarda da gündemin ilk
sırasındaki yerini koruyacağının
açık olduğu belirtilen raporda,
"2004 ikinci yarı istihdam açısından
olumsuz bir dönem olmuştur"
denildi. Rapora göre,
2004'ün ilkyarısında yüzde 41
olan istihdamda artış sagiayan
işletmelerin oranı, ikinci yanda
yüzde 37.9'a gerilerken istihdamda
azalış bildirenlerin oranı yüzde
15.9'dan yüzde 23.1 'e yükseldi.
lstihdamlannda daralma
kaydedilen işletmelerin oranı da
tüm ölçeklerde önemli
ölçüde arttı.
Raporu sunan İSO Başkanı Tanıl
Küçük, YTL'nin 2005 ve 2006'da
deger kazanması ilc istihdamın ters
orantılı gelişeceğini belirterek
"İhracatta yaşanacak tıkanma
csnasında, iç talcp ihtiyacı
karşılayamayacak, dolayısıyla
küçülmeler olacak" diye konuştu.
Sanayicinin kaynak yaratma ve
yatınm yapma kapasitesinin
giderek azaldığı belirtilen rapora
göre işletmeler, 2005 yılı ıçın GSM
büyüme oranı yüzde 6.4, TEFE ve
IJFE artışını yüzde 10, dolar
kurunu 1.55 YTL, Euro kurunu ise
2 YTL olarak öngörüyor.
Dünya Bankası Türkiye Temsilcisi Andrew Vorkink, 'Sosyal güvenlik için zaman kalmadı' diyerek bastırdı:
Reformu hemen şimdi yapın
Ureticiye
destekyok
ANKARA (Cuııılıuriyet Biirosu) -
Tarımsal desteklcmelerden haksız
olarak yararlandığı saptanan
çiftçilere ceza verilmesi
gündemde. TBMM'ye sevk edilen
yasa tasarısına göre, haksız yere
yapıldığı anlaşılan destekleme
ödemeleri, faizlerıyle bırlikte geri
alınacak. Haksız olarak
destekleme alan çiftçiye, 5 yıl
boyunca hiçbir destekleme
programından yararlanmama
cezası da venlecek. TBMM'ye
öncekı gün sevk edilen yasa
tasarısı, desteklemelerden tarım
biitçesine kadar tarımı ilgilendiren
bırçok konuyu yenıden düzenliyor.
Tasanya göre, sebze-meyve
üreticisine de deslekleme yok.
318MÎLYONYTL
Yeni kuruş
kazandırdı
ANKARA (ANKA) - Yeni Türk
Lirası'na gcçişlc bırlikte piyasaya
sürülen madenı paralardan ocakta
bütçeye 318 milyon YTL (318 trilyon
TL) gelır sağlandı. Maliye
Bakanlığı'nın verilerine göre ocak
ayında genel bütçe gelirleri içerisinde
madeni para basını gelirleri önemli bir
büyüklük oluşturdu. Geçen yıl ocakta
sadece 3.9 milyon YTL olan madeni
para basım gelirleri bıı yıl ocakta 7
bin 937'Iik artışla 318 milyon YTL
olarak gerçekleşti. Böylece, biitçenın
vergi dışı gelirleri kalemleri içerisinde
ocak ayında bütçe gelirlerine en
yüksek katkıyı YTL'nin piyasaya
sürülmesi sağladı.
YAPI KREDÎ LtDER
'BireyseVde
katılımcı sayısı
360bineyaklaştı
ANKARA (ANKA) - Bireysel
emeklilik sıstemınin toplam
katılımcı sayısı, 360 bin kişiye
yaklaştı. Yatırıma yönlenen toplam
tutar ise 338 milyon YTL'yi geçti.
Yapı Kredi Emeklilik, heıtı
katılımcı sayısında hem de fon
tutannda sektöriin lıden
konumunda bulunuyor. Emeklilik
Gözetim Merkezi (EGM)
verilerinden yapılan belirlemeye
göre, yatırıma yönlenen toplam
tutar da 338.2 milyon Yeni Türk
Lirası'na (YTL) çıktı. Katkı payı
tutarı 288.7 milyon YTL, birikimli
hayat sigortalarından sisteme
aktarım tutarı ise 63.2 milyon YTL
olarak gerçekleşti. Fona
yönlendırılen sözleşmelerde 25-34
yaş grubu ilk sırada yer alıyor.
ANKET SONUCU
Tüketici
güveni artıyor
ANKARA (ANKA) - Tüketici güveni,
tüketici lerin gelccck döneme ilişkin
genel ekonomik durum, iş butma
olanaklan ve satınalma gücüyle ilgili
beklentilerindeki olumlu gelişmelere
bağlı olarak yükseldi. Merkez
Bankası ve Devlet Istatistik
Enstitüsü'nün ortaklaşa
düzenledikleri aylık tüketim eğilimi
anketinin ocak ayı sonuçları açıklandı.
Buna göre, aralıkta yüzde 2.4 artarak
105.2'ye yükselen tüketici güven
endeksi ocakta da yüzde 0.25
oranında artarak 105.4 düzeyine çıktı.
Endeksin 100'den aşağıda olması
tüketici güvensizliğini, 100'den
yüksek olması ise tüketici güvenine
işaret ediyor.
• Çalişmave Sosyal
Güvenlik Bakanı
Başesgioğlu, 1MF ile
yeni stand-by
anlaşmasının
şartlanndan biri olan
sosyal güvenlik
reformu yasa
taslaklarının
önümüzdeki haftalarda
Başbakanlık'a
gönderileceğini
söyledi.
ANKARA (ANKA) -
Dünya Bankası Türkiye
Temsilcisi Andrevv Vor-
kink, Türkiye'nin önündeki
zorlu konuların en büyük ve
karmaşık olanının sosyal
güvenlik reformu olduğunu
söyledi ve reform zamanı-
nın "hemen bugün" oldıı-
ğunun altını çizdi.
Çalışma ve Sosyal Güven-
lik Bakanı Murat Başesgioğ-
lu da, IMF'yle yeni stand-
by'ın şartlanndan biri olan
sosyal güvenlik reformu ya-
sa taslaklarının önümüzdeki
haftalarda Başbakanlık'a
gönderileceğini söyledi.
Vorkink, TİSK tarafından
düzenlenen "Sosyal Güven-
lik Yasa Tasanlarnun Değer-
lendirilmesi" seminerindeki
konuşmasında, "Reformun
zamanı şimdi, bugün" dedi
ve reform sırasında çok zor-
lu pazarlıkların yapılacağını
ve hükümetin alacağı karar-
Uünya Bankası Türkiye Temsilcisi Andrav Voı kink'kn "hı/Jiinın" uyansının gcldiği sosyal güvenlik reformuyla ilgili se-
minere Bakan Murat Başesgioğlu, TİSK Başkanı Tuğrul Kutadgobilik vc Türk-tş Başkanı Salih Kılıç katüdı. (A A)
lardan herkesin mutlu olma-
yacağına dikkat çekti.
"Hem kazananlar hcm de
kaybedenler olacak" diye
konuşan Vorkink, Dünya
Bankası olarak yardıma ha-
zır olduğunu söyledi.
Seminerde konuşan Ba-
şesgioğlu ise sosyal güvenlik
reform yasalannın zamanla-
masının 1MF ile ilintilendi-
rilmesinden yakındı. "Bımıı
dar mecraya sıkıştınp gerçek
anlamından saptırmamak
la/ıııf' diyen Başesgioğlu,
Türkiye'nin kendi dinamik-
leri ile hayatın gerçeği bir re-
formu hayata geçirmenin
gayretı içinde olduklannı
söyledi.
Başesgioğlu, "Isteğimiz
ayaklan yere basan Avrupa
sosyal modeline uygun bir
sosyalgüvenlik reformudur"
dedi. Başesgioğlu, sosyal ta-
raflarla tartışmak istedikle-
rini, bu nedenle sürenin uza-
dığını sözlerine ekledi.
TTSk:Sistem iflas etti
TİSK Genel Başkanı luğ-
rul Kudatgobilik, kayıt dışı
ekonomi ve kayıt dışı istih-
dam üzerindeki tetikleyici iş-
levinden arındırılması için
sosyal güvenlik sisteminin
gözden geçırilmesi gerekti-
ğini belirterek "Ülkemizin
sosyal güvenlik sistemi iflas
etnıiştir, radikal değişiklikle-
re ihrjyaç vardır" dedi.
Kudatgobilik, sorunlan
çözmek amacıyla reform
başlığıyla pek çok yasal dü-
zenleme yapıldiğını, ancak
"Prim artışınayüklenmekve
yöııeti11li siyasi müdahalclerc
daha açık hale getirmcyc ça-
lışmaktan öteye geçemediği-
ni, sosyal güvenlik sisteminin
sistemsizliğe dönüştüğünü"
savundu.
OSD Başkanı, modellerin 2 ila 5 yıl
içindeyenilenmesi gerektiğini kaydettiOtomotiv de
hükümetten teşvik beldiyor
BURSA (AA) - Otomo-
tiv Sanayi Derneği (OSD)
Yönetim Kurulu Başkanı
Turgay Durak, Türkiye'de
üretilen modellerin 2 ila 5
yıl içinde ömrünü tamam-
layacağını belirterek yeni-
lenmelen gerektiğini kay-
detti. Durak, "Bizim yeni
araçprojelerini Türkiye'ye
çekebilmemiz la/.mı. Bu-
nun için Ar-Ge teşvikleri-
nin ııı1(ıı ılması, v:ılıı ıııı in-
dirimi ve büyük ihracat
projelerinde,anaveyansa-
nayiine birlikte proje ba
/.ıııdateşvik«etiı ilmcsi ge-
rekiyor. Eğer, bu araçlann
yerini alacak araçlan baş-
ka ülkelere kaybedersek o
zaman hi/iııı işimiz bitiyor.
Elimizdeki fabrikalar de-
mir ve beton yığınından
başka hiçbir işe yaramaz
ve kıynıeli kalıııaz" diye
konuştu.
Bursa Sanayici ve îşa-
damlan Derneği'nce (BU-
SİAD) düzenlenen "Oto-
nıotiv Sektörünün Bugü-
nü ve Geleceği" konulu
toplantıda konuşan Durak,
otomotiv sektörünün teks-
til ve gıdanın ardından
üçüncü sırada bulunduğu-
na işaret ederek, 2004 'te
ıhracatın yüzde 50 oranın-
da arttığını ve 500 bin ki-
şiye doğrudan istihdam
sağladığını belirtti.
Sektörde ilk 10 firma-
nın, sanayileşmiş 4 ülke ile
Güney Kore'de yer aldığı-
nı, Türkiye'nin 850 bin
üretim ile 18. sıraya yer-
leştiğini kaydeden Durak,
"Belçika'nın önündeyiz.
Avrupa'da 6. en fazla araç
üretilen ülke Türkiye" de-
di. Durak, sektörde toplam
istihdamın 240 bine ulaş-
tığını anunsatırken "2005
için iyimser tahminimiz; is-
lilıılaıııııı aynı kalacağı
şeklinde, birmiktardüşme
deolabffir"dedı
HIZLI DEĞER KAYBI
Kore 'nin kararı
doları salladı
Ekonomi Servisi
- Dolar, dünyadaki
merkez bankaları-
nın rezervlenndeki
dolar cinsı varlıkla-
rı azaltmalarına
ilişkin kaygıların
etkisiyle teknik ola-
rak önemli düzey-
leri kırmasının ar-
dından hızlanarak değer kaybediyor.
Dünyanın en geniş dördüncü rezerv-
lerine sahip olan Güney Kore Merkez
Bankası, farklı para birimleri cinsin-
den varlıklarla rezcrv yapısını değişti-
receğini açıkladı. Rezervlergeleneksel
olarak ABD hazine tahvilleri cinsin-
den tutuluyor. Bu açıklamanın, dış pi-
yasalarda zaten zayıf olan dolardaki
değer kaybınınhızlannıasınaneden ol-
duğu belirtildi. Kuzey Amerika ve Av-
rupa'da hava sıcaklıklarmın tekrar "mev-
sim normallerinin altıııa" düşmesiyle
uluslararası borsalarda petrol fiyatlan 50
dolar sınırına dayandı.
İLGİTOPLUMUNA DOĞRU/ÖZLEM YÜZAK oyJeın.vu/ak<tteuınlıuriycLcoın.lr
Bir yakınımın sağlık sorunlan yüzün-
den son 1 aydır SSK, devlet hastanele-
ri ve özel sağlık kuruluşlan arasında ko-
şuşturup durdum. Kimi zaman uzun
kuyruklarda sıra gelmesini bekledim, ki-
mi zaman sevk çıkarttırma uğraşı ver-
dim. Bekleyecek zaman kalmadığı kimi
günler cepten para ödeyerek özel has-
tanelere, laboratuvarlara girip çıktım.
Parası olmayanın çektiği eziyete de,
parası olana da nasıl "yolunacakkaz" gi-
bi bakıldığına şahit oldum. Doktorlar ile
onların önerdikleri tahlil, ultrason, MR
gibi tıbbi tetkik merkezleri arasındaki ya-
kın bağlara da... (Komisyon alma gibi)
Itilip kakılmalar ile ticarethane gibi ça-
lışan sağlıkla ilgili özel birimlerin hasta
ve yakınlarını sömürmeleri arasındaki
Türkiye insanı bugün "sağlıkta reform"
adı altında IMF ve Dünya Bankası tara-
fından da dayatılan yeni bir yapılanma-
nın pençesinde.
Evet, en önemli yurttaşlık hakların-
dan biri olan sağlığa ulaşmada eşitsiz-
lik dizboyu, sağlık hizmetlerinin maliye-
ti yüksek, kalitesi düşük ancak üç sos-
yal güvenlik kurumunu tek çatı altında
toplayarak Genel Sağlık Sigortası'na
Sağlıkta Dönüşüm... lyi Ama Nasıl?
geçmek Türkiye'nin içinde bulunduğu
gerçeklere ne kadar uygun? SSK has-
tanelerinin Sağlık Bakanlığı'na devre-
dildiği ilk 3 gün tüm ülkede neler yaşan-
dığını herkes gördü. Hükümet Sözcüsü
Cemil Çiçek, "Sıkıntı, ilerleyen günler-
de aşılacak" şeklinde bir açıklama ile
konuyu savuşturdu. Ancak ne "sıkıntı"
diye özetlenen devasa kuyruklar, ilaç
bulamamak gibi sorunlar aşılabilecek,
ne de özel sağlık kuruluşlarının yeni sis-
temden mümkün olduğunca nemalan-
ma hevesleri kursaklarında kalacak.
Avrupa ûlkeleri ne yapıyor?
Evet, hemen hemen tüm ülkelerde
mevcut sosyal güvenlik sistemleri fi-
nansman krizi ile karşı karşıya ve hükü-
metler çözüm yolları arayışında. Siyasi
iktidarların, özellikle kimi Avrupa ülkele-
rinde, bugüne kadar sağlığı özelleştirme
yolundaki yaptığı projeler halkın büyük
tepkisini çekti ve geri adım atılmak zo-
runda kalındı. Mannara Üniversitesi İş ve
Sosyal Güvenlik Hukuku Öğretim Üye-
si Prof. Dr. Ali Güzel, "Sosyal Güvenli-
ğin Çağdaş Dinamikleri" başlıklı çalış-
masında, "İflas eden Şili modeli bir ke-
nara bırakılırsa diğer tüm ülkelerde
mevcut sosyal güvenlik sistemi koru-
narak ve var olan sistem içinde kalına-
rak fınansman sonınuna çözüm getirme
arayışlan sürüyor" diyor.
Türkiye'deki çarpık istihdam yapısı-
nın sosyal güvenlik sisteminin sağlıklı iş-
leyişine elverişli olmadığını ve bu yapı
düzelmedikçe sistemin başarıya ulaş-
masının olanaksız olduğunu vurgulayan
Güzel, sorunun model ya da sistemden
değil kurallara göre işletilememesinden
kaynaklandığını savunuyor. Güzel'e gö-
re, Türkiye'de de hareket noktası mev-
cut sistemin korunması olmalı ve re-
formlar bu çerçevede yapılmalı.
Güzel'in çalışmasında, sağlık harca-
malarındaki artışı frenlemek amacıyla
Almanya, Ingiltere, Hollanda ve Fransa
gibi ülkelerde geniş kapsamlı reformla-
ra gidildiği belirtilerek şu örneklere yer
veriliyor: "Bu ülkelerde izlenen yön-
temler arasında önemli farklılıklar bu-
lunuyor. Ingiltere sağlık hizmetlerinde
ı
rekabet esasını benimserken Hollanda
kamu sandıkları ile hastalık sigortası
özel sandıkları arasındaki rekabeti kı-
zıştırmayı tercih etti. Fransa ve Alman-
ya ise sağlık hizmetleri sunan kişi ve
kuruluşlarla (doktor, hastane, klinik vb.)
daha sıkı anlaşma ve protokoller imza-
layarak tedavi giderlerindeki savurgan-
lığa son vermek istedi. örneğin, dok-
torların vizite ücretleri sınırlandırıldı,
çok pahalı ilaç yazan doktorların veya
faturaları fazla şişkin gösteren sağlık
kurumlarının sistemin dışına çıkarılma-
ları yoluna gidildi. Sistemin dışına çı-
kan bir doktorun veya hastanenin ise
çok fazla yaşama şansı kalmıyor. Sis-
temden ekmekyiyenlerin sisteme ayak
uydurmaktan başka seçenekleri bu-
lunmuyor."
Güzel'in "Türkiye'nin 50 yılı aşan bir
sosyal güvenlik deneyimi var, hem bu
hem de genç nüfus çok iyi biravantaj.
Mevcut sistemin sorunlarının kaynağı
da çok iyi bilinmekte. Bilime dayalı po-
litikalarla bu sorunların aşılması güç ol-
mayacaktır" sözleri cesaretlendirici bir
bakış açısını yansıtması açısından
önemli...
EKONOMt POLİTİK
ERİNÇ YELDAN
SEKA İşçisinin Öğrettikleri
SEKA Izmît Işletmesî nin, Özelleştirme Yüksek
Kurulu'nun 8 Kasım 2004 tarihli kararı ile kapatılma-
sına karar verilişine karşı çıkarak kendilerini aileleri ile
birlikte fabrika binasına kapatan SEKA işçisinin direni-
şi ikinci ayını doldumyor. Bu satırların yazıldığı sırada,
güvenlik güçlerinin müdahalesine uğramış bulunan iş-
çiler, fabrikanın mekanik atölyesine geçerek direnişle-
rini sürdürmekte idiler.
1936'da yılda 10 bin tonluk üretim kapasitesi ile ku-
rulmuş bulunan SEKA Izmit Işletmesi, kapsamlı bir ya-
tırım ve teknoloji yenileme planı ile 1980'e gelindiğin-
de 6 binden fazla işçi istihdam eden ve yılda 617 bin
ton üretim kapasitesine sahip bir teknoloji devine dö-
nüşmüş idi. Bunun ötesinde, SEKA kâğıdın ana ham-
maddesi olan selülozu entegre olarak üretme kapasi-
tesine sahip tek işletme konumunu koruyarak, ülkemiz-
de kâğıt sanayiinin gelişiminde lider görevi üstlenmiş
durumdaydı.
1991 SEKA açısından bir dönüm yılıdır. Bu tarihten
sonra "özelleştirme kapsamına alınan" SEKA işletme-
lerine bilinçli bir program dahilinde hiçbir yatırım yapıl-
mayacak ve zarar uğratılmasına seyirci kalınacaktır.
Örneğin, Devlet Istatistik Enstitüsü'nün verilerine gö-
re kâğıt ve selüloz imalat sanayii-kamu sektöründe
sermayeye yapılan net yatırımlar 1980'lerin başında
3.7 milyon TL düzeyinde iken 1990'ların sonunda bu
rakam sabit 1980 fiyatlanyla 640 bin TL düzeyine ge-
riletilmiştir. Kurulu on kâğıt makinesinden altısı 199O'lı
yıllarda ömrünü tamamladığı gerekçesiyle kapatılan
SEKA izmit Işletmesi'nin üretim kapasitesi de 2004 yı-
lına gelindiğinde 73 bin tona düşürülmüştür.
•••
AKP hükümeti, özelleştirme Yüksek Kurulu'nun SE-
KA'nın kapatılmasına ilişkin kararını "Fabrika çok eski,
başka çaremizyok" sözleriyle savunmaya çalışmak-
tadır. Oysa SEKA Izmit Işletmesi'ne ait 2000 sonrası
veriler, işçi başına üretim düzeylerinin (emek verimlili-
ğinin) günümüzde de korunduğunu belgelemektedir.
2002 Kâğıt Sempozyumu'nöa ortaya koyduğumuz
hesaplamalar, Izmit işletmesinde işçi başına kâğıt üre-
timinin ayda ortalama 5.7 ton düzeyinde gerçekleşti-
ğini ve 2001 krizi koşullarına karşın korunabildiğini gös-
termektedir. Işletmeye hiçbir yatırım yapılmamış olma-
sına ve özelleştirme sürecinin tüm olumsuzluklarına
karşın işçi üretkenliğini koruyabilme başarısı gösteren
SEKA Izmit Işletmesi, aslında bir verimlilik mucizesi
gerçekleştirmektedir!
Nitekim işletme dahilinde hazırlanan son teknik de-
ğerlendirme raporu da bu gözlemlerden hareketle şu
sonuca ulaşmaktadır: "Bugün itibarıyla fabrika bünye-
sinde bulunan dört kâğıt makinesinin modemizasyo-
nu ve üretiminde kullanılan enerjinin ekonomikleştiril-
mesi için yapılacak toplam 5.8 milyon dolarlık birya-
tırımla bütün kâğıt-karton türlerinde gerekli piyasa
şartlarında fiyat ve kalite yönünden rekabet edilebile-
cek bir üretim gerçekleştirilebilecektir."
Bu noktada SEKA işçisi çok haklı olarak "Fabrika-
ma niye gerekli yatırım yapılmıyor" diye sormaktadır.
Türkiye 2001 yılına, IMF'nin seminer odalarında ha-
zırladığı ve "ödemeler dengesine parasalcı yaklaşım"
teorisinin fantezilerine dayalı bir istikrar programı ile gir-
mişti. Söz konusu programın 2001 Şubatı'nda başarı-
sızlığa uğramasının Türkiye'ye maliyeti 30 milyar do-
lara ulaşmıştı. Bu dönemde önce "hizmet veremeye-
cek" konumuna sürüklenmiş olan batık bankaların dev-
let iç borçlanma senetleriyle kurtarılması, daha sonra
da temmuz ayında "takas operasyonu" ile bankaların
tuttuğu iç borçlanma senetlerinin dövize çevrilmesi sa-
yesinde bilançolarındaki döviz açıklarının devlet eliyle
düzeltilmesi yoluna gidilmişti.
Böylece çığ gibi büyüyen kamu borç stokunun mil-
li gelire oranı 2001 yılında yüzde 108'e değin yükselir-
ken faiz harcamalarının milli gelir içindeki payı yüzde
20'yi aştı. 2001 krizi sonrası dönemde devlet, borçla-
rını çevirebilmesi için hertürlü kamu hizmetini ve yatı-
rımını kısarak IMF'ce tayin edilen faiz dışı fazlalar ya-
ratma politikasına mahkûm kılındı. Söz konusu politi-
kalar, "finansal sistemin sağlığı açısından gerekli" di-
ye ilan edilerek her türlü alternatif arayışı yasaklandı ve
"IMF giderse kriz gelir" şantajı ile karşılandı.
Türkiye'nin sanayisizleştirilmesini ve sosyal devletin
tasfıyesini, "finansalsistemin sağlığı" açısından gerek-
li gören bu program doğrultusunda hazırlanan kamu
bütçesi ve yatırım programlarının önceliği sadece ve
sadece borç faizi ödenmesine indirgendi. AKP hükü-
meti, büyük bir başarı örneği olarak gösterilen 2004 yı-
lında konsolide bütçesinde toplam 56 katrilyon TL (yak-
laşık 43 milyar dolar) borç faiz ödemesi gerçekleştirir-
ken tıpkı kendisinden önceki tüm sermaye partileri gi-
bi, kamu sanayi işletmelerini teker teker yok pahasına
elden çıkarmaya, satamadıklarını da "Yatırım yapacak
kaynağımız kalmadı" sözleriyle yok etmeye yöneldi.
* • *
"Başka çaremiz yoktu" masallarını savunanlar bu
günlerde Arjantin'den gelen haberlerden endişe duy-
maktalar. Geçen hafta içinde Wall Street Journal'da
yapılan bir değerlendirmede Arjantin hükümetince üç
hafta önce ilan edilen dış borç moratoryumuna kredi-
törlerden katılımın yüzde 75'e yaklaştığı ve bunun Ar-
jantin için büyük bir başarı sayılması gerektiği vurgu-
lanmakta idi. Uluslararası finans sermayesi, Arjantin'in
IMF'nin dayatmalarına karşı gerçekleştirdigi bu direni-
şin diğer "büyük" borçlu ülkelere örnek olmasından bü-
yük endişe duymaktadır.
Bugün aynı endişeler ülkemizde, çıkarları uluslara-
rası finans kapitale bağımlı olan ulusal sermaye grup-
ları ile neoliberal ideolojinin bayraktarlığını sürdüren
medya tarafından da paylaşılmaktadır. "Finans ser-
mayesine milyarca dolar akıtan devlet, kendi fabrika-
sına niye yatırım yapmıyor" sorusunu soran SEKA iş-
çisi de Izmit'teki direnişiyle bu korkunun giderek art-
masına neden olmaktadır.
SEKA işçisinin direnişinin, fabrikanın yeniden üreti-
me açılması amacına ulaşıp ulaşmayacağını bugünden
kestirmek mümkün değildir. Ancak tarihin, SEKA iş-
çisini ve onurlu direnişini haklı çıkaracağı kesindir.
Kardelenler, TurkcelVe
mansiyon getirdi
Ekonomi Servisi - Turk-
cell "Çağdaş Türkiye'nin
Çağdaş Kızlan" projesi
ile ABD'nin strateji ve
halkla ilişkiler dergi-
si PR News tara-
fından düzenle- .„
nen "Kurumsal
Toplumsal So-
nımluluk Ödülle-
ri"nde mansiyona
layık görüldü
Turkcell'den yapılan
açıklamaya göre, 2001 ve
2002 yıllarında Ingiltere
ve ABD'de ödül kazanan
"Çağdaş Türkiye'nin
Çağdaş Kızlan ProjesPne
üçüncü uluslararası ödül,
PR News'in ödüllerinde
'Toplumsal Çalışma-
lar" kategorisinde
L verildi. Verilen
I bilgiye göre,
Turkcell ve Çağ-
daş Yaşamı Des-
tekleme Derneği ta-
rafından 2000 yılından
beri sürdürülen proje ile
Türkiye genelmde 41 ilde
5000 kız öğrenciye öğre-
ııim bursu sağlanıyor.