25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
.23 KASIM 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA SOZ OKURUN Atatüık'ün Fikret Dağhoğlu posta@cumhuriyet.conı.tr Faks:O 212 343 72 64 an,heykelleri M isak-ı Milli sırurlanmız içindeki güzel ülkemizin neresinde olursak olalım, bir yerlerde Mustafa Kemal Atatürk"ün bir fotoğrafi ya da bir heykeli, • büstü, adını taşıyan bir kurum bizi karşılar! Başta annem olmak üzere, onun masmavi derinlikleri olan gözlerini görenJerin tanımladığı coşku ve hayranlığı tadamadı bizim kuşaklanmız, ama resimde de. heykel ya da büstte de olsa onun yaşam alanımızdaki varlığı, kurucusu olduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin yurttaşı olan bizler için öylesine bir güç ve onur kaynağıdır ki. sanınm çoğumuz için bu duygulan tanımlamak epey zordur! Dünyadaki her ülkenin simgeleşmiş bir kurtancısı, devrimcisi, kurucusu ya da o ülkeyi varlığı ve eserleriyle tanıtan bir sanatçısı, hatta simge bir sporcusu vardır ve de bizler gibi sade yurttaşlar, ezilmiş, sömürülmüş belki de aşağılanmış halk, onlann açtığı aydınlık yolda yarattıklan değişimle, dönüşümle ya da devrimle özdeşleşmiş, kendisini bulmuş, özgüvene kavuşmuştur. Mustafa Kemal Atatürk, tam da soyadına uygun şekilde, ulusumuzun bireylerinin atası, babası, kardeşi, dostu ve de güvencesi olmuş, insanlann yüreğindeki ve beynindeki en baş köşede yerini almıştır. Gelişen Türkiyemızde bizler caddelerimizde, sokaklanmızda, ilkten yükseğine tüm okul bahçelerimizde, parklanmızda, uygun olan iç ve dış mekânda, her yerde. uzak ve yakın geçmişte iz bırakan insanlanmızın ya da sanatçılanmızın diğer yaratıcılann heykellerini, büstlerini, fotoğraf, resim sergilerini görmek, gönenmek, mutlanmak ve onlarla kıvanmak istiyoruz! Atatürkümüzün de evimiz, ışyerimiz, gönüllü kuruluşumuz, sendikamız, devlet kurumlanmız gibi insanın var olduğu her yerde yanımızda, yakuıımızda, gözlerimizin önünde olmasını kimse önleyemez1 O, bizim zaafımız değil, güç kaynağımızdır. Bırkaç kendini bilmez aksını söylüyor diye dertlenmeyelim. Unutmayalım ki görevimiz, ona layık olmak için yurttaşlık bilincimizi geliştirmek ve daha çok çalışmaktır. - Türkan SAYLAN DOC|clZimiZcl Siyasette etik var mı? Ij Aymazhk kimde? batan kılçık A vnıpalı dostlanmızla aralannda, oyunlan Türk- çeye çe\Tİlmiş ve Ankara'da sahnelenmiş olan, bir yazar da vardı, Boğaz'da yemek yedik. Ba- lıklanmızı çok sevdiler. Sohbetımız iştah ve neşe ile devam ettı. AB vatandaşı olan misafırlerimiz Istanbul'da bir gece önce gördüklerini anlatmaya başladılar. Açık alanda kurulan iftar sofralannı, ço- purlu, takkeli ve de çarşaflı, türbanh insanlanmızı hayret ve biraz da gülünç bulmanın şaşkınlığı vardı konuşmalarında. Kaldı kı bu insanlar TC Atatürk devTİmlerinı, laik insanlanmızı gayet iyi biliyorlar, >ıllardır gelip giderler ve severler Türkiye'de tatil yapmayı. Mavi yolculuk, Ayasofya, Sultan Ahmet yöresi vs ile îstanbul'u da, Türkiye'yi de nerdeyse bizim kadar tanırlar. Bu defa neden bu denli şaşır- mışlardı. Çünkü son iki üç yıldan beri Türkiye'nin değiştirilmesi -içerden ve dışardan- göze batmaya- cak türden değil. Adeta "AB'ye gümekistiyorsunuz ama görüntünüz, yaşam taranız hiç de btımı haklı çıkaracak uyumda değü_." gıbı konuştular. Dılımiz döndüğü kadar, bu görünümün bir yönetim ve zih- niyet değişüninden kaynaklandığını, Türk milletı- nin onlann deyimı ile fundamantalist (köktendinci) olmadığını, halkın çoğunluğunun laik ve demok- ratık Türkiye Cumhuriyetı'ne bağlı oldugunu anlat- maya çalıştık. Ama onlar çok da haksız değillerdı: AK Sinnen'in köşesınde yazdığı gibi, çuvaldızı biraz da kendimıze batıralım. EniseSÖNMEZ Dünyanın en lı internetipahal T ürk Telekom tarafından telefona yapılan gizli zammın ardından, BinaB Yıkunm'ın yüzde 100 indirim olarak tabir ettığı yüzde 100 bindinm bardağı taşıran son damla olmuştur. 256 Kbps sınır- sız internet enşuni kullanan aboneler üvey evlat muamelesi görmüş. enşım hızlannda herhangi bir artış olmamıştır. En ucuz lımitsiz internet erişimi olan 256 Kbps, insanlan kotalara mahkûm etmek amacıyla kaldınlmış ve bunun sonucunda en ucuz limitsiz internet erişimi 99 YTL olarak karşınuza çıkmıştır. Bu yüzde 100 bindirime karşılık gelmek- tedir. Öncelikli amacı vatandaşına hizmet olan Türk Telekom, yurtdışı çıkışlannı arttırmak için ya- unmdan kaçan, amacı sadece maksimum kâr elde etmek olan bir ticarethane haline gelmiştir. Denize düşen yılana sanhr mısali Türk insanı bir Türk ku- ruluşu olan Türk Telekom'dan değil, 2006 yüının ilk çeyreğinde faal göreve başlayacak olan Oger'den yatınm ve teknoloji beklentisi içine gir- mıştir. Bir Türk vatandaşının kendi kuruluşundan değil, yabancı bir kunıluştan beklenti içerisinde ol- ması son derece üzücü bir durumdur. Bütün Avrupa ülkelerinde asgari ücretle çalışan bir insan, en dü- şük hızdaki limitsiz internet erişimini bütçesi hiç sarsılmadan kolaylıkla alabılmektedir. Ahmet EZBER Araştırmagörevlileri L ıet bir yandan yeni üniversiteler açıl- ması için kanun tasanlan hazırlarken, diğer yandan da mevcut üniversitelerin sorunlan- na karşı ilgisizlik göstermeye devam ettiği gibi yeni sorunlar çıkarmaktan da geri durmuyor. Bu konunun son örneklerinden birini de araştırma görevlilerinin maaşlannda ortaya çıkan can sıkı- cı problemde görmekteyiz. Bu bir "probtem"; çünkü araştırma görevlileri, yani, üniversitelerin geleceği demek olan genç bilim insanlan, maaş- lanm alamamak gibi bır durum ile karşı karşıya bulunuyorlar. Aym zamanda bugüne kadar da hıç görülmüş, işitilmiş türden değil; ne demek devlet üniversitesinde, kamu görevi yapan bir kamu görevlisinin. hakkı olan maaşmı alama- ması? Aynca bir de "can süacı"; çünkü maaşla- nnm önündeki engel teknik veya mali bir sorun, para yokJuğu değil, doğrudan doğruya Maliye Bakanlığının kendisi... Maliye Bakanhğı'nın. saymanlıklara, "Araşûrma görevKlerine maaş ödemeyin" şeklindeki talimatı ile binlerce genç b lım insanı mağdur edılmış bulunuyor. Yine bu kmu aynı zamanda "utanç verici", hem de bir- çok bakımdan: çünkü asıl sorun. hükümet ile YÖK arasındaki gerginliğin ve bazen açıkça ba- zen de gizlice cereyan eden çatışmanın sonu- cunda hükürnetin;faturayı araştuma görevlile- rne kesmesinden kaynaklanıyor. M. Hanefı BOSTAN Siyasi Partiler Yasası (SPY) ve seçim sistemimizin içeriği, algı- lanışı, uygulanışı demokratik kurallarla bağdaşmamaktadır. Do- layısıyla ülkemizde siyasetin yürüyüşü ve onun sonuçlan demok- rasi açısından etik değerler taşımamaktadır. Siyasi partilerimiz, özellikle TBMM'de grubu bulunan siyasi partilerimizin öncelikle yapacaklan ış, AB ülkelenndekı SPY'nin ve seçim sisteminin Türkiye'de de oluşmasını sağlamaktır. "TBMM Siyasi Etik Ko- misyonu"nun ilk işinin de bu yönde faaliyet göstermesı gerek- mektedir. O komisyon için en etik davranış da bu olacaktır. Mev- cut seçim sistemıne ve SPY'ye göre halka temsilcisini seçme yetkisi verilmiyor. Halkın yüzde 45'i Meclis'te temsil edilmiyor, seçmen sayısının yüzde 25'i, seçıme ıştirak edenlerin yüzde 35'i Meclis'te yüzde 65 çoğunluk oluşturuyor. Bu durum demokrasi anlayışıyla bağdaşıyor mu, sıyaseten etik mi? Meclis'te temsilci- lerimız "Siyaset bir fazilet yansKÜr" dıyorlar, ama fazilet içınde siyasi yanşa meydan vermiyorlar. Bu tutum ahlaki mı, etik mi? HulusiKOÇAK Atatürk'ün "GençKge Seslenişi'nde'' belirttiğı: "Bütün bu ko- şuüardan daha acıkfa ve daha korkunç ohnak üzere, yurdun- da, işbaşmda buhınanlar, aymazhk ve sapkmhk içinde olabilir- ler, üsteiik hayınhk da yapabinrler. Daha kötüsü işbaşında bu- hınanlar kendi çıkarlanm, yurduna gümiş olan düşmanlan- mn siyasi erekleriyle buieştirebüırler. Lius yoksuDuk ve sıkuıö içinde ezgin ve bititin düşnıüş olabilir" şeklindeki örgörülerini yaşayarak görüyoruz. Bu bölümdekı "aymazhk" bence aydın- lık güçler için geçerli. Nedenı mi? Adamlar ne yapacaklannı söyleyerek iktidara geldiler. "Amaca ulaşmak için her yolu de- neriz" dediler. "Değjştik" dediler. Bütün bunlar olurken ay- dınlar, ülkenin uyanık güçleri, Atatürkçüler ne yaptık? Siya- sal güç olarak Meclis'te bulunanlar oradaki çabalanm dışan ile birleştırmediler. Günlük demeçler vererek günü kurtar- dılar. Kitleselleşmek ve örgütlü güç olmak zorundayız. Bunun ötesinde güç birliği yapmak görevunizdir. Metin KILI\ÇER Atatürk büstü açûışında anlamlı mesaj Adana Atatürk Usesi'nde Atatürk büstü ve sunum alanının yeniknmesi dolayısıyia yapılan törende konuşan Okul Müdürü Rıdvan Şanhtürk, "Atanunn bize emanet ve vasiyet olarak bıraktğı medeni ve müreffeh bir ülkenin insanlan olarak bu varuğıınizı yükseftmek zorundayız" dedi. Büstün yapımına katkı sağlayan işadamı İsa Ceyian'ın da kaoldığı törende, Atatürk'ün izinde olduklaruu, bflimden başka mürşjt tanunadıklannı vurgulayan Okul Müdürü Şanlıtürk. çağdaş ülkelerin ulaşüğı eğitim düzeyini yakalamak için çahşüklannı kavdetti. Sevgili Cumhuriyet yönetici- leri, ls%içre milli maçı sonrası gazetenizdeki yorum ve ha- berleri okudum. Diğer gaze- telerle aynı çizgide olmanıza karşın, federasyonumuza ve nıtbolculanmıza yönelık eleş- tirüerinizden de geri kataıadı- nız. Özellikle Halit Derin- gör'ün yazısı bir harika. "Sporda millhetçiliğe yer yok- tur, spor koşan ahlakür" yo- rumu gözlerimizi yaşartırken, a>TO sayfanın diğer köşesinde Abdülkadir Yüceunan, "Fl- FA'da Türkhe'nin düşmanla- n var" dıyerek tarafsız yazar- lıkla bağdaşmayacak bü" yo- rum getirmiştir. Deringör'ün tarafsızlığını kutlarken, Yücehnan'm ulusalcılık kav- ramından çıkıp milliyetçilik suıınna gelen yorumuna eleş- tiri getiriyorum. Okan CANSER 13Kasım2005tarihli Cumhuriyet Dergi'nin 8. ve 13. sayfalanndaki, "Üç Türkiyeli Yönetmen" ile "Türkiyeli Sanatçüar" başlıklan. rahatsızlık verici bir zorlama duygusu yaratıyordu. Yazılarda adı geçen sanatçılann Türk yerine Türkiyeli anılmak gibi bir tercihleri var da ona mı saygı gösterdiniz, yoksa bu ifadeler bir komplekslinin marifeti mi? Vazgeçtik yaşamınm üçte ikilik bölümü olan son otuz yılını Italya'da geçirmiş olan Özpetek'ten, ama doğma büyüme Almanyalı olan Fatih Aknı'a (salt Türk dememek için) Türkiyeli demek. sizce acaba ne kadar doğru olmuş? Berker ERTUNA Cumhuriyet, sayfalarını CVMOK'lara açü. "Söz Okurun " sayfamızda yaytn ilkelerimize uygun tüm haberlere, duyurulara, görüşlere ve eleştirilere yer veriyoruz. CUMOK'lar bu gazetenin gerçek sahibidirler; ülke yayın yaşamtna yepyeni katkılarda bulunup ufuklar açacaklarına, ülkenin yerel ve genel sorunlarını yansıtmakta önemli işlevler üstleneceklerine inanıyoruz. ADD ve ÇYDD 'nin var oluşlannı hızlandıracak iletişim ağının "Söz Okurun " sayfasında gerçekleşmesi de olanak kazanacaktır. 2000 vuruşu aşmayacak görüş ve eleştirilerinizi bekliyoruz- posta(Q cumhurixet.com.tr Mektup Adresi: Prof Nurettin Mazhar ÖktelSk. No: 2. 34381 Şışli'îstanbul Tel: (0/212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0/212) 343 72 64 DUZYAZI ORHAN BİRGİT Bir Kurultayın Ardından Cumhuriyet Halk Partisi'nin geçen haftayapılan 31. Olağanüstü Kurultayı'ndan aklımızda ne kaldı dersi- niz? Genel Başkan Baykal. üç buçuk saat süren, do- ğaçlamayı çağnştıran güzel sayılabılecek bir konuş- ma yaptı. Hemen ekleyelim. Keşke o kadar uzun konuşacağı yerde ülkenin dört biryanından gelen ve hemen hepsi "BaykalcTlık sı- navında sınanmış olan delegelerin dönüşlerinde "ta- ban lanna ve dahası şu anda kararsız olarak ilk seçim- de ne yapacağını düşünen seçmenlere, o konuşma- dan verebilecekleri kısa, kesin mesajları olabilseydi. Genel Başkan, öyle bir mesaj veremedi. CHP'nin onayını almadan, büyük kararların uygulama alanına sokulamayacağını söyleyerek, iktidar hedefinin par- tisi için hayli uzakta olduğu izleniminı verdi. Oysa Çankaya'yı ele geçirme hesapları yapan AKP'nin, beş yıllık yasama dönemini tamamlayama- dan genel seçimlerin öne alınmasını sağlamanın, Cum- huriyet Halk Partilı milletvekillerinin oylanyla gerçek- leşebileceğini bu kurultay kamuoyuna ilan etmeliydi. Nasıl mı? Kurultay Ana Davalar Komisyonu, önümüzdeki ge- nel seçimlerde CHP listelerinden aday olmak isteye- cek Yasama Meclisi üyelerine, Parti Meclisi'nin ala- cağı parlamentodan çekilme karannı yürüriüğe sok- ma görevini vermeliydi. Kurultay bu öneriyi tartışmalı, Çankaya'nın ele ge- çirilme hesabını yapan AKP'lilere tek kale oynama şansı demek olan bugünkü parlamento aritmetiği ile 11. Cumhurbaşkanı'nın seçilmesi hamlesinin karşısı- na somut engebeler koymalıydı. Ama böytesine ağır ve tarihsel bir hamleyi kim ya da kimler yapacaktı? Kurultayı tek kale maç olarak gören Genel Başkan mı? Gazeteler, bir önceki Sangül kurultayının ardın- dan geçen hafta yargının zorlaması ile kaçınılmaz olan genel kurul için, Baykal ve arkadaşlannın hangi iller- de kongreleri ve dolayısıyla delegeleri yenilediklerini yazmıyorlar mıydı? O asi delegelerin yanı sıra Genel Merkez, parla- mento grubunda tam bir dısıplin ile görev yapan 7 mil- letvekilinden seçılme haklarını almamış mıydı? Olup bitenleri içlerine sindiremeyen başka bazı CHP'li milletvekifleri, bu hal ve gidişi delegelere ayn- lan yerden değil de izleyicılertribününden hüzün için- de seyretmeyi yeğlememişler miydi? Genel Başkan, dargınlar grubunun bu görünümü- nü düzeltecek, gönül alacak tek bir söz söyledi mi? Bir küçük hareket yapmayı düşündü mü? Hayır. Çünkü Baykal'ı bır kez daha CHP Genel Baş- kanlığı makamında ve dolayısıyla ana muhalefet lider- liğinde oturtacak kadar blok oy garantısi, çoktan sağ- lanmıştı. O da kendisine yeter, hatta artardı. 0 yüzden olmalı ki, Genel Başkan ülke gündemin- de isim yapmış mılletvekili arkadaşlarının önemli bir bölümüne CHP nin yeni vitrininde yer vermedi. Onla- rı gözden ve ilk fırsatta CHP formalanndan da soyut- layacağını anlatmaya çalıştı. Niçin böyle yapıyor Baykal? CHP Genel Başkanı, partisinin bugünkü tabloda seçeneksiz oldugunu görüyor. Dahası, önümüzdeki seçimlerdekı kampanyasını datıpkı 3 Kasım 2002'de başarı ile uyguiadığı gibi, bu tek adres olma avanta- jına dayandırmak istıyor. Hatırlarsınız. Geçen seçımde otobüsün kalkmak üzere oldugunu söylemişti. Kimileri terminalin zilleri- nin gürültüsünü kendilerine yapılan özel çağnlar ola- rak da algılayarak nefes nefese koşmuşlardı Baykal'a. Baykal, belki çoğu kımsenin gözlerinden kaçan bir özelliğini, bir kez daha geçen haftaki Kurultay seçim- lerinde sergıledı. DSP'den aynlan üç eski bakana bir- likte çalışmak tçin verdiği sözü nasılsa unutuverdi. On- lan Parti Meclisi listesine almadı. O arkadaşlann, CHP'ye geçtikleri gün Grup Kürsüsü'nde Genel Başkan'la ke- netlenme görüntüsü vermek için TV kameralan önün- de havaya kalkmış elleri ise bir Baykal klasiğinın daha uygulanması sonucu öyle kalıvermiş oldu. Faks: 0 212 677 08 21 obirgit@e-kolay.net Yabancı futbolcu F enerbahçe - Shalke maçının ardmdan, başan- sızlığın nedenı olarak Avrupa takımlanndaki yabancı futbolcu sayısının fazlalığı, bazı çev- relerce Türk takımlannın başansızlık nedeni olarak gündeme getırildı. A\Tupa futbolunda 1960'lardan bu yana kaydedilen gelişme yaban- cı ftıtbolcularla mı oldu? Alman, Italyan, tngiliz, Hollanda takımlan altyapılanndan yetiştirdikle- ri, kendi ülkelerinin ftıtbolculan ile birer "ekol" olmadılar mı? Yabancı futbolcular bu ülkelere gelmeden önce kendi futbolculan diğer Avrupa kulüplerine transfer olmadılar mı? Bu ülkelerde- ki yabancı futbolcu transferi -ağırlıklı olarak- son 10-12 yüın olgusu değil mi? Öyleyse, nüfu- sunun büyük çoğunluğu gençlerden oluşan Tür- kiye'de zaten oldukça geniş tutulmuş bulunan yabancı kontenjanının arttınlması kaynak isra- findan öteye ne işe yarayacaktır? SıtkıERGÜNEY DOKUZKİŞİLÎKRUSEKİPTARAFINDANORÎJİNALMETNÎNDENRUSÇAYA ÇEVRİLENNUTUK'UNBASKISITAMAMLANDI Nutuk, Rusçaya kazandırıldıANKARA (AA)- Atatürk'ün Nutuk'u, ilk kez orijinal metninden Rusçaya çevrildi. Rusya Bilimler Akademisi Şarkiyat Ens- titüsü ile Başbakanlık Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştır- malan Merkezi tarafından hazırlanan Rus- ça Nutuk'un baskısı tamamlandı. Anka- ra'da düzenlenen Uluslararası 6. Türk Kül- türü Kongresi'ne katılan Rus profesör Dmit- ri Vasüiyev, Nutuk'un Rusça baskısmın ba- şeditörlüğüniFyaptı. Prof. Vasiliyev, 9 kişilik bir Rus ekibin- ce yapılan çevirinin 3.5 yılda tamamlandı- ğmı belirterek u Bugün benim için çok bü- yük bir gün" dedi. Dönemin Türkçesinden bu akademik çeviriyi yapmanm çok zor bir çalışma oldugunu belirten Prof. Vasiliyev, "Ankara'da basdan kitabuı ilk nüshasuıı dün (önceki gün) aldım. Bu khabu Mosko- va'daki meslektaşlanm da sabırsızhkla bek- Byor. Moskova'daki Türkiye BüyükelçiB- ği'nde de kitabuı tanıtunını yapmak istno- ruz. Rus okuvucular bu büyük eserle böy- lece tamşabilecekler" diye konuştu. Rusçanın diğer eski SSCB ülkelerinde de geçerli olmasından ötürü, eserden bu ülke- lerin de yararlanacağmı kaydeden Vasiliyev, Nutuk'un daha önce Rusçada 1920'liyıllar- da basıldığuıı, ancak bu çevirinin Fransızca stenograf yazıdan yapıldığım ifade etti. Va- süiyev, "Ozamandan beri çok yıl geçti ve hem dfli eskidi hem de ya'nızca birkaç kütüpha- nede kaJdı. Ama bu yeni çeviri orijinal me- tinden yapıldı ve üzerinde en ivi Türkoloji uz- manlanmız çalıştı" dedi Tercümenin yapıl- masını "çok önemli bir olay" olarak değer- lendiren Prof. Vasiliyev, Atatürk Araştırma Merkezi'ndeki uzmanlara da teşekkür etti. Prof. Vasiliyev, Rusya'nın Sibirya bölgesin- deki arkeolojik kazılara da katıldığmı be- lirttı. Bölgede 8 ve 9'uncu >TÜzyıllardan kal- ma 100'e yakın Göktürk yazıtının daha ön- ce ortaya çıkanldığını belirten Vasiliyev, "Bu yaz, 9 yeni yazıt daha bulduk" dedi. Rusya Bilimler Akademisi Arkeoloji ve Etnografya Enstitüsü'nden Prof. YııfiyHu- dekof da Altay bölgesi başta olmak üzere, Sibırya'daki diğer bölgelerde yaptıklan ar- keolojik kazılarda elde ettikleri eski Türk savaşçılann giysilerini yeniden canlandır- dıklannı ve müzede sergilenecek hale ge- tirdiklerini belirtti. Prof. Hudekof. "Kabartmalara, ele ge- çirdiğimiz parçalara bakarak bu grvsileri yeniden canlandınv oruz. Hatta bunlan bir savaş ovıınunda da kuOandık. Bir zırh 16 ki- lo olmasma karşın ağırbgı vücutta o kadar iyi dağüryor ki hissedilmiyor bile. Darbele- re karşı da çok dayanıkh" diye konuştu. Prof. Yulıy Hudekof, "Güney Sibirj-a'da, Göktürk dönemine ait bulgulannuzm sav> sı çok büviik. Son olarak Altay bölgesinde bir zırhlı elbise ve enteresan bir kılıç,ok baş- lan bulduk" diye konuştu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear