25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 KASIM 2005 ÇARŞAMBA 14 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr Sakıp Sabancı Müzesi 'Picasso İstanbul'da' sergisinin kapılannı yann açıyor İstanbıTTdanPicassogeçiyorNENAÇALtDtS Sakıp Sabancı'nın bir dönem ya- şamını sürdürdügü ve sonra kendi de- yimiyle "Ceketimi ahp çıktnn" de- diğı 'Ath Köşk', şimdiki adıyla Sa- bancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi (SSM) kap'sını yann 'Pi- casso istanbuTda' sergisine açıyor. 26 Mart'a dek görülebilecek sergi- nin açılışına sanatçının torunu Ber- nard Ruiz-Pkasso ile dünyanın ya- şayan en önemli Picasso uzmanı ve sanatçının dostu John Richardson da katılacak. Sanatçının torununun seçtiği 135 yapıt, Paris ve Barcelo- na'daki Picasso müzelerinden, Mu- see d'art modeme Lille Metropo- le'den, Fundacion Almine Beraard Ruiz-Picasso para el Arte'tan (FA- BA) ve aile koleksiyonundan derlen- miş. Sergide, 51 yağlıboya, 47 çizim, 13 seramik, 12 heykel, 8 gravur, 2 taş baskı ve 2 duvar halısı yer alıyor. Sabancı Holding'in desteği ve FA- BA ile tstanbul Fransız Kültür Ens- titüsü'nün katkılanyla düzenlenen serginin küratörlüğünü, sanatçının torunu ve Malaga'daki Picasso Mü- zesi'ninbaşkanı Bernard Ruiz-Picas- so, FABA Başkanı Almine Ruiz Pi- casso. Images Modernes Temsilcisi Marta-Voiga Guezala ile SSM Mü- dürü Dr. Nazan Ölçer ve Sergiler Dış llişkiler Yöneticisi Sebnin Kan- gal birlikte yapmışlar. Katalog İngiHzce ve Türkçe Sergi kataloğunu,Picasso'nunya- şamöykusü yazan Marilyn McCuDy hazırladı. Katalogda, Picasso uz- manlan John Richardson, Marilyn McCully ve MkhelLeiris'in yazıla- nnın yanı sıra Abidin Dino'nun sa- natçıyla ilgili anılan dayer ahyor. Ka- talog tngilizce ve Türkçe olarak ha- zırlandı. - SSM'nin bu sergiik birtikte fark- h bir misyon kazandığnu sövkvebi nrmiyiz? NAZANÖLÇER-'AthKöşk', Sa- kıp Bey'in yaşadığı ev olarak bilin- di. Sakıp Bey burayı üniversiteye vakfetti ve kendi adına bir müze ya- pılmasını istedi. Buradan aynlırken kendi özel koleksiyonunu bıraktı. Değerli bir koleksiyon. Müze adı- nı verdiğiniz zaman, hele hele önem- li bir üniversiteye bağh bir müzey- seniz, kabuk değiştirmeniz gerek. Buraya geldikten sonra Sakıp Bey, yönetim kurulunun diğer üyeleri ve Güler Sabancı ile bir toplantı yap- tık, düşüncelerimi onlarla paylaş- -Siesta" Baisgeloup, 18 Ağnstos 1932. Tuval üzerine jngıboya,97x130an. bnages ModennesPhoto: Baudaum. • Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi kapısını yann 'Picasso Istanbul'da' sergisine açıyor. 26 Mart'a dek görülebilecek serginin açılışına sanatçının torunu Bernard Ruiz-Picasso ile dünyanın yaşayan en Önemli Picasso uzmanı ve sanatçının dostu John Richardson da katılacak. Sanatçının torununun seçtiği 135 yapıt, Paris ve Barcelona'daki Picasso müzelerinden, Musee d'art moderne Lille Metropole'den, Fundacion Almine Bernard Ruiz-Picasso para el Arte'tan (FABA) ve aile koleksiyonundan derlenmiş. hm. Bu müze, ben gelene kadar bir ölçüde kendi koleksiyonu ile işlevi- ni yapmıştı. Belli bir noktadan son- ra müzenin geleceğinin düşünülme- si gerekir. Bunu yapmak zorunday- dık ve ben bir müzenin yaşaması için geçici sergilerin çok önemli ol- duğunu söyledim. Müzenin merkezde olmamasın- dan dolayı bir eksikliğimiz var. Bi- ze gelinmesi biraz zahmetli. Ama harikulade bir parkı olan. Boğaz'a bakan. sanat eserleriyle dolu bir mü- ze burası. Sadece bizim değil, şehir merkezinde yer alan müzelerin yap- ması gereken iki şey var; ya depo- lannda tutruklan eserleri dönüşüm- lü olarak yeni senaryolarla sunacak- lar ya da başka koleksiyonlardan al- dıklan ödünç eserleri yeni senaryo- lar üreterek yeni sergiler ve yeni bir anlayışla insanlara sunacaklar. Biz bunu kendi koleksiyonumuzla bir ölçüye kadar yapabildik. Işe yurtdışından getirdiğjmiz *Me- dkfler" koleksiyonundaki Islam eser- leriyle başladık. Ondan sonra, '17. Yüzyüdan 2O.Yüzyüa Avrupa Moda- a'nm 300 YüY, 'FTgüratifTürk Res- minin 150 Yıh', '17. Yüzyüda Avru- pa'daTürktmaji' sergilerine ev sa- hipliği yaptık. Her şeyi devletten beklemiyoruz, devletin bütün bu projelerin daha iyilerini yapabilecek koleksiyonla- n var, fakat bu bir donarum, olanak meselesi. Sanıyorum ki özel bir mü- zeye düşen önemli bir görev var, Türk insanıru Batı sanatının büyük isimleriyle buluşturmak. Bunu bir gö- rev olarak görüyorum. Okullar ücretsiz gezebllecek - Picasso'yu özeDikle seçmenizin nedeni var mı? ÖLÇER - Picasso şüphesiz 20. yüzyüa damgasını vurmuş bir sa- natçı. Sanatla ilgisi olsun olmasın, Picasso adının herkesin zihninde çağnştırdığı bir imaj var. Picasso'yu getirmek hedefti. Çıtayı atladığımı- zı söyleyebilirim. Sadece getirmek, çok büyük sigorta paralannı öde- mek değil. Picasso gibi büyük bir sa- natçıyı burada misafir etmenin ko- şullannı yerine getirmek önemli. Böyle birkoleksiyonu agırlayacak bir müzenin varhğını karutlamak da çok önemli. - Türk insanının Picasso'yu tanı- rnaşiçinözeleüdniikler>apıtacakrnı? ÖLÇER - Salonlara 45 kişiden fazla insan alınmayacak. Sergiyi ge- zecek gruplan 17 kişıyle sımrladık. Çocuklara ve öğrencilere yönelik eğitim programlan hazırladık. Gör- me özürlüler, konuşma ve duyma engelliler için özel kataloglar ve reh- berh turlar olacak. Galeri sohbetle- rinin yanı sıra sanatçının yaşamını anlatan üç de film gösterilecek. Sergiyi ziyaret eden kişiler bütün bir gününü burada geçirme imkânı bulacak. Müzenin bahçesinde bü- yük bir çadırkuruldu, amaç gelen zi- yaretçilerin soğuktan ve yağmurdan korunması. Serginin Türkçe ve In- gilizce seslendirmesini MüşfikKen- ter yaptı. - Bu sergiiçin yurtdışmdan geiecek olan özel turlar var mı? ÖLÇER - Evet, yurtdışından rur istekleri geliyor. Bu yüzden, son de- rece mutluyum. Bütün bunlan duy- mak ve o büyük ağın içinde yer al- mak çok önemli bir şey. - Bu büyük sergiyi herkes gezebi- lecek mi? ÖLÇER - Evet. Sergiyi okullar ücretsiz. öğrenciler, 65 yaş ve üstü kişiler ındirimli olarak gezebilecek. Hiçbir müze yaptığı sergilerden pa- ra kazanmaz, biz de bu sergiden pa- ra kazanmıyoruz. Sergi yapmak son derece masrafh bir iş, ne mutluyum ki böyle bir projenin altına girecek bir Sabancı grubu var. - Müze bundan sonra hangi sergi- lere ev sahipliği yapacak? ÖLÇER- Amacımız sadece Batı sanatının ünlü ısımlennı getirmek değil. Kendi köklerımızı araştırmak gibi bu: görevim de var. Geleceğe dö- nük projelerimizi hep ıki yönde yü- rütmek zorundayız. Bir yandan Ba- tı sanatının değışik üriinlerini getirir- ken. öte yandan da Avrupa'daki Türk koleksiyonlan ile ilgili arayışlanmız sürüyor. 2006 yıh içinde, Lizbon'da- kı Gulbengyan Müzesı'nden büyük bir 'Osmanlı Sanaü ve Osmanü'nın Çağdaşı Olan Batüı Kitap Sanatlarf sergısi getıriyoruz. Rodinretrospek- tifı ve şu an Almanya'da sergilenen, ardından Viyana'dakı sanatseverler- le buluşacak olan 'Cengiz Han' ser- gisini de getirmek istiyoruz. Bu kadar donanımh bir müze ve deneyim kazanmış bir kadro varken bunlan yapmamız beklenmeli, yap- mazsak bu bızım günahımız olur. Oyun Aralık ayında her çarşamba izlenebilir Panele şair Akif Kurtuluş, Mahmut Temizyürekve Hicri Izgören katıldı Şiirde iki büyük mucize Nâzım OyuncuUm 'Yoku'yu seyirciyle buluşturuyor HATİCETUNCER Diyarbakır'da bu yıl üçüncüsü düzenlenen "EdebryatGünlerPnin en ilgi gören etkinliklerinden biri "îld UzakŞür Burcu: Nâzım Hikmet ve Aluned AriP 1 başlıklı panel oldu. Şairler Akif Kurtuluş, Mahmut Temizyürek ve Hicritzgören konuşmala- nnda Nâzım Hikmet ve Ahmed Arif in "iki bü- yükmucize" olduğunu ve dünyanın her tarafında ruhlan kuşatabildiklerini anlattılar. Şair Mahmut Temizyü- rek, Vâiâ Nurettin'in anı- lanndan Nâzım Hikmet'le kısa bir süre huzurunda kaldıklan MustafaKemal Atatürk'ün 1921 yılında genç şaırlere "Gayefi şür- leryazmız" öğüdünde bu- lunduğunu aktardı. Nâzım Hikmet'in, Vâlâ Nuret- tin'le Anadolu yolculu- ğunda artık "gayeti şüri" içinde hissettiğini anlatan Temizyürek 1929 yılında basılan "835 Saür"da vur- guyu okura bırakmadan şiirini biçimlendirdiğini anlattı. Nâzım'ın "Rıtim, heyecan ve renk" taşıyan şiırlerinin "Türkçeye gök- taşı gibi indiğini" ifade eden Temizyürek. "Nâ- am, Türkçede daha önce örneğiotmaması nedeniy- le büyükbir mucizedir. Şt- ire inanmanm bizzat yap- mak veyeniden kurmakol- duğunu bihyordu" dedi. Cençlerden büyük ilgl Temizyürek, Ahmed Arif in, Garip şiirinden uzak durduğunu. ilk şiir- lerinde Fazıl Hüsnü Dağ- larca,BehçetNecatigU ve Ahmet Muhip Dıranas'tan etkilendiğıni anlattı. Te- mizyürek. daha sonra 1951 tutuklamalan, cezaevi de- neyimlerinden sonra şiir- de kendi yolunu bulduğu- nu söyledi. Arif in şiirle- rini 1955'tetamamladığı- nı, ancak 1968'debasıldı- ğını kaydeden Temizyü- rek. "26 şür ve 1013 dize- denohışanttkkitabı 'Has- retinden Prangalar Eskit- tim' Ahmed Arif in yeni bir şür kurmasında yeter- Bolmuştur Tl dedi. Diyarbalar Büyükşehir Belediyesi"nin tiyatro sa- lonunu dolduran gençler, şairleri soru yağmuruna tutarkenTemizyürek, "Na- zım \«AhmedArifin ben- zeıüği inançlan \-e şiirteri arasında stanü olmaması- dır" dedı. NâzmVın kent- li edasına, Arifin bütün motiflerini Diyarbakır'da köyden almasına karşın "aynı yere baküklannı" söyledi. Kültür Servisi - Nâzım Oyun- culan NHKM'de Nâzım Hikmet ın 'Yolcu' adlı oyunuyla izleyici karşısında. Şaldr Gürzumar'uı yönetmenliğini yaptığı oyunun galası dün yapıldı, 29 Kasım Salı günü 20.00'de, aralık ayında da her çarşamba yine 20.00'de oyun burada izlenebilir. Nâzım Hikmet1 in en lyl oyunlarından blrl Nâzım Hikmet'in 1941 yılmda yazdığı, onun en iyi oyunlarından biri olarak ünlenen 'Yoku'nun müzikleri Erkan Ogur'a, dekor ve kostüm düzenlemesi M. Ziya Ülkencüer'e, gölge tasanmı ise Yüksel Aymaz'a ait. Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda kuş uçmaz kervan geçmez bir tren istasyonundaki üç kişinin gerilimli yaşam öykülerini konu eden oyunda, Metin Coşkun, Orhan Aydın, Özlem Turhal ve Bertan Dirikolu rol ahyorlar. NHKM bünyesinde kurulan 'Nâzım Oyunculan' topluluğu da uzun soluklu obnayı ve değişik yaratılarla seyirciyle buluşmayı hedefliyor. Ankara Tiyatro Festivali'nde 1 Aralık'ta, Ankara Ekin Tiyatrosu'nda seyirci ile buluşacak olan topluluk, tiyatro mevsimi süresince çevre illere ve yurtdışma turnelerle tiyatro izleyicisiyle buluşacak. (0 216 414 22 39) Oscar aday adayı listesinde ikifilm daha LONDRA(BBQ-tzle- yicinin beğenisini topla- yan ve penguenler üzeri- ne çeşitli tartışmalara yol açan Fransız yapımı bel- gesel film 'Penguenlerin Yürüyüşü'nün 2006 Oscar aday adayı kısa film liste- sine girdiği açıklandı. Da- ha önce, belgesel bölümü komitesi, 82 yapımın yer aldığı bir listeyi açıkla- mıştı. Bu dalda finale kalan beş yapım, 31 Ocak'ta adaylığı kesinleşen diğer yapımlarla birlikte açık- lanacak. 'Enron: The Smartest Gm-s in the Ro- om', "Occupation: Dream- land', 'Unknown VVhite Mafc' de bu yıl aday ada- yı olarak açıİdanan belge- sel fılmler arasında. Canlandırma dalındaki 10 aday adayından biri de '\VaDaceveGromit: Yara- maz Tavşana Karşı' oldu. 'Vaüant', theükesofChic- kenLittiY, Robots 1 ve ün- lü yönejmen Tim Bur- ton'ın 'Ölü Gelin'ı de bu aşamada aday listesinde yer alan yapımlardan. y'CumhuHyet k^KlTAPLARI Imza Günü 23 Kasım Çarşamba, Saat: 17:00-18:30 IŞIL ÖZGENTÜRK DEFNE GOLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Anı mı, Roman mı? "Anı mı, roman mı?" tartışmasını sürdürmek için iyi bir örnek de şu günlerde çok satanlar listelerinde yer alan Marquez in "Anlatmak İçin Yaşamak"ı (Can Yayınları). Kitabın kapağında türünün "anı" olduğu belirtilmiş. Ancak kitabı okumaya başlar baş- lamaz tipik bir Marquez romanının satırlan arasında dolaşmaya başladığınızı duyumsu- yorsunuz. Birbirlerini tanımakta güçlük çeken anney- le oğulun karşılaşmasıyla başlıyor kitap. An- ne yaşadığı uzak kasabadan kalkıp oğlunun okuduğu kente, evlerinin satışı için kendisi- ne yardım etmesini istemeye gelmiştir. Oğul ise okuluyla bağlarını çoktan koparmış, yazar olma planları yapmakta, başıboş bir hayat sürmektedir. Anne ile oğulun birlikte çıktıklan yolculuk bo- yunca, oğul, aile çevresini, geçmişini anım- sar. Böylelikle okuduğumuz metnin bir anı kita- bı olduğu gerçeğiyle karşılaşmaya başlanz. Bu noktadan sonra da kitabın anlatımı anı tOrünün özelliklerine bürünür. Ancak anlatan Marquez olunca, anı dayaz- sa, anlattığı olaylan öylesine ayrıntı bolluğuy- la zenginleştiriyor ki, sürekli bir roman tadı met- ne eşlik ediyor. Ülkenin doğası, insanlan, si- yasal-ekonomik tarihi, eğitim-sağlık-ulaşım- kültür koşullan ve bütün bunlann içinde ya- zar olmaya çalışan bir gencin başından ge- çenler. Dolayısıylabu anılar, ünü dünyayıtutmuş bü- yük bir yazann, henüz tanınmadığı, yarı açya- n tok, yazarlık hayalleriyle dolaştığı günlerin öyküleri. Çocukluğundan başlayarak okudu- ğu, etkilendiği yapıtların adlarını sık sık anı- yor. Kendi kitapları içinde de en çok, bu yıl- larda yazmaya çalıştığı ilk yapıtı "Yaprak Fır- tınası"ndan söz ediyor. Marquez, 550 sayfalık anı kitabına yaşamı- nın yaklaşık ilk otuz yılını sığdırabilmiş. Yetiş- me çağlarını anlatıyor dev bir roman zengin- liği içinde. Sonrası, yani ünlü bir yazar olarak yaşamı? Oyok. Anlattıkları içinde hangisinin gerçek, han- gisinin düş ya da kurmaca olduğunu ayırabil- mek kolay değil. Bu sorunun nasıl çözülece- ğini de yine yazar, kitabının başına koyduğu bir açıklayıcı cümle ile okuruna göstermiş: "Insanın yaşadığı değildir hayat, aslolan ha- tıriadığı ve anlatmak için nasıl hatıriadığıdır." Bu söz, anı mı, roman mı tartışmasını da ge- reksizleştiriyor. Ortada bir yazann elinden çık- mış, yazınsal bir ürün varsa, onun değeridir aslolan. ••• Belki de bir yazann hayatı, onun doğuşyıl- larıdır. Ünlü Rus şair "Yevtuşenko, Yaşantım" (Türkçesi: Tektaş Ağaoğlu) adlı anılarını ya- zıp yayımladığında henüz otuz yaşındaydı. Ama o yaşta hem ülkesinin hem de dünya- nın en tanınan şairlerinden biriydi. Ülkü Ta- mer'in çevirisiyle ünlü şüri "Babi Yar", dilimiz- de de aynı dönemde yayımlanmıştı. O yaşa dek olan hayatı, daha doğrusu gençliği, ülke- sinin tarihiyle bir hesaplaşma içinde geçmiş- ti. Yevtuşenko'nun anılan, bu hesaplaşmanın kitabıydı ve bu yüzden erken yaşta yazılmış- tı. Rafael Alberti'nin dilimize Ahmet Cemal'in çevirdiği "Yrtik Koru" adlı anılan dayeryüzün- de 98 yıl yaşayan şairin yaşamının yalnızca ilk otuz yılını anlatır. Yaşar Kemal'in bir anı kitabı yok. Ama Alain Bosquet ile yaptığı uzun konuşmadan oluşan "Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor" adlı yapıtı onun anı kitabı sayabiliriz. Yazar, orada da uzun uzun çocukluğunu, yetişme yıl- larını anlatır. Buradan nereye varabiliriz? Hani ünlü bir söz vardır, "Hedef değil, gidilen yoldur önemli olan" der. Demek pek çok yazar için de hayatlarında anlatılmaya en çok değer bulduklan bölüm, geçtikleri o yollar. turgay@fisekci.com K Ü L T Ü R * Ç t Z Î K K A M İ L M A S A R A C I 6. Tophane Kitap Fuarı (IstanbulMoöem Sanat Muzesı Yanı) Antrepo 3 / Saitpazarı - Tophane 1
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear