18 Haziran 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19 KASIM 2005 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA INCELEME ALEVCOŞKUN denle de Leyla Şahin'in davasını yasal bul- madı ve reddetti. Karar, hem hukuk tarihimiz, hem de türbanı siyasal simge olarak kullanan partiler açısından son derece önemli GerçekleriyleAİHMkaran Siyasiler 'takıyye' yapıyor -I- I stanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi iken, yönetmelıkleri, ge- nelgeleri ve kurallan ısrarla çiğneye- rek türban takmakta direnmesi sonu- cu sınavlara alınmayan Leyla Şahin. bir seri dava açmış ve iç hukuk yollan tü- kenince, AİHM'ye müracaat ederek dava açmıştı. 21 Haziran 1998 tarihinde yapılan bu başvuru incelenmiş ve 29 Haziran 2004 yıluıda AlHM'nin 7 kişilik yargıçlar kuru- lu karannı vermışti. Bu karar Leyla Şa- hin'in aleyhine çıkmıştı. Bunun üzerine Leyla Şahin AtHM'nin bu kararına karşı 17 yargıçtan oluşan Büyük Daire'ye (GrandChamber) başvurdu. Bu kez de, Leyla Şahin'in itirazı geçersiz bulundu ve Büyük Daire gerek Türk mahkemeleri- nin gerekse AtHM'nin ilgili dairesi tarafin- dan alınan 29 Haziran 2004 tarihJi karann, Avrupa Birliği Sözleşmesi *nce güvence al- tına alınan Temel Hak ve Özgürlüklere ay- kın olmadığını 10 Kasım 2005 tarihinde karar altına aldı. Bu karar, kuskusuz hukuk tarihimizde ve türbanı (sıkmabaş) bir siyasal simge olarak gören ve kullanan siyasaJ partiler açısından da son derece önemli. AtHM'nin bu önemli karannda, gerek Danıştay'ın, gerek Anayasa Mahkemesi'nin, gerekse AlHM'nin daha önce aldığı Refah Partisi davasına dair hükümlere ve Avru- pa'daki diğer dava ve dosyalara hukuksal göndermeler yapılmıştır. AİHM'nin Büyük Daire'si'nin son kara- nnın hukuken ne anlama geldiği üzerinde durulmalıdır. ÇünJcü türban konusu, Tûrki- ye'nin siyasal yaşamını son 25 yıldır işgal etmektedir. Bu karardan sonraki Başbakan, Dışişleri ve Meclis Başkanf nın siyasal çı- kışlan. bu konunun daha uzun yıllar siya- sal yaşamımızı etkileyeceğini göstermek- tedir. Bu son karann anlaşılması için Ley- la Şahin konusuna eğihnemiz gerekiyor. LEYLA ŞAHININ OYKUSU Leyla Şahin davası 7 yıllık geçmişi olan bir öyküdür. 1973 do- ğumlu Leyla Şahin, Uludağ Üniversite- m ^ si T.p Fakültesi / \ ürban konusu, I Türk siyasal yaşamı- nıh son 25 yılını işgal etti. AlHM'nin karanndan sonra, Başbakan, Dışiş- leri ve Meclis Başkanı'nın siyasal çıkışları da konunun daha uzun yıllar siyasi yaşamımızı etkile- yeceğini gösteriyor. beşinci sınıf öğrencisi iken yatay geçiş yaparak 26 Ağustos 1997'de îs- tanbul Üniver- sitesi Cerrahpa- şa Tıp Fakültesi'ne • Anayasa, yasa, yönetmelikler, Danıştay veAvrupa İnsan Haklan komisy onu ik üni- versite yönetim kunıhı kararlan doğrultu- sunda,(yabancı öğrenciler dahil) bayan öğ- rencüer başlan bağh olarak (sıkmabaş-tür- ban),erkeköğrenciJer sakalfa olarakders, staj ve uygulamalara alınamazlar. • Bu gibi ögrenciler önce uyanlacak, dershaneden çıkmıyorsa bır tutanakla du- rum tespit edilecek ve ilgili öğrenci hakkın- da işlem yapılmak üzere anabilim dalı, bö- lüm ve dekanlığa bildirilecektir. Genelgeden 17gün sonra, 12 Mart 1998'de türbanlı Şahin, gerekli uyanya uy- madığı için onkoloji sınavı- na alınmadı. 20 Mart 1998'de de ortopedi bölümüne, 16 Nisan 1998"de nörolojı dersine, 10 Hazi- ran 1998'dedeka- mu sağlığı sınavı- na aynı gerekçeler- le kabul edilmedı. • Leyla Şahin, bu noktada sözü edilen 23 kaydolmuştur. Leyla Şahin'in ilk dört yıl türban takmadığı hususu 29 Ha- ziran 2004 tarihli AtHM karannda açıkça yazılmıştır. Şahin, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nedevam ederken 23 Şubat 1998'de Istanbul Üniver- sitesi öğrencilerinin, üniversite kampusuna (yerleşke) alınmasını düzenleyen bir genel- ge yayımlandı. Bu genelgenin içeriği ve kap- sadığı hususlar şöyle özetlenebilir. Şubat 1998tarihli İstenbul Üniversitesi Rektörlüğü genel- gesinin iptaü için 29 Temmuz 1998 tari- hindetstanbul Bölge İdareMahkemesi'nde davaaçta. • istanbul Bölge tdare Mahkemesi, 19 Mart 1999 tarihli karanyla, yasalann, istan- bul Üniversitesi Rektörii'ne, üniversitede dü- zenin sağlanması için yetki verdiğinı. bu- nun da öğrencilerin kılık-kıyafetlerinin dü- zenlenmesini kapsadığını belırttı ve bu ne- tstanbul Idare Mahkemesi. karannda; "Söz konusu düzenkyici yetki,ilgili kanun- lar, Anayasa Mahkemesi'nin kararlan ve Danıştay'ın kararlanna uygun olarak kul- lanılmak zorundadır. Bu mahkemelerin yer- leşmiş içtihadnia arfen ne dava konusu ge- nelgenin nedebireysd önlemlerin hukukdı- şı olarak değerlendirilmeyeceğini*" belirtti. Bu karar üzerine Leyla Şahin'in avukat- lan, bu karann iptali için Danıştay'da dava açtılar. 19 Nisan 2001 tarihinde Danıştay, bu temyiz başvurulannı reddetti. • Bu arada, Leyla Şahin "kuık-kıyafet kurallanna" uymadıgL aynca Cerrahpaşa Tıp Fakültcsi Dekanlığı önünde izjnsiz gös- teridüzenkdiği için disiplin cezalan ve uzak- laşbrma cezalan aldı; ancak 28 Haziran 2000 tarih ve4584 saydı Af Yasası ile de rüm disiplin cezalanndan kurtuldu. • Böylece Leyla Şahin bır anda destek- lerveolanaklarakavuştu. 16 Eylül 1999 ta- rihinde Viyana'ya gitti ve Vıyana Tıp Fa- kültesi'nde öğrenımini sürdürdü. Şimdi Leyla Şahin'in davalannuı çözüm- lerine geçebiliriz. Leyla Şahin davasında. 9 Kasım 2005 ta- rihinde verilen en son karan anlayabilmek için bu konuda verilen istanbul Bölge tda- re Mahkemesi, Danıştay ve Anayasa Mah- kemesi kararlanna kısaca bakmamız gere- kir. Aynj biçımde Leyla Şahin hakkında 29 Haziran 2004'te verilen AlHM karannı da hukuken özetlemek gerekir. AİHM, Bölge İdare Mahkemesi, Danıştay ve AnayasaMahkemesi'ni göz önünde tuttu Laiklik anayasalbîr stalü A tHM'nin 29 Haziran 2004 kara- n, işin temelidir. Bu kararda sö- zü edilen ve karann dayanağı olan Türk hukuk sistemindeki anayasa ve yasa maddeleri, Da- nıştay ve Anayasa Mahkemesi kararlan aşa- ğıda verilecektir. ANAYASA MADDELERI Ma d d e 2 TC, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde. insan haklanna saygılı, Atatürk mil- liyetçiliğine bağh, başlangıçta belirtilen te- mel ilkelere dayanan, demokratik, Iaik ve sosyal bir hukuk devletidir. Md d d e 4 Anayasanın 1 'inci mad- desindeki Devletin şeldinin Cumhu- riyet olduğu hakkmdaki hüküm ile, 2'nci maddesindeki Cumhuriyet'in nitelikleri ve 3'üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif eÜilemez. Ma d d e 10/1 Herkes, dıl,ırk,renk, cinsıyet, siyasi düşünce, felsefı inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle aynm gö- zetihneksizin kanun önünde eşittir. Ma d d e 14/1 Anayasadayeralan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Dev- letin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütün- lüğünü bozmak, Türk Devleti'nin ve Cum- huriyet'in varlığun tehlikeye düşürmek, te- mel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devle- tin bir kişi veya zümre tarafından yönetil- mesini veya sosyal bir sınıfin diğer sosyal sınıflar üzerinde egemenliğini sağlamak ve- ya dil, ırk, din, mezhep aynıru yaratmak veya sair herhangi bir yoldan bu kavram ve görüşlere dayanan bir devlet düzeni kur- mak amacıyla kullanılamazlar. Madde 24/1 Ve 4 Herkes, vic- dan, dini inanç ve kanaat hümyeti- ne sahiprir. 14'üncü madde hükümlerine aykın olmamak şartıyla ibadet, dini ayin ve törenlerserbesttir. Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kana- atlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kmanamaz ve suç- lanamaz. "Kimse, Devletin sosyaL ekonontik, siya- si ve hukuki temel düzenini kısmen de olsa. din kurallanna dayandırma veya siyasi ve- ya kişiscl çıkar yahut nüfuz sağlama ama- cı>1a her ne suretk olursa olsun diniveyadin duygulanıu yahut dince kutsal saydan şey- leriistismar edemezvekötüve kullanamaz." LAİKLİLİK VE OİNI KIYAFETLE İLGİLİ YASALAR • Türkiye Cumhuriyeti 29 Ekim 1923 'te ilan edildı. Cumhuriyetin ilanından sonra, kamu ve din alanlan bir dizi reformla bir- bırinden aynlmıştır: 3 Mart 1923'tehilafe- tin ilgası; 10 Nisan I928'de Islamı devlet di- ni kabul eden anayasa hükmünün kaldınl- ması ve son olarak, 5 Şubat I937'de laiklik ilkesine anayasal bir statü kazandıran ana- yasa değişikliği yapılmıştır (Bu ilkeler, şu anda yürürlükte olan anayasamızın 2. mad desinde yer ahnaktadır.) • Cumhuriyetin ilanından sonra, en önem li gelişme, kadın haklanna verilen önem- dir. Kadının eşitliği, özellikle boşan- ma ve miras bakımından, medeni haklardan yararlanmada eşitlik sağ- layan Medeni Kanun'un 17 Şubat 1926'da kabulü ile başlamışhr. Son- , ra 5 Aralık 1934 tarihli bir anaya- sa değişikliği ile (1924 Anaya- sası'nın 10. maddesi) ka- dınlarerkeklerie eşit si- yasi haklara kavuş- muşlardır. • Osmanlı Impa- ratorluğu zanıanın- da. gerek merkezi hükümetgerek di- ni gruplar kişile- rin dini inançla- nna göre giyin- melerini iste- mekteydi. Cumhuriye- tin kıyafet sorunu ile il- gili olarak yaptığı re- formlar, toplumun 19. yüz- vnldaki evrimin- den etki- lenmiş veön- celik- le ve en fazla din ve mez- hep se- bebi ile ayrımcılık ohnaksızın, tüm vatandaşlann eşitliğini gü- vence altına alan din dışı bir alan yaratmayı hedeflemiştir. Bu alandaki ilk kanun, kıyafet- te çağdaşlık ile ilgili bir ko- nu olarak kavranan, 28 Ka- sım 1925 tarihli ve 671 sa- yılı Şapka tktisası Hakkında Ka- nun"dur. Benzer şekılde. ilgili inanç- lar arasında fark gözetmeksizin dini kıyafetlerin mabet ve ayinler haricin- de giyilmesi 3 Aralık 1934 tarihli ve 2596 sayıh Baa Kivvelerin GıjTİemeye- ceğine Dair Kanun ile yasaklanmışhr (Bu paragraf Leyla Şahin, 29 Haziran 2004 karan, Prg. 29'dan alınmıştır.) • 3 Mart 1924, en önemlı 3 devrim yasa- sının kabul edildiği tanhtir. Özellikle 430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu (Eğitünin Birleştirilmesı Yasası) ile, dini okullar ka- patılmış ve tüm okullar Milli Eğitim Bakan- lığı'na bağlanmıştır. Bu kanun anayasanın 174. maddesi ile korunan anayasal statüden yaralanmakta ve "Inkılapkanunlaruun ko- runması" maddesinin ıçindedır. YuKSEKOCRENIMDE KILIK-KIYAFET Yükseköğrenim kurumlannda kıj'afet konusundaAnayasa Mah- kemesi'nin karan A Yükseköğrenim kurumla-f. , . nnda kıyafete ilişkin ilk / yasama, kamu kurum ve kuruluş- lannda çalışanlann, persone- lin ve öğrencilerin ola- ğan, makul ve çağdaş kı- yafetgiymelerini zorun- lu tutan. Bakanlar Kuru- lu'nun 22 Haziran 1981 tarihli bir dizi düzen- lemesidir. Bu düzenle- meler kadm çalışanla- nn ve öğrencilerin eğı- tim kunımlannda gi- yinmelerinı düzenle- mekteydi. 220 Aralık 1982 tarihin- de Yüksek Öğretim Kurulu, yükseköğ- retim kurumlannda türbanla ilgili bir genelge çıkardı. Dershanelerde tür- ban taküması ya- saklandı. Danış- tay 13 Aralık 1984 tarihli karann- da, söz konusu genelge- nin yasal olduğuna karar ve- rerek; "Başör- tüsü takmak (türban), bu çok ma- sum uygulamanın arkasında. Cum- hurhetin temelilkelerine \e kadın öz- gürlüklerine ayları bir sembol görün- rüsü vermeye başlayan bir sürecin bir parçasıdır" diyerek ilk tanımlamasını koymuştur. Anayasa Mahkemesi'nin 1 Mart 1984 tarihli karan: 10 .\rahk 1988 tarihinde Yüksek Öğretim Yasası"nın geçici 16. mad- desi yürürlüğe gırdi (2547 sayılı Yüksek Öğretim Yasası). Buna göre: "Yükseköğretim kurumlannda,dersha- ne, laboraruvar. klinik. poüklinik ve kori- doıiannda çağdaş kıyafet ve görünümde buhınmak zonınludur. Dini inanç sebebiy- le boyiın ve saçlann örtii veya türbanla ka- paülması serbesrrir." Bu yasa, türbana serbestlik getiriyordu. A Buyasaanayasayaaykınlığınedeniy- ^ l e Anayasa Mahkemesi "ne götürül- dü. Anayasa Mahkemesi 5 Temmuz 1989 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 7 Mart 1989 tarihli karanndan yukanda sözü edi- len 16. maddenın anayasanm2. maddesin- deki "laikük": 10. maddesindeki "kanun önünde esıtfik" ve 24. maddesindeki "din özgürlügü" ilkelerineaykın olduğu karan- na vardı. Bu karannda aynca, bu "cumhu- riyetçi vedemokratikdegerterdeyçralancins- lerin eşhiiği ilkesiyle bağdasmadığııu, ana- yasanın önsöz ve 174. maddesine aykuı ol- duğunu" belirtti. Anayasa Mahkemesi bu önemli karannda, ülkenin geçirdiği tarihsel deneyler ve Islamın diğer dinlere oranla özelliğinin dikkate alınması sonucunda la- ikliğin anayasal bir statü kazandığını; laik- liğin demokrasi ve din özgürlügü ve kanun önünde eşitliğin zorunlu bır şartı olduğunu da belirtiyordu. "Anavasa Mahkemesi din, vkdan ve ka- naatözgürlügü nün çiğnenemeyecekyapıda olduğunu. bunun herhangi bir dine ait bir layafet giyilmesi hakkuu\erdigi şeklindeyx>- rumlanamayacağnu beJirterek,vicdan özgür- lüğüniin. bir dine inanma veya inanmama özgürlüğünü de öncelikle içerdiğini" ıfade etmiştir. Ancak bir kimsenin ibadetini yapma öz- gürlügü ve kişısel inancmın özel alan dışuı- da, laiklik ilkesini korumaya yönelik olarak kamu düzeni gerekçesi ile sınırlanabilece- ğini açıklamışhr. Karara göre: • Herkes dilediği şekilde giyinme özgür- lüğüne sahiptır, sosyal ve dini değerler, top- lumsal geleneklere de saygi gösterilmek zo- rundadır. • Ancak, bir dine gönderme yaparak ki- şiler belirli bir şekilde gıyinmeye zorlanı- yorsa, bu sözü edilen din, çağdaş toplumla çatışan bir değerler dizisı olarak algılanıyor ve takdım edilmış oluyordu. Ek olarak nü- fusun büyük bu^ çoğunluğu Müslüman olan Türkiye'de, başörtüsü takmayı zorunlu bir dini görev haline getirmek, dini vecibeleri- ni yerine getıren ve getirmeyen Müslüman- lar ile inanmayanlar arasında ve başörtüsü- nü takmavı reddedenlerde giyimleri nede- niyle dine karşı veya dınsiz olduklan kabul edilerek aynmcıhğa neden olacakrı. Anayasa Mahkemesi, öğrencılerın eğı- tımlerini, sakin, hoşgörülü ve karşılıklı ola- rak destekleyici bu- atmosferde, dini bağh- lık gerekçesiyle eğitimi bu amacından sap- mayarak yapmalan gerektiğıni belirtmiş- tir. Mahkeme, başörtüsünü tslamın bir ge- reği olmasından bağımsız olarak, bu tür bir dini simgeye yasal bir tanıma sağlanması- nın devlet eğitimınin tarafsız olması gerek- tiği ilkesı ile bağdaşmaz olduğu ve devle- tin böyle bir durumda değışik din ve inan- ca sahıp öğrenciler arasında uyuşmazlık çı- karmaktan dolayı sorumlu olacağı sonucu- na varmıştır. Böylece, 7 Mart 1989 tarihli Anayasa Mahkemesi karanyla, 2547 sayı- lı yasanın 16. maddesi iptal edildi. A nayasa Mahke- mesi. 2547 sa- yılı Yüksek Öğ- retim Kurulu Kanunu'nu ip- tal edince olaylar duruldu. Ancak TBMM'de bu kez 25 Ekim 1990 tanhinde aşağıdaki geçici 17. mad- de yürürlüğe gırdi. Madde aynen şöyledir: "Yürüriükteki kanun- laria aykın olmamak kay- dı ile; yükseköğretim ku- rumlannda kıhk ve layafet serbesttir." Siyasiler doymuyordu görüleceğı gibı, yıne ta- kıyyeyapılıyor, bu kez "kı- lık ve kıyafet serbesttir" deniyordu. Bu yasa maddesi de Anayasa Mahkemesi'ne götürüldü. Anayasa Mah- kemesi bu maddeyi de in- celedı. .«Vnayasa Mahkemesi 31 Temmuz 1991 tarihli Res- mi Gazete'de yayımlanan 9 Nisan 1991 tarihli kara- nnda, daha önceki 7 Mart 1989 tarihli karannda or- taya koyduğu ilkeler ışı- ğında \aikanda belirtilen hükmün yükseköğretim kurumlannda dinsel amaç- lı başörtüsüne ızin verme- diği, bu durumun anayasa- ya uygıın olduğu sonucu- na vardı. Karann can alıcı nokta- sı aşağıdadır: "Yüksek öğretim ku- rumlannda boyun ve sa- çm dinselamaçlaria ka- paülması. laiklik \-e eşitlik ilkelerine ay- kındır. Bu şartlar aranda,sözüedi- len hükümdeki giyim özgürlü- gü, 'dinsel amaçlı giyinme veyabaşörtüsii. peçe ile boy- nu ve saçlan örtme ile ala- kalı değildir'™ Geçici 17. maddede bahsedüenöz- güıiük, yürürlükteki ka- nunlara aykın olmama şar- tmabağbdır.Anayasa Mah- kemesi'nin 7 Mart 1989 ta- rihli karan, bir kimsenin saçlan veya boynunu ba- şörtüsü ile kapatmasının anayasaya kesinlikle veön- celikle ay kın olacağı sonu- cuna \armıştır. Sonuç ola- rak, söz konusu maddede- ki. yürürlükteki kanunla- ra aykuı ohnayacak şekil- de giyinme şarn, 'bir kim- senin boynunu ve saçını başörtüsü ile kapatması' eylemini bu özgüriük dı- şında bırakmaktadır." Görüleceği gibi Anaya- sa Mahkemesi, siyasilerin sürgit uyguladıklan "hile- yi şeriye", "arkadan do- lanma". "takıyye" taktik- lerini, yeni bir kararla dur- dunnuş oluyordu. (Danıştay ve Anayasa Mahkemesi'nin bu karar- lanna AlHM'nin 29 Ha- ziran 2004 tarihli Leyla Şa- hin karannda geniş bir bi- çimde yer verilmiştir. Bu karar Adalet Bakanlığı in- ternetten bulunabilir.) GÖNDERMELER Leyla Şahin'inAtHM'de açtığı dava daha önce de belirtildiği gibi 29 Hazi- ran 2004 tarihinde karara bağlanmıştı. Bu kararda, Türkiye'de türban konusu- nun gelişimi üzerinde du- rulmuş, aynca türban ko- nusunu sürekli gündemde tutan Refah Partisi kapat- ma davasına da gönderme yapılmıştır. Bu iki konu ile ilgili hususlar, AtHM ka- rannuı 31 ve 32. parafla- nnda yer almıştı. Şimdi bunlan görelim: TüRBANIN İLK ORTAYA ÇIKIÇI Paragraf 31 Okullar ve üniversi- telerde başörtüsü takılma- sı Türkiye'de 1980'lerde başlayan yem bır olgudur. Sorun hakkında yoğun tar- tışmalaryapılmakta, mese- le Türk toplumunda hara- retli münakaşalann konu- su obnaya devam etmekte- dir. Başörtüsünün tarafin- da olanlar, takılmasını bir görev ve/veya dini kimük ile bağlantılı bir açıklama şekli olarak görmektey- ken: başörtüsüne karşı olanlar, onu dini akaidi te- mel alan bir rejim kurulma- sını isteyen ve iç huzur- suzluk tehlikesı yaratan ve cumhuriyet yönetiminde kadmlar tarafından elde edilen haklan ortadan kal- dırmayı hedefleyen siyasi Islamm bir simgesi olarak görmektedirler. 28 Hazi- ran 1996 tarihinde iktida- ra îslamcı Refah Partisi ile mer- kez sağdaki DoğruYol Par- tisi'nden olu- şan bir koalis- yon hüküme- tinin gelmesi, lartışmaya kuvvetli siya- si vurgularka- zandumışur. Re- fah Partisi'nin,Baş- bakan dahil, liderlerinin demokratik değerlere bağ- lılıklan hakkında göster- dikleri kararsızlık ve her dini cemaat için farklı di- ni kurallara göre işleyecek birden fazla hukuk sistemi- nin varlığını savunmalan, Türk toplumunda cumhu- riyet değerlerine ve iç ba- nşa yönelik açık tehditola- rak algılanmıştır. (Bakınız Refah Partisi ve Diğerleri başvurusu - Türkiye, GC, sayılar41340/'9S,41342/'98, 41343/98 ve 41344/98, ECHR 2003-11). Daragraf 32Bu I bağlamda Anayasa Mahkemesi'nin siyasipar- tilerin kapatılmasına dair verilen iki karannda ele alınan konulardan birinin siyasi amaçlaria dini sim- gelerin kullanıhnası oldu- ğu kaydedılmelidir (9 Ocak 1998, Refah Partisi ve 22 Haziran 2001 Fazilet Par- tisi kararları). Anayasa Mahkemesi, bu partilerin liderlerinin, başka şeyle- rin yanı sıra. okullarda ve/veya kamusal alanda başörtüsünün takılıp takıl- maması sorununa yönelik açıklamalannı şeriata da- yalı bir rejim kurma niyeti olarak değerlendirmiştir. S Ü R E C E K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear