22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 7 CASIM 2005 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR kulturfa cumhuriyet.com.tr 15 UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKlNCt Şehircilerirniz 'mimarisiz' planlamak, mimarlanmız da 'mimariyi planlamak' için Danıştay'dalar Mimarlıkta planlama 'davalı'Tûrkiye'de mimarlıkJa kentplan- la-masını birbirlennden 'tümüyle' ayınnayı hedeflejen 'Anadolu'ya ^abancı' şehircilik anlayışı, so- nunda 'mahkemelik' oldu. Aynı anlayışın 'mesleki mili- •anhğı'nı üstlenen ŞehirPlancıla- r/ı Odası'nın (ŞPO) yöneticileri, kcent planlamasını da 'mimarkk' alanlan arasında sayan Mimarlar Odası yönetmeliğinın iptali için Danıştay'dadavaaçtılar. Gerekçe- l<eri arasında, bu anJayışın 'akade- cnik militanlığı'nı üstlenen kimi fc mimar kökenli' hocalar tarafin- cdajı 'yaratılan', ınimarlık ve şe- hıırcılik bölümlerindeki 'ders fârklılaşması' davar. Bunun yasal düzenlemelere de yansıtılmasından ise Mimarlar Odası 'davacı' dunımda. Kültür ve Tarizm Bakanbğı'nca düzen- l«nen 'Koruma Planları Yönet- meliği'ndeki, özellikle tanhsel ve geleneksel miman dokulann bu- lundugu 'kentsel SİT'lere aıt planlamanın biJe mimarlık eğiti- mi 'almayan' şehircilerce üstle- mlmesini öngören maddenin 'ip- tal'i istenen davada; Danıştay'a ö»zetle şu gerekçe sunuluyor: " Mi- marlık mirasını geleceğe taşı- mak ve aynı dokudaki yeni ya- pılann tarihsel çevreyle uyum- laı bir mimaride gerçekleşmesi- TBİ planlamak, 'mimarlık'ın bir ımzmaniık dah ve sorumluluğu- dur..." Şimdi bu iki davada, Danıştay büyük olasılıkla 'bilirkişi'lerden görüş isteyecek... Böylece dünya- dLa belki de ilk kez ve belki de sa- dece Türkiye'de, mımar ve kent plancısı bilirkişiler; 'ikisi arasın- d a neden böylesine bir duvar örüldüğü' konusunda kafa yora- caklar; çıkış yolu arayacaklar... Şehirciliğin 'mimarlıktan ba- ğımsız kimlik'ini yaratma adına, kentlerle mimarlık arasındaki ta- rihsel ve evrensel bağlan kurma- nın bile "mimarlıktan soyutlan- mış'' bir plancılığa teslim edilme- sine 'evet' ya da 'taayır' demek gibi, akıi almaz bir ikilemin ara- sında kim bilir neler çekecekler!.. Hele bir de konuya 'eğitim'i in- celeyerek başlarlarsa. durumlan daha da vahim. Çünkü mimarlık okullanndan artık kent ve planla- mayla ilgili tüm temel dersler 'ayıklanarak' şehircilik müfre- datına aktanlıyor. Şehircilik eğiti- mindeki temel dersler arasında ise mimarlıktan başka ne ararsan var... Böylece, binyılların mimarlık birikimlerini taşıyan kentlerimiz, 'mimariden habersiz şehirci- ler'in ve 'planlama bilmeyen mi- marlar 'ın eline terk ediliyor... Peki, bu aymazhk ülkemize na- sıl bulaştı; nereden kaynaklandı? KENTSEL SİTLERDE MİMARİNİN GELECEĞİ Planlama "geleceği" tasarlamaktır. Kentsel SİT'lerde ise "geçmiş mimarinin yaşatılarak geleceğe aktarılması'Mır. Sayısız örnekten bu Antakya sokağı (solda) ve bu Bursa dokusu (altta) 'mimarisiz planJamayla nasıl korunabilir? Bu sistemin temelinde, kent ve mimarlık tarihinden yoksun 'mo- dern Amerikan şehirciği' anlayı- şının 1960'larda ılk kez ODTÜ; de başlatılan 'mimarhktan bağımsız' şehircilik eğitimi ile ülkemize da- yatıldığını her söylediğimizde, ay- nı okuldakı dostlarla birlikte, 'üzerlerine alınan' herkes ateş püskürüyor... Oysa örneğin yine ODTÜ'deki bu 'aynştınlmış' eğitim sistemin- de etkili olan ABD'li Prof. Holmes E. Perkins'in bile 'pişmanlık duyduğunu' acaba kaç kişi bili- yor? Pennsylvania Üniversitesi'nde- ki sanat ve sosyal bilimler yüksek lisans programında, öğrencisi olan Prof. Dr. Şengül Öymen Gür ko- nuyla ilgili bir anısını şöyle anlatı- yor: "Prof. Perkins, 4 Ağustos 2004'te 99 yaşında ölmeden önce, bir ders göriişmemizde bana OD- TÜ'deki mimarlık ve şehircilik aynşmasına katkısı olmasından pişmanlık duyduğunu bclirtnıiş- ti. Çünkü mimarlık, kentsel tasa- nm, kent planlama ve kentsel peyzajın, kendi iiniversitesinde de aynlmış olmasından çok üzül- düğünü söylüyordu..." (Türkiye Kongreleri, Ankara, 28 Mayıs 2005) Jşte böylesi 'üzüntü'leri de yara- tarak ODTÜ'de başlatılan 'mima- risiz planlama' eğitimine, 12 Ey- lül 1980darbesinekadar, ülkemi- zin diğer köklü üniversiteleri ıtı- bar etmediler. özellikle Istan- bul "daki İTÜ, YTÜ ve Güzel Sa- natlar Akademisi, yani şimdiki MSGSÜ, kent planlamasını mi- marlık eğitimi içinde sürdürdü- ler... Rant ekonomlslnin özleml Ne var ki bu 'ulusal direniş", 12 Eylül'den sonra üniversite özerkliği- ne sınırlama getiren YÖK'ün tali- matlanyla sona erdi. Kent planla- masını mimarhğın bir 'uzmanlığı' sayan evrensel anlayış, aynı talımat- lar doğrultusunda yerini 'farklı' bir 'mesleğin' yaratılmasına bıraktı... Bunun nedeni ise sadece 'ODTÜ lobisi'nin YÖK üzerindeki yıllardır süren etkisi değil... 'Mimarisiz' bir kent planlaması- na, yine 12 Eylül'den sonraki 'kül- tür yoksunu kentleşme' ve 'arsa rantma dayalı ekonomi politikala- n'nın da önemli katkıda bulunduğu- nu. Dünya Şehircilik Günü yazımız- da da şöyle özetlemiştik: "1980'lerin sadece kentsel rant- ları arttırmayı ve üleşmeyi hedef- leyen imar politikalan, 'mimari karakter'leri gözetmeyen arazi kullanım \e yoğunluk kararlannı fiziki planlamanın adeta 'temel hedefi' haline getirmişti... Planla- ma yetkilerinin 1985'te önce bele- diyelere, zaman içinde de değişik kurumlara 'bilimsel denetimden yoksun' düzenlemelerle verilmesi de aynı hedefin ürünüydü..." (9 Kasırn 2005, Cumhuriyet) Cözler bilirklşl'lerde... Işte bu politikanın yeni 'akade- raik' yapılanması ise şehircilik eği- timimizi, dünyada ömeğine rastlan- mayacak düzeyde mimarlıktan; mi- marlık eğitimimizi de kent planla- masından 'anndırma'yabaşladı... Şimdi, acaba Danıştay'da açılan davalarda da bütün bu sürecin ar- dındaki nedenler ile aynı aynşma- nın temel beklentileri üzerinde du- rulur mu? Sorunun yanıtını bilirkişi rapor- lannda ve yargı kararlannda göre- ceğiz. Ancak 'tarihsel mimari do- ku'nun ve 'doğayla uyumlu yaşa- ma mekânları'nın geçmişten ge- leceğe 'sürdürülmesi'ni amaçla- yan StT'lerdeki koruma planlama- sunn da 'mimarbk' olduğu yönün- deki bir hukuksal güvenceye ka- vuşmak, aslında herkesin 'davası' degil midir? Çünkü bu uygarlıklar ülkesinin, tarihsel ve çevresel mirasını göze- ten bir yapılaşmayla yeniden bulu- şabilmesi, her şeyden önce mesle- ki bir yetki tartışması değil, 'ulu- sal bir özlemdir' ODAK NOKTASI AHMET CEMAL 'Othello' Tpagedya, Karakter ve Tip (2) Geçen haftaki yaz/mda, halen Oyun Atölye- si'nde, değerli yönetmen Kemal Aydoğan'ın re- jisiyle oynanmakta olan 'Othello'yu çıkış nokta- sı yaparak tragedyalarda tip ve karakter üzerin- de durmuştum. özellikle 20. yüzyıl, Batı'daki bireyin kendi ken- disine karşı yabancılaşmasının yoğunlaştığı ve bunun sonucunda bir kimlik bunalımını yaşama- ya başladığı yüzyıldır. Bu bunalım çerçevesinde birey, kendisinin hâlâ kendisi olup olmadığını sorgulama gereksinimini duymuştur. Özellikle kapitalist üretim koşullarının etkisiyle kendini bir maladönüşmetehlikesiyle karşı karşıya bulan bi- reyin bu bağlamdaki temel sorusu şudur: Ben, hâlâ karakterözelliklerinden ötürü biricik olma ni- teliğini taşıyan bir birey miyim, yoksa yeni eko- nomik düzen içerisinde salt bir çarkın sayısız diş- lilerinden birine mi dönüştüm? Görüldüğü gibi, bu noktada bireyin bireyliğini yitirmiş olma korkusu, aslında karakter olma özelliğini yitirme ve yalnızca tipe dönüşmüş ol- ma karşısındaki korkuyla örtüşmektedir. Başta, izm'lerin insanoğlunu getirip bıraktığı noktayı sorgulayan absürd tiyatro olmak üzere, modern tiyatro bu türden bir kimlik yitimine eğilmeyi ne- redeyse bir görev saymıştır ve saymaktadır. Bu durumda tiyatroda karakter ve tip aynmını çok iyi gözetmek, bu çağı anlatması öngörülen bir ti- yatro uygulaması açısından belki de her zaman- kinden çok daha büyük bir önem kazanmıştır. Karakter'in içinde yer aldığı bu yeni örgü göz önünde tutulduğunda, örneğin omurgası karak- terlerie örülü -eski ya da yeni- bir tiyatro eserini bu yapısından sıyırıp tipler üzerine inşa etmek ne ölçüde onaylanabilir ya da böyle bir tavrın hesa- bı sahnede nasıl verilebilir? Geçmişe ait bir kla- sik eseri bugünün insanıyla buluşturma amacıy- la, oyundaki karakterleri, onları karakter kılan psikolojik derinliklerinden yoksun kılıp birertipe dönüştürmek, gerçekte bugünün insanı için na- sıl bir kazanım olacaktır? Oyun Atölyesi'nin 'Othello' yorumu, kafamda birincil olarak bu soruların doğumuna yol açtı. Çünkü bu yorum çerçevesinde gerek Othello ge- rekse "lago" karakterleri, onlara Shakespeare'in kaleminin kazandırmış olduğu psikolojik derin- likleri neredeyse tümüyle yitirerek birer tipe dö- nüşmüşler. Bu bağlamda Othello, kıskanç koca tipinin, lago da öcünü ne pahasına olursa olsun almak isteyen insan tipinin birer simgesine dö- nüşmüşler. Böylece sağlandığı söylenebilecek olan yalınlık her ne kadar oyunun anlaşılmasmı -seyirciyi karakterin psikolojik derinlikleri üzerin- de düşünmekten kurtarmış olması nedeniyle- kolaylaştırmaktaysa da şöyle bir soruyu kaçınıl- maz olarak gündeme getirmektedir: Bugünün seyircisine kolayca ulaşabilen bu eserin Shakes- peare'in Othello'su olduğu, ne ölçüde söylene- bilecektir? Kemal Aydoğan rejisinden kaynaklanma bir başka sorun da kendini tragedya-komedi ayrı- mı bakımından belli etmektedir. Oyunun başına eklenen anlatıcının tiradı, seyirciyi kesinlikle bi- raz sonra seyredeceğinin birtragedya değil, fa- kat ağırlıklı olarak bir komedi olduğu yolunda koşullandırmaktadır. Aynı sakınca, kendini oyu- nun akışı boyunca rastlanan hafifletmeler bağ- lamında da belli etmektedir. Hiç kuşkusuz bu hafifletmeler de seyirci ile sahne arasında bir ile- tişim kurulmasını kolaylaştırmaktadır. Ancak bu- rada da karşımıza çıkan soru şudur: Birtraged- yayı seyirciye kolay ulaşsın diye komedi türünü çok çağnştıran bir yapıya dönüştürmenin hesa- bı, tiyatro estetiği açısından nasıl verilebilir? Geçen haftaki yazımda da belirttiğim gibi, ba- zı yorumlar tiyatro sanatının kimi temel kavram- lannı tartışmaya açtıkları için de önem taşırlar. Böyle yorumları sadece beğenme-beğenmeme veya benimseme-benimsememe ölçütleriyle ge- çiştirmek, her şeyden önce Oyun Atölyesi gibi işini hep ciddi tutan birtiyatronun emeğine hak- sızlıkolur. Buyüzden, Kemal Aydoğan'ın 'Othel- lo' rejisinin yukarıda belirttiğim açılardan tartışıl- masının tiyatro düşüncemizin gelişmesi açısın- dan kesinlikle gerekli olduğuna inanıyorum. e-posta: acem20 hotmail.com ahmetcemal" superonlirte.com Sanat Kurumu ödülleri açıklandı Onur ödülüne Türk kültür ve sanatına katkılanndan dolayı Turgut Özakman değer görüldü KÜLTUK • SANAT ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Sanat Kurumu'nun geleneksel tiyatro ödüllerinin sahipleri açık- landı. Sanat Kurumu'ndan yapılan ya- zılı açıkJamaya göre, Atilla Sav, Ayşegül Yüksel, Gülşen Karaka- dıoğlu, Türel Ezici, Şenol Tir>a- ki. llker Çetin ve Nurkut İl- han'dan oluşan seçici kurulun de- ğerlendirmesi sonucunda 16 dalda- ki ödüller ve sahipleri şöyle: - Sanat Kurumu Onur Ödülü: Türk kültür ve sanatına, özellikle Türk tiyatrosuna katkılanndan do- layı Turgut Özakman. - Sanat Kurumu Özel Ödülü: "Deviet-Tiyatro İlişkisi" başlıklı yapıtı nedeniyle Doç. Dr. Tahsin Kcnur. - En îyi Yapım: Ankara Devlet Tivatrosu'nun "Ramazan'la Cü- lide" ile "Sığıntı" adlı eserleri. -En îyi Çeviri: "Köleler Adası" adı o>oınun çevirisiyle Başar Sa- fcuacu. - En îyi Yönetmen: Van Devlet Tr-atrosu'nun "Sersem Kocanın Ktrnaz Karısı" adlı oyunundaki peformansıyla Hakan Boyav. • En îyi Erkek Oyuncu: .\nkara Devlet Tiyatrosu'nun sahnelediği "Arları da Vururlar" adlı oyun ve SOÎ yıllarda görev aldığı diğer pro- düksiyonlarda gösterdiği perfor- manstan dolayı Mithat Erdemli. - En îyi Kadın Oyuncu: Akbank Prodüksiyon Tiyatrosu'nun sahne- lediği "Fernando Krapp Bana Mektup Yazmış" ısünli eserdeki performansından dolayı Tilbe Sa- ran. - Övgüye Değer Yapım: Öteki Ti- yatro'nun sahnelediği "Çıkış Yok- land Cumhuriyeti". - Övgüye Değer Yönetmen: Oyun Atölyesi'nin sahnelediği "Otello" isimlı eserdeki perfor- mansıyla Kemal Aydoğan. - Övgüye Değer Kadın Oyuncu: Ankara Devlet Tiyatrosu'nun sah- nelediği "Ramazan'la Cülide" adlı oyundaki performansıyla E. Saliha Karahasan. - Övgüye Değer Erkek Oyuncu. Van Devlet Tiyatrosu'nun sahnele- diği "Sersem Kocanın Kurnaz Kansı" adlı oyundaki performan- sıyla Tolga Evren. - En îyi Sahne Tasanmı: Ankara Devlet Tiyatrosu'nun sahnelediği "Köleler Adası" adlı oyundaki ça- lışmasıyla Behlüldane Tor - En îyi Giysi Tasanmı: Ankara Devlet Tiyatrosu'nun sahnelediği "Sığıntı" adlı oyundaki çalışması ile Funda Karasaç. - En îyi Işık Tasannu: Ankara De%let Tiyatrosu'nun sahnelediği "Köleler Adası" adlı oyundaki ça- hşmasıyla Seyhun Ayaş. - En îyi Müzik: Ankara Devlet Tiyatrosu'nun sahnelediği "Schu- bert ve Şevki Bey" adlı oyundaki çalışmasıyla Nihan Karagöl. - En îyi Dans Düzeni: Ankara Devlet Tiyatrosu'nun sahnelediği "Ramazan'la Cülide" adlı oyun- daki çalışması iîe Deniz Çığ. Ödüllerin bu ayın son haftasında düzenlenecek törenle sahiplerini bulacağı bildirildi. HALDUN TANER ULUSLARARASI SEMPOZYUMÜ 17-18 KASIM2OO5 KÜLTÜR SANAT PLATFORMU ULUSLARARASISEMPOZYUM: HALDUN TANER'DE YERELLİK VE EVRENSELLİK {İ.Ü. Ed. Fak. Tiyatro Eleştirmentiği ve Oramaîurji Bölümü'nün katkılanyfa) — Yer: Beşiktaş Belediyesi Akatlar Kültür Merkezi / Zeytinoğlu Cd. Akatlar 1.6ün (17 Kasım2005) 13:00 Açılış. Kısa Öykü ve Oyun Yarışması Ödül Töreni 14:00-16:00 Bildiriler: Haldun Taner Oyunlarında 0l(ama)mak- Esen Çamurdan Haldun Taner Öykü Kahramanlannın Toplumsal Görûnümû - Ooğan Hızlan Haldun Taner ve Kabare Tiyatrosu- Dikmen Gürün Keşanlı Ali Destanı'nda Tarihsel Roller ve Olgular- Firidinoğlu Oturum Yöneticisi: Zeliha Berksoy 17:00 Panel: Haldun Taner Tiyatrosunda Yerellik ve Evrensellik Panel Yöneticisi: Hasan Anamur Katılımcılar: Zehra ipşiroğlu, Sevda Şener, Zeynep Oral, Ayşegül Yüksel 2.Gün(18Kasım2005) 10:00-12:00 Bildiriler: Dostum Haldun Taner ile ilgili Hatıralanm - György Hazai Keşan'dan Berlin'e Taner'in Oyunlarında Destan ve Epik Tiyatro ilişkisi- Petros Markaris Oturum Yöneticisi: Sara Sayın 12:00-13:00 ÖğleArası 13:00 Bildiriler: Haldun Taner'in Oyunları: Batı Tiyatro Geleneğinde Zincirin Bir Halkası - Ayşegül Yüksel Haldun Taner ve Bertolt Brecht- Zehra ipşiroğlu Haldun Taner'in Oyunlarında Epik Bir Unsur Olarak "Eglenme"- Yavuz Pekman Oturum Yöneticisi: Kerem Karaboğa 16:00 Panel: 21. Yüzyılda Tiyatro Yazarı Pane! Yöneticisi: Okan Bayülgen Katılımcılar: Ferhan Şensoy, Sibel A.Yeşilay, Özel Yula 19:00 Film Gösterimi: Haldun Taner Belgeseli - Yön: Demet Taner 20:30 Kokteyl
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear