23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7 EKİM 2005 CUMA CUMHURİYET SAYFA J\_ U |_j J_ U J \ kurturCg cumhuriyet.com.tr 15 îspanya'nın yakın tarihine eylemleriyle damgasıru vurmuş devrimci örgüt ETA'yı nasıl bilirsiniz ÖÖzgürlük savaşçısı mı, terörist mi? SUNGU ÇAPAN El Lobo / Yönetmen: Miguel Courtois / Senaryo: Antonio Onetti / Kamera: Nestor Calvo / Oyuncular: Eduardo Noriega, Jose Coronado, Melanie Doutey, Jorge Sanz. SiJvia Abascal, Santiago Ramos, Patrick Bnıel / Ispanya 2005 (Umut Sanat-Özen Fılm) Bir yandan dün sona eren, zengin Filmekimi programı, öte yandan bu- gün gösterime giren (Ispanyol yapımı "El Lobo-Kurt", Meksika asıllı Los Angeleslı genç bir futbolcunun başa- n hikâyesini anlatan "Goal-Gol", "AlieıT taklidi korku filmi "The Ca- ve-Mağara", Diane Lane-John Cu- sack çiftinin oynadığı, yavan roman- tik komedi "Must Love Dogs-Aşkla Randevu" ve "tuhaf komik" Rob Schneider komedisi bir devam filmi. "Deuce Bigalow: European Gigo- lo-Avrupalı Jigolo" gibi) çeşit çeşit yeni filmle mevsimbaşı bollugunun yansıdığı bu sonbahar haftasında, tat- lı bir telaşlı koşuşturmacaya savrula- cak sinemaseverler yine, beylik de- yişle. Bizim kısmetimizeyse Miguel Courtois adındaki, bundan böyle filmJeri dikkatle izlenmeye değer, ye- ni bir Ispanyol yönetmenin elinden çıkma "El Lobo-Kurt" çıktı. "Kurt"ta ETA'ya sızıp îspanya'nın yakın tarihine dehşetengiz terör ey- lemleriyle damgasını vurmuş bu gö- zü kara, aynlıkçı örgüte bitirici darbe- yi vurmaya yönelik polisiye bir ope- rasyonda Truva Atı rolünü üstlenerek gizli servise hizmet eden BaskJı El Lobo'nun (Eduardo Noriega) hikâ- yesini, gerçek kişi ve olaylardan yola çıkarak anlatıyor, televizyondan ye- tişme yönetmen Miguel Courtois. 1970'lerin tanıdık havası Etnik temele ve Marksçı ıdeolojiye dayanan, Ispanya'dan ayn, bağırnsız bir Bask Cumhuriyeri kurmayı amaç- layıp bunun dışında her türlü çözümü reddeden ETA (Bask ülkesi ve özgür- lük anlamına gelen Euskadi Ta Aska- tasuna'nın kısaltılmışı), Bask milli- • Televizyon kökenli yönetmen Miguel Courtois, "El Lobo-Kurt"ta, gerçek kişi ve olaylardan yola çıkarak, tspanya'nın yakın tarihine dehşetengiz terör eylemleriyle damgasını vurmuş gözü kara, aynlıkçı terör örgütü ETA'ya yönelik polisiye bir operasyonda Truva Atı rolünü üstlenen Basklı El Lobo'nun (Eduardo Noriega) öyküsünü anlatıyor. Orta karar oyunculukları aşan başanlı görüntüler, akıcı bir montaj, dokunaklı müzikler ve Goya ödüllü özel efektlerin öne çıktığı bu Ispanyol yapımı politik film, eli yüzü düzgün, sıkı tempolu, hatta iz bırakan bir politik sinema örneği sayılabilir. yetçi hareketinin en aşın uçtakı kana- dından I959'da doğan, de\Tİmci giz- li örgüt, bilindiği gibi. I967'den itiba- ren suikast, bombalama, adam kaçır- ma, soygun vb. gibi çok sayıda terö- rist eyleme girişen. 1973 'te hükümet başkanı Carrero Blanco'yu bile öl- düren. yıllar yılı adeta terorizmın al- fabesini yazmış bu gözükara örgüt. 1960-70-80'li yıllar boyunca tüm dünyaya dehşet salmış, Italya'daki Kı- zıl Tugaylar, Fransa'daki Doğrudan Eylem, Batı Almanya'daki Kızıl Or- du Fraksiyonu gibi dönemin 68 uzan- tısı, namlı, Marksist gençlik örgütle- rini de derinlemesine etkilemişti, Ir- landa'daki IRA'yla birlikte. Bir-iki hafta önce artık silah bırak- tığı açıklaması, gazetelerde bir sütun- luk yer bulan ETA'mn eylemleriyle tüm tspanya'yı sarsıp salladığı 1970'lerin bize de çok tanıdık gelen havasını yansıtan "Kurt", panik ha- linde polisten kaçarken yaşlı ev sahi- bi çifti teslim alan kahramanımız El Lobo'nun kargaşada kim vıırduya git- memek için bir apartman dairesine sı- ğmdığı, hızlı bir sahneyle açılıyor. Filmın başı, aslında hikâyenin sonu. Zorbaca girdiği evden telefonla amir- lerine ulaşmak isteyen Kurt'un 2 yü öncesine giden bir geriye dönüşle, in- şaatçılık yaparak geçindiği, mutlu bir aile babası olduğu evlilik günlerine dalıyoruz. Kansının (Sihia Abascal) korkup karşı çıkmasına karşın evine kabul et- tiği, zor durumdaki 2 ETA eylemcisi- ne bir gecelik yatakJık ederek örgütün güvenini kazanan, ama yakayı ele ve- rincekaleyi içerden fethermeye azim- li, entrikacı, şantajcı, anti-teröruzma- ru bir polisin (Jose Coronado) işbir- liği önerisini mecburen kabullenip Kurt kod adıyla köstebek oluyor kah- ramammız. ETA'yı çökertecek bir gızli servis operasyonunun anahtan bir köstebek. ilglslz kalınmayacak bir fllm Franco rejiminin başına çorap ör- düğü için önceleri halka sempatik ge- len, 1970'lerin başında gittikçe güç- lenen ve polisin nefesini ensesinde duyduğu her zor anında kaçtığı Fran- sa'da üslenerek mücadelesmi yıllarca sürdüren ETA'nın en tehlikeli hücre- sine sızmayı başaran Kurt, örgüte gö- nüllü katılmış, idealist, güzel ve çeki- ci Amaia'yla (Melanie Doutey) da tutkulu bir de^m aşkı yaşıyor aynı zamanda. Basklı ama Ispanyol gizli servisinin işbirlikçisi kahramanımızı oynayan, son yıllarda "Tez" ve ".\o- vo"y' a tanıdığımız, yakışıklı Eduar- do Noriega'nın finaldeki mesajımsı repliğiyle ("Ben de Basklıyım, sizse Bask halkının tümü değil, bir grup eli kanlı fanatiksiniz sadece" der si- lahını ona doğrultmuş Amaia'ya ve çeker gider), devnmcı de olsa artık günümüzde her çeşit terorizme kır- mızı kartını gösteren yönetmen Migu- el Courtois, ele aldığı dönemin atmos- ferini yaşı tutanlara anımsatan ve Costa Gavras tarzı politik bir sine- manın çağdaş uzantısı gibi algılanan, sürükleyici bir dönem filmi kotarmış "El Lobo"yla ETA tetikçilerinin intikamından kurtarmak için polisin ameliyatla yü- zünü değiştirip cebine yeni bir kimlik koyduğu, gerçek El Lobo'nun danış- manlığıyla yazılıp çekilmiş bu Ispan- yol yapımı politik filmde orta karar oyunculuklan aşan, başanlı görüntü- ler, akıcı bir montaj, başlardaki Deep Purple klasiğıyle sondaki Leonard Cohen şarkısının ("Partizanlar") da eklendiği dokunaklı müzikler ve Go- ya ödüllü özel efektler öne çıkıyor. Örgüt içinde eylemleri tasarlayıp planlayan, ön araştırmalan yaptıktan sonra uygulayan lider kadrolann biraz karikatürize edilerek yansıtıldığı, yer yer sığ, yer yer önyargılı kaçmış "Kurt", klişe deyişle eli yüzü düz- gün, sıkı tempolu. şık şıkırdım, hatta iz bırakan bir politik sinema örneği sayılabilir. Günümüzde çoktan AB şemsiyesi altına girmiş Ispanya'yı vaktiyle birbirine katmış, gözü dön- müş bir terör örgütüne, 30-35 yıl ön- cesinin politik ve ahlaki saptamala- nyla bugünden bakmayı deneyen yö- netmen Miguel Courtois, kesinlikle ilgisiz kalınamayacak bir film koy- muş ortaya sonuçta. İZLEYİCİ CÖZÜYLE... ERDAL ATABEK İçimizdeki sesi bulmak ıtlî 'Cennetin Müziği' bir Isveç fil- mi. Kay Pollack yönetiminde kuze- yin soğuk ülkesinden gelen bu film insanlann içini ısıtıyor. 2005 Yaban- cı Dilde En lyi Film Oscar'ına aday olan film, müziğin iyileştirici etki- siyle yaşananları konu alan izleme- ye değer bir yapıt. Çocukluğunda okulun çelimsiz çocuğu olan Daniel, büyük bir or- kestra şefi olur. Yoğun çalışmalan- nın birinde geçirdiği kalp krizinden sonra çocukluğunu geçirdiği kasa- baya döner ve bir anlamda yalnızlı- ğına sığınır. Kendi kasabasında da yaşam sürmektedir, kilise korosuna yardım etmekten de kaçınamaya- caktır. Kilise korosu, orada yaşayan- lardan kurulu dinsel amaçlı bir ko- ro topluluğudur ama sıradan insan- lar için anlamı bir araya gelip şarkı söylemektir. Market sahibi Arno gi- rişimci birisidir, kasabanın kadınla- n ve erkekleri de değişik yapıda in- sanlardır. Daniel Dareus, başlangıçta pek de istemeden girdiği bu çahşmada insanlan yakından tanır. Papaz Stig hiç de şefkatli biri değildir, komp- lekslerini yenememiş, kıskanç, kuş- kucu bir kişiliği vardır. Kansı Inger iyi kalpli, açık sözlü birisidir. Lena rahat bir genç kadındır ama yüreği yarahdır. îriyan Conny kansına şid- det uygular, kansı Gabriella ise ko- ro çalışmalanna katılmakta çok is- teklidir. Daniel artık bu koronun şefidir ve işe baştan başlar. Istediği de 'içimiz- deki sesi bulmak'tır. Eğer içimizde- ki sesi bulamazsak hiçbir şarkıyı doğru söyleye- meyiz. Bu ara- da papaz, koro şefinin başarı- sını kıskanmak- tadır. Çocuklu- ğunda kendisini döven iriyarı çocuğu, Con- ny'yi de tanı- mıştır. Olaylar kendi seyrinde sürüp giderken sevgiler, kıs- kançlıklar, ileti- şim kopukluk- lan, kendisini yeni tanımalar birbiri içinde ortaya çıkar. Film, insanlann içindeki en ince tellere dokunarak güzelliklere ulaş- manuı kimi zaman ne denli güç ol- duğunu anlatır. Ama ne olursa ol- sun, yaşamak istediğimiz güzellik- ler için acı çekmeye değmez mi? Filmi görün, seveceksiniz. Izlenmesini önereceğim diğer filmler: Köpek Bonbon, (Arjan- tin filmi, bir yerde yakalarsanız kaçırmayın),Cinderella Man, Hotel Rwanda. 'iv^^W^^^ AÇIK RADYO RADIO N101 CNN TÜRK RADYO RADIO OXI-GEN FM 95.9 NTV RADYO RADYO FOREKS İstanbul Kültür Sanat Vakfı, 9. Uluslararası İstanbul Bienali'ne verdikleri destek için Medya Sponsorlarına teşekkür eder. ABDİ AYGAZ bıletıxcom İMltH (jlrftıvüiı TURKCELL ısriikl'i-.ik Jtnj KOCAELİ 2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN TASFİYENİN TATİLİ tLANI Dosya No: 2003 5582 İflas Müflisin adı, soyadı, ıkametgâhı: Baş-Ak Dayanıklı Tüketun Mallan Paz. Tıc AŞ Cedid Mah. Maslak Sokak No:27 '2 Izmıt Yukanda adı ve adresi yazılı müflisin masaya ait hiçbir malı bulunmadığından Icra ve îflas Kanunu'nun 217 maddesi gereğınce tasfıyenin tatılıne karar verilmiştir. Işbu ılanın ilan tanhinden ıtibaren 30 gün içinde alacaklıiar tarafından gıderleri peşin verilerek ıflasa müteallik ış- lemlerin devamı ıstenmedığı takdırde iflasın kapatılacağı teblığ ve ılan olunur. 12.09.2005 Basın: 43726 KEDİGOZU VECDİ SAYAR Kültür Bakanı'na Sorular Avrupa Birliği ile müzakere sürecinin başlamaanı se- vinçle karşılayan bir birey olarak, bu sürecin kültür-sa- nat alanımıza olası etkilerini tartışmaya açmak istiyo- rum bugün. öncelikle, bu sürece sağdan ve soldan gelen eleştirilere ilişkin düşüncelerimi aktarayım. Avru- pa'yaentegrasyon sürecı, ulusal bağımsızlığımızın, kül- türel değerlerimizin elden gitmest olarak yorumlanıyor bazı kesimlerce. Avrupa Birliği'ne girerek bağımazlığı- nı yitiren ya da kültürel değerlerini inkâr eden bir ülke var da ben mi bilmiyorum acaba? Tam tersine, Avrupa Birliği'nin, üye ülkelerin kültür- lerini korumak ve geliştirmek adına pek çok programı olduğunu biliyorum. Buna neden ihtiyaç duyuyortar so- rusunun cevabı ise çok net. Çünkü Arnerikan kültürü tüm dünya ülkelerinde bir kültürel hegemonya kurrnuş durumda ve egemenlik alanını her geçen gün genişle- tiyor. (Türkiye'nin de bu alanın bir parçası olma yolun- da hızla ilerlediğini nasıl gözden kaçırabiliriz?) Sanat ve iletişim ortamlannda yaşanan küreselleş- menin ve çokuluslu sermayenin baskısının bir sonucu olarak ortaya çıkan bu hegemonya, tüm dünya kültür- lerini tektipleştiren ve pazar mekanizmalanna bağımlı kılan bir süreci gözünü kırpmaksızın işletiyor. Avru- pa'nın, bu tehdit karşısında geliştirdiği ulusal ve yerel değerlerin korunmasına yönelik strateji, kültür ve sa- nat alanında koruyucu, destekleyici önlemler içeriyor. Avrupa Birliği ile müzakerelerin en kolay başlıklardan başlayacağı, bunlann arasında eğitim ve kültür başiı- ğının da ön sıralarda yer aldığı söyleniyor. Eğer doğruy- sa, hükümetin işiniıi pek de kolay olmadığını görmek- te yarar var. Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Atilla Koç'un icraatlanna ve demeçlerine bakarak çıkarma- ya çalıştığımız kültür politikasında, Avrupa Birliği ilke- leri ile uyum içinde olmayan pek çok unsur görebiliyo- ruz. Dilerseniz bunlan tek tek ele alalım ve Sayın Ba- kan'a bazı sorular soralım. Zaman zaman kulağımıza çalınan bir cümle ile baş- layalım. Kültür ve Turizm Bakanlığımızın yetkilileri -bir önceki hükümet döneminde de böyleydi- kültür ve sa- natta devletin buyurgan bir politika iziemeyeceğini, kül- türel ve sanatsal üretimin içeriğine müdahale etmeye- ceğini belirtiyorlar. Pek güzel, üstelik de Avrupa politi- kalan ile uyumlu bir söylem. Peki, uygulamada ne olu- yor? Düşünce ve sanat üretenler hâlâ mahkeme kapı- lannda beklemekten kurtulabilmiş değil, Kürtçe hâlâ ta- bulanmız arasında (geçenlerde Antalya Film Festiva- li'nde Kürtçe birparça söylendi diye kriz toplantılan ya- pılmış), yan-özerk bir sanat kurumumuzun yöneticisi bir kararname ile görevden alınıveriyor. Bu noktada, Sa- yın Bakan'a yöneltmek istediğimiz bazı sorular var. Neden bazı illerimizde serbest olan birtakım müzik parçalan bazı illerimizde yasaklı? Düşünce ve rfade öz- güriüğünü kısıtlayan yasa maddelerinin kaldınlması için bir girişiminiz var mı? Kültür-sanat alanını giderek özel sektörün denetimi- ne sokmak yönündeki politikalann, kültürü asal bir ka- mu hizmeti sayan ve bütçenin yüzde 1 'ini kültür-sana- ta ayıran Avrupa politikas) ile uyum içinde olmadığını, bu politikanın Amerikan kültür politikası olduğunu bil- diğinizden kuşkum yok. O zaman, müzakerelerde "kül- tür" başlığının ciddi sorunlar yaratacağını da görüyor- sunuz herhalde? Avrupa Birliği kültür politikalannın temellendirildiği kavramlar arasında özgüriük, çoğulculuk kadar önem- li iki kavram da özerklik ve yerinden yönetim kavram- lan. Avrupa kültür kurumlan, merkezi yapılar yerine, ye- rinden yönetilen ve özerklik güvencesine sahip kurum- lar. Sayın Bakan'a sormak isterim, Devlet Tiyatrolan'nın reform geçirmesi ihtiyacını sık sık dile getirdiğine göre, bu yönde bir çalışması var mı? Varsa, bu tiyatrolara sa- natsal ve idari özerklik verilmesi yönünde çalışmalar var mı? (Umanm, DT'nin Güzel Sanatlar Genel Müdüriü- ğü'ne bağlanarak mevcut statüsünden de geri bir ko- numa getirileceği yönündeki duyumlanmız doğru de- ğildir.) Ozetle, Sayın Bakan, "Davulbenim boynumday- sa tokmak da benim elimde olur" ya da "Parayı veren düdüğü çalar" vecizeleriyle dile getirilen alışkanlıklar- dan vazgeçebilecek midir? Saydamlık, hesap verebiliriik Avrupa Birliği'nin temel ilkeleri arasında. Sayın Bakan'a sormak isterim, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın kültürel etkinliklere sağladığı desteklere ilişkin karariar, hangi ölçütlerie ve kimler ta- rafından üretiliyor? Bu kurullarda yer alan uzmanlar kimler? Türkiye'nin dört bir yanında gerçekleştirilen kültür ve sanat etkinliklerine verilen desteklerin belir- lenmesinde siyasi tercihler rol oynuyor mu? Savınızı ka- nıtlamak için bakanlığın çeşitli birimlerinin verdiği des- tekleri kuruşu kuruşuna açıklamaya var mısınız? (Av- rupa'da bu mekanizmalann ne kadar saydam olduğu- nu biliyorsunuzdur elbet!) Kısaca, sanat kurumlanmız- dan önce bakanlığımızda bir zihniyet devrimine ihtiyaç olduğunu kabul ediyor musunuz? Sayın Bakan lütfe- dip bu sorulanmızı cevaplariarsa okurianmızı aydın- latınz hiç kuşkusuz. vecdisayar@yahoo.com K Ü L T Ü R I Ç İ Z 1 K K A M İ L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear