02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 10 EKİM 2005 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Tinaj ve Patinaj YALNIZ Türkiye'de değil, yeryüzünün bütün ülkelerinde basının bir kısmı çok satar, bır kısmı az. Televizyonlar da öyle; bazı kanalların "rey- ting"\ yüksektır, bazılarınınki düşük. Bu, Amerıka'da da böyledir, Ingiltere'de de, Fransa'da da, Almanya'da, Isvıçre'de de böyle, Ya da başka kıtalann başka ülkelerınde de. Ken- di toplumlannda The New York Times, <3uardian, Le Monde, Frankfurter Allgemeine, Neue Die ZürcherZeitung gibi gazetelerın tirajlarını bilmem kaç misline katlayan günlük "popüler" gazeteler çoktur. Böyledir diye, o ülkeleri yönetenlerın, ekono- milerine yön verenlerin, toplumlannda söz sahı- bi olanların, yeni kuşakları yetiştirenlerin sayfala- rı yıldızcıkların aşklarıyla, sosyete dedikodulany- la, bol soslu kaza, cinayet, aldatma, tecavüz hi- kâyeleriyle dolu o "çok satan" gazetelerı oku- makla ve aynı türden televizyon kanallarını sey- retmekle yetındiklerını söyleyebılir misınız? El- bet, toplumlarını daha iyi anlamak ıçın bu gıbı sayfalara da göz atsalar bile, o "magazin" ve "havaiyat" bolluğu arasında dürüst haber, doğ- ru yorum, akıllı yazı da arayacaklardır. Yüksek ti- rajın ya da "reyting"\n hangi tür okuyucu ya da ızleyıcıyle oluştuğunu saptamak da zordur; bu bakımdan, rakamların yüksekliği, olsa olsa, bu iki tür okuyucu kitlesini de kapsayabilen kanşımı ya- ratmaktaki başannın ölçüsü olabilir. Rakamlara dayalı gazetecılik ya da yayincılık ba- şarısı budur. *İL yle bir alandaki başan, dış ve iç politika, kal- \J kınma ekonomısi gibi alanlara bakış açısının doğruluğu bakımından bir başan ölçüsü olabilir mi? Başka bir deyişle, bu söz konusu alanlarda söz konusu medya organlarının yüksek rakam- lan, o organlannca savunulan görüşlerin ve tutum- ların "en doğru" oluşunun kanıtı olarak alınmalı mıdır? Acaba doğrular pekâlâ başka yerlerde, sı- nırlı tiraj ve reytıngler kesiminin sütunlarında ve ekranlarında da olamaz mı? Ne var ki, yüksek ra- kamların "başanlı" adamlan, tıpkı pariamento- lardaki yüksek sayılı çoğunlukların mensuplan gi- bi, doğrulann kendi tekellerinde olduğuna inanır- lar. Bu inanç onların, sık sık, halk yığınlannı etki- leme gücünden gelen bir özgüvene, hatta nere- deyse "Ülkeyi bizyönetiriz" megalomanlığına doğ- ru kaymalarına yol açar. Yavaş yavaş, organların üst kademesindekilerden patronlara doğru yük- selen bir haddini bılmezlıktir bu. Oysa, parlamentodakı çoğunluklarla onlarara- sındaki fark şu: Parlamenterler, hıç değilse, oylarla gelen bir irade devriyle "halk tarafından görevlendirilmelenne güvenirler; oysa, parla- menter teoride bile tartışmalı olan bu iddia med- ya ile izleyicileri arasındaki ilişki konusunda büs- bütün geçersizdir. Ama yıne de benzerlık var: Yalancının mumu gi- bi, hangı kesımde olursa olsun halkı yanıltmaya kalkanların da mumu ancak yatsıya kadar yanar. Kürt Sorunu Başka, Terör Sorunu Başkadır Başta terör örgütü PKK olmak üzere herhangi bir kurum ya da örgütün kendisini muhatap olarak dayatması Cumhuriyetimizin temel ilkelerine, kuruluştaki yurttaşlık felsefesine aykındır. Bu bağlamda bir terör örgütü olan PKK, hangi koşulda olursa olsun, Türkiye Cumhuriyeti'nin hiçbir kurum ve kuruluşu tarafından muhatap olarak alınamaz. AV. Ahmet GÜiyÜZ KETENCİ SHP Istanbul Milletvekih ve Genel Sekreten "Terör olaylannı ve Türkiye'nin sürüklen- meye çaüşüdığı tehlikeü çaûşma ortamına iKş- kin konulan" goruşmek ve değerlendırmek üzere, TBMM 19 Eylül 2005 günü toplantıya çağnldı. Bız SHP'lı (Sosyaldemokrat Haik Partili) 4 milletvekih olarak, TBMM'nın ola- ğan açılışına bır hafta kala CHP tarafından te- rör konusunda, olağanüstü toplantıya ıvedı- likle çağnlması istemınin, günübirlık sıyaset yapmak ve polemık yaratmak içın yapıldığı- nı biliyorduk. Ancak 35 bın insanımızın canı- nı alan, mılyarlarca dolarlık bütçe kayıplanna neden olan \e son günlerde yenıden tırmanı- şa geçen terör gibi bır sorunun TBMM'de gö- rüşülme ısteminı hangi nedenle olursa olsun ve de kımden gelirse gelsın, duymazlık ede- mezdık. Toplantıya katılmamak ıçın kabul edı- lebılır bir gerekçe ilen süremezdık Bu nedenle 19 Eylül Pazartesı günu SHP'li 4 mılletvekıh olarak genel kurulda hazır olduk. Genel kurul 2 oy farkla ancak toplanabıldı. Genel görüşme istemınin TBMM'de kabul edihneyeceğı bılıniyordu. Ne var kı bu ıstem ıçın yapılan görüşmeJerde gerek hükümetın ve ıktıdar partisı sözcülennın gerekse ana mu- halefet partisı CHP'nın, bıhnen göruşlennın öte- sinde yenı olarak ne söyleyeceğı merak edılı- yordu. En azından kamuoyunda böyle bır bek- lentı vardı. Hele hele ana muhalefet partisı CHP içın böylesıne bır zorunlulukvardır Çün- kü ana muhalefet partısının Kürt sorunu ko- nusunda programında ve partinin bütün yaa- h bdgelerinde yer alan görüşlennden vazgeç- tiğüü, yanm donüş yaptığını bızzat genei baş- kanlannın ağzmdan,medya \ e basın aracıhğry- ta öğrenmekteyiz. CHP'nin bu süreçte bo\ le bır sunuşa şjddetie gereksınımi olduğu açıJcça or- tadadır. Kaldı kı ıktıdann başı Başbakan'ın, "Kürt sorunu vanfar. Çözünı daha çok demok- rasi, daha çok vatandaşhk hukukudur" demış ohnasının ardından Dıvarbakır'a gıdıp "Kürt kimtiğinj tanı\orunı" deyıp altmı doidurama- mış ohnası, sadeceçaûşma ortamının birazyu- muşamasını sağlayan bır adım olarak kalmış- tır. Bu konudakı çözüm önenlerının ne oldu- ğunu kamuoyu merak etmektedır. Sadece "Sorun vardır, sorunu kabul edryo- rum, Kürt kimliğini tanıjorum" demek yeter- lı değıldır. Güvenlık güçlenmız, terörün kö- künü kazımaya kararlıdır Ancak bunu yapar- ken "Demokrasimizin kazanümış mazilerin- den hiçbir şekilde geri adım atmayacağız"" de- mış olmak, sorunun çözümü içın sunulduğu anlamına geunez. Tabıi kı bunlar olmalıdır, olacaktır. fldaynsonm Ancak bılinmesı gerekir ki, Kûrt sorunu başka, PKK sorunu başkadır. Bunlar ikı ayn sorundur. Bunlar birbınne asla kanştınlamaz. Hıçbırimiz de bu ıkı ayn sorunu birlikte dü- şünemeyiz. tşin can ahcı noktası burasıdır. Kürt sorununa çözüm getirmemiz, PKK so- nımına çn/iirn getintigimb anbmına da aphney- Kürt sorunu, ülkemian ve ulusumuzun soru- nudur. PKK (yanı terör) sorunu yalnız bizûn değil bütün dünyanın sorunudur. Sosyaldemokrat Halk Partisı'ne göre; çö- züm için önce Kürt gerçeklığını kabul etmek gerekir. Daha sonra da; tekıl olarak, herkesin anadilinı öğrenmesinın, konuşmasının, gelış- tirmesinin. anadihnde yayına,gazeteve,kitaba sahip olmasının, kültürünü zenginleştinnek için üst kunınüarkurabılnıesının, çocuğuna dı- lediğı adı verebilmesinın ve bölgesel eşıtsiz- liklenn giderilmesınin sağlanması gerekir. Uhısal bütünlük ve üniter yapı içinde, Kürt kökenli yurttaşlanmız, Cumhuriyetimizin nı- teliklenni içtenlikle ıçıne sındirecekler, buna karşılık, kendi alt kımlıklenni, kültürlerini de yaşatacaklardır. Ne var ki, bunu kamusal ala- na taşımayacak, kolektif hak niteliğinde gör- meyeceklerdır. Buhaklar, birbölgeye, bırgru- ba, bır cemaate venlmış haklar olarak değil, bireyin özgürlüğü olarak algılanacak ve öyle- ce yaşanacaktır. Örneğın, Kürt dılı, eğitım dı- h olmayacaktır. Ancak Kürtçenin öğrenilme- si, konuşulması, gehşönlmesı mümkün olacak- tır SHP bu anJayışı bır mutabakat denklemı içinde ortaya koymaktadır. Bu denklemm bır tarafmda Kürt gerçeklığı vardır, öbür yanında ıse Cumhunyetımızın kutsal üçlemesı olan "devletin tekügi, ulusun tünüuğü, yurdun bö- lünmezbütünlüğü" bulunmaktadır. Sorun, bır yandan Cumhunyetımızın Kürt gerçekliğıni ka- bul etmesı, öte yandan ıse Kürt yurttaşlanmı- zın da Cumhunyetın kutsal üçlemesıni içlen- ne sındırmelen ile çözümlenecektır. Bugün, SHP'nın dışında, onun belirtöği sa- delikte, lafı evırmeden, çevirmeden söyleyen, Kürt sorununu saptayan, çözümünü de sunan başka herhangi bir siyası partı yoktur. Gerçi tarihsel süreç içinde bızım yaklaşımı- mıza benzer yaklaşımlar sergıleyen başka sı- yasıpartilerohnuştur Hatta bır siyası partımı- zin 1992 tarıhlı programının 73'üncü sahife- sinde ve partılennın bu konu ile ılgili dığer bü- tün yazılı belgelennde ve de raporlannda yaz- dıklannı, söyledıklennı son zamanlarda ret ve inkâr edenler, dün dündür bugün bugündür şeklınde sıyaset yapmayı yeğleyenler yok de- ğildir Vardır. Ama bız dün söyJediklerimizin bugün de arkasında durduğumuzu. yann da dur- mayı sürdüreceğımızi \iirguluyoruz Ve dıyo- ruz h, ayn ayn, gerek Kürt sorunugerekse PKK sorunu Türkıye'nın en önemlı sorunlanndan ıkisidır Bu soruna, günü geldığınde Kurt so- runu vardır demek, günü geldığınde ıse bunu etnık soruna dönüştürmek, eskı söylenenlen, yazılanlan ret ve inkâr etmek her siyasal bün- yenin kabul edeceğı, ıçine sindn-ebıleceği bir olgu değildır. Sonuç: Konjonkture göre, adamına gore, dö- nemıne \ e popülerlığıne gore sıyaset üretme anlayışı, ıster ıstemez bu ve benzer siyasal sav- rulmayı da zorunlu kılar. Bu anlayışlarla, Tür- kiye'nin hiçbir sorunu bugüne değın çozül- memıştir, gelecekte de çözülmeyecektır. Bu- nun böyle bilınmesı gerekir. Bızım soruna getirdiğımız çözüm önensı, la- ık demokratık Cumhunyetımızı temellendı- ren değerlerle örtüşen, çakışan bır yaklaşım- dır. Çunkü yaşadığınıız Cumhunyet, bır ırk, bır kan, bır kafatası ya da bır dın, bır mezhep, bır inanç cumhunyetı değıldır. Bır soy sop, bır sı- nıf cumhuriyetı hıç değıldır. Bır yurttaşlık cum- hunyetıdır Mustafa Kemal Atatürk'ün Cum- hunyetımızı adlandınrken Turk Cumhunyetı demeyıp Türkiye Cumhunyetı demesının ne- denı budur. Mustafa Kemal Atatürk, uJusumuzu tanf ederken, "llusumuz, Kurtuluş Savaşımıza ka- ulnuş. emperyafizme karşı dövüşmüş, Cum- huriyed kurnıuş Anadolu halklanndan olu- şur" demıştır. Bugün ulkemızde 23 etnık ya- pı ve kültürun \-arhgindan söz edılmektedır Bun- ların tümü, ne kadar varsa, Türk'ü ile Kürt'ü, Arap'ı, Lazı, Arnavut'u, Boşnak'ı, Çerkezı, Abazası, Pomak'ı, Çeçenı, Tatan, Terekeme- sı, hepsı de Cumhunyetın bınncı sımf yurttaş- landır. Yasalar önünde yurttaşlanmızın, han- gi etnik yapıdan. dınden, mezhepten, kültür- den gelirse gelsın bır ayncalığı, farklılığı yok- tur. Hepsı eşittır. Bu anlayış bizım ulkemızın çımentosudur, yaşam güvencemızdir 82 yıl- dır Cumhunyetimiz yaşıyorsa nedenı budur PKK sorunu ve terör Başta terör örgütü PKK olmak üzere herhan- gı bır kurum ya da örgütün kendısını muhatap olarak dayatması Cumhuriyetimizin temel ıl- kelenne, kuruluştaki yurttaşlık felsefesine ay- kındır. Bu bağlamda bır terör örgütü olan PKK, hangı koşulda olursa olsun, Türkıye Cum- hunyetı'nın hiçbir kurum ve kuruluşu tarafin- dan muhatap olarak alınamaz. CUMHURİYET'TEN OKURLARA İBRAHİM YILDIZ Cumhupiyefin Yolu Belli Sonunda müzakereler başladı. Çok satışlı gazeteler bu gelışmeyi her zaman ol- duğu gıbı bayrarn havasında sundu... Aklı başında uzmanlar, eskı büyükelçiler, sağdu- yulu politikacılar, ıktıdar dışındaki partılerin sözcü- len yorumlannda, söyiemlennde AB gerçeğinın Tür- kiye'ye neler getirip neler götüreceğini vurguladı- lar... 82 yıldır laık, demokratik Cumhunyetın, demok- rasinin, insan haklannın, özgürlüklenn, uygarlığın sa- vunuculuğunu yapan Cumhuriyet gazetesı, doğru bıldığı yolda yürüyor. Yürüyecek... • • • AB'nin çelişkiler yumağına dönüştüğünü bilme- yeniniz yoktur. Kendi içindeki stratejik hesaplannı sürdüren, üye- lerine mali yardımdan kaçınan, ekonomik çekiş- melerinı, kültürel farklannı aşamayan bır AB karşı- mızda. Masanın öbür ucunda... Türkiye tüm koşulları yerine getırse bile bu kez de karşımıza "hazmetme kapasıtesi" çıkıyor... Zoriu bırmüzakere sürecının başındayız. Sonu beJ- li olmayan bır süreç... Şımdiden serbest dolaşımın olmayacağı kesin- leşmış gibi... Bir aldatmacadır sürüyor... Dılenz, Türkiye pazarlık masasında onuruyla yer alır... Attilâ llhan ayrıldı Yazarımız Attilâ llhan, yaşadığı sağlık sorunlan nedenıyle bundan böyle Cumhuriyet'tekı yazılan- na sonverdı. Cumhuriyet adınallhan'a bugünedek verdiğı destekten dolayı teşekkür edıyoruz. Sağlık- lı gürtler dıleğımızle, Attilâ llhan 'ın ayrılık gerekçe- sını kendi satırtarıyla okurlarımızla paylaşalım: "Bilmem söylemiş miydım, benım sıcılımde bir enfarktüs sâbıkası vardır; geçtığimız yayın döne- minde, -hekimlere bakarsan, aşırı çalışmadan-, bazı ârâzı nüksetti, gazeteye mümkün mertebe ak- settirmeden, ıkı defa 'yoğun bakım'da kızağa çe- kildim. Yenı yayın dönemıne başlamadan, görüşlerine başvurduğum dört farklı hekimin dördü de, üze- rimdekiyükü hafifletmemin bır 'sağlık mecburiye- ti' olduğunu belırtti; dedıklerine göre, iki yayınevi, bırgazete ve bır televızyondakı yoğun çalışmayı kal- dıramazmışım. Cumhunyet'tekı yıllanm, meslek hayatımın en hareketlı, en renkli, en bereketliyıllan oldu. Herşey -bilhassa tahammülünüz ve sabnnız- içın, hepini- ze teşekkür edenm." İyi haftalar... BU İŞ USTALIK İSTER! Estetiği vefştevsefliği birarayagetirmek... hayaJtnizdeki mutfağasizi da yakınlaştırmak. Mutfak keyfınizi artıracak % 18 KDV oranında tndirim ikbai Regina Mutfaklar'da, Daha lezzetli ve keyifli yemeklere... Z3 • A L M ^ MJTFMC ALMtYA DâNMEZ MC&OEO. tNŞM* 0800 361 0008 • www.istikbolmutfak.com.tr 21S3777J• SM71UM£4IWAK *f 14WıHCflTT?^t)fUT* " H * " * ^ff HfflSTri""*^?y-ffMff-IMftflIIffift IW*t«ıVrHTlfTtlFJ TT*ınftT17StJ ^ -KfİnMt WWffl'lffAW1g ffM!IBMtL. « a m • M M l ELjJl MoaLU reMşa* COnFOOM YBrfStNh.'fc* M » U 1 • mfcA ESttrt MUff*KO^80WIlJHa2aSt3»^.««ıMITUR.FEn*WBZB*MS*1t-«l»**«Ö»« SOlKAM MSMTTEK5T1L Lmsfl tBBMULUIHKIltLÎTI HUHTC • MIMUUM DOfiMt 6RUP W*. tSDKftU. MUTFM EH£tUffHl32I17TS
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear