25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 OCAK 2005 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Türkiye, ilk devalüasyonu MF'ye üye olmanın koşulunu yerine getirmek için 1946 yıluıda yaptı 1•-•-,;MERKEZBANKASI AÇIKLADI: YTL'ye Dolaryeniden 131kuruşjLATİFMUTLU htanbul Bilgi Üniversitesi Kurucu ve Vakıf Başkanı A tatürk döneminde, demiryolla- rı ve fabrikalar yeniden kuru- lurken doların değerı 126 kııru- şa kadar düşmüştü. Avrupa'yı kana bu- layan II. Cihan Savaşı yıllarında, 131 ku- ruşa yükselen doların değeri 5 yıllık sa- vaş sürecinde sabıt kalmıştı. Savaş sonrası yıllarda değışen dünya dengelen karşısında beliren Sovyet teh- didi Türkiye'yi Batı ile özellikle ABD ile daha yoğun ilişkiler içinde olmaya itmiştir. ABD yardım yaptığı her dev- lette, kendi siyasal ve ekonomik düze- nini egemen lulma eğiliminde olduğun- dan Türkiye'nin de çoğulcu demokra- tik sisteme gcçmesini istemişli, iç bas- kıların da arlması üzerine 1946 yılında çok partili sisteme geçildi. Ardından IMF üyeliği geliyordu. Türkiye'nin IMF üyellğl IMF'ye üyelık ıçin görüşmenın ön koşulu olarak, yeterli devalüasyon ya- pılması isteniyordu. 7 Eylül 1946'da Cumhuriyettarihiniıı ilk devalüasyonu yapıldı: TL'nin değeri yüzde 116 düşürülerek, doların değeri 128 kuruştan 280 kuruşa yükseltildi. IMF'nin bu önşartı yerine getirildikten sonra, TBMM'de 11 Mart 1947tarihin- de oybirliği ile kabul edilen kanunla, Türkiye IMF'ye 43 milyon dolarlık ko- ta ile üye oluyordu. Bunun yüzde 19'u dolarve yüzde 81 'i de altın olarak öden- mişti. İlk devalüasyonu yapan CHP hü- kümeti, ilk seçimde iktidardan halkın oyu ile düşürüldü. Devalüasyonlar blrblrlni Izlemeye başlıyor 2. büyük devalüasyon 1958'de yapıl- dı. Liranın değeri yüzde 221 düşürüle- rek, dolar 910 kuruşa yükseltildi. Bu devalüasyonu yapan DP hükümeti ikin- ci seçime kalmadan kanlı bir ihtilal ile işbaşından uzaklaştınldı. 3. devalüasyon 10.08.1970 tarihinde yüzde 65 oranında yapıldı, doların de- ğeri 14.85 TL'ye yükseltildi. IMF'nin is- teği üzerine yapılan bu ayarlamadan 7 ay sonra 12 Mart 1971 'de askerlerin verdiği bir muhtıra ile hükümet istifa et- meye mecbur kaldı. 4. devalüasyon 24 Ocak 1980'de ya- pıldı. Dolar 77 lirayayükseldi. Aynıyıl 12 Eylül 1980'de askeri darbe ile hükü- met düşürüldü. Ama doların ve malla- rın fiyatları durmadan yükseliyordu. Aradaki ayarlamalar ve dalgalanmalar- la, dolar 199()'da 2.161 ve 2000 yılında 626.520 TL fırladı. Çünkü paramız dal- galanmaya bırakılmıştı. Serbest piyasa koşullarına göre yükselebildiği kadar yükselecekti. Para el değiştlriyor 2001 yılında dolar 1.200.000 TL'yi aşınca aklımız başımıza geldi ve neden böyle oluyor diye düşünmeye başladık. Piyasa koşulları; ama o koşulları belir- leyen etkeıılerin varlığına hiç bakmı- smanlı Imparatorluğu'nda, 17. yüzyıldan itibaren, kısa duraklamalar dı- şında, yıkılıncaya kadar 3-5 yılda bir kez devalüasyon yapılıyordu. Cumhuri- yet döneminde ise 1929'dan itibaren yaklaşık her 12 yılda bir kez devalü- ,* asyon yaşanmış ve hepsinin sonucunda, devalüasyona karar veren hükü- metler ya halk tarafından indirilmiş ya da darbelerle tasfiye edilmiştir. O Bolu Emniyet Müdürliiğü Kaçakçıhk ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi'ne bağlı ekipler, Bolu'da "Köylü Pazan"nda sebze, meyveve hayvansal ürünler sataıı köylü kadmlan j iiit ziyaretederek "YTCnin tanıtımınıyaptılar. Ekipler, kadınlan YTL'nin belirgin özellikleri TCtiTllll konusunda uyararak sahte para konusunda bilgilendirdiler. (Fotoğraf: AA) Polis yorduk. Birincisi Türkiye'de üretim ye- tersizdi. thracatımız, ithalatımızı karşı- lamıyordu. Hükümet, bütçeleri açık ve- riyor ve gereğinden fazla para bastın- yor, Merkez Bankası'ndan aldığı avans- ları piyasaya sürüyordu. Bu etkenlerpi- yasayı dalgalandırıyordu. Hükümet pa- ra politikasını Osmanlı 'dan kahna usul- lerle yönetiyordu. Başbakan Ecevit, Dünya Bankasi Baş- kan Yardımcısı Kemal Derviş'i çağıra- rak içinde bulunduğumuz buhranı an- lattı. Türk parasının değerini korumak üzere, Merkez Bankasi Başkanlığı gö- revini teklif etti. Derviş, yararlı olabil- mek için daha üst bir görevde olmak is- tiyordu. Uzun görüşmeler sonunda ge- niş yetkilerle donatılmış devlet bakanı olarak Mart 2001 'de göreve başladı. Bir ay içinde paranın hükümetçe iyi yöne- tilmemiş olduğunu fark ederek bir Pa- ra Politikası Kurulu oluşturulmasını Başbakan'a önerdi. Çetin görüşmeler so- nunda bu öneri kabul edilmezse göre- vi bırakacağını söylemesi üzerine, hazırlanan tasarı 25.04.2001 gü- nü 4651 sayılı kanun olarak kabul edildi. Bu kanun- la, hükümet para yö- netiminden elini çe- ^ \ "\ "i kiyordu. Merkez Bankasi Kanu- nu'na yeni bir 22/A maddesi ilave edilerek "Para Politi- kası Kurulu" oluşturuluyordu. Böy lece Türk parasının içeride ve dışa- nda değerinin korunması bu kurula ve- riliyordu. TBMM, anayasanın kendisı- ne verdiği para basma yetkisini bu ku- rula devrederek, senyoraj ve para yarat- ma konusundaki hükümranlık hakla- rından vazgeçiyordu. Osmanlı'dan miras Para Politikası Kurulu'nun, bilgiye, bi- lime ve akla dayalı kararları ile fiyat yüksehşleri yavaşlamış, Türk parasının değeri yeniden yükselmeye başlamıştır. Bugünkü değeri 1 360.000'lerde olan do- lar, 1.01.2005 'ten itibaren, Atatürk dö- neminde olduğu gibi yeniden 131 ku- ruş olarak karşımıza çıkıyor. Bütçe açıklannı kapatmak için para yaratma- nın fiyatları azdırdığını biz ancak 2001 yılında anlayabildık ve elimizi yüzyıl- larca yakan bu ateş topunu, bir kurula ; atarak ondan kurtulduk. Osmanlı Imparatorluğu'nda ilk büyük devalüasyon 1584'te yapılmıştı. Altın ve gümüş paranın içıne bakır kanştırarak değerini yüzde 70 oranında düşürmüş- lerdi. Tağşiş olarak anılan bu işlemle, enflasyon canavan zincirlerinden bo- şanmıştı. Bir daha bu canavan durdur- mak mümkün olamadı, süreklı olarak paranın ayan düşürüldü. Paranın ayan düşürüldükçe fıyatiaryeniden aruyor,is- yanlar çıkıyor, paranın değeri ile oyna- yanlar halk ve asker tarafından parça- lamyordu. Bu fecaate ve fiyat arüşları- na rağmen Osmanlı hükümeti hüküm- ranlık hakkını kııllanarak yeni para ya- ratnıa ve paranın ayannı düşürmeyi yı- kduicaya kadar sürdürmüştür. Osmanlı hükümetlerinın bu davra- nışları 300 yıldan fazla sürmüştü. Yö- netenler hıçbir zaman, para yönetim ku- rallarını, yaşadıkları çağa uygun olarak ögrenıp uygulayamadılar. Son kırk yı- lını, borcundan dolayı, malı işlerine, alacaklılar tarafından el konulmuş ola- rak geçıren Osmanlı devleti, borçtan kurtulamadan tarihe gömüldü. Onun iç karartıcı para yöne- tıminin uzun yaşantısını özetleyen ıki ekono- "* mi tarihçisınin düşün- celerini aktarmak ye- terli olacaktır. 1584 tağşişinden sonra akçe, hızla güç kaybetmeye başladı. 17 yy ya- nsına kadar birbirini izle- ' yen tağ- şişler ne- deni ile ak- çe piyasalar- dan çekilmeye başla- mış, yerini Avrupa pa- ralan alıyordu. Darp- haneler para basacak ma- den bulamakta zorlanıyordu Böylece 1640'tan itibaren Osmanlı darphanelerı kapatılmaya başlandı.(l) Osmanlı'dakı bu para boşluğunu gören Avrupalı kurnaz tüccarlar kalp paralar bastırarak Osmanlı piyasasına sürmeye başlamışlardı. Sikkelerın değeri hem Latince ve hem de Arapça olarak yazı- lıyordu. Ama ne var ki Arapça olarak belirtılen değerler, Latince olanlardan da- ha yüksekti. Bu kalp sikkelenn, Avru- pa'da tedavül etmemesı için üzerlenne Latince: Per totam Assıan evrrens (Tüm Asya'da geçerlıdir) kaydı bulunuyordu. Amaçları Osmanlı ülkesindekı okurya- zar olmayan tüccarları kandırmaktı. Yüzlerce gemi ile taşınan ve toplam hacmi 200 milyon parçanın üzerinde olduğu tahmin edilen bu sikke tıcaretin- den Avrupalı tüccarların sağladığı brüt gelir, yaklaşık 10 milyon adet Ispanyol, 8 milyon Venedık altın dükası olarak tah- min edilmektedir.(2) Bu kalpazanlık olayını, Osmanlı Im- paratorluğu üzerine çok tanınan yapıt- ları bulunan, en azından yanm düzine Avrupalı gezgin ayrıntılı olarak anlatır. Tarihçı Paul Rycaut; Türklerin bu basit kalpazanhk olayın içyüzünü anla- yacak zekâlan olmadığından yakınıyor- du. J.B. Tavernier, 1656 ile 1659 yılla- n arasında Osmanlı gümrüklcrinden ge- çen sikkelerın toplam miktarlannı 180 milyon adet olarak tahmin etmektedir. Ayrıca gümrüklere rüşvet verılerek Os- manlı topraklarına sokulduğu ve diğer bir tahmine göre bu dönemde kalp sik- kelerle dolu 22 geminin İzmır lımanı- na sikke getirdıği de kayıtlıydı. 12 yılda bir devalüasyon 20 yıldan fazla süren bu dönem bo- yunca, tarihin bu en büyük kalpazanlı- ğına Fransız, ltalyan vc Hollandalı tüc- carların, dışı çok ince bir gümüşle kap- lı bakır sikkelerı Osmanlı ülkesinde kor- kusuzca sürmelerinı, C. Chardin, skan- dal boyutlara varan bu kalpa/aıılığı, Av- rupalı tüccarların utanma/Jığı ile de- ğerlcndirmektedir. Osmanlı'da, 17. yüz- yıldan itibaren, kısa duraklamalar dı- şında, yıkılıncaya kadar 3-5 yılda bir kez devalüasyon yapılıyordu. Cumhu- riyet döneminde ise 1929'dan itibaren yakJaşık her 12 yılda bir kez, devalüas- yon yaşanmış ve hepsinin sonucunda, devalüasyona karar veren hükümetler tas- fiye edilmiştir. Seksen yıl boyunca, do- lar karşısında değer kaybeden Türk Li- rası, bugün yeniden değerlenerek; bir do- lar, başlangıçta olduğu gibi yeniden 131 kuruş olarak görünmeye başlamıştır. Para Politikası Kurulu'nun bu başansı- nı tüccarlanmızın ihracatla destekleme- sı gerekıyor. thracatçılanmızuı da, sa- nayicılerımiz tarafından üreterek destek- lenmesinın gerektıği gibi. Notlar: (l \v 2) Prof. Dr. Şe\'ket Pamuk, Osmanlı tmparatorluğu 'nda Paranın Ta- nhi, Tarih Vakfı Yıırt Yaymları, 1999 Finansal Hizmetler Yasa Tasansı gözetim-denetim hükümleri yeniden düzenlendi IMF'nin deneme tahtası Türkiye-2- Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuru- lu tarafından şu sıralarda Bankalar Kanu- nu'nun yerine geçmek üzere Finansal Hiz- metler Kanunu adıyla hazırlanan yasa taslağı hü- kümete gönderilmiş durumda. Finansal Hizmetler Kanun Tasansı, IMF ile şubat ayında imzalanması beklenen yeni stand-by anlaşmasının üç ön şartın- dan birisi. Cumhuriyet, Finansal Hizmetler Kanun Tasansı'nda yer alaıı "denetim-gözetim" ile ılgili bu düzenlemeyi, geçmişte Bankacılık Kanunu'nun ha- zırlaıunasında ve uygulanmasında aktif olarak yer almış uzmanlar ile tartıştı. faslağın kamuoyuna yansıyan tartışma konularından biri, yerinde dene- timin BDDK'nin hangi görevlileri tarafından yapı- labileceğidir. IMF'nin, kurumun uzman personeli- ne yerinde denetim yetkisi verilmesi isteminde ıs- rarlı olduğu anlaşılmaktadır. Kurıun, kendisi açısın- dan, sorunıı, gerekirse uzman personelin de banka- lar ycminli murakıplan yanında yerinde denetim yap- masına olanak veren bir hükmü taslağa yerleştire- rek topu hükümetc atmak suretiyle çözmiiş göriin- mektedir. Başbakan Yardımcısı AbdüllatifŞener, u/- man personelin de yerinde denetim yapabileceği açık- laması ile IMF istemi yönüııdc düzenleme yapıla- cağının işaretini vcrmiştir. Usta-çırak ilişkisi içerisınde eğitim gören bir meslek olan bankalar yemınlı murakıplığında da- ha kıdemli olanlar, öğrendikleri bilgileri sonra ge- lenlere aktarmakta ve denetlcnen teşebbüste fiilen göstererek onları eğitmektedirler. Uygulamalı bir öğretim söz konusudur. Geçmişte yaşanan olaylar yerinde denetimin eksiklerinı ortaya koymuştur. Araştırılması gereken husus ötedcn beri edinilen bil- 195O'Lİ YILLARIN SONLAR1NDAN İTİBAREN KULLANILDI Yerinde denetim yöntemi ANKARA (ANKA) -Diınyadakı çoğu denetim mercıi gibi BDDK de bankaları denetlemede iki yöntem kullanmaktadır. Bunlardan bırisı bankalar yemınli murakıplan tarafından bin dokuz yüz ellili yıllann sonlanndan itibaren uygulanan yerinde denetimdir. Defter, kayıt ve belgeleri bankanın merkez ve şubelerinde yerinde görerek yetkililerden tamamlayıcı bilgiler isteyerek yapılan bir denetimdir. Seksenli yıllann ortalanndan itibaren bankalann muhasebe planında tekdüzelik gi ve deneyimın sonraki meslek mensuplarına ye- terınce aktarılıp aktanlamadığıdır. Üst yöneticiler, geçmişte bu mesleğin gelişmesi ve işlevlerini sağ- lıklı bir biçimde yerine getirmesi ıçın yeterli çaba göstennemış, bir dönem ıktıdarlan en a/ından bu mesleğin önemını yeterınce kavrayamamış ve de- netımden rahatsız olmuşlardır. Soyut rakamların riski Yalnızca soyut rakamlara dayanan inceleme ya- parak sağlıklı sonuçlara ulaşmaya çalışmak büyük risk taşımaktadır. Gözetim personeline "yerinde de- netim olanağı verilerek" bu risk bertaraf edilmeye çalışıldığında ise ıkili bir denetim yapısı oluşturma- nın sakıncalan ortaya çıkmaktadır. Gözetimi dene- yaklaşımına gıdılmek suretiyle karşılaştınlabilir mali tablo ve cetveller oluşrurulmaya başlanmasıyla yennde denetime giderek bir de gözetim suretiyle denetim eklenmıştir. Söz konusu yöntemde, belirli aralıklarla ıstenen mali tablolar üzerinden çeşıtlı oranlar da çıkarılmak suretiyle yapılan analızler kullanılmaktadır. Bilgisayar teknolojisi, gözetim yoluyla yapılan denetimin gelışmesınde önemli bir rol oynamışsa da gözetim yerinde denetımı tamamlayıcı karakterini korumaktadır. J tim kurumunun merkezinden yapmak ve ihtıyaç duyulduğunda denetlenen birimde yerinde ıncele- meye gitmek yine de yerinde denetimin üstünlük- lerini sağlayacak gıbı değildir. Unutulmaması ge- reken bir nokta da şudur. Alınmış risk geçmışe ait birkavramdır; mali tablolar stokverilerdir Bunlar- la ılgılı sonuçlan bulup çıkarmak ise bugüne ve ge- leceğe aıt bir olgudur. Riskle denetim arasındakı bu zaman çelişkısı sorun yaratması kaçınılmaz oldu- ğundan hedef, eldekı verilerle bu çelişkiyi en aza indirebilmek olmalıdır. Enron olayı, en gelişmiş ülkelerde dahi mali tab- lolar yoluyla denetim ya da risk denetimi konusun- da eksiklikler olabildiğini ortaya koymaktadır. De- netimi kinı yaparsa yapsın, çağın olanaklannı en iyi biçimde kullanabilen, bilgi, beceri ve etik düzeyi yüksek, içinde özdenetim sağlamış yeterli sayıda yet- kin uzmanın istihdam edilmesı önem taşımaktadır Denetim hukukunun eksıksız bir biçimde düzenlen- miş olması da mutlak surette zonınludur. Türkı- ye'de bu işlerin 1994-1999 arasında hükümleri Anayasa Mahkemesı tarafından ıptal edilmış kanun hükmünde kararname ile götürüldüğü unutulmama- lıdır. Bir diğer nokta da kamu açıklarınm banka sis- teminin sağladığı sıcak para ile banka sıstemi va- sıtasıyla finanse edilmesinin bir hükümet politika- sı olduğu, bunun da sıstem için ınanılmaz riskler yarattığıdır. fasanda yer alacağı ifade edilen, "gözetim pcr- sonelineyerinde denetim yetkisiverilmesi" ile biran- lamdayeni bir yeminlı murakıplar grubu oluşturul- ması amaçlanmış olmaktadır Önceki denetçi gru- bunu kaldırmadan böyle bir yola gitmenin sakın- calan hiç düşünülmemışe benzemektedir. Akla ta- kılan ikinci soru, geçmişte yapılan sayısız stand-by düzenlemesınde bankacılık sektöründe, gözetim sistemıne ve onu uygulayacak personele hemen hiç önem verilmemişkcn şımdiki dayatmanın nedenı- nın kaynaklarıdır. İJlkemız bir deneme tahtası ye- rine mı kullanılmaktadır'' Bu düzenlemeyi isteyen uluslararası kuruluş u/manlannın geçmişte göreme- dıkleri eksiklıkleri şimdi ortaya çıkardıklannı ileri sürmek, daha önce başka konulardaki eksiklıkleri de göremedikleri şüphesinı berabennde getirir. Yok- sa yetersizliği açıkça görülen taslak üzerinde olabilecek tartışmaları önleyerek, kamuoyunu meş- gul ederek taslağın diğer hükümlerinı gözden kaçır- mak amacıyla mı bu yola başvurulmuştur BİTTİ sorunsuz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yeni Türk Lirası'na (YTL) bilişim sisteminin dönüşümü başanyla tamamlanırken; halkın 1 Ocak 2005'in ilk saatlerinde bankamatiklere yöneleceğine ilişkin kaygılar da yersiz çıktı. Hafta sonunda bankamatiklerden çekilen para tutarının beklentilerin çok gerisinde kaldığı öğrenildi. Merkez Bankasi yetkililerinden edinilen bilgiye göre bilişim sistemlerinin YTL'ye dönüşümü başanyla tamamlandı. Şu ana kadar YTL'ye dönüşüm açısından herhangi bir sıkıntı yaşanmadığına dikkat çeken yetkililer, bundan sonra halkı bilgilcndirmeye dönük YTL tanıtım kampanyasının süreceğine dikkat çekti. Buna göre şubat ayı sonuna kadar YTL'nin kullanımına dönük olarak konferans, panel ve programlar yapılacak. Kampanyanın şubat ayı sonrasına uzatılıp uzatılmayacağına ise halkın davranışlarına göre karar verilecek. Buna göre özellikle kırsal kesimde sıkıntılar yaşandığı fark edilirse kampanyanın bir süre daha u/atüması gündeme gelecek. Yetkililer, "Korkulan obnadı, bankamatiklerden çekilen para tutarı sınırlı kaldı. En zor bölüm atlatıldı. Bundan sonrası, halkın parayı kullanmayı öğrenmesi üzerine kurulu olacak" dedi. 'YTL'YE GEÇt$ BAŞARILI' Borsada işlem tamam STANBUL (AA) - Yeni Türk Lirası'na geçişten sonra ilk ışlem günü olması nedeniyle dün gözlenn çevrildiği tstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda Yeni Türk Lirası'na geçiş sorun- suz gerçekleşti. Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Bırliği (TSPAKB) Başkanı Müslüm Demirbilek, YTL'ye geçiş ko- i nusunda borsanın yaptığı hazırlıkla- rın başanyla tamamlandığını söyle- di. Yeni döneme hazırhk için testler yapıldığını anımsatan Demirbilek, "Yılbaşı sabahını bile aracı kuruluşlar bu çalışmalarla geçirdi. Bu (dün) sabah bakıku- ğında borsa sorunsuz açıldı. Her şey normal gö- züküyor" dedi.Yeni fiyatlara alışılmaya çalışıl- dığını ıfade eden Demirbilek, "Endekslerimiz yine aynı rakamlarla tenısil ediüyor. Sadece Hvatlar kuruşlu gözüküyor. Onun dışında çok yenüik yok. Borsada sorunsuz şekilde YTL'ye geçiş yapıldı" diye konuştu. TEKNİK SERVtSLER YOÖUN Yazarkasalarda V sıkıntısı A DANA (AA) - Yeni yılda kullanılmaya başlayan YTL, ilk işgününde yazarkasa teknik servıslerınde yoğunluk yaşanmasına neden oldu. Kasalarını YTL'ye ayarlamakta zorluk çeken esnaf, ilk müşterılerın gelmesinin ardından teknik servısleri aramaya başladı. Profilo Elektronik Servıs Adana Bölge Müdürü Şenol Yenilmez, kasaların YTL'ye uyumlu olduğunu, ancak bu kapsamda hızmet verebılmesi için gereklı bırkaç ışlemın sırasıyla yapılması gerektığıni söyledi. YTL'lı ilk işgününde benzer bir yoğunluk yaşanabileceğını tahmin ettiklerini ve tüm personelı bu yönde hazırladıklarını kaydeden Yenilmez, "Sabahın erken saatlerinden itibaren telefonlarımız hiç susmadı. Müşterilerimiz ayaılamalan yapmakta bazı güçlükler yaşıyorlar. Ayrıca el ahşkanhğından yaşanan zorluklar da var" dedi. SİSTEMLERİN UYUMU TAMAM Visa 150 ülkede ayarlamayaptı ' STANBUL (AA) - Vısa Türkiye Genel Müdürü Berna Ülman, 150 ülkedeki Visa sistemlerinin de Yeni Türk Lirası ile uyumlu hale getirildiğini bildirdi. Ülman, YTL'ye geçiş sürecinde herhangi bir sorunla karşılaşmadıklarını belırterek, "Zaten Vısa olarak geçen 10 yıl içerisinde sistemde 16 yeni para birimine geçişj başanyla gerçekleştirmiş bir fırmayız. Dolayısıyla YTL'ye geçişte de olumlıı bir deneyim yaşadık" dedi. Ülman, Visa'nın yurtdışındaki sistemlerinin de YTL ile uyumlu hale getirildiğini kaydederek, "Türkiye'de 25 üye bankanuz, 28 milyon Visa kartı, 800 bin kabul noktası var. Bıınlann yanı sıra Visa'nın yaptığı sisteııı değişikliği yaklaşık 150 ülkede Türk kart kullanıcısının kartını aynı gönül rahatlığı ile kullanabilmesine yönelik bir çalışmaydı. Visa sistemleri YTL ile uyumlu hale getirildi" dedi. 1754
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear