29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA -i CUMHURİYET 4 OCAK 2005 SALI 14 J \ . U 1 _ J J . LJ t\ kultur(â)cumhuriyet.com.tr TİYATRO DÜNYASINDAN DtKMEN GÜRÜN HMye-iMahmudBetteddinMehmet Akan'ın 1980'deyazdı- ğı ve Ankara Sanat Tiyatrosu'nda (AST) sahneye koyduğu 'Hikâye-i Mahmud Bedreddin' o yıl sanatçı- ya ve ekip arkadaşlarına IsmetKün- tay, Ulvi Uraz, Ankara Sanat Kuru- mıı, Milliyet Sanat Dergisi Ödülle- rini kazandırmıştı. Bugün de, 24 yıl aradan sonra, Istanbul Devlet Tiyat- rosu'nda seyirciyle bir kez daha bu- luşuyor 'Bedreddin'. Yüzyıllar son- ra, hâlâ söyleyecek sözii olan bir halk kahramanı... Mehmet Akan, Bedreddin'in yaşam öyküsünden yola çıkarak insanın değişebilirliği üzerine bir oyun yazmak istediğini belirtirken bu aydın kişinin insan yönünü ve bilgeliğini, değişebilirli- ğini ön planda ele alıyor. Bu açıdan bakıldığında da 15. yüzyılda Os- manlı Devleti içinde yaşanan siya- sal çatışmaları irdelemekten çok, 'insan' malzemesi üzerinde duruyor. Bilinç ve bilinçsizlik, cehalet ve bil- gelik arasındaki çelişki etrafında do- laşıyor. Bağnazlığa karşı duruş Çocukluğundan başlayarak çok iyi yetiştirilen Simavna Kadısı Oğ- lu Şeyh Bedreddin, belli bir düze- ye eriştikten sonra, kendı deyişiy- le, "unıman içre olup ununanı bil- meyen" insancıklardan, daha doğ- rusu onlan gördükçe "cehalet um- manuıda boğulnıaktan" kaçarken Kahire'de karşısına çıkan bilgin Hüseyin Ahlati'den şu gerçeği öğ- renir: "Bitiptükenmeyecektekbil- gi insanda ve yaşamdadır." Bu ba- kış, Mehmet Akan'ın, "engin hu- kuk bilgini" olarak nitelendirilen Bedreddin'i ele alışındaki temel hareketnoktalarındanbiridir. Oyun, iki düzlemde gelişir. Önce, Bedred- din'in bilgi peşinde koşuşu ve ar- dından da genç adamın bilinçlen- me süreci üzerinde durulur. Bilgi sahibi olmak ve bilinclenmek iki farklı açılımdır ve buluştukları nokta (eğer buluşma gerçekleşir- se) körlükten görmeye geçiş nok- • Mehmet Akan halk edebiyatımızdan yola çıkarak bir tiyatro diline varma çabalarını yıllardır sürdüren sanatçılanmızdan biri. 'Bedreddin'i sahneye taşırken de yine bu çizgisinden sapmadığı ve bir tarz arama uğraşı içinde geleneksel halk oyunları motiflerine yeni anlamlar yüklemiş olduğu gözlemleniyor. tasıdır. Bedreddin'de bu geçiş ger- çekleşir. Mariye-Bedreddin sah- nesi işte bu uyanışı simgeler. Ay- nı zamanda Bedreddin'in yaşa- mında tasavvuf düşüncesine uza- nan yoldur da. Tarihsel açıdan bakıldığında, yu- karıda da kısaca değinildi, sosyal bunalımlann yaşandığı bir dönem- dir söz konusu zaman dilimi. Çe- tin Yetkin'in 'Türk Halk Hareket- leri ve Devrimler' kitabında belirt- tığı gıbi, 1420'de Serez'de Mehmet Çelebi tarafından idam edilen Şeyh Bedreddin'in düşünce çizgisinde öne çıkan en önemli yön "halk kit- lelerinin büyük bir sefalet ve sıkın- tı içinde bulunmuş oldukları" ger- çeğidir. Yine Yetkin'in altını çiz- diği bir husus da Bedreddin' in ma- teryalist anlayışının çağına göre çok ileri olduğudur(Yetkin: 133). Mehmet Akan da yaptığı çeşitli araştırmalar ışığında bu hususa dikkat çekmiş ve bunu, oyununda, metnin ötesinde, geleneksel kültü- rümüzün görsel unsurlarına yeni boyutlar katarak gerçekleştirmiş- tir. Yeni anlamlar Mehmet Akan, halk edebiyatın- dan yola çıkarak yeni bir tiyatro di- line varma çabalarını yıllardır sür- düren sanatçılanmızdan biri. 'Bed- reddin'i sahneye taşırken de yine bu çizgisinden sapmadığı ve bir tarz arama uğraşı içinde gelenek- sel halk oyunları motiflerine yeni anlamlar yüklemiş olduğu göz- lemleniyor. Akan, burada, ritüel- lerden ve halk oyunlanndan yola çıkarak çağdaş bir dans oluşrur- ma yoluna yöneliyor. Bu bağlam- da, oyunda üzerinde durulması ge- reken nokta dansın, estetik birun- sur olarak değil, bir tiyatro öğesi olarak ele alınması ve dıyalog ör- güsü içine yerleştirilmesidir. Alev Akçın'ın bu konuda dengeyi sağ- layan dans düzeni ve semah gru- bunun dansları da ayrıca dikkat çekicidir. Aynı şey, Timur Selçuk tarafından gerçekleştirilen müzik çalışmaları için de söylenebilir. Oyun çıkarma Mehmet Akan'ın Anadolu ritü- ellerinden yola çıkması bu alanda- ki zenginliğimizin bir uzantısı. 'Ön Oyun' tüm oyuncuların yer aldı- ğı ve yapıtın karakteristiğinı oluş- turan'oyun çıkarma' sürecine dik- kat çeken bir bölümdür. Temelin- de insan, olgun insan düşüncesi- nin yattığı bir cem ayini hazırlığı da gözlemlenir burada. Söz konu- su yapı oyunun tümüne yayılır. Za- man zaman beyaz giysileri içinde kızlar ve erkekler semah oynarlar. Metin Deniz,Ali Cem Köroğlu'nun mekân tasarımında giysilerde ol- duğu gibi yine beyaz bir yalınhk hâkimdir. Yüksekduvarlarve üze- rinde yanan mumlar seyirciyi salt görsel değil, düşünsel olarak da oyunun içine çekmek amacını gü- der. Oyun içinde oyunlar, mekân içinde oluşturulan mekânlar, kâh bir ata kâh bir kalkana dönüşen aksesuvarlar seyirlik oyun üslubu- na göndermelerdir. Ozanlar (Ercü- ment Serpil, Ece Okay) anlatıla- rıyla ya da karşılıklı atışmalarıyla oyunu başlatır ve aynı dinamizm- le sürdurürler. Oyuna girişler, oyun- dan çıkışlar, anlatılar, seyirlikler bir kez daha "aydın, bilim adamı sorumluluğu" çerçevesinde sor- gulamalan dile getirir. Hakan Vanlı Bedreddin'de onun rutkularını, yaşadığı değişimleri, karşı duruşunu abartıya kaçmayan bir yorumla verirken özellikle Can- berk Uçucu (Müeyyed), Simay Kü- çük (Angeliki/Melek), Mahmut Gökgöz (Israil), Arif Erkin Güzel- beyoğlu (Hüseyin Ahlati) ve Se- rap Eyüboğlu (Mariye) genç bil- genin ilişkiler ağında öne çıkan isimler olarak belirlenir. Necati Tosuner'in birbiriyle ilintili olan son iki romanı Neden Kitap'tan çıkıyor Aranan yayıncı bulundu • Kitaplara konulan pahalı fiyatlardan şikâyetçi usta yazar, çünkü yüksek fiyatın, satılacak kitabı da sattırmadığı görüşünde. "Telif ücretimi alıyorum" diyen Tosuner, kitaplarının satılmasmı istiyor. Eski insani ilişkilerin kalmadığma değinen Necati Tosuner, geleceğe dönük bir ilan verdiğini, fakat geçmişe de dokundurduğunu söyledi. NENA ÇALİDİS Her şey CumhuriyetKitap'ta çıkan "Necati Tosuner yayınevi anyor" ila- nıyla başladı. Usta yazar Tosuner, ki- taplarını basacak bir yayınevi arıyor- du, sonunda da buldu: 'Neden Kitap'. Yayınevi ile yazar arasında yapılan gö- rüşmeler sonucunda yazarın bütün ya- pıtlarının yeniden basılması konusun- da anlaşmaya varıldı. "Ben 60 yaşındayım, 40 yıldır yazı- yorum, iyi kötü ad sahibi oldum. Ki- tap yazmış olmak bile yazara yetebilir, ama o kitaplardan emekli oldum. Emek- li olduktan sonra 8 yıl geçti ve beşinci kitabımı yazıyorum. İki önemli ödül; Haldun Taner ve Sait Faik Hikâye Ar- mağam'na değcr görüldüm. Bunlar bir yazara yeter... Artık edebiyattan para kazanmak lazım, emekli maaşı- nun üstüne para lazun" diyor Tosuner. Pahalı fiyatlardan şlkâyetçl Kitaplara konulan pahalı fiyatlar- dan şikâyetçi usta yazar, çünkü yük- sek fiyatın, satılacak kitabı da sattır- madığı görüşünde. "Telif ücretimi alıyorum" diyen To- suner, kitaplarının satılmasmı istiyor. Eski insani ilişkilerin kalmadığma de- ğinen Necati Tosuner, geleceğe dönük bir ilan verdiğini, fakat geçmişe de dokundurduğunu söyledi. Necati Tosuner, yayınevinin en bü- yük sermayesinin yazar olduğunu be- lirtiyor. İlan çıktıktan sonra farklı ya- yınevleri tarafından arandığını söyle- yen yazar, amacının bir yayınevine NÂZ1M HİKMET KÜLTÜR MERKEZİ Müziğin ustaları bir arada transfer olup para almak olmadığı- nı, kitabının bası- lıp kendisine in- san gibi davranıl- masını istediğini belirtti. 100 sayfalık kitaplara 12 milyon fi- yat konulduğunu ekleyen Necati To- suner, "Ben o yazarlardan olmak iste- miyorum, o yazarlara da üzülüyorum" diyor. Kitabın fiyatının ucuzlamasıyla içi- nin ucuzlamayacağını belirten Tosu- ner, "Ben alacağım teliften, yayınevi ise kâr marjından ödün vererek daha önce yayımlanmış olan iki romammı ucuz fiyata basmaya karar verdik" de- di. Blrblrlyle lllntlll Ikl roman Neden Kitap Editörü Ece Özbaş da şunları söyledi: "Cumhuriyet Kitap Eki'nde ilanı gördükten sonra Necati To- suner'e faks çekerek kendimizi anlat- Nccati Tosuner. tık. Necati Bey bizi aradı, yaptığımız görüşmelerden sonra yayınevimizin sa- hibi ve genel müdürü Necati Güç' le ta- nışarak sözleşnıe imzalacü. Yaymevi ola- rak yerli edebiyatta yer edinmeye çalı- şıyoruz, bunun ilk adımını da Necati Tosuner'le atük." Özbaş, Necati Tosuner'in daha ön- ce başka yayınevinlerinden çıkan kitap- larının fiyatlarının edebiyatseverler için zorlayıcı olduğunu belirtti: "İnce- cik bir kitaba 15 milyon fiyat konulun- ca okurzorlanıyor. Necati Tosuner okun- sun, hak ettiği gibi tanınsın, okurlar ki- taplannı rahatça saün alsınlar istiyoruz. 'Yalnızlıktan Devren Kiralık' ve 'Ba- na Sen Söyle' adlı ilk iki roman birbir- leriyle ilintili. İkisinin özelliği şu; han- gisinden başlarsanız başlayın, olaydan kopmayıp keyif alıyorsunuz." 4 Kültiir Servisi - Ocak ayından itibarcn müzik dünyasının önde gelen isimleri, uygulamalı ve kuramsal derslerledene- yimlerini Nâzım Hikmet Kültür Merkezi'nde mü- zikseverlerle paylaşacak. Ocak ayının konuklan Akın Eldes, Erol Parlak, Şebnem Ünal. Ocak ayın- dan itibaren 4-8 derslik kısa çalışmalar halınde yü- rütülecek 'Ustalarıyla VVorkshop' çalışmasında, çalgılann çalınış özellik- lennden farklı tarz ve üs- luplara kadar birçok konu üzerinde tartışılacak. 4 Ocak'ta Şebnem Ünal ile 'Bu SesBenim mi?', 15 Ocak'ta Erol Pariak ile bağlama, 20 Ocak'ta ise Akın Eldes ile gitar çalış- maları başlayacak. Müzik, sınema, edebi- yat, plastik sanatlar, fotoğ- raf ve tiyatro gibi değişik sanat dallannda usta isım- lerle gençleri bir araya getirmeyi hedefleyen Nâ- zım Hikmet Kültür Mer- kezi, yeni üretimlere de alan açıyor. Bu kapsamda 15 Ocak'ta Gnıp Kızılırmak, 22 Ocak'ta Sabahat Ak- kiraz. 29 Ocak'ta ise Ta- ner Ongür, Vedat Sak- nıan, Enıin İgüs ve Sab- ri Kuşkonmaz'ın konuş- macı olarak katılacakla- rı 'Telif Haklan mı, İn- san Haklaıı mı?' paneli yapılacak. (0 216 414 2219) Kıığuhı^danyansmıalar Kültür Servisi - Family Finans desteğındeki 'Musta- fa Yılmaz - Anadolu Yansımalan' başlıklı fotoğraf ser- gisi Ankara Zıraat Bankası Kuğulu Sanat Galerısi'nde 18 Ocak gününe kadar görülebilecek. ilk kez 2003 Ce- bit Fuan'nda sergilenen ve yaklaşık 30.000 kışi tarafın- dan ziyaret edilen fotoğraf sergisi Safranbolu ve Sam- sun'dan sonra bu kez de Ankara'da açılıyor. 6 yıldır fo- toğraf sanatı ile ilgilenen sanatçının son çalışması 'Dört Mevsim Hasankeyf' ise 2005 yılının ortalarında sanat- severlerle buluşacak. tlk kişisel sergisini Konya'da 'Ha- yattan Manzaralar' adıyla açan sanatçı, çeşitli illerde çok sayıda kişisel fotoğraf sergilerine ve karma sergile- re katıldı. Ulusal yanşmalarda birçok ödüle değer gö- rülen Yılmaz, Fototrek adlı fotoğraf topluluğunun da üyesi. (0 212 393 16 00) YAZI ODASI SELİM İLERİ Denizîn Çağınışı (1) Kimbilir kaçıncı kez Denizin Çağınşı'm oku- yorum. Bu romanı sık sık okurum. Şu sayfasın- da, bu sayfasında, hep yeni şeyler söyler bana. Denizin Çağırışı, Kemal Bilbaşar'ın ilk roma- nı. 1943 yılında yayımlanmış. Uzun süre kimse- lerin dikkatini çekmemiş. Yıllar sonra, AhmetOk- tay'la Fethi Naci eseri değerlendiren incelikli ya- zılar yazdılar. Ben, her fırsatta, Denizin Çağırı- ş/'ndan söz açmaya çalıştım. Fakat hepsi o ka- dar. Romanda, taşra gelenek ve göreneğinin, in- san teki üzerindeki etkileri, yoğun birikimi irde- lenir. Adeta saltanatını ilan etmiş kirli birtortu söz konusudur. Romanın kahramanı öfke ve isyanla söylenir: "An o ilçe, o küçük kasaba, beni böylesine zavallı yapan orası değil miydi? Belki mayam- da bozukluk vardı. Belki de ben gerçekten has- ta yaratılmış bir adamdım. Ama hiç kuşkusuz beni hasta ve zavallı yapmakta o kasabanın bü- yük günahı vardı. Düşündükçe, yalnız benim de- ğil, oraya gelen hükümet doktorunun da, sav- cının da, jandarma komutanının da az zaman sonra kabuk bağladıklarını ve bu kabuk içinde gizli bir derdin yumağını sardıklarını hatırlıyo- rum. Demek kasaba da suçluydu. Onun yıkık kalesinin dişleri arasında çok insanın yaşama hevesleri törpülenmişti." Denizin Çağırışı, bir kasaba öğretmeninin bü- yük kenrteki ruh sarsıntılarını, sonu ölüme va- racak bireysel serüvenini yansıtır. Issız, akşam- ları ölgün kasabadan sonra, büyük kent, ışıklı ve sereserpe yaşamalı Izmir'dir. Kasaba öğretmeni Izmir'e alabildiğine tekdü- zebiryaşantıdankurtulmakumuduylagelir. Bu- na, biraz da, kasaba doktorunun tavsiyesi üze- rine karar vermiştir. Kapalı iktisada dayalı çevresinde biriktirme fırsatı bulduğu küçük sermayesini, bir yaz tati- linde, gönlünce ve pervasızca harcayacaktır. O, "bir efendi"6\r. Gelgelelim bu efendi, daha ilk adımda, büyük kentin vurdumduymazlığıyla, kayıtsızlığıyla bu- run buruna gelir. Büyük kent, hayat dolu Izmir, onu 'küçümsemektedir'. Bütün yıkılışlar arka arkaya sökün eder. Aşksız, arkadaşsız, yapayalnız, gönlü kavruk bir insani bekleyen, -ister gerçek anlamıyla, is- tersimgesel anlamıyla- intihardan başka neola- bilir? Deniz boyuna çağırır... Kaçılmış, terk edildiği düşlenmiş kasabanın dünyası, toplumsal panoraması pek yansıtıl- masa da, bir iki önemli ayrıntı, gözlem, her şe- yin tekdüzeliğe açıldığını, insanın orada, o or- tamda karardıkça kararacağını dile getirir. Beş yıllık öğretmen, hemen hep aynı şeyleri yaşamıştır. Günler birbirinin hep aynıdır. Mev- simler bile birbirlerine benzer. Kuşaktan kuşa- ğa, hayatlar hep aynıdır. Zaman donmuşçası- na duruktur. Oysa öğretmen kasabaya gelirken sayısız ül- küyü barındırmıştır: "Ya benim programlarım? Hey zavallı proje- ler! Beyaz Zambaklar Memleketi benim kasa- bamı kıskanacaktı. Ve bu üstünlük benim ese- rim olacaktı. Okulun yıkık duvarına bir taş koy- duramayan zavallı tüysüz delikanlının mumdan cenneti, mumya suratlı millieğitim memurunun ve topal kaymakamın uğursuz ellerinde nasıl da eriyivermişti. Onlara her başvuruşumda sorum- luluk, tahsisat ve 'çizmeden yukarısı' karşıma dikiliyordu!" Kemal Bilbaşar, kasabanın dünyasını betim- lerken, toplumbilimcilerin de yararlanabileceği birdil kullanmıştır. Sözcüklerindehep 'baskı'yö- netimlerinin tedirgin edıci çağrışımları duyum- sanır. Görünmeyenyetkeler, kasabada yaşaya- nı kıskıvrak bağlamıştır. Bir yandan da, ülkülerin, kırık umutların co- şumları uçuşup durmakta; baskıyla özgürleşme nayali amansızca çatışmaktadır. Hayal daimaye- nik düşer. öneriler: Kitap/Gâvur Izmir Güzel Izmir, Tarık Dursun K., Dünya Kitapları, 2004. (Izmir'i gerçek birdil us- tasından okumak istiyorsanız!) Türk şainleri Romanya'da • Kültür Servisi - Romanya Yazarlar Birliği (RYB) ile Türkıye Yayıncılar Sendikası arasında 2 yıl önce imzalanan işbirliği anlaşması çerçevesinde Bükreş'e giden şair Mehrizat ve Hüseyin Haydar 11-15 Aralık tarihleri arasında Romanya'nın önde gelen şair ve yazarlanyla, değişik etkinliklerde birlikte oldular. Aynı anlaşma kapsamında, Romen yazar ve şairler Temmuz- Kasım 2004 tarihlerinde Istanbul'a gelmişlerdi. Şairlerimız için başkent Bükreş ve Craiova kentlerinde düzenlenen toplantılarda Türkçe ve Romence şiirler okundu. Romen Ulusal Televızyonu ve Radyosu'nun yaptığı söyleşilerde Türk ve Romen edebiyatlannın özellikleri dile getirildi. Hüseyin Haydar ve Mehrizat, Romanya'nın en eski edebıyat dergilerinden 'Ramuri'nin 100. kuruluş kutlamalanna da katıldılar. Ramuri'de yayımlanmak üzere şairlerimizden çevirıler yapıldı. Romen ve Türk yazarları arasında kültürel ilişkiler kurulması amaçlanan gezide Bükreş, Craiova, Orşova, Severin gıbi Romanya'nın önemli kent ve bölgelerinde müzeler, sanat galerileri, tiyatro binalan, saraylar ve Romen Yazarlar Bırliği'nin şubeleri ziyaret edildi. Oscar adayları • LONDRA(BBC)- En İyi Film' Oscan için 267 film oylanıyor, ancak bunların yalnızca 5 tanesi aday olabilecek bu dal için. The Academy of Motion r j icture, Arts and Sciences ilk oylama kâğıtlarını yolladı. Aday gösterilmesi beklenen filmler arasında 'The Aviator', 'Million Dollar Baby' ve 'Sideways' dc var. Aday filmlerin kesin listesi 25 Ocak'ta açıklanacak. Aday gösterilecek olan filmlerin 31 Aralık'tan önce halka açık bir salonda en az yedi gün gösterilmiş olması gerekiyor. Tasarım mühendisi Takuo Mıyagishıına'ya da 12 Şubat'taki 'Scientific and Technıcal Awards Dinner/Bilim ve Tckııoloji Ödülleri' yemeğinde 'Sinema sanatına teknolojik katkılan için' '18. SawyerÖdülü' sunulacak. „,
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear