22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 OCAK 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Rüzgâmn getirdikleri Vadi Çiçekli, şiirini "üşüyenler için" ya- zarken dizelerine eldiven takmamıştı: "ken- diliğinden gelip giden düşünceler/ hangi kelimelere konacağını bilemezken I o sa- at nerede durulacak kestirilemiyorI akıl ve- recek bir okul da bulunamıyorsa I herkes kendi bildiği gibi üşüyecektir." "Kaçış"ı da yazarken, kaçmamıştı hiç ken- dinden: "şüphen olmasın, istediğin için I isteğine göre yaratılan gelir önüne I ve sen okuyucu I şiirsever dostum benim I sen de kaçarsın ondan ladını ne koyarsan koyl is- tediğin için bitirdiğindir aslında aşk I asır- larca süren bu hesaplaşma kendimizledir." Vadi Çiçekli, Çankırı Emniyet Müdürü'dür. Şair biliriz biz, son kitabının adı "Rüzgârın Getirdikleri" olan. Sistem tartışması Türk-lş Başkanı Salih Kılıç, sosyal gü- venlik alanında hazırlanan yasa taslakla- rının, SSK hastanelerinin önce Sağlık Ba- kanlığı'na, ardından da özele devredil- mesi girişimlerine karşı çıkarken ileri sür- dükleri tezleri doğruladığı kanısında: "O girişimin temel amacı, SSK hasta- nelerinden daha çok verim almak değil, bu kisve altında çalışanlann sosyal gü- venlik haklarını elden almaktı. Biz o za- man hastaneler konusunun ardından bu tür düzenlemelerin geleceğini anlatmış- tık. Dediğimiz çıktı. Iktidar, IMF ve Dün- ya Bankası talimatları doğrultusunda sos- yal devleti tahrip ediyor. Sosyal devletin en önemli araçlarından biri olan sosyal güvenlik sistemini ticarileştiriyor, bu sis- temden yararlanan işçileri, emeklileri pi- yasanın acımasız koşullarına terk edi- yor. " AKR koşar adım toplumdaki desteği- ni yitiriyor. "Başkanlık sistemi" gibi oto- riter yönetim biçimlerini tartışmaya aç- maları da bu yüzden. IŞIK KANSU OneriTBMM'deki bütçe görüşmeleri sırasında, milletvekillerinin maaşlarına zam yapılmasına dönük kimi öneriler gündeme getirilmek istendi, olmadı... Prof. Dr. Şerafettin Turan'ın "Türk Devrim Tarihi" adlı yapıtında değindiği bir tarih yaprağını anımsayalım: Yıl 1931 'dir ve dünyadaki bunalımın dev dalgaları Türkiye ekonomisinin kıyılarına da vurmaktadır. Cumhurbaşkanı Atatürk, Anadolu'da üç ay süren bir geziye çıkar. Gezi dönüşünde, TBMM'nin ve CHP'nin kendilerini yenilemelerine, ekonomiye ilişkin de etkin önlemler alınmasına yönelik kararlar verilir. TBMM'nin yenilenmesi için seçim yapılmasına, CHP'nin yenilenmesi için partinin "ulusçuluk, cumhuriyetçilik, halkçılık ve 1926'da sözü edilen laiklik" ilkelerine "devletçilik ve devrimcilik" ilkelerinin eklenmesine karar verilir. Ekonomik önlemlere gelince.. öncelikle işe, milletvekili maaşlannın 500 liradan 350 liraya indirilmesini öngören yasanın kabul edilmesiyle başlanır. SEKA kapanır da, satılır da Ne güzel yılbaşı armağanı değil mi? Yılbaşından birkaç gün önce Selüloz-lş Sendikası'na duyuru yapıldı: "SEKA Izmlt Işletmesi'nde çalışan işçilerin her türlü yasal hakları ödenerek 27 Ocak 2005 tarihi itibarıyla iş akitleri feshedilecektir." Işletme müdürlüğü, makine ve fabrika binalarının satışı aşamasında bir süre daha çalışmasına gereksinim duyulanların şimdilik işten atılmayacağını da ilan etmiş. Ekmek kapılarını kapatmayı da işçilere yaptıracaklar anlayacağınız... Işletmenin kapatılma gerekçesini ise en veciz bir biçimde Kocaeli'nin AKP'li Büyükşehir Belediye Başkanı Ibrahim Karaosmanoğlu, 25 Aralık günü özgür Kocaeli gazetesine açıklamış bulunuyor: "SEKA'nın kapatılması kaçınılmaz bir karar olarak ortaya çıkıyor. IMF ile yapılan anlaşmalar, ekonomik programlar bunu gerektlriyor. Hükümetin bu kararından geri adım atması mümkün değil." SEKA Balıkesir Işletmesi'ne gelince... Biliyorsunuz, orası AKP'ye yakınlığı ile bilinen Albayraklar'a satılmıştı. Mahkeme de, bu satışı iptal etmişti. Ama işletme hâlâ yasal hiçbir dayanağı bulunmamasına karşın Albayraklar'ın elinde. Buradan şunu anlayın: Mahkeme kararlarının uygulanmadığı Türkiye'de IMF'nin kararlarının dışına santim çıkılamıyor. ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Emekli Ayhklanmn Kesilme KoşuHarı: SSK Sosyal Sigortalar Kurumu, 70 milyonu geçen Türkiye nüfusunun yüzde ellisini aşan kesimine sağlık yardımı vermektedir. Bu kesim, l) Aktif sigortalı, 2) Yaşlıhk ve malullük ayhğı alanlar, 3) Dul ve yetim aylığı alanlar, 4) Aktif sigortalılarla, aylık alan sigortalılann eşleri, çocukları ile bakmakla yükümlü oldukları ana ve babalarından oluşmaktadır. 2002 verilerine göre: Snsyal Güvenlik Kapsamındaki Nüfııs Sosyal Güvenlik Kurııııılan Aktif SSK | 6.148 000 Rdg Kur 1122 000 K [• Sandıgı 2 m 000 Ö/cl_Sandıklar ^J8.000 I oplam (Kı^ı) '12 041 000 I'oplam(%) ~ % 17.41" Sigortalı- Emekli-Dul-Yctim vt Bagımlılar Aylık Alan 3 748 000 I V)4 000" \W 000" 72 000 _6.551000 ~"%9 47 Bağtmlılar 25.166 000 10 833.000 6.917.000 I75.ÖÖ0 42.9Î6.000 %62 04 Toplam 35.262 000 15^549 ÖOÖ 10 699 000 325 000 _6j 835 000 " %89.38 Nüfusa Oranı %5097 "%224_8_ %İ5747 _%O47 _%89J8_ %89.38" Bu istatistik, Sosyal Sigortalar Kurumu'nun, "Genel Sağlık Sigortası" konumunda olduğunun bir kanıtı gibidir. Bir anlam- da, Genel Sağlık Sigortası'nın yapmakla yükümlü olduğu sağ- lık yardımlan, SSK'nin, aktif sigortahlan ile işverenlerinin öde- diği primlerle karşılanmaktadır. SSK sağlık yardımlarının, sigorta primlerindeki payı %5'i sigortalı ve %6'sı da (2004 yılı sonunda) işveren payı olmak üzere toplam %11 'i bulmaktadır. Bunun parasal karşıhğı ise en çok ayda 318 milyon liraya ulaşmıştır. Bu da yine 2004 yi- lının asgari ücretinin neti kadardır. En az prim tutarı ise asga- ri ücretin %11 'i tutarında olup ayda 49 milyon lira tutmakta- dır. SSK yaşlıhk aylığı alanların büyük bir bölümü, "açhksını- rı" olan 500 milyon liranın altında, 400 milyon lira ile yaşam- da kalmaya çalışmaktadır. Bu nedenle de pek çok emekli ça- lışmak zorunda kalmıştır. Çalışan emekliler, çalışmalannın emek- li aylıklarını etkileyeceğinden kuşku ve endişe duymakta ve yasal bir zeminde olduklarının, güven ve kanıtını aramakta- dır. Aradıkları ilk kanıt ve güvence, öncelikle 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası'nın " Yaşlıhk aylığı alanlann yeniden çahşma- lan" başlıkh 63. maddesidir. Bu maddeye göre, "Yaşlıhk ayhğı ahnakta iken sigortalı ola- rak bir işte çahşmaya başlayanların yazılı talepte bulunmalan halinde yaşlıhk ay lıklarının ödenmesine devam olunur." Ancak, bu konumda olanların aldıkları aylık ücretlerin "Sigorta pri- mine csas kazançlan üzeriııden %30 oranında Sosyal Güven- lik Destek Primi kesilir." Bu primin % 7.5'i sigortalı, % 22.5'i işveren payıdır. Çalışan SSK emeklilerine, ikinci güvenceyi de Yargıtay ver- miştir. (1) "ÖZET: Sosyal Sigortalar Kamınu'na göreyaşlıhksigor- tasından aylık alanların Emekli Sandıgı Kanunu'na tabi bir yer- de çalışmaları yaşhlık ayhklanmn kesilmesini gerektirmez." (Yargıtay Onuncu Dairesi, 20.9.1994 Gün, 1994/10379 Esas, 1994/16510 Karar) (2.) "OZETİ: Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan yaşhlık ayhğı al- makta iken sigortalı bir işte çahşmaya başlayanların aylıkları, sosyal güvenlik destek primi ödedikleri sürece kesihnez. Yaşlı- hk aylığının kesilip kesihneyeceği konusunda ayhksahibinin ter- tih hakkı vardır. Sigortahnın tercihi sorulmadan, yaşlıhk ayh- gının kesilnıesi ve ödenmiş olan ayhklann geri istennıesi kanıı- na aykındır." (Yargıtay, Yirmi Birinci Hukuk Dairesi, 21.2.2000 Gün, 2000/1366 Esas, 2000/1322 Karar) Üçüncü güvence de, Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanh- ğı'nın 4.7.2002 günlü, 12-118 sayılı Ek Göstergesi'nde veril- miştir. "(...) 3- Tercihlerini sosyal güvenlik destek primi Ödenıe yö- nünde kullanan sigortahlar, sosyal güvenlik destek primine ta- bi tutularak, ayhklanmn ödenmesine devam edilecekür. Ancak, bunlardan işe ahndıklan tarihten itibaren prime esas kazanç- lan üzerinden sosyal güvenlik destek primi kesilecektir. (...)" Yasa, yargı kararları ve genelge uyarınca, yaşlıhk ayhğı al- makta iken, yeniden TC Emekli Sandığı, SSK ve Bağ-Kur kap- samında çahşmaya başlayan SSK sigortahlarının aylıkları kesilemeyeceği çok açıktır. Bütçe el vermiyop Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Erhan Yıldırım'ın, Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Dergisi'ne yazdığı yazıdan kimi somut rakamlar: "Bütçe harcamalan içerisinde en büyük payı, 56.4 katrilyon lira ile faiz ödemeleri alıyor. Bu miktar 14.8 katrilyon ayrılan ve bütçeden en fazla payı alan Milli Eğitim Bakanlığı'nın payının yaklaşık dört katı. Batan bankalardan dolayı Hazine'nin kaybı 37 milyar dolar. Hortumculara kaptırılan net miktar 36 milyar dolar (54 katrilyon lira), bütçenin üçte birinden fazla. Faiz ödemeleri ile batık bankalara giden toplam 110.4 katrilyon lira. Bu miktar, 2005 bütçesi olan 155.5 katrilyon liranın yüzde 71 'i. Sağlık Bakanlığı'na ayrılan pay 5.4 katrilyon ile faiz harcamasının yaklaşık onda biri. Adalet Bakanlığı'na ayrılan ise 1.5 katrilyon ile yaklaşık faiz harcamasının ellide biri." Yıldırım, "Bu iktidar, faiz harcamasının ellide biri kadar adalet dağıtacak" diyor. Bütçe el vermediği için dokunulmazlıklara dokunulmuyor olmasın? KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behlcakCu turk.net HARBİ SEMtlIPOROY semihporoyt yahoo.com •Ir-. Q Q D 0 D 0 0 II o o Ö a D 0 0 İİT rffllı 1,-U aoaaao aoaaaa a a D a a irıan HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BILGI hayatepikı mynet.com 6ELMIYECEKTTN NOEL BİZtM ÜLKEDE 40 BIN ÇOOJK OTOBÜSTEKtLER KEMAL vm; k_urgenc(n yahoo.com TARlHTE BUGÜN MIJMTAZ ARIKAN 3 Ocak nnmv.mumtaz-arikan. com SIPAHI AYAKLANMASI!. 165? 'PE 6U6ÜM, S/P/IHİLSe, ISmMBUL 'PA AYAKLAN- MIŞT1. OSMAMLt ASKEfZÜK. İOlgllUJŞUMDAKİ Tİ- MAfZU SİPAUİLERLE, ATLl B/eUK OLMA 0/ffAlDA BİR ıt-GiSİ 8ULUNMAYAN KAPfKULU SÜİ/AR.İLE- R.IMİN GÖRBVÎ, PADİŞAHM SAI/AÇTrt YAKtN K.O- RUMASINI YAPMAta-t. AHCAK, OÜfSAKLAMA OEV- RİNOEKİ BrlSÇOK KURULUŞ Gigl SU OCAK DA ÇOIC gOZULMUŞTU. KÖPRÜUJ MEHMET PAÇA 'NfN SACHSA2AM OUIŞUNOAN HEME'N SONEA DA £GECJKM£Dil££ ONUN, KAPmN-l DEHYAU/cmAl AZLEmĞİ, S£y- Pi AHMET PAÇA 'Yf GÖ&EVİNE (ADE £TM£S(- Mi İSTEYE/SEK AYAtUSUIMIÇCAepf. ANCAtC, PA- PİÇAH Ai/Cf MEHMET V/V DE DefTEĞİYLE, Köfi 8U AYAKLAUM1YI KAMU BİÇİMPE SASTTePI SAGNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU İstanbul Modern' Mucizesi... Birbirinden muhteşem yapıtlar barındıran, sanat ta- pınaklarına dönüşmüş, yarışması zor "eşsiz" müzeler var dünyada: Tate'ler, Moma'lar, Reina Sofia'lar falan. Ama ben "İstanbulModern"\ kendi küçük kişisel listem- de şimdiden ilk üçe soktum. Bilbao'daki Guggenheim ve Danimarka'daki Louisiana ile birlikte... Birbirinden ta- mamen farklı örnekler olmakla birlikte, insanı hemen kav- rayan, içinealan ve aynı zamanda canlı birer sosyal çe- kim merkezi olan müzeler bunlar. "İstanbul Modern" de çok kısa zamanda bu müzelerden biri olmaya aday. Guggenheim Bilbao, kuşkusuz başlıbaşına bir mi- mari harikası. Hiçbir özelliği olmayan, eski, köhne birsa- nayi kentinin ortasında, hiç beklemediğiniz biryer vean- da karşınıza çıkıyor ve sizi inanılmaz bir gelecek yolcu- luğuna çıkartıyor. Binanın kendisi, sergilenen eserlerden çok daha önemli ve görkemli. Modern mimari "gurula- nndan "FrankGehry'nınimzasınıtaşıyan, "titanyum'öan yapılmış kavisli süper modern cepheyi görür görmez, zamanın önünde koşmaya başlıyorsunuz ve birden ge- lecek yüzyıla ışınlanıyorsunuz. "İstanbul Modern "de de böyle ilginç bir "zaman oyu- nu" var. Ama başka bir biçimde. Karşınızda Topkapı ve Ayasofya ile Istanbul'un muhteşem tarihi duruyor. 20. yüzyıl Türk modern ve çağdaş sanatının örneklerini ser- gileyen duvarların arasında, geçmiş ve gelecek arasın- da köprü kuran bu biricik manzarayla karşılaşıyorsunuz. "İstanbul Modern "de "Guggenheim" gibi bina öne çık- mıyor. Tabanlıoğlu Mimarlık tarafından, başarılı bir re- novasyonla müzeye dönüştürülen 19. yüzyıldan kalma 8 bin metrekarelik antrepo alanı, ferah, beyaz, mınima- list çizgıleriyle insana hafiflik veriyor ve tamamen geri çekiliyor. Böylecesizi "kendizaman yolculuğunuzla" baş başa bırakıyor. Hafta sonu dokuz bin ziyaretçi... "İstanbul Modern"} özgün kılan birdiğer özellik "de- niz". Liman boyu uzanan üst kattaki 100 metrelik tera- sa çıktığınız anda dalgalar, martılar, balıkçı motorları, ta- kalar ve Boğaz vapurlanyla burun buruna geliyorsunuz. Yalnız sanat değil, deniz de alıp sizi başka bir boyuta taşıyor. Benzer bir duyguyu Danimarka'da Lousiana'da ya- şamıştım. "Lousiana", İstanbul Modern gibi kentin için- de değil. Kopenhag'a yarım saat uzaklıkta, deniz kena- rında, büyük bir bahçe içinde, kayalann üzerine tüne- mış bir müze. Ama aynı "İstanbul Modern"de olduğu gibi, tabloların sergilendiği duvarların arasındaki büyük camekânlardan kıyıya vuran dalgalan görüyor ve "do- d/a"dan hiç kopmuyorsunuz. Orda da gene içeriye mi baksam, dışarıya mı baksam diye şaşıp kalıyorsunuz. İnsana "zaman" ve "mekânı" böylesine "interaktif" yaşatan müzeler, yalnız müze olmaktan çıkıyor ve ya- şayan mekânlar olarak bulundukları kentin simgesine dönüşüyor. Bilbao Guggenheim da, Lousiana da böy- leydi. Insanların yalnız sanat görmek için değil, eşdost- la buluşmak, sohbet etmek, hoş bir mekânda birkaç sa- at geçirmek için geldikleri yerier bunlar. İçinde atmos- feri olan hoş kafeleri, restoranlan, butikleri ve konferans merkezlerı var. Iki yıl önceki "Kopenhag Zirvesi"n\n ar- dından Louisiana'ya gittiğimde izdihama şaşmıştım. Müzenin "denize naz(r"restoranıadamalmıyordu. "Keş- ke" demiştim o zaman, "bizim de böyle hayatın için- den yaşayacağımız bir müzemiz olsaydı!" Martta Fikret Mualla sergisi Artık işte var. Açılalı daha bir ay olmadı, ama hafta son- ları gelen ziyaretçi sayısı şimdiden 9 bin. 11 Aralık'taki resmi açılıştan sonra müzeye iki kez gittim. Hemen po- püler bir mekân olmuş. öğrenciler alt kattaki kütüpha- neyi derhal mesken tutmuşlar. Tophane ile Kabataş ara- sındaki müze, çünkü Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üni- versitesi'nin yanı başında. Üst katta kalıcı koleksiyon ser- gilerinın bulunduğu bölümde ise her kesimden ziyaret- çi vardı. Türbanlı kadınlardan burnu hızmalı, göbeğı açık kızlara kadar... "Loft"un işlettıği Boğaz'a nazır restoran akşam kah- vesinı ya da içkisini yudumlayan müşterilerle doluyor- du. Yan masada bir hanım, "Yazın kitabımı alıp terasa kurulurum. Kimse beni artık burdan çıkaramaz!" diyor- du. Daha dün bir, bugün iki. öyle görünüyor ki 2005 "İstanbul Modern "in yılı ola- cak. Programda, martta Fikret Mualla sergisi var. Is- tanbul'un ev sahipliği yapacağı Uluslararası Mimarlar Kongresi yazın burada yapılacak. Sonbaharda ise "/s- tanbul Modern" Ispanyol küratörRosa Martinez'in ha- zırladığı uluslararası ilk sergiyle görücüye çıkacak. Eşi- nizi dostunuzu alıp ilk fırsatta ziyaret edin... B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 SOLDANSAĞA: 1/ Mersin yö- resine özgü, kuşbaşından daha küçük et 3 parçalarının soğan, biber, domateslesac 5 üzerinde pişi- 6 rilmesiyle ha- -. zırlananbirtür yemek. 2/Ke- 8 miklerin yu- 9 varlak ucu... Düzenli olarak ekim yapılan arazi. 3/Trab- zon'un bir ilçesi... Kaz Dağı'mn antik dönemlerdekiadı.4/ 4 Birrenk...Lantanele- 5 mentinin simgesi... 6 Eski dilde su. 5/Art- vin yöresine özgü bir 8 halk oyunu. 6/ Ver- 9 me, ödeme... Birpeygamber. 7/Tskambirdebirkâ- ğıt... Eski Türklerde toplumsal ve örgütsel içerik- li büyük ziyafet... Bir nota. 8/Baklavaya benzer bir hamurtathsı. 9/Mardin yöresinde kızartılarak hazırlanan içliköfteye verilen ad... Erkek keçi. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Yoğurtlu pirinç, bulgur ya da buğday çorbası... Daha iyi ürün elde etmek için bir ağaçtan başka bir ağaca dal nakletme. 2/ Motorlu taşıtlarda sar- sıntıyı en aza indiren düzenek. 3/Kullanma süre- si... Sümer mitolojisinde sağlık tannçası. 4/De- riden sızan tuzlu sıvı... Kumaş, deri ya da kâğıt süslemekte kullanılan bir yöntem. 5/ Bilecen... Rey. 6/Bir soru sözü... Belli bir taşınır malın kul- lanılmasının, geri verilmek koşuluyla bedelsiz olarak bir kimseye bırakılması. IIKayınbirader... Sahip... Bir cetvel türü. 8/Tavır, davranış... Şöh- ret. 9/Kızıldeniz'inkuzeydoğusundabirkörfez... Tırnakboyası.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear