Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 29 EYLÜL 2004 ÇARŞAMBA
HABERLER
Eski Sağlık Bakanı Durmuş, bakanlığı döneminde bozuk kan belirlediklerini söyledi
'Asıl sorunkaçakette'Sağlık Bakam'ndan açıklama
'Teorik olarak
tehlike
bulunmuyor'
KIZILCAHAMAM (Cumhuriyet) - Sağlık
Bakanı Recep Akdağ, Ingiltere'den ithal
edilen kan ürünleri arasında deli dana
mikrobu bulunmasının "teorik açıdan bir
tehlike oluşturmadjğuu7
* söyledi. İthal
tarihjerine göre 2002 yıl sonu itibanyla
Türkiye'de bu hastalığın görülme
olasılığının kalmadığını savunan Bakan
Akdağ, "Ingiltere'den tedbirli olmamız
açısından uyan yapıbyor. Bunun ülkemiz
açısından pratik bir anlamı da yok" dedi.
Sağlık Bakanı Akdağ, AKP çalışma
toplantısında bulundugu Kızılcahamam'da
gazetecilere deli dana hastahğı riskiyle
ilgili açıklama yaptı. Öncelikle mikrop
taşıyan ithal kan ürünlerindeki hastalığın
deli dana değil, "bunun varyanü nitenğinde
BSEhastabğı
• Akdağ, okhığunu"
îngiltere'den ithal
edilen kan
ürünlerinde deli
dananın varyantı
BSE hastahğı
oldugunu söyledi.
BSE'nin kuluçka
süresinin 2-3 yıl
oldugunu belirten
Sağlık Bakanı,
Türkiye'de
hastalığın görülme
şansının
kahnadığını
vurguladı.
vurgulayan
Akdağ, deli
danada
hastalığın
kuluçka süresi
10 yıl civannda
olurken BSE'de
2-3 yıl oldugunu
söyledi.
lngiltere'den
gönderilen yazı
üzerine
bakanlıkta bilim
adamlanndan
oluşan "Kan
Kurulu"
toplandığım
belirten Akdağ,
* ^ ^ ~ " ^ ^ ~ " - ~ ^ " ^ ^ ~ mikrop içeren
kan ürünlerinin 1995 ve 97 yıllarında ithal
edildiğini bildirdi. Sağlık Bakanı, "kan
verkilerin bir kısmında sonraki yülarda deli
dana hastabğma rastlandığı için bu şekikle
bir uyan yapıtana ihthacı doğmuştur.
İngtttere'de 9 vakada bu hastahğa
rastianmıştır. 97 yıhndan sonra vericiier
İngütere dışından olduğu için böyle bir risk
yok" dedi. Akdağ, kuşkulu kan
plazmalannın kimler taraftndan
kullanıldığıyla ilgili bir çalışma
yürütüldüğünü, ancak bu ilaçlan kullanan
hastalarla ilgili hastanelerde 1999 yılına ait
verilerin eksiksiz olmadığını bildirdi.
Akdağ, "Şu anda bu ilaçlan kuDanmakta
olan hastalannuzı endişelendirecek bir
durum bulunmamaktadır" dedi.
Yönetmelik 2002de cıktı
ithal kanda
mevzuat
eksikliği
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Ingiltere'nin, deli dana virüsü taşıyan kan
ürünlerini sattığı dönemde, Türkiye'de
mevzuat eksikliği yaşandığı ortaya çıktı.
İthal kan ürünlerinin alımında 2002'ye
kadar ruhsat aranmazken yabıızca "ithal
izni" isteniyordu. Ruhsatlandırma
sistemine 2002'de çıkanlan bir
yönetmelikle başlanırken bundan önce
ürünlerin Hıfzıssıhha'da incelenmesi yolu
_ _ _ m m m
^ _ ^ _ ^ ^ ^ ^ _ izleniyordu.
• Kan ve kan Türkiye
f7
ıthalatında
ruhsatlandırma
sistemine 2002'de
geçilirken bu
döneme kâdar
.. .. ,
Hıfzıssıhha da test
edildikten sonra
piyasaya sunuldu.
B u l e n t
Zülfikar,
hematologlann
it n a
l kan ürünleri
konusunda daha
once bakanlığı
birçokkezdaha
dikkatli olunması
gerektiği
yönünde
uyardıklannı
söyledi. Zülfikar, Sağlık Bakanlığı'nnı
konuyla ilgili genış bir yasa çalışması
başlattığını bildirdi. Türkiye 'nin ithal ettiği
ürünlerden hastalık bulaşma riskinin yok
denecek kadar az oldugunu belirten
Zülfikar, "Türkiye şimdiye kadar kan ithal
etmedi, plazma denâen kan ürünlerinden
ithal etti. Plazmalardan hastahk bulaşma
ihtimali çok düşüktür ama biüm adamlan
'olur mu acaba' diyerek önlem almak
istiyorlar" diye konuştu.
•Eski Sağlık Bakanı
Osman Durmuş, güvenli
olmayan kan ürünlerinin
1995 yılında Türkiye'ye
girdiğini, bakanlığı
döneminde de Teftiş
Kurulu'nun yaptığı
inceleme sonucunda
bozuk kan ürünlerinin
belirlendiğini ifade etti.
ANKARA (CumhuriyetBüro-
su)-Eski Sağlık Bakanı Osman
Durmuş, bakanlığı döneminde
bozuk kan belirlediklenni, çı-
kardıklan yönetmelikle kan ürü-
nü ithalatını sınırladıklannı söy-
ledi. AKP hükümetınin et ıtha-
latıyla ilgili politikasını eleştiren
Durmuş, "Snurlardan kaçak et
gjriyor, bu daha tehlikeli bir du-
rum" diye konuştu.
Ingiltere'nin deli dana mik-
robu taşıyan kan ürünlerini 11
ülkeye satmasıyla ilgili tartış-
malar sürüyor. Eski Sağlık Ba-
kanı Osman Durmuş, güvenli
olmayan kan ürünlerinin 1995 yı-
lında Türkiye'ye girdiğini, ba-
CHPIi Koç: Bölümleme birlmi bulunmuyor
4
Türkiye
y
de tesis yok'
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-CHPGrup
Başkanvekili Haluk Koç,
Ingiltere'nin ihraç ettiği deli
dana virüslü kan ürünlerini
değerlendirirken Türkiye'de
bir "bölümleme" birimi
olmamasının büyük eksiklik
oldugunu söyledi.
Kendisinin "hematoloji"
profesörü oldugunu
anımsatan Koç, olayın
"siyasi" değil, "sağhk" yönü
olduğuna dikkat çekti.
Virüslü ürünun Türkiye'ye
geldikten sonra Hıfzıssıhha
Enstitüsü'ndeki incelemeyle
belirlenemeyeceğine dikkat
çeken Koç, "Virüsü taşıyan
kan ürünlerini alanlar illa
hastalanacak diye bir
durum yok. Böyle büyük
panik havası yaşanmasuıa
gerek yok" dedi.
kanhğı döneminde de Teftiş Ku-
rulu'nun yaptığı inceleme so-
nucunda bozuk kan ürünlerinin
belırlendığini ifade etti. Dur-
muş. "Hepsinin seri numarala-
nnı biliyorum, Hıfzıssıhha'da
bozuk denilen üriin daha sonra
gümrükten girdL 3 bin üniteye
izinverümişken9bin ünitenin gr-
diği tespit edildi. Biz Türkiye'de
biyomolekül laboratuvar olma-
dığı için tedbir akuk. Kan,AB ül-
keJerinin 3 ay takip ettikleri va-
tandaşlardan ahnmışsa, ruhsa-
ü kendi ülkelerinde vermişler-
se, o üriinü kendi ülkelerinde
kuflanrvorlarsa o koşuDarla Tür-
kiye')e girebilir dedik. Arjan-
tinli bir firma ürününü sokmak
istedi kabul etmedik" dedi.
AKP hükümetı döneminde sı-
nırlann serbest bırakıldığına ka-
çak hayvan girdiğine dikkat çe-
ken Durmuş, "Asıltehlike budur.
Tayland ve Kamboçya'da kuş gribinden korkanlar tarlalanm yakıyor. (Fotoğraf: AFP)
Bulaşıcı kuş gribi korkusu
Dış Haberler Servisi - Tayland'da kuş
gribinden ölen bir kadının, hastahğı, büyük
ihtimalle kızından kaptığının ortaya çıkması
hem Tayland'da hem de sağlık örgütlennde
hastalığın insandan insana geçme olasılığı
nedeniyle endişe yarattı. Tayland
hükümetınden yapılan açıklamada. Dünya
Sağlık Örgütü (DSÖ) ile ABD Hastalık
Kontrol Merkezi'nin, vakayla ilgili
soruşturmayı başından beri ortak
yürüttükleri bildirildi. Ortak açıklamada, 26
yaşındaki Taylandh Pranee Thongchan'ın,
20 Eylül'de Bangkok yakınlanndaki
Nonthaburi kentinde, 11 yaşındaki kızı
Sakuntala'nın kuş gribine yenik
düşmesinden 8 gün sonra yine aynı hastalık
nedeniyle öldüğü belirtildi. Sakuntala'nın,
kuş gribi virüsünü, tavuklardan kaphğı
belirtilen açıklamada. "annesi Pranee'ninse
tavuklarla bir arada bulunmadığı, ancak
kızryla çok yakın temas haünde olduğu"
vurgulandı. Bangkok yakınlannda yaşayan
Pranee'nin, ülkenin kuzeyindeki
Kamphaenphet kentinde yaşayan 32
yaşındaki ablasının da kuş gribine
yakalandığı ve hastanede tedavi altına
alındığı belirtildi. Pranee'nin ölmesiyle
birlikte kuş gribi, Tayland'da 10. kurbanını
alnıış oldu. Hastalığın insandan insana
geçtiği daha önce de öne sürülmüş, ancak
doğrulanmamıştı. DSÖ'nün Tayland
temsilcisi Dr. Kumara Rai, "doğrudan
temas nedeniyle hastahğm insandan insana
bulaşüğuıda hemfikir olduklarun"
söyledi.Birleşmiş Milletler'e bağh Dünya
Sağlık Örgütü sözcüsü Dick Thompson,
olayın tek bir aileyle sınırlı olabileceğini
açıkladı. Thompson, "Şimdüik öyle
görünüyor. Ancak çabşmalanmızm kesin
sonuçlaruu ahnamız gerekir" dedi.
GümrükBirliği çerçevesinde 19
bin ton et anlaşması var. Biz de-
li danayı bahaneedip sokmadık.
Her şeye evet diyen AKP hükü-
meti, bu eti ahnadığnu söykye-
biür mi? Etieri kontrol ediyor
mu? Sağhk Bakanhğı'nın dene-
tim yetkisi neden Tarun ve Kö-
yişleri Bakanhğı'na verikü?" gö-
rüşünü dile getirdi.
'Bakan bllmez'
REFAHYOL hükümeti döne-
minde 10 ay Sağhk Bakanlığı gö-
revinde bulunan Yıldınm Ak-
tuna da, bakanlığının çok kısa
sürdüğünü belirterek, konuyla il-
gili bilgisi olmadığını söyledi.
Aktuna, "Ben çok lasa süre ba-
kanhk yapüm. Zaten, ithal edi-
len ürünlerle ilgili bakamn bilgi-
si ohnaz. İthalatçı firmalann bil-
gisi otur. tthalatçıfirmalar bakan-
hğa ruhsatiçin başvunuiar. Bun-
lar bakamn önüne gehnez" de-
di. Aktuna, bakanlığı dönemin-
de de deli dana virüsünün kont-
rol edilmesine olanak sağlana-
cak bir yöntem bulunmadığını
bildirdi.
SANAYÎCtLER KIZDI
Kanserojenli
unKonya'yı
kanştırdı
KON\A (Cumhuriyet) - Konya'da,
unda kanserojen madde
kullanıldığına ılışkın iddıalan
değerlendirmek için yapılan
toplantıda, un sanayicileri ile
tüketici demeği yetkilileri arasında
tartışma yaşandı. Tüketiciler
Birliği Konya Şubesi Başkanı
Kemal Ozer taraftndan yapılan
araştırmada perakende satışı
yapılan unlarda kanserojen etkiye
sahip olduğu belirtilen ve una
beyaz rengi vermek için kullanılan
benzoil peroksit ile potasyum
promat maddelerinın bulundugu
belirlendi. tddialann basına
yansımasının ardından Orta
Anadolu Un Sanayicileri Derneği
üyeleri, durumu değerlendirmek
için dernek binasında, Tanm II
Müdürü Ibrahim Doster'in
katılımıyla bir toplantı yaptı.
Dernek üyeleri Konya'daki
fabrikalann hiçbirinin bu
maddeleri kullanmadıgını ifade
ederek, Özer'i kamuoyunu yanlış
bilgilendirmekle suçladılar.
Tartışmalan yatışnrmaya çalışan
Orta Anadolu Un Sanayicileri
Derneği Başkanı Nurettin
Demirpolat, derneğe üye 55 un
fabrikasında üretilen unlann
yüzde 80'inin dış pazara
verildiğini kaydederek, "Konya un
üretiminde bir markadır. Burada
namusu ve şerefiyle iş yapan
fabrikalar karalanmaktartır" dedi.
Konya tl Tanm Müdürü Ibrahim
Doster de, kentteki un'
fabrikalannı sürekli olarak
denetinı altında tuttuklannı
vurgulayarak, "Bugünekadar
yapuğımız kontroUerde bin
dışuıda hiçbir fabrikada yabancı
madde kullanıldığı tespit
edflmemiştir" diye konuştu.
Kemal Özer ise kansorejen
maddelerin kullanılıp
kullanılmadığının belirlenmesi
amacıyla fabrikadan örnek almak
yerine piyasadaki ürünlerin
kontrol edilmesi gerektiğini
savundu. Toplantının şova
dönüştürüldüğünü savunan Özer
salonu terk etti.
Nevşehir'de hastalık görülen alanlann tespit edilmesi için çalışmalar başladı
Kaııserli patatesler iııılıa eclileeek
KAYSERİ (AA) - Patateste kanser
hastahğının görülmesi nedeniyle Nevşehir
ve Niğde'de, toptan patates fiyatlannın
arttığı belirtildi. Nevşehir Ziraat Odası
Başkanı Recep Tunç. yaptığı açıklamada,
Türkiye'de son birkaç yıldan beri patateste
kanser hastahğının görülmeye başladığını,
hastahğm Nevşehir, Niğde ve Ordu'da tespit
edildiğini kaydetti. Kanser hastahğının
ABD, Kanada, Almanya, Hollanda,
Avustralya ve Türkiye'de görüldüğünü ifade
eden Tunç, ABD, Almanya, Hollanda ve
Avustralya'nın bu hastahğı yendigini,
Kanada ve Türkiye'de de çalışmaların
devam ettiğini kaydetti. Tunç, "4 iilke,
hastahkh patatesleri tohumhık olarak
kullanmadı. Hastalığt, hastahk görülmeyen
yerlerden ihtal tohum kullanarak ve hastahk
görülen tanm alanlannda patates ekimi
^pmavarakönlediler" dedi. Türkiye'ye
patateste kanser hastahğının, 1999 yıhnda
Avrupa'dan ithal edilen tohumluklardan
geldiğini anlatan Tunç, şunlan söyledi:
"Hastahk 2001 yılında orta™ çıko. O
zamana kadar bu hastahğm ne oldugunu
bümiyorduk. Bu hastahk patatesin çok fazla
sulanmasmdan veya toprağın yorgun
ohnasından kaynaldanmıyor. Avrupa'dan
ithal edilen tohumluklann hastalıklı
ohnasından kaynaklamyor. Patates kanseri
insan sağhğı için zararh değfldh*. Bu hastahk,
depoda ürünun çünimesine neden O1U\OT."
Patateste kanser hastahğının, fiyatlann
yüzde 44-50 oranında artmasına neden
oldugunu belirten Tunç, daha önce kilosu
90-100 bin lira arasında degişen toptan
patates fiyatının, hastalık nedeniyle 130-150
bin liraya yükseldiğini kaydetti.
Nığde Ziraat Odası Başkanı Bayram AH
Özdemir de patatesteki kanser olayının
yurt-dışından ithal edilen tohumlarla
Türkiye'de görülmeye başladığını, bunun
önüne geçmek için yurtdışından patates
tohumluğu ithalatının durdurulması
gerektiğini kaydetti.
AVRUPA^DAN
GÜRAY ÖZ
Gecikmiş ve Kapatılmış
Bir Tartışma
Türkiye, Avrupa Birliğrni gecikerek tartışıyor. Ge-
cikerek ve üstünü örterek, gerçekleri gizleyerek, bi-
rilerinin işine geldiği gibi tartışıyor.
Aldanış ve aldatılış öylesine güçlü, sis öylesine yo-
ğundur ki, artık AB ile ilgili eleştirilere kulaklar, ne-
redeyse tümüyle tıkanmış gibidir.
Ne olduğu tam anlaşılamamış zina tartışmasın-
dan sonra "müzakere tarihi" sevinciyle şenlik ya-
pan ülkemizın anlı şanlı gazetecıleri, aydınları, poli-
tikacıları neredeyse göbek atarak yazıp konuşma-
ya başladılar.
Zafer tamdır onlara göre.
Kamuoyu yoklamaları da halkımızın yüzde 70'le-
re varan oranlarda AB sevgisıyle yanıp tutuştuğu-
nu gösteriyormuş.
Ama Avrupa Birliği nedir?
Kim, neden sevınıyor?
Işadamlarını, fabrikatörleri, ihracatçıları, ithalat-
çıları, tüccarları anlamak mümkün. Daha fazla kâr
edeceklerini düşünüyor olabilirler. Büyük "sanayi-
ciler" daha komprador kârlar peşinde olabilirler.
Onlann da düşünmesı gereken noktalar var ya, ney-
se.
Peki işçiler, çalışanlar, memurlar, köylüler neden
sevinıyoriar ki?
Müzakere tarihi alınınca durumlan daha mı iyi ola-
cak? Tam üye olunduğunda haklannı alabilecek, grev
yapabilecek, işlerine, ürünlerine sahip çıkabilecek-
ler mi? Hayal kuımadan önce Avrupa'daki arkadaş-
lanna şimdiki durumu sorsalar daha iyi olmaz mı?
• • •
Avrupa Birliği gelişmiş beş-altı sanayi ülkesinin ağır-
lıklı egemenliğinde bir kapitalist işbirliği örgütüdür. Si-
yasi bir nitelik kazanmayı, askeri bir güç oluştuıma-
yı, dünyanın yeniden ve yeniden paylaşımında daha
fazla söz sahibi olmayı amaçlamaktadır. AB'nin diğer
ülkeleri ikinci sınıf üyelerdir. Şimdilerde hazırlanan
"reform" tasanlanyla AB'nin üç halkadan oluşan bir
slyasal birfik hal/ne getirilmesi planlanmaktadır. Çe-
kirdekülkelerAlmanya'nın, Fransa'nın mutlakayerala-
cağı beş altı ülkeden oluşacaktır. İkinci halkayı eski
15'lerin geri kalanlan, üçüncü halkayı ise sonradan da-
hil olanlar otuşturacaktır. Türkiye'de tartışılan gerçek-
te bu üçüncü halkaya üyeliktır. AB kodamanlannın he-
defi, 15 yıla yayılmış bir zaman içinde Türkiye'yi uy-
gun koşullarda değerlendirmek, amaivedi olarak Tür-
kiye'nin askeri gücünü kullanabilmektir.
Kuşkusuz, tartışmalı geçecek bir sürecın sonun-
da şekillenecek bu yenı yapı, kavgalı, hatta biraz yı-
kıcı olabilecektir. AB'nin sıyasi ömrüne, bu kavga ne-
deniyle kaygıyla bakanlar epeycedır. Bu tartışma bir
yana, AB'yi değerlendirebilmek, onun ne oldugunu,
ne olmadığını anlayabılmek için komisyonun ve lider-
lerin onayını almış AB anayasasına da bakabiliriz.
Bu anayasa, Avrupa Birliği'nde "serbest" piya-
sa ekonomisini, yani kapitalizmı, değişmez sistem
ilan ediyor. Bu anayasada neoliberal ekonomiyle il-
gili düzenlemeler, kurallar, ilkeler inci gibi işlenmiş-
tir. Çalışanlann hakkı hukuku ise hiçbir şekilde yer
almamaktadır.
Zaten Avrupa ülkeleri sosyalıst sıstemin ortadan
kalkmasından sonra "serbest piyasa ekonomi-
si"ni, hergeçen gün biraz daha vahşileşen kapita-
list sistemi ebedi ilan etmişler, yasal düzenlemele-
ri, hertürlü uygulamayı bu varsayımın kapsamı için-
de, "haklı" ve "doğal" göımeye başlamışlardır. Bu
nedenle işçilerin hakları bir bir ellerinden alınmak-
ta, demokratik haklar terör bahanesiyle sınırlandı-
rılmaktadır. İnsan hakları kişinin ışinden, gücünden,
çıkarlarından, haklarından soyutlanmış, bir başka
mantıkla tarif edilmeye başlanmıştır.
• • •
Peki Türkiye'de işçiler, köylüler, sendikalar, mes-
lek örgütleri neden AB için yanıp tutuşuyorlar? Iş-
sizler iş bulacaklannı mı sanıyorlar?
AB ülkelerinde artan işsizliği görmüyorlar mı?
Çiftçiler AB ülkeleri arasında en büyük kavgala-
rın tanm alanında koptuğunu biliyorlar mı? Şu ünlü
müzakere döneminde AB memurlarının en fazla ta-
viz isteyeceği sektörün, daha şimdiden darbe ye-
miş tanm sektörü olduğunun farkındalar mı?
İşçiler, her gün yeni bir taleple Türkiye'ye gelen
AB memuriannın bir kerecik olsun işçi haklanyla, grev
hakkıyla, ücretlerle ilgili bir kelam ettiğini duydular
mı? Verheugen'ın ağzından bir kerecik olsun işçi,
sendika, grev lafı çıktı mı?
Gelin, şu AB'yi biraz dürüstçe tartışalım.
Gelin, "sır" perdesini kaldırarak konuşalım.
Gelin, şu ışı gürültüye getirmeyelim.
e-posta: guray.oz w curnhuriyet.com.tr
Arkadasını tasla öldürdü
Universitede
vahşi cinayet
HaberMerke-
zi - Kınkkale'de
birüniversiteöğ-
rencisi,henüzbe-
lirlenemeyen bir
nedenle kavga et-
tiği arkadasını,
başına taşla vu-
rarak öldürdü.
nemeyen nedenle
tartışmaya başla-
dı. Tartışmanın
kavgaya dönüş-
mesi üzerine, Ser-
dar B, eline ge-
çirdiği taşla arka-
daşıGüneş'inka-
fasma vurdu.
j«a*. "'""'"?• KenanGüneş.
1
A
a
r
m a v
,
u u
"
Unrversıte rekto- ^ Ağır yaralanan
rü olayın kız meselesin- Güneş, olay yerinde ha-
yatını kaybetti. Olaydan
sonra polise teslim olan
Serdar B, çıkanldığı
mahkemede tutuklandı.
Kınkkale Üniversitesi
Rektörü Prof. Tahsin Nu-
riDurlu. "Kav ganın, kız
meselesi vüzünden çıkü-
ğı söjieniyor" dedi.
Ölen öğrencinin ağa-
beyi Nevzat Güneş ise
yetkililerin kendilerine
aynntılı bilgi vermedi-
ğini behrterek, kardeşi-
ni öldüren öğrencüıin
Eğitim Fakültesi'nde-
ki bir siyasi grubun li-
derı oldugunu öğren-
diklerini dile getirdi.
den kaynaklandığını öne
sürerken öldürülen öğ-
rencinin ağabeyi, zanlı-
nın okuldaki bir siyasi
grubun lideri oldugunu
kaydederek olayuı siya-
si boyutu olabileceğine
dikkat çekti.
Kınkkale Üniversitesi
Fen Edebiyat Fakültesi
Türk Dili Edebiyatı 4.
sınıf öğrencisi Kenan
Güneş (2 l)ile Eğitim Fa-
kültesi sınıf öğretmenli-
ği 4. sınıf öğrencisi Ser-
darB. (23), önceki akşam
üniversite yerleşkesinde-
ki kapalı spor salonunun
arkasında henüz belirle-