23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 9 EYLÜL 2004 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA kultur(5 cumhuriyet.com.tr 15 ALLECRO EVtN tLYASOĞLU Leonhardtile tarihe yolculukIstanbul'daki 'Bach Günleri' geçen hafta çağlar öncesinin sesi- ni duyuran klavsenci Gustav Le- onhardt'ı ağırladı. Yetmiş altı ya- şında dimdik, çakı gibi bir Hollan- dalı. Sıcak bir eylül akşamında, dı- şarda Beyoğlu ayın son pop albüm- leriyle coşup taşarken Sent Antu- an Kilisesi'nde adeta bir klavsen ayini vardı. Gustav Leonhardt, tarihi müzi- ği, özgün sesiyle keşfetmeye ve ko- rumaya kendinı adamış, çok özel bir sanatçı. Dünyanın her yerine uçuyor ve yılda yüz konser veri- yor. Besteciye saygı, onun için her şeyin başında geliyor. Yapıt özgün haliyle çalınmalı ve yorumcu an- cak notada yazılanı okumah, ken- di sınırlannı hiçbir zaman aşma- mah. Bir uzaylıyla tanışmak Artık dünyanın her köşesi popü- ler kültürle kuşatılmışken bütün klasikleşmiş yapıtlann tempolan hızlandınhp, daha geniş kitleye be- ğendirmek için allanıp pullanırken, o yalnız, 18. yüzyıl ve öncesiyle haşır neşir bir keşiş. Gustav Leon- hardt'ı yakından tanımak bir uzay- hyla karşılaşmanm etkisini yaratı- yor. Hiçbir dış etkiye aldırmadan, tüm abartılardan kaçınarak, kendi köşesinde (kim bilir kaç kişiyi il- gilendirecek) konserler veriyor. Klavsen ya da org gibi yüzyıllar öncesinin çalgılannı o çağların bi- çeminde, bestecisinin yazdığı gü- nün sesmde çalıyor. Peki kim din- liyor, kim ilgileniyor bu tarihin unutulmuş sesiyle? "Geniş bir izleyici kitlesi var çevremde. Öğrenciler, meraklı- lar, yorumcular, her gün kat kat artan bir kar yumağı gibi çoğa- lıyorlar. Konserlerimin izleyici- leri genellikle gençlik, hem de ka- labalık bir gençlik kitlesi. Dışar- da kalan pop kültürün kaotik or- tamı bizi hiç üzmüyor, çünkü biz geçmişte yaşıyoruz. Eğer duy- mak istemezsen duymayabüirsin kötü müziği. Bizim damıtılmış bir uzmanlar grubumuz var. G ııstav Leonhardt, tarihi müziği, özgün sesiyle keşfetmeye ve korumaya kendini adamış, çok özel bir sanatçı. Dünyanın her yerine uçuyor ve yılda yüz konser veriyor. Besteciye saygı, onun için her şeyin başında geliyor. Yapıt özgün haliyle çalınmalı ve yorumcu ancak notada yazılanı okumah, kendi sınırlannı hiçbir zaman aşmamalı. Hatta artık müziği yalnız tarihi çalgılarla dinleyen bir kitle oluş- tu." Klavsen bizde öyle bir çalgıdır ki, ne konservatuvarlarda sınıfı vardır, ne sık sık konserine rastla- nır, ne de plaklan satılır. Neredey- se org kadar bize yabancı olan bu çalgmın en büyük ustalannı son yıllarda Bach Günleri sayesinde Is- tanbul'da dınlemekteyiz. Bellı bir meraklı izleyıci kitlesinin var ol- duğunu görmek de oldukça ilginç. 18. yüzyıhn bu gözde çalgısı bir sonraki yüzyılda tamamen ortadan kalkmış, 20. yüzyıl başında yeni- den keşfedilince 19. yüzyıl ve ön- cesinin sesini daha doğru duyuran, aslına bağlı yorumlar yapılmaya başlanmış. Klavsenin yüz yıl boyu- nca yok oluşunun birkaç nedeni var: Biri tanesi Fransız Devri- mi'nde soylulannçalgısı olarak ta- rihi klavsenleri kırıp kapaklarını giyotin tahtası yapmışlar; bir diğe- ri, yeni icat edilen piyanonun da- ha parlak sesli klavyesi üstün çıkın- ca klavsenin göz ardı edilmesi. Bir de, küçük sesli bir çalgı olduğu için büyük konser salonlan yapılınca s- es açısından zayıf kalmış. Böylece klavsen için yazılmış 17., 18. yüz- yıl besteleri 19. yüzyıl boyunca pı- yanoda çahnmış. Klavsen ve orq ustası Yirminci yüzyıl başında resim- lerden ve özgün el yazması nota- lardan yola çıkılarak aslına benze- yen klavsenler yapılmış ve kimı bölgede bulunan eskileri de onan- lıp klavsen sesinin aslı yeniden bu- lunmuş. Gustav Leonhardt, bugün hâlâ klavsen için yazılmış yapıtla- nn piyanoyla çalınmasını son de- rece yanlış buluyor. "Çünkü mü- zikçiler artık klavsenin ne oldu- ğunu öğrendi. Onun yapısını, se- sini tanıdı. Yüz yıl önce olduğu gibi değil. Bugün hâlâ onları pi- yanoda çalmak ahlak dışı bir davramştır. Piyanonun kendi dağarcığı var. Klavsenin de ken- di zengin dağarcığı var. Yorum- cu besteciye bağlı kalnıah, onun eseri yaratırken duyduğu tınıya saygılı olmalı. Ve her zaman bel- li sınırlar içinde hareket etmesi gereğini de unutmamalı" dıyor. Gustav Leonhardt için klavsenle- rin yapıldıgı ülkeler ve dönemlen de çok önemli. Bu nedenle bir ttal- yan bestecisini, 17. yüzyıl yapımı bir Fransız klavseninde asla çala- mazsımz. Aynı smırlamalar org için de geçerli. Onun çalmayı ka- bul ettiğı orglar ancak 18. yüzyıl- da yapılmış olmalı. Sonrakileri ye- ni ve mekanik sesli kabul ediyor. "Bugün hiçbir büyük şehirde doğru dürüst org yoktur. Çünkü ünlü kiliselerin orgları çok sık çaUnmakta, eskidikçe elektrikli orglar onların yerini almakta. Turistlerle kalabalıklaşan mer- kezlerde her şey daha gösterişli olmaya mecbur. Ben org çalmak üzere davet edildiğimde önce meslektaşlanma sorarım orada- ki orgu. Eğer bilen yoksa hangi tarihte, kim yapmış ve sonradan kim onarmış, bunları öğrenince orgun niteliği meydana çıkacak- tır. Zaten hemen hemen dünya- daki bütün değerli orgları tanı- yorum. Pek çok güzel org var a- ma bunlar küçük merkezlerde. Örneğin Paris'te, Londra'da hiç iyi org yoktur. Hamburg'da var bir tane. Viyana'daki St. Michel Kilisesi'nde küçük güzel bir org var. Aslında org da tıpkı klavsen gibi unutulacaktı ama 19. yüz- yıldakiler onda romantik senfo- ninin sesini aramayı denediler. Bu da yanüştı, org onu veremez- di. Yine de çalgı olarak ortadan kaybolmadı." Bach rolünde oynayacak Leonhardt. 1967'deyapılan'An- na Magdelena Bach'ın Günlü- ğü' adh filnıde Johann Sebasti- an Bach rolünü oynamış. O çağı ve Bach'ı bu kadar iyi bilen, doğ- rusu bu rolü daha iyi canlandıra- cak bir başkası düşünülemezmiş. Ama kendisı alçakgönüllükle şöy- le diyor. "O zamanlar tarihi mü- ziği bilen pek kimse yoktu. Üç şey istiyorlardı, hem klavsen ve org çalsın, hem şeflik yapsm, hem de Bach'ı çok iyi tanısın! Bu niteliklerin hepsini bende buldular. Ama bugün aramaya kalksalar bu rolü üstlenecek en az 200 tane Bach bulabilirler." Doğal kı Leonhardt'ın yetıştirdiği kuşaklarla bu tarihi değerlerin da- ha fazla yitıp gitmeden korunma- sı ve özgün sesin unutulmaması sağlandı. Gustav Leonhardt'ın kayıtlanm inceleyin mternette. Inanılmaz şeyler bulacaksınız. Gerçek bir sa- natçının ömrünü, inandığı müziğe nasıl adadığını göreceksiniz www.evinilyasoglu.com Celal Oymak, ikinci şiir kitabmda sevginin hallerini anlatıyor Hem hukukçu hem şair NENA ÇALtDİS 'Nice Hâlleri Var Sevdanın' (Engin Yaymevi) hukukçu şair Celal Oymak'ın ikinci şiir kita- bı. Şiir yazmaya Ankara Üniversi- tesi Hukuk Fakültesi'nde (1965 - 1970) okuduğu yıllarda başladı. 1968 - 1970 yıllan arasmda şiir- leri 'Ajans Türk' dergisinde ya- yımlandı. Hukuk Fakültesi'nden mezun olduktan sonra ve hâkimlik stajı- nı bitirip Sayıştay'da çahşmaya başlayan Oymak, 1974 yıhndan bu yana da Sayıştay'm çeşitli ka- demelerinde görev almış, halen Sayıştay 5. Daire üyesi. "Şiirle ekmek kadar, su kadar iç içe- yim. Şiiri çok seviyorum. Bir hukukçu da şair oîabilir. Hu- kuk, konuları çetrefil sözlerle dile getiriyor, ama bir şairin tam tersine herkesin anlayabile- ceği bir dille ve insanlarm bü- tün hallerini dile getirmesi la- zım. Yani şiir ile düz yazıyı ayıran en önemli şey, bence yeni bir söyleyiş biçimi. Keümelere yeni bir anlam yüklenmesi, yoksa herkesin söylediği tabii ki bir ifade tarzıdır ama şiir değildir" diyor Oymak şiire karşı sevgisini anlatırken. şalrlerl sevmek 2000 yılında çıkardığı ilk kita- bı 'Düşler Yakın Takipte" de pek çok konu üzerine yazıhruş şiirleri bulunuyordu. Oysa, 'Nice Hâlleri Var Sevdanın' kitabı adından da anlaşıldı- gı gibi sadece sevda şiirlerinden oluşuy- or. Bir annenin, bir sevgilinin, bir ağa- cın sevgisinden söz ediyor, kimi zaman ise bir işçinin veya bir Çingenenin ya- şadıklannı anlatıyor dizelerinde. Celal Oymak kitabında Fuzuli, Ya- vuz Selim, Cahit Sıtkı Tarancı, Gül- ten Akın, Nâzım Hikmet, Cahit Kü- lebi, Nabi, Talat Sait Halman, Ahmet Muhip Dıranas, Ahmet Özer, Necip Fazü Kısakürek'ten birer dize almış. Neden bu şairlerden alıntı yaptığını da nice hâlleri var sevdanın şöyle açıklıyor: "Onlar benim yaşan- tımda etkisi olan şairler. Şairleri sev- mek insanları sevmektir. Yülar önce Afrika'da yaşanan açlığı televizyon- da görünce ağladım. 'SokakÇocuğu' başlıkh bir şiirim var, sokak çocuğu- nun o halini görünce ben çok etkile- niyorum ve bu etkilenim şiirlerime yansıyor." Nasıl bir sıralama? Celal Oymak'ın hukukçu ve şair kimliği kimi noktalarda birleşiyor.. kimi noktalarda aynlık yaşanıyor. Oy- mak bu birleşme ve kmlma noktala- • "Şiirle ekmek kadar, su kadar iç içeyim. Şiiri çok seviyorum. Bir hukukçu da şair oîabilir. Hukuk, konulan çetrefil sözlerle dile getiriyor, ama bir şairin tam tersine herkesin anlayabüeceği bir dille ve insanlann bütün hallerini dile getirmesi lazım. nnı şöyle açıklıyor: "Yazı hayatım- da hukukçu kimliğim tabii ki etki- li olabiliyor. tnsanlarla ilişkilerde özellikle. Biz mali denetim yapıyo- ruz ve mali karar veriyoruz. Insa- nın o yönü de tabii ki insanı etkili- yor. Tekdüze değil yaşantı. 15-20 yıl kadar ara vermek zorunda kaldım şiire, bu ayrılığın başhca sebebi de hukukçu kimliğim. Mesleki yaşan- tım, bir süreliğine de olsa uzak tut- tu beni sevdiğim şiirden." Kitabın önsözünü yazan Talat Sait Halman, Oymak için şöyle diyor: "... İyi bir hukukçu, başarıh bir şair de olabilir." FEYZİOĞLU'NUNKÎTAPLARIANAYURDUNDA Yazar Yücel Feyzioğlu küçük okurlarıyla birlikte. Çocuklar için özgün masallar Kültür Servisi - Uzun yıllardır Almanya'da yaşayan ve yazdığı kitaplarla Keloğlan'ı günümüze uyarlayan yazar Yücel Feyzioğlu'nun kitaplan artık Turkiye'de. Babil Yayınlan tarafından yayımlanan altı masal kitabı aynı anda piyasaya sunuldu. 'Keloğlan ile Kartal Abi', 'Cırttan ile Şahmaran Kızı', 'Keloğlan'ın Rüyası', 'Sihirli Limon', 'Badi ile Bidi', 'Keloğlan ile Ceylanlar' adh yapıtlan Özlem Halıcı resimlemiş. 1980'den bu yana kitaplan Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde yayımlanan Feyzioğlu'nun yapıtlan ders kitaplanna alınırken çocuklar arasında yaygınlaştı. Masallan radyo oyunu olarak Almanya, Hollanda, Avustralya ve TRT radyolannda yayımlanırken oyun olarak okullarda sahnelendi. Feyzioğlu'nun 'Sihirli Limon' adh masal kitabı 2002 yılında, Kuzey Vestfalya Eyaleti Eğitim ve Bilim Bakanlığı tarafından 'çocukların kafasında fantastik dünya açan sürükleyici 20 kitap listesi'ne seçilırken Bakan Gabriele Behler tarafından basına tanıtılarak ailelere ve çocuklara tavsiye edildi. Birçok ödülü olan yazara son olarak 2001 yılında Cumhuriyet gazetesinin, 2003 yıluıda ise TRT- INT'in açtığı yanşmalarda birincilık ödülleri verildi. Alman Yazarlar Birliği, Kuzey Ren Vestfalya eyaletinin yaptırdığı bir ankete göre Yücel Feyzioğlu, okullara ve kuruluşlara en çok davet edilen iki yazardan biridir. Ziyaret ettiği okullarda "masalların çocuk dünyasındaki psikolojik işlevlerini" velilere ve öğretmenlere anlatırken çocuklara kitap okuma alışkanlığrnı artırma yöntemlerini uygulamaktadır. Yazann 2004'te yine Babil Yayınlan'ndan çıkan 'Almanya'ya Nasıl Geldik?' adh tiyatro oyunuysa ilginç bir kara güldürü örneği olarak hem okuyucularla, hem de Almanya'da tiyatroseverlerle buluşuyor. Fransa'da Türk kütüphanesi • PARİS (AA) - Fransa'da Türk göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı Blois kentindeki Ulusal Kitaplıkta, çalışanlarm girişimiyle içinde sadece Türkçe kitaplann yer aldığı özel bir bölüm hizmete açıldı. Blois Ulusal Kitaplığı Müdürü Jean-Paul Bagard. açılış töreninde yaptığı konuşmada, bölgede yaşayan Türklerin ilgi göstermesi halinde Türkçe kitaplann yer aldığı bölümün daha da genişletilmesinin gündeme gelebileceğini söyledi. Paris'te yaşayan Türk şairi Elif Su Alkan, açılış töreninde hazır bulunarak 'îstanbul Çok Uzaklarda' adh son kitabından şiirler okudular. Törende, Blois kentinde Türkçe öğretmeni olarak görev yapan Melek Yılmaz'ın öğrencileri de Türkçe ve Fransızca şiirler okudu. Türkçe öğretmeni Melek Yılmaz, AA muhabırine yaptığı açıklamada, Blois kentindeki ilk ve orta dereceli okullarda 500 kadar Türk öğrencinin bulunduğunu belirterek bunlardan sadece 200 civannda öğrencinin Türkçe derslerine katıldığını söyledi. Yılmaz, oluşturulan kitaplıkta özellikle çocuklar için yeterli sayıda eğitici kitap olmamasından yakındı ve bu kitaplann en kısa zamandan Türkiye'den sağlanması çağnsmda bulundu. Kant sempozyumu 3 Bûm'de • Kültür Servisi - Immanuel Kant'ın 200. ölüm yıldönümü nedeniyle dünyanın dört bir yanında etkinlikler düzenleniyor. tstanbul Geothe Enstitüsü, Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık ve Muğla Ünıversitesi'nin işbirliğiyle düzenlenen Uluslararası Kant Sempozyumu ile bu etkinliklere îstanbul ve Muğla'da birer halka daha eklenıyor. îlk etkinlik, 3 Ekim'de Îstanbul Goethe Enstitüsü'nde yapılacak. Prof. Dr Doğan Özlem'in açılış konuşmasının ardından başkanhğını Ioanna Kuçuradi'nin üstlendiği ilkoturumun konuşmacılan; Prof. Dr. Paul Guyer, Prof. Dr. Phil, Dr. H.C. Karl - Otto Apel, Prof. Dr. Manfred Baum. tkinci oturumun başkanlığım Prof. Dr. Doğan Özlem üstleniyor. Oturuma konuşmacı olarak; Prof. Dr. Betül Çotüksöken, Prof. Dr. Bedia Akarsu, Yrd. Doç. Dr. Bülent Gözkan katılıyor. Prof. Dr. Claudia Bickmann, Prof. Dr. Stephan Voss, Yrd. Doç. Dr. Nebil Reyhanı ve Yrd. Doç. Dr. Kaan H. Öktem'in katılacağı üçüncü oturumun başkam iseYrd. Doç. Dr. Ferda Keskin. (0 212 249 20 09) Dil Derneği'nde yeni yönetim • ANKARA (AA) - Dıl Derneğf nın 9. olağan kurultayı çalışmalanru tamamladı. Kurultayda yapılan seçım sonucu, derneğın yeni yönetim kurulu üyeleri belirlendi. Yönetim kuruhı, önümüzdeki günlerde toplanarak görev dağıhmı yapacak. Dil Derneği'nin yeni yönetim kurulu şu isimlerden oluştu: Ahmet kocaman, Sedat Işık, Şerafettın Turan, Sedat Sever, Dilek Ülgüray, Hülya Küçükaras, Sevgi Özel, Zekeriya Kaya, Afet Kutlu, tbrahim Dizman ve Salih Taştan. Bugün • NARDİS JAZZ CLUBda 21.30'da A capella Boğaziçi konseri. (0 212 244 63 27) • BABYLON'da 21.30'da Athena'dan 'akustik' konser. (0 212 292 ?3 68) Cocuk Filmleri Festivali • CINECITY KOZYATAĞInda 11 00 de ve 15. OO'te 'Ave', 'Fare', 'Inşaattaki Kurbağa', 'Müziği Seviyorum', 'Küçük Beyaz Ev', 'Luck ve Büyükbaba Krilov', 'Müzik Dükkânı', 'Vaftiz Anne', 'Zheltouhin', 13.00'te 'Dört Mevsimin Hayvanları', 'Dottie', 'Mavi', 'Kırkayağın tzleri', 17.00'de 'Gizü Kale', 19.00'da 'Kayıp Çocuklar'. (0 216 315 10 10) • CINECITY ZEYTlNBURNU'nda 11.00'de ve 15.00'te 'Urpa ile Turpo', 'Karga ile Tilki', 'Tootletubs Ue Jyro', 13.00'te ve 17.00'de 'Savaşı Durduran Köpek', 19.00'da 'Avustralya'ya Yolculuk'. (0 212 546 96 96) • CINECITY YEŞİLKÖY'de 11.00'de ve 15.00'te 'Eskimo', 'Kaptan Bligh', 'Rüyadaki Kuş', 'Sessiz Bir Öykü', 'Zamanın Anahtarlan', 'Ze ve Pengueni', 'Müziği Seviyorum', 13.00'te 'Ren Geyiği Robbie - Kayıp Kabilenin Efsanesi', 17.00'de 'Van Gogh ve Ben', 19.00'da 'Zulaika'. (0 212 662 25 70) • CINECITY ETİLER'de 11. 00 de ve 15.00'te 'Vahşi Atın Yazı', 13.00'te 'Meyveler ve Sebzeler', 'Çöp Tenekeleri', 17.00'de 'Gökyüzüne Uzanmak', 19.00'da 'Abbie', 'tptal Edilen Bale', 'Tesüm Günü', 'Hava Postası'. (0 212 287 73 73)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear