Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2 9 EYLÜL 2004 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
kultur(5 cumhuriyet.com.tr 15
ALLECRO EVtN tLYASOĞLU
Leonhardtile tarihe yolculukIstanbul'daki 'Bach Günleri'
geçen hafta çağlar öncesinin sesi-
ni duyuran klavsenci Gustav Le-
onhardt'ı ağırladı. Yetmiş altı ya-
şında dimdik, çakı gibi bir Hollan-
dalı. Sıcak bir eylül akşamında, dı-
şarda Beyoğlu ayın son pop albüm-
leriyle coşup taşarken Sent Antu-
an Kilisesi'nde adeta bir klavsen
ayini vardı.
Gustav Leonhardt, tarihi müzi-
ği, özgün sesiyle keşfetmeye ve ko-
rumaya kendinı adamış, çok özel
bir sanatçı. Dünyanın her yerine
uçuyor ve yılda yüz konser veri-
yor. Besteciye saygı, onun için her
şeyin başında geliyor. Yapıt özgün
haliyle çalınmalı ve yorumcu an-
cak notada yazılanı okumah, ken-
di sınırlannı hiçbir zaman aşma-
mah.
Bir uzaylıyla tanışmak
Artık dünyanın her köşesi popü-
ler kültürle kuşatılmışken bütün
klasikleşmiş yapıtlann tempolan
hızlandınhp, daha geniş kitleye be-
ğendirmek için allanıp pullanırken,
o yalnız, 18. yüzyıl ve öncesiyle
haşır neşir bir keşiş. Gustav Leon-
hardt'ı yakından tanımak bir uzay-
hyla karşılaşmanm etkisini yaratı-
yor. Hiçbir dış etkiye aldırmadan,
tüm abartılardan kaçınarak, kendi
köşesinde (kim bilir kaç kişiyi il-
gilendirecek) konserler veriyor.
Klavsen ya da org gibi yüzyıllar
öncesinin çalgılannı o çağların bi-
çeminde, bestecisinin yazdığı gü-
nün sesmde çalıyor. Peki kim din-
liyor, kim ilgileniyor bu tarihin
unutulmuş sesiyle?
"Geniş bir izleyici kitlesi var
çevremde. Öğrenciler, meraklı-
lar, yorumcular, her gün kat kat
artan bir kar yumağı gibi çoğa-
lıyorlar. Konserlerimin izleyici-
leri genellikle gençlik, hem de ka-
labalık bir gençlik kitlesi. Dışar-
da kalan pop kültürün kaotik or-
tamı bizi hiç üzmüyor, çünkü biz
geçmişte yaşıyoruz. Eğer duy-
mak istemezsen duymayabüirsin
kötü müziği. Bizim damıtılmış
bir uzmanlar grubumuz var.
G ııstav Leonhardt, tarihi müziği, özgün sesiyle keşfetmeye ve korumaya kendini
adamış, çok özel bir sanatçı. Dünyanın her yerine uçuyor ve yılda yüz konser
veriyor. Besteciye saygı, onun için her şeyin başında geliyor.
Yapıt özgün haliyle çalınmalı ve yorumcu ancak notada yazılanı okumah,
kendi sınırlannı hiçbir zaman aşmamalı.
Hatta artık müziği yalnız tarihi
çalgılarla dinleyen bir kitle oluş-
tu."
Klavsen bizde öyle bir çalgıdır
ki, ne konservatuvarlarda sınıfı
vardır, ne sık sık konserine rastla-
nır, ne de plaklan satılır. Neredey-
se org kadar bize yabancı olan bu
çalgmın en büyük ustalannı son
yıllarda Bach Günleri sayesinde Is-
tanbul'da dınlemekteyiz. Bellı bir
meraklı izleyıci kitlesinin var ol-
duğunu görmek de oldukça ilginç.
18. yüzyıhn bu gözde çalgısı bir
sonraki yüzyılda tamamen ortadan
kalkmış, 20. yüzyıl başında yeni-
den keşfedilince 19. yüzyıl ve ön-
cesinin sesini daha doğru duyuran,
aslına bağlı yorumlar yapılmaya
başlanmış. Klavsenin yüz yıl boyu-
nca yok oluşunun birkaç nedeni
var: Biri tanesi Fransız Devri-
mi'nde soylulannçalgısı olarak ta-
rihi klavsenleri kırıp kapaklarını
giyotin tahtası yapmışlar; bir diğe-
ri, yeni icat edilen piyanonun da-
ha parlak sesli klavyesi üstün çıkın-
ca klavsenin göz ardı edilmesi. Bir
de, küçük sesli bir çalgı olduğu için
büyük konser salonlan yapılınca s-
es açısından zayıf kalmış. Böylece
klavsen için yazılmış 17., 18. yüz-
yıl besteleri 19. yüzyıl boyunca pı-
yanoda çahnmış.
Klavsen ve orq ustası
Yirminci yüzyıl başında resim-
lerden ve özgün el yazması nota-
lardan yola çıkılarak aslına benze-
yen klavsenler yapılmış ve kimı
bölgede bulunan eskileri de onan-
lıp klavsen sesinin aslı yeniden bu-
lunmuş. Gustav Leonhardt, bugün
hâlâ klavsen için yazılmış yapıtla-
nn piyanoyla çalınmasını son de-
rece yanlış buluyor. "Çünkü mü-
zikçiler artık klavsenin ne oldu-
ğunu öğrendi. Onun yapısını, se-
sini tanıdı. Yüz yıl önce olduğu
gibi değil. Bugün hâlâ onları pi-
yanoda çalmak ahlak dışı bir
davramştır. Piyanonun kendi
dağarcığı var. Klavsenin de ken-
di zengin dağarcığı var. Yorum-
cu besteciye bağlı kalnıah, onun
eseri yaratırken duyduğu tınıya
saygılı olmalı. Ve her zaman bel-
li sınırlar içinde hareket etmesi
gereğini de unutmamalı" dıyor.
Gustav Leonhardt için klavsenle-
rin yapıldıgı ülkeler ve dönemlen
de çok önemli. Bu nedenle bir ttal-
yan bestecisini, 17. yüzyıl yapımı
bir Fransız klavseninde asla çala-
mazsımz. Aynı smırlamalar org
için de geçerli. Onun çalmayı ka-
bul ettiğı orglar ancak 18. yüzyıl-
da yapılmış olmalı. Sonrakileri ye-
ni ve mekanik sesli kabul ediyor.
"Bugün hiçbir büyük şehirde
doğru dürüst org yoktur. Çünkü
ünlü kiliselerin orgları çok sık
çaUnmakta, eskidikçe elektrikli
orglar onların yerini almakta.
Turistlerle kalabalıklaşan mer-
kezlerde her şey daha gösterişli
olmaya mecbur. Ben org çalmak
üzere davet edildiğimde önce
meslektaşlanma sorarım orada-
ki orgu. Eğer bilen yoksa hangi
tarihte, kim yapmış ve sonradan
kim onarmış, bunları öğrenince
orgun niteliği meydana çıkacak-
tır. Zaten hemen hemen dünya-
daki bütün değerli orgları tanı-
yorum. Pek çok güzel org var a-
ma bunlar küçük merkezlerde.
Örneğin Paris'te, Londra'da hiç
iyi org yoktur. Hamburg'da var
bir tane. Viyana'daki St. Michel
Kilisesi'nde küçük güzel bir org
var. Aslında org da tıpkı klavsen
gibi unutulacaktı ama 19. yüz-
yıldakiler onda romantik senfo-
ninin sesini aramayı denediler.
Bu da yanüştı, org onu veremez-
di. Yine de çalgı olarak ortadan
kaybolmadı."
Bach rolünde oynayacak
Leonhardt. 1967'deyapılan'An-
na Magdelena Bach'ın Günlü-
ğü' adh filnıde Johann Sebasti-
an Bach rolünü oynamış. O çağı
ve Bach'ı bu kadar iyi bilen, doğ-
rusu bu rolü daha iyi canlandıra-
cak bir başkası düşünülemezmiş.
Ama kendisı alçakgönüllükle şöy-
le diyor. "O zamanlar tarihi mü-
ziği bilen pek kimse yoktu. Üç
şey istiyorlardı, hem klavsen ve
org çalsın, hem şeflik yapsm,
hem de Bach'ı çok iyi tanısın!
Bu niteliklerin hepsini bende
buldular. Ama bugün aramaya
kalksalar bu rolü üstlenecek en
az 200 tane Bach bulabilirler."
Doğal kı Leonhardt'ın yetıştirdiği
kuşaklarla bu tarihi değerlerin da-
ha fazla yitıp gitmeden korunma-
sı ve özgün sesin unutulmaması
sağlandı.
Gustav Leonhardt'ın kayıtlanm
inceleyin mternette. Inanılmaz
şeyler bulacaksınız. Gerçek bir sa-
natçının ömrünü, inandığı müziğe
nasıl adadığını göreceksiniz
www.evinilyasoglu.com
Celal Oymak, ikinci şiir kitabmda sevginin hallerini anlatıyor
Hem hukukçu hem şair
NENA ÇALtDİS
'Nice Hâlleri Var Sevdanın'
(Engin Yaymevi) hukukçu şair
Celal Oymak'ın ikinci şiir kita-
bı.
Şiir yazmaya Ankara Üniversi-
tesi Hukuk Fakültesi'nde (1965 -
1970) okuduğu yıllarda başladı.
1968 - 1970 yıllan arasmda şiir-
leri 'Ajans Türk' dergisinde ya-
yımlandı.
Hukuk Fakültesi'nden mezun
olduktan sonra ve hâkimlik stajı-
nı bitirip Sayıştay'da çahşmaya
başlayan Oymak, 1974 yıhndan
bu yana da Sayıştay'm çeşitli ka-
demelerinde görev almış, halen
Sayıştay 5. Daire üyesi. "Şiirle
ekmek kadar, su kadar iç içe-
yim. Şiiri çok seviyorum. Bir
hukukçu da şair oîabilir. Hu-
kuk, konuları çetrefil sözlerle
dile getiriyor, ama bir şairin
tam tersine herkesin anlayabile-
ceği bir dille ve insanlarm bü-
tün hallerini dile getirmesi la-
zım.
Yani şiir ile düz yazıyı ayıran
en önemli şey, bence yeni bir
söyleyiş biçimi. Keümelere yeni
bir anlam yüklenmesi, yoksa
herkesin söylediği tabii ki bir
ifade tarzıdır ama şiir değildir"
diyor Oymak şiire karşı sevgisini
anlatırken.
şalrlerl sevmek
2000 yılında çıkardığı ilk kita-
bı 'Düşler Yakın Takipte" de
pek çok konu üzerine yazıhruş şiirleri
bulunuyordu. Oysa, 'Nice Hâlleri Var
Sevdanın' kitabı adından da anlaşıldı-
gı gibi sadece sevda şiirlerinden oluşuy-
or. Bir annenin, bir sevgilinin, bir ağa-
cın sevgisinden söz ediyor, kimi zaman
ise bir işçinin veya bir Çingenenin ya-
şadıklannı anlatıyor dizelerinde.
Celal Oymak kitabında Fuzuli, Ya-
vuz Selim, Cahit Sıtkı Tarancı, Gül-
ten Akın, Nâzım Hikmet, Cahit Kü-
lebi, Nabi, Talat Sait Halman, Ahmet
Muhip Dıranas, Ahmet Özer, Necip
Fazü Kısakürek'ten birer dize almış.
Neden bu şairlerden alıntı yaptığını da
nice
hâlleri var
sevdanın
şöyle açıklıyor: "Onlar benim yaşan-
tımda etkisi olan şairler. Şairleri sev-
mek insanları sevmektir. Yülar önce
Afrika'da yaşanan açlığı televizyon-
da görünce ağladım. 'SokakÇocuğu'
başlıkh bir şiirim var, sokak çocuğu-
nun o halini görünce ben çok etkile-
niyorum ve bu etkilenim şiirlerime
yansıyor."
Nasıl bir sıralama?
Celal Oymak'ın hukukçu ve şair
kimliği kimi noktalarda birleşiyor..
kimi noktalarda aynlık yaşanıyor. Oy-
mak bu birleşme ve kmlma noktala-
• "Şiirle ekmek
kadar, su kadar iç
içeyim. Şiiri çok
seviyorum. Bir
hukukçu da şair
oîabilir. Hukuk,
konulan çetrefil
sözlerle dile
getiriyor, ama bir
şairin tam tersine
herkesin
anlayabüeceği bir
dille ve insanlann
bütün hallerini dile
getirmesi lazım.
nnı şöyle açıklıyor: "Yazı hayatım-
da hukukçu kimliğim tabii ki etki-
li olabiliyor. tnsanlarla ilişkilerde
özellikle. Biz mali denetim yapıyo-
ruz ve mali karar veriyoruz. Insa-
nın o yönü de tabii ki insanı etkili-
yor. Tekdüze değil yaşantı. 15-20 yıl
kadar ara vermek zorunda kaldım
şiire, bu ayrılığın başhca sebebi de
hukukçu kimliğim. Mesleki yaşan-
tım, bir süreliğine de olsa uzak tut-
tu beni sevdiğim şiirden."
Kitabın önsözünü yazan Talat Sait
Halman, Oymak için şöyle diyor: "...
İyi bir hukukçu, başarıh bir şair de
olabilir."
FEYZİOĞLU'NUNKÎTAPLARIANAYURDUNDA
Yazar Yücel Feyzioğlu küçük okurlarıyla birlikte.
Çocuklar için
özgün masallar
Kültür Servisi - Uzun
yıllardır Almanya'da
yaşayan ve yazdığı
kitaplarla Keloğlan'ı
günümüze uyarlayan yazar
Yücel Feyzioğlu'nun
kitaplan artık Turkiye'de.
Babil Yayınlan tarafından
yayımlanan altı masal
kitabı aynı anda piyasaya
sunuldu. 'Keloğlan ile
Kartal Abi', 'Cırttan ile
Şahmaran Kızı',
'Keloğlan'ın Rüyası',
'Sihirli Limon', 'Badi ile
Bidi', 'Keloğlan ile
Ceylanlar' adh yapıtlan
Özlem Halıcı resimlemiş.
1980'den bu yana kitaplan
Avrupa'nın çeşitli
ülkelerinde yayımlanan
Feyzioğlu'nun yapıtlan
ders kitaplanna alınırken
çocuklar arasında
yaygınlaştı. Masallan radyo
oyunu olarak Almanya,
Hollanda, Avustralya ve
TRT radyolannda
yayımlanırken oyun olarak
okullarda sahnelendi.
Feyzioğlu'nun 'Sihirli
Limon' adh masal kitabı
2002 yılında, Kuzey
Vestfalya Eyaleti Eğitim ve
Bilim Bakanlığı tarafından
'çocukların kafasında
fantastik dünya açan
sürükleyici 20 kitap
listesi'ne seçilırken Bakan
Gabriele Behler tarafından
basına tanıtılarak ailelere ve
çocuklara tavsiye edildi.
Birçok ödülü olan yazara
son olarak 2001 yılında
Cumhuriyet gazetesinin,
2003 yıluıda ise TRT-
INT'in açtığı yanşmalarda
birincilık ödülleri verildi.
Alman Yazarlar Birliği,
Kuzey Ren Vestfalya
eyaletinin yaptırdığı bir
ankete göre Yücel
Feyzioğlu, okullara ve
kuruluşlara en çok davet
edilen iki yazardan biridir.
Ziyaret ettiği okullarda
"masalların çocuk
dünyasındaki psikolojik
işlevlerini" velilere ve
öğretmenlere anlatırken
çocuklara kitap okuma
alışkanlığrnı artırma
yöntemlerini
uygulamaktadır.
Yazann 2004'te yine Babil
Yayınlan'ndan çıkan
'Almanya'ya Nasıl
Geldik?' adh tiyatro
oyunuysa ilginç bir kara
güldürü örneği olarak hem
okuyucularla, hem de
Almanya'da
tiyatroseverlerle buluşuyor.
Fransa'da Türk kütüphanesi
• PARİS (AA) - Fransa'da Türk
göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı Blois
kentindeki Ulusal Kitaplıkta, çalışanlarm
girişimiyle içinde sadece Türkçe kitaplann
yer aldığı özel bir bölüm hizmete açıldı.
Blois Ulusal Kitaplığı Müdürü Jean-Paul
Bagard. açılış töreninde yaptığı konuşmada,
bölgede yaşayan Türklerin ilgi göstermesi
halinde Türkçe kitaplann yer aldığı
bölümün daha da genişletilmesinin
gündeme gelebileceğini söyledi. Paris'te
yaşayan Türk şairi Elif Su Alkan, açılış
töreninde hazır bulunarak 'îstanbul Çok
Uzaklarda' adh son kitabından şiirler
okudular. Törende, Blois kentinde Türkçe
öğretmeni olarak görev yapan Melek
Yılmaz'ın öğrencileri de Türkçe ve
Fransızca şiirler okudu. Türkçe öğretmeni
Melek Yılmaz, AA muhabırine yaptığı
açıklamada, Blois kentindeki ilk ve orta
dereceli okullarda 500 kadar Türk
öğrencinin bulunduğunu belirterek
bunlardan sadece 200 civannda öğrencinin
Türkçe derslerine katıldığını söyledi.
Yılmaz, oluşturulan kitaplıkta özellikle
çocuklar için yeterli sayıda eğitici kitap
olmamasından yakındı ve bu kitaplann
en kısa zamandan Türkiye'den sağlanması
çağnsmda bulundu.
Kant sempozyumu 3 Bûm'de
• Kültür Servisi - Immanuel Kant'ın 200.
ölüm yıldönümü nedeniyle dünyanın dört bir
yanında etkinlikler düzenleniyor.
tstanbul Geothe Enstitüsü, Yapı Kredi Kültür
Sanat Yayıncılık ve Muğla Ünıversitesi'nin
işbirliğiyle düzenlenen Uluslararası Kant
Sempozyumu ile bu etkinliklere îstanbul ve
Muğla'da birer halka daha eklenıyor. îlk
etkinlik, 3 Ekim'de Îstanbul Goethe
Enstitüsü'nde yapılacak. Prof. Dr Doğan
Özlem'in açılış konuşmasının ardından
başkanhğını Ioanna Kuçuradi'nin üstlendiği
ilkoturumun konuşmacılan; Prof. Dr. Paul
Guyer, Prof. Dr. Phil, Dr. H.C. Karl - Otto
Apel, Prof. Dr. Manfred Baum. tkinci
oturumun başkanlığım Prof. Dr. Doğan Özlem
üstleniyor. Oturuma konuşmacı olarak; Prof.
Dr. Betül Çotüksöken, Prof. Dr. Bedia Akarsu,
Yrd. Doç. Dr. Bülent Gözkan katılıyor. Prof.
Dr. Claudia Bickmann, Prof. Dr. Stephan Voss,
Yrd. Doç. Dr. Nebil Reyhanı ve Yrd. Doç. Dr.
Kaan H. Öktem'in katılacağı üçüncü oturumun
başkam iseYrd. Doç. Dr. Ferda Keskin.
(0 212 249 20 09)
Dil Derneği'nde yeni yönetim
• ANKARA (AA) - Dıl Derneğf nın 9. olağan
kurultayı çalışmalanru tamamladı. Kurultayda
yapılan seçım sonucu, derneğın yeni yönetim
kurulu üyeleri belirlendi. Yönetim kuruhı,
önümüzdeki günlerde toplanarak görev
dağıhmı yapacak. Dil Derneği'nin yeni
yönetim kurulu şu isimlerden oluştu: Ahmet
kocaman, Sedat Işık, Şerafettın Turan, Sedat
Sever, Dilek Ülgüray, Hülya Küçükaras, Sevgi
Özel, Zekeriya Kaya, Afet Kutlu, tbrahim
Dizman ve Salih Taştan.
Bugün
• NARDİS JAZZ CLUBda 21.30'da A
capella Boğaziçi konseri. (0 212 244 63 27)
• BABYLON'da 21.30'da Athena'dan
'akustik' konser. (0 212 292 ?3 68)
Cocuk Filmleri Festivali
• CINECITY KOZYATAĞInda 11 00 de ve
15. OO'te 'Ave', 'Fare', 'Inşaattaki Kurbağa',
'Müziği Seviyorum', 'Küçük Beyaz Ev',
'Luck ve Büyükbaba Krilov', 'Müzik
Dükkânı', 'Vaftiz Anne', 'Zheltouhin',
13.00'te 'Dört Mevsimin Hayvanları',
'Dottie', 'Mavi', 'Kırkayağın tzleri',
17.00'de 'Gizü Kale', 19.00'da 'Kayıp
Çocuklar'. (0 216 315 10 10)
• CINECITY ZEYTlNBURNU'nda
11.00'de ve 15.00'te 'Urpa ile Turpo', 'Karga
ile Tilki', 'Tootletubs Ue Jyro', 13.00'te ve
17.00'de 'Savaşı Durduran Köpek', 19.00'da
'Avustralya'ya Yolculuk'. (0 212 546 96 96)
• CINECITY YEŞİLKÖY'de 11.00'de ve
15.00'te 'Eskimo', 'Kaptan Bligh',
'Rüyadaki Kuş', 'Sessiz Bir Öykü',
'Zamanın Anahtarlan', 'Ze ve Pengueni',
'Müziği Seviyorum', 13.00'te 'Ren Geyiği
Robbie - Kayıp Kabilenin Efsanesi', 17.00'de
'Van Gogh ve Ben', 19.00'da 'Zulaika'.
(0 212 662 25 70)
• CINECITY ETİLER'de 11. 00 de ve
15.00'te 'Vahşi Atın Yazı', 13.00'te
'Meyveler ve Sebzeler', 'Çöp Tenekeleri',
17.00'de 'Gökyüzüne Uzanmak', 19.00'da
'Abbie', 'tptal Edilen Bale', 'Tesüm Günü',
'Hava Postası'. (0 212 287 73 73)