25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 EYLÜL 2004 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 li5 Mesut Yümaz, AB jttî kitabuu lngiUzce g yastmş. S Demek ki AB yolu •% değişti! ' Elektronjk posta: denizsom®cumhuıiyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Fafcs: 0.212.512 44 97 - AKP, pişmemiş aşure gibiymiş... "Öteki de dibi tutmuş kadavıf aibiydi!" niüfusÇorum'un Seydim bel- desinde düzenlenen şenliklerde halk, AKP Çorum Milletvekili /( Murat Yıldınm'ın »çevresini sanp, nü- fusu2bindenazbel- "1 delerin tekrar muh- tartık yapılmak isten- mesine tepki gösteriyor. Yıldınm'ın yanıtı "Keşke daha çok çocuk yapsay- dınız da belediyeniz ka- patılmasaydı" oluyor. Niyet Zehra Zeyneloğlu: "Zi- nayı suç saymak imam nikâhlılann işine gelme- diği halde AKP bunda ısrar ediyor; çünkü bir sonraki hedefleri imam nikâhını geçerii kjlmakl" u yaz Anamur'da görüştük; sigara ve rakıy- la dostluğu aynen devam ediyordu Güngör Ağabey'in. Keyifliydi: Anılarını yazdığını söyledi... Geçen gün, bir zarfın içinden "Harbiye'den Babıâli'ye; Bir ihtilalcinin Anıları" çık- tı. Kitabın kapağında fotoğrafı vardı; sigaradan de- rin bir nefes çekerken. Bir dönem Antalya Kültür Müdürlüğü ve uzun yıl- lar Cumhuriyet'in Antalya muhabirliğini de yapan 27 Mayıs'ın en genç teğmeni, 22 Şubat ve 21 Mayıs'ın havacı subayı, Genç Kemalistier Ordusu sanığı GüngörTürkeli'nin Harbiye'den Babıâli'ye uzanan ve yakın tarihimize ışık tutan yarım yüzyıllık anıları lleri Yayınları'ndan çıktı. Kitabın önsözünü "komutan"ı Talat Turhan yaz- mış: "Yürekli bir Anadolu çocuğu olan, Yörük kökenli Güngör Türkeli; arkadaşlarının aksine, hayatın bü- tün yük ve çilelerini çekmiş olmasına karşın, ettiği Harbîyeli yemine sahip çıkarak, onurlu tutumunu devam et- tirmiştir. Yazmış olduğu yapıtta da, Genç Kemalist- ier olayına dipten gelen dalga örneği katkıda bulun- duğu için de ona teşekkür borçluyuz... Soğuk Savaş döneminde Amerikan yandaşların- dan oluşan antikomünist cephe, Atatürkçü ulusçu güçlerle mücadele ederek onları saf dışı bırakmayı başardı. Günümüzde de küreselleşme yandaşı ha- inler gene Atatürk milliyetçilerini ve ulus devlet yan- daşlannı hedef almış görünüyorlar. Bu zinciri ulus- ça kırmalıyız. Atatürk milliyetçiliği adına yaşamlan- nı ve geleceklerini yok sayan ve çok güç şartlar al- tında yaşamlarını sürdüregelen Güngör Türkeli gi- bi değerlere sahip çıkmalıyız diye düşünüyorum. Amerikancı düzenin yandaşlan 12 Mart'ta Gün- gör Türkeli'ni gözaltına alarak Adana'daki Askeri Ceza ve Tutukevi'nde bir ay süreyle tutmak gereği- ni duydular. O döneme damgasını vuran, yüzlerce kitaba konu olan ABD patentli akıl almaz işkence uygulamalarına, Adana Sıkıyönetim Komutanlığı'nın Askeri Ceza ve Tutukevi'nde çok özel bir katkı oluş- turduğunu görüyoruz. Bu cezaevine alınan kişilerin başlanna çuval ge- çiriliyordu. Görüldüğü gibi çuval olayının geçmişi vardır. Geçmişten ders alamayanlar, gelecekte ben- zerlerini yaşamaya mahkûmdur. Aklımızı başımıza almak ve ulusal onurumuza saldınya yeltenen ço- ğu paralı askerlerden oluşan hispanik (Latin Ame- rika kökenli ABD vatandaşları; ABD, Irak işgalinde daha çok bunlardan faydalanmaktadır) çapulcular- dan oluşan işgal güçlerinin niyetlerini kursakların- da bırakmalıyız." Güngör Türkeli'nin anıları, anıdan öte tarihi bir ders niteliğinde... Tabii ki anlayana! YenilikAfyon'un Bolvadin ilçe- sinde 20.'si düzen- lenen Kaymak Şenliği'nde AKP'li 1 belediye büyük "ye- nilik" yapıyor ve etkinli- ğin adını Kaymak Festi- vali olarak değiştiriyor!" HuzurAkifKökçe:"Bizara- balartn arkasına 'Huzur Islamda' yazıyoruz ama ne hikmetse Islam dün- yasında kan gövdeyi gö- türüyor!" SESSÎZSEDASIZ(I) Sağlıkta meslek birliği kurulurken Büyükada'dan eczacı Avni Kurtul- du, Sağlık Meslek Mensuplan Birliği Ka- nunTaslağı'nın 15. maddesine dikka- ti çekiyor. Madde şöyle: "Her bir sağlık mesleğinde odala- nn katılımıyla Türkıye Sağlık Meslek Birliği kurulur. Meslek birliklerinin adın- daTürkiye kelimesinden sonra meslek belirtilir." Sıradan bir madde gibi görünse de Avni Kurtuldu'nun yorumu şöyle olu- yor: "Bugüne kadarki Türk Eczacılar Bir- liği, Türk Tabipler Birliği, Türk Diş He- kimleri Birliği, bundan böyle adlannı Türkiye Eczacılar Birliği, Türkiye Tabip- ler Birliği, Türkiye Diş Hekimleri Birliği olarak değıştirecek." Başbakan Recep Tayyip'in çok gerekmedikçe Türk söz- cüğünü kullanmadığını, Türk yerıne "Türkiyeli" demeyi yeğlediğini biliyo- ruz... Şimdi sıra kurumsal değişikliklere mi geldi, ne? Böylesi değişikliklerle ne amaçlanı- yor; Avrupa Birliği'ne uyum mu, yok- sa Başbakan'a uyum mu? Eczacı Avni Kurtuldu: "Türk Eczacılar Birliği yerine Türkiye Eczacılar Birliği demekteki amaç Türk üst kimliği yerine Müslüman üst kimli- ğini gündeme getirmek, toplumu millet- ten ümmete çevirmek isteğidir. Yasa taslağının bu maddesi ümmet- çiliğın kesişme noktasıdır. Bu nokta mil- letten ümmete, bireyden kulluğagidişın başlangıç noktasıdır." Yüksek Yerilim Hattı AB'yi ABD ıle aldatan AKP zına yapmış olur mu hoca efendi? ordincutku " yahoo.com ÇED KOŞESİ KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak ı turk.net OKTAY EKINCI Radar Kuleleri 'Sorgulanırken'... Marmara ve Çanakkale Bo- ğazı'ndaki SİTalanlanylabir- likte Boğaziçi'nın de korun- ması gerekJi kıyılanna dıkilen "Radar Kıüeteri" yeniden tar- tışılıyor. Ne var ki bu kez tartışmayı açan "çevreciler" ya da "kent- severler" değıl. Adına VTS (Vessel Traffic System) deni- len ve gemilerin Türk Boğaz- lan'ndan geçiş güvenliğini sağlamak gerekçesiyle kuru- lan dev kuleler, Cumhurbaş- kanlığı Devlet Denetleme Ku- rulu (DDK) tarafindan da ar- tık "sorgulanıyor''. Cumhunyet gazetesinin ha- berine göre, projenin uygulan- masında "4.5 trilyon lira" faz- la ödeme yapıldığını belir- leyen DDK, toplamı "22 miİYon dolar"a yaklaşan malıyetın araştınlma- sını istediğı Başbakan- lık'tan, özellıkle "usulsüzhık saptanan iha- lekrin de incelenmesinT ta- lep ediyor. (Aykut Küçük- kaya, 16.09.2004) DDK raporuna göre, ku- lelerin maliyetini arttıncı nedenler arasında "estetik görünümkriiçin kuüanüan seramik panolar, pas- lanmazçelikkor- kuhıklar..." vb. mimari bezeme ve dekorasyonlann "abarül- mışfiyadarİa"yaptınlması da var... 'Boğaziçi dostian'(!) Haberi okuyunca, son yılla- nn belki de en gerilimli kent ve çevre direnişimizi yeniden anımsadım... "Gerilimin'' nedeni ise bu kulelere karşı çıktığımızda gösterilen tepkiler değil, *tep- ki gösterenlerin" kimlikleriy- di... Boğaziçi'ni "konı- mak"(!) adına kıyıdaki en önemli peyzaj noktalanna di- kilen radar kulelerinin tüm so- rumlulan koro halinde şunla- nsöylüyorlardı: "- Bu tavnnızla tstanbul'un veBoğançrnin tarihini, doğa- smı dûşünmediğoıiz ortaya çıktı... Radar kuklerini engel- kmek demek, kente, halka ve hıtta mimarhğa bile saygtsızhk demektir..." "Kimler" miydi bu koronun sclistleri? Bakanlan, diğer hü- kümet temsilcilerini, bürokrat- lan ve "emeldi amiral" danış- rmnlannı eleştırmek kolay... Ama aynı koroda "projek- riı ûretilmesiııi" üstlenerek y- er alan İstanbul Teknik Üni- versitesi (ÎTÜ) Vakfı ile aynı pıojf lerin "tasarunını" yapan ve "Ankara'daki AtakuJe"ye de imza attığı için ülkenın en başanlı "kule miman" olarak tanıtılan mimanmızı unutmak mümkün müdür? ( A>ncalık' kararnamesi DDK raporundaki "usul- süzlük" saptamalan, öyle gö- rünüyor kı sadece ihale işlem- leri \e ödemelerle sınırlı bir araşhrmanın sonuçlan... Oy- sa radar kulelennin do|rudan "tasanm" ve "yapun" süreci de baştan sona yasalann hiçe sayılmasıyla gerçekleşmişti. Bu sıstemın "eskimiş bir teknolojh le Boğaziçi'ni boş ye- re tahripetmek" anlamına gel- diğini daha 1999 yıluıda sap- tayan istanbul 3 Numaralı Koruma Kunılu, projeye bütünüyle "ret" karannı verdiğinde. aynı siste- mın ABD'li ünlü fir- ma Lockheed'e çok- tan ihale edilmiş olma- sı, usulsüzlüğün başlangı- cıydı. Ardından, "Bunlan dik- nıek yerine uydudan ha- berleşme sistemi (GPS) ile de gemilere güvenli se\ir rotası sağlanabilir^"' diyen ODTÜ uzmanlannın ra- poruna rağmen, hükümetin bir devlet bakanını "hakem'' yapa- rak, aynı bakanın raporuyla "Hayır,radarkuleierizoruniu- dur; bu nedenle koruma ku- ruhı karan geçersizdtt.." diye hüküm vermesi de usulsüzlük değil miydi? Kurul dırenince ve Mimar- lar Odası da kurulun yanında yer alarak kulelerle ilgili iş- lemlere dava açınca, yine hü- kümet. mahkemenin "aJeyhi- ne" sonuçlanacağını anlar an- lamaz, bu kez özel bir "kanun hükmünde kararname" çıkar- dı. DenızcilikMüsteşarlığf na tek başuıa "inşaat ruhsatı ver- me yeüdsi" tanıdı. tşte böyle- si bir "hukuka aykm'' yetkiy- le de şimdi DDK tarafindan sadece "maByetieri" sorgula- nan radar kulelerini Boğazi- çi'nin tanhi kıyı dokusu içine diktiler... Bakalım DDK ve Başba- kanlık, soruşturma kapsamına işte o Koruma Kurulu karan- nı "etJdsiz" kılan turumJaruı sorumlulannı da alacak mı? Proje mimannın, kuruldaki meslektaşlan için: "Onlarku- k mimarisinden anlamazlar.»'' şeklindeki açıklaması ıse "mi- marbk etiği'" tanhıne bılmem ki nasıl geçti?.. Oekincic cumhuriyet.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACl kamilmasaraci ı mynet.com O HARBÎ SEMİHPOROY semihporoyCâ yahoo.com TARİHTE BÜGÜN MÜMTAZARIKAN 22Evlül tctcu).mumlas-arikan. com MANDA YÖNET/MINE HAYIR! 1913'M BUGÜN,SİVAffA6£L£NAMEgil<fiNKtMlULUHUN 8AŞKANI, MUSTAZA KBMAL'LE GÖBÜfTÜ. SİVAS KON- SRESİSlZASINDA gEJjf&yAMEfUkAN MANDASIN- OAN yANA SÖKÜ$LEK,MUSTXK4 *£MAL YE g/KA- ISUÇ BAĞIMSIZLIKSAI/UNUOJSUHAKAAŞIN,GÜÇ.- Lû OLMUŞTU. İKI onj/uito süeev VVZTIÇMALA*, BİIi AMEÜİtCAN KL/tÜJLUNUN GÖBÜŞMEYE ÇA6RIL MASl KARARlVLA SON SULAB/LMIÇTİ.6ENEKAL HARB0ZD BAÇKAHLIĞINOAKİKURUL,taoNGfi£PEN BİRHAFTA SOURA S/I/AS'A ULAŞTI. MUSTXF# KE- MAl &ENEKALLE &ÖRlJ$BliEK/ 8İ8 YABANO ÜUCE- NİN, TÛR/CİYE'NİN tÇ r$LEZ/H£ /&#/ÇMASWA İZİN VERMİYECE6İHİ, MAN&A yÖMETİUİNİN ISE SÖZ ICONUSU 8İLE OLAA4f/ACA6/W SÖYLEa/KUeUL 6ERİSIN6EH(/E ELİ gOŞ OÖN£C£KrJ... TC BAKIRKÖY 4. SULH HUKUK MAHKEMESÎ HÂKİMLİĞl'NDEİV EsasNo: 2004,497 Karar No: 2004/697 İstanbul ılı, Bakırköy, Yeşilyurt Mah. C: 0069, Asn: 00229. S: 0003'te nüfusa kayıtlı bulunan Hüseyin ve Revan'dan olma 1339 doğumlu Saliha Leyla Uyanık'a aynı hanede nüfusa kayıtlı bulunan 1958 doğumlu oğlu Haydar Ayhan Uyanık vasi olarak tayin edilmıştir. îlan olunur. 08. 07.2004 Basın: 41423 MERZtFON ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 2004'166 Davacı Gülseren Candan tarafindan dzvalı Ahmet Candan aleyhıne mahkememıze açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sırasın- da davalı Ahmet Candan'a duruşma günü ve dava dilekçesi tüm ara- malara rağmen adresi tespıt edilemediğinden tebliğ edilememiş olup duruşmanın 28.10.2004 günü saat: 09. 00'da Merzifon Adliyesi'nde yapılacağı. bellı edılen gün ve saatte Merzifon Alışar köyü nüfusuna kayıtlı Halıl Ibrahim ile Ferdane oğlu 1965 doğumlu Ahmet Can- dan'ın duruşmada hazır olmadığı veya kendısinı bir vekil ile temsil ettırmedığı takdirde yargıiamaya yokluğunda devam olunacağı ve ka- rar verileceği ilanen tebliğ olunur Basın: 42217 PAJVO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Verheugen, Onlar, Bizimkiler Turkıye'nınadaylıksürecinde Avrupa Birliği'nin ge- nışlemeden sorumlu komisertikgörevini Günter Ver- heugen değil de bir başkası sürdürüyor olsaydı da- ha mı iyi olurdu, diye düşünüyorum zaman zaman. Çünkü Verheugen konuşma ve davranış üslubuyla bize ters geliyor. Bizim arzuladığımız, özellikle Doğu- lulara, Akdenizlilere özgü o "diplomatik incelik"ter), "esneklik"ten, "anlayış"tar\ oldukça uzak bir kişiydi Verheugen. Ama o eskiden de böyle bumunun diki- ne giden bir insandı ve bu niteliği sayesinde hem ül- kesinde, hem de uluslararası alanda parlak bir kari- yer yaptı. Anımsıyorum. Hür Demokrat Parti'nin genel sekre- teri iken dört yıldır sürdürdüğü bu görevi bırakıp 1982 yılında Almanya Sosyal Demokrat Partisi'ne (SPD) geçmişti. Federal Şansölye Helmut Schmidt'in yıl- dızının sönmeye yüz tuttuğu, erken seçimin ufukta gö- ründüğü, şansölye adayı Helmut Kohl'ün lıderliğin- deki Hıristiyan Demokratların yükselışe geçtiğı aylar- dı. Seçimini Sosyal Demokratlar yerine Hıristiyan De- mokratlardan yana yapsaydı, 39 yaşında genç bir po- litikacı olarak bir bakanlık koltuğuna oturabilirdi. Ni- tekim onun ilk kez federal parlamentoya girdiği 29 Mart 1983 seçimlerini Hıristiyan Demokratlar kazan- dılar. 1986-1987 yıllan arasında SPD Yönetim Kuru- lu'nun sözcülüğünü, 1987-1989 yıllan arasında par- tinin yayın organı Vorvvaerts gazetesinin şef redaktör- lüğünü yaptı. 1992 yılında ise federal parlamentonun Avrupa Birliği Komisyonu'nun başkanlığına getirildi. O tarihten bu yana Avrupa Biriiği ile olan ilişkilerinde Federal Almanya'nın en üst düzey temsilcisi olarak görev yaptı. Biz onu Avrupa Birliği'nin genişlemeden sorumlu komiserlik görevini üstlendiği 1999 Eylül'ün- den itibaren tanımaya başladık, doğrusu pek sevme- dik. Aynca kendisi de "Türkler beni sevsinler" diye özel bir çaba göstermedi. Hemen belirteyim ki bizim arzuladığımız "diploma- tik incelik", "esneklik", "anlayış" Avrupa Biriiği'ni oluşturan 25 ülkenin devlet adamlannın ezici çoğun- luğunda da alışılmış bir üslup değil. Bu üsluba "sıcak dostluk", "sevgi", "samimiyet" gibi nitelikleri de ka- tabiliriz. Italya Başbakanı Silvio Berlusconi'nin, Yu- nanistan Başbakanı Kostas Karamanlis'ın düğün konukluklan, Başbakanımızla sanlıp öpüşmeleri kim- seyi aldatmasın; bunlar Avrupa Birliği'nin geri kalan ülkelerinin büyük çoğunluğunda hemen hiç görülme- yen abartılı, "kişiye özel" gösteriler. Avrupalı devlet adamlannın arasında yakın dostluklar, arkadaşlıklar yok mu? Doğal ki var. Orneğin, zamanın Fransa Cum- hurbaşkanı Giscard d'Estaing in eşiyle birlikte Fede- ral Almanya Şansölyesi Helmut Schmidt'in Ham- burg'daki evlerine konuk olduklannı, akşam yemeği- ni Schmidt'in eşi Locki'nin pişirdiğini, Helmut Schmidt'in de yemek sonrasında piyanoda Fransız dostlarına Mozart'ın sonatlannı çaldığını anımsıyo- rum. Çeşıtlı ülkelerin devlet adamlan arasında bu tür yakınlıklar olduğu biliniyor. Birlikte haftalık yelken tur- lanna çıkıyortar, golf oynuyortar, futbol maçı izliyorlar. özel yaşamlannda bir araya geidiklerinde çevirmene gerek duymayacaklan düzeyde konuştuklan ortak bir dilleri var. Çevirmen aracılığıyla kurulan "dostluklar" ise ancak düğün konukluklanna yetiyor. Fakat konu- muz bu değil. Günter Verheugen yine öfkelendirdi bizi. En çok öf- kelenen de "Avrupa Birliği Türkiye'nin olmazsa olma- zı değildir!" diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan oldu. Verheugen de yardımcısı Filori de Turk hukü- metinin AB'ye, Türk Ceza Yasası'nda reform yapacak- lanna ilişkin söz verdiğini ıddia ediyortar. Bu iddialan çeşitli AB ülkelerinin sözcüleri de destekliyor. "Dost- lanmız" Berlusconi ile Karamanlis ise suskunlar, yal- nızca izlemekle yetiniyorlar. öte yandan Başbakan'ın aynı doğrultudaki sözleri de kulaklanmızda. O halde niçin bu kadar öfkeleniyoruz Verheugen'e? "Verdiği- niz sözü yerine getirmezseniz müzakere tarihi ala- mazsınız" diyor. Verilmiş bir sözümüz varsa ve yeri- ne getirmiyorsak, bunu söylemekte haksız mı? Daha düne kadar Avrupa Birliği'nin "Aman yerine getirelim!", "Aman adamlan kızdınmayalım!" diye her istediğine "evet" diyenler bile öfkeliler, şimdi "Türk- lük"ten, "ulusal onur"dan söz ediyoriar. Tuhaf değil mi? "Durdunuz durdunuz da zina mı aklınızı başını- za getirdi" diye sormazlar mı adama? Ben artık bu Av- rupa Birliği konusundan da girelim-girmeyelim, alır- lar-almazlar tartışmalanndan da iyice bunaldığımdan sorunun başkalan için "can alıcı" olan yanlanyla pek ilgilenmiyorum. Ama bu adamlara "efelik", "dayılık" ne kadar söker, sökecek, onu da çok merak ediyo- rum. Tükürdüğünü yalamak, yalamamak meselesini, Kasımpaşalılığı yani. (e-posta: dkavukcuoglu(a superonline.com) BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 SOLDANSAĞA: 1/ Adana ve Mersüı yöresi- ni kapsayan 2 bölgenin antik „ dönemlerdeki adı. 2/ Genel- likle resimli duvar ilanı... Kedi ya da kö- pek yavrusu. 3/ Sözlerin özel bir vurgulan- mayla söylen- mesine dayanan' müzik türü... Iri taneli bezelye. 4/ Geceleyin, 1 açık havada sevgi du- 2 yulan bir kadın için 3 söylenen şarlu. 5/ Ma- 4 lezya halkına özgü bir 5 tür öldürücü delilik... 6 Yapı işlerinde kullanı- 7 1 A K Y A K A | V ş. 2 L A | P I N A R A 3 A T T A L 0 S • 4 ç A R •I R A K • 5 A M A S R A | A j j 6 f1 Al P T •K. E L E 7 1 R | C A | IT F 8 •A S ID E •K 1 9 A N T M A S Y 0 N lan çekül 6/ Tehlikeli bir işe girişirken kişinin kendinde bulduğu gü- ven. 7/Bir renk... Osmanlılarda gümrük vergisi... Av- rupa Birliği'nin kısa yazılışı. 8/ Sara hastalığına verilen ad. 9/ Tutsak.. Ölen kimsenin vücudu. YUKARIDAN AŞAĞHA: 1/ Fenikeliler tarafindan Tunus kıyılannda kurulan ün- lü kent. 2/ Bir işi yerine getirme... Köpeklerde yaş. 3/ Akdeniz'de yaşayan eti lezzetli bir balık... Çemberin çevresinin çapınaoranını gösteren sayı. 4/Uğraş... Ken- dini beğenmiş kimseler için kullanılan bir alay sözcü- ğü. 5/ "Sevdiğimi eller almış / O da bana — geliyor" (Türkü)... Akciğerleri dinlerken hekimin duydugu pa- tolojik ses. 6/ Halk dilinde havuca verilen ad. 7/ Cinsel güçsüzlük... Eski dilde ayak. 8/ Uyan... Üstün bir yet- kinin gücünü simgeleyen değnek. 9/Üç kişi arasında 32 kâğıtla oynanan, briçe benzer iskambil oyunu... Türk tu- luat tiyatrosunda baş komik görevindekfuşak tiplemesf.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear