22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26 AĞUSTOS 2004 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 ts E Karakolda ntüze kundmuş. Acaba her aleti iergiliyorlar mı? Befctronik posta: denizsoflrifcuinhurfyeLcom.tr Tei: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Slogan atan öğrencinin bursu kesilecekmiş... "Namaza başlayana ç'rfte burs!" MarisBaşbakan'ın yakın çevresinden Cüneyt Zapsu, şu sıralar Marmariste Robinson Clup Maris'te tatil ve tetkiklerde bufunuyormuş... Zapsu*yu görenler "Yakında Maris el değiştirip, koylanndan biri haremlik, öteki selamlık haline gelebilir" diyotiar. HalkCHP'den istifa eden Yaşar Nuri Öztürk, yeni bir halk harekete başlatmış; Erkan Şentürk televizyondan izliyor "Halkı yeni oluşuma katılmaya çağıran hocam, günlük hayatta sıkça kullanılan teoloji, istiskal, septisizm, homojenrte, kristalize gibi sözcükleri kullanarak halkın dilinden anladığını gösteriyordu." . Boynuz • Göksel Kaya: "Bir zamanlar Ingittere'nin gönderdiği valiler tarafından yönetilen Amerika, şimdi Ingiltere Başbakanını, madatya takmak için ayağına çağınyor. Neyse sen canını sıkma Tony Btair, boynuz kulağı geçermiş." irkaç yıl önce Bergama Ovacık'taki siyanür- lü altın şirketi köşeye sıkıştığında Demokra- tik Sol Parti'den iki milletvekili hazırfadıklan "altın dosyası"nı koltuklarının altına alıp dö- nemin Başbakanı Bülent Ecevit'in huzuruna çıkmış- tı. Çokuluslu ve uluslararası sabıkalı siyanürlü şirke- tin yardımıyla "altın dosyası" hazırlayan milletvekille- rinin iddiasına göre sahip olduğumuz altın rezervi ile d/ş borçlanmızı ödeyecek bir servete sahiptik. Ecevit dosyadaki bayali a/tınlan çok sevmiş ve holding med- yasına manşet yaptırmıştı. Şu sıralar siyanürlü şirket yine köşeye sıkıştı; kesin- leşmiş yargı karannın uygulanması gündeme geldi. Holding medyası yine kolları sıvadı... Siyanürcülerin işe aldığı yöre köylülerinden bir gru- bun, madenin açılması için yaptığı yürüyüşte "Dede- mi kandırdılar" diyen Bayram Kuzu'nun torunu man- şet oldu. Bayram Kuzu, Bergamalı protestocu köylülerin sim- Altının altı gesiydi; çizgili pijamasıyla yalınayak yürürdü; adı "hop- dediks"e çıkmıştı; üç yıl önce öldü. Bayram Kuzu'nun torununu işçi olarak madene al- mışlar. Kuzu'nun siyanürcüler tarafından maaşa bağ- lanan torunu, demeç verip "Dedem bilinçsiz olduğu için kandırıldı. Madenin hiçbir zararı yok" diyor. Türkiye'de paranın açamadığı kapı yok... Kemik sızlatmak için mezar bile açtırırlar! Kendisini Ovacık altın madeni çalışanı ve aynı za- manda Bergama köylüsü olarak tanıtan bir bayan, si- yanürcüler hesabına bana elektronik posta gönderiyor: "Ülkemizin yeraltı zenginliklerinin değerlendirmesi- ni ve ülke ekonomisine kazandınlmasını istemeyen kişiler kamuoyumuzun bazı kesimlerini yanlış bilgi- lendiımekte ve yönlendirmektedir. öyle ki çevre bilim- lerinden uzak, bilgisiz ve ön yargılı bu kişiler maden- cilik faaJiyetlerini ulusal çıkarianmıza aykınyrnış gibi göstererek yeraltı kaynaklarımızı işletmemize ve ma- denciliğin ülke ekonomisine katkısının yüzde 1 'in al- tında kalmasına neden olmaktadır. Gururla belirtmek isterim ki üç yıl iki aydırburada çalışmaktayım ne ken- dim ne etrafımdaki insanlarda siyanürden zehirlenip ölen var ne de çevrede yeşilliklerin yok olması gibi bir çevre felaketi var. Size tavsiyem Ovacık aJtın made- nini gezip dolaşmanız "Ovacık altın madenine hayran kalanlar" grubunun içine sizin de gireceğinizden emi- nim." Çevre mühendisleri, maden mühendisleri, kimya mühendisleri, doktorlar, konunun uzmanı öğretim üye- leri, meslek odalannın yöneticileri bilgisiz ama siyanür- cülerin maaşa bağladığı işçiler ve köylüler bilgili; Ova- cık altın madenine hayran kalanlar bilinçli... Altın işinin altına bakınca; Endonezya kadar olama- dık gitti! Talat Turhan'a 80. yaş günü armağanı 2 Eylül'de 80 yaşına basıyor Talat Turhan... 80. yaş gününe armağan olarak dostlan yılın son dört ayını 'Ta- lat Turhan Günleri" başlığıyla kutlu- yor; çeşitli etkinlikler düzenliyor... Etkinliklerin başında da kitaplar geli- yor. Muzaffer Ayhan Kara, "Atatürk'ün Yarbayı Talat Turhan İçin Ne Dediler?" başlıklı bir portre derfedi. lleri Yayınla- n'ndan çıkan kitap Talat Turhan'ın 80. yaşına armağan olarak yazıldı. Kitabın önsözünü emekli kurmay topçu albay Ibrahim Artuç kaleme aldı. Kitapta Uğur Mumcu, llhan Selçuk, Oktay AKbal, Mehmed Kemal, Hikmet Çe- tinkaya gibi Cumhuriyet yazariarının Talat Turhan için kaleme aldıklan yazı- lar da yer alıyor. Aynca, 80. yaşa armağan çerçeve- sinde Sorun Yayınlan'nca, Muzaffer Ay- han Kara'nın gözden geçirip genişlete- 9 rek yayına hazırladığı "Bomba Dava- sı-Savunma 1 "in 18 yıl sonra yeni ba- sımı yapılıyor. Sorun Yayınlan'ndan çıkacak Talat Turfıan imzalı iki kitap var "Doruk Ope- rasyonu"nun gözden geçirilen 3. bas- kısı ve bir yeni çalışma; "Devrimci Bir Kurmay Subayın Etkinlikleri-2. Kitap" lleri Yayınlan'ndan daTaJat Turhan im- zalı üç kitap daha çıkacak: "Genç Ke- malistlerOrdusu Davası", "30Ağustos; Türk Istiklal Harbi'nde Büyük Taarruz ve Başkomutan Meydan Muharebesi", "Derin ABD, NATO ve Bush'lar." Nice yıllara Talat Turhan... Yüksek Yerilim Hatt Mafya ile devletin arasına Van kedisi mi girdi abiler? erdincutkuıg yahoo.com Büyük Taarruz (26 Agustos 1922) 'r.HandanDtKER* "Savaş muharebe ve en son meydan muharebesi yalnız karşı karşıya gelen iki ordunun çarpışması değildir. Uluslann çarpışmasıdır. Meydan muha- rebesi uluslann bütün variıkla- nyla bilim ve teknik alanında u- laştıklan düzeyde ahlaklanyla, kültûrleriyle, sözün kısası bü- tün maddi ve manevi güç ve erdemleriyle ve her tühü araç- lanyla çarpıştığı birsınav mey- danıdır. Bu meydanda, çarpı- şan uluslann gerçekgüç ve de- ğerleri ölçülür. Sonuç; yalnız maddesel gücün değil, bütün güçlerin özellikle ahlak ve kül- türgüçlerinin üstünlüğünü ka~ nıtlama derecesine vardınr." M. K. Atatürk (30 Ağustos 1924) 26 Ağustos 1922 tarihi. Ulu- sal Kurtuluş Savaşımızı sonuç- landıran önemli bir tarih olup, 30 Ağustos 1922 tarihli Başko- mutanlık Meydan Savaşı ile de artık tarihimizin savaş dönemi k ipanmıştır. Bundan sonra ar- • ,< sıyasi mücadele dönemi başiamıştır. Işte bu nedenle de 26 Ağustos'un önemi büyük- tür. 20 Ağustos 1922'de Batı Cephesi'nin karargâhı olan Ak- şehir'de Başkomutan M. Ke- mal Paşa, cephe komutanı Is- met Paşa ve Genelkurmay BaşKanı Fevzi Paşa buluşarak saldın planını gözden geçirdiler. 26 Ağustos 1922 Cumartesi sabahı da orduya saldın emri verildı. ilk etapta Kalecik Sivri- si, Beştepe, Yarıkkaya, Belen- tepe ve Tınaztepe alındı. 31 Ağustos'a kadar süren şiddet- li çarptşmalann sonundada Yu- nan <uwetleri Dumlupınar'ın kuzeyindeki Aslıhanlar bölge- nde yok edildi. Bu savaşa uurriijpınar Meydan Savaşı denrriştir. M. Kemal, Söylev'de bu sa- vaşı şöyle anlatır: "Efendiler, 26-27Ağustos günlerinde, ya- niikigün içinde düşmanın Ka- rahiszr'ın güneyinde 50, doğu- sunûa da 20-30 km. uzanan tatıkin edilmiş cephelerini dü- yjröik. Yenilgiye uğrayan düş- •nan ordusunun tüm kuvvetle- ini 3tf Ağustos'a değin Aslı- ^anlar yöresinde sardık. 30 \ğus:os'ta giriştiğimiz savaş •onuida (Buna Başkomutan 'Juhsrebesi adı verilmiştir) iûşmnın asıl kuvvetlerini te- teleyo tutsak aldık. Düşman ırdusj başkomutanlığını ya- mn General Trikopis de tut- akla'arasına katıldı. Demekki îsaridığımızkesin sonuç beş ünoe alınmış oldu." Kesn sonuca beş gün gibi sa cir sürede ulaşmak ger- ikten de akıllara durgunluk sfeok birolay, büyük bir ba- and1 M. Kemal bu savaştaki aşarsını Türk ulusu ile biriikte masna bağlamıştır. Şöyle di- r. "J0Ağustos 'tayönettiğim irâf Türk ulusunun yanımda ııjr-ıuğu halde, idareettiğim • ve son savaştır. Bir insan kendini ulusla beraber hisset- tiği zaman, ne kadar kuvvetli buluyor bilir misiniz? Bunu açıklamak zordur..." Son savaşın ardından artık Cumhuriyet ilan edilerek dev- rimatılımlannayönelinmiştir. M. Kemal'in savaş sonundaki ba- şansı üzerine Ingilizler izledikle- ri politikanın iflasını görmüşler, sonuçta da Başbakan Lloyd George istifa etmek zorunda kalmıştır. Lord Kinross bunu şöyle açıklar: "Lloyd George başbakanlıktan aynlırken sek- reterine, bir daha buraya ayak basmayacağım, dedi... Bonar Law başbakan oldu. Asi diye küçümsenen bir Türk, üç yıllık bir kavga sonunda, Ingiltere hûkümetini ve ünlü başbaka- nını devirmeyi başarmıştı. Ro- mantikadam, gerçekçi adamın önünde silinip gitmiş, bir Ma- kedonyalı, birKelt'in sırtını ye- regetirmişti."(1) M. Kemal'in en önemli özei- liklerinden birisi de onun realist bir lider olmasıydı. 11 Ekim 1925'te şöyle diyordu: "An\a- daşlar! Birbihmize her zaman gerçeği söyleyeceğiz. Kötülük ya da mutluluk getirsin, iyi ve fena olsun, herzaman gerçek- ten aynlmayacağız." Görüyoruz ki 26 Ağustos 1922'de başiatılan Büyük Ta- arruz ile Kurtuluş Savaşımız so- na ermiştir. Bundan sonra ise artık barış dönemine girilmiş olup yepyeni bir devletin doğu- şuna tanık oluyoruz. Savaş sonrası ortaya çıkan bu devlet Yeni Türk Devleti olacaktır. Üze- rinde durulması gereken en önemli şey de binbir güçlükle, özveriyle kurulan bu devletin sürekliliği vedevamıd/r. Burada M. Kemal en önemli olarak u- lus ve ülkenin mutluluğunun ve onanmının sağlanması gerek- tiğine dikkat çekiyor: "Bizim açık ve uygulanabilir olarak gördüğümüz siyasal yöntem ulusalpolitikadır. Dün- yanın bugünkü genel koşulla- nylayüzyıllann kafalarda ve ka- rakterierde topladığı gerçekler karşısında hayallere kapılmak kadar büyük hata olmaz. Tari- hin söylediği budur. Bilimin, aklın, mantığın dediği de bu- dur. Ulusumuzun güçlü, mutlu ve karariı yaşayabilmesi için dev- letin tümden ulusal birpolitika izlemesi ve bupolitikanın içya- pımıza tamı tamına uygun ol- ması ve dayanması gerekir. Ulusal politika dediğimiz za- man belirtmekistediğim anlam ve kavram şudur Ulusal sınır- lanmız içinde, her şeyden ön- ce kendigücümüze dayanarak varlığımızı sürdürmek, ulus ve ülkenin gerçek mutluluğu ile onanmına çalışmak... Helege- lişigüzel olmayacak emellerin ardından ulusu koşturmamak ve onuzarara uğratmamaktır... Uygar dünyadan, uygarca ve insanca davranışlar ve karşılık- lı dostluklar beklemektir." (1) LordKinross, Atatürk, sayfa 520. *Yıldu Teknik Üniv. Öğr. Üyesi KfM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak(Qturk.net ÇtZGtLİK KÂMİLMASARACI kamilmasaraciuı mynet com OTOBÜSTEKlLER KEMAL URGENÇ k_urgenc(dyahoo.com qilwq, sporcusu ctkqr bu o{obJs.{e- HAYAT EPİK TtYATROSü MVSTAFA BİLGÎN HUIcOMET.rLE.IMF hayat&pik 1 mynet.com slogan atan ya ok boykot yapan öğrencilere burs verilmeyecek, MEB teokisiz gtnçlik luyor". J TARİHTE BUGÜN MIMTAZ ARIKA\ 26 Ağustos tcıtu.mumtaz-arikan. com Undberglı ı/e uçağı "Spir* Cf S+. Loı/isr '.. UNO8£RGH'ÜM ÖLOMLL 1974-'TE 8UGÜM,ÜNLÛ HAVACl CHARLBS LMDBE£GU ( Ö ' ) ÖÜ İUC HEZ UÇAĞlYtA TEK BAŞfNA ATLAS OKYA- NUSU'MU AŞMlŞn, 8U OtAYOAN SON/SA DÛNYA ÇA- PlNDA TANtAlAN LIAJOBE06H, BİR Süee De, Ç CMSUfJUM KAÇHZ/UP ÖLOÜ&ÜIMESİ U. DÜUYA SAuAÇl 'A/ÛAM ONC£, ASX£&ÎA7XŞE OiA- KAJC BUUJNDU&U ALMANyA'DA, NAZİ HAlrt GÛCÛ- '""' yA/i/A/OAM GÖGMÜŞ7Ü. ÜLfceSİ AtA£R.İ&4YA POAI DÜGÜNDS, BU GİJCÜN yENİLME^LİĞİNİ ÖA/£ SİJ/S- . SÖZLE&I KAMUOYÜNCtfH SÜyÜK t SÖGMÜŞ, BAŞKAtj Roosevecr &AU DA s-eer DÜZ ÇİZGİ ÜMÎT ZtLELl KöşeYazarımnCiddiyeti -Köşe yazarlan ciddiye alınmalı mı? _ Soruyu Hürriyet gazetesindeki köşesinde Ertuğrul Özkök sordu; üstelik ünlü Arjantinli yazar Borges'in, yeryüzündeki canlılar için yaptığı sınıflandırmadan yo- la çıkıp kendi sınıflandırmasını da yarartı: - Uzaktan bakıldığında büyükgörünen, amaya- kınlaştıkça küçülen vahıklar! Haklıydı tabii! Gazete sayfalanndaki köşelerini "ba- balannın malı gibi" kullanan, ellerindeki verileri "bi- /e/e*c"saptıran, kamuoyunu "bilinçli"olarak yanıftan, köşesini, kalemini, ruhunu en fazla pey biçene kirala- yan, uzaktan bakıldığında büyük görünen ancak ya- kınlaştıkça küçülen "gazeteci" çoktu elbette! Bu gibileri teşhir etmeye yarayacak örnek de pek çoktu doğal olarak. Alın size çarpıcı bir ömek; Kıbns'ta- ki referandum öncesi "Evet" oylan için propaganda yapan, "Türkhalkı kazanacak, tecritkalkacak" di- ye kalem sallayan, daha da ileri gidip "KKTC tanına- cak" yolunda iddialar öne sürenlerden biri, geçenler- de, "Referandum sürecindeki coşku ve umut, şimdiyerini derin bir düş kınklığı ve öfkeye bırak- tı. Çünkü, Kıbns Türkü'ne verilen sözlerden hiç- biritutulmadı" dlye yazma cesaretini bulabiliyordu... Bu gibileri gerçekten iyi tanımak lazım! Vatan toprağı meselesi! Alın bir başka "hassas" konu daha... AKP iktidannın 2003 yazında çıkardığı "yabancıla- nn taşınmaz edinmeİ6ri"ne dair yasanın ardından milyonlarca metrekare arazinin yabancılar tarafından alınması, tartışmalan da beraberinde getirdi. önce kö- şelerinde bu satışı destekleyen üç yazann konuyu ne- resinden tuttuklanna bakalım: - ...Mesela yabancılara arsa satışını, "vatan topra- ğı satmak" gibi gören yazılan görur ve kendi kendi- nize sorarsınız: Bu insanlar hangi yüzyılda, hangi çağ- da yaşıyoriar?.. Mesela kendi üç-beş kişilik cemaati- nin hoşuna giden basmakalıp cümleleri papağan gibi her gün tekrarlayan, insani duygulardan sadece 'düş- manlığı' ve 'menfıliği' tanıyan yazar cinsleri... Böyle kö- şe yazarlannı ciddiye almayın. Böylelerinden korkma- yın. Biliniz ki 3-5 kişilik fanatik taraftarlanndan başka hiçbir cemaatleri yoktur (Ertuğrul Özkök - Hürriyet) - Bazılan yabancılar Türkiye'de mülk alıyor diye te- laşta. Bunlar, 'Eyvah, vatan toprakian elden gidiyor" diye feryat etmeye başladılar bile. Neticede alışık ol- malıyız böyle şeylere... Bir ülkede yabancılann ev al- ması, 0 ülkenin geleceğine ve istikranna yabancılann güven duyduğunu kanrtlar... Bizim artık, genlerimizde- ki yabancı düşmanlığını, servet düşmanlığ/nı, bölün- me fobisini ve benzerçocukluk hastalıklannı tedavi et- memizin zamanı gelmiştir... Şimdi yabancılar Türki- ye'de ikinci evlerini almak için yatınm yapmaya baş- ladıklanna göre, ülkemiz güvenilir, istikrarlı, mülkiyetin ve hukukun kutsandığı bir görünüme giriyor. Bundan korkulmaz. Buna sevinilir ancak.(Mehmet Barias - Sabah) - ...Hazretler, ecnebi uyruklularagayrimenkul satışı- nı yasaklayan antika kanun nihayet değişip bir bölüm yabancı, sahil beldelerimizde veya kent birimlerimiz- de mülk almaya başlayınca, "sömürgeci işgaline uğruyoruz" narası atmaya başladılar... Arabı ve Ru- suyla yedi düvelden millet Londra'daki en "/ng//tz"{!) malikâneleri veya Nice'teki en "Fransa"!}) villalan da- hi kendi mülkiyetine geçirmişken, sizler çakıl taşlan- nın ve maki bozkırfannın "milli kalmasıyla" mı vata- nı kurtaracaksm/z"? (Hadi Uluengin - Hürriyet) Adıyaman'da deniz mi var? Bilmemek ayıp değildir... Ama bilmediğini bilmemek, bilip de bilmezlikten gel- mek, hele bilip de saptırmak, en hafrf deyimle ayıptııi Kendilerine "/lfibera/"etiketini uygun gören yazarlarne- dense bunu hep yapıyor; işlerine gelmeyen konulan ya "bilmezden" geiiyor ya da saptınyor! Konu, yabancılann Istanbul'da, Antalya'da, Bod- rum'da aldığı yalılar, villalar değil; Şanlıurfa'da, Kahra- manmaraş'ta, Adıyaman'da, Anadolu'nun kervan geç- mez bölgelerinde alınan milyonlarca metrekarelik ara- zilerü! Hadi Urfa'da GAP gölüne karşı keyif yapmak (0 için villa dikecekler diyelim; peki, Maraş'ta, Adıya- man'da ne anyorlar? Anadolu'nun deniz görmemiş bozkıriannda ne işleri var? özellikleGAP bölgesinin et- rafını niçin kuşatıyoriar? Bu sorulann yanıtını vermek de köşe yazannın görevidir. O zaman özkök'ün sor- duğu can alıcı sorunun yanıtı da kendiliğinden ortaya çıkar - Köşe yazaıiığı, köşe yazannın meşrebine gö- re ciddiye alınır! E-posta: umrtzileli <; ttnetnettr BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 1 2 3 4 5 SOLDANSAĞA: 1/ Unutulma- ması gereken şeyler için ko- nulan nışan. 2/ Iskambilde bir kâğıt... Önce- den ödemede bulunarak gaze- te ve dergı gibi süreli yayınJara abcıolankimse. 3/ Yayvan ve dolgun yüz... Uçurum. 4/ Bir göster- me sıfatı... YelkenJi ge- milerde mizana diregi denilen kıç direkte eğik duran ba\Tak sereni... Galyum elementinin simgesi. 5/ Eski Yunan 5 kentlerinde, en önemli 6 yapılann ve tapınakla- 7 nn bulunduğu iç kale. 8 6/ Bir yüzey ölçüsü bi- 9 rimi... "—oluyorhali- mi takrire hicabun"(Nigâr Harum). 7/ Ölenlerin kılın- mamış namazlan ve tutulmamış oruçlan için verilen sa- daka... Dansta erkeğe eşlik eden kadın. 8/Altının sim- gesi... Seçkin. 9/Marmara Bölgesi'nde yetişen yerli bir erik cinsi. YUKARIDAN AŞAĞIY4: 1/Pişmiş hamurla yenen bir tür tavuklu çorba. 2/Hafif kadifemsi bir görünüş kazandınlmış sığır derisi... "Fa- zıl —": Piyanistimiz. 3/Şube, kol... "Çamaşıraayı'' da denilen ve Amerika'da yaşayan kürkü değerli hayvan. 4/ Eski Yunan kentlerinde pazar yeri. 5/Aynı şeyi elde etmek için uğraşan kimselerden her biri... Mısn- impa- ratorluğunun en parlak dönemindeki başkenti. 6/ Eski dilde su... "Çok sarhoş" anJamında argo sözcük... Bir nota. II Küçük körfez... Samsun'un bir ilçesi. 8/Uzak- dogu kökenli bir dövüş sporu. 9/ Tören, jt
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear