23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 20 AĞUSTOS 2004 CUM/ DIZİ Türk genıiLerinm kuDannn süresi dohnak üzere'DENİZCİLİK DOSYASI Özlem Gûvemli • Hilal Köse 5 Türkiye denizciliğinin en önemli sorununun 5-6 bin Denicilikte uzun vadeliplanlamamn yapılamadığına da tonluk gemilerinin kullamm sürelerinin dolması dikkat çeken Odabaşı, büyük kurumların ortaya çıkması olduğunun altını çizen Türk Loydu Yönetim Kurulu ile birlikte bu konuda daha olumlu gelişmelerin Başkanı Prof. Dr. Yücel Odabaşı, bu konuda, İTÜ ve olacağına dikkat çektL Odabaşı 'ya göre, "Doğru paket, Deniz Ticaret Odası ile birlikte rantabl gemi tipinin doğru nakliye zinciri ve doğru yere teslim " ağınm bir an bulunmasına yönetik çalışma yapıldığını söyledi. önce kurulması sektör için bir zorunluluk. rürk Loydu Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yücel Odabaşı, Türkiye'nin kendi karasulannda kendi fılosunu kullanamama riskınin doğduğunu belirtti. Türkiye denizciliğinin en önemli sorununun 5-6 bin tonluk gemılerin kullanım sürelerinin dolması olduğunun altını çizen Odabaşı, bu konuda, ÎTÜ ve Deniz Ticaret Odası ile birlikte Türkiye için rantabl gemi tipinin bulunmasına yönelik çalışma yapıldığını söyledi. Projenin, finans yollannın açıhnası ile uygulanabıleceğini kaydeden Odabaşı, "Buna devietin befli bir kaynakla önayak olması gerekiyor. Proje, uygulaıunasının ardından üç dört yıl sonra kendi kendini çevirebilecek, yani borçlannı ödeyebilecek şekilde hazuiandT diye konuştu. Odabaşı projenin hedeflenni şöyle sıraladı: • Tersanelerin istikrarlı bir çahşmaya ve istihdama kavuşması. • Filonun rekabet şartlannın artması. • Navlun kayıplannın önlenmesi. Odabaşı projenin bu hedeflerle, taşımacılığın denizlerdeki yüzde ikilik payım en az yüzde onlara taşıyacağını vurguladı. Türkiye'nin filosunun tankerler hariç çok yaşlı olduğunu anımsatan Odabaşı, denızcilik kurallannın her gün değıştıgıni, özellikle liman devlet kontrollerinin arttığını söyledi. Planlama gerekli Denizcilikte uzun vadeli planlamamn yapılamadığına da dikkat çeken Odabaşı, büyük kurumların ortaya çıkması ile birlikte bu konuda daha olumlu gelişmelerin olacağına dikkat çekti. Aynca demiryollannın denızlere aktanlması düşüncesinın de doğru olduğunu vurgulayan Odabaşı, bunun realize olabılmesi ıçm de lojistık alanda gelişmeye ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Odabaşı, "Doğru paket, doğru nakliye zinciri ve doğru yere teslim" ağının bir an önce kurulması gerektiğini de sözlerine ekledi. Türk Loydu... Gemı klaslama, sertifikalandırma ve belgelendirme faaliyetlerinde bulunan ulusal bir vakıf olan Türk Loydu, TMMOB Gemi Mühendisleri Odası'nın çalışmalan sonucunda kuruldu. Merkezi Tuzla Tersaneler Bölgesi'nde olan vakıf, teknolojik gelişmelerin izlenerek aktanlmasını ve uygulanmasuıı da amaçlıyor. Bağımsız ve bilgili üçuncü taraf denetim kurumu olan vakıf. 75 öğrenciye burs veriyor ve araştırma projeleri için altyapı oluşturuyor. Vakıf, adını 17. yüzyüda yaşamış bir îngiliz kıraathane sahibı olan Edward Lloyd'dan alıyor. Lloyd, kahvesinin bir köşesinde gemi ve yük sahiplerinin, sigortacılar ve gemi adamlarının gemiler ile ilgili bilgilenm sergılemiş. 1688'de de Edward Lloyd'un önderlığinde gemi yapımcılan ve sigortacılannın bir birlik oluşturması sonucu, daha sonra bu anlamda kurulan birlikler Loyd admı almaya başlamış. Türkiye, deniz turizminde de istenilen seviyede değiL İstatisa'kler, 2000 yıhnda deniz yoluüe Türkiye\e gelen yabancı turist sayısının giderek düştüğünü gösteriyor. Türkiye, tanıüm eksikligL deniz turizm politikasının ohnamasL, marinalann yetersiztiği ve bürokratik işlemlerin fazialığı gibi nedenlerle önemü bir getir kaynağı olan deniz turizminden yeterince vararlanamrvor. AKP Istanbul Milletvekili, Milli Savunma Komisyonu Başkanı Cengiz Kaptanoğlu: Yabancılara 3 milyar dolar ödüyoruz A KP Istanbul Milletvekili, /\ Millı Savunma Komisyonu ^A. Başkanı Cengiz Kaptanoğ- lu, yolcu taşımacılığındakı soru- nun başlıca nedeninin, tekelcı zıh- niyetın önlenememesı olduğunu ifade ettı. TDl ve İDO'nun özelleştırilme- si gerçekleştiğınde bu sorunlann aşılacağıru düşündüğünü kaydeden Kaptanoğlu. son dönem- de Türkiye'de denizcilik sektörünün gelişmesine yönelik reform niteliğin- de kararlann alındığını ifade ettı. Denizcilik bi- lincınin yeniden oluştu- rulmaya başlandığını söy- leyen Kaptanoğlu, "Önü- müzdeki iki yü içerisinde çok daha büyükaühmlar yaşanacak. Coğrafikonu- mumuzun avantajlannı doğru yapümış bir faaB- yetzinciri ile ulusal ekono- mimizin hizmetine suna- bildiğinıiz takdirde, denizcitiğin ül- ke kalkınmasındaki yeri gurur ve- riciboyutiardaolacaktır'' dedi. Bü- yük çoğunluğu özel sektör yatınm- cısı olan denizcilikte, yapılan dü- zenlemelerin kararlılıkla devam et- tirilmesi, tersane yerlerinin işlet- meye açılması ve marina. kruvazi- yer liman gibi deniz turizminin alt- yapı inşaatlannın bitirilmesi gerek- tiğine dikkat çeken Kaptanoğlu, "Şu anda deniz ticaret füomuzdan 3 müyar dolar, umancdık, gemi in- şa-bakun-onannı, deniz turizmi, deniz kaynaklan, bahkçılık gibi yan gelirlerle birlikte toplam 7.5 mih ar dolar gelir elde edebilen denizcilik dığı" Denizciliksektörü.çozüm öne- rileri yapılanlar. ülke ekonomisine katkrtarT raporunda, liman ücret- lerinin dünya ile rekabet edebilecek seviyelere çekıldığuıi ifade etti. Ar- tan yolcu ve yük hareketı nedenıy- le bu indinmlerin limanlara gelir kaybettırmediğinı kaydeden Kap- tanoğlu, transıt taşımacıhk ve da- hıh taşımacılıkta denizciliğin payı- Ülkeyüklerininyüzde 70'ininyabancı bayraklı gemiler tarafından taşındığına dikkat çeken Cengiz Kaptanoğlu, "Bu durum çok kritik ekonomik dengelerin içerisindeki ödemeler dengemizi olumsuz etkiliyor. Yabancılara da 3 milyar dolara yakın birparamn ödenmesine neden oluyor" dedi Kaptanoğlu, Türkiye'de hâlâ deniz turizm politikasının olmadığını belirtti. sektörümüz, iki yıl içerisinde füosu- nu ikhe katlayacak ve dış ticarette yüklerimizin en az yüzde 50'sini ta- şıyacak. Kısa vadede yılda 15 mil- yar dolar gibi bir girdi sağlayacak konunıa gelecektir" diye konuştu. Kaptanoğlu'nun geçen ay hazırla- nın yüzde beş oranında arttığını da belirtti. Ülke yüklerinin yüzde 70'ini ya- bancı bayraklı gemilerin taşıdığı- na dikkat çeken Kaptanoğlu, "Bu durum çok kritikekonomikdenge- lerin içerisindeki ödemeler denge- mizi olumsuz etkiliyor. Yabancıla- ra da 3 milyar dolara yakm bir pa- ranın ödenmesine neden oluyor" dedi. Deniz turlzmi Denizyolu taşımacılığı ve deniz ticarerinde dünya sıralamasında ge- rilerde olan Türkiye, deniz turizmin- de de istenilen seviyede de- ğıl. Istatistikler. 2000 yılın- da deniz yolu ile Türkiye'ye gelen yabancı turist sayuıın giderek düştüğünü gös- teriyor. Türkiye, tanıtım ek- sikliği, deniz turizm politikasının olmaması, marinalann yetersizliği ve bürokratik işlemlerin faz- lalığı gibi nedenlerle önem- li bir gelir kaynağı olan deniz turizminden yeterin- ce yararlanamıyor. Kaptanoğlu tarafından hazırlanan raporda, Istan- bul'un kruvaziyer ve mega yat limanı ile rekreasyon alam olarak turizme açıhnası içın Galata, Salı Pazan ve Haydarpaşa'da çalışmalara başlan- dığı. Karadeniz balıkçı bannak- larınm da modernizasyonlannm yapılmaya başlandığı belirtildi. Denizlerde sosyal dayanışma•y~*v enizciler Dayanışma Demeğı # 1 (DDD) Yönetim Kurulu Baş- * S kanı Varol Atalay, denizcilik yatırımının sadece ticari açıdan düşü- nühnemesi gerektiğini vurgulayarak "Denizlerde sosyal açıdan da bir şey- kr yapılmah. Bir insanın denizi sev- mesi için kendini emniyette hissetme- si gerek. Bugün çok sayıda turist tek- nesi açıkta anza yapıyor" dedi. Kıyıdan uflca emnivet Üyelerinin hepsi denizci olan ve 1993 yılında kurulan DDD, "Kıyıdan Ufka Emniyet" adh bir proje yürütü- yor. Çocuklara denizleri tanıtan, deniz- leri sosyal ve sportif amaçh kullanan yurttaşlar için emniyet kılaMizlan ha- zırlanması. denizlerde tehlike altında bulunan yurttaşlara acil yardım götü- rülmesi amacıyla hazırlanan proje, sosyal dayanışmayı denızlere de yay- mayı hedefliyor. Yıllardır boğazlardan geçen gemi- lerden tahlısiye. fener ve sağlık hizme- ti adı amnda.para toplayan yönetici- lerin bu gelirleri yurttaşlannın emni- yetlen ıçın kullanmadıklannı söyle- yen Atalay, "Hem vaırttaşlanmın de- nizleridahaçok kuDanmasınıismorum diyeceksin hem de insanlan denizden korkutacak. denizle Uişkisini kesecek, uygulamalar > apacaksın. Kazıkh yol- lar. kı\ ı lokantaları ve yok olan plajlar, standart altı tekneler gibi" diye ko- nuştu. Denizciliğin gelişımi için, öncelik- le denizlerin sosyal ve sportif amaçh kullanımının arttınlmasının temel he- def olması gerektiğini söyleyen Ata- lay, u Çünkü, böylelikle insanİar deniz ortamını tannacak ve onun ticari. eko- nomik nedenler için kullanım yollan- nıanyacak" dedi. Gelişmış ülkelerde deniz tıcaretı her on yılda iki katına çı- karken, sosyal kullanımının ise her beş yılda iki katı arttığını \oirgulayan Atalay, dünyadadenize kıyısı olmayan ülkelerin bıle uluslararası konferans- larda bu anlamda büyük isteklerde bu- lunduklannı kaydetti Denizlenn insanlar tarafından kul- lanılması için, öncelikle en önemli yaşamsal isteklennin karşılanması ge- rektiğini dıle getiren Atalay. şöyle de- vam etti: "Bu nedenle derneğhniz, de- nizdeemniyet konusunu çalışma saha- sı olarak seçmiştir. İnsanİanmızın de- nizleri korkmadan. içinde çaresiziik hissi duymadan kullanabilmesi için, denizler emnhem' ortam haline getiril- meli, güveniHr bir yardım sistemine sahip kıhnmalıdırr DAK-SAR Denizde Acil Yardım ve Destek (DAK-SAR) inisiyatifini gehştırdik- lerini anlatan Atalay. amatör denizci- lerin en yoğun olduğu bölge olan ve İstanbul Boğazf nın en tehlikeli kısmı Fenerbahçe Feneri'nin 12 mil yança- pındaki dairenin içerisinde hizmet sun- duklannı kaydetti. Sahil Güvenlik ve Kıyı Emniyet Genel Müdürlüğü'nün tamamlayıcısı olarak da çalıştıklarını anlatan Atalay. "Denizlerinde, plajla- nnda. göDerinde, nehirierinde, ha\nz- laruida yüzlerce can kay1>eden bir ül- ke olarak bu hizmetin vıllarca önce DAK-SAR, istanbul Boğazı'nda acil yardım hizmeti veriyoı. başlaması gerekirdi" dedi. DAK-SAR' ın 20 dakika içuıde olay yerinde olduğunu. hizmet çağrı esasına göre çalıştığını söyleyen Atalay. gönüllü ekiplerın 2 kurtarma botu ve 2 tane de yardımcı tekne ile gece-gündüz devamlı olarak nöbet tuttuklannı kaydetti. Atalay, "DAK-SAR, denizde acil yarduna ihtiyaç duyan, korku ve yul- nızlık hissine kapılan herkese,kesinlik- k aynmsız olarakve hiçbir şekilde kol- luk gücü gibi da\Tanmayarak yardım götürmeyi amaçüyor" dedi. SÜRECEK ~ BIRBAKMA SERVER TANİLLt Azınlıklara Yeniden Bakmak... Istanbul'da 6-7 Eylül olaylannı hatırlanm. 1955'te Kıbrıs bunalımı sırasında, Istanbul'dc düzenlenen bir gösteri, geç saatlerde, özellikle azınlıklara karşı toplu saldın ve çapulculuğa dönüş- müştü: Beyoğlu'ndan Karaköy'e kadar, başta ma- ğazalar, ticarethaneler sokağa dökülmüş, çığnen- mişti. Bir millî servet ayaklar altındaydı. Hedef, özellikle Musevî, Rum ve Ermeni azınlık- tı; onların oturdukları semtlerde, gözbebeklerinde titreşen can korkusu da belliydi. Bunlara tanık oldum. Türkiye'de "azın/ık"tan olmanın ne tehlikeleri ta- şıdığını da böyle öğrendim. Olayın ertesinde sıkıyönetim ilan edilmişti; De- mokrat Parti kaynamaya başladı ve inişe geçti. Bir sonuç da şu idi: Istanbul'da azınlık nüfusta düş- me yıldan yıla görüldü; kentın ticaret yaşamından kültür düzeyine kadar etkilendi. Profesör Baskın Oran'ın, Tesev Yayınlan'ndan çıkan "Türkiye'de Azınlıklar" adlı eseri pek önem- li ve konuya yeni bir bakış açısı getiriyor... • Osmanlı Imparatoriuğu'nunçöküşyıllannda, "üç millet"'\n, yani Rum, Musevî ve Ermenilerin arka- sında, Batı belirir ve ağırlığını koyar. Lozan ise, bir dönümolur: Bağımsız Türkiye'deki azınlıkların hak ve özgürlükleri, Lozan Antlaşması'yla saptanmış- tır. Antlaşma, Müslüman olmayanlan azınlık sayar; azınlıklar da, Müslümanlann yaraıiandıkları bütün hak ve özgürlüklerden yararlanırlar. Devlet, bunu sağlamakla yükümlüdür. Ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra, dünyada insan haklan konusunda kaydedılen mesafe, azınlık hak- lannın kapsamını daha da genişletmiştir. Avrupa Biıiiği'ne (AB) hazırlık süreci, yeni bir dev- let ve demokrasi anlayışını gündeme getirince, onunla geçmişten devralınan yönetim zihniyeti ara- sında "sıkışmışlık" da açıkça görülüyor. Böyle fazlasıyla hareketli ve politik bir ortamda- yız. O yüzdendir ki, Baskın Oran bilinenleri tekraria- mak yerine, azınlıklar konusunu yeniden düşünüp yeni ve çağdaş bir çerçeve önümüze koyuyor. Gerçekten, resmi uygulamaya göre Türkiye'de- ki azınlıklar, "Gayrimüslimler ü\; Rum, Ermeni ve Musevîlerdi. Baskın Oran'a göre, dünya standart- lanna göre Türkiye'deki azınlıklar bu çerçeveyi aşı- yor: Araplar, Aleviler, Balkan ve Kafkas kökenli^ • ve Kürtler söz konusu. Bir saptama da şu: Lozan'la Gayrimüslim vatan- daşlara getirilen naklar, tam olarak uygulanma- maktadır; öte yandan, Lozan'da Gayrimüslimler dışındaki gruplara getirilmiş haklar tanınmamak- tadır. Profesör Oran, buradan hareketle, Türkiye'de azınlık mevzuatını, içtihadı ve uygulamasını ciddî olarak gözden geçiriyor. Bunları yaparken, kimi kızgınlıkları şimdiden hesapta tutuyor. AB'ye gırmek içın yapılan reformlar ve uygula- malara bakıldığında, "kültürel haklar"\n durumu pek önem kazanmıştır: Mihenk taşı "ifade özgür- lüğü"öür; dilin sözlü, yazılı vb. kullanımı; dilin öğ- retimı ve kültürün korunması-geliştirilmesi; dinsel haklar böyledir. Bütün bunlara, yeniden bakmak gerekiyor. Ve Baskın Oran, cesurca yeniden bakıyor da: ör- neğin, Türkiye'deki Kürtler üstüne kımi önerileri bu niteliktedir. Açıkça söylüyor: Eğer bağımsızlık ta- lepleri gelmesin ısteniyorsa, Kürtlere, iki şey hemen verilmelidir: "Ekmek" (her türiü imkân kullanılarak bölgeye maddi gönenç sağlanması) ve "kültürel hak- lar" (dılinı öğrenme, yazma, öğretme, alt-kimliğini açıkça belirtme olanağı). Ve bu iki "şey" aynı anda verilmelidir. özetle, Baskın Oran, Türkiye'de azınlıklarla ilgi- li zihniyetin temel kalıplannı gözden geçiriyor ve ye- niden bir dökümünü yapıyor: "Azınlıklar 'devle+in ve milletin birlik ve beraberliği'n/ bozar" yaklaşm , Türkiye'yi dışa karşı zayıflatmakta olduğu gibi, de- mokrasiyi zedelediğiyle de kalır. Her yönden ilginç bir eser ve okunmalı!.. Şu son günlerde gazetelerde gıtgide yer alan bir olaydan da kaygılıyım: Yabancılara toprak satılıyor; daha şimdiden 267 milyon metrekare yabancılar- da! Bir ulusu ulus yapan, başta, üzerinde yaşadı- ğı topraklandır. O topraklar elden kaymaya başla- mışsa, yok oluş süreci başlamış degil mi? O top- rakların sahipleri, bir gün karşımıza bir "azınlık" olarak da çıktığında, ne diyeceğimiz olacak? Bu, pek düşündürücü bir sorudur... KIRŞEHİR 2. ASLİYE HUKUK HÂKtVILİĞrNDEN EsasNo-2004 107 Davacı Toprak Mahsullen Ofısı vekılı Av. Yücel Bozkurt tarafından davalı x\lustafa Demırcı ve arka- daşlan aleyhıne mahkememızde açılan alacak davası- nın yapılan açık yargılamalan sırasında venlen ara ka- ran gereğınce davalı Mustafa Demırcı'ye dava dılek- çesının teblıgı gerektığı, ancak Mustafa Demırcfnın açık adresının bılınmedığınden kendısine dava dilek- çesının ılanen teblıgı gerekmıştir Davalı Ismaıl Mustafa Demırcf nın duruşma günü olan 28.09.2004 günü saat 10.20'de bızzat mahkeme- mızde hazır bulunması ya da kendısını bir vekılle temsil ettırmesı, aksi takdirde davanın yokluğunda gö- riilerek karar venleceğı hususlan dava dılekçesı yeri- ne kaım olmak uzere HUMK 509. maddesi gereğı ila- nen teblig olunur. 23.0"7 2004 Basın: 34957 KIRŞEHİR 2. AŞLİYE HUKUK HÂKLMIİĞI'NDEN EsasNo:2001 687 KararNo: 2003 411 Davacı Yakıflar Genel Müdürlüğü'ne izafeten Va- kıflar Bölge Müdürlüğü vekılı Av Hacer Avşar tara- fından davalı Satılmış Özalp aleyhıne açmış olduğu vakıf şerhının konulması davasının reddıne karar ve- nlmış. \erilen karar Yargıtay 14. Hukuk Datresı'nın 03 05 2004 tarih ve 2004 1986 esas, 2004 3603 karar sayılı ilamı ile mahkememız kararımn onanmasına karar verıldığı ve Yargıtay ılamının davalı Satılmış Ozalp'e teblıği gerektiğınden adı geçenlenn ılan tan- hınden ıtibaren 22 gün ıçınde tashıhı karar yoluna gıt- mesi, aksi takdirde venlen karann kesınleşeceği hu- suslan Yargıtay ılamı tebliği yerine kaım olmak üzere ılanen teblig o'lunur. 28.05 2004 Basın: 26361 Kımliğımı kaybettım. Hükümsüzdür. EMİNE DURAN
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear