25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 27 TEMMUZ 2004 HABERLER DU1VIADABUGUN AIİ SİRA1EN Akfa Açılan Pencere ve Hcdandıpılntış Tren "Aşağıdakı fıkranın siyasetle ilgisı yoktur... Adamcağızn birinin gözü ağndı. Bana ilaçyap diye oaytara gitti. Baytar dört ayaklılann gözü- ne sûrdüğü şeyden onun gözüne de çekti, adarr kör o'du. Davayı kadıya arz ettiler. O da 'Baytar n hiç de diyet vermesi gerekmez' dedi. Çünkü adarn eşek olmasaydı baytara gitmez- dı. "Yukandakisatırlar, Melih Aşık'ın "AçıkPen- cere'den 2QO0'li Yıllar" kitabından alınma. Di- lerseriz bır fkra daha aktarayım: "Siyasi Olma- yan Frkra". Kasaban/n semercisi ölmüş. Yeni gelen seme'ci işin acemisıymiş. Yaptığı kötü semerleryüzünden bütün eşeklerin sırtı yara ol- muş. Eşekler başlamış semercinin ölmesi için dua etmeye. Sonunda duaları kabul olmuş. Se- merci ölmüş. Ne var ki yerine gelen daha da ace- mlymiş. Eşekler yeniden duaya başlarken biri de- miş ki: "Yahu arkadaşlar anlaş/ldı ki semercinin iyisi gelmeyecek... Semerci ölsün diye dua et- menın anlamı yok..." - Peki ne yapalım? "Tann'ya bizi eşeklikten kurtarması için dua edelim." Hızlandınlmış tren katliamının ertesi günü, Melih Aşık'ın "Açık Pencere"den derle- melerden oluşan kitabında anlattığı bu iki öykü- ye tekrar baktım. Cellatla kurbanın, bıçakla ya- ranın, davalıyla davalının birbirine karıştığı Tür- kiye'de sorumlular zincirini tamamlamamıza yar- dım edip durumu daha açıklıkla kavramamızı sağ- layacak iki ibret öyküsü... • • • Melih Aşık, ilk kez 1982 yılında Güneş'te baş- ladı akla bir pencere açmaya. 0 zamanlar sü- tununadı, "ArkaPencere"idi. 1986'da, Milliyet'e geçtiğinde, "Arka Pencere", "Açık Pencere" ye dönüştü. Eğer yurtdışında değilsem ya da çok istisnai haller dışında yıllard/r "Açık Pencere"y\ aksatmadan okurum. Bana göre akla açılan, okurları olduğu kadar yöneticileri, siyasileri de akla çağıran bir sütundur Melih'in bu küçük ga- zetesi. Haber, yorum ve mizahın elbirliği ile Me- lih Aşık'/n kaptanlığında ekip çalışmasıyla oluş- turulan bu köşeye katkıları bulunan Ercan Ak- yol ve Fahrettin Fidan'ı da yakından tanırım. 1-11 Eylül, Savaş ve Yalanlar, 2- Mizah, Fıkra, Tebessüm, 3- Yollar, Yolsuzluklar, Hortumcular bölümlerinden oluşan, hemen hepsini dahaön- ceden okuduğum yazıların derlendiği kitap, yi- ne de bende sanki yeniden okuyormuşum izle- nimini uyandırdı. Birinci bölümü okurken yeni- den Irak Savaşı, Bush yönetiminin tam bir go- rüntüsü çıktı ortaya, ikinci bölümde "Güldüm, ağlanacak halimize", üçüncü bölümde Türki- ye'dekiyolsuzluklann, hortumculann mükemmel bir listesi çıktı ortaya. Insan belleğinin unutkan- lıkla zedelendiği özellikle Türkiye gibi ülkelerde bu tür yapıtları alıp her zaman kolayca erişebi- leceğiniz biçimde el altında tutmakta yarar var. Arada bir açıp bölüm bölüm okurken öfkelen- diğinizde hemen mizah, fıkra, tebessüm bölü- müne geçip hem öfkenizi bir tebessüm ya da kahkaha ile tatlandırmak hem de nahak yere kabahati hep başkalarına atmak ahmaklığından kurtulup olanlarda kendi sorumluluğumuzu anım- samak fırsatını buluruz bu sayede. • • • Melih Aşık'ın "Açık Pencere'den 2000'li Yıl- lar" kitabından yukanya aldığım iki fıkra neden yıllardır böylesine koyun gibi yüzüldüğümüzü, hangi yollara düzüldüğümüzü, neden yolsuzluk- lar karşısında tepkisiz kalıp sadece üzüldüğü- müzü, hangi gerekçelerle nice hortumun kurba- nı olduğumu2u, neden yıllardır olmayacak du- aya canı gönülden "amin" dediğimizi çok açık biçimde koyuyor ortaya. Bütün suçlularının, so- rumlulannın birinci ve ikinci derecede faillerinin gözümüzün önünde bulunduğu son katliam da birkaç gün sonra unutturulacak, cinayetler bir süre sonra kader olarak algılanacak, eğer dok- toryerine baytarı seçersek. Bütün selamete çık- ma yakarışlarımız boşa gidecek, eğer eşeklik- ten kurtulma yerine hâlâ yeni semerci niyaz edersek dualarımızda. Çok merak ediyorum, büyük bölümü seçmen, yaşı tutmayanlar da seçmen çocuğu olan vatandaşlarımız son ka- zadan sonra hâlâ devam edeceği açıklanan hız- landınlmış trene itibar edip binecekler mi aca- ba? Kuşku yok ki hızlandırılmış tren ismen de- vam edecek, cismen ise 4 Haziran'dan önceki hızında gidecek. Ama uzmanlar, bu altyapı ve üstyapısıyla hızlandırılmamış trenlerin bile teh- like oluşturduğunu açıklıkla söylemiyoriar mı? Ger- çi, "herşeyin Allah 'tan"olduğunu söyleyip kat- liamın sorumluluğunu Hak Taala'ya fatura eden TCDD Genel Müdürü, hiçbir tehlike olmadığını söylüyor ama acaba halkımız bir kez daha bun- lara inanmaya devam mı edecek, yoksa bu kez aklın ve bilimin sesini mi dinleyecek? Acaba in- sanlarımızın çoğunluğu, bütün suçu iki garip makiniste yükleyen çok etkili ve de yetkili, çok vicdanlı vesorumlu kişilerin masallarına mı ina- nacak, yoksa onlara karşı hakkını mı arayacak? Eğer bu soruların ikinci şıkkı doğru çıkarsa Me- lih'in akla bir pencere açma çabası da boşa git- memiş olacak. Yoksa o yine azınlıkta kalacak ve abesistanda akla pencere açmaya çalışan öbür ahmaklara benzeyecek. Evet, ayıptır söyleme- si diyarı hamakatta, akla pencere açmaya ça- lışmak da bir tür ahmaklıktır ve bunları haddini aşmakla suçlayanlar da aslanlar gibi etrafta ne kadar dolaşsalar sezadır. Sezer'den 2 yasaya onay • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer. 5226 sayılı "Kültür ve Tabıat Varlıklannı Koruma Yasası ile Çeşitli Yasalarda DeğışikJık Yapılması Hakkındaki Yasa" ve 5233 sayılı "Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararlann Karşılanması Hakkında Yasa"yı onaylayarak yayımlanmak üzere Başbakanlık'a gönderdi. Delegeler, Ecevit'in işaret ettiği ismi başkan seçti, muhalifler ise henüz lider seçimi yapılmadığı düşüncesind< DSP'deZeki SezerdönemiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bülent Ecevit aktıf sıyaseti bırakır- ken DSP'de Zeld Sezer dönemi baş- ladı. Sezer dün Arutkabır'i ziyareti sırasında özel deftere "Cumhurivetka- zaıumlaruugeriye götürmek ve hatta yok efmek isteyen aynıazlar var. Bu- na kûnseniıı gücü vetmeyecektir" di- ye yazdı. Sezer, "gölge genel başkan olmayacağnu" vurgularken bazı mu- halif gruplar, "DSP delegesi, Ecevit- ler'in son isteğini yerine getirdL Asıl yanş, bundan sonraki olağanüstü ku- rultayda''' mesajı verdi DSP Partı Meclisi nin ılk toplantısında genel sekreterlığe Tayfun İçB, genel say- Baykal'dan Ecevit ve Sezer'e mesaj AAKARA (Cumhuriyet BÛIDSU) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, DSP Genel Başkanlığı'na seçilen Zeki Sezer'i kutlarken Bülent Ecevit'e "her zaman saygıyla aıulacağı" mesajını gönderdi. Baykal, önceki gün yapılan DSP 6. Olağan Kurultayı'nda genel başkanlığa seçilen Sezer'e başanlar diledı, Ecevit'e de mesaj gönderdi. Baykal. Ecevit'e gönderdiği mesajda şu görüşlere yer verdi: "Türkije'nin laik, demokratik bir topium olarak geüşmesine > öneük çabalannız, siyasal tarihimizde size mümtaz bir yer kazandırmışâr." manjığa da Harun Oztürk seçildi. DSP'nin 6. olağan kunıltayındapar- tide yeni bir dönem başlatıldı. Bülent Ecevit ve eşi Rahşan Ecevit siyaset- ten çekilırken destekledikleri aday Se- zer, 576 oy alarak ilk turda genel baş- kan seçildi. Ecevit'in Tavsiyesinede- ğfl öğretisine itibar edilmesinT iste- yen Şükrü Sina Gürel 239 oy aldı. Atilla Mtıtman 20 oyda kalırken Ay- dın Tümen 5 oy alabildi. Sezer'ın 60 kişılik PM ve 7 kişilik Merkez Disip- lin Kunılu listesi de seçildi. PM liste- sındeki tüm adavlar 574 ov aldı. PM listesınde 30 il başkanı ile 17 eskı mil- letvekilı yer aldı. Kurultay dıvan baş- kanlığını yapan Masum Türker ile es- ki bakan ve millenekillerinden .\hmet Tan, Tayfun İçlı, Melda Bayer, Emre- han HaJjcL Hasan İVIacit Mıtstafa \'u- ral, Süfcyman Yağız gibi isimJer hste- •BÜLENT BEYİ UOURLARKEN' Gülen'den BülentEcevit'e ilanlı uğurlama ANKARA (Cumhu- met Bürosu)-ABDde yaşayan Fethullah Gü- len, aktif sıyasete veda eden BülentEcevit'i ga- zete ilanıyla "uğurla- dı". Zaman gazetesin- de "Bülent Bey'i uğur- larken" başlığıyla ya- yımlanan ilanında Gü- len, "Onuruyla yaşa- yan, onuruyla aynlan devief adamına..." ifa- delerine yer verdi. Türkiye'de yaşadığı dönemde zaman zaman görüştügü Ecevit'e, onursal başkanı olduğu "Gazeteciler ve Yazar- larVakfl"nca deger gö- rülen "Hoşgörü Ödü- lü"nü kendi eliyle veren Gülen"in. siyasete ve- dasında da Ecevit'i ga- zete ilanıyla uğurlama- sı dikkat çekti. Zaman gazetesınde dün yayımlanan ilanın- da Gülen, Ecevit'in "si- yasi yaşama atüdığı an- dan itibaren hep inan- dığı gibi N'asadığını. için- de buhınduğu siyasi or- tanun hususiyetini her zaman aksettirdiğinF vurguladı. Ece\it'in son zamanlarda "uluorta sorgulanan \z saygısızea teca>Ü2 edilen milü de- ğerlere hep saygılı oldu- ğunu" kaydeden Gülen, yeni DSPGenel Başka- nı Zeki Sezer'e de me- saj vermeyi ihmal etme- di. Gülen'in ilanı, *O,şa- şırtılmak istendiğinde bile etini masa>a \ıırup "Ben bunlan doğru bul- muyorum' demesini bfl- dL Onun ahlakiliğinin hafefleri tarafindan da olduğu gibi temsil edile- ceği ümidiyle..." ifade- leriyle son buluyor. Ecevit ile Gülen'in üişkıleri her zamam tar- Oşma konusu oldu. Ece- vit, laik ve demokrat kesimlerden bu ilişkiler nedeniyle gelen tepki- lere karşı çıkarak Gü- len'in "i\i bir shil top- lum faah'yeti yürüttü- ğünü" ileri sürdü. Gü- len'in özellikle yurtdı- şında yaptırdığı okul- lardan övgüyle söz eden Ecevit, Gülen'le maka- mında görüşüp "dtai^ febefi" sohbetler yapa- cak kadar yakın diyalog kurdu. Anıtkabir özel defterinde Ecevit'e övgü Sezer dün PM üyelemie biıükte Anıtkabir'i ziyaret etti. Sezer, Anıtkabir özel defterine yazdığı mesajda da Ecevit'i övdü ve "DSP'nin yeni vöneticileri olarak sana söz veriyomz. Hiç künse, senin, yüce Türk ulusuyla birlikte bize armağan ettiğin kazanunlannı geriye götüremeyecektir" dedL(Fotöğraf:A.\) de yer aldı. Kurultay öncesi Sezer'ı kampanyasuıa katılmayan ve aday o mayacağını bildıren Tayfun îçli'nı kurultaya akşam saatlerinde oykullar mak için gelmesi dikkat çekti. PM üyeleriyle birlikte Anıtkabir'i zı yaret eden Sezer, Anıtkabir özel def terine "Biz, ulusalcı demokratik so Atatürkün vohıdur, diyen ve onurli viirüttüğü yaklaşık yannı asuiUcgöre- vini en demokratik bir seçimle bizt devreden bilge sh'aset ve deviet adanıı Ecevit'in önderi olduğu DSP'nin men- suplamız. DSP'nin yeni yöneticileri olarak sana söz veriyoruz. Hiç Irîmse, senin. yüce Türk ulusuyia birlikte bi- ze armağan ettiğin kazanımlaruu ge- me götüremeyecektir" diye yazdı. Kurultaykonuşmasuıı tamamen *ve- Haht" yönetimıyle partinin büyüye- meyeceği mesajı üzerine oturtan Gü- rel. seçim başansızhğında dış etken- Jenn yanı sıra parti yönetimindeki za- yıflıklann etkili olduğunu sa^ındu. Gürel, "Eğer partimiz kuruhışunda- ki kaühmcıhğı koruvabilmiş oka>du ör- gütümüz parti politikasının oluşnıası- na kablabilsevdi ve bu pofitikanın hü- kümerteki temsilcilerimiz tarafindan uygulanısını denetievebilsev di. komp- k) ve kötü nhetbize bu kadar zararve- rebitir mi)'di" diye sordu.Sonuçlann açıklanmasından sonra Sezer, Ece- vit e "DSP, size layık olduğunu göste- recek" diye seslendi. "Halkçı Ecevit" sloganlan arasında kürsüye gelen Ece- vit, "Sonuca saşırmadıgını" söyledı. 'Genei başkan seçüdi ama..' DSP içindeki bazı gruplar kurulta- ya katılmamayı yeğledı. Eski bakan- lar Zekeriya îemizel, Hikmet Ulug- ba>, Erdoğan Toprak gibi ısimlenn kurultaya katılmaması dikkatı çekti. Uluğbay, katılmama gerekçesini, "detegelerin özgür iradeleriyle ov kui- landığı bir kurultay olmamasına" bağladı. Kurultaylann programlann da yanştıgı bir platform olması ge- rektiğine işaret eden Uluğbay, önceki günkü kurultayda böyle bır ortamın yaratılamadığına dikkat çekti. Uluğ- bay, "Eğer programlar tartışılsavdı, hiçbir aday işaret edümeden. delege- ler özgür iradelerini yansıtabilsevdi kurultav da hem genel başkan hem de lider secilmişolacaktr dedı. DSP ku- rultayına katılmayanlar, "Delege, B- derimizin isteğini yerine getirdL Ge- nel başkan seçildi, ancak lider seçile- medi Artık bizde olağanüstü kurul- taylar dönemi başlayacak" dediler. Suat Çağlavan, "Genel başkan seçtik, lideri daha sonra en geç 6 ay. 1 yıl için- de toplanacak olağanüstü kurultayda sececegE" dedi. tanun hususıyetmı ner teisetr sohbetler yapa- K r j - - ^ B ^ P * " ^ B r / \ ^ ^ ^ B İ H l h a z a m m i a n ı u 8f m e Hderidaha sonraen geç 6ay, lyüiçin- zaman aksettirdiğiıu"' cak kadaryakındiyalog M f k ^ ^ B İ ^ ^ ^ K Ü ^ ^ M ^ ^ ^ ^ H | götüremevecektir" detoplanacak olağanüstü kurultavda vurguladı. Ecevit'inson kurdu. | ^ K J H H k M a a H L â H H H L j t f H H L J dedl (Fotoğraf: A.\) sececegE" dedi. Urla'da 5 öğrencisi boğulan kursun tarikat bağlantısı araştınlıyor. CHP de konuyu TBMM gündemine taşıyacak Kaçak Kuran kursuna soruşturmâlZMtR(Cumhurryet Ege Bürosu) -Beş öğrencisi Urla'da boğulan Es- kiizmir'deki kaçak Kuran kursu so- ruşturuluyor. Soruşturmanın Izmir Cumhuriyet Savcılığı'yla birlikte yürütüldüğünü kaydeden Urla Sav- cılıgı yetkilileri, kursun tarikat bağ- lantısının araştınldığını söylediler. Öte yandan CHP îzmir Milletveki- li Türkan JVIiçooğuIlan. Başbakan Recep Taj'jip Erdoğan ın yanıtla- ması istemiyle önerge vererek "Cum- huriyetm temel nitenkkrivte bağdaş- mayan butür organizasy onlan engel- lemekiçin ne gibiönJemİeralmavı dü- şünüyorsunuz" diye sordu. Eskiizmir'de bulunan birKuran kur- • tzinsiz Kuran kursunda yatılı eğitim alan öğrencilerden beşinin Urla'da boğulması ikerine başlatılan soruşturmada organizasyonu yapan kişilerin tarikat bağlantılan da araştmlacak. CHP'li Miçooğullan da Erdoğan'm yanıtlaması istemiyle verdiği önergede, olayın meydana geldiği Böğürtlen Koyu'nu tarikatlann kullandığı şeklindeki şikâyetler konusunda ne gibi işlemler yapıldığını sordu. sunda yatılı olarak egitim aldığı bil- dirilen 20 kişilik öğrenci grubu, ge- çen çarşamba günü, kurs tarafindan Urla Böğürtlen Koyu'nda denize gö- türülmüşlerdi. Burada arkadaşlann- dan a>n olarak yüzdüğü belirtilen 6 genç kızdan 5'i boğularak yaşamını yitirmişti. Olayla ilgili olarak hem îz- mir hem de Urla'da soruşturmalar sü- rüyor. Urla Savcılığı yetkilileri, kendile- rinin boğulmalann nedeni hakkında araşhrma yaptığını, otopsı sonucu- nun ise henüz gelmediğini söylediler. Yetkililer, "Ne tür bir gruptur, nasıl bir çerçe\iede bir arava gehnişlerdir? Tarikat bağlanosı var mıdır? Kurs, tzmir'deolduğu için çahşmalar ortak yürütühı>'or. SorumlulartespitediHn- ce gereken vapdacakür" dediler. Ote yandan, olaydan kurtulan ve Urla Deviet Hastanesi'nde tedavi gö- ren Fatma Küuıç'ın durumu iyiye gi- diyor. Psikiyatr desteği gören Kılınç'ın konuşmaya ve etrafıyla ilgilenmeye başladıgı belirtildi. Fizüd sağlığı iyi olan Kılınç'ın önümüzdekı günlerde tabur- cu edilebileceği bildirildi. Tarikat koyu Erdoğan'ın yanıtlaması istemiyle önerge veren Türkan Miçooğullan da kursun yasallığının araştınlıp araş- tınlmadığını sordu. Bogulma olayı- nın olduğu Böğürtlen Koyu'nu tari- katlann kullandığı şeklindeki şikâ- yetler konusunda ne gibi işlemler ya- pıldıgının yanıtlanmasını isteyen Mi- çooğullan, önergesinde şu görüş ve sorulara yer \ erdi: "Görgü tanıklannın verdiği bevan- lar doğrultusunda, \ardim taiepleri- ni 'erkek olmalan' gerekçeshle geri çeviren, karanhk ortaçağ zihniyetini taşryan düşüncelerivie küçük yaştaki çocuklann öhımlerine sebep olanlar hakkında ne gibi işlem yapümıştır? Cumhumetin temel nitelikleriDe baf daşmavan yaşam şekUlerini, küçük yaştaki çocukîara benimsetmek için başvurulan bu tür organizasyonlan engeflemekiçmnegibiönlemleramıayı duşünüyorsunuz? " SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Adalar'da festival büyük bir keyif- lesürüyor. Festivalin anateması "çok kültüriüyaşam". Adalar, yok olan di- ni azınlıklann son sığınağı. Aslında en eski sığınaklarıydı aynı zamanda. 1900'lerin başına kadar Marmara adaları, eski adıyla Prens Adalan, ba- lıkçılann ve daha önce de Bizans sa- ray sürgünlerinin yaşadığı gözden ırak yerlermiş. Buharlı gemilerin ça- lışmasıyla birlikte Adalar, Istanbullu- lann sayfiye yeri haline dönüşmüş. Yi- ne de çoğunluğu, Rum olan ıstanbul- lular ya da yaz-kış Adalar'da kalan Rumlar oluşturuyormuş. Türkiye'de 2 bin civarında Rum, 50-60 bin civannda Ermeni, Sürya- ni, 25 bin civannda da Musevi kaldı. Bunlann tamamına yakını Istanbul'a sığınmışdurumda. istanbulhâlâkoz- mopolit havası, farklılıklara yatkın kül- türüyle azınlıklann huzur bulduğu bir şehir. Adalar, yazları azınlıklann en çok itibar ettiği sayfiye yerlerinden. Adalar'da festival düzenlenince de tabii ki bu çok kültürfü yaşam öne çı- kıyor. Büyükada'nın Güzel Kadınlan Pazar günü benim de katıldığım söyleşinin başlığı "Dünden Bugüne Adalar'üı Mario Levi, Mıgındıç Mar- gosyan ve Dimitri Mandacıoğlu ile birlikte Adalar'ıngeçmiştarihineyol- culuk yaptık. Söyleşiyi de yazar ar- kadaşımız Gündüz Vassaf yönetti. Büyükada Kültürevi'ndeki toplantı- ya ilgi oldukça fazlaydı. Aslında dört adada yapılan tüm etkinliklere ilgi çok fazla. Adalılar Rumlann gitmesinden bu yana belki de ilk kez bu kadar ka- labalık bir şekilde bir araya geliyor, de- ğişik kültürlerin ürünü sanat etkinlik- lerini izliyorlar. Büyükada Anadolu Kulübü'ndeki açılış konseri çok etkileyiciydi. Vedat Sakman'ın şarkılarıyla başlayan ge- ce, Ari Edirne, Şirak Şahrikyan, Hadas Pal, Yarden, Anna Nikitiadi, Giorgos KaraveJantzis, Atanassis Verdellis'le sürdü. "Nargilemin Mar- pucu"türküsünülstanbul'daoyıllar- da yaşayan azınlıklann dilinden de dinlemek keyif vericiydi. ••• Festivalden bir hafta önce Büyüka- da'da Emre Aracı'nın yönettiği fstan- bul Oda Orkestrası ve CihatAşkın eş- liğindeki Osmanlı'ya ait klasik müzik parçalannın çalındığı konser de etkile- yiciydi. Emre Aracı'nın Avrupa'daki mü- zik arşivlerini ve kütüphanelerini tara- yarak uzun çabalar sonucu ortaya çı- kardığı parçalan Büyükada'da Özlem Kolay'ın evinde, çam ağaçlannın altın- da dinledik. Georg Philipp Tele- mann'dan Ludvvig van Beethoven'a. Gaetano Donizetti'den Sultan V. Mu- rad'a kadar birçok bestekârın beste- leri tarihin derinliklerinde Türklerin kla- sik Batı müziği ile bağını dile get/riyor- du. "Dünden BugüneAdalar" söyleşisin- deki konuşmanın birbölümünü de Bü- yükada'nın kadınlanna ayırdım. 100- 150 yıl önce Büyükada kadınları nasıl giyiniyor, nasıl yaşıyorlardı. Istanbul'a gelen Avrupalı yazarlann bir kısmı Bü- yükada'ya da uğramış, izlenimlerini yazmışlardı. Güzin Yılmaz'ın "Büyü- kada'nın geçmişteki güzel hanımlan" başlıklı derlemesinde bakın neler an- latılıyordu. 1900'lü yıllann hemen ba- şında Istanbul'u ziyaret eden Fransız ya- zar Gaston Deschamps, Büyükada- lı kadınlan şöyle anlatmıştı: "Bizans'tan bütün arta kalanlar, Pera 'nın bütün zenginleri, eskiden olduğu gibi, sıcak sezonda gelip bu serin bannağa sığı- nıyoriar... Iskelenin yanındaki kafeye yerieştim, kitaplan kollannın altında sı- rayla geçmekte olan buranın güzelle- rinigönlümce seyrediyorum. Pera 'nın güzelhanımlan, Faust'un Salzburg Ki- lisesi'nden çıkarken gördüğü sanşın ve tatlı Marguerite'nin romantiksure- tinianımsatıyortar. Çekiciliklerimuzaf- fer, egemen ve birazkaygı verici... Bu güzel kadınlar ordusu, fethe çıkmış gerçek bir tabur. Bu ateşli şıklığın atıl- ganlığı bir savaş ilanına, karşı cinsiza- yıftarafindan vuımayayöneliköfkelibir karariılığa benziyor..." Geçmişteki Büyükadalı kadınların güzelliğine tanık olmuş bir diğer kişi de Baudelaire tarafindan "kusursuz şa- ir", "yazı sihirbazı" olarak nitelenen ün- lü Fransız şairTheophileGautier. 1852 yılında, yani bundan tam 152 yıl önce Büyükadalı kadınları şöyle anlatıyor- du: "Akşam, Ermeni ve Rum hanım- lar, evlerle sahil arasındaki daralanda gezinmek için şıklıkyarışına girmişler- di: en kalın ve en ağır ipekli elbiseler genişpililenyle ortaiığayayılıyor. ay ışı- ğında elmaslarpanldıyordu; çıplakkol- lar, Istanbul'a özgü birziynet olan o ko- caman sıra sıra zinciraltın bileziklen doluydu. Saçlann üzerindeki başlıklar, dekoltegöğüsler, bugezintiye biraçık hava balosugörünümü veriyor, aradar, birkaç Parisli şapka da boy gösteri- yordu. Madrid'in Prado'sundaki gibi, ama az sayıda." Adalar'da festival ay sonuna kadaı devam ediyor... Not Yarın bir yolculuk nedeniyle biı gün yazamayacağım...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear