Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 25 HAZİRAN 2004 CUMA
HABERLER
DUNYADABUGUN
ALİ SİRME1V
Türkiye'nin Kırmızı
Çizgilerine Ne Oldu?
Ülkemizde ve bölgernizde siyasi trafik hızlanıyor.
ABD Başkanı George W. Bush, 28 - 29 Haziran'da
Istanbul'da yapılacak olan NATO zirvesine katılma-
dan önce, Ankara'ya ıki günlük bir resmi ziyaret ya-
pacak. Bunun bir hafta öncesinde ise ABD'nin Sa-
vunma Bakan Yardımcrsı Wolfowitz, Kuzey Irak'ı zi-
yaret ettı ve yerel liderlerle sarmaş dolaş resimler çek-
tirdi.
Bush'un Ankara ziyareti sırasında, Büyük Ortado-
ğu Projesi'nın (BOP) gündeme geleceğinden kim-
senin kuşkusu olmasın.
Bilindiği gıbi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
BOP'a son derece olumlu yaklaşmakta, Diyarbakır'ın
bu projenin yıldızı olacağı gibi, makul zihinlerin algı-
lamaktazorianacaklan garip görüşler de ileri sürmek-
tedir.
ABD'nin Irak müdahalesinden sonra, iktidann Irak-
lı yetkililere devrine birkaç gün kala görünen man-
zara o ki, bu ülkenin ikiye, hatta daha büyük bir ola-
sılıkla üçe bölünmesi neredeyse kaçınılmaz bir hal
almakta.
Bu gelişmenin tek aşamada olmayıp, önce fiilen
gevşek bir federasyonla başlayıp, bölünmeye adım
adım gitmesi daha büyük olasılık.
Böyle birgelişme hem Irak'ın iç dengeleri hem de
ABD - Israil - Türkiye ilişkilerinin dengelerine daha
uygun.
O yüzdendir ki, bugün senaryonun yalnız ilk bö-
lümünü gören kimi aymazlar, "durvmun kötü olma-
yıp, iyi olduğunu" söyleyebiliyoriar.
• * • •
Kuzey Irak'ta bütün bölge için tehdit oluşturacak
bir Kürt devletinin kurulmasında, Israil ileABD'nin çı-
karlan var.
Böyle bir devletin kurulması ve de denize çıkışı ol-
mamasına, çevresınde kendisine kaçınıimaz olarak
hasım güçler bulunmasına karşın, varlığını sürdüre-
bilmesi ise, ancak kendisini yaşatacak yoğun bir
gelir kaynağına sahip olmasıyla mümkün.
Bu kaynak da Kerkiik petrolüdür.
Bu yüzdendir ki, Kürtler daha ilk günden rtibaren
Kerkük'e göz koymuşJar ve adım adım burayı ete ge-
çirmeye koyulmuşlardır.
Fikret Bila'nın salı günkü Milliyet'te çıkan çok il-
ginç ve önemli haberinde ise Amerikan çevrelerı-
nin, Kerkük'ün Kürt Federasyonu'na kalması halin-
de Türkiye'nın tepkisının ne olacağı sorusunu artık
ciddiyetle sormaya ve yanıtını araştırmaya başla-
dıklannı gösteriyor.
Bilindiği gibı, Irak savaşı başlamadan önce, böy-
le bir gelişme, Türkiye'nin "kırmızı çizgileri" içinde
yer almaktaydı.
Daha doğrusu öyle sanılmaktaydı. Türkiye'de du-
rumun böyle olduğunu sananlar, Recep Tayyip Er-
doğan iktidanndan sonra, artık tek bir Türkiye olma-
dığını, hükümet ile devletin politikalannın birbirleriy-
le çakışmadığını görmeyenlerdi.
Bu yüzdendir ki, bu sütunda, okurlarımızın da ha-
tırlayacağı gibi, Türkiye'nin kırmızı çizgi olarak ileri
sürdüğü ve gerçekleşmesini istemediği olasılıklann,
belki değil, mutlaka gerçekleşeceği büyük harflerle
yazılmıştj.
•••
Türkiye'dekilerin görmediği gerçekleri, ABD'li ki-
mi uzmanlar açıkça görüyor ve dile getiriyortar.
Bila, haberinde Amerikan Savunma Akademisi
öğretim üyesi ve uzmanı Judith S. Yaphe'nin Tür-
kiye'nin tehlike algılaması konusunda artık türdeş ol-
madığını, dahası sistemin stratejik düşünme meka-
nizmasının zayrfve gittikçe "parçalanmakta olduğu-
nu"söylüyor. Ardından da, Başbakan ile Dıştşleri Ba-
kanı'nın Kürt konusundaki esas danışmanlannın, en
güçlü kişinin Cüneyd Zapsu olduğunu belirttikten
sonra, Hükümetin Irak konusundaki kırmızı çizgi-
lerinin hepsi teker teker çiğnendi; ne hükümetten
ne askerden tepki geldi" diyor. Yani uzman hanım,
"neyaparsanızyapın, bunlardan tepki gelmez" de-
mek istiyor.
Evet kısacık bir süre içinde Türkiye'nin bütün kır-
mızı çizgileri yok olmuştur.
Kırmızı çizgiler konusunda Bayan Yaphe bir yer-
de yanılıyor, onlar hiçbir zaman hükümetin kırmızı çiz-
gileri değillerdi, yalnızca devletin idiler.
Ve artık Türkiye'de devlet eskisi kadar güçlü de-
ğildir, çünkü hükümet onun politikasıyla çelişmek-
tedir.
Bunun nasıl böyle olduğunu ise, yine Fikret Bila
geçen yıl piyasaya çıkan Türkiye'de Sivil Darbe ve
Irak Savaşlan ile ilgili kitabında açıklıyordu.
Bila'ya göre, ABD'nin yönetimeyakın çevreleri, Tür-
kiye'nin kendilerine yakın gazetecilerinden Cengiz
Çandar'a 3 Kasım seçimlerinden çok önce, Çan-
dar'ın gazetesinde de yayımladığı bir söyleşıde şu
gerçeği söylemişlerdi:
"Başkan Bush Irak'a müdahalede karariı, ozaman-
da Türkiye'de işbaşında Büterrt Ecevrthü/cümeûbt/-
lunmayacaktır."
Türkiye'nin kırmızı çizgilerine ne olduğunu, daha
anlatmaya gerek var mı?
Hikâyemi dinler misin'
Tanık anlatımlanyla
hak ihlalleri sergisi
MERStN(Cumhuri-
yet)-Türkiye Ekonomik
ve Toplumsal Tarih Vak-
fi'nın Mersin Valiliği ve
Mersin Barosu'nun da
desteğiyle düzenlediği
"HikâvemiDinler misin?
Tanıklarla Türkiye'de İn-
san Haklan ve Shil Top-
lun" adlı sergi Kültür
Merkezfnde açıldı.
Türkiye'nin çeşitli yö-
relerinden 32 yurttaşın
kendi anlatımlannın fo-
toğraflanyla sergilendi-
ği "Hikayemi Dinler mi-
sin'1
adlı sergide, yaşa-
nan hak ihlalleri birinci el
tanıklann anlatımlanyla
sunuldu. Serginin hiçbir
siyasi tabana dayanma-
dan bireyi öne çikarma-
yı hedeflediğini belirten
Mersin Barosu Başkanı
İsaGök, "Busergide, ha-
talanniEdan etkflenen in-
sanlann öykülerivar. He-
pimiz bunlardan ders al-
mak zorundayız" dedi.
Açılışta sözlerine
"Hiçbirimizin yaşannsı
toz pembedeğirdiye baş-
layan Mersin Vali Yar-
dımcısı Ahmet Zehta-
roğtu da şöyle konuştu:
"İnsan haklan ihlalleri
konusunda sudu, sorum-
lu aramak çözüm değil.
Suçlu aranacaksa hepi-
miz suçluyuz. Çünkü bu-
güne kadar hepimiz sa-
dece kendimizi ilgilendi-
ren alanlarda insan hak-
lannı savunduk."
• •• •
CHP, Meclis'ten geçen II Ozel Idareler Yasası'nın küresel tuzaklarla dolu olduğunu savundu
'Uniter yapıyabir darbe daha'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
İktidann "yerelyönetim refonnu" adıy-
la hazırladığı paket düzenlemenin bir
ayağını oluşturan îl Özel tdareler Ya-
sa Tasansı, TBMM Genel Kurulu'ndan
geçti. CHP milletvekilleri, "üniterya-
pıya hançer" olarak niteledikleri yasa-
nın anayasaya aykın olduğunu ve ço-
kuluslu şirketlere yeni özelleştirme ka-
pılan açmayı amaçladığını savundu.
U Özel Idare Yasası; Kamu Yönefi-
mi Yasa Tasansı, Belediye Yasa Tasa-
nsı ve Büyükşehir Belediyeleri Yasa Ta-
sansı ile bırlikte kamuda yeniden ya-
pılanma paketini oluşturuyor. Mec-
lis'te kabul edilip Çankaya Köşkü'ne
gönderilen düzenlemeye göre, il özel
idaresinin başkanlığını artık vali değil,
seçilmış bir siyasi yapacak. Vali *hu-
kuka aykın gördüğü" kararlan 7 gün
içinde gerekçesini de belirterek Mec-
lis'e iade edebilecek. II genel meclıs-
Af onlara yaradı
• Kamu ve yerel yönetimlerde yeniden yapılanmanın ayağını oluşturan
İl Özel Idareleri Yasası Meclis'ten geçti. Belediyelere sınırsız borçlanma yetkisi
getirilirken belediye ve il özel idarelerinin "iflası" için yol da açıldı.
CHP Izmir Milletvekili Oğuz Oyan, yasanın 'üniter yapıya hançer soktuğunu' söyledi.
leri tam çoğunlukla düzenlemeyi yine-
lerse karar kesinleşecek.
Il özel idarelerinin yetki ve sorum-
luluklan il sınırlan içinde, eğitimden
sağlığa, sosyal hizmetten, çocuk yuva-
lan ve yetiştirme yurdu hizmetlerine ka-
dar genişletiliyor. Vergi, resim, harç
dışındaki gelirler ve kamu hizmetlerin-
de fiilen kullanılmayan mallar hacze-
dilebilir hale getiriliyor. tl özel idare-
lerine birçok alanda "yürütme" yetki-
si veriliyor. tdare bu hizmetleri kendı-
si doğrudan verebileceği gibi ihale-
imtiyaz yoluyla yaptırabilecek. Bu hiz-
metler arasında eğitim, sağlık, bayın-
dırlık, sulama, sosyal yardım gibi hiz-
metler de yer alıyor. H özel idareleri hem
kendileri hem de bağlı kuruluşlan, yet-
kili organlann karan ile borçlanabile-
cek. Bu, iç ve dış borçlanma için ge-
çerli olacak. Geri ödemeyönünden ise
haciz ve iflas sistemiyle, borcun dönü-
şü güvence altına alınıyor.
Düyunu Umıımiye örpeğT
Genel kuruldaki görüşmede CHP
sözcüleri, yasanın üniter yapıya dar-
be vuracağını savundu. CHP îzmir
Milletvekili Oğuz Oyan, yerel yöne-
timlerin borçlanna karşılık vergi ge-
lirlerinin ipotek edilebilmesine olanak
tanındığını anımsatarak böylece be-
lediye gelirlerinin özelleştinldiğini
vurguladı. Oyan, "Türkiye'deki en
büyüközefleştirme, 1984'ten itibaren
başlayan 'vergi abna borç al' siyase-
tidir. Bugün Türkiye topladığj vergi-
lerin yüzde 80'den fa/Jasını borç faiz-
krine aktamorsa. bu Türkiye'de ka-
mu maliyesinin özeDeştirildiği anla-
mına geliyor. Düyunu l mumiye'de
bunun örnekkrini gördük. Düyunu
Inıunıhe tckrarlannıaktadır. Şimdi
bu yerel yönetimler eliy le de sürdürü-
lecektir" diye konuştu.
Türkiye'nin bu tasanlarla feodalleş-
me eğilimine sokulacağını kaydeden
Oyan, şu göriişleri dile getırdi: "Yerel
İktidann
belediyeleri
vergiyüzsüzü• Istanbul Büyükşehir Belediyesi'nin
14, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin de
9 şirketinin AKP hükümetinin çıkardığı
vergi affindan yararlandığı ortaya çıktı.
EMtVEKAPLAN
ANKARA-AKP hükü-
metinin çıkardığı vergi
affindan Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, Maliye
Bakanı Kemal l nakıtan
ile Sanayi ve Ticaret Ba-
kanı Ali Coşkunun ar-
dından AKP'li belediye-
lerin de yararlandığı orta-
ya çıktı. 1998-2001 yılla-
n arasında gelir bildirme-
yen Istanbul Büyükşehir
Belediyesi'nin 14, Anka-
ra Büyükşehir Belediye-
si'nin 8 şirketi, vergi af-
finın çıkrnasının ardından
matrah arttınmı yaparak
denetimden kurtuldular.
AKP'li tstanbul Büyük-
şehir Belediyesi'nin 14,
Ankara Büyükşehir Bele-
diyesi'nin 9 şirketi, vergi
affindan yararlanarak de-
netimden kaçtı. 1998-
2001 yıllannda gelir bil-
dirmeyen bu şirketler, ver-
gi affinın çıkmasının ar-
dından matrah arttınmı
için Maliye Bakanlığı'na
başvıırdu. Başv^ırulan ka-
bul edilen Istanbul Bü-
yükşehir Belediyesi'nin
14 şirketi geçmiş yıllara
dönük olarak en düşük sı-
nırlarda 62 triryon liralık
ek gelir göstererek aftan
yararlandı. Bu şirketler
şunlar: BELTUR,LTaşmı
AŞ,İSFALT, İSTAÇAŞ,
İSTON AŞ, SPOR AŞ,
tSBAK AŞ, tDO AŞ,
HALKEKMEKAŞ,HA-
MtDtYE AŞ, KİPTAŞ
AŞ,BELBİMAŞ,BİM-
TAŞAŞ,AĞAÇAŞ
Ankara Büyükşehir Be-
lediye BaşkanhğTnın af-
tan yararlanan şirketleri
ise şöyle: «METROPOL
IMARAŞ,BUGSAŞAŞ,
HALK EKMEK AŞ,
BEL BETON AŞ, BEL
TAŞ AŞ, BEL SO AŞ,
BELYAAŞ,B£L-KAAŞ.
'Bdediyder kayrt dışf
CHP'li Kemal Kıbçda-
roğhı, sözkonusu şirketle-
rin aftan yararlanarak de-
netimden kurtulduklanna
işaret ederek "Sermayesi-
nin yüzde 100'ü belediye-
ye ait bir kamu kuruluşu-
nun aftan yararlanması,
geçmişte vasadışı işlemier
yapügının en belirgin gös-
tergesJdir" dedi.
İĞNELt FIRÇA ZAFERTEMOÇtN
KUKW
KURüUMffll
TÜPKİYf'PE W
n, fûrkfye'nln model o»ma fsteğlnln ve çabasının olmadığını söyledi
ErdogaırcİHiı BOP çariaANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) -Başbakan Tay-
yip Erdoğan, ABD'nin
Büyük Ortadoğu Pro-
jesinde (BOP) Türki-
ye'nin model olacağı
söylemini değiştirdi.
Erdoğan, "Bizim khn-
seye model ohnak gibi
bir kaygınıız, isteğjmiz
ve çabanuz yok. Biz sade-
ce yeni açıhmlar getirme-
nin, demokrasi ilhamı ver-
meningayretiiçerisindeyiz''
dedi.
Erdoğan, dün akşam
ulusa seslendi. Dış
politika ağırlıklı bir
konuşma yapan
Erdoğan, NATO
zirvesine değinir-
• Başbakan Erdoğan, ulusa sesleniş konuşmasında Islam
ülkelerini eleştirerek "Kıtalara yayılan Islam coğrafyası, ne
yazık ki adım taşıdığı dinin izzetine yakışmayan tablolann
yaşandığı bir kan ve yoksulluk coğrafyası haline gelmiştir" dedi.
ken, alınan güvenlik önlemleri ne-
deniyle fstanbullulara verilen rahat-
sızlıktan dolayı özür diledi. Islam
ülkelerini eleştiren Erdoğan, "Krta-
lara yayılan tslam coğrafyası, ne ya-
zık id admı taşıdığı dinnı izzetineya-
kışmayan tablolann yaşandığı bir
kanveyoksulukcoğrafyasıhafinegd-
miştir" dedi. Erdoğan, bu durumun
oluşmasında yabancı unsurlann uy-
guladığı güçpolitikalannın etkili ol-
duğunu belirtirken Islam ülkelerin-
deki yönetimleri de eleştirdi.
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin ts-
lam coğraryasına karş» misyonu ol-
duğunu belirterek "Bölgemizde ve
dünyada banşm,demokrasinin, me-
denryetfikrminsavunucusuvçöncü-
süohnaya devam edeceğiz. Bu,bizim
millet olarak kaçamayacağtmız bir
görevimiz,içinde bulunduğumuzcoğ-
rafyaya karşı da borcumuzdur. Bu
borcu ödeyecek ve üzerimize düşen
medeniyet bayraktarfağı misyonunu
guruıia, onurta ve kararthkla taşı-
yacağE" diye konuştu.
Mûzakere takvimi umudu
Erdoğan, Türkiye'nin aralık ayın-
da AB 'den müzakare takvimi alaca-
ğı yönünde bir izlenime sahip oldu-
ğunu da söyledi.
yönetimleri genelyetkilikuruluşlar ha-
Kne getirmelu. Bu, Türkiye'nin üniter
yapısına hançer sokmaktir. Amerikan
Senatosu'nun 8.5 nülyar dolarhk kre-
di için şart koştuğu iki şeyden biri Ku-
zey Irak'a müdahale edilmemesL di-
ğendekamuyönetimininbuşeküdedü-
zenlenmesidir. Çünkü büyükülkelerin
bağnnda yeşeren çokuluslu şirkrtJerin
yeni özeDeştirme abnlanna ihtiyaa var-
dır. Bunlararök KtFlerfalandeğildir.
Bunlar bü\ük kentierin alty apılandır.
Karşıiannda güçlü ulus dev letieri mu-
hatap olarak bulnıak istemivorlar."
Çetin: Anayasaya aykın
CHP Kocaeli Milletvekili lzzet Çe-
tin tasannın anayasaya aykın olduğu-
nu ve kendi içinde çelişkıler banndır-
dıgını söyledi. Çetin, getirilmek iste-
nen düzenleme ile devletin üniter ya-
pısının zayıflayacağını dile getirdi.
Belediye yasası
AKP'den
büyükşehiHere
'padişah 'yetkisi
ANKARA(CumhuriyetBürosu)-
AKP hükümeti, Izmir dışında he-
men hemen tümü elinde bulunan bü-
yükşehir belediyelerini "padişah"
yetkileri ile donahrken alt kademe be-
lediyelerini, "çöp toplayicL, defin iş-
leri yapan" bınmler haline dönüştü-
rüyor. "Büyükşehir Belediyesi Yasa
Tasansı'' ile büyükşehirler aldıklan
geniş yetkileri kullanırken "mezar-
hklan" bile özelleştirebilecekler.
AKP hükümetinin Kamu Yöneti-
mi Yasa Tasansı'nın "tamamlayı-
cı"sı olarak hazırladığı düzenleme-
lerden Büyükşehir Belediyesi Yasa
Tasansı, Plan ve Bütçe Komısyo-
nu'nda kabul edildi. Büyükşehir be-
lediyelerinin sınırlannı genişleten ta-
san ile büyükşehir belediyesi olma
koşullan zorlaştınlıyor. Buna göre,
büyükşehir belediyesi olabilmek için
nüfusun en az 75Ö bin olması koşu-
lu getiriliyor. CHP'li komisyon üye-
leri, tasanyla ilçe belediyelerin "fi-
ilen kaldınkhğınr \ urguladılar
Melih Gökçek'ten tehdit
Ankara, îstanbul ve Izmit gibi zen-
gin belediyelere, elde ettikleri vergi
gelirlerinden daha fazla pay verilme-
sini içeren önerge hem AKP hem de
CHP'yi böldü. Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanı Melih Gökçek'in
başvurusuyla önerge verildi. Önerge-
de, büyükşehir belediyelerinin oluş-
turduğu ortak havuzdan, nüfusu yük-
sek olanlara yüzde 75, düşük olanla-
ra da yüzde 25 pay verilmesi öngö-
rüldü. Bazı AKP ve CHP'lilerin nü-
fusu küçük olan belediyelerin havuz
payınrn düşürülmesine karşı çıkma-
sı üzerine Gökçek, partisinin kendi-
sini bu orana ikna ettiğini belirterek
"Başvursam, bu hahyie bile iptal
cdihr. Bu oran korunursa ben Ana-
\-asa MahkemesTne başvurmayaca-
ğrnı" dedi. Tarûşmalardan sonra öner-
ge bu haliyle kabul edildi. Tasanyla
getirilen diğer düzenlemeler şöyle:
^ Büyükşehir belediyeleri kendi-
lerine verilen görev ve hizmet alan-
lannda, ilgili mevzuatta belirtilen usul-
lere göre sermaye şirketleri kurabile-
cek ya da mevcutlara ortak olabilecek.
s/ Büyükşehir belediye başkanı, gö-
revinin devamı süresince siyasi par-
tilerin genel idare kurulu veya parti
meclislerinde görev alabilecek, an-
cak genel yönetim ve denetim or-
ganlan ile il ve üçe teşkilatlannda gö-
rev alamayacak.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Heybeliada'daki Ruhban Okulu
sorunu beni bir Adalı olarak da ilgi-
lendiriyor. Ruhban Okulu, Adalar kül-
türünün önemli bir parçası. Çünkü
Marmara Denizi'ndeki adalar aynı
zamanda Müslüman olmayan yurt-
taşlanmızın yoğun olarak yaşadığı
mekânlardı.
Bu nedenle bu adalarda çok sayı-
da kilise ve sinagog da bulunuyor. Bi-
rileri bu ibadet yerierini "dini bölücü-
lük" tehlikesinin bir unsuru olarak
görsedeAdalılar, burenkliliğibirkül-
türel zenginlik olarak kabul ederier.
Ruhban Okulu, Heybeliada'da or-
man içinde, bütün ihtişamı ve sapa-
sağlam binasıyla yıllardır bekliyor.
Bu okul Anayasa Mahkemesi'nin bir
karanna dayanılarak "öğretim birli-
ğine aykın" olduğu gerekçesiyle 1971
yılında kapatılmıştı. Aynı yıl azınlık
vakıflannın 1936 yılında sonra edin-
dikleri tüm mülkler de bir Yargıtay ka-
ranna dayanılarak ellerinde alınma-
ya başlamıştı. Ruhban Okulu'nun
Anayasa Mahkemesi'ne yapılan bir
başvuruyla1971 yılındaki kapatılma
Şu Ruhban Okulu Sorunu(!)
gerekçesi, özel Yüksek Okullar Ka-
nunu'nun anayasaya aykın olduğuy-
du. Aynı kararla Robert Kolej'in de
yüksekokul bölümü kapatılmış ve
Boğaziçi Üniversitesi bu şekilde doğ-
muştu.
Heybeliada Ruhban Okulu'nun ka-
patıldığı yıllarda özel yüksekokulla-
nn öğretim birtiğine karşı olduğu be-
lirtilmişti.
Aradan geçen 30 yıl içinde Türki-
ye'de onlarca özel yüksekokul faali-
yet gösteriyor. Hepsi de YÖK siste-
mi içinde bulunuyorlar ve YÖK'ün de-
netimine tabiler.
YÖK Başkanı Profesör Erdoğan
Teziç, Ruhban Okulu'nun YÖK'e ya
da llahiyat Faküttesi'ne bağlanama-
yacağını, bir vakıf bünyesinde yer
alabileceğini söylüyor. Yani ancak
meslek lisesi düzeyinde eğitim ve-
rebileceğini belirtiyor.
Halbuki Ruhban Okulu kapatılma-
dan önce yüksek bölüme de sahip-
ti. Teziç'in söylediği bir başka nok-
ta ise "karşılıklılık" esası. Batı Trak-
ya'da Türklere bu haklann tanınma-
dığını belirtiyor.
Tabii bunun hukuki bir tarafı yok.
Teziç, burada siyasi birtavıralınma-
sını da istiyor.
•••
Bu tür kanşık konularda hukuk
üzerinde tartışma başladığı zaman
bir neticeye ulaşmak mümkün ol-
muyor. Çünkü, herkes hukuku ken-
dine göre yorumlayabiliyor. Bu yüz-
den hukuki tartışmalardan çok ola-
yın siyasi boyutunu tartışmak daha
yararlı.
Heybeliada Ruhban Okulu bu ül-
kenin topraklan içinde 127 yıl eğitim
verdi. Bu okulun varlığı Türkiye ile Yu-
nanistan arasındaki siyasi ilişkilerin
durumuna göre inişli çıkışlı bir yol
izledi. Sonunda da temelli kapatıldı.
Ancak Ortodoks Rum Patrikliği'nin
merkezi Istanbul. Türkiye'deki kilise-
lere papaz yetiştirmek bu okulun
işiydi. Bu okul kapatıldığından bu
yana Ortodoks Rum Patrikhanesi'nin
din adamlan ve kiliselerin papazlan
Türkiye'nin dışında dini egitimlerini
yapmak durumunda kalıyoriar. Bu
nedenle Hıristiyan din adamlan Tür-
kiye'nin gerçeğinden uzaklaşmış olu-
yorlar.
Işin bir başka boyutu ise Türki-
ye'nin bu kapatma karan nedeniyle
dünyaya verdiği yasakçı görünüm.
Aralık ayı yaklaştıkça Ruhban Oku-
lu konusu da gündeme geliyor ve bir
çözüm yolu aranıyor. Çünkü AB'ye
üyelik müzakerelerinin başlamasın-
da bu konu bir unsur olarak ifade edi-
liyor. Bir anayasa hukukçusu olan
YÖK Başkanı Teziç, yalnızca "ol-
maz" demekle yetinmeyip çözüm
yollan da önermeliydi. Ruhban Oku-
lu'nun bir meslek okulu düzeyine in-
dirilmesi, yüksek din eğitimi konu-
sunu yine ortada bırakıyor.
Heybeliada Ruhban Okulu 127 yıl
boyunca Türkiye'yi bölmedi. Bundan
sonra bölebilir mi? Yakında açıla-
cak, Türkiye'nin bölünüp bölünme-
diğini görebiliriz. Daha önce atılan bir-
çok demokratik adım öncesinde de
benzer endişeler(!) dile getirildi.
Ben bunlan yazdım diye yine ba-
zı çevreleröfkelenecekler. Inanın ben
hiçbir dinin ve inancın taraftan de-
ğilim.
Hiç olmadım. Din bana çok uzak
bir konu. Ben meseleye inanç özgür-
lüğü çerçevesinden bakıyorum. Hı-
ristiyanların da Müslümanlar kadar
bu ülkenin yurttaşı olması gerektiği
inancımı belirtmeye devam edece-
ğim.
Daha açıkçası, bir ülkede gerçek
demokrasinin ancak "öteki"nin hak-
lannın savunulmasıyla gelişeceğine
inanıyorum. Ruhban Okulu'na da bu
açıdan bakıyorum.
Bu tür konular çok daha önce çö-
zülmeliydi. Geç de olsa çözüm yö-
nünde adımlar atılması yine de se-
vindirici.