14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 25 HAZİRAN 2004 CUMA HABERLER DUNYADABUGUN ALİ SİRME1V Türkiye'nin Kırmızı Çizgilerine Ne Oldu? Ülkemizde ve bölgernizde siyasi trafik hızlanıyor. ABD Başkanı George W. Bush, 28 - 29 Haziran'da Istanbul'da yapılacak olan NATO zirvesine katılma- dan önce, Ankara'ya ıki günlük bir resmi ziyaret ya- pacak. Bunun bir hafta öncesinde ise ABD'nin Sa- vunma Bakan Yardımcrsı Wolfowitz, Kuzey Irak'ı zi- yaret ettı ve yerel liderlerle sarmaş dolaş resimler çek- tirdi. Bush'un Ankara ziyareti sırasında, Büyük Ortado- ğu Projesi'nın (BOP) gündeme geleceğinden kim- senin kuşkusu olmasın. Bilindiği gıbi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan BOP'a son derece olumlu yaklaşmakta, Diyarbakır'ın bu projenin yıldızı olacağı gibi, makul zihinlerin algı- lamaktazorianacaklan garip görüşler de ileri sürmek- tedir. ABD'nin Irak müdahalesinden sonra, iktidann Irak- lı yetkililere devrine birkaç gün kala görünen man- zara o ki, bu ülkenin ikiye, hatta daha büyük bir ola- sılıkla üçe bölünmesi neredeyse kaçınılmaz bir hal almakta. Bu gelişmenin tek aşamada olmayıp, önce fiilen gevşek bir federasyonla başlayıp, bölünmeye adım adım gitmesi daha büyük olasılık. Böyle birgelişme hem Irak'ın iç dengeleri hem de ABD - Israil - Türkiye ilişkilerinin dengelerine daha uygun. O yüzdendir ki, bugün senaryonun yalnız ilk bö- lümünü gören kimi aymazlar, "durvmun kötü olma- yıp, iyi olduğunu" söyleyebiliyoriar. • * • • Kuzey Irak'ta bütün bölge için tehdit oluşturacak bir Kürt devletinin kurulmasında, Israil ileABD'nin çı- karlan var. Böyle bir devletin kurulması ve de denize çıkışı ol- mamasına, çevresınde kendisine kaçınıimaz olarak hasım güçler bulunmasına karşın, varlığını sürdüre- bilmesi ise, ancak kendisini yaşatacak yoğun bir gelir kaynağına sahip olmasıyla mümkün. Bu kaynak da Kerkiik petrolüdür. Bu yüzdendir ki, Kürtler daha ilk günden rtibaren Kerkük'e göz koymuşJar ve adım adım burayı ete ge- çirmeye koyulmuşlardır. Fikret Bila'nın salı günkü Milliyet'te çıkan çok il- ginç ve önemli haberinde ise Amerikan çevrelerı- nin, Kerkük'ün Kürt Federasyonu'na kalması halin- de Türkiye'nın tepkisının ne olacağı sorusunu artık ciddiyetle sormaya ve yanıtını araştırmaya başla- dıklannı gösteriyor. Bilindiği gibı, Irak savaşı başlamadan önce, böy- le bir gelişme, Türkiye'nin "kırmızı çizgileri" içinde yer almaktaydı. Daha doğrusu öyle sanılmaktaydı. Türkiye'de du- rumun böyle olduğunu sananlar, Recep Tayyip Er- doğan iktidanndan sonra, artık tek bir Türkiye olma- dığını, hükümet ile devletin politikalannın birbirleriy- le çakışmadığını görmeyenlerdi. Bu yüzdendir ki, bu sütunda, okurlarımızın da ha- tırlayacağı gibi, Türkiye'nin kırmızı çizgi olarak ileri sürdüğü ve gerçekleşmesini istemediği olasılıklann, belki değil, mutlaka gerçekleşeceği büyük harflerle yazılmıştj. ••• Türkiye'dekilerin görmediği gerçekleri, ABD'li ki- mi uzmanlar açıkça görüyor ve dile getiriyortar. Bila, haberinde Amerikan Savunma Akademisi öğretim üyesi ve uzmanı Judith S. Yaphe'nin Tür- kiye'nin tehlike algılaması konusunda artık türdeş ol- madığını, dahası sistemin stratejik düşünme meka- nizmasının zayrfve gittikçe "parçalanmakta olduğu- nu"söylüyor. Ardından da, Başbakan ile Dıştşleri Ba- kanı'nın Kürt konusundaki esas danışmanlannın, en güçlü kişinin Cüneyd Zapsu olduğunu belirttikten sonra, Hükümetin Irak konusundaki kırmızı çizgi- lerinin hepsi teker teker çiğnendi; ne hükümetten ne askerden tepki geldi" diyor. Yani uzman hanım, "neyaparsanızyapın, bunlardan tepki gelmez" de- mek istiyor. Evet kısacık bir süre içinde Türkiye'nin bütün kır- mızı çizgileri yok olmuştur. Kırmızı çizgiler konusunda Bayan Yaphe bir yer- de yanılıyor, onlar hiçbir zaman hükümetin kırmızı çiz- gileri değillerdi, yalnızca devletin idiler. Ve artık Türkiye'de devlet eskisi kadar güçlü de- ğildir, çünkü hükümet onun politikasıyla çelişmek- tedir. Bunun nasıl böyle olduğunu ise, yine Fikret Bila geçen yıl piyasaya çıkan Türkiye'de Sivil Darbe ve Irak Savaşlan ile ilgili kitabında açıklıyordu. Bila'ya göre, ABD'nin yönetimeyakın çevreleri, Tür- kiye'nin kendilerine yakın gazetecilerinden Cengiz Çandar'a 3 Kasım seçimlerinden çok önce, Çan- dar'ın gazetesinde de yayımladığı bir söyleşıde şu gerçeği söylemişlerdi: "Başkan Bush Irak'a müdahalede karariı, ozaman- da Türkiye'de işbaşında Büterrt Ecevrthü/cümeûbt/- lunmayacaktır." Türkiye'nin kırmızı çizgilerine ne olduğunu, daha anlatmaya gerek var mı? Hikâyemi dinler misin' Tanık anlatımlanyla hak ihlalleri sergisi MERStN(Cumhuri- yet)-Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vak- fi'nın Mersin Valiliği ve Mersin Barosu'nun da desteğiyle düzenlediği "HikâvemiDinler misin? Tanıklarla Türkiye'de İn- san Haklan ve Shil Top- lun" adlı sergi Kültür Merkezfnde açıldı. Türkiye'nin çeşitli yö- relerinden 32 yurttaşın kendi anlatımlannın fo- toğraflanyla sergilendi- ği "Hikayemi Dinler mi- sin'1 adlı sergide, yaşa- nan hak ihlalleri birinci el tanıklann anlatımlanyla sunuldu. Serginin hiçbir siyasi tabana dayanma- dan bireyi öne çikarma- yı hedeflediğini belirten Mersin Barosu Başkanı İsaGök, "Busergide, ha- talanniEdan etkflenen in- sanlann öykülerivar. He- pimiz bunlardan ders al- mak zorundayız" dedi. Açılışta sözlerine "Hiçbirimizin yaşannsı toz pembedeğirdiye baş- layan Mersin Vali Yar- dımcısı Ahmet Zehta- roğtu da şöyle konuştu: "İnsan haklan ihlalleri konusunda sudu, sorum- lu aramak çözüm değil. Suçlu aranacaksa hepi- miz suçluyuz. Çünkü bu- güne kadar hepimiz sa- dece kendimizi ilgilendi- ren alanlarda insan hak- lannı savunduk." • •• • CHP, Meclis'ten geçen II Ozel Idareler Yasası'nın küresel tuzaklarla dolu olduğunu savundu 'Uniter yapıyabir darbe daha'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İktidann "yerelyönetim refonnu" adıy- la hazırladığı paket düzenlemenin bir ayağını oluşturan îl Özel tdareler Ya- sa Tasansı, TBMM Genel Kurulu'ndan geçti. CHP milletvekilleri, "üniterya- pıya hançer" olarak niteledikleri yasa- nın anayasaya aykın olduğunu ve ço- kuluslu şirketlere yeni özelleştirme ka- pılan açmayı amaçladığını savundu. U Özel Idare Yasası; Kamu Yönefi- mi Yasa Tasansı, Belediye Yasa Tasa- nsı ve Büyükşehir Belediyeleri Yasa Ta- sansı ile bırlikte kamuda yeniden ya- pılanma paketini oluşturuyor. Mec- lis'te kabul edilip Çankaya Köşkü'ne gönderilen düzenlemeye göre, il özel idaresinin başkanlığını artık vali değil, seçilmış bir siyasi yapacak. Vali *hu- kuka aykın gördüğü" kararlan 7 gün içinde gerekçesini de belirterek Mec- lis'e iade edebilecek. II genel meclıs- Af onlara yaradı • Kamu ve yerel yönetimlerde yeniden yapılanmanın ayağını oluşturan İl Özel Idareleri Yasası Meclis'ten geçti. Belediyelere sınırsız borçlanma yetkisi getirilirken belediye ve il özel idarelerinin "iflası" için yol da açıldı. CHP Izmir Milletvekili Oğuz Oyan, yasanın 'üniter yapıya hançer soktuğunu' söyledi. leri tam çoğunlukla düzenlemeyi yine- lerse karar kesinleşecek. Il özel idarelerinin yetki ve sorum- luluklan il sınırlan içinde, eğitimden sağlığa, sosyal hizmetten, çocuk yuva- lan ve yetiştirme yurdu hizmetlerine ka- dar genişletiliyor. Vergi, resim, harç dışındaki gelirler ve kamu hizmetlerin- de fiilen kullanılmayan mallar hacze- dilebilir hale getiriliyor. tl özel idare- lerine birçok alanda "yürütme" yetki- si veriliyor. tdare bu hizmetleri kendı- si doğrudan verebileceği gibi ihale- imtiyaz yoluyla yaptırabilecek. Bu hiz- metler arasında eğitim, sağlık, bayın- dırlık, sulama, sosyal yardım gibi hiz- metler de yer alıyor. H özel idareleri hem kendileri hem de bağlı kuruluşlan, yet- kili organlann karan ile borçlanabile- cek. Bu, iç ve dış borçlanma için ge- çerli olacak. Geri ödemeyönünden ise haciz ve iflas sistemiyle, borcun dönü- şü güvence altına alınıyor. Düyunu Umıımiye örpeğT Genel kuruldaki görüşmede CHP sözcüleri, yasanın üniter yapıya dar- be vuracağını savundu. CHP îzmir Milletvekili Oğuz Oyan, yerel yöne- timlerin borçlanna karşılık vergi ge- lirlerinin ipotek edilebilmesine olanak tanındığını anımsatarak böylece be- lediye gelirlerinin özelleştinldiğini vurguladı. Oyan, "Türkiye'deki en büyüközefleştirme, 1984'ten itibaren başlayan 'vergi abna borç al' siyase- tidir. Bugün Türkiye topladığj vergi- lerin yüzde 80'den fa/Jasını borç faiz- krine aktamorsa. bu Türkiye'de ka- mu maliyesinin özeDeştirildiği anla- mına geliyor. Düyunu l mumiye'de bunun örnekkrini gördük. Düyunu Inıunıhe tckrarlannıaktadır. Şimdi bu yerel yönetimler eliy le de sürdürü- lecektir" diye konuştu. Türkiye'nin bu tasanlarla feodalleş- me eğilimine sokulacağını kaydeden Oyan, şu göriişleri dile getırdi: "Yerel İktidann belediyeleri vergiyüzsüzü• Istanbul Büyükşehir Belediyesi'nin 14, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin de 9 şirketinin AKP hükümetinin çıkardığı vergi affindan yararlandığı ortaya çıktı. EMtVEKAPLAN ANKARA-AKP hükü- metinin çıkardığı vergi affindan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Maliye Bakanı Kemal l nakıtan ile Sanayi ve Ticaret Ba- kanı Ali Coşkunun ar- dından AKP'li belediye- lerin de yararlandığı orta- ya çıktı. 1998-2001 yılla- n arasında gelir bildirme- yen Istanbul Büyükşehir Belediyesi'nin 14, Anka- ra Büyükşehir Belediye- si'nin 8 şirketi, vergi af- finın çıkrnasının ardından matrah arttınmı yaparak denetimden kurtuldular. AKP'li tstanbul Büyük- şehir Belediyesi'nin 14, Ankara Büyükşehir Bele- diyesi'nin 9 şirketi, vergi affindan yararlanarak de- netimden kaçtı. 1998- 2001 yıllannda gelir bil- dirmeyen bu şirketler, ver- gi affinın çıkmasının ar- dından matrah arttınmı için Maliye Bakanlığı'na başvıırdu. Başv^ırulan ka- bul edilen Istanbul Bü- yükşehir Belediyesi'nin 14 şirketi geçmiş yıllara dönük olarak en düşük sı- nırlarda 62 triryon liralık ek gelir göstererek aftan yararlandı. Bu şirketler şunlar: BELTUR,LTaşmı AŞ,İSFALT, İSTAÇAŞ, İSTON AŞ, SPOR AŞ, tSBAK AŞ, tDO AŞ, HALKEKMEKAŞ,HA- MtDtYE AŞ, KİPTAŞ AŞ,BELBİMAŞ,BİM- TAŞAŞ,AĞAÇAŞ Ankara Büyükşehir Be- lediye BaşkanhğTnın af- tan yararlanan şirketleri ise şöyle: «METROPOL IMARAŞ,BUGSAŞAŞ, HALK EKMEK AŞ, BEL BETON AŞ, BEL TAŞ AŞ, BEL SO AŞ, BELYAAŞ,B£L-KAAŞ. 'Bdediyder kayrt dışf CHP'li Kemal Kıbçda- roğhı, sözkonusu şirketle- rin aftan yararlanarak de- netimden kurtulduklanna işaret ederek "Sermayesi- nin yüzde 100'ü belediye- ye ait bir kamu kuruluşu- nun aftan yararlanması, geçmişte vasadışı işlemier yapügının en belirgin gös- tergesJdir" dedi. İĞNELt FIRÇA ZAFERTEMOÇtN KUKW KURüUMffll TÜPKİYf'PE W n, fûrkfye'nln model o»ma fsteğlnln ve çabasının olmadığını söyledi ErdogaırcİHiı BOP çariaANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -Başbakan Tay- yip Erdoğan, ABD'nin Büyük Ortadoğu Pro- jesinde (BOP) Türki- ye'nin model olacağı söylemini değiştirdi. Erdoğan, "Bizim khn- seye model ohnak gibi bir kaygınıız, isteğjmiz ve çabanuz yok. Biz sade- ce yeni açıhmlar getirme- nin, demokrasi ilhamı ver- meningayretiiçerisindeyiz'' dedi. Erdoğan, dün akşam ulusa seslendi. Dış politika ağırlıklı bir konuşma yapan Erdoğan, NATO zirvesine değinir- • Başbakan Erdoğan, ulusa sesleniş konuşmasında Islam ülkelerini eleştirerek "Kıtalara yayılan Islam coğrafyası, ne yazık ki adım taşıdığı dinin izzetine yakışmayan tablolann yaşandığı bir kan ve yoksulluk coğrafyası haline gelmiştir" dedi. ken, alınan güvenlik önlemleri ne- deniyle fstanbullulara verilen rahat- sızlıktan dolayı özür diledi. Islam ülkelerini eleştiren Erdoğan, "Krta- lara yayılan tslam coğrafyası, ne ya- zık id admı taşıdığı dinnı izzetineya- kışmayan tablolann yaşandığı bir kanveyoksulukcoğrafyasıhafinegd- miştir" dedi. Erdoğan, bu durumun oluşmasında yabancı unsurlann uy- guladığı güçpolitikalannın etkili ol- duğunu belirtirken Islam ülkelerin- deki yönetimleri de eleştirdi. Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin ts- lam coğraryasına karş» misyonu ol- duğunu belirterek "Bölgemizde ve dünyada banşm,demokrasinin, me- denryetfikrminsavunucusuvçöncü- süohnaya devam edeceğiz. Bu,bizim millet olarak kaçamayacağtmız bir görevimiz,içinde bulunduğumuzcoğ- rafyaya karşı da borcumuzdur. Bu borcu ödeyecek ve üzerimize düşen medeniyet bayraktarfağı misyonunu guruıia, onurta ve kararthkla taşı- yacağE" diye konuştu. Mûzakere takvimi umudu Erdoğan, Türkiye'nin aralık ayın- da AB 'den müzakare takvimi alaca- ğı yönünde bir izlenime sahip oldu- ğunu da söyledi. yönetimleri genelyetkilikuruluşlar ha- Kne getirmelu. Bu, Türkiye'nin üniter yapısına hançer sokmaktir. Amerikan Senatosu'nun 8.5 nülyar dolarhk kre- di için şart koştuğu iki şeyden biri Ku- zey Irak'a müdahale edilmemesL di- ğendekamuyönetimininbuşeküdedü- zenlenmesidir. Çünkü büyükülkelerin bağnnda yeşeren çokuluslu şirkrtJerin yeni özeDeştirme abnlanna ihtiyaa var- dır. Bunlararök KtFlerfalandeğildir. Bunlar bü\ük kentierin alty apılandır. Karşıiannda güçlü ulus dev letieri mu- hatap olarak bulnıak istemivorlar." Çetin: Anayasaya aykın CHP Kocaeli Milletvekili lzzet Çe- tin tasannın anayasaya aykın olduğu- nu ve kendi içinde çelişkıler banndır- dıgını söyledi. Çetin, getirilmek iste- nen düzenleme ile devletin üniter ya- pısının zayıflayacağını dile getirdi. Belediye yasası AKP'den büyükşehiHere 'padişah 'yetkisi ANKARA(CumhuriyetBürosu)- AKP hükümeti, Izmir dışında he- men hemen tümü elinde bulunan bü- yükşehir belediyelerini "padişah" yetkileri ile donahrken alt kademe be- lediyelerini, "çöp toplayicL, defin iş- leri yapan" bınmler haline dönüştü- rüyor. "Büyükşehir Belediyesi Yasa Tasansı'' ile büyükşehirler aldıklan geniş yetkileri kullanırken "mezar- hklan" bile özelleştirebilecekler. AKP hükümetinin Kamu Yöneti- mi Yasa Tasansı'nın "tamamlayı- cı"sı olarak hazırladığı düzenleme- lerden Büyükşehir Belediyesi Yasa Tasansı, Plan ve Bütçe Komısyo- nu'nda kabul edildi. Büyükşehir be- lediyelerinin sınırlannı genişleten ta- san ile büyükşehir belediyesi olma koşullan zorlaştınlıyor. Buna göre, büyükşehir belediyesi olabilmek için nüfusun en az 75Ö bin olması koşu- lu getiriliyor. CHP'li komisyon üye- leri, tasanyla ilçe belediyelerin "fi- ilen kaldınkhğınr \ urguladılar Melih Gökçek'ten tehdit Ankara, îstanbul ve Izmit gibi zen- gin belediyelere, elde ettikleri vergi gelirlerinden daha fazla pay verilme- sini içeren önerge hem AKP hem de CHP'yi böldü. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in başvurusuyla önerge verildi. Önerge- de, büyükşehir belediyelerinin oluş- turduğu ortak havuzdan, nüfusu yük- sek olanlara yüzde 75, düşük olanla- ra da yüzde 25 pay verilmesi öngö- rüldü. Bazı AKP ve CHP'lilerin nü- fusu küçük olan belediyelerin havuz payınrn düşürülmesine karşı çıkma- sı üzerine Gökçek, partisinin kendi- sini bu orana ikna ettiğini belirterek "Başvursam, bu hahyie bile iptal cdihr. Bu oran korunursa ben Ana- \-asa MahkemesTne başvurmayaca- ğrnı" dedi. Tarûşmalardan sonra öner- ge bu haliyle kabul edildi. Tasanyla getirilen diğer düzenlemeler şöyle: ^ Büyükşehir belediyeleri kendi- lerine verilen görev ve hizmet alan- lannda, ilgili mevzuatta belirtilen usul- lere göre sermaye şirketleri kurabile- cek ya da mevcutlara ortak olabilecek. s/ Büyükşehir belediye başkanı, gö- revinin devamı süresince siyasi par- tilerin genel idare kurulu veya parti meclislerinde görev alabilecek, an- cak genel yönetim ve denetim or- ganlan ile il ve üçe teşkilatlannda gö- rev alamayacak. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Heybeliada'daki Ruhban Okulu sorunu beni bir Adalı olarak da ilgi- lendiriyor. Ruhban Okulu, Adalar kül- türünün önemli bir parçası. Çünkü Marmara Denizi'ndeki adalar aynı zamanda Müslüman olmayan yurt- taşlanmızın yoğun olarak yaşadığı mekânlardı. Bu nedenle bu adalarda çok sayı- da kilise ve sinagog da bulunuyor. Bi- rileri bu ibadet yerierini "dini bölücü- lük" tehlikesinin bir unsuru olarak görsedeAdalılar, burenkliliğibirkül- türel zenginlik olarak kabul ederier. Ruhban Okulu, Heybeliada'da or- man içinde, bütün ihtişamı ve sapa- sağlam binasıyla yıllardır bekliyor. Bu okul Anayasa Mahkemesi'nin bir karanna dayanılarak "öğretim birli- ğine aykın" olduğu gerekçesiyle 1971 yılında kapatılmıştı. Aynı yıl azınlık vakıflannın 1936 yılında sonra edin- dikleri tüm mülkler de bir Yargıtay ka- ranna dayanılarak ellerinde alınma- ya başlamıştı. Ruhban Okulu'nun Anayasa Mahkemesi'ne yapılan bir başvuruyla1971 yılındaki kapatılma Şu Ruhban Okulu Sorunu(!) gerekçesi, özel Yüksek Okullar Ka- nunu'nun anayasaya aykın olduğuy- du. Aynı kararla Robert Kolej'in de yüksekokul bölümü kapatılmış ve Boğaziçi Üniversitesi bu şekilde doğ- muştu. Heybeliada Ruhban Okulu'nun ka- patıldığı yıllarda özel yüksekokulla- nn öğretim birtiğine karşı olduğu be- lirtilmişti. Aradan geçen 30 yıl içinde Türki- ye'de onlarca özel yüksekokul faali- yet gösteriyor. Hepsi de YÖK siste- mi içinde bulunuyorlar ve YÖK'ün de- netimine tabiler. YÖK Başkanı Profesör Erdoğan Teziç, Ruhban Okulu'nun YÖK'e ya da llahiyat Faküttesi'ne bağlanama- yacağını, bir vakıf bünyesinde yer alabileceğini söylüyor. Yani ancak meslek lisesi düzeyinde eğitim ve- rebileceğini belirtiyor. Halbuki Ruhban Okulu kapatılma- dan önce yüksek bölüme de sahip- ti. Teziç'in söylediği bir başka nok- ta ise "karşılıklılık" esası. Batı Trak- ya'da Türklere bu haklann tanınma- dığını belirtiyor. Tabii bunun hukuki bir tarafı yok. Teziç, burada siyasi birtavıralınma- sını da istiyor. ••• Bu tür kanşık konularda hukuk üzerinde tartışma başladığı zaman bir neticeye ulaşmak mümkün ol- muyor. Çünkü, herkes hukuku ken- dine göre yorumlayabiliyor. Bu yüz- den hukuki tartışmalardan çok ola- yın siyasi boyutunu tartışmak daha yararlı. Heybeliada Ruhban Okulu bu ül- kenin topraklan içinde 127 yıl eğitim verdi. Bu okulun varlığı Türkiye ile Yu- nanistan arasındaki siyasi ilişkilerin durumuna göre inişli çıkışlı bir yol izledi. Sonunda da temelli kapatıldı. Ancak Ortodoks Rum Patrikliği'nin merkezi Istanbul. Türkiye'deki kilise- lere papaz yetiştirmek bu okulun işiydi. Bu okul kapatıldığından bu yana Ortodoks Rum Patrikhanesi'nin din adamlan ve kiliselerin papazlan Türkiye'nin dışında dini egitimlerini yapmak durumunda kalıyoriar. Bu nedenle Hıristiyan din adamlan Tür- kiye'nin gerçeğinden uzaklaşmış olu- yorlar. Işin bir başka boyutu ise Türki- ye'nin bu kapatma karan nedeniyle dünyaya verdiği yasakçı görünüm. Aralık ayı yaklaştıkça Ruhban Oku- lu konusu da gündeme geliyor ve bir çözüm yolu aranıyor. Çünkü AB'ye üyelik müzakerelerinin başlamasın- da bu konu bir unsur olarak ifade edi- liyor. Bir anayasa hukukçusu olan YÖK Başkanı Teziç, yalnızca "ol- maz" demekle yetinmeyip çözüm yollan da önermeliydi. Ruhban Oku- lu'nun bir meslek okulu düzeyine in- dirilmesi, yüksek din eğitimi konu- sunu yine ortada bırakıyor. Heybeliada Ruhban Okulu 127 yıl boyunca Türkiye'yi bölmedi. Bundan sonra bölebilir mi? Yakında açıla- cak, Türkiye'nin bölünüp bölünme- diğini görebiliriz. Daha önce atılan bir- çok demokratik adım öncesinde de benzer endişeler(!) dile getirildi. Ben bunlan yazdım diye yine ba- zı çevreleröfkelenecekler. Inanın ben hiçbir dinin ve inancın taraftan de- ğilim. Hiç olmadım. Din bana çok uzak bir konu. Ben meseleye inanç özgür- lüğü çerçevesinden bakıyorum. Hı- ristiyanların da Müslümanlar kadar bu ülkenin yurttaşı olması gerektiği inancımı belirtmeye devam edece- ğim. Daha açıkçası, bir ülkede gerçek demokrasinin ancak "öteki"nin hak- lannın savunulmasıyla gelişeceğine inanıyorum. Ruhban Okulu'na da bu açıdan bakıyorum. Bu tür konular çok daha önce çö- zülmeliydi. Geç de olsa çözüm yö- nünde adımlar atılması yine de se- vindirici.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear