23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet İmtiyaz Sahibi: CUîVlHURİYET VÂKFI «fana tLHAN SELÇUK Genel Yavın Yönetrneni: İbrahim Yıldız # Yazıışleri Müdürü: Safim Alpaslan^Sorumlu Müdür Mehmet Sucu # Haber Merkezi Müdürü: HakanKara Istıhbarat Cengiz Yüdınm • Ekonomi: Özlem V'üzak # Kültür: Egemen Berköz # Spor: Ab- düjkadir Yücelman • Makaleler: Sami Ka- raörcn # Düzeltme: Abdullah Yazıcı 0 Bıl- gı-Beige. Edibe Buğra • Yurt Haberlen: Meh- met Faraç • Avrupa Temsılcisr Güray Öz Yayın Kurulu: tlban Selçuk (Başkan). Emre Kongar (Da- nışman). Orban Erinç. Hiknıet Çetinkaya, Şükran Soner, İb- rahim Yddız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbav. Hakan Kara. AnkaraTemsılcısj Mustafa Balbav AtaturkBuhan \o 125,Kat.4. #Müessese Mü- Bakanlıklar Tel'4195020(7hat), Faks 4195027 •IzmirTemsılcısı dürü ErolErkut S*rdarKızık,H ZıyaBh 1352 S 2 3TeJ 4411220. Faks 4418745 # Bılgı İşlem • Adana Temsılcısı Çetin V iğenoğlu. tnönu Cd 119 S No 1 1. Ahmet Korulsan Tel.363 12 11.Faks 363 12 15 Antal>aTemsılcısı. AhroetOruçoglu # Satiı, Fazilet Cumhunvet Cad 80 5 Tel 0242 248005 7 Fax 2430509 Kuza # Cumhuriyet Reklam •Genel Müdür Öztem A> deı • Genel Müdur Yardımcısı Seınra \ aacı Tel 10212)51. 41 19 -512 48 30 -512 47 7İ Fa\ (0212ı 513 84 6^ \«>inüa\an:'ıenıGunHaber \ıaibi Bi,ııneVavıncılıl. \Ş TurkocaâıCad *» 41 Caialoelu W *4 Isonbul PK :46-Sırkecı34435laTel Faks (Oİ12|5IJ85 95 Baskı: MerkezGazaeDe'rgı Basım Yayıncılık San. \eTıc - ^ Barbân* Bul\an No J25Beşık&j-îst Dıgttm: Merice 0212)512 05 05ı:0hat| MericezDagıOmPatarlaııaSarneTıc AŞ 25 HAZİRAN 2004 İmsak:3.24 Güneş: 5.26 Öğle. 13 J4 İkındı. -\kşam:2û49 Vatsı: 22 41 Geleneksel buluşma 6 gün boyunca düşünme ve düşündüğünü söyleme meraklılannı ağırlayacak 'Utopyanızı alında gelin'En güzel film müzikleni • ANKARA (AA) - Sinema şaheserleriyle özdeşleşen birbirinden güzel fîlm müzikJerinin yanşında, 1939 yapımı "Oz Büyücüsü" filminden "Over the Rainbovv" birinci çıktı. Amerikan Film Enstitüsü'nün (AFI) oyuncu, film yapımcısı, eleştinnen ve yazariardan oluşan 1500 üyesinin katıldığı oylamada, "Casablanca" fılminin müzigi "As Tirne Goes By" ikinci, "Singin' in the Rain" üçüncü oldu. Internetteki "msnbc" sitesinin haberine göre AFI üyelerinin oylaması sonucunda tüm zamanlann en iyi 100 film müziği seçildi. 400 aday arasından yapılan elemede ilk 100'e girenler arasında, ünlü şarkıcılar da bulunuyor. "Titanic" filminin Celine Dion tarafindan seslendirilen parçası "My Heart vvill Go on" listenin 14. sırasmda. Haliç'in güzeHiğini Uman 2'den göriin • Haber Merkezi - tstanbul Hasköy'deki Rahmi M. Koç Müzesi 1936 yılına ait tarihi Liman 2 Romörkörü ile 2003 yazında başladığı Nostaljik Haliç Gezileri'ni kaldığı yerden sürdürüyor. Yaz aylan boyunca hafta sonlan müzenin nhtımından demir alacak olan Liman 2, konuklanna farklı bir deneyim vaat ediyor. Liman 2, 1936 yıhnda inşa edilmiş ve restorasyonu Rahmi M. Koç Müzesi'nceyapılmıştı. Hafta sonlan günde dört kez tura çıkacak olan Liman 2,40 dakika süren seferlerinde Haliç'in tüm güzelliğini gözler önüne serecek. Liman 2 buharlı gemisi, çeşitli organizasyonlar için 12 kişilik turlar düzenlemek üzere de kiralanabiliyor. Şanslılar hediyelene kavuştu • Haber Merkezi - Rozi tarafindan düzenlenen, Ingiltere Dil Eğitim Kampanyası talihlileri noterde yapılan çekilişle belirlendi. 100 kişi dil eğitim seti paketlerini teslim aldı. îngiltere'de dil eğitim programına katılım hakkı kazanan 15 şansh ise Ingiltereye gidecek. Kampanya dahilinde verilen hediye paketleri içinde bir kişiye dünyanın en saygın eğitim merkezlerinden biri olan Cambridge'de 9 ay British Council onaylı EF Akademik Yıl Dil Eğitim Programı bünyesinde Ingilizce eğitimi, 4 kişiye yaz döneminde 2 aylık, 10 kişiye yaz döneminde 1 aylık sertifikalı Ingilizce Dil Eğitimi programı, 100 kişiye de Dil Eğitim Paketi yeralıyor. B; ilim adamlan, düşünürler, ' yazaHar, çizerler, işsizler, çalışanlar, kadınlar ve erkekler,tamgaz gidenler. yvrulanlar, « ytânıdar, ~ küskünler, umudunu koruyanlar, nuıtbtlarve mutsuzlar geleneksel buluşmalannda birkezdaha ütopyalan, ütopyalannı anlâtacak, tartışacaklar. SERDARKIZIK İZMÎR-11. Ütopyalar Toplantı- sı. 1 Temmuz'dayineKaraburun'da başlıyor. Konu Lbaşhğı bu , kez, "İnsan- | larütopyala- n sever*. Böyle midir acaba, salt ! sevgı mı'.' Değil gibi... Melih Er- gen'e benzer, bu konudaki yaklaşımım. Eski ütopyalar toplan- .tılannın bırınde Er- gen, "ütop- ya" sözcüğünün olup-olmayan 'yer' anlamına gelip- gelmediğı, Latincesi-Farsçası-Türk- çesi derken, ondan ilimsel-bilimsel anlamda ne anlamamız gerektiği bolca terennüm edilecek ve tabii ki oldum olası yaşanan şu hayatlardan, ya da düzenlerden sıkılıp da bunu topyekûn reddeden nice kullann uzunlamasına yatıp heyecanla kur- duklan bir hayal, yani talep ettikle- ri yeni hayata ilişkin bir özlemden ibaret olup olmadığı da söyİenecek deyip, konunun salt aşkla çerçeve- lenmesıne ıtiraz ederken şöyle ta- mamlamıştı sözlennı: "Oysa yaşanas yenibir dünya dü- zenine ait önermelerin biitüncül ve kurumlar arası -zorunhı- bir man- ûki bağla örülü olması gereği, ya- şanmakta olan diinya -ülke bik de- ğU- düzenlerinin zorunlu bir eleşti- risini de banndıracak, banndırmak ne söz, işe tam da bu noktadan baş- lamakj^rekecektir.ÇünJaiteranebb' 'hayal' aşk bileolamayacak, ashnda bütüncül olma ve zorunlu bağlan arama ka>gısı,ütopyayı hayalden çı- kanp.onubir 'tasarlama' edimi ola- rak anlamanın önkoşıüu olacaktır. Ötesi; yani en azudan nereden bak- bğumza ba$ı veseçüen inançJann öte- sinde önerilen her rürden ütopya,ya iyi niyet kumkumalanıun hezeyanı, ya da temelsiz inşaata kalkışan taşe- ron evierine benze\ecektir ki, böyle- si bir kördövüşün yaratacağı ütop- yalann gidecekleri yer, bak işte o za- man hiç olmayacaktır." Işte böyle... Hayatın kendısi gibı ütopyalar, anlaşılır ve anlaşılmaz yüzüyle yansıyor. Sıkıcı ve neşele- ri, terslikleri, yakınlıklan, çelişme- leri ve uzlaşmalan, tekil yanı çoğul çehresi, iyi. kötü, çirkin güzel, sade ve aşure, binbir çehresi. Say saya- bilirsen... Ütopyalar buluşmalannın emek- çisi SavaşEmek, bizi "etkinligindıj- yımıcusu" olarak görevlendirip, ön- cekılerde olduğu gibı, "Daha habe- ri yazmadın mı" uyanlanyla sıkbo- ğaz ederken, "Bu kezBörktüce,Şeyiı Bedreddin \ar, Nâzını \ar Karabu- run'da" demışti, "bunun alûnı çiz- sek iyi ohır" Çizelim... Bilindiği gibi Karabu- run, düzene bayrak açan Şeyh Bed- reddin'in askeri işler sorumlusu BörklüceMuslafa'nınyurdu. Sultan tkinci Murat döneminde, Şeyh Bed- reddin'le birlikte ayaklanmıştı ya hak ve adalet için, Bayezit Paşa'nın ipınde sallanmak oldu sonu, yiğit- lenyle birlikte... Sonra Nâzun oturdu. anlattı hıkâ- yeyi "Şeyh Bedreddin Destanında. Dedi ki, "Ölümüne Karar Verilenle- rin Yorumsuz Öyküsü'nde: "Bedreddin'in öhıstl kemiksiz, sa- kalsız, bıyiksız, gözün bafaşı. dilin sözü, göğsün soluğu gibi dirilecek. Bunu bilirim işte» Biz Bedreddin in kulu\ıız, ahrete, kıyamete inanma- yız ki,dağıian,fena bulan bedenin yi- ne bir araya toplanıp dirileceğine inanaJmı. Bedreddin yinegelecek di- yorsak, sözü, bakışı, soluğu bizûn aranuzdan çıiapgelecektir, diyoruz." 6 Temmuz'a değin ütopyalar bu- luşmasında Bilge Umar, Yaşar Ak- soy,Börklüce ve Karaburun'uanla- tacaklar. Kâmil Masaracı'nın çiz- gilen düşündürecek. Aydm Müftü- oğtu,GedizAkdeniz, Sema Bulutsuz, Asü Delikara, Armagan Öztuksa- vul,Şenel Ergin. Gürhan Tümer, Le- vent Gedizlioğlu, Ender Helvacıog- lu, Nesrin Çobanogiu, Beno Kuryel, Acar Savacı, Tıjen tnaltong, \edim Atiüa, Aipaslan Bilen ve dıgerleri ütopyalannı anlâtacak, tartışacak. Yaza merhabam m Unlü modacı Cemil Ipekçi, Antalya'da düzenlediği defile ile yaz kreasyonlannı tanıtb. 'Sahire' adlı 2004 yaz defilesindeki koleksryonda, Şamanizmden Islamiyete geçişi simgeleyen tasanmlar sunuldu. Uğur Erez'in koreografısini yaptiğı defilede, mankenler Tülin Şahin, Ceyian Saner, Ebru Ürün, Sinem Güven, Selin Toktay ve Ece Sürkan yer aldı. Siyah, kırmızı ve beyazın hâkim olduğu koleksiyonda, ham ipek, keten ve şcfonlar üzerine yapılan ebru ile el işlemeleri göz kamaşbrdı. (Fotoğraf: AA) Tuluvhan Uğurlu Hattuşa'da piyanosunu konuşturacak Uygarhğm beşiğinde konser Haber Merkezi - Tuluyhan Uğurlu'nun piyanosu Nemrut Dağı'ndan sonra Hititler'in başkenti Hattuşa'da. 4000 yıllık tarihi kentin kalıntılan üstünde verilecek konserde Tuluyhan Uğurlu, "Üç Altın Kentin Anahtan: Hattuşa, Tuşba, Truva" isimli eserini ilk kez seslendirecek. Uluslararası Çorum-Hitit Fuar ve Festivali çerçevesinde antik kentte verilecek konser daha sonra Hitit, Urartu ve Truva uygarlıklannın eserlerinin sergilendiği îstanbul Arkeoloji Müzesi Bahçesi ve Truva antik kentinde tekrarlanacak. 4 Temmuz Pazar akşamı Kültür Bakanlığı'nın katkılan ile Çorum Belediyesi tarafindan düzenlenen Uluslararası Çorum Hitit Festivali çerçevesinde Boğazköy'de antik Hattuşa'da ilk kez dinleyici önüne çıkacak olan "Üç Altın Kentin Anahtan- Hattuşa, Tuşba, Truva" isimli eserde Tuluyhan Uğurlu konseri boyunca bu üç kentle ilgili öykülerin anlatılacağı tablo ve fotoğraflardan oluşan multivizyon görüntülerinden de yararlanacak. Seslendireceği bu yeni çalışmasında sanatçı, dünden bugüne uzanan yöresel ezgilere de yer verecek. Hayv; 9 yıldır bekletilen tasarı kabul edildi an haklanna AB standardı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM'de 9 yıldır beklen'len, bu sürede "4 başbakan esktten" Hayvan Haklan Ya- sa Tasansı genel kurulda kabul edildi. Yasayla hayvan hakJarma aykın davraruş- larda bulunanlara, hayvan başına 50 mil- yon liradan 7 milyar 500 milyon li- raya kadar değişen oranlarda pa- ra cezalan uygulanacak. Tasan ile getirilen düzerüemeler şöyle: • Bir hayvr anı sahiplenen ve- ya ona bakan kişi, hayvanı bann- dırmak, gereksinimlerini karşılamak, sağ- lığına dikkat etmekle yükümlü olacak. • Bir hayvan neslini yok edecek her türlü müdahale yasaklanıyor. Bu tür mü- dahalelerde hayvan başına 7.5 milyar li- ra para cezası uygulanacak. • Hayvanlann ticari amaçla film çeki- mi ve rekjam için kullanılması izne bağ- lanıyor. • Hayvanlan başka bir canlı hayvanla dövüştürmek yasaklanıyor. • Hayvanlann kesilmesi, dini kuralla- nn gerektirdiği özel koşullar dikkate alı- narak hayvanı korkutmadan, ürkütmeden, en az acı verecek şekilde, hijyenik ku- rallara uyularak yapılacak. Bu kural- lara uymayanlara hayvan başına 500 milyon lira ceza uygulanacak. • Pitbull, Terrier, Japanese Tosa gi- bi tehlikeli hayvanlan üretmek, sahip- lendirilmesini, ülkemize girişini, satı- şını ve reklamını yapmak, takas etmek, ser- gilemek ve armağan etmek yasaklanıyor. • Her ilde il hayvanlan koruma kurulu oluşturulacak. • Hayvanlann korunması ve refahı için TRT ile özel televizyon kanallannda ay- da en az 2 saat, özel radyo kanallannda ise ayda en az yanm saat eğitici yayuıla- nn yapılması zorunlu olacak. İç çamaşırı reklamının yarısı yok. Çünkü müstehcend) Reklama AKP sansuru GLIRSU KUNT ANTALYA - Kadınlara yönelik ürün reklamlan Antalya'da ilginç bir yasakla karşılaştı. Antalya Vakıflar Bölge Müdürü Mustafa Emek. bu firmaya kiraladığı kurumun duvanna, T-box markasının bir kadını iç çamaşınyla gösteren reklam panosunu müstehcen olduğu gerekçesiyle astırmadı Mustafa Emek, Vakıf îşhanı duvannı ajanslara bir yıihgına kiraladı. Kadın t-shirt ve iç çamaşırlan satan T-box firması da 5 x 8 metre boyutundaki reklam panosunu, işhanının duvanna asmak üzere, bir ajansla anlaştı. Ancak Bölge Müdürü Emek, panodaki kadın fotografinı görünce tepki gösterdi. Reklam panosunda. atlet ve külotlu kadın fotoğrafinın ilk yansını gören Bölge Müdürü Mustafa Emek, "toplumun genel ahlaki yapısma avian" olduğu gerekçesiyle ikinci yansının asılmasına izin vermedi. Vakıf Îşhanı'nın reklama uygun iki duvan bulunduğunu belirten Vakıflar Bölge Müdürü Emek, "Reklam içeriğinden haberimiz yoktu. Reklam. toplumun genel ahlaki yapısma ve içerik olarak bizim şartnamelerinıize avknn. Buravı kiraya verhorsak, reklamın içerigi hakkında da bilgimizin oiması gerekirdi. İlk yanyi görünce, ikinci yannın asılmasına müdahale ettik" dedı. Firmanın reklam sorumlusu Necla Zarakol ise "Gerekli izinleri akük. Şimdi tepkinin genekçesine bir türlü anhm veremiyoruz. Benzer panolar. Antah^a HavaGmam'nda da var" şeklinde konustu. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, "Kale Kapısı'nın tarihi dokusu nedeniyle, metropole zarar vereceği gerekçesiyle duvann reklam amaçlı kiralanmasının uygun olmadığını" söyledi. ESKİŞEHİR'DE İÇKİ YASAĞI ESKlŞEHtR (Cumhariyet) - Eskişehir Emniyet Müdürü Savaş \'ücei, halka açık yerlerde içki içilmesinin yasaklandığıru açıkladı. Vali Kadir Çabşıcı, tepİci çeken karann yanlış anlaşıldığını belirtti. Emniyet Müdürü Savaş Yücel, önceki gün gazetecileri "miijdeli bir haber" vermek için çağırarakVali Çalışıcı'mn halka açık yerlerde içki içilmesini yasakladığı karannın Resmi Gazete'de yayımlandığını belirtti. Gezüıti alanlannda ve parklarda içki içilmesinin yasaklanması tepki çekince Vali Kadir Çalışıcı açıklama yaptı Karann yanlış anlaşıldığını vurgulayan Vali Kadir Çalışıcı, "Bu karar kapkaççılan. baİkikri ve hotiganlan önlemek içindir" diye konuştu SÖYLESİ ATTİLÂİLHAN "...Nepimanoî'un'Diyalektiği'!.." (...aklın yolu o zaman da birdi; en azından onlar, yâni kötü geçen XIX. yy'dan XX. yy'a, yeni özgüriük ve ba- ğımsızlık ümidlenyle geçmek ısteyen Türkier için! Bilmem o yüzden midir, Nerimanofun 'ulusalcılığa yatkın Sos- yalizm'ı, uzaktan mı yakından mı bilemem ama, bana, Yü- suf Akçura'nın, iki türlü 'ulusalcılık' tanımlamasını hatır- latıyor: Savunmacı Ulusalcılık, Saldıncı Ulusalcılık! (bkz: Cumhuriyet, 4 Haziran 2004). Haklı ve yerinde bir çağnşım bu, üstelikçoğu 'So/cu'nun açıklayamadığı, ba- zı şeyleri de açıklıyor. Dln ve dil konusundalci tutumu Meselâ neyı mi? Meselâ din ve dil kavramlanna olan yakın ilgısinı, onlara verdiği önemi; bakar mısınız, neler yapmış: "...N. Nerimanof, Sovyetdevjet düzeni koşulian al- bnda, dini problemlerin çözümüne özel kaygı göster- miş; (bu) siyasetinin, en önde gelen sorunlanndan ol- muş ve ulusal devlet anlayışında önemli yer tutmuş- tur. Onun düşüncesinde, Komünizm iie Islâmiyeti ba- nştırmak fikri önemli yer tutuyordu..." (a.g.e. s.27) Türkçe'ye alâkası da. bundan aşağıya kalmıyor: "..^zenbaycan dilinin devlet statüsü hakkında N. Ne- rimanof un siyaseb ile ilgili araştrma gösterir ki, Ne- rimanof'un ulusal devtetçilik anlayışında, Azerbay- can diline kaygısı başlıca yer tutmuştur. Azerbaycan dili, Nerimanof'un karanyla 'devlet dili' statüsü aimış; bütün idarelerde, Rusça'nın yanı sıra Azerice'nin kul- lanılmasına bu arada karar verilmiş; Inkılâp Komite- si'nin özel kararnamesi ile okullarda 'ana dil'in kulla- nılması karara bağlanmıştır..." (a.g.e. s.25/26) Bolşeviklik 'doz/ann/'Stalin'egöreayarlayanlar, bu tu- tumu yüzünden Nerimanofa 'parti'ye karşı'(anti-parti- ya) davrandığı suçlamasıyla karşı çıkmışlardı; oysa Ha- sanof Hasan Azizoğlu'nun saptadığı üzere, "...sömü- ren egemen halkın ulusalcılığının mahiyeti, sömürdü- ğü halkı dininden, dilinden uzaklaştırmayı içerir; sö- mürülen halkın ulusallığı ise öz dilini, dinini ve tarihi mirasını koruyup saklamaktan ibarettir." (ag.e. s.2); çünkü din, dil ve tarihi mirasın önemi, ulusal kültürün (uy- garlığın), eski fakat temel bileşenleri arasında, bulunma- sından geliyor; bunun 'inanmak' ya da 'inanmamak'\a bağlantısı yok; doğrudan doğruya, toplumsal gelışme- nin, diyalektiği ile ilgili! Yoksa 'sömürenlerin ulusalcılığı', niye 'önce onlan yok etmek' ıstesin?..) Nerimanof konuya nasıl yaklaşıyor? Nerimanofun konuya yaklaşımı, gerçekten ilginç; Ha- sanof Hasan Azizoğlu, onu şöyle özetlıyor: "...Neriman Nerimanofun 'ulusalcılığa yatkın' si- yasetinin kökleri, XIX yy'ın ilk yansından XX. yy'ın başlangıcına kadar gelişmiş olan ulusal eğitim/öğre- tim, ulusal düşünce ve ulusal özgürlügün gelişmesi gibi süreçlerden doğan, bir ideoloji idi. Nerimanof un kendisi de, Komünist/Bolşevik 'ideolojisi'nden çok, bu gelişmelerin doğurduğu bir sonuçtun çözülmesi zorunlu ulusal sorunlara çözüm istekleri, onu Komü- nist ideolojisine gen'rmiştin o, bu sayede, milletin kar- şısında duran problemlerin, daha çabuk çözüleceği- ne inanıyordu. Onun 'ulusalcılığa yatkın' tutumu ay- nca, 'ulusalcılığa', XIX. ve XX. yy. öncesindeki ikili yaklaşımın, tabiatından ileri gelmişti; Sömüren Hal- kın Ulusalcılığı ve Sömürülen Halkın Ulusalcılığı!.." "...Sömüren egemen halkın 'ulusalcılığının' ma- hiyeti, sömürdüğü halkın dininden, ulusal dilinden ve tarihinden uzaklaştırmayı içerir, sömürülen hal- kın ulusalcılığı ise, öz dilini, dinini ve tarihi mirası- nı, koruyup saklamaktan ibarettir. Bu koşullar al- tında N. Nerimanof'un 'Ulusalcılığa yatkın' Komü- nist ideolojisi, tesadüften ya da bunu görev saydı- ğından değil; 'Ulusallık' idealinin gelişme sürecin- den doğan bir sonuçtu. Araştrmacı A. Ahmedofun fikrince, Azeri halkın- da 1917 yılına gelinceye kadar, ulusallık sınrfsallık- tan; 1918yılı mart ayındaki olayfardan sonraysa, ulu- sallık particilikten üstün sayılıyordu. N. Nerimanof bu koşullar altında yönetimin başına gelmiş ve ta- rihe 'ulusalcılığa yatkın' adıyia geçmiş olan siya- setini' uygulamıştır..." Öğrenecek ne çok sey var!.. "...N. Nerimanof, o yıllann Azerbaycanlısı için, Bol- şevikliğin tezâhürü olarak değil, ulusal bir polrakacı olarak nam kazanmıştır. 'Ulusalcılığa yatktn Komünîsf kavramını, doğrudan Nerimanofun anlayışında kabul etmek lâzımdır; yeni Azerbaycanlılar, başka halklann meraklanna dokunmadan, Azerbaycan'da tam ulusal gelişme ve ülkelerini yönetme haklanna sahip olma- iıdıriar. Nerimanof buna riayet edilmezse, Bolşevikli- ğin itibardan düşeceğini, daha o zaman söylemişti: onun başını çektiği 'ulusallığa yatkın siyaset', sonra- lan Nerimanofculuk diye adlandınlan cereyana dönüş- türmüştür..." Ne dersiniz? Ülkemizde, 'Komprador (sömürücü) Alafrangalığı' basbayağı 'ilericilik' zanneden 'Sosyalist Soi'un, Neriman Nerimanofdan ögreneceği, pek çok şey yokmu? e-mail:tilahan iisnet.net.tr http://www.bilgiyayinevi.com.tr/ailhan Faks:0-212 / 260 19 88
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear