22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 MART 2004 PAZAR CUMHURİYET SAYF/C J\_ U I_j 1 LJ Jx kultur(a cumhuriyet.com.tr 15 KULE CANBAZI SUNAY AKIN Atlıkanncadönüüyooor...~~Y Tmanm dünya gözüyle göriirüm; bir m I Istanbul akşamında, Kadıköy İske- ^L*' lesi'neyanaşanvapurunpenceresin- den. meydanda bır ışık çemberi gibi dönen atlıkanncayı. Olur, Emınönü Meydanı'nda dLa olur, neden olmasın ki!.. Beşiktaş'tan kal- kan vapurun yanaştığı Üsküdar kıyılannda daolur... Istanbul'un neresine konulursa ra- zıyım; çünkü insana yaşama sevinci katar atlıkannca. Hele bir de akşam olmuş ve yan- mışsa athkanncanın rengârenk ışıklan!.. Na- sıl dökülmez insanın dudaklanndan, Attilâ tlhan'ın şudizeleri: o akşamın eteklerinde iki mahzun çocuktuk izinlijandarmalarnişan aüyorlardı atiıkanncalargtcırgıcırgülüyoriardt yorgunluğumuza rağmen adeta mesuttuk Bir atlıkannca görmek, günün tüm yorgunluğunu alır yüreklerden; en su- ratsız, en karamsar insa- nı bile güldürür. Istanbul akşamında ışıldayan atlı- kannca, gece gezmesine gitmek için hazırlanan bır kadının kulağına taktığ küpe gibidir; o denlı zarif, o denlı ışıl ışıî... Ahırkapı Feneri... Gecenin karanlığın- da dönen tek renk ışığıyla bir o kıskanır atlıkanncayı! Yoksa atlıİcanncalar, çocuk- luğu mudur deniz fenerlerinin° Atlı karıncada acı ve haz o kadar da hüzünlü hikâyesini anlatır. Gece bekçisi Arif, çalışma düğmesine basar bas- maz koşarak biner atlıkanncaya. O ve arka- daşlan neşe içinde dönerler önce... Sonra, giderek hızlanan athkanncadan ürkerler. îş- te. akılları başlanna gelir o an; durdurmak ıçin athkanncanın düğmesine basacak kim- secıkler yoktur! Altısı da atlıkanncadadır... Gece bekçılerini teftişe çıkan emnıyet mü- dürü. hiçbınni görev yerinde göremeyince küplere biner. Bekçileri azarlamak için bağ- lı oldukları karakola giderken Lunapark'ın yakınlanndan garip kuş sesleri gelir kulağı- na. Ötenlerin ne kuşu oldu- ğunu merak eden emni- yet müdürü Luna- park'a vardığında bir de görür ki... Ne gör- düğünü ustanın kaleminden okuyalım: "Lu- naparkın atlıkarıncası dönüp duruyor, kendinden geçmiş altı bekçi de durmadan öğürüyor. Kiminin başı sarkmış, kiminin kolu, bacağı..." Hızlı döndükçe yüKsellyor... 1 Aziz Nesin, öykünün bir kahramanının di- linden şöyle tanıtır atlıkanncayı: "Atlıka- nncayı bildin mi? Ortada bir demir direk. direğe uzun zincirle bağlı demirden tek- neler. Dönmeye başladı mı, zincirler hava- lanıyor ve tekneler yükseliyor. Biz tekne- lerde yükseldik. yükseldikçe hızlı dönü- yor, hızlı döndükçe yükseliyor..." Anlatılanın atlıkannca olmadığı açıkça belli. Sö- _ zü edilen olsa olsa Luna- ' ' park'ın salıncaklandır. Uzun zıncirlerle yukar- daki büyük çembere bağ- lı, birbiri ardına dizili sa- lıncaklar!.. Aziz Nesin, Nevzat Çelik'e göre athkanncanın atla- nndan birinde acı, öbüründeyse haz oturur. Nasıl mı? Şairin dizelerini okuyoruz: acıdır sevgilinin hatırası en azından limon ağacıdır giden bir sevgilinin acısını gelen sevgilinin hazzx kapatır işte böyle kardeş acı ve haz anlaşmaiı iki atlıkannca gibi sırasıyia birbiriniyakalamaz Atlıkanncada acının ve hazzın bir araya gelmesini yalnızca sevgili konusunda değil, oyuncaksız geçen çocukluğun dışa\Tirumun- da da görürüz. Bunu bize gösteren de Aziz Nesin'dir. Yazar, 'Altı Bekçi Atlıkannca- da' adlı öyküsünde, içlenndekı çocuğun çağnsma kulak vererek çalıştırdıklan atlıka- nncaya binen gece bekçilennin komik ve bir bir doktorarkadaşından duyduğu öyküyü ak- tanrken dilini bozmamaya da özen gösterir. Elbetteki yazar, athkanncanın ne olup olma- dığının aynmındadır. Anadolu'nun birçok yöresinde Lunapark'taki dönen salıncaklara atlıkannca denilir, daha doğrusu denilirdi. Doktor arkadaşı, dönmekten bayılan altı bek- çi hikâyesinin Bursada yaşandığını söyler. Oysa ben, bu öyküyü daha altı yaşımdayken Trabzon'da duymuştum. iki gece bekçisinin salıncaklara binip. sabaha kadar döndükle- rini ve Lunapark'ın kentin dışında olduğu için yardım çığlıklannı kimsenin duymadı- ğını ve de bu yüzden öldüklenni tüm kent ko- nuşuyordu. Duyduklanm gerçek miydı, yok- sa 'Laz'lara yapılan bir yakıştırma mıydı. bi- lemiyorum!.. Atlıkarıncamn Jlm crow kısmı... Amerika'da, Özgürlük Bildirgesı'nin ya- yımlanmasının ardından köleler zincırlerden kurtulurlar. Ne var ki, 1875 yılında 'Jim Crow' yasası çıkanhr Bu yasaya göre kara- tenli yurttaşlar "ayrı fakat eşit"' sayılırlar. Toplu taşıma araçlannda Afrıka kökenlı in- sanlann ön koltuklara oturmalan yasaklanır. Hatta daha da ileriye gıdılerek trenlerin ar- kalanna yalnızca karatenlilerin binebilece- ği vagonlar konulur. Langston Hughes, 'Atlıkannca' adlı şiirınde bu uygula- mayla alay eder: Bu atlıkarıncanın bayım Jim Crow kısmı nerede? Ben binmek istiyorum da. Aşağıda Güney 'de, benim geldiğim yerde Beyaz ve renkliler Oturamazlar yan yana. Aşağıda Güney 'de trenlerde Hep bir Jim Crotv vagonu vardır. Otobüslerde de Arkaya oturturlar bizL Fakat bir atlıkarıncanın Arkası olmaz, peki Siyah bir çocuğun Binebileceği at hangisi? Tamam, bihyoruz; Ahmet Muhip Dıranas'ın da 'Atlıkannca' adlı bir şiiri var. Ama onu bu yazıya alama- yız, baksanıza yer kalmadı. Bekle- sin, bir tur sonra o da biner. Hem o turda Fecri Ebcioğlu'nun atlıka- nnca şarkısını da hep birlikte söy- leyeceğiz!.. Günümüze ışık tutuyorlar Farklı alanlardan sanatçıları bir araya getiren ' 10Beş+Bir' adlı etkinlik 22 Mart'a dek Dulcinea Oda'da sürüyor Özen Yula'nın yazdığı 'Dünyanın Ortasında Bir \er" adlı oyun Diyarbakır Devlet Tiyatrosu'nda sahneleniyor. Erk karşısmda ezilen kadmKültür Servisi - Özen Yu- la'nın kaleme aldığı ilk oyunlar- dan biri olan 'Dünyanın Orta- sında Bir Yer', Diyarbakır Dev- let Tiyatrosu"nda sahnelenmeye başladı. Oyunun yönetmenliğini sekiz yıl Diyarbakır Devlet Tiyatro- su'nda yöneticilik yaptıktan son- ra, şimdi Ankara Devlet Tiyatro- su'nda görevli olan Nermin lğur üstleniyor. Başhca rolleri, genç oyuncu kadrosuyla dikkat çeken Diyarbakır Devlet Tiyat- rosu oyunculanndan Yurdaer Okur, Lale Ertiş Gençtürk, Selda Özler, Pınar Gün, Mine Medya Haktanır, Gaye Filiz Çele ve Uğur Çınar paylaşıyor. Oyunun dekorlan Hakan Dün- dara, kostümleri Funda Kara- sıç'a, ışık tasanmı tzzettin Bi- çer'e, müzik düzenlemesi Can Atilla'ya ve koreografisi Sibel Sönmez'e ait. Yula'nın antik tragedya yapı- sında yazdığı oyun. söylenceyi yaşayanın erkekler olduğu bir dünyada. kadının payına düşeni; aşk, tutku, intikam, ölüm, sada- kat, çaresizlik temalan aracıh- ğıyla anlatıyor. Anadolu'nun ya da herhangi bir ülkenin ortasın- da bir yerde, Ateş Çiftliği'nde geçen oyunda. bir beyin karşı- lıksız aşkına zorla yanıt almaya çalışırken yok ettiklerine, zul- müne tanık oluyoruz oyunda. Ana öykü içinde ezilen, feda- kârlık yapan ya da direnen, erk karşısında zorunlu seçimler ya- pan dığer kadınların öyküleriy- le zenginleşen oyun, masalsı ve şiirsel bır dil, yalın bir sahne ta- sanmı ve müzikle de destekleni- yor. Kültür Servisi - Artısterik Cre- atıng Club'ın 4. sanatsal projesi; 'lOBeş + Bir', 'Dünya Kadınlar Günü' çerçevesinde düzenlenen ve 22 Mart'a dek Dulcinea Oda'da sü- recek olan bir etkinlik. 8 Mart'ta Miss Spock ve Bossa Nova Project adlı müzik topluluk- lan ve 'Dans Buluşma Atöryesi'nin göstensiyle başlayan. sanat ve ede- biyat dünyasına adlannı yazdırmış Frida Kahlo, Virginia VVoolf, Je- anette Winterson gibi önemlı ka- dın yazarlann yapıtlannın da irde- lendiğı performansla süren etkinlik, on beş kadın ve bir erkek sanatçıyı bir araya getiriyor. CananİJerber, Sema Bicik, Ay- şe Domeniconi, Tuana Ekmekçi- oğlu, Lahib Jaddo, Olça Tansuk Sirkeoğlu, Ömür Tokgöz ve Tun- cay Takmaz'm resim, fotoğraf ve tasanm çalışmalannın yanı sıra, Su- zanne Holmberg'in fotoğraf çalış- malan. Nilüfer Ormanlf nın 'La Loba' adlı öyküden tasarladığı ki- tapçığı ve Nilgün Polat'ın şiir - ya- zıları ile Virginia Woolf, Jeanette Wınterson gibi yazarlann projeksi- yonla verilen ve günümüze ışık tu- tan düşünceleri de sergi alanında 22 Sergilenen yapıtlar arasında Canan Berber'in resmi de yer alıyor. Mart'a kadar görülebilecek çahşma- lar arasında. Etkinlik, 22 Mart'ta saat 19.30'da- ki kapanış partisinde yine Miss Spock ve Bossa Nova Project mü- zik topluluklan ile 'Dans Buluşma Atölyesi'nin gösterisi, aynca Ateş Tiyatrosu'nun, Jülide Kuralın yö- nettiği ve rol aldığı' Yaşasın Hayat: Frida' oyunundan bölümlerin su- nuhnasıyla son bulacak. (Dulcinea: 0 212 245 10 39) 400 sayfadan oluşan 'Türkiye Sanat Yıllığı 2003' yayımlandı Sanat ortamına kahcı bir bellek Kültür Senisi - Türki- ye'de bir yıl boyunca ger- çekleştirilen tüm sanatsal etkinliklen kapsayan 'Türkiye Sanat Yıllığı 2003' yayımlandı. Sanat & Bilgi & Belge'nin ya- yımladığı 'Türkiye Sa- nat Yılhğı'. Ze\Tiep Ro- na ve Ahu Antmen ta- rafından hazırlandı. 400 sayfahk kitapta, yıl bo- yunca gerçekleştirilen tüm sergilerd;n se<,ilen çok sayıda yapıtın renkli fo- toğraflan bulunuyor. Sanat ortamına kahcı bir bellek kazandırmak ama- cıyla 2000 >ıhndan bu ya- na yayımlanan 'Türkiye Sanat Yılhğı'nın dördün- cüsünde, 52 serginin tanıtı- mı, sanat ortammdan bası- na yansıyan güncel sanat olaylan, söyleşiler, panel- ler, yanşmalar ve yeni ya- yınlar yer alıyor. Kültür Bakanhğı ile Tu- nzm Bakanhğı'nın birleş- mesı. galerilerden çahnan resimler, yeni açılan galeri- ler, heykel sempozyumlan- nın kentlere kazandırdıkla- n, yıl içinde Istanbul'da ya- pılan ulusal ve uluslararası toplantılar. Istanbul Bienali gibi konularda da aynntılı haberler ıçeren 'Türkiye Sanat Yıllığı'. sanat ortamı- nı yakmdan izlemek iste- yenler için önemli bir baş- \nru kaynağı. EStNTİLER ZEYNEP ORAL Gülemediğim Haberler... Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın askeri birlikler ve kaymakamlıklara gönderdiği istihbarat yöner- gesi Hürriyet gazetes'nde açıklandığmdan beri kara kara düşünmekten kendimi alamıyorum. , Insan böyle durumlarda bencil oluyor. önce, acaba ben hangi kategoriden fişlenirim diye me- rak ediyor: Hadi diyelim ki Ku Klux Klan'la ilişki, satanist- lik, mason, tarikat, uyuşturucu, ruh çağırma gruplanndan sıyırdım. Ama flşlenmeyi atlatmak kolay değil! Ailede bol bol Çerkez ve Abaza var, kan ba- ğından al işte fişlenme nedeni... Yönergede 'azınlıklar ve kendini azınlık olarak görme eğiliminde olanlar" deniyor... Bu ülkede kadınlar sayıca değilse de mahkûm edildikleri ekonomik, politik ve toplumsal koşullarla azın- lık durumdalar! Ve 30 yıldır ben bu azınlık duru- munun kavgasını vemrıiyor muyum, bu "azınlı- ğın" propagandasını yapmıyor muyum, liderle- rini yüceltmiyor muyum? Fişlenmem için yönergedeki şu tanım bile ye- terli: "Sanatçılann mensup olduğu gnıplar!" Sen misin Tiyatro Eleştirmenleri Birliği'ni kuran, Nâ- zım Hikmet Vakfı'nda görev alan, Türkiye Yazar- lar Sendikası ve PEN üyesi olan, sanatçılaria yakın ilişkide olan! "Türkiye 'nin aleyhine çalışan yazar ve düşü- nürter"e gelince... En iyisi hiç düşünmemek! Dü- şüncenin aleyhte mi, lehte mi olduğu belli mi olur! Habirefırdönmeyi gerektirebilir, en iyisi hiç düşünmemek! "AB yanlılarına" gelince... Vah benim köse sakalım... Hayır sevgili okuriar, mizah üretilemeyecek denli ciddi ve vahim bir yönergeydi bu. Düzelti-. leceği açıklandı. Ama yetmez. Bu yönergenirf nasıl, niçin, kimler tarafından hazırlandığı ve bu konuda ne yapılacağı da açıklanmah... - ••• Haftanın haberleri arasında en ilgimi çeken- lerden biri de Sony firmasının ürettiği "Orio" ad-* lı orkestra şefi robot ileToyota'nın ürettiği "trom-- pet çalan robot"tu. Maestro "Qrio", Japonya'da koskoca Tokya Filarmoni Orkestrası'nı yönetmişti bile! İki gözü-; nün arkasınayerleştirilen dijital kameralar ve içi-> ne yerleştirilen nota, ritim ve tempo programla-, rıyla bu işin üstesinden gelmiş! Robot futbol oyuncusu, robot araba sürücü- sü, arkadaş yerine tutacağı sanılan robot köpek- ten sonra robot müzisyenler! Bu haberi okudu-' ğum akşam Şef Gürer Aykal, Borusan Filarmo^ ni Orkestrası'nı yönetıyordu. Konserin solisti Fa- zıl Say'dı. Gürer Aykal'la orkestra elemanlannın/ Gürer Aykal'la Fazıl Say'ın o göz temasını, yü-, rek temasını. birlikte soluk alıp vermelerini, gö- nüldengönüleiletişimkurmalarınıizledikçeTok- yo Filarmoni Orkestrası'na nasıl acıdım anlata- mam. Bakmayan, görmeyen, işitmeyen, duy-- mayan, soluk almayan, yürek atışı duyulmayan, ruhu olmayan, yanlış yapma riski bulunmayan bir şefle çalmak! ' Hikmet Şimşek'in, Toscanini'nin. Karajan'ırv ve daha nicelerinin kemikleri sızlamıştır. Çağrışımlardünyasında gezinerek oyalanıyon rum: Gelmiş geçmiş belki de en yüce Maestro Tos-- canini, yönettiği bir orkestrada, konser sonra- sında, alkış kıyamet ortalık "Bravo" diye inler- ken, bakmış kemancılardan biri somurtup du- ruyor. Orkestra, sahne gerisine çekildiğinde, ke- mancıya, "Derdin ne" diye sormuş. Kemancınırf yanıtı: "Ben zaten müzik sevmem"... Acaba ro- bot orkestra şefi müzik sever mi diye düşünme- den edemedim. Yıllar öncesinden bir gazete haberi: "Sursa,, Edirne, Edirne, Tokat, Hatay, Ordu, Van, Edirne, Nazilli 'den Beşinci Senfoniyi dinledik." '. Uydurmuyorum, böyle bir haber çıktı! Haber telefonla yazdırılmıştı. Haberi yazdıran, Beet- hoven'i, santraldaki görevliye kodlamıştı. Bir de güncel haber... Birileri anlattı: Bir sanat dergisinde, konuşma sırasında "D Grubu res- samlan" sözü geçmiş, çalışanlardan biri sor-! muş, "Yani Kanal D'nin sanatçıian mı?" Gülmek istiyorum ama şu fişleme haberinden beri pek gülemiyorum. zeynep J zeyneporal.com Faks:(0212)257 16 50 Yönetmen Karel Kachyna öldü • PRAG (AA) - Çek 'Yeni Dalga'smın en üretken sinema yönetmenlerinden Karel Kachyna. 79 yaşında Prag'da yaşamını yitirdi. Kachyna 1991'de yönettiği 'Son Kelebek'te. 2. Dünya Savaşf nda Theresıenstadt Toplama Kampı'nda yaşananlan anlattı. Bazı filmlerde oyuncu olarak da yer alan Kachyna son olarak geçen yıl televizyon ıçin film çevırmişti. BUGUN • CRR'de 20.00'de Billy Cobham'ın caz konseri. (0 212 232 98 30) • İTÜ MAÇKA KAMPUSU MUSTAFA KEMAL AMFİSÎ'nde 19.00'da Tekfen Filarmoni Orkestrasının konseri. (0 212 285 30 30) • YAPI KREDİ KÜLTÜR MERKEZİ'nde 12.00'de Uğur Değirmencioğlu'nun yöneteceği 'l'çmak' adlı atölye çahşması, 16.00'da Yurdanur Salman'ın yöneteceği 'Yazın Metinleri' konulu çeviri semineri. (0 212 252 47 00) • ÇAMLICA SABAHATTİN ZAİM EĞITİM MERKEZİ'nde 09.30'da 'Üsküdar Sempozyumu - II'. (0 216 341 05 00) • İFSAK ta 14.00'te 'Öldürme Üzerine Kısa Bir Film', 17.00'de 'FU Adam' filmkrinin gösterimi. (0 212 292 42 01) • BİLGİ ÜNt\ ERStTESt DOLAPDERE KAMPUSU nda 11.00'de 'Gerillalar Aramızda'. 12.00'de'Antonia; Bir Kadının ' Portresi', 14.00'te 'Polonya'dan Çok Uzakta', 16.00'da 'Doğrucu Kızlar', 19.00'da 'Çağımızdan Bir Kadın: Hanan Ashravvi' filmlerinin gösterimi. (0 212 293^50 10)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear