22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 14MART2004PAZAR 10 P A Z A R YAZILARI dishab@cumhuriyetcom.tr Bir hoş şehirbu New York... Nevv York sokaklarında amaçsızca gezmek. bu şehn yakından tanımanın en ıyi, en ucuz ve de en eğlenceli yolu. Üstelik, bu gezinti sırasında hıç aklınıza gelmeyecek birtakım garip olaylarla karşılaşmanız da garanti. Bir caddeden diğerine. bir sokaktan ötekıne yürürken insanlann tipleri, kjyafetleri. konuştuklan diller ve yaşam biçimleri hakkmda, aynca toplumdaki sosyal ve kültürel atmosfere ilişkin birçok ipucu elde etmenız mümkün. Öylesine renkli ve garip bir dünya var ki bu şehnn sokaklannda, yürümeye başlıyor ve sürünme noktasına gelinceye kadar duramıyonım. Çıkıyorum sokağa, bankaya doğru ilerlıyonım. Her zamanki gibı kilisenın önünde yardım toplamaya çahşan orta yaşlı, hüzünlü adam o gün para istemıyor. Saati soruyor: "Saatmiz var mı? Saat kaç? Saati olan var mı?" Kimse kafasını çevirip bakmıyor bile. Hızlı hızlı adımlarla bir yerlere ulaşmaya çalışıyorlar. Sonunda dayanamıyor hüzünlü adam ve bağınyor: "Ben Macarca mı konuşuyorum!? 1 ' Güler mısin, ağlar mısın 0 insanlann ikinci bir dil öğrenme zorunluluğunu hiç hissetmediği bir ülkede bu soru oldukça anlamlı doğrusu. Üçüncü Cadde'ye geldiğimde devasa Trump binast ile karşılaşıyorum. Bmanın gırişindeki boş mağazanın camında yer alan ilan dikkatimi çekiyor. "Donald Trump vvants you to lease this space!" Yani ünlü işadamı Donald Trump o mağazayı kiralamanızı ıstıyor! Kırası kim bilir ne kadar? Bu reklamı tasarlayan firma ne düşünerekbu emri verdi bilmiyorum, ama oldukça itici geliyor bana. Belki de böyle bir reklamın. Trump'ın NBC Televizyonu"nda yayımlanan şov programında herkese emirler yağdıran, çahşanlan kovan agresif imajıyla bürünleşeceğini ummuşlardır. Yürüyüşüm ünlü Broadway Caddesi'nde devam ediyor. Amerikalı gençlerin gözde giyim markası Urban Outfitters'ın vitrininde bir tışört dikkatimi çekiyor. "Voting for Old People" (Oy Vermek Yaşlı Insanlar Içindir) yazıyor tişörtün üzerinde. Kasım ayında başkanlık seçimlerinin yapılacağı Amerıka'da gençlere yönelik kıyafetler satan bir mağazalar zınciri neden böyle bir tişört üretir? Hem de yönetıcilerin politikalan sonucu doğan ışsızlik, gelir dağılımı uçurumu, sigortasızlık vb. sorunlardan en çok zarar görecek olanlar da oy verme oranlan NEVV YORK ZULAL KALKANDELEN giderek azalan bu genç nüfusken! Anlayamıyorum ve yoluma devam ediyorum. Kentin en genış CD, kaset ve plak koleksiyonuna sahip müzik mağazalanndan birine girıyorum. Albümlerin ülkelere göre aynldığı bir bölüm gözüme çarpıyor. Türkiye başlığı altında neler var dıye meraklanıyorum. Fakat merakım bir anda şaşkınlığa dönüşüyor. Çünkü Türk müziği olarak yalnızca The Music of Islam serisi ve Tanburi Cemil Bey adlı albümler var. David Parsons adlı Yeni Zelandah bir müzisyenin prodüktörlüğünü yaptığı The Music of Islam albümleri Mısır, Fas, Tunus, Yemen, Pakıstan, Endonez>'a, İran ve Katar müziklennden örnekler sunuyor. Bunlardan bınsinde de Türk müziği ele ahnmış. Bugün Nevv York'ta birisi Türk müziği dinlemek istese bulabileceği seçenekler bunlarla sınırlı. Başanlı Türk sanatçılannın albümlennin yurtdışmda da satışa sunulmasını dileyerek çıkıyorum mağazadan. Kentin en hareketli bölgesi East Village'a geldiğimde ise bir sinemada Nuri Bilge Ceylan'ın son fılmi Uzak'ın gösterildiğini görüyorum! St. Marks Place üzerinde Cafe Rakka'da mola veriyorum. Bana kalırsa, şehirdekı en güzel falafeli, bu küçük ve ucuz lokantanın Mısırlı sahibi yapıyor. Falafelimi yerken tek tük Ingilizce konuşan genç bir Tayvanlı kadın geliyor lokantaya. Falafelin ne olduğunu soruyor. Mısırlı lokantacı anlatmaya çalışıyor ama nafıle. Benden yardım istiyor. Avcuma bir tutam mercimeği alıp gösteriyorum, mercımekten yapılan bir çeşit köfte ışte, ama Tayvanlı kadın anlamıyor. O sırada bir elinde Japon birası, ötekınde gitan ile eski kuşaktan bir rockçı giriyor içeri. 0 anda falafelin bır araya getirdiği grubun absürdlüğünü düşünüyorum. New York bu işte... AbsürdJüğün muhteşem uyumu... Akşam karanlığında kentin sokaklan daha da ilginç. Tompkıns Square Park'ta caz festıvali vardır belki... Belki metro istasyonunun çıkışında saksofon çalan yaşlı müzisyenle karşılaşınm... Bahara az kaldı, Nevv York sokaklan şenleniyor yine! kzulal a vahoo.com Isveç'te Türk olmanın dayanılmaz sancısı "Düşman her an, her yerden karşına çıkabilir!" Bu söz yakın akrabam Halil Hepdinç'e aıt. Türkiye'de yıllardır otomobil kullandığı için her köşe başında, sokak agzında, kavşakta "potansiyel düşmanlar" görmeye alışmış. Hangı vatandaşm, nereden zart diye önüne çıkacağı, önündeyken zınk diye duracağı belli degil çünkü. Son birkaç yıldır burada onun sık sık kulaklannı çınlatıyorum; otomobil kullandığım için degil, basmı yakından izledığim için. Tam şöyle bir keyif çayı içerken ve tiryaki olsaydım şimdi bir de sigara yakardım derken pat diye çıkıyor bir "potansiyel dfişman" karşıma. Son haftalardan ıkı örnek vereyim.Geçen hafla Expressen gazetesinde imzalı biryazı çıktı. Türklere yeni kafa verildiği zaman" başlıklı yazıda, Gunflla Brodrej imzalı kişi, aklınca Atatürk'ün kıyafet ve dil devrimleriyle dalga geçiyor, bir gecede ülkenin "okuma-yazma bilmez hale getirildiğinr, "Tesle birlikte Arap alfabesinin de yok edildiğuti" yazıyor. Aydınlanma STOCKHOLM GÜRHAN UÇKAN de\Tİminin ne olduğundan, o zamanki ülkenin içinde bulundugu koşullardan habersiz olan bu kişi, belli ki Orhan Pamuk'un tsveç'i ziyareti sırasında söylediklerini, onu "Boğaz'ı marülann sıründan gören" evınde zıyaret eden îsveçli yazarlann ve gazetecılerin yazdıklanm okumuş. Ya da Türkiye'ye buradaki ayncalıklı, el üstünde tutulan bir azınlık grubunun gazete sütunlannı kapmak için yazdıklanndan etkilenmiş, kervana ben de katılayım demiş. tkinci örnek, Lisa Marklund adlı çok satan, başanlı ve girişimci bir gazeteci-yazarın yazısı. Gazeteci kadın kahramanının yer aldığı polisiye kitaplan satış rekorlan kınyor ve çeşitli dillere çevrilmekte. Güzel. Söz konusu yazısının başlığı şu: "Başörtüsü tartışıldığı zamanlar aklınıza Merve Kavakçı'yı getirin!" Evet, aynen, ben de sizin gibi hoppala dedım bu başhğı görünce. Merve Hanım. yalnızca özgürce giyindiği için millervekılliğinden olmuş ve şimdi ABD'de sürgün yaşamaktaymış! Hiçbirşeyden haben olmayan bir kalemden çıkmış bir yazı. Bu yazar için şundan etkilenmiş filan demeyeceğim, çünkü başına buyruk, özgüveni yüksek bir kadındır. Ilk yazıya aynı kısalıkta bır yanıt yazdım ve gazetenin sorumlusuna gönderdim. Henüz çıkmadı ve çıkacağını hiç sanmıyorum. tkıncisinin elektronik posta adresi vardı, ona kendimi tanıtarak ve yalnızca gerçekleri kısaca sıraladığım bır mektup gönderdim. Eminim ipini koparan manyak, kadını elektronik posta bombardımanına uğratıyordur ama (şu ya da bu yazıdan dolayı değil), bir ara benım iki satınmı okur bir yanıt verir diye düşünmüştüm, "nh", yanı ı ıh! Yanıt filan hak getıre! tsveç'te "özgür sözcük" ifadesi çok sevilir ve bununla, görüş belirtme özgürlüğü kastedilir. Diğer ülkelerde bu konuda çıkan pürüzler ve gereksiz olaylarla îsveç basını pek ilgilenir. Iyi bir şey elbette ama ben Îsveç basınının, görüş belirtme özgürlüğü bakımından Türk basınından daha geri olduğu görüşündeyım. Çünkü belırli çevTelerden olmayan, belirli kişilerle ahbap çavuş ilışkisi kurmayan kişilere kesinlikle söz veya yanıt hakkı tamnmıyor. Bazı şoven yazarlar, Türkiye konusunda diledikleri masallan uyduruyorlar ve siz gerçek budur diye yanıt gönderdiğiniz zaman asla ve asla okura ulaşamıyorsunuz. En çok en çok, budanıp kuşa çevrilmiş, saçma sapan bir başük uydurulmuş bir okur mektubu olarak belki bir şans veriliyor. Isveç'te en dışlanan azınlık gruplanndan binmn üyesi olarak bu sancıyı çekmeye devam ediyorum. Bolivyalı liselilerin BM'ye mektubu Bolhyalı Bseöğrencfle- ri Birleşmiş Milletler (BVI) Genel Sekreteri Kofi Annan'a 20 kilo- metoikbirmektup \d- bdılar. Binlerce öğren- cinin yazdığı tnektup- lann birieşmesiyle olîı- şan ve BM'den yardım talepedflen mektup, La Paz'daki postancdcn gönderildi. Lise öğren- cileri, BMnin 125 yıl önce ŞiB ve Bolivya ara- sında yaşanan Pasifik Sasaşısırasında kaybet- tiği topraklan geri al- ması için Bolhya'ya yar- dım etmesini istiyorlar. (Fotoğraf RELTERS) Kanada'da neler konuşuluyor! Kanada'da şeriat kanunlannı uygulayan özel mahkemeler kurulsun mu? Geçen akşam televizyon kanallanndan bırinde bu tartışma yapılıyordu. Hınt asıllı bir Müslüman amca. yıllardır Kanada"da şeriat mahkemelerinin loırulması için mücadele verdiğini; şeriat kanunlanna uymayı tercih eden Müslümanlara, aıle içi ve benzeri anlaşmazlıklan çözmek için bu mahkemelere başvurma hakkı ve seçeneği sunulması gerektiğinı savunuyordu. Yıne bir Müslüman hanım da Kanada'nın laık ve eşitlıkçi kanunlannın nasıl yetmedığini, şeriat kanunlanna hangı durumlarda ihtiyaç duyulacağını soruyordu Hintli amcaya ısrarla. Cevap alamıyordu. tzleyenlerden bır genç delikanlı. şeriatı savunan genç kıza hayretle bağınyordu: "Sana mırastan pay vermeyen. senın haklannı hiçe sayan bir kanuna göre nasıl yaşamak istersın?'" Söz hanımlara gelrrüşken bugünlerde tartışılan bir sıcak konu da doğum yapacak hanımlara seçıme bağlı sezaryen hakkı verilip verihnemesi, verilirse de bunun masraflannın devlet tarafindan karşılanıp karşılanmayacağı. Kanada'da, sezaryen ile doğum yapmak seçime kalmış bir şey değil, ancak tıbbi olarak gerek görüldüğünde başvurulan bır yol. Sakıncalan veya faydalan bır yandan tartışıladursun, asıl mevzu. anneye nasıl doğum yapacağını seçme hakkının venlip verilmemesi. Sağhk hizmetleri devlet güvencesi altında ve vergi ödeyenlerin cebınden ortaklaşa çıktığı için bu tür bir karar kolaylıkla aluıamıyor. Anlaşılan, isteğe bağlı sezaryen, bir çeşit lüks olarak görülüyor, yani bsacası bu tartışma bir dönem süreceğe benzer. Kanada'da yaşayan Türkler için önem taşıyan bir gündem maddesi ıse Ermenilerin ıleri TORONTO 1*1BERNADEMİRYOL sürdüğü, soykınmı tanıyanyasa tasansının tartışılmak üzere meclise getirilmesi idi. Türk toplumu tasannın geri çekıhnesi için meclıs ^^^^^^^^~^ üyelenni hedef alan bır e-maıl ve faks kampanyası başlattı hemen. Eğer tasan geçerse, tıpkı Fransa'da olduğu gibi, soykınrn Kanada devletince tanınmış olacak ve bu konu hakkında aksı bir görüş bildırmek suç halıne gelecek. Kanada gibi çokkültürlülük ve çeşitli uluslardan ınsanlann birlikte banş içinde yaşaması gibı değerlere bağlı bır ülkede böyle bir karar alınması çok akla yakın gelmese de. işin içine lobıler ve siyaset gınnce ne olacağını kestirmek de güçleşiyor Bakalım, göreceğiz. Bu aralar sadece Kanada'da değil tüm Kuzey Amerika'da tartışılan bır diğer sıcak konu da, Mel GEbson'un yönetmenliğini yaptığı, vizyona yeni gıren "îsa'nın ÇflesT fılmi. Tam da Paskalya öncesinde, Isa'nın çarmıha gerilmesi hıkâyesinı olanca şıddeti ve görsellığiyle anlatıyor(muş). Film Isa üzerine yapılmış ne ilk ne de son film olacak, şimşekleri bu denlı üstüne çekmesinin sebebi ise filrmn Isa'yı çarmıha geren Yahudılere karşı propaganda amacını taşıyor duygusu uyandırması. Filmin vizyona girmesi öncesinde başlayan tartışmalar alevlenerek devam ediyor. Yine bir başka ilginç ve eskimeyen hıkâye de Kanada'nın çeşitli eyaletlennde yasal olarak izin verilen eşcinsel evliliİderinin. ülke çapında tekrar tartışmaya açılması. Bıldiğinız gibi, bu aralar bu konu ABD Başkanı George Bush'un epeyce başını ağntıyor. Bugün okuduğum bır habere göre, daha ewel seçimlerde Bush'a destek veren bir "gay" grup, Bush'un tavnnı kesin olarak ortaya koyması üzerine. önümüzdeki seçimlerde destek vermeyeceklerini ve Bush karşıtı 1 miryon dolarlık bır televizyon kampanyası başlattıklannı açıkladı. Kanada'da ise iç politıka yıne sıcak günler yaşıyor. Başbakanlık koltuğunu Jean Chretien'den devTalan Paol Martin. Chretien dönemine uzanan fakat ancak şimdi patlayan, devletin ldmi şirketlere sponsorluk programı altında yaptığı komisyon ödemelen ile ılgılı büyük bir skandal ile uğraşıyor. Chretien, "Ben kendi dönemimde bana sorulan sorulara vanrt verdim, şimdi de yeni başbakan yanrt versm'" deyip köşesine çekildi. Hatın sayılır sayıda üst düzey yönetıci işinden oldu ve kafa kopartmanın devam edeceği anlaşılıyor. Marnn'in, başa geldiğınden beri kan kaybetmeye devam eden partiyi nasıl toparlayacağı merak konusu. Bu hafta yazımı noktalarken kısaca anlatmak istedığun son hıkâye de cep telefonlan ile ilgili. Bugün okuduğum bir habere göre, Münih'tekı Süneda fırması, cep telefonlanna yüklenmek üzere. uydurma "fon" gürültüsü pazarladıklannı açıklamış. Bu uydurma gürültü ile telefonda konuştuğunuz kişiye daha rahat yalan söyleyebilecekmişsiniz. Örneğin bir kahvede ça>inızı yudumlayıp keyif yaparken arkada korna sesleri eşliğınde trafikte takılı kaldığınızı ya da gökgürültüsü eşliğinde yağmura tutulduğunuzu vb.. Fırma, ürünü öncelikle Nokıa'nın bazı modellenne yükleyecekmış. Aslında şaşırmaya gerek yok, yalan söylemek öyle kolay ve sıradan hale geldi ki, insan yapımı teknoloji de elbette ona uyum sağlayacak. Iyi pazarlar dilerim. Rus zenginleri hovarda Wladimir Menschikon atlı arabasını çılgınlar gibi sürüyor. Yokuş aşağı dört nala. Zengin Rus her sabah vıllasından kente, üç yağız atın arabasıyla iniyor. Alışverişe, dostlan ile buluşmaya Baden-Baden'e gidiyor. Günün birinde onu çeviren polis, 20 mark ceza keseceğini söylüyor. Wladimir'in umurunda değil ceza. Elini kesesine atıp bir avuç çil çil altın rubleyi adama uzatıyor, "AI bunlan" diyor. "Bundan sonraki cezalar için ön ödeme yapıyonım"! Bu olay 19. yüzyılın ortalarmda Baden-Baden'de geçiyor... Kumarhanenin az ötesinde, büyük banyolann önünde, "Araç durması yasak" tabelasının yanı başında bir Lamborghini park etmiş. Upuzun. Kıpkırmızı. Yanında bir trafık polisı durmuş, makbuz kesiyor. Az sonra iriyan adamın biri, takmış koluna ince belli, narin görünümlü, şık giyimli sanşını, otomobıle yaklaşıyor. Elleri torbalar dolu. Gülüşüp konuşuyorlar. Anlamadığım bir dilde. Rus olmalılar. Polisi fark eden adam hemen elini cebıne atıyor, elli Euro'yu uzatıyor. Umurunda değil dünya. Wladimır Menschnikovv'dan günümüze bir buçuk yüzyıl geçmış, Baden-Baden hâlâ Ruslann gözbebeğı! Kımler gelmenuş Karaormanlar'ın bu şirin, şifalı sulan ve tarihi kumarhanesi ile ünlü küçük kentine! Tobtoj; Dostmevski, Gogol, Turgemo .. Ruslann Baden-Baden sevgısi Çar Ateksander'ın 1793'te bu yöreli Luise ile evlenmesiyle başlamış ve aralıksız STUTTCART AHMET ARPAD sürmüş. Yeşillenn ortasında köşkler, villalar satın almışlar. Almanlar şifalı banyolardan çıkmazlarken onlar kumarhane1erden, lokantalardan. şaraphanelerden çıkmamışlar. Bugün de değişen pek bır şey yok. Hatta Gorbaçov'dan bu yana Ruslann Baden-Baden "istilası" artmış. Yeni zenginler sadece Karlsbad ve Viyana'nın, St. Mortiz ve Davos'un, Nice ve Cannes'ın villalanyla otellerini kapatmamışlar. Baden-Baden'in yamaçlannı dolduran çoğu tarihi villa da son yıllarda daha çok el değiştirmekte, Almanlardan Ruslara geçmekte. Bir süre önce Gürcistan'da görevinden çekilmek zorunda bırakılan Şevardnadze bıle doksanlı >ıllann başında Baden-Baden'de bir villa alıvermiş kendine! Bundan on yıl öncesine dek Amerikan zenginleri ile Arap şeyhleri Baden- Baden'in beş yıldızh lüks otellerini doldururken şimdi Rus yeni zenginleri en ön sırada. Ancak özellikle ramazan aylannda peşlerine kanlannı takan Arap prensleri bu küçük Karaormanlar kentinden yine de vazgeçemiyorlar. Ne de olsa sulan şifalı, dükkânlan pahalı mı pahalı, kumarhanesi sabaha kadar açık. Ramazanı Arap çöllerinde geçirmenin ne anlamı var° Baden-Baden'de akan paranın kaynağım soran da yok. Canı sıblan birkaç saat ötedeki tsviçre kayak merkezlerine uzanıyor ya da Zünh ve Cenevre gölü kıyısına iniyor. Fransa dersen Ren Nehri'nin öteki kıyısı! Isteyen bir ok atımı uzaktaki Stuttgart'a geçip Mercedes veya Porsche fabrikasından özel ısmarlama otomobilini alıyor. Zürih'te uçaktan inip bankasına uğrayan, oradan Stuttgart'a gelip tekstil ya da otomobil fabrikalannda işini gören, akşamlan da Baden-Baden'in rulet masalannda şansını deneyen yabancı ışadamlan arasında Türklerin de sayısı az değil. Baden-Baden'in en ünlü oteli, tarihi Brenners Park'ın müşterilerinin yüzde yirmisi Ruslar. Lüks otel kısa süre önce Moskova'da bır rezenasyon bürosu açmış. Baden-Baden merkezindeki, bütün elemanlan Rus olan on beş tunst bürosu da yeni zengin Ruslara hizmet için çırpınıyor. Doktora, bankaya giden beylerle, banyolardan, dükkânlardan çıkmayan hanımlara eşlik ediyorlar. Rusya'da Berlin'den sonra en çok tanınan Ahnan kentı olan Baden- Baden'e Volga kıyılanndan gelenlerin ardı arkası kesileceğe pek benzemiyor. Hovarda yeni zenginler paralanna güvenli yatınmlar aradığı, keyifle harcayıp lüks içinde yaşadığı sürece Baden-Baden'in şinn tarihi sokaklannı, lüks otellennı. şifalı banyolaruıı. ünlü kumarhanesini ve yemyeşil yamaçlanm Ruslar doldurmaya devam edecek gibi. EDİBE GÜVEN (Mardin 1927- ) Hâlâ kalbimin içinde derin yankılı beyaz bir türküdür bembeyaz karların yağdığı o günler. Aynlığımızın 11. yılında onurlu örnek yaşamını saygı ve sevgi ile anıyoruz. UĞUR GÜVEN ACIKAYIP 12 Mart 2004 Cuma günü eğitimci TAHİR BEKMEZCİ'yi sonsuzluğa uğurladık. AİLESÎ ve DOSTLARI B.4FR4 ASLİYE 1. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2003 294 Samsun ıli 19 Mayıs ılçesi Tepeköy köyü cılt no: 33. hane no: 5'te nüfusa kayıtlı Ahmel oğlu Fatma'dan olma 10.02.1939 doğumlu dasacı tsmail Boyun ile aynı yer ve ha- nede kayıtlı Adaveı kızı Asya'dan olma 06.04.1952 Bakü do- ğumlu Naile Boyun'un TMK'nun 166 1. maddesi gereğince BOŞANMALARINA karar verilmış olup yapılan tüm ara- malara rağmen adresi tespıt edilemeyen Naile Boyun'a bo- şanma ilamının gazetede ilan edıldiği tarihten ıtibaren 22 gün içinde davalı Naile Boyun tarafindan temyız edilmedıği tak- dirde hükmün kesinleşeceğı ilanen teblığ oiunur.Basın: 9031 BBT Genç Sanatlar Atölyesi Mart 2004 Programı Sanat haıtın süsii değil: kendi öz gerçeğidir www.bbtgencsanatlar.com Genç Sanatlar AtöKesf nde yeni aşama" "HALK SANAT ATÖL\ ELERİ"nın ilk ömeklen olarak "Halk Film AtöUesi" \e "Halk Fotoğraf Atöl>esi n ni başlatıyoruz. \ısan 2004 ay ından itibaren ise "Halk Tiyatro Atölyesi" \ e "Halk Dans Atölyesi" çalışmalanna başlayacaktır. Ücretsız üye kayıtlanmız devam etmektedır. Bütün etkinlıklenmız ücretsizdir. Kırtaltepe kültûr Merkezi Allan Erbulak Sahnesi Tel: (0212) 543 "3 28 15 Mart Pazartesi Isanbul Lnnersıtesı Konservatuan Tı\atro Bölümu Cadı Kazanı 20.30 16 Mart Salı Yunus Emıç kültür Mertezı Tjıkm T-ZCÜ ^ınenu Sjlorıu Halk Film Atölyesi Gfiltekin TETİK Hüseviiı KIZI 19.00 17 Mart Çarşamba Esenyurt Beledıye Tıyatrosu "Olacak Şe> Degil" 20.30 18 Mart Perşembe istanbu! Doöaçlama Oyuncuları Tıyatro Topluluöu -Meİek" 20.30 " 18 Mart Perşembe 1 jıhan IUTLU ?memj S3I>^LL Halk Fotoğraf Atölyesi Ka\ıhan GÜV EN 20.30 19M.rtCuma ı > unu- Emre Kûjrûı Menezı Turhan T^zcu Sınema Sa]on j 1 D O T Oyun- •tnsa«" 20.30 - Marmara Ünnersıtesı. lletijim Fakultesı. Kısa Fılmler 21.IŞ Genel Sanat Y önetmeni: Müşfık KENTER Cumhuriyet 'İn Katkılarıyla DENİZİ SEVENI.ERE İI GİNC ÖYKÜLER, TEKNİK KONULAR. MART 2004 ^ SAYI Sadm Boro'dan biı haşka dünp DF.MZ VF. DAU YFIKrN Vr KAV\K & Uzakdoğu Gensı nVlA\IV|)A!)r\IZİ)tkl:> FVTlll: Demirciler Sitesı. 8 Cadde No 71 Zeytinbjmu- İSTANBUL Tel. İC212! 664 16 94 - 510 28 7' Faks (0212) 558 67 85 BAFRA ASLİTE1. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2003 153 Tokat ili Turhal ilçesi Dere köyü cilt no: 4, hane no: 143'te nüfusa kayıth Vehap kızı Mervem'den olma 26.02.1981 doğumlu davacı Nurgül Demir ile aynı yer ve hanede kayıtlı Hasan oğlu Gülhanım'dan olma 10.01.1980 do- ğumlu davalı Bedrettin Demir'in TMK'nun 166,1. maddesi gereğince BO- ŞANMALARINA karar verilmiş olup yapılan tüm aramalara rağman adresi tespit edilemeyen Bedrettin Demir'in boşanma ilamının gazetede ilan edildiği tarihten itibaren 22 gün içinde davalı Bedrettin Demir tarafindan temyiz edil- mediği takdirde hükmün kesinleşeceği ilanen tebliğ olunur. Basın: 9032
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear