Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 7 EKİM 2004 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Öliim mü Uygarlık?
Cuma günü Samara'da 100 ölü, 150 yaralı! Per-
şembegünü Bağdafta 56 ölü... En çok ölenler, ço-
cuklar!..
Ya önceri günler? Ya daha sonraki günler?
Artık iç sayfalarda haber oluyor bu kıyımlar. He-
le "Milliyefte bir başlık gördüm, Samara kentin-
de birbaskn yapan ABD askerteri birrehineTür1<'ü
kurtamiışlar, ama 100 Iraklıyı öldürmüş, 150'sini de
yaralamışlar...
Filistin'de de benzerhaberler: Israil uçaklan Gaz-
ze'yi bir kez daha basmış, kırk elli Filistinlryi öldür-
müş...
llgisiz unursamasız, her g ü n TV'lerde seyredi-
yoruz, oku/onjz, duyuyoruz... Irak'ta böyle, Filis-
tin'de böyle, Afganistan'da böyle... Eski Amerikan
filmlerinde ızlerdik ya Afrikalı, Asyalı insanlann acı-
masızca kı/ılmasını... Onları "/r7san"saymazdı si-
nemacılar,filmcileriöldüröldürebildiğin kadar, zen-
ci, Kızılderili, san derili, hatta beyaz derili... önden
arkadan, yerden havadan aç ateşi!.. Hiroşima'da
bir anda yok edilen elli bin Japonu da unutmaya-
lım...
Bayıla bayıla, alkışlayarak seyretmedik mi yıllar-
ca John Wayne'lerin Kızılderili !eri keklik avlar gibi
öldürmesini!.. Afrika'da, Asya'daki beyaz sömür-
gecilerin kıyımlannı... Hindistan'da Ingiliz askerle-
rine yardakçılık eden Gunga Oin'leri alkışlamadık
mı?
Uyuşturulmuştuk, aldatılmıştık, gözümüz boyan-
mıştı, çocuktuk. Sonra büyüdük, dünyanın kaç bu-
cak olduğunu, Batı zenginliklerinin, yoksul insan-
lann sömürüsünün sonucu olduğunu anlamaya
başladık... Ama hâlâ sömürgen Batı'yı anlama-
mazlıkta direnmek neden? Her şeyi onlardan bek-
lemek, Avrupa'dan, Amerika'dan!. llle de onlann ya-
nında olmak, "Bizi de aranıza aJın" diye ne istiyor-
larsa hepsini yapmak...
Iki Fransız rehine için Fransa'da kıyamet koptu.
Iki Kalyan kızını kurtarmak için italya olağanüstü uğ-
raştı. Bayram ettiler ülkelerine dönenleri karşılamak
için... Oysa bizim gırtlakları kesilen kamyon şoför-
lerimizin sayısı kaça çıktı!.. A m a bizim hükümetı-
miz suspus. Ingilızın, Fransızın, Italyanın canı de-
ğerli, vazgeçilmez!. Ama Türk'ün öyle mi? Şirket-
ler para kazanacak, maliyemize kazanç girecek, ama
varsın yirmi-otuz şoför ekmek parası uğrunda can
versin, kime ne?
Bakıyorum gazeteler, TV'ler coşkulu gündemler
yaratmak peşinde, eğlence, saçma sapan filmler,
güzellikyarışmalan... Uyutan, sindiren, insanlığın-
dan koparan, duygudan, sezişten, anlayıştan uzak-
laştıran birtutum içinde...
Irak'ta çocuklar ölüyor. Filistin'de çocuklar ölü-
yor... Bir savaşta, bir büyük çarpışmada değil, ev-
lerinde uyurken, okullannagiderken... Tepeden ya-
ğıyor bombalar, evler yıkılıyor. Sokaklar, yollar...
Tanklar giriyor, yerte bir ediyor terörist anyoruz di-
ye! Kim o terörist, ülkelerini istila edenlere karşı el-
deki ilkel silahlaria direnenler, çarpışanlar...
21. yüzyıl, geçmiştekileri aratıyor... Bunca zu-
lüm, bunca acı, bunca haksızlık, bunca acımasız-
lık!.. Bir de kalkıyoruz AB'nin, ABD'nin yanında yer
alalım.bizdeonlarabenzeyelimdiyeyırtınıyoruz...
öldürülen çocuklar, gençler, kadınlar, yaşlılar bir ma-
sal hayaletleriymiş gibi. Bir film değil bu, bir düş
değil, gözümüzü kapatsak da içimize işleyen bir ya-
ra... Insanlara özgüriük, uygarlık getiriyorlarmış!
ölüm mü özgüriük, ölüm mü uygariık?
DÜZELTME: Salı günkü yazımın girişindeki isim
Arşimet değil, Diyojen olacaktı. Düzeltirim.
İSTANBUL CUMOK ÇAĞRJSI
Yaznnz S». U wmfcMpite etacaşz.
BtZ DE. Yüce Önder Mustafa ICemal Atanirk'ün.
"Efendiler \e ey Ulus: bîlıniz kı. Tüıkıye Cumhunyeo şeyhier,
dervışler. müntler ûlkesı olamaz.
Endogru. en gerçektarikaıuygarlık tarikaOdır" sözûnübenimsemiş,
ülkeyı O'nun gösterdıgi çağdaş uygarlık soıyesine ulaşrjrmak
çabasında bulımanlara; <\ydırılık bir aeleceğe aelin biriikte köpcü
kuralım. DtYORüZ. Geleneksel kahvaltımıza SEN GELMEZSEN
BtR EKSlGlZ sloganımız ıle sizkri davet edryoruz.
Tarih 10Ekım20O4
Saat : 11 00-15 00 arası
Yer : Kadıköy EYSAN OTEL TERASI
(İSK.ELE KARŞISI-R1HTIM CADDESl NO: 26)
Iletişim Nursel Atmacalı 0532 302 99 22 - 0216 368 36 65
MineNazıkBal 0542 618 10 18
(Gazetemızden Konuk Yazarlanmız da aramızda olacaklardır)
NOT AvTupaVâkası"ndangelecekarkadaşianmızırıA\Tasya
Maratonu'nu göz önüne alarak denız yolunu kullanmalannı önennz)
Araştırmacı
gazeteci adaylanna
çağrı
Uünyayı ve Türkiye'yi luntyan...
GeHşmeleri izieyen, sorgulayan ve denetleyen...
Meslek ilkelerine saygıiı...
Toplumsal duyariılık ve sorumluluk taşıyan...
Uğur Mumcu 'nun gazetedük çizgisini devam
ettirece/u .
Gazeteciler >etıştirmek amacıyla Araştırmacı
Gazetecilik Kursu düzenlenmektedir.
Şu anda bir yerde çalışmayan. 25 yaşını aşmamış,
uruversıte mezunu gençler arasından yuz yuze
görüşmeler sonucunda seçılecek adaylara, karşıliksız
bursla j . i aj kuramsal eğıtıcn venlecek ve eğıtımı
başanyla lamamlayanlara basın kuruluşlannda
nıeNİeki deneyimlenni geliştiıme olanağı
sağlanacaktır.
Vakfımi7dan alınacak başvuru dosyalannm
19 Kasım 2004 Cuma günü saat l8:UO'e kadar Vakla
teslım edilmesi gerekmektedir.
Ş
m ı ı r r ı o ı |6AZETECİIİK
rnurncu vAKFIPans csdoesı No 1 -ı
KavaklKle'8,'0eS40 ANKARA
Tol (0312) «1? 77 20p6x
Fate (0312) 417 5? 48
« posta jmagoumag.org tr
www umag org tr
Otoyol Savurganlığı
Demiryolu politikası, Demokrat Parti iktidanndan, yani 54 yıldan bu yana
kanayan bir yaradır. Demokratlar, ABD'nin Marshall yardımı tuzağına
düşerek ulaştırma politikalannı tümüyle karayolu yapımına dayandırdılar.
MÜHİT CERİT Makine Y. Mühendisi
B
en, dinsel ve burjuva ahlakı-
nı çoktan aşmış, çağcıl (se-
küler) ve insancıl (hümanist)
ahlak anlayışına varmış bir
sosyalisttim. Ama ülkede
egemen olan yönetim sistemine bakınca
Islama ve Kuran'a bağhlıklannı yinele-
mekten geri duraıayan iktidar sahipleri-
ne anladıklan dille seslenme yolunu seç-
tim.
Şimdi sözlerimi iki güncel olayla ve
bunlar gibi daha birçok kötülüğün kayna-
ğı olacak bir oluşumla somutlaştırayım.
Demiryolu cinayeti, potansiyel demiryo-
lu ve havayolu cinayetleri ve kadrolaşma
olgusu.
Söze kadrolaşma olgusundan başlaya-
lım. Oldukça uzun sayılabilecek yaşa-
mım boyunca kadrolaşmaya gitmemiş
hiçbır ıktıdan anımsamıyorum. Ne var ki
AKP iktidan kadar acelecisini ve perva-
sızını da görmedim. Bilgi, deneyim ve
uzmanlığın en çok gerektiği konulara bi-
le konuyla ilgisiz kişileri getirmekte hıç-
bir sakınca görmüyorlar. Atamalarda tek
ölçüt kendilerinden olduğuna inanmak.
Hepimızin yakındığı ve gerçekten gele-
ceğimiz için en büyük yıkımlardan biri ola-
cak olan beyin göçü'nü böyle mi önleye-
ceğiz? Kendini görevine adayan, para pul
düşünmeden bir yenilik, bir gelişme sağ-
lamaya uğraşan, özverili gençleri bu ka-
fayla mı yetiştireceğiz, yetişmişleri elde
rutacağız?
Şimdi demiryolu cinayetine gelelim.
Osmanlı'nın çöküş dönemi şairlerinden
Enderuni Vasıf, oğluna yazdığı Nasihat-
name de. öğütleri arasına şunu da ekliyor:
"Bir de heves etme hendeseye / Düşme
sakın ol vesveseye". Bizim demiryolcu-
ların bu öğüde iyi uyduklan anlaşılıyor.
Onun için de ilk iş olarak hendeseyi, ya-
ni geometriyi boşlamışlar. Oysa tüm me-
kanik düzeneklerin yapımında, dahası ev-
renin işleyiş düzeninde birinci öğe ge-
ometndir.
Bundan 20-25 yıl önce Kuzey Deni-
zi 'nde koskoca bir petrol platformu, unu-
tulan bir tek gergi çubuğundan dolayı
çökmüştü.
Aslını ararsanız demiryolu politikası, De-
mokrat Parti iktidanndan, yani 54 yıldan
bu yana kanayan bir yaradır. Demokrat-
lar, ABD'nin Marshall yardımı tuzağına
düşerek ulaştırma politikalannı tümüyle
karayolu yapımına dayandırdılar. Onlar-
dan sonra gelenler de bu politikayı sür-
dürdüler.
Bu politika otoyolcu Ozal ile doruğuna
çıktı. Ulaştırmada birinci öncelik demir-
yollannın yenilenmesi, ilk elde Istanbul-
Ankara arasının kısaltılarak çift hat yapıl-
ması ve karayollannın birçoğunda mev-
cuda iki şerit ekleyerek trafiği rahatlatmak
iken, otoyol savurganlığına sapıldı.
AKP iktidan öncesi ginşilen Mavi Tren,
Fatih Ekspresi gibi hızlı tren denemeleri
ıse öteki trenleri istasyonlarda beklete-
rek yolu açma biçiminde oynanan kome-
dilerdi.
Bu bakımdan, demiryolu politikasında
bütün suçu AKP iktidanna yüklemek hak-
sızlık olur. Onlann affedilmez hatası bi-
lime, özellikle geomerriye ve fizik kural-
lanna karşı takındıklan umursamaz turum-
dur.
Öyle ki TC Devlet Demiryollan Genel
Müdürlüğü'ne getirilen kişi, Pamukova ci-
nayetinden önce konunun uzmanı bilim
adamlannın önerilerine, feryatlanna ku-
lak asmadığı, kazadan sonra istifa etme-
diği gibi TBMM'de bu bağlamda yapılan
tartışmalarda, "O sırada bildiginı bütün
dualan peş peşc okudum" diyen bir mıl-
letvekılıne, "Fena mı, sonunda siz de bi-
zim görüşümüzegeldiniz!'" diyecek ölçü-
de pişkinlik örneği veriyor. Bir iktidar
millervekili de "Kazanın asıl nedeni sizim
kem gözünüzdür" dıyebılıyor. Daha or-
taokul sınıflannda öğretilen cisimlerin
sıcaklık derecesiyle orantılı olarak gen-
leştiği (uzadığı), bu genleşme oranının
metallerde, bu arada demirde daha çok ol-
duğu, eski raylann ek yerlerinde bunun
için boşluk bırakıldığı gerçeğini bile öğ-
renmemiş yeni demiryolculann bu boş-
luklan taktak seslerini kesmek için kay-
nakla (yani yine demirle) doldurduklan-
nı öğreniyoruz. Kaza yerinde çekilen re-
simlerde de bu kıvnlmalar açıkça görü-
lüyor.
Gelelim beklenen (potansiyel) toplu
ölümler adayı Devlet Havayollan'na...
Uçak endüstrisi, bugün metalurji, meka-
nik, elektrik, elektronik, aerodinamik bı-
lim ve teknolojilerinin tümünün katılı-
mıyla gerçekleştinlen en yüksek duyar-
iılık ve titizlikle başanlan, en ileri endüst-
ri dallanndan biridir. Böyle tümleşik bir
emeğin ürünü olan uçağı işletme işi de ay-
nı titizliği ister. Çünkü bir uçak kazası, yüz-
lerce kişinin birden ölümü demektir. Bu
hizmetin başına getirilen teknik genel
müdür yardımcısıyla yapılan bir söyleşi-
yi okuyunca tüylerim ürperdi (Cumhuri-
yet gazetesi, 24-31 Temmuz 2004 sayıla-
n) Gazeteci soruyor: "RJ 70 ve RJ100
uçaklannın güverdi olmadığL, bu nedenle
hangara çekfldiği, sonrayeniden servise ko-
nulduğu söyleniyor, ne dersiniz?" Yanıt,
"Efendim bu uçaklann kanatlannda su
toplanrvordu, korozvon vardı. Ancak. İn-
giljz Srvil Havacıuk Kuruluşu uçmaJann-
da sakınca yok dedi. Ben ona bakanm."
Inanılır şey mi? Bu uçaklar düşünce sen
satıcıdan tazminatım alacaksm, peki ölen
o kadar insan ne olacak? Aynca, tüccar
kafanla yaptığm bu hesap da yanlış. Çün-
kü böyle bir durumda satıcıdan alacağm
para, ölenlerin ailelerine ödeyeceğin taz-
minatı karşılamaz.
Bu arada bu yetkilinin korozyon denen
oiayı da iyi bilmedigi anlaşılıyor. Çünkü
gazetecinin "Korozyon dediginiz paslan-
ma mı" sorusuna "Hayır, o demirle oksi-
jenin birieşmesine denir, bu ayn bir şey.
Türkçede karşılığı yok" yanıtını veriyor.
Okuyucuyu yorma pahasına olayın doğ-
rusunu kısaca anlatalım: Korozyonun
Türkçe karşılığı yenim'dir ve kısa tanım-
laması şudur:
Yemm, metallerle oksijenin, denge du-
rumuna gelinceye (yani artık paslanacak
metal kalmayıncaya) dek süren çatışma-
sıdır. Sayın genel müdür yardımcısına bu
konudaki bilgisini ilerletmesi için hemen
2 kitap önerebilirim:
Metalik Korozvon tlkeleri ve Kontrolü
Doç. Dr. Ahmet Çakır, 1990.
Endüsrriyel Borulama El Kitabı, Mak.
Y. Müh. Ali Münir Serit, 2000.
Bu işı bilenler yıllık yenim hıa'm ölçer-
ler, standart değerlerinin üstündeyse ma-
lı reddederler. Kısaca, uçağın yapımı da
işletmesi de bilgi, deneyim ve uzmanlık
ister. "Bilenlerle bihneyenler hiç bir olur
mu?" Demek ki uçak işletmek otobüs ve
tramvay işletmeye benzemiyor.
Bu söyleşiler, bilim adamlannın ve işin
uzmanlanmn açıklamalan uzayıp gidi-
yor... Bana da SakalhCelâlı sevgi ve say-
gıyla anmak kalıyor. "Cehlin bu merte-
besi ancak tahsil ile mümkündür!"
Planlama ve Sosyal Demokrasi
EreanYEŞtLYUKT
T
ürkiye'de sosyal de-
mol^atlar, planlama-
yı savunmak yerine
serbest piyasayı ve
özelleştirmeyi savunuyorlar.
Kamu yatınmı olmadan. Ana-
dolu'nun geri kahnış yöreleri-
ne hiçbir sermayedar yatmm
yapmaz. Bugüne kadar da yap-
madılar. Buralarda yatrnm ve
üretim olmadığı için nitelikli
işgücü ve insan yetişmemiş-
tir.
Bu insanlar köylülükten çı-
kamamış ve şehirlere göç ede-
rek şehirleri köyleştirmişler-
dir. Demokrasi, şehirleşmey-
le ve sanayileşmeyle gelişe-
bilmektedir. Yani, eğitihniş iş-
gücü olmadan demokrasinin
yaşanması mümkün değildir.
Batı ülkeleri, bugün bazı
özelleştirmeleri sırtlayabili-
yorsa bu bir ölçüde, "Sosyaliz-
min yöntemlerinearükihtiya-
cımız kalmadı" diyebilmek
içindir. Kaldı ki oralarda da
1930'lann zorunlu örgütlen-
mesi olan, devletçilikten bir
ölçüde ödün vermeyi kolay-
laştıracak dev sermayeler ge-
lişmiş, büyük enerji ve ulaşım
yatırımlannı üstlenebılecek
düzeye gehniştir. 1930'larda
bunJar devletin işiydi. Bugün-
kü özelleştirmelere rağmen
Batı ülkeleri, yine de, devleti
en iyi şekilde örgütlemiş ül-
kelerdir.
Bizimkiler rantı besleyen
enflasyonu körükleyerek ya-
ratılan güdük özel sermayeye
bel bağlayarak kamu kuruluş-
lannı özelleştirebileceğimizi
ve liberalleşeceğimizi sanıyor-
lar. Yani örgütlü aklın yerini bi-
reysel aklm insafina bırakıyor-
lar.
Sosyal demokratlar, eşitsiz-
liği özendiren, gelir dağılrmı-
m bozan, tekellerin oluşması-
na yol açan, doğaya zarar ve-
ren piyasa ekonomisine karşı
olmak durumundadırlar. Bü-
yük tekellerin hâkim olduğu
ekonomilerde insanlar gelişe-
mez, işverenlerin çahşanlar
üzerindeki baskısı ve etkisi
artar. Ekonomik güç giderek
politik güç haline dönüşür. Gi-
derek devleti de denetim altı-
na alır.
Görünüşte adı demokrasi de
olsa, aslında oligarşik, gide-
rek üstü kapalı faşizan bir dü-
zene dönüşür.
Sosyal demokraside, kay-
naklann etkin bir biçimde kul-
lanılması, üretimin toplumsal
yararlara göre yönlendirilme-
si, herkesin ulusal gelirden
hakça pay alması, iş olanağı ya-
ratılması için planlı ekonomi
bir araçtır. Planlama, piyasa
ekonomisinin doğuracağı sa-
kıncalan, zararlan azaltıcı bir
araçtır.
Bunun için de kamu yatı-
nmlan ekonomide düzenleyi-
ci ve dengeleyici bir öneme
sahiptir.
Batfdaki sosyal demokrat
partiler bile gelişmiş ekono-
milerine rağmen parti prog-
ramlanna. herkese iş güven-
cesi sağlayabilmek için eko-
nomik planlamaya ilişkin yap-
tınmlar içeren maddeler İcoy-
muşlardır. Isveç'te, sosyal de-
mokratlann bu alandaki temel
ilkesi, halkın denetimindeki
planlı bir ekonomik düzeni
gerçekleştirmektir, diye mad-
de vardır.
Fransa'da, sosyalizmin yolu
planlı ekonomiden geçer, den-
mektedir. Işletmelerin üretim-
leri halkm ihtiyaçlanna yamt
vermek ve bu konuda öngö-
rülen planlara uymak zorunda-
dır. italya'da, ekonomik plan-
lar doğrultusunda yönlendirme
çabalan özendirilir, der. Al-
manya'da, insanlann artan re-
fahtan pay alabilmeleri için
ekonominin yapısal değişme-
lere plan çerçevesinde uyum-
lanması kaçınılmazdır, diye
yazar parti programında.
Şimdi Batı'daki sanayileş-
miş, eğitilmiş insan malzeme-
leriyle, yönetici duruma gelmiş
nitelikteki çalışanlanyla sosyal
demokrat partiler yine de prog-
ramlanna planlamayı koyup
azgın piyasa ekonomisini fren-
lemeye çalışırken, bizim sos-
yal demokrat partiler geri kal-
mış bir toplumda planı neden
savunmuyorlar da serbest pi-
yasayı biz daha iyi yapanz di-
yorlar, anlamakta güçlük çeki-
yorum.
Son bir söz; sosyal demok-
ratlardan sana ne diyeceklere:
Ben herkesin "üstüne vazife
olmayan işlere" kanşması ge-
rektığinı savunuyorum.
Tatilciterin %10'u reklamla, %90'ı tavsiye ile kendi otellerini bulurlar...
C
lub Orıent. Ant* Çağm adalet. sağlık ve harış ıçın buluşma merkezı
olan Ûren"de denee "sıfıf bınttf yıMelı bir tatil köyüdür Homeros'un
doğum yen "Işıklar SahJlfnde. Dünyanm atmosferinde oksi)en oranı
en yüksek ıki noktasından biri olan Edremit Körfezı'nde, Zeyön Rıvıerası'ndadıı.
Club Onenfte, Ege sıtlinde yapılmış 62 dubleks yapınm h«r dairesı 2-4 veya
4-6 kişılık aileler için tasarianmış, ıçlerınd* duş,WC ve tetefon olan odabrdan
oluşur Tûm kapılar dev bir botanık bahçesıne açılır. Bahçe bıter. ıncecık kumlu
pb| başiar.
ûzürlüler ve engeüiler ıçın tümüyle düzayak. vejetaryenter ve dıabetıkler için
sorunsuz tatıl Gûnlük doktor vtriti
Ekim 2004
Kip başı YP39.000.000 TL, 0-12yaf ûcrttsU. (3.)-4.-S.,S. kipkr 22.000.000 TL
Club Orient Holiday Resort, Ören-Borhaniye
Tel. 0.266.416 53 54 - 416 34 45 • Faı: 0.266AH 40 U
Âirtik Cağın
Konventusu
Örende yer alan
Club Orient
umaararas
sanatcılann.
arlıeolOBların ve
çeyrecBerin
gûnûmûzıtelo
Buluşma Merkezidir.
ww» ctub-oricnt.com
YAPIM-C KULTURTURLAR1
MALAMABEACHHOTEL
09-17Ekim
Akyariar - Bodrum
Bodrum Sualt Arkeoloji Müzesi, tekne turu
Sabah-öğle-akşam yemekleri,
arada tost, meşrubat ve yerli içkiler
Kişi Başı 450.000.000 TL
Gastronomi Turu
08 -10 Ekim
Kastamonu - Taşköprü - Daday
Geziier, konaklar, külliyeter, müze,
dokuma atölyeleri ve at çiftliği,
Damak tadı - Buryan kebabı - Etli ekmek,
Köy kahvaltısı
Kişi Başı 210.000.000 TL
lr*atYAP!M-CA.Ş. BENDİSTRAVEL-2142
Türkocağı Cal. Basın S^ayt No: 1 Kat 4 Cağalo^u - lstanfwl
Tel: 0 212 -520 2191-92 5224925 Faks:0212-5205023
Tur1afenaz30
PENCERE
'Azınlıklap' Oykiisü...
Frenk dostlarımızın deyişiyle 'Kürtlerin azınlık
hakları' gibi laflar ortalıkta doiaşıyor ve ilginç çağ-
nşımlarayol açıyor...
Ne gibi çağnşımlara?..
•
Lozan Antlaşması 24 Temmuz 1923'te imzalan-
dı; Cumhuriyet'in ilanına üç ay vardı...
Istanbul'da padışahçılar ayak sürüyoriardı..
Dersaadet'te de hilâfet yanlılan..
Osmanlı'nın yasaları yürüriükteydi; laik hukuk
ufukta bile görünmüyordu..
Lozan'da Hıristiyanlar ıle Museviler (bir başka de-
yişleRumlar, Ermeniler, Yahudiler) 'azınlık'saytlmış-
lardı..
Osmanlı'da dinsel hukuk ağır bastığından bu
kurallann Hıristiyanlara ve Yahudilere uygulanma-
sı olanaksızdı; bu ortamda azınlık hukukunun ge-
rekçesi vardı; Müslümanın mırası, evliliği başkay-
dı, boşanması başkaydı; Yahudinin, Rumun, Erme-
ninin başkaydı...
Avrupa devletleri Fransız Devrimi'nin tohumla-
dığı ortak laık hukuku benımsemişlerdi; ama, Tür-
kiye bu hukuka uzak yaşıyordu.
•
1926 yılına ulaştığı zaman, Ankara, padişahlığı
ve halifeliği yıkmış, Cumhuriyeti ilan etmişti; ama,
temel hukuk eski dinsel hukukun mirasını taşıyor-
du...
4 Ekim 1926'da 'Medeni Kanun' benimsendi..
1 Mart 1926'da 'Ceza Kanunu' geçerli oldu..
Birincisi Isviçre'den, ikincisi Italya'dan alınmıştı,
laik temellere dayanıyordu, dinsel kanunlar tarihe
kanşmıştı...
Ülkede yaşayan Ermeniler, Rumlar, Yahudiler,
daha başka deyişle Hıristiyanlar ve Museviler, Cum-
huriyet Devleti'ne başvurup, Lozan Antlaşması'nda
yazılı azınlık haklanndan vazgeçtiklerini duyurdu-
lar...
Çağdaş hukuk, laik yasalar, yurttaşı kulluktan
btrey düzeyine çıkaran temel ilkeler, Cumhuriyet dev-
rimiyle biriikte yaşam düzenine dönüşmüştür; bu
süreçte Türk, Kürt, Çerkez, Arap, Ermeni, Rum, Ya-
hudi ayrımı söz konusu değildir.
BugünküTürkiye'nin düzeninde neazınlıklar var-
dır..
Ne de azınlık hakları.
•
AKP yöneticileri Atatürk devrimlerini ve Kurtu-
luş tarihımizi ne kadar biliyoriar?..
Başbakan Erdoğan, laik Cumhuriyet'in hukuk ya-
pısının nasıl oluştuğundan haberii midir?..
Bu köşede geçen gün sordum:
Emine Erdoğan Hanım, Kuran'daki tesettürü
benimsiyor da evlilik hukukunu neden hiçe sayı-
yor?.. Kadın haklannda şeriatı neden dışlıyor?..
AKP yöneticileri ve eşleri tam bir fikir keşmeke-
şi içinde yaşıyoriar...
Türkiye Kemalist devrimle tüm hukuk yapısını çağ-
daşlık yolunda değiştirmeseydi, bugün AB yoluna
girebilir miydik?..
•
Laik Cumhuriyet'in hukuk yapısı çağdaşlığın
mantığında hazırlanmıştır; son yıllarda temel yasa-
larda belirienen kimi maddeler üzerindeki değişik-
liklerle Avrupa Birliği yolunda gerekli sonuca ula-
şıldı.
Bu sonucu AB de onaylıyor...
Hiçbir Islam ülkesinde böyle bir hukuk yapısı
yoktur; olabilmesi için öteki Müslüman devletlerin
de Kemalist devrimi benimsemeleri gerekir; daha
başka deyişle 'Aydınlanma'sa çağdaşlık olmaz.
Atatürk devrimi sayesinde, Türkiye, hukuk yapı-
sıyla tüm Müslüman dünyaya örnek ülkedir.
CENGIZ YUCAK
Cudi'den Azerbaycan'a
Bir General
o,
vatanseverliğin,
Atatürk
sevgisinin,
banşın
ve özgürluğun.
devlet ve millet
bütünlüğünun
sönmeyen
ışığıydı!
Genel Dağıtm: KARDAK
Nanıbahçe S<*ak No 6 Cağaloğlu - İSTANBUL
Tei 10212ı 528 66 89 =ax ıC2'2ı 5'9 84 85
e-pos' •ooluTisabonusum@suDeronlıne com
BULANCAK ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
2003/169
Davacı Şadiye Kırdemir tarafından davalılar
Neziha Kırdemir, Fahriye Köse, nüfiıs müdürlüğü
aleyhine açılan kayıt iptali davasında venlen ara
karar gereğince:
Nezat ve Şadiye'den olma. 10.09.1964 Bulancak
d.lu Nezilıa Kırdemır ile (Caferağa Mah. Ruşena-
ğa Sok. No: 12 A Moda-Kadıköy-tstanbul adresin-
de oturduğu bildırilen Neziha Kırdemir ile, Şerif
ve Fatma'dan olma. Bulancak Şeyhmusa köyûnden
Fahriye Köse'ye belirtilen adreslennde tebligat çı-
kartılrruş olup tebliğ edilemedıği gibi yaptınlan za-
bıta araştırmasında da adreslerinin tespit edileme-
diği anlaşıldığından davalılar Neziha Kırdemir ile
Fahriye Köse'ye dava dilekçesi aranıp tebliğ edile-
mediğinden davanın tebliğine ilanen karar verilmiş
olmakla adı geçenlerin yargılamanın bırakıldığı
8.12. 2004 günü saat 9.00'daki duruşmaya bizzat
gelmeleri veya kendilerini bir vekille temsil ettir-
medikleri takdirde yargılamanın yokluklarında de-
vam olunup karar verileceği hususu ilanen tebliğ
olunur. Basın: 30414
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin yayınladığı günlük
Bizim Gazete
Ülke sorunlanna ilişkin raporlanyta, araştırmalanyla,
köşe yazılanyla, tarafsız habertenyte sivil toplumlann gazetesi.
Düzenlı okumak ıçın abone olun. TeJ: 0.212.511 06 75