29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 7 EKİM 2004 PERŞEMBE 14 J v L J J L l U J \ kulturtacumhuriyet.com.tr Oyun Atölyesi perdelerini bugün saat 20.30'da Shakespeare'in 'Othello'suyla açıyor 'MasalNENA ÇALİDİS Oyun Atölyesi yeni sezonu bugün W. Shakespeare'in 'Othello' oyu- nuyla açıyor. Sanat yönetmenJigini Haluk Bilginer'in yaptığı oyunu Ke- mal Aydoğan sahneye koydu. Oyun- cular Banş Yüdız, Emre Karayel, IşıkYönt, Esra Kıaldoğan, ÖnerEr- kan. Alper Kemal Atalan, Bartu Küçükçağlayan, Neslihan Kolaylı ve Tbğan Şerif Onay rol alıyor. Yö- netmenKemal Aydoğan üe oyun üze- rine konuştuk. Erfceöln vahşetf -Siz bu oyunon hangi yönlerini öne çıkardınız? KEMAL AYDOĞAN - Bu, gali- ba bir üçüncü sayfa hikâyesi. Biz bu- nu kıskançhk cinayetinin anatomisi gibi algıladık. Oyun, kıskanan insan nedenkıskanır, kıskançhğın temelin- de ne vardır gibi sorulan net ve keyif- li bir şekilde açıklıyor. Derdüniz şu: Kimse kimseyı öldürmesin. Othello gerçekten o kıyımın, ne kadar gerek- siz ve dayanaksız olduğunu söylüyor. Oyunda öne çıkan; bir, erkek vah- şet ûreriyor, ikincisi de erkeğin vah- şet üretme potansiyeli. Biz kadından yana durmayı tercih ettik. Desdemo- na, Shakespeare'in enpasifkahrama- nı gibi algılanıyor, bana göre hiç de- ğil. Bana göre tam bir kadın, çûnkü bu vahşetkarşısında yapılabilecek hiç- birşeyin olmadığınj gösteriyor. Oyun- da kadınlığın doğa olarak varoluşu ve erkeğin bu doğayla ilişkisi anlaölıyor. Erkeği çok tanunlayan bir şey var; 'vajina korkusu'. Biz erkeklenn ka- dınlardan korkusu aslında. - Kadınlardan yana durduk de- diniz... AYDOĞAN - Aynen öyle. Bir er- kek olarak kadınlardan yana durmak, bir kadını anlamak değil. Yalan söy- lemeyelim. Sadece kadının çektiği sı- kıntıyı, kıyuru dışandan gözlemleyen ve zaman zaman da o kıyımın öznesi olmuş biri olarak kadınlardan yana durmayı tercih ettik. Bu sözel düzeyde de olur; sevgili- bir oyun ye veya anneye yaptığın davranışta da olur. Onlaraslında Desdemonagibi hep oradalardı Hicbırzaman nealdamlar, ne sevgılerinde bır eksıklik oldu. Biz erkekler ıse hep sorguladık: "Acaba beni se\iyor mu, acaba be- ni aldatıyor mu" diye. Bu sorgula- ma sürecı içınde de ınsanlığımızı yi- tirdik, Othello gıbı. - Kadınlann kıskançbğı da en az erkekJerinki kadar tehlikeii olabi- üyor... AYDOĞAN - Çok doğru. Bu oyun- daki Emilia, oyunda erkek bakışım içselleştirmiş ve erkek gibi davranan birkadın. Terry Eagelton'ın Shakes- peare'in 'Hamlet', 'Otbello' ve adı şu an aklıma gelmeyen oyunlan için yaptığı birçözümleme var; onlan 'Hiç- bir şey oyunlarT olarak tarumlıyor. 'Hiçbirşey' Shakespeare dönemin- deaynı zamanda 'vajina' anlamınage- liyormuş. 0 denn boşluk, korktugu- muz okadın aslında. Yanlış okuyan ve de yanlış okutan erkek dünyası. Öz- ne nesne gibi, bunlar olmazsa erkek dünyası var olmaz. Aynı zamanda er- kek egemen söyleme biçimi de dıp- ten dibe bu oyunda var. - 400 yıl önce yazılmış olmasına karşın hâlâ güncelliğini koruyabi- ien bir oyun... AYDOĞAN-En çok şaşırdığımız îhello, galiba bir üçüncü sayfa hikâyesi. Biz bunu kıskançlık cinayetinin anatomisi gibi algıladık. Oyun, kıskanan insan neden kıskanır, kıskançhğın temelinde ne vardır gibi sorulan net ve keyifli bir şekilde açıklıyor. ve itibarettiğim şey de bu zaten. ikin- cisi, OyunAtöh/esi neden Othello'yu sahneliyor? Tam da bu dediğiniz ne- denle. însanlarda, Shakespeare anla- şılmaz, yazdıJdan bize uzak. onun yazdıklan yapay, gibi önyargılar var. Oysaöylebirşeyyok. Bugüne daır san- ki dün yazılmış bir metin 'OtheUo'. Bizim sıkmtı duydugumuznokta, şi- irli söyleyişi. Shakespeare, şıır söyle- mek için değil, bir lezzet için söyle- miş o sözleri. Biz, onu şiir haline ge- tirince çekilmez bir oyun çıkıyor kar- şımıza. Shakespeare'in yazdıklann- daanlaşılmayacak birimge deyok. Her şey gündelik hayattân, doğadan alın- mış. Klasiklerden keyif alınabilir di- ye de bir savımız var. - Siz bu önyargıları neye bağh- yorsunuz? AYDOĞAN-Bizim de taJaldığımız nokta bu, önyargıyla savaş aslında. Shakespeare, genel insanlığa yazıyor. Oysa bugünün yazarlannın bir kısmı sosyolojikiçerikü metinler yazıyorlar. Shakespeare'in yapıtlarma baktığı- rruzda 400yıl önceden beri insan dav- ranışlannın değişmediğini görüyoruz tnşallah değişır. Bu paradigmatik bir şey. Paradigmanın değişmesi lazım ki o da değişsin. Biz Shakespeare'i eli- mizden uzaklaştırmak için her şeyi yapıyoruz. Orhan Burian çevlrisi - Neden peki?.. AYDOĞAN-Bence Türkiye'deki kompleks. Tiyatro Fesrıvalı nde Che- ekbyJovvl da 'Othello'yu sahnelemiş- ti. Ortada dört tane sandık ve oynayan insanlar vardı. Biz bu oyunda sadeleştirmeye gıt- tik. Orhan Burian ın metnini kul- landık. Metnın 50 sayfasını budadık ve sadeleştirme yaptık. Birincı per- deyi olduğu gibi çıkardık. Buperde bır serım bölümü. Biz bu bölümde bır anlatıcı kuUanıp onu masal gibi anlat- tık. Oyunu sahneye koyarken şöyle bir düşüncemiz vardı: Shakespeare bir masal aslında. Biz de masallanmızı kayberrik, masaJlardaninsanlık ve ha- yat bilgisi ediniyorduk. Derdimiz tek- rar masal dinlemeye başlamak. Bir de, öldürdükten sonraki bölümünü at- tık. Çiinkü o sahnede oyun bitiyor gibi geldi bize, yine anlatıcımn kısa bir açıklamasıyla oyunu bıtirdik. Döne- min seyircisini düşûnürsek ilgi topla- mak ve bazı şeyleri harırlatmak için sürekli tekrar edilen yerler vardı, biz günümüz seyircisini düşünerek tekrar- lara yer vermedik. Iago'nun yaşanacaklan tarif ettiği bölümleri çıkardık. Çiinkü ızleyıci oyunu izlerken zaten onlan görecek. Oyunun keyifle izlenebılmesı için. (Tel: 0 216 345 39 39) 'Kudüs-ü Şerif sergisi, peygamberler kentinin Osmanlı dönemindeki yaşam dünyasına tanıklık ediyor Fotoğraflarla geçmiş zamanKAYA ÖZSEZGİN Geçen zamandan arta kalandır geçmiş zaman; onun da gerisine uzanan, ama bizden kopup uzak- laştıkça sanallaşan bir başka geç- miş zaman daha var: Belgelenme olanağı, her nasılsa bulunmadığı için, ona erkimiz geçmez, yalnız- ca düşlemleyebiliriz onu. Kişiye göre değişebilir bu düşlem. Ancak fotograf, kişiye göre değişen düş- leme olanak vermez; onu uyanr ve karşı konulamaz belgelerle ger- çekliği kanıtlar. Kudüs'teki "Kitab-ı Mukad- des Okulu" arşivinden alınmış fotoğraflarla düzenlenen "Ku- düs-ü Şerif sergisi, ortaçağ bo- yunca iki inanç dünyasını karşı karşıya geriren, daha sonraki dö- nemlerde de Osmanlı egemenliği alrındaki Yakındoğu'da Fransız ve tngiliz çıkarlarının çatıştığı bir alanın kesişme noktasında yer alan kutsal kentten, bugün artık tarihe mal olmuş ilginç görüntüler seri- yor önümüze. 1890dan 1925e Kudüs Tarihe mal olan, geçmiş zaman- dır; o zamanın belgesel görüntü- lerini günümüze taşıyan fotograf kareleri ise geçmiş zamana mey- dan okuyor gibidir. 1890-1925 arasını kapsayan bu "geçmiş za- man" fotoğrafları, Akdeniz'in doğusuna yönelik oryantalist ilgi- nin yoğunlaştığı bir dönemle ör- tüşmesi bakımından, Flaubert, Nerval ve Chateaubriand gibi seyyah yazarlann art arda akın ederekgözlemlerini aktardıklan bir çevreyi. Kudüs gibi Hıristiyan ve Yahudi fanatizminin odaklandığı bir kenti, fotoğrafçılann bu alama katkılan düzeyinde aktarmakta- dır. Ama yöreye fotoğrafçı aknu- nın ilki değildir bu. En azından, bir elli yıl kadar da- ha geriye gitmek ve 1800'lü yıl- lann ortalanna doğru, gümüş lev- ha ve albümin baskıyla hazırla- nan ilk fotoğraflann, gene bu yö- reden alınmış olduğunu hatırla- mak gerekıyor. Aralanna Abdul- lah Biraderler ve Sebab Joailli- er gibi Osmanlı fotoğrafçılannın da kanştığı bu Yakındoğu'nun ta- rih kâşifleri, dönemin ilkel tek- nolojı olanaklanyla yeni bir dün- yanın kapılannı, seyyahlardan öğ- rendikleriyle yetinmeyenJere sun- makta, neredeyse yanşıyorlardı. Büyük çoğunluğu, bugün îsra- il müzelerinde yer alıyor bu fotoğ- raflaruı. Fransız, îtalyan ve Ingi- lız fotoğrafçılann bu siyah-beyaz tespitleri, büyük siyasi entrikala- nn yaşandığı o dönemin Yakındo- ğusu'nun, hiçbir abartıya ber bı- rakmayan gerçek bir görüntü ha- ritasıdır. (Söz konusu fotoğrafla- nn, Kudüs Müzesi koleksiyonun- dan derlenmiş ilginç örnekleri, Osmanlı împaratorluğu'nun 700. kuruluş yıldönümü nedeniyle 28 Eylül -14 Kasım 1999 tarihleri ara- sında "Osmanlı Yönetiminde Bir Zamanlar Yakındoğu" adıy- la, lstanbul'da Türk ve tslam Eser- leri Müzesi'nde sergılenmişti.) Şimdi Kudüs kentini konu alan ve ilk fotoğrafçılar grubunun bir devamı sayılabilecek "isimsu" fotoğrafçılann gözlemlerini içe- ren Fransız Kültür Merkezi'nde- ki yem sergi, daha çok da kentın tanhi yapılannı, bu arada özel- likle Kubbet-üs Sahra'yı yansı- tan görüntülerle yaşadığımız gün- lerin Israii - Filıstin çatışmasma da güncel bir gönderide bulun- makta, bu peygamberler kentinin bir zamanlar Osmanlı yönetimin- deki yaşam dünyasından "sessiz" mesajlar vermektedir. Tarihsel yapılar Kudüs'ün bu derece önemli ve etkili bir arka fon halüıde, bu fo- toğraflarla karşımıza çıkması, Kut- sal Kitap'ta ifade edilen dinsel aynntılan daha da somutlaştınyor. Örneğın Kubbet-üs Sahra, ken- tin ortasmda, sankı çevTesinde ya- şayan msanlann salt tarihe tanık- lık etsin diye, oradan ellerini ayak- laruıı çektîkleri büyülü bir ortam- da, üzerini örten büyük kubbe- siyle, zengın dekorasyonuyla, ora- yı zıyaret eden fotoğrafçılann or- tak bir ilgı nesnesi olmuş. Yalandoğu'yla ilgili efsaneler göz önüne alındığmda, bu ilginin tarihsel yapılarda odaklanmasıru anlamak kolaylaşıyor. Aynca, 19. yüzyılın meraklı seyyahlan için, tarihsel yapılarla Yakındoğu ara- sında. doğrudan bir ilişki aran- masmdan daha doğal ne olabilir- di.. Fotoğraflara, yer yer, tarihe ta- ruklık edercesine fakir çocuklann girmelen, kameraya uzaktan uzağa ilgiyle bakmalan, bugörüntülere, iç- li bir nostalji katıyor. Sokaklannda Filistinli çocuklann. Israii askerle- rine taşla karşılık verdikleri "hak- kaniyetsiz" bir savaş alanı olmaya doğru hızla kayan bir Yakındoğu Kudüs Eski Şehri Müslüman mirası Kudüs Kitab-ı Mukaddes Okulu'nun arşhinden alınmış fotograf (1890-1925) değil bu. Hedefin Osmanlı egemen- liği olduğu ve içten içe kaynadığı hal- de, dışa sinyal vermeyen bir müca- delenin ayak seslen de duyulmu- yor bu fotoğraflarda. Gene de yete- rince tanmmıyor bugün Osman- lı'nın hüküm sürdüğü, ama bu hük- münün karutlannı göstermekte aciz kaldığı dönemin aynntılan. Sonradan bağımsızlıklannı ele geçirerek egemen duruma yükse- lecek olan yöre halklanyla Osman- lı'nın siyasal plandaki ilişkileri, bu ilişkilerin kopmaya başladığı bir aşamada, tıpkı bu fotoğraflarda ol- duğu gibi, kendi içınde oluşan ses- siz bir çalkantıydı. Fotoğrafın erken döneminden Kudüs ve Yafa fotoğraflannı, bugün gözümüzde çekici yapan şey, biraz da fotoğrafın 19. yüz- yılın ilk yansına ve hemen son- rasına özgü değerler sarmalmda, insanın güdülenme duygusundan ve bu duyguyu canlı rurma iste- ğinden kaynaklanıyor olsa gerek. Fotograf sanatının "primitif" ör- nekleri olarak da kabul edılebile- cek olan bu öncül tespitler, sözge- lışi, îtalyan Rönesansı'nm resim- deki benzerleri düzeyinde etkile- mektedir bizi. Fotoğrafın, bu er- ken dönemin hemen arkasından teknolojik yenilikkr ve buluşlar- la donanma aşamasına geldiğı ve bunu ileri düzeylere taşıdığı gü- nümüzdeki üretimle ilişkilendi- rilerek incelenmesi, öncül örnek- lere, tıpkı bu fotoğraflarda gözlem- ledıgimiz gibi, ayn bir lezzet ka- tacaktır. O nedenle olacak, bu "eski za- man" fotoğraflan, kayıp bir za- manın görünrüleri olarak, ağır- lıklı bir konuma yükseliyorlar. (Sergi, 9 Ekim'e kadar Taksim Fransız Kültür Merkezi Galeri- sı'nde görülebilir. Tel: 334 87 40) , 'Jomhuri Islami' gazetesinin yayını etkili oldu Iran'da molla yasagı • TAHRAN (AFP) - Bazı dış ülkelerm konsolosluklan tarafından Iran'da düzenlenen konserler, kesin tarihlen açıklandığı halde, son anda Iran hükümeti tarafindan iptal edildi. Söz konusu konsolosluklann yetkililenne göre konserler, mollalann baskısı sonucu yapılamıyor. îtalyan Konsolosluğu tarafından düzenlenen bir caz konseri, başlamasma sadece birkaç saat kala iptal edildi. Ülke basmının hâkim seslerinden 'Jomhuri Islami' gazetesi, günlerönce, ttalyan Konsolosluğu'nun 'bu türden müzıği tanıttığını' yazmıştı. tptal edilen konserler arasında, Isviçre Konsolosluğu'nca düzenlenen klasik müzik konseri de yer alıyor. Aynı gazete, konserler duyurulduğunda, reformcular tarafından yürütülen Iran Kültür Bakanlığı 'nı 'yabancı müzık topluluklarını davet ermesınden ötürü' suçlamıştı. Diplomatlar, Tahran Türk Büyükelçisi'nin eşinin yakın zamanda düzenlediğı klasik müzik konserinde de sorun çıktığını anımsattılar. Sadece kadınJara yönelik olan konserin sonunda polıs dinleyicıleri sıkı kontrollerden geçirmıştı. İZDOB sezonu açtı yönelik çalışmalar İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Izmir Devlet Senfonı Orkestrası (IZDSO), yeni sezona Izmir Büyükşehir Beledıye Başkanı Ahmet Pi- rişrina'yı anarak başlayacak. Yeni konser sezo- nuna farklı renkleri ve çalgılan içeren bir prog- ramla çıkan IZDSO, geleceğm dınleyicilennin oluşması için eğitim konserlerine de yer verecek. IZDSO Müdürü Hakan Cem, hedeflerinin 2010'lu yıllann dinleyicilerini yaratmak olduğu- nu belirterek yeni sezonda çocuklarla bu- araya gelmenin yanı sıra il, ilçe ve köy konserlenni sür- düreceklerini söyledi. IZDSO'nun yenilikleri sürdüreceğinı kaydeden Cem, bu yıl 23 orkesrra solistinm yanı sıra reper- tuvannda 23 yeni yapıtın yer alacağını belirtti. Türk bestecilenne de konser sezonunda yer veren IZDSO'nun bu geleneğüıi sürdüreceğini be- lirten Cem, "tZDSO, Ulvi Cemal Erkin'in ke- man konçertosu, Murat Kodalh'nın piyano kon- çertosu, Ferit Tüzün'ün Anadolu Suiti, Yalçın Tura'nın oyun havaları, Erdener'in halk türkü- leri gibi toplam 16 Türk bestecimizin yapıtla- rma repertuvarında yer verecek" dedı. IZDSO sezona 8 Ekim günü saat 20.30'da şef Ender Sakpınar yönetiminde, piyano sanatçısı Ayşegül Sanca'nm katılacağı konserle başlaya- cak. Ansen Tezcan yaşama veda ettf • Kültür Servisi - tstanbul Devlet Operası sanatçılanndan soprano Ansen Tezcan dün geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yıtirdi. Sanatçının cenazesı yann saat 10.30'da Atatürk Kültür Merkezi Konser Salonu'nda düzenlenecek tören ve Teşvikiye Camisı'nde kılınacak öğle namazından sonra toprağa verilecek. 1952 Urfa doğumlu Tezcan, koro sanatçılığının yanı sıra bir dönem tstanbul Operası'nda basın yayın ve halkla ilişkiler bölümünde de görev yapmıştı. Tezcan, evli ve bir çocuk annesiydı. BUCÜN • ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ nde 20.00'de İDOB'den 'Madame Butterny' operası. (0 212 251 56 00) • YENİ MELEK GÖSTERİ MERKEZİ nde 21.00'de Mor ve Ötesi, Gripin, Direc -1 konserleri. (0 212 244 66 80) • NARDİS JAZZ CLUB da 21 30 da Ayşe Gencer Trio konseri. (0 212 244 63 27) M BABYLON'da 21.30'da Chicago Underground Trio konseri. (0 212 292 73 68) • YAPI KREDİ SERMET ÇİFTER_ SALONU nda 18. 30da Mehmet Gülervüz'ün katılacağı 'Ben Mehmet Siyah Kalem İnsanlar ve Cinlerin Lstası' konulu söyleşi. (0 212 252 47 00) • TARIK ZAFER TL^NAYA KÜLTÜR MERKEZİ'nde 18.00'de Arif Azertürk Azerbaycan Rüzgârı adlı konser (0 212 293 12 70) • ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ'nde 18.00'de Alfred Hitchcock un 'Rope' adlı filminin gösterimi. (0 212 249 38 19) >. i . •
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear