14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 EKİM 2004 PAZAR CUMHURİYET SAYR kultur(g cumhuriyet.com.tr 15 KULE CANBAZI SUNAYAKEV Sen üzülmeJules VerneîSayın Celal Şengör, gazetemizin 'Bilim Tek- nik'dergisinde, Se\gıliHıncaJ Uluç'unRume- Iıhisan'nda sunduğum sahne gösterisinden ak- lında kalanJardan yola çıkarak şu sorulan soru- yor: "Acaba dedim kendi kendime, başanya ve saygınüğa olan susanıışlığımız bizi keodi uydurduğumuz öykülere inanmava mı zorlu- yor? Gerçek başanlar üretip. saygınlık ka- zanmak yerine masal mı üretiyoruz?" Birinsan, hele ki bir bılün insanı "kendi ken- dine'* hakkjnda sorular sorduğu bir yazan tanı- malı, onun eserlerinden. yazdıklanndan haber- dar olmahdır. Tanımadığı, hiç okumadıgı bir ya- zarhakkında "kendi kendine" sorularsorarak, o yazann kitaplanna ulaşırsa bu bir eksiklik de- ğiidir: tam aksi bir erdemdir. Bunlan yapmaz da bir gazete ya da dergideki köşesınde düşünce- ]erini yazarsa (kendi kendine değıldir artık!) ya- nılgıya düşmekten kendini kurtaramaz Plrl Rels'In harftası Herşeyden önce Sayın Şengör. Sayın Uluç'un yazısına konu olan anlatımırnın bir sahne gös- terisi olduğunu bilrneli ve izlemedigi, tanığı ol- madığı bir gösteriden yoJa çıkarak "acaba" ol- tasına takılı bir ba]ık çaresizliğini yaşamamalı- dır. Bu değerli bilim ınsanımıza, tüm kitaplan- mı adına imzalayarak gazetenuze gönderecegi- mı ve Istanbul'daki ilk sahne gösterime kendi- süıi davet edıp izleyiciler arasında görmekten mutluJuk duyacağımı okurlanma duyuruyorum. flcidir "gazetemiz" diyorum da akJıma gel- di; Sayın Şengör, Sunay Akın'ın da kendisi gi- bi bir Cumhuriyet gazetesi yazan olduğunu bi- liyor mu? Bu sorunun yanıtı "Hayır" ise bunu kitaplanmı okumadan yorum yapma yanlışlığı- nın yanına koyuyorum; yok, eğeryanıt "Evet" ise bir telefon açıp, sorulan "kendi kendine" değil, bizzat muhatabı olan bana sormadığı için üzüldüğıimü belirtmek istiyorum. Bunu, gaze- temizin değerli bir spor yazan da bir başka ko- nuda bana yaşatmıştı. Bu ikincisi olduü Efendim, tüm bu olaylann nedeni Piri Re- isin ünlü Amenka haritasıdır! Ben, sahne gös- terimde, bu hantanın Pin Reis tarafından yapıl- madığını. kendısine uzaylılar tarafından veriîdi- ğini söyleyenleri bir uzaylı tıplemesiyle eleşti- rip, okumayan bir toplum oluşumuzun altını yi- ne aynı haritayla çiziyorum. Çünkü Pıri Reis, ha- ritasının sol alt köşesine yazdığı yazıda yarar- landığı kaynaldann adını verir. Diyorum ki sah- neden: "O kadar haritayı sen de buJ, yan ya- na geririp düşün, kafa yor, emek barca. çizer- sin!'\. Bu arada, unutmadan, oyunun bu bölümüne Nazilerin Londra'ya attıklan bombalardan ağır hasar gören, adeta harabeye dönen bir kütüpha- nenin ayakta kalmayı başarmış raflanndan ki- tap seçen insanlann fotoğrafindan geçiş yapıyo- rum. Amacım belli; bilgi toplumu olmaya giden yolun okumaktan geçtiğini anlatabilmek. Piri Reis, haritasında, amcası Kemal Reis'in bir "kulu"nun Kolomb'un üç seferinde yanın- da olduğu bilgisini de bizlere ulaştmr. Ben de Kolomb'un yanında güvendigi birdenizci oldu- ğunu ve karayı ilk göreni parayla ödüllendire- ceğini söylediği halde, bunu yapmadığını ve de "Ağustos 1979" tarihli "Tarih ve Edebiyat Mecmuası"ndaki Albay Abdurrahman Ây- gön imzalı yazıda yer alan günlüğündeki şu sö- zü aktanyorum. "Bu zat geüşigüzel bir tayfa olmayıp Müsliiman bahriyesine mensup idi. Gizli din ve jsim taşıyordu. Bunu benden baş- ka kimse bilmiyordn. Ben de Yeni Dünva'nın keşfı şerefîni resmen bir Müslümana vernıek istemediğimden mevcut mükafatı kendısine teslim etmedim." Kolomb'un gemisinde Müsliiman demzciler olduğuna harp okullannda topografya dersleri veren Sabri Tümer de "Amerika'nın Keşfin- de Türkler" adlı kitabmda değınır. Tümer ko- nuyla ilgili "kanaatini" şöyle açıklar: "Takma adı Rodrigo olan bu Türk denizcisi, Kemal Reis'in güvenilir bilgili korsanlan arasında- dır. Hassatan Kemal Reis'in tertibi ile Ispan- yollara esir düştüğü kanaatindevim. İspan- ya'da kaldığı uzun müddet esaret havatında forsaüktan kurtulmak için bililtizam Hıris- tiyanlığı kabul etmiş görünmüş ve adını da değişrirmek zorunda ka/mışfır. Ve bu seya- hatlerde bilhassa Amerika'nın keşfinde mü- him rol oynamıştır." tngiliz yazar Samuel Elliot Morison, "Christopher Columbos Mariner" adlı kita- bında, hapishaneden çıkanlan üç Müslüman for- sarun Kolomb'un seferlenne katıldığı bilgisini aktanr. Sabri Tümer yazısında aynca, Barba- ros'un Kanuni Suitan SüJeyman'a gönderdı- gi ve Rodrigo'nun Türk olduğunu açıkladığı bir mektuptan da söz eder. Görüldüğü gibi, Kolomb'un seferlerinde "Müslüman" bir denızci olduğuna dair bilgi- ler vardır ve bunlar yenı değildir. Ben, bu bilgi- len. düşünceleri sahne diline uygun bir şekilde aktardıktan ve Rodrigo"nun kimliği üstündeki şüpheleri anlattıktan sonra, sevgili dostum Ni- hat Sırdar (ki o da sahnededir) şunu söyler: "Yani bizden biri.'"... Bu sö'zün ardından ay- nen şunlan söylerim. "Bilemem.' Ama anlat- mak istediğim şu: Piri Reis, naritasını ceylan derisine yapmış. Bir bilim insanı günümüz- den yaklaşık beş yüz yıl önce ceylan derisine bilgisini, düşüncelerini, düşlerini koymuş, bu- gün ise Atatürkün tek doğru yol olarak gös- terdiği bilimin çok uzağında yer alan yüce Meclisimizin koltukiarı ceylan dersiyle kap- lı ve birileri oraya..." Kolomb'un katll kimllğl Celal Şengör. görmediği bu oyun hakkında ve kendısini izleyiciler arasında görmekten bü- yük onur duyduğum Hıncal Uluç'un oyundan aklında kalanlarla asıl amacı Piri Reis ve de Ge- libolu nun önemini belirtmek olduğu yazısıru kaynak alarakf!) hakkımda şu yargıya vanyor: "Sayın Akın'ın bundan çıkanmı ise adamın l_. büyük bir olasılıkla Türk olduğu!" ^ Sonra da şunlan söylüyor Sayın Şengör: "Bu ^ haber beni epey şaşırttı..." ^ Yapma>ın Sayın Hocam. ne haberi?.. Sahne 55 oyunlan haber verme yeri değildir. Haberlerle 5 bihmsel tartışmalann arapsaçı gibi birbirine ^ dolandığı ortamlann bilim insanı kimliğine za- Ş rar verdiğiru, böylesı ortamlardan kaçınmanj- çj. zı. kendi halinde bir bilgisever şair, yazar ola- rak size önenrim. Bu arada. ben. Kolomb'un gemisinde kimin olup kimin olmadığı tartışma- lanyla değil. bu adamın katil kimliğiyle daha çok ılgileniyorumf "Kız Kulesi'ndeki Kızıl- derili" ve "Onlar Hep Oradaydı" adlı kitap- lanmı okuyan on binlerce okurum bunun tanı- ğıdır. Kaldı ki Sevgili Hınca] Uluç, yalnızca sah- ne oyunum hakkında olumlu düşüncelenni be- lirtmekle kalmamış, kitaplanmdan da söz ede- rek okurlanna önermiştir. Bu vesıleyle kendisi- ne bir kez daha çok teşekkür ediyorum. Sayın Şengör'ü de "Gerçek başanlar üretip saygınlık kazanmak yerine masal mı üretiyo- nız?" sorusundan dolayı Jules Verne'e şikâyet ediyorum!.. 4. Kaş Kitap Şenliği başlıyorKültür Senisi - 4. Kaş Kitap Şenliği bu >ıl, 8-13 Ekim tarihlen arasında yapılacak. Beş gün sürecek olan şenlikte; şıır dinJerısi, panel. söyleşi, konferans, imza günü, saydam gösterisi, belgesel- kısa film gösterimi gibi etkinlikler yer alacak; kitap standlan kurulacak. Aynca etkinlik kapsamında; 20 kankatünsrin katılnnıyla 'Diinden Bugüne Çizgi Roman" adlı sergı sanatse\erlerle buluşacak. Kaş'ta yaşayan edebiyat tutkunlan ve çeşitli sivil toplum örgütlerinin katkılanyla gerçekleştirilen şenlik boyunca tüm etkinlikler ücretsiz izlenebilecek. Tiyatro sanatçısı ve oyun yazan Fikret Terzi'nin Eflatun Sanat Kampı'nda gerçekleştirilecek bir müzikli şiir dinletisinin de yer alacağı şenliğe, Ahmet Yıldız, Aydın Çukurova, Prof. Dr. Anıl Çeçen, Banş Yetkin, Ece Temelkuran, Ferit Avcı. Fikret Terzi, Gölsüm Cengiz, Selahattin Yusuf, Şükrü Erbaş, Mete Çubukçu, \f uzafTer İzgü. Muzaffer Özdemir, Nihat Genç, Vtcihi Tünuroğlu ve Zeki Kırdemir gibi isimler katılacak. Köy okullannda eğıtim gören çocuklann sanatçı \e yazarlarla buluşmasmın ilk amaç olduğu etkinlikte, üç yılda 55 yazar - bilim adamı ve sanatçının çoculdarla ve gençlerle buluşması sağlandı. Aynca okul kitaplıkJanna 4 bine yakın kitap armağan edildi. Bu süreç içınde, sanatçı ve yazarlarla buluşan çocuklann yarattıklan öykü, şiir, karikatür ve resim gıbı ürünlerin bir araya getirilmesiyle oluşturulan 'Banş Şenliği* adlı bir kitap, küçük yazarlar tarafından büyüklere sunuldu. Uçkan 'dan Stockholm izlenimleri Kültür Servisi - Araştırmacı gazeteci, yazar ve çevirmcn Gürhan Uçkan 'ın Stockholm'da çektiğı fotoğraflardan oluşan sergisi 'Stockbolm: Görünrüler ve Çağn- fimlar', 12-31 Ekimtarıhleri ırasında Beyoğlu Is- iklal Caddesı'ndeki Jünya Aktüel Sanat îalerisi'nde sanatse- erlerle buluşacak. Fo- )ğraf çekmeye gazete s dergiler için hazırla- ığı yazılara görsel lalzeme sağlamak nacıyla başlayan Uç- ın'ın Stockholm fo- ğraflan, kenti bir ebiyatçı gözü ve bir zeteci gerçekçıliğiy- anlatıyor. ^evirilerinin yanı sı- öykü, şiir, deneme araştırma türünde •kiye'de yayımlanan lam 26 kitabı bulunan can, 1993 yılından be- ızetemızın Isveç tem- ilığini yapıyor. G«leri • Sergi • Atslye ISMAIL ACAR Bir Sanatçı bir Mekan "Gül " 5 Ekim - 25 Ekim 2004 1000a Dekorasyon Merkezi Bolkan Center Abıde-i Hürrıyet cad.No. 285 A Blok 117 80260 ŞİŞLİ Tel: 0212. 219 73 33 Pazartesi-Cumartesi: 10.00 - 20.00 Pazar 12.00 - 20.00 e-mail.arthome@e-totay.net Oloparkımız mevcuttur. www sanev.com GALERİ ve SERGİ İlanlann» İçin (0212)293 89 78 perareldam@perareklam.com fr perarekfam@superonlıne com www.perareklam.com.rr E K V A T O R s A N A T G A L E R i S i Vali Konağı Cd. Pasaj 73 K:1 N: 28 Nişantaşı ' Tel: 212.225 23 18 SELVA SUMAN Resim Sergisi 2-20 Ekim 2004 Sergi iztetnek için: www.lebriz.com PASTORAL SANAT EVİ ve KAFE ŞAHİN KARAKOÇ Resim Sergisi 2 - 22 Ekim 2004 Tüfüncü Mefımet' Efendi Cod. Şair Ahmet Kemal Solc. Cavfı Apt. No:2 GÖZTEPE Tel: 0216. 360 11 85-369 79 40 ESMER ERDEM TAKI SERGİSİ 29 Eylüi 2004 / 29 Ekim 2004 RAVELLI sanat galerisi Baödat Cad. No:508 Bostancı/İstanbul Tel 02 \6 464 86 GALERİ ve SERGİ İlanlarmız İçin (0212)293 89 78 perareklam@perareklam com.fr perareklam@superonline com.fr www.perareklam.com.tr ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Dido Soüriyu... Yeryüzünde "Düşman" diye bir şey yok. Hiçbir millet, hiçbir u/us, hiçbir toplum, hiçbir din, hiçbir inanç, hiçbir (artık aklınıza ne gelirse...) "düşman" olamaz. Tek "düşman" savaş, tek "düşman" şiddet, tek "düşman" baskı, tek "düşman" insanlann içle- rine, yüreklerine, akıllanna, ruhlanna salınan korku ve tehdit... Buna ne zaman inandım? Bilmiyorum. Belki de "Benden Selam Söyle Ana- dolu'ya" kitabını okuduğumda... Attila Tokatlı'n/n çevirisiydi. Yetmişli yıllardaydı. Seksenli yıllann başında tanıdım kitabın yazan Di- do Sotiriyu'yu. Abdi Ipekçi bilinen ve bilinmeyen nedenlerle kurban d/ye seçilmiş, hunharca öldürül- müştü. Yunanlı Andreas Polröakis'in girişimiyleadı- na, Abdi Ipekçi Dostluk ve Banş ödulü kurulmuştu. İlk ödüllerden birinı Dido Sotiriyu'ya vermek üzere Atina'ya gittiğimizde kucaklaştım onunla. "Ikikezköklerimden kopanldım... Köklehnden ko- panlmanın kısırdöngüsünü, acısını, kaybolmusluğu- nu, ikikezyaşadım. BirincisiAydın'dan aynlıp îzmir'e geldiğimizde, ikincisi Izmir'i terk edip Yunanistan'a göçtüğümüzde..." llki, bizim Kurtuluş Savaşımızdan önceydi, ikinci- si sonra... O, henüz 12-13yaşlarındabirçocukken... O küçük kız çocuğu unutmayacaktı, hiç unutma- dı yaşadıklarını. Çocuk yüreğinde ve kafasında bi- riktirdiklerine, yıllar sonra bilincini, bilgisini, tanıklık- lan ve dünya görüşünü katacak, "... Vekardeşikar- deşe kırdıran cellatlannAllah bin belasını versin!" di- ye bitirdiği destanı, "Benden Selam Söyle Anado- lu'ya" adlı eserini yazacaktı. (1962 - Türkçeye çev- rilmesi 1970). "Bir tek düşman vardır" diyordu. Atina'daki o ilk buluşmamızda: "Düşman, ne Türklerdir, ne de Yu- nanlılar... Düşman, savaştır. Savaş ve onu körükle- yen çıkariar..." O sıralar, 75 yaşında bir kadından çok, muzip gü- lüşu, kısacık kesilmiş beyaz saçları, başına kondur- duğu minik ve koket beresiyle yaramaz bir genç kı- zı andırıyordu. Ülkesinde neredeyse 50 baskı yapan, bizde ise kâh yasaklanan, kâh serbest bırakılan "Benden Se- lam Söyle Anadolu'ya" ne ilk, ne de son kitabıydı. İlk romanı "ölülerBekler" (1959 - Türkçesi Kriton Dinçmen 1995) küçük bir kız çocuğunun "Bütün ba- balar, herkes, kendi çocuğunu sever, ama neden sa- vaşlarda başkalannın çocuklannı öldürür" sorusuna yanıt arıyordu... Yine savaşa karşı yazılmış "Yeniden Doğuş" (1961)... Adı yeterince açıklayıcı olan "Kü- çük Asya Faciası ve Emperyalizmin Rolü"... Pana- yot Abacı'nın Türkçeye kazandırdığı "Buyruk"... Ve diğerleri... Atina'daki o ilk buluşmada hiç unutmuyorum, ko- nuşmamız boyunca, elini ha bire boynuna götürü y- or, bir zincirin ucunda sallanan altın tuğrayı avucu- nun içinde sıkıyor, "çocukluğumdan ben boynum- dan hiç çıkarmadım" diyor, sonra, sanki göze görün- meyen başka zincirleri zorlarmışçasına, "Ogünler- den geriye bendeyalnızgüzellikler, dostluklar ve son- suzbirözlem kaldı" diye hüzünle ekliyordu. Hüzünlüydü, çünkü o günden sonra Türkiye'ye hiç dönmemişti. "Kâh burada, kâh orada diktatör- lükler vardı... Kız kardeşim ve kocası burada hep po- litik nedenlerle hapisteydi, onlann çocuklanna bak- tım... Sonra, bizimkilerçok kızmıştı kitaba... Sonra si- zinkileryasakladı kitabı..." Ne ilk tepkiyi, ne ikincısini hiç anlamadı, anlamak istemedi. Abdi Ipekçi ödülü'nden sonra geldi Türkiye'ye. Sonra 1988'de yeniden geldi. TÜYAP Kitap Fuarı'na. Okurlanyla, seven/eriyle buluştu. Onu en mutlu eden şey, Türkiye'deki okurlann "Bizim Dido Sotiriyu"de- mesiydi. Yaptığı ateşli konuşmayı anımsıyorum: "Bizibirbirimize düşürenler, Musulpetrollerini gü- vence altına almak ve gelecek savaşlarda stratejik noktalan tutmak için bizleri ölüm oyununa sürenler, yabancı emperyalist güçlerdir" diye haykırıyordu. "Bugün yine onlar, yerli işbirlikçilerin yardtmıyla, yaşamı ve düşünceyi dev adımlarla değiştiren tek- nolojik devrime ayak uyduramamamıza; ne doğru dürüst eğitim, ne de sağlık sistemine sahip olama- mamıza, nefes bile alamamamıza; ekonomik olarak dize gelmemize neden olan ölüm makinesi, rezil de- mir yığınlannı ateş pahasına satmak için bizleri ser- seme çeviriyor, aramıza fitne sokuyoriar..." diyordu. (Tüm alıntılar "Sözden Söze" kitabımdandır. Fotoğ- rafda1988'den.) Yıllar sonra WINPEACE, Türkiye Yunanistan Ka- dın Barış Girişimi'ni kurduğumuzda, onu evinde zi- yarete gittik. Iki yıl önceydi. Onunla son kucaklaş- mamdı. Bizim Dido Sotiriyu, iki ülke arasında gelmiş geç- miş tüm dostluk ve banş girişimlerinin öncüsüydü... Nur içinde yatsın. Zeynep'< zeyneporal.com Faks.0 212 25716 50 Arap yönetmenlerden protesto • Kültür Servisi - Tunus'ta duzenlenen Kartaca Film Festivali 'nde Şam yönetimini eleştiren Suriye yapımı belgeselin gösteriminin yasaklanmasınj ellinin üzerinde Arap yönetmen protesto etti. Beyrut'ta bir film festivaline katılan yönetmenler, Suriyeli Omar Amiralay'a ait *A Flood in Beath County' gibi Arap film festivallerinde gösterilmek üzere hazırlanmış filmlerin yasaklanmasının yanlış olduğunu belirten bir açıklama yayımladılar. Yönetmenler. baskıcı rejimlerin, bu tür sanatsal ve kültiirel fesri\r alleri kendi fikirlerini entelektüel çevrelere dayatmak için bir platform olarak kullanmalanna karşı olduklannı vurguladılar. Önceki gün başlayan Kartaca Film Festivali'nin yetkililerinin yaptığı açıklamada ise Tunus medyası tarafından siyonist öğeler içerdiği için eleştirilen filmin, işlediği konuya sabit fikirle yaklaştığı için yasaklandığı beltrgildi. »
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear