Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 3EKİM2004PA2A
10 P A Z A R Y A Z I L A R I <«shab<s cumhuriyet.com.tr
Özelleştirmenin (ga)nimetleri üzerine
7
ıllardır çalışmakta olduğum
büyük bir hastanenin personel
daüesine birkaç yıl önce
sunuJan yeni çalışma programında,
hastalar yerine tüketıcıJer sözcüğü
kullanıldığını görünce kendime
"Abbas yolcu" dedim ve birkaç ay
sonra işimden aynldun. Avrupa
Birliği'ne girmeye hazırlanan Isveç,
Brüksel'in dayatmalanna boyun
egmekte ve kamu giderlerinden
kısıntı yaparak binJerce kişiyi şu ya
da bu yöntemle ışten atmaktaydı.
Sağlık sektörii bundan en büyük
darbeyi yemekte, hastane
koridorlanndaki "tüketici kuyruklan"
gıderek uzamaktaydı. Kamu
kuruluşlan, iş güvencesine sahip
deneyimli personelden kurtulmak için
çeşitli yöntemJere başvuruyordu.
Sonra da bu kuruluşlar kötü
yönetilıp zarar edınce "tiberaUeşme,
rekabete açuma" gibi adlar altında
özelleştirmenin doymak bilmeyen
gladyatörlerine meydan
bırakılmaktaydı; nasılsa sendika
denilen aslarun dişleri kınlmıştı.
(Neden şimdi aklıma THY ve
TCDD'nin şu anki durumu geliyor
dersiruz?) Kahplaşmış bır sosyal
demokrat partinın kurmaylan, Isveç'i
de yavaşça ama hiç sekmeyen bir
çizgiyle küreselleşmeye sunmaktaydı.
Bir zamanlar işsizlik oranı sıfira
yakın olan Isveç, birkaç yıl içüıde
"Mesleğinin ehli ama işsiz orta yaşhlar
cenneti" haline dönüşüverdi. Geçen
hafta DevJet Istatistik Dairesi, ilginç
sayılar yayımladı. Devlet tekelüıden
çıkanhp gümüş tepsiyle serbest pazar
tacirlerine sunulan idarelerüı,
füketiciler ıçin birer sivri kazık haline
getirilmiş olduğunu bu sayılar açıkça
gösteriyor. Birkaç örnek:
Isveç 'teotobüsle
yolculuktan çok daha
yaygın ve gelişmiş olan tren
yolculuğu, 1988'denbu
yana yüzde 125 pahalılaştı.
Aynı süre içüıde tükerici
fiyatlannda artış yüzde
57'ydı. Elektrik enerjisi
sektöründe 1990'lıyıllann
ortalarında başlatılan özelleştırmeden
sonra fiyatlar yüzde 86 artış gösterdi.
Posta hizmetleri tüketicilere yüzde 80
daha pahalıya patlar hale gelirken
STOCKHOLM
GÜRHA\UÇKAN
postane diye bir şey kalmadı. Halk,
posta kutusuna sığmayan veya
taahhütlü vb. olan gönderileri, en
yakın benzinciden, marketten alır hale
getirildi. Postanede para gönderme,
gelen parayı çekme
ışlemleri, saçma sapan bir
kuruluşa de\redildi ve
. özellikle küçük yerleştm
# yerlerinde bu işlem, bir
1
karabasan halıne geldi.
Taksı de özelleştirildi ve
fiyatlar, birkaç yıl içüıde
yüzde 72 arttı. Yurtiçi uçak
seferlen de rekabete
açılmasından sonra yüzde 63
zamJandı. Ama durun. hiç değilse bir
sektörde özelleştüme tüketicüün işüıe
yaradı. O da telefon sektöründe.
Devlet tekeli kalktıktan sonra
telefonla konuşmak, tam yüzde 13(!)
ucuzladı. Yani, evinizde mum ışjğında
oturursaruz, eşüıize dosfunuza trenle
değil bisikletle giderseniz. postayla
hiç ama hiç ilgilenmezseniz,
uçağa bınmeyi aklınızdan bile
geçümezsenız, o zaman bol bol
telefonla konuşup kendinizi
özelleştirmenin nünetlennden
yararlanmış hissedebılüsuıiz.
Eklemesi belfcı biraz gereksiz ama,
sakrn hasta olup hastaneye düşmeyüı,
aman ha işinizden olmayın. Bu arada,
Stockholm gibi büyük bir kentte
oturuyorsanız, dua edüı ki metro
hattının yer üstündeki kısmuıa
sonbaharda yaprak, kışuı kar
düşmesüı. Çürıkü, trenlen işleten özel
bü şirket, raylann bakımını yapan bü
başka, elektronik sisteme bakan ise
bambaşka. Eh onlar da özel şüketlerin
kaçınılmaz politikası olan "azami
kazanç" peşinde olduklan için
personel sayısını asgaride tutmak
zorundalar. Yani sonbaharda raylara,
kuru yapraklar dökülmüş, kışın kar
yağmış, bürün bunlarla nasıl
ilgilensınler? Peronlarda balık istifi
dikilip gelmeyen trenleri bekleyen
ücretliler, istedikJeri kadar merak
etsinler, bu tür sorunlar neden daha
önce yoktu diye. Hangt daha öncesi?
Brüksel'e teslim olmadan,
küreselleşme derneğine gümeden
önce hayat mı vardı sanki? Yaşasın
özelleştüme cenneti, yaşasın güler
yüzlü sosyalist Isveç!
"föşasın
edebiyat!uralarda yeni yaytn
dönemüıde
yayımlanan yeni
roman sayısı, meslek
kuruluşlannca ağustosta
öngörüldüğü kadanyla tam
661. Yeni yayuı dönemı
dendiğinde anlaşılan zaman
dilüni ise yeni öğretün yılı
başı addedilen ağustosun son
haftasıyla (öğretmenJer içüı)
ilk bağbozumlarının
yaşandığı ekünin ilk haftası
arasındaki 5-6 haftalık süre
olarak anlaşılır. Bu sayıya
aynı dönemde çıkan,
çıkacak 672 edebiyat dışı
kitabı eklediniz mi eder
size 1333. Rakamın,
öngörülmeyen veya küçük
yayınevlerinüı son anda
çıkardıklan da katıldığında
İ400'e ulaşacağına kesüı
gözüyle baİalıyor. Ama
yayınlar gerçekte ne ekün
başında "finişe" eriyor ne de
ağustos başında start alıyor.
Elbette temmuz ve ağustos
gibi ölü aylar dahil. sene
boyu çıkıyor. Doğumlannı
yaz aylanna planlamaya
çalışan Batılı kadınlar gibi,
Fransa'da yayıncılık hayatı
on yıllardır eylül ayını böyle
bır "başlangıca*1
bağlamış gidiyor.
"Niçin?"
diyebilirsiniz,
"Niye böyle bir
Fransız istisnası
daha?" Aslında
pek bilımsel bü
açıklaması yok,
yaymcılar 90'lı
senelerde yılbaşı-ocak,
ilkbahar-mart dönemlerüıde
bilinçli bü ıvme verip,
yenilikleri yeni yayın yılında
daha dengeli yaymaya
çabalamışlar, fakat
yürümemiş. Ille de eylül!!!
Yeni yayın dönemüıüı
Fransızca karşılığı "Rentree
Litteraire/Edebi Başlangjç
veya Giriş'". Taze eserlerın
yanya yakını neredeyse
tümü roman oknak üzere
"edebryaf. Bir sektör
düşünün ki, süıema
sektöriinün iki misli, müzik
sektörünün üç misli cüo
yapsuı. 2003 verileriyle, 2.5
milyar Euro'ya ulaşan
yalnızca kitap yayıncılığnıda
büincilık yüzde 17.8'lik
pazar payıyla edebiyatta.
Pratik ve belgesel kitaplar
vüzde 13.8 ıle iküıci, okul
kitaplan yüzde 12.9 ile 3.
sırada yer ahyor. Onlan
sırasıyla sosyal ve beşeri
biüm (yüzde 11.3), çocuk
(yüzde 10.5), sözlük ve
ansiklopediler (yüzde 9.7),
bılim ve teknik (yüzde 6.4),
çizgi roman (yüzde 6.1),
'•Güzel Kitaplar" diye
nitelenen ciltli, çoğunluğu
Iüks baskılar (yüzde 5.8) ve
diğer kitaplar (yüzde 5.7)
ızliyor. 661 romanın 440'ı
Fransız, 22l'ı çevüi. 440
yeni romanrn 22l'ini ilk
romanlar oluşturuyor. Yeni
yayın rekorunun kınldığı
2003 yılının aynı döneminde
693 yeni romandan 80'i ilk
romanmış. tlginç bir aynntı:
Bu sene ilk roman yazanların
;n genci 18 yaşındaki Faiza
Guenc, en yaşlısı ise 81
yaşındaki Maurice Audebert
[yünser bü yaş yelpazesi
PARIS
UGURHLKUM
değil mi? Aslında böylesi
zengüı veya enflasyonist bü
ortamda yüzde 50'lik bir
artışla yeni yazarlann varlığı,
ilk bakışta özellikle gelecek
açısından sevindüıci. Ama
tüm yayınevlerinin aksine,
eylülde tek yeni kitap dahi
çıkarmayan Viviane Hamy
Yaymevi'nin antikonformist
patroniçesi VTviane Hamy
şöyle konuşuyor: "Ben
sezona girişi kitap fuannda
yapam (mart). Bir ayda 121
ilk roman- hem okura hem
yazara saygısızbJv bu_.
Eserlerin ezki çoğunluğu
kaçınılmaz olarak fark
edümeden geçecek." Gerçi
15 yaşına basan bu küçücük
yayuıevi, Fred Vargas isünli
bü kadın polisiye yazarm
romanlannuı son yıllarda en
çok satanlar arasında yer
alması nedeniyle kendinden
emüı olabiliyor. O da bu
mevsimde dağıtılan edebiyat
ödüllerinin satışlardaki
ağırhğını teslim ediyor. Ama
şu sözleri etmeden de
geçemiyor: "Edebi başlangıç
gereklilikten zhade. ölümüne
medvatikleşmis bir gösteriş
yanşı. Kitabı metaya
dönüştürüyor.
Reddetmiyorum
ama her eser eşşiz,
bir tek. Yazarianm
bana güveniyor.
Arzulanmak için
zaman zaman da
ender
olabiüneüjiz." En
edebiyat
ödüllenni dağıtan en başta
Goncourt, sonra Fransız
Alcademisi, Femina,
Interallıe, Medıcis ve
Renaudot jürileri. ilk tur
elemelerüıi 7 Eylül-5 Ekün
arasında hallediyorlar. Ekün
a\ında yapılacak 2. ve 3. tur
seçkilennden sonra, 3-20
Kasım arasında yılın en
tercüı ettikleri yazar ve
romanlannı açıklayacaklar.
Daha 2004'ün "müzafler"
yazarlarını öğrenmeye 5-6
hafta kala, ilk seçkiler bile
okurlann tercihlerinde rol
oynuyor. Ne \ar kı müzik
sektörüyle kısa bü
karşılaştırma dahi iki
sektördeki tüketiciye has
egemen zihniyetler
(aralaruıda Çüı Seddı olmasa
bile) konusunda hoş bü
ipucu v eriyor. Sayıca çok
daha fazla eseri pıyasaya
sunan müzik endüstrisinde
en çok satan yüz albüm,
sektörün cüosunun yansına
denk gelüken, en çok satan
20 kitap yaymcılıJc
sektöründe gelüüı ancak
yüzde 5'üü oluştuyor.
Sektörün yıldızını tekrardan
hatu"Iatalun: Bu sezon
yalnızca bü ayda
yayımlanan 661 romanla
başlayan "edebiyaf...
Varsa ruhunuzu, yoksa
hayal dünyanızı güzel bü
şiü, özgün bü hikâye veya
nefıs bir romanla daha
zenginleştüecek ne olabılü?
Yaşasın edebiyat!
Ne demiş Portekızli yazar
Fernando Pessao:
"Edebiyat, (gerçek)
hayaün yetmediginin en
güzd kamüdır"
ugur.bukum(s pans.com
CNVB. ^ is boosül^,
Amsterdam'da devprotesto
Hollanda'nın başkenti
Amsterdam'da düzenle-
nen ve 200 binden fazla
kişinüı kaökiığı bmük bir göstemie, hükümetin tasarruf ve so$>al güvenlik politikası protesto edildi
Sendikalann ortak çağrısıyla düzenlenen protesto gösterist kentin Müze Alanı'nda dün ögJe saatlerin-
de başladı. SendikaHderieri, Hollanda ekonomisinin, hükümetin öne sürdüğü kadar kötü obnadığmaişa-
ret ederek gündeme getiriJen çoğu tasarrufönlemlerinin gereksiz olduğunu beürtti. (Fotoğraf. AP)
Cehalete karşı gazete
Tenten Brüksel
metrosunda
eçimlere beş hafta kala siyaset dünyası
ısınıyor. Uluslararası bü araşhrma şirketi
olan GlobeScan Inc. ile Marj'land
Üniversitesi'nüı 35 ülkede yaptığı araştırmaya
göre büçok ülkenin halkı John Kerry'nin başkan
olmasını istiyor. George Bnsh'u destekleyenlerin
çoğuniukta olduğu ülkeler ise Fılipinler, Nijerya,
Polonya ye Tayland (Kaynak: BBC
News). Öte yandan, son araştırmalara
göre Senatör John Kerry'nin
taraftarlan azalıyor. Peki neden Bush'u
destekJeyenler artıyor? Gündemde
ekonomi varken halkın ilgisi yüıe
terorizme çekiliyor. Peki
Amerikalılann çoğu Irak'taki savaş
hakkında, diğer ülkelerle Amerikan
hükümetinin ılişkileri hakkında, Bush ~"~~"~
ve Kerry hakkında gerçekten ne biliyor?
Amerikalılann büçok bilgiden yoksun kalması
künlerüı işıne geliyor? Amerikalılar ıçin Irak'taki
savaşı savunup savıınmamak vatansever olup
oknamanın ölçütü halüıe geldi. Teksas, kendini
ABD'den bağımsız bü varlık olarak görmesüıe
rağmen Amerika'ya büyük bağhlık duyan
TEKSAS
Teksashlann çoğu Teksas kökeni nedeniyle
Bush'a da büyük sevgi duyuyor. Sık sık
tişörtlerde ve arabalarda görülen "Tesans for
Bush" (Teksashlar Bush'un yanında) slogaru
espri olarak görülmüyor. Büçok Teksaslıya göre
bü politikacıyı sa\aınmak içüı ülke ve dünya
politJcası hakkında fazla bü şey bilmek
gerekmiyor "Bush Teksash, ben
Teksaslrnm. Bush terorizmle
savaşmak ve ülkemizi korumaktan
söz edfjor, o gerçek bir vatansever"
deniyor. Diğer yandan, okuduğum
Texas A&M Üniversitesi her ne kadar
eski Başkan George Bush'un adını
verdiği kütüphanenüı yuvası ve Bush
ailesüdn sadık bü dostu olsa da,
"~~~™~ öğrencilerin bilgilenmesi içüı bü
kampanya başlattı. Bu kampanya sayesüıde
öğrencıler her gün para ödemeksizüı Houston
Cronicle, USA Today, Dallas News ya da New
York Times gazetelerini alabiliyor. Bu, yukanda
bahsedılen tablo düşünüldüğünde gerçekten
takdır edilmesı gereken bü hamle.
bgunersel2û hotaıaiLcom
ADALETBARIŞ
GÜNERSEL
lı yıllann başında
Brüksel'de merro yapırruna
dönük somut bir proje
başlatılınca tasanmcılar o ana
kadar yapılanlann dışına çıktılar.
Bu yeni metro ağının inşasuıda
"açık, hayat dolu, canh, orijüıal
çevreye uyumlu" olmayı rehber
olarak aldılar kendılenne. Geçen
yüzyılın iküıci yansında metro
kullanıcılannın artışı dıkkatlen
kitle ula^ım araçlanna ve
bunlann kent içi ulaşımda
kullanıhnasına çekti. Böylece
metrolar açgözlü reklamcılann
ilgi odağı ya da devletlerin
güçlerüıi göstermeye çahştığı
anıtsal vitrinJeri oldu. Sankı
sonsuzmus gibi uzanan yeraltı
tünelleri, kentlerin ınsanlıktan
uzaklaşmasınuı ve yapayhğın
sembolü olarak algılandı. Içüıe
girdığüıiz andan ıtıbaren dış
dünyayla bağınızı koparan,
yaşamı yalnızca birtakım
ıstasyon isimleri ve hatlara
çevüen yeraltı hapıshanelerimn
ortak adıydı sanki
metro. 60 lı yıllann
başında Brüksel'de
metro yapımına
dönük somut bü proje
başlatılınca, her
istasyon biçün ve
işleme açısından
farklı bü kavTamla ele
alındı ve
dekorasyonda da sağlam bır
bütünlük oluşturuldu. Brüksel'de
merro yolculan, "kendine özgü
bir atmosferi ve kişiliği olan ve
içinde yön duygusunun yeniden
kazanılmasuu (oriyentasyonu)
koiayiaşbracak sabit ögeİer
bulunan" istasyonlar arasında
yolculuk yapıyorlar. Nasü
bü moda tasanmcısı yem
kreasyonunu sunarken
mankenleri en güzel
mücevherlerle süslerse Brüksel
metrosunu tasarlayanlar da bu
büyük yapıtlannda sanaün
kullamknasına karar vermışler.
Sanat sadece müzelerde,
saraylarda, kültür
merİcezlerinde, büyük mali
kuruluşlarda ya da özel
koleksiyonlarda sıkışıp
kalmamah diye düşünmüş
ohnalılar. (Maalesef günümüzde
bile sanat, yaygınlaşmasına, her
yerde olmasına rağmen hâlâ
çoğu zaman küçük bü azınlığın
tekelüıdeki bü sır gibi kalıyor.)
Kaos halüıdeki trafikte sıkışıp
kahnadan yol almanın "çokzor
BRÜKSEL
ERDtNÇUTKL'
ve yaraücı bir sanat" olduğu
Brüksel'de, her geçen gün daha
fazla insan metroyu tercüı
ediyor. Brüksel metrosunda
yolcular günlük koşusnırmaca
esnasında çağdaş resün ve
heykel sanatından örneklerle
karşılaşıyorlar. Isteseler de
istemeseler de her gün binlerce
yolcu çağdaş sanatın yanından
geçiyor, bu da onlaruı sanatsal
gelişünüıe katkıda bulunuyor.
Hizmete açıhşından bu yana
yapılanlarla Brüksel metrosu
yaşayan bir müze halüıe gelmiş.
69 sanatçının yapıtı, peronlan,
asma katlan, tünellen ve
metrodaki diğer mekânlan
süslüyor. Yeni sanahn
Belçika'daki öncülerinden
Victor Horta'dan ünlü çizgi
kahraman Tenten'in yaratıcısı
Herge'ye (Georges Remi) kadar
resün, heykel, kankatür, fotoğraf
vb. sanatın tüm dallan temsil
edihyor metro ıstasyonJannda.
Bezden bronza, ahşaptan cam ve
çeüğe kadar her türlü
materyal kullanıhmş
yapıtlarda. Örneğüı
Stockel'Stokkel metro
istasyonundaki her
biri 135 metre
uzunluğundaki iki
kabartma üzenne
yapılmış olan
"Tenten metroda" adlı
eserde 22 Tenten albümünden
140 tip yer alıyor. Yapıtın
taslaklan ölümünden az önce
ünJü çizgi romancı Herge
tarafindan çizilmış.
Botanique/Kruidruüı metro
istasyonunda yer alan Yolcular
(Pierre Caille) adlı yapıttaysa
ahşap heykellerle yapılan
yolcular, "akşamlan geri
dönmek için sabahlan
yeraltından geien" üısan grubu
olarak sımgeleniyor. Yüıe aynı
ıstasyonda bulunan Son Göç
(Jean-Pierre Ghy^els) adh
duvara asılı sanat eseri
özgürlüğe uçuş halmdeki kuşlan
süngeliyor. Büer ikişer metro
istasyonlanna dağıtıhruş olan
bübüüıden ilginç sanat ürünleri,
hem merro yolculuğunuzu daha
üısarü ve keyiflı hale sokuyor
hem de metroda beklerken
yeralrında yeni dünyalar
keşfetmenize yardımcı oluyor.
Brüksel'de sanat metroyu, metro
da sanatı fethetmiş durumda;
bırbülerine de çok yakışıyorlar.
eitfncutku@binfikir.be
BM Ideki propagandalar ve TürkiyeBüleşmiş Milletler'de (BM) yeni bir dönem
başladı. 59. Genel Kurul bekleyen
meselelere, sorunlara bü çare bulabilecek
mı?. Her yılın eylül ayında çalışmalanna
başlayan BM Genel Kurulu bu yıla da yüıe
alışılmış rutüı çalışmalanyla gırdi. Halen
197 üyesi bulunan kurul, rejünlenn ve
ırklann temsilcilerini bır araya getüerek
raflara kaldınlmış konular-dosyalarla
bülikte dünya polirikasında yerini koruyan
"çetrefiffi huzursuzJuklarlarT tekrar elden
geçüecek... BM Genel Sekreten Kofi
Annan'ın çözümlemeye çahştığı en önemli
iki sorun ise masada duruyor Irak ve
Darfiır-. Irak ve Ortadoğu'dakı "sıcak
haro" bu dönemde Arrika'ya üuyor. BM'yi
Afrika sıcağı bunaltmaya başlayadursun;
özellikle son yıllarda özgür bü felsefe ile
dış politikalannı yürütmeye çalışan üçüncü
Afrika devletleri ayn bir problem teşkil
ediyor Aynca Güvenlik Konseyi'nin bır
diğer gündem maddesini ise her
zamankı gibi Kıbns
oluşturacağa benziyor... Hemen
belütelim, ABD, Güvenlik
Konseyi'ndeki kararlann çoğu
zaman karşısında yer aldı. Daha
önce umursamaz bü tavır
takındığı görülen ABD.
özellikle Irak'ın işgalüıden ~~"^~~
sonra BM'nüı tam desteğüıe ıhtiyaç
du>uyor. Yaşanan bu süreç ise diğer
devletlerin karar alma noktasında
zorluklarla karşılaştığını göstenyor. Çünkü
Irak konusunda büyük vaatler veren
Amerika ve Ingiltere, de\amh olarak
Güvenlik Konseyi'ne bu konulara ciddi
şekilde eğılmesi konusunda "potitik" ve
"djplomatik" baskıda bulunuyor. BM
Genel Sekreten Annan, diplomasinüı
yabancısı değil... Otuz beş yılını bu
kuruluşta geçianiş. Özellikle Banş Gücii
NEW YORK
BEHZATBARIŞ
operasyonlannda bü hayli bilgi
ve tecrübe sahibi. Ancak
gelecekte alınacak neticelerle
bugünden bü karar vermek ve
tahrrün yürütmek bü hayli güç...
Genel sekreterin oturduğu
koltuktaki felsefesi ise şöyle:
"BMyabnz olarak hiçbir
faalneti ve sorunu hafledemez,
Bunu destekley^n devieüerin, beraberlik,
anla\ıs ve hı niyetii futumu bu gündemin
ana hatûnı teşkil eder. Bununla beraber
kadınb-erkekli çok çahşarak hatalarumda
ve sevaplarunızla bu isi en m şekilde
yürütmeye gayret edeceğimizden hiç
künsenüı ştiphesi olmasın-" Annan'ın ük
yıllarda Amerika yanlısı ve Beyaz Saray'a
yakın duruşu, son olaylarla bülikte büaz
değişti... Kararlarda "az da olsa özgürfük
ha\as" esti. Sovyetler dağılmadan önce
BM'de en azından kuvvetler arası denge ve
rekabet vardı. Günümüzde de ekonomik ve
sanayi alanında kün ku\-vr
etli ise onun
sözünün geçriği bü süreç yaşanıyor... Bu bü
mekanizma... Bu mekanizma böyle devam
ederken, milletler yüıe de propagandalannı
BM'de yoğun bü şekilde yapmaktan geri
kalmıyorlar... Işte bu noktada dikkati
çekeceğün bü nokta da BM'de alınan
kararlann, dünyaya basın ve televizyon
kanallan ile yüıe buradan duyurulması. Işte
böyle bü füsatı uluslararası kuruluşlar
rahatça kullanırken; biz Türkier bırakın
kullanmayı, heba ediyoruz. Büıanın üçüncü
katında uluslararası basın camiası bulunur...
Buradan her misyon bilgi sahibi olur.
BM'de yapılan propagandalar dünyaya
buradan dağılır. Bizler bu firsatı
kullanamadığımız gibi bu konuda gayret
bile sarf etmemekteyiz. Bu çıplak gerçek
ise sanınm bizün dış politika felsefemizi
göstermeye yeterhdü... _