23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 3EKİM2004PA2A 10 P A Z A R Y A Z I L A R I <«shab<s cumhuriyet.com.tr Özelleştirmenin (ga)nimetleri üzerine 7 ıllardır çalışmakta olduğum büyük bir hastanenin personel daüesine birkaç yıl önce sunuJan yeni çalışma programında, hastalar yerine tüketıcıJer sözcüğü kullanıldığını görünce kendime "Abbas yolcu" dedim ve birkaç ay sonra işimden aynldun. Avrupa Birliği'ne girmeye hazırlanan Isveç, Brüksel'in dayatmalanna boyun egmekte ve kamu giderlerinden kısıntı yaparak binJerce kişiyi şu ya da bu yöntemle ışten atmaktaydı. Sağlık sektörii bundan en büyük darbeyi yemekte, hastane koridorlanndaki "tüketici kuyruklan" gıderek uzamaktaydı. Kamu kuruluşlan, iş güvencesine sahip deneyimli personelden kurtulmak için çeşitli yöntemJere başvuruyordu. Sonra da bu kuruluşlar kötü yönetilıp zarar edınce "tiberaUeşme, rekabete açuma" gibi adlar altında özelleştirmenin doymak bilmeyen gladyatörlerine meydan bırakılmaktaydı; nasılsa sendika denilen aslarun dişleri kınlmıştı. (Neden şimdi aklıma THY ve TCDD'nin şu anki durumu geliyor dersiruz?) Kahplaşmış bır sosyal demokrat partinın kurmaylan, Isveç'i de yavaşça ama hiç sekmeyen bir çizgiyle küreselleşmeye sunmaktaydı. Bir zamanlar işsizlik oranı sıfira yakın olan Isveç, birkaç yıl içüıde "Mesleğinin ehli ama işsiz orta yaşhlar cenneti" haline dönüşüverdi. Geçen hafta DevJet Istatistik Dairesi, ilginç sayılar yayımladı. Devlet tekelüıden çıkanhp gümüş tepsiyle serbest pazar tacirlerine sunulan idarelerüı, füketiciler ıçin birer sivri kazık haline getirilmiş olduğunu bu sayılar açıkça gösteriyor. Birkaç örnek: Isveç 'teotobüsle yolculuktan çok daha yaygın ve gelişmiş olan tren yolculuğu, 1988'denbu yana yüzde 125 pahalılaştı. Aynı süre içüıde tükerici fiyatlannda artış yüzde 57'ydı. Elektrik enerjisi sektöründe 1990'lıyıllann ortalarında başlatılan özelleştırmeden sonra fiyatlar yüzde 86 artış gösterdi. Posta hizmetleri tüketicilere yüzde 80 daha pahalıya patlar hale gelirken STOCKHOLM GÜRHA\UÇKAN postane diye bir şey kalmadı. Halk, posta kutusuna sığmayan veya taahhütlü vb. olan gönderileri, en yakın benzinciden, marketten alır hale getirildi. Postanede para gönderme, gelen parayı çekme ışlemleri, saçma sapan bir kuruluşa de\redildi ve . özellikle küçük yerleştm # yerlerinde bu işlem, bir 1 karabasan halıne geldi. Taksı de özelleştirildi ve fiyatlar, birkaç yıl içüıde yüzde 72 arttı. Yurtiçi uçak seferlen de rekabete açılmasından sonra yüzde 63 zamJandı. Ama durun. hiç değilse bir sektörde özelleştüme tüketicüün işüıe yaradı. O da telefon sektöründe. Devlet tekeli kalktıktan sonra telefonla konuşmak, tam yüzde 13(!) ucuzladı. Yani, evinizde mum ışjğında oturursaruz, eşüıize dosfunuza trenle değil bisikletle giderseniz. postayla hiç ama hiç ilgilenmezseniz, uçağa bınmeyi aklınızdan bile geçümezsenız, o zaman bol bol telefonla konuşup kendinizi özelleştirmenin nünetlennden yararlanmış hissedebılüsuıiz. Eklemesi belfcı biraz gereksiz ama, sakrn hasta olup hastaneye düşmeyüı, aman ha işinizden olmayın. Bu arada, Stockholm gibi büyük bir kentte oturuyorsanız, dua edüı ki metro hattının yer üstündeki kısmuıa sonbaharda yaprak, kışuı kar düşmesüı. Çürıkü, trenlen işleten özel bü şirket, raylann bakımını yapan bü başka, elektronik sisteme bakan ise bambaşka. Eh onlar da özel şüketlerin kaçınılmaz politikası olan "azami kazanç" peşinde olduklan için personel sayısını asgaride tutmak zorundalar. Yani sonbaharda raylara, kuru yapraklar dökülmüş, kışın kar yağmış, bürün bunlarla nasıl ilgilensınler? Peronlarda balık istifi dikilip gelmeyen trenleri bekleyen ücretliler, istedikJeri kadar merak etsinler, bu tür sorunlar neden daha önce yoktu diye. Hangt daha öncesi? Brüksel'e teslim olmadan, küreselleşme derneğine gümeden önce hayat mı vardı sanki? Yaşasın özelleştüme cenneti, yaşasın güler yüzlü sosyalist Isveç! "föşasın edebiyat!uralarda yeni yaytn dönemüıde yayımlanan yeni roman sayısı, meslek kuruluşlannca ağustosta öngörüldüğü kadanyla tam 661. Yeni yayuı dönemı dendiğinde anlaşılan zaman dilüni ise yeni öğretün yılı başı addedilen ağustosun son haftasıyla (öğretmenJer içüı) ilk bağbozumlarının yaşandığı ekünin ilk haftası arasındaki 5-6 haftalık süre olarak anlaşılır. Bu sayıya aynı dönemde çıkan, çıkacak 672 edebiyat dışı kitabı eklediniz mi eder size 1333. Rakamın, öngörülmeyen veya küçük yayınevlerinüı son anda çıkardıklan da katıldığında İ400'e ulaşacağına kesüı gözüyle baİalıyor. Ama yayınlar gerçekte ne ekün başında "finişe" eriyor ne de ağustos başında start alıyor. Elbette temmuz ve ağustos gibi ölü aylar dahil. sene boyu çıkıyor. Doğumlannı yaz aylanna planlamaya çalışan Batılı kadınlar gibi, Fransa'da yayıncılık hayatı on yıllardır eylül ayını böyle bır "başlangıca*1 bağlamış gidiyor. "Niçin?" diyebilirsiniz, "Niye böyle bir Fransız istisnası daha?" Aslında pek bilımsel bü açıklaması yok, yaymcılar 90'lı senelerde yılbaşı-ocak, ilkbahar-mart dönemlerüıde bilinçli bü ıvme verip, yenilikleri yeni yayın yılında daha dengeli yaymaya çabalamışlar, fakat yürümemiş. Ille de eylül!!! Yeni yayın dönemüıüı Fransızca karşılığı "Rentree Litteraire/Edebi Başlangjç veya Giriş'". Taze eserlerın yanya yakını neredeyse tümü roman oknak üzere "edebryaf. Bir sektör düşünün ki, süıema sektöriinün iki misli, müzik sektörünün üç misli cüo yapsuı. 2003 verileriyle, 2.5 milyar Euro'ya ulaşan yalnızca kitap yayıncılığnıda büincilık yüzde 17.8'lik pazar payıyla edebiyatta. Pratik ve belgesel kitaplar vüzde 13.8 ıle iküıci, okul kitaplan yüzde 12.9 ile 3. sırada yer ahyor. Onlan sırasıyla sosyal ve beşeri biüm (yüzde 11.3), çocuk (yüzde 10.5), sözlük ve ansiklopediler (yüzde 9.7), bılim ve teknik (yüzde 6.4), çizgi roman (yüzde 6.1), '•Güzel Kitaplar" diye nitelenen ciltli, çoğunluğu Iüks baskılar (yüzde 5.8) ve diğer kitaplar (yüzde 5.7) ızliyor. 661 romanın 440'ı Fransız, 22l'ı çevüi. 440 yeni romanrn 22l'ini ilk romanlar oluşturuyor. Yeni yayın rekorunun kınldığı 2003 yılının aynı döneminde 693 yeni romandan 80'i ilk romanmış. tlginç bir aynntı: Bu sene ilk roman yazanların ;n genci 18 yaşındaki Faiza Guenc, en yaşlısı ise 81 yaşındaki Maurice Audebert [yünser bü yaş yelpazesi PARIS UGURHLKUM değil mi? Aslında böylesi zengüı veya enflasyonist bü ortamda yüzde 50'lik bir artışla yeni yazarlann varlığı, ilk bakışta özellikle gelecek açısından sevindüıci. Ama tüm yayınevlerinin aksine, eylülde tek yeni kitap dahi çıkarmayan Viviane Hamy Yaymevi'nin antikonformist patroniçesi VTviane Hamy şöyle konuşuyor: "Ben sezona girişi kitap fuannda yapam (mart). Bir ayda 121 ilk roman- hem okura hem yazara saygısızbJv bu_. Eserlerin ezki çoğunluğu kaçınılmaz olarak fark edümeden geçecek." Gerçi 15 yaşına basan bu küçücük yayuıevi, Fred Vargas isünli bü kadın polisiye yazarm romanlannuı son yıllarda en çok satanlar arasında yer alması nedeniyle kendinden emüı olabiliyor. O da bu mevsimde dağıtılan edebiyat ödüllerinin satışlardaki ağırhğını teslim ediyor. Ama şu sözleri etmeden de geçemiyor: "Edebi başlangıç gereklilikten zhade. ölümüne medvatikleşmis bir gösteriş yanşı. Kitabı metaya dönüştürüyor. Reddetmiyorum ama her eser eşşiz, bir tek. Yazarianm bana güveniyor. Arzulanmak için zaman zaman da ender olabiüneüjiz." En edebiyat ödüllenni dağıtan en başta Goncourt, sonra Fransız Alcademisi, Femina, Interallıe, Medıcis ve Renaudot jürileri. ilk tur elemelerüıi 7 Eylül-5 Ekün arasında hallediyorlar. Ekün a\ında yapılacak 2. ve 3. tur seçkilennden sonra, 3-20 Kasım arasında yılın en tercüı ettikleri yazar ve romanlannı açıklayacaklar. Daha 2004'ün "müzafler" yazarlarını öğrenmeye 5-6 hafta kala, ilk seçkiler bile okurlann tercihlerinde rol oynuyor. Ne \ar kı müzik sektörüyle kısa bü karşılaştırma dahi iki sektördeki tüketiciye has egemen zihniyetler (aralaruıda Çüı Seddı olmasa bile) konusunda hoş bü ipucu v eriyor. Sayıca çok daha fazla eseri pıyasaya sunan müzik endüstrisinde en çok satan yüz albüm, sektörün cüosunun yansına denk gelüken, en çok satan 20 kitap yaymcılıJc sektöründe gelüüı ancak yüzde 5'üü oluştuyor. Sektörün yıldızını tekrardan hatu"Iatalun: Bu sezon yalnızca bü ayda yayımlanan 661 romanla başlayan "edebiyaf... Varsa ruhunuzu, yoksa hayal dünyanızı güzel bü şiü, özgün bü hikâye veya nefıs bir romanla daha zenginleştüecek ne olabılü? Yaşasın edebiyat! Ne demiş Portekızli yazar Fernando Pessao: "Edebiyat, (gerçek) hayaün yetmediginin en güzd kamüdır" ugur.bukum(s pans.com CNVB. ^ is boosül^, Amsterdam'da devprotesto Hollanda'nın başkenti Amsterdam'da düzenle- nen ve 200 binden fazla kişinüı kaökiığı bmük bir göstemie, hükümetin tasarruf ve so$>al güvenlik politikası protesto edildi Sendikalann ortak çağrısıyla düzenlenen protesto gösterist kentin Müze Alanı'nda dün ögJe saatlerin- de başladı. SendikaHderieri, Hollanda ekonomisinin, hükümetin öne sürdüğü kadar kötü obnadığmaişa- ret ederek gündeme getiriJen çoğu tasarrufönlemlerinin gereksiz olduğunu beürtti. (Fotoğraf. AP) Cehalete karşı gazete Tenten Brüksel metrosunda eçimlere beş hafta kala siyaset dünyası ısınıyor. Uluslararası bü araşhrma şirketi olan GlobeScan Inc. ile Marj'land Üniversitesi'nüı 35 ülkede yaptığı araştırmaya göre büçok ülkenin halkı John Kerry'nin başkan olmasını istiyor. George Bnsh'u destekleyenlerin çoğuniukta olduğu ülkeler ise Fılipinler, Nijerya, Polonya ye Tayland (Kaynak: BBC News). Öte yandan, son araştırmalara göre Senatör John Kerry'nin taraftarlan azalıyor. Peki neden Bush'u destekJeyenler artıyor? Gündemde ekonomi varken halkın ilgisi yüıe terorizme çekiliyor. Peki Amerikalılann çoğu Irak'taki savaş hakkında, diğer ülkelerle Amerikan hükümetinin ılişkileri hakkında, Bush ~"~~"~ ve Kerry hakkında gerçekten ne biliyor? Amerikalılann büçok bilgiden yoksun kalması künlerüı işıne geliyor? Amerikalılar ıçin Irak'taki savaşı savunup savıınmamak vatansever olup oknamanın ölçütü halüıe geldi. Teksas, kendini ABD'den bağımsız bü varlık olarak görmesüıe rağmen Amerika'ya büyük bağhlık duyan TEKSAS Teksashlann çoğu Teksas kökeni nedeniyle Bush'a da büyük sevgi duyuyor. Sık sık tişörtlerde ve arabalarda görülen "Tesans for Bush" (Teksashlar Bush'un yanında) slogaru espri olarak görülmüyor. Büçok Teksaslıya göre bü politikacıyı sa\aınmak içüı ülke ve dünya politJcası hakkında fazla bü şey bilmek gerekmiyor "Bush Teksash, ben Teksaslrnm. Bush terorizmle savaşmak ve ülkemizi korumaktan söz edfjor, o gerçek bir vatansever" deniyor. Diğer yandan, okuduğum Texas A&M Üniversitesi her ne kadar eski Başkan George Bush'un adını verdiği kütüphanenüı yuvası ve Bush ailesüdn sadık bü dostu olsa da, "~~~™~ öğrencilerin bilgilenmesi içüı bü kampanya başlattı. Bu kampanya sayesüıde öğrencıler her gün para ödemeksizüı Houston Cronicle, USA Today, Dallas News ya da New York Times gazetelerini alabiliyor. Bu, yukanda bahsedılen tablo düşünüldüğünde gerçekten takdır edilmesı gereken bü hamle. bgunersel2û hotaıaiLcom ADALETBARIŞ GÜNERSEL lı yıllann başında Brüksel'de merro yapırruna dönük somut bir proje başlatılınca tasanmcılar o ana kadar yapılanlann dışına çıktılar. Bu yeni metro ağının inşasuıda "açık, hayat dolu, canh, orijüıal çevreye uyumlu" olmayı rehber olarak aldılar kendılenne. Geçen yüzyılın iküıci yansında metro kullanıcılannın artışı dıkkatlen kitle ula^ım araçlanna ve bunlann kent içi ulaşımda kullanıhnasına çekti. Böylece metrolar açgözlü reklamcılann ilgi odağı ya da devletlerin güçlerüıi göstermeye çahştığı anıtsal vitrinJeri oldu. Sankı sonsuzmus gibi uzanan yeraltı tünelleri, kentlerin ınsanlıktan uzaklaşmasınuı ve yapayhğın sembolü olarak algılandı. Içüıe girdığüıiz andan ıtıbaren dış dünyayla bağınızı koparan, yaşamı yalnızca birtakım ıstasyon isimleri ve hatlara çevüen yeraltı hapıshanelerimn ortak adıydı sanki metro. 60 lı yıllann başında Brüksel'de metro yapımına dönük somut bü proje başlatılınca, her istasyon biçün ve işleme açısından farklı bü kavTamla ele alındı ve dekorasyonda da sağlam bır bütünlük oluşturuldu. Brüksel'de merro yolculan, "kendine özgü bir atmosferi ve kişiliği olan ve içinde yön duygusunun yeniden kazanılmasuu (oriyentasyonu) koiayiaşbracak sabit ögeİer bulunan" istasyonlar arasında yolculuk yapıyorlar. Nasü bü moda tasanmcısı yem kreasyonunu sunarken mankenleri en güzel mücevherlerle süslerse Brüksel metrosunu tasarlayanlar da bu büyük yapıtlannda sanaün kullamknasına karar vermışler. Sanat sadece müzelerde, saraylarda, kültür merİcezlerinde, büyük mali kuruluşlarda ya da özel koleksiyonlarda sıkışıp kalmamah diye düşünmüş ohnalılar. (Maalesef günümüzde bile sanat, yaygınlaşmasına, her yerde olmasına rağmen hâlâ çoğu zaman küçük bü azınlığın tekelüıdeki bü sır gibi kalıyor.) Kaos halüıdeki trafikte sıkışıp kahnadan yol almanın "çokzor BRÜKSEL ERDtNÇUTKL' ve yaraücı bir sanat" olduğu Brüksel'de, her geçen gün daha fazla insan metroyu tercüı ediyor. Brüksel metrosunda yolcular günlük koşusnırmaca esnasında çağdaş resün ve heykel sanatından örneklerle karşılaşıyorlar. Isteseler de istemeseler de her gün binlerce yolcu çağdaş sanatın yanından geçiyor, bu da onlaruı sanatsal gelişünüıe katkıda bulunuyor. Hizmete açıhşından bu yana yapılanlarla Brüksel metrosu yaşayan bir müze halüıe gelmiş. 69 sanatçının yapıtı, peronlan, asma katlan, tünellen ve metrodaki diğer mekânlan süslüyor. Yeni sanahn Belçika'daki öncülerinden Victor Horta'dan ünlü çizgi kahraman Tenten'in yaratıcısı Herge'ye (Georges Remi) kadar resün, heykel, kankatür, fotoğraf vb. sanatın tüm dallan temsil edihyor metro ıstasyonJannda. Bezden bronza, ahşaptan cam ve çeüğe kadar her türlü materyal kullanıhmş yapıtlarda. Örneğüı Stockel'Stokkel metro istasyonundaki her biri 135 metre uzunluğundaki iki kabartma üzenne yapılmış olan "Tenten metroda" adlı eserde 22 Tenten albümünden 140 tip yer alıyor. Yapıtın taslaklan ölümünden az önce ünJü çizgi romancı Herge tarafindan çizilmış. Botanique/Kruidruüı metro istasyonunda yer alan Yolcular (Pierre Caille) adlı yapıttaysa ahşap heykellerle yapılan yolcular, "akşamlan geri dönmek için sabahlan yeraltından geien" üısan grubu olarak sımgeleniyor. Yüıe aynı ıstasyonda bulunan Son Göç (Jean-Pierre Ghy^els) adh duvara asılı sanat eseri özgürlüğe uçuş halmdeki kuşlan süngeliyor. Büer ikişer metro istasyonlanna dağıtıhruş olan bübüüıden ilginç sanat ürünleri, hem merro yolculuğunuzu daha üısarü ve keyiflı hale sokuyor hem de metroda beklerken yeralrında yeni dünyalar keşfetmenize yardımcı oluyor. Brüksel'de sanat metroyu, metro da sanatı fethetmiş durumda; bırbülerine de çok yakışıyorlar. eitfncutku@binfikir.be BM Ideki propagandalar ve TürkiyeBüleşmiş Milletler'de (BM) yeni bir dönem başladı. 59. Genel Kurul bekleyen meselelere, sorunlara bü çare bulabilecek mı?. Her yılın eylül ayında çalışmalanna başlayan BM Genel Kurulu bu yıla da yüıe alışılmış rutüı çalışmalanyla gırdi. Halen 197 üyesi bulunan kurul, rejünlenn ve ırklann temsilcilerini bır araya getüerek raflara kaldınlmış konular-dosyalarla bülikte dünya polirikasında yerini koruyan "çetrefiffi huzursuzJuklarlarT tekrar elden geçüecek... BM Genel Sekreten Kofi Annan'ın çözümlemeye çahştığı en önemli iki sorun ise masada duruyor Irak ve Darfiır-. Irak ve Ortadoğu'dakı "sıcak haro" bu dönemde Arrika'ya üuyor. BM'yi Afrika sıcağı bunaltmaya başlayadursun; özellikle son yıllarda özgür bü felsefe ile dış politikalannı yürütmeye çalışan üçüncü Afrika devletleri ayn bir problem teşkil ediyor Aynca Güvenlik Konseyi'nin bır diğer gündem maddesini ise her zamankı gibi Kıbns oluşturacağa benziyor... Hemen belütelim, ABD, Güvenlik Konseyi'ndeki kararlann çoğu zaman karşısında yer aldı. Daha önce umursamaz bü tavır takındığı görülen ABD. özellikle Irak'ın işgalüıden ~~"^~~ sonra BM'nüı tam desteğüıe ıhtiyaç du>uyor. Yaşanan bu süreç ise diğer devletlerin karar alma noktasında zorluklarla karşılaştığını göstenyor. Çünkü Irak konusunda büyük vaatler veren Amerika ve Ingiltere, de\amh olarak Güvenlik Konseyi'ne bu konulara ciddi şekilde eğılmesi konusunda "potitik" ve "djplomatik" baskıda bulunuyor. BM Genel Sekreten Annan, diplomasinüı yabancısı değil... Otuz beş yılını bu kuruluşta geçianiş. Özellikle Banş Gücii NEW YORK BEHZATBARIŞ operasyonlannda bü hayli bilgi ve tecrübe sahibi. Ancak gelecekte alınacak neticelerle bugünden bü karar vermek ve tahrrün yürütmek bü hayli güç... Genel sekreterin oturduğu koltuktaki felsefesi ise şöyle: "BMyabnz olarak hiçbir faalneti ve sorunu hafledemez, Bunu destekley^n devieüerin, beraberlik, anla\ıs ve hı niyetii futumu bu gündemin ana hatûnı teşkil eder. Bununla beraber kadınb-erkekli çok çahşarak hatalarumda ve sevaplarunızla bu isi en m şekilde yürütmeye gayret edeceğimizden hiç künsenüı ştiphesi olmasın-" Annan'ın ük yıllarda Amerika yanlısı ve Beyaz Saray'a yakın duruşu, son olaylarla bülikte büaz değişti... Kararlarda "az da olsa özgürfük ha\as" esti. Sovyetler dağılmadan önce BM'de en azından kuvvetler arası denge ve rekabet vardı. Günümüzde de ekonomik ve sanayi alanında kün ku\-vr etli ise onun sözünün geçriği bü süreç yaşanıyor... Bu bü mekanizma... Bu mekanizma böyle devam ederken, milletler yüıe de propagandalannı BM'de yoğun bü şekilde yapmaktan geri kalmıyorlar... Işte bu noktada dikkati çekeceğün bü nokta da BM'de alınan kararlann, dünyaya basın ve televizyon kanallan ile yüıe buradan duyurulması. Işte böyle bü füsatı uluslararası kuruluşlar rahatça kullanırken; biz Türkier bırakın kullanmayı, heba ediyoruz. Büıanın üçüncü katında uluslararası basın camiası bulunur... Buradan her misyon bilgi sahibi olur. BM'de yapılan propagandalar dünyaya buradan dağılır. Bizler bu firsatı kullanamadığımız gibi bu konuda gayret bile sarf etmemekteyiz. Bu çıplak gerçek ise sanınm bizün dış politika felsefemizi göstermeye yeterhdü... _
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear