Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2EKİM2004CUMA CUMHURİYET SAYFA
17
T
i
.Aksoy'un yahsuu
Sabancdar ahruş.
Olsun. yabancüar
ahnasın da!
Eektronik posta: denizsom@ciflnhuriyetcotn.tr www.deoi2somxcnn Tefc 0.212.512 05 05 Faks: 0.212,512 44 97
- Şevki Yılmaz da Türkiye'ye
dönmüş...
"Kürkçü dükkânında
islerMr
KapıkuleIzmir Gümrük Muayene
Nemurian Derneği'nin
eski başkanı Hakan Ka-
rayavuzoğlu: "Kapıkule
kara ulaştırma biri-
mindeki rüşvet olayı-
nın, Cumhuriyet dahil
tüm medyada 'Güm-
rükte rüşvet' diye ve-
rilmesinden Cumhuri-
yet okuru olan ve güm-
riiklerde rüşvet kavramı-
nın ortadan kalkması için
çalışan biz gümrükçüîer
rahatsızız. Olay Ulaştır-
ma Bakanlığı'na bağlı bir
birimin olayıdır ve güm-
rük çalışanlanyta hiçbir
ilgisi yoktur."
TÜDEMSAŞ
Sivas TÜDEMSAŞ fabri-
kasının dökümhanesin-
de saat 07.00-15.00 ara-
sındaki günlük me-
sai; Ramazan nede-
niyle saat 19.00-
03.00 olarak değiştirilmiş
olup; bir ayiık şeriat dü-
zenine geçiş için işçilere
ödenecek gece mesaisi-
nin kamuya zaran mil-
yariarca lirayı bulacaktr.
ükümet, SSK hastanelerini Sağlık Bakanlı-
ğı'na devretmeye hazırlanıyor. Bakanlar Ku-
rulu'nda imzaya açılan yasa tasansını Tıp Ku-
rumu Başkanı Dr. Mehmet Attınok ve Tıp
Kurumu Genel Sekreten Dr. Ali Rıza Üçer şöyle yo-
rumluyor
"AKP Hükümetinin SSK hastanelerınin önce Sağ-
lık Bakanlığı'na ardından da yerel yönetimlere devri
planı Kamu Yönetimi Temel Kanunu'nda öngörülen
değişikliklerden biridir ve IMF, Dünya Bankası, Dün-
ya Ticaret Örgütü gibi para kaynaklarının belirlediği
sağlık ve sosyal güvenlik küresel planının bir parçası-
dır.
Uygulanmak istenen bireysel sıgortacılığı yaygınlaş-
tırarak 'Genel Sağlık Sigortası' sistemi ve birinci ba-
samak sağlık hızmeti yenne öngörülen piyasa ile ek-
lemlenmiş aile hekımlıği modelıdır. 'Sağlıkta Dönü-
şüm' sloganı ile uygulamaya konulan modelin yaygın-
laşmasıyla her biri piyasa koşullarında kâr amaçlı iş-
Geçmiş Olsun!letmelere dönüşen hastaneler ve birinci basamak sağ-
lık kuruluşlan çarklannı döndürebilmek için sunduk-
lan hızmetleri kabartacaklar ve sosyal güvenlik kurum-
larının, resmi kurumlann ve yurttaşlann doğrudan sağ-
lık harcamalannın artmasınazemin hazırlayacaklardır.
Sosyal güvenlik kuruluşlannın bu hizmetleri satın al-
mak için ayırdığı paylar yetersızleştikçe, kişisel sağlık
harcamalan artmaya başlayacaktır. Bu kuruluşlar ilk
aşamada üst ve orta üst gelir gruplarına, daha 'çeşit-
li ve nitelikli' hizmet sunmaya başlayacak, aynı kuru-
luşta gerçekleşen bu farklılaşma süreci kuruluşlar ara-
sındaki ayrışma ile tamamlanacaktır.
Böylece, ABD'de olduğu gibi, piyasa ile eklemlen-
miş üst ve orta üst gelir gruplarına hizmet üreten, ge-
lişmiş kuruluşlar ile piyasa ile eklemlenememiş yok-
sul çoğunluk için hizmet üreten ya da üretemeyen ku-
ruluşlar ortaya çıkacaktır. Bu süreçte, var olan sosyal
güvenlik kuruluşları, ayırdıklan kaynaklarta bu hizmet-
lerin bedelini ödeyemeyecekleri için, karşıladıklan hiz-
metleri sınırlamaya başlayacaklardır. Ortaya çıkan
fark, önce kişisel harcamalarla karşılanmaya çalışıla-
cak, bu yeterti olmayınca, piyasa ile eklemlenmiş or-
ta ve üst gelir gruplan için bireysel sağlık sıgortacılığı
öne çıkacaktır. Böylece, sağlık kuruluşlannda ortaya
çıkan farklılaşma, sosyal güvenlik sistemine de yan-
sıyacaktır. Bu süreçte, sosyal güvenlik ve sağlık hiz-
metlerine en çok gereksinen yoksul çoğunluk, her iki
hizmet alanından da gereksinimi ölçüsünde yararla-
namazken ve hatta dışlanırken, bu hızmetlere daha az
gereksinimi olan zengin azınlık çeşitli ve nitelikli hiz-
metle buluşacaktır. Bu küresel plan AKP Hükümeti-
nin icadı değildir; IMF ve Dünya Bankası'nın çizdiği
rota ile AB'nin yerelleşme önkoşulu tam anlamıyla ça-
kışmaktadır."
YamukAkif Kökçe: "AB
müzakere süre-
cinde yamuk yapı-
yor. Avrupa Insan Hak-
lan Mahkemesi'ne baş-
vuralım!"
SESSÎZSEDASIZ(l) Budist rahibin 20 yılda öğrendikleri
#
Budist rahibin öyküsünü Ayşe-
gül Tokatiı göndermiş:
Rahipler, artık yetiştiğini düşün-
dükleri birogrenciterini, yolaçıkma-
dan önce çağırmtşlar, tek bir soru sormuş-
lar "20 yıldır buradasın, neler öğrendin?"
"Yedi gerçek öğrendim" demiş öğren-
ci. "Say" demiş, başrahip; öğrenci say-
maya başlamış:
"Birincisi, dostluklar ikiye aynlın Kalıcı ve
geçici dostluklar. Hayatta bir zorluk orta-
ya çıktığı anda bozulan dostluklar daha
çoktur, kalıcı dostluklar çok azdır. Ikinctsi,
insanlann çoğu kalplerini ve beyinlerini ge-
çici değerlere ayırmışlar. Bu değerler uğ-
runa kendi gerçek niteliklerinden taviz ver-
mekten, kötü şeyler yapmaktan çekinmi-
yorlar. Üçüncüsü, insanlar, amaçlanna u-
laşmak için birbirlerini ezmekten çekinmi-
yorlar. Oysa başkasına kötülük yaparak
elde edilen her şeyin geldiği gibi ellerinden
gideceğini anlamıyoriar. Dördüncüsü, in-
sanlar gerçekte bir anlamı ve önemi olup
olmadıgını hiç düşünmedikleri fakat de-
ğerli ve anlamlı saydıklan şeyler yüzünden
birbirlerine zarar veriyorlar. Bu şekilde ha-
yatı bkbirterine zehir etmeye alışmışlar. Be-
şincisi, herkes yanlışın, başansızlığın ne-
denini başkalannda anyor. Kimse, başına
ne geldiyse aslında kendi yüzünden gel-
diğini anlamıyor, kendi yanlışını kabul edip
düzeltmiyor. Altıncısı, insanlar helal lok-
manın ve bölüşmenin değerini bilmiyor.
Vıcdanlan ve mideleri arasında kaldıklan
zaman midelerini tercih ediyorlar. Yedinci-
si, İnsanlar bir şeye dayanmadan yaşama
gücünü bulamıyorlar. Bu yüzden çoğu za-
man anlamsız şeylere sanlıyor, güveniyor-
lar. Asıl sanlmalan ve güvenmelen gereken
belki de tek duygunun sevgı olduğunu an-
lamamakta ısrar ediyorlar."
Bunun üzerine "güle güle" demiş baş-
rahip, "Artık yola çıkabilirsin, yolun açık
olsun."
îs Kazaları Artarken
Dr. SABİHA
ALATAN ÇAYCI
Ülkemizde her gün bir veya
birkaç iş kazası olduğunu med-
yadan öğreniyoruz. Son olarak
Kastamonu'nun Küre ilçesin-
deki maden ocağı kazası 19 iş-
çinin ölümüne neden olmuştur.
En çok iş kazasının olduğu
ışkolları inşaat işkolu ile maden
işkoludur. Son yıllarda büyük
kayıplara neden olan maden
ocağı kazalannın nedenlerinin
başında, gerekli tedbirlerin alın-
madığı gerçeği bilinmektedir.
işçiler çağdışı koşullarda, dü-
şük ücret ve sigortasız çalıştınl-
maktadırlar. Hemen her gün
medyadan dığer ışkollannda da
iş kazalannın meydana geldiği-
ni öğreniyoruz. Yılda ortalama
bin işçimizi iş kazalannda kay-
bettiğimizi ve bir o kadar işçimi-
zin sakat kaldığını düşündüğü-
müzde, konunun ülkemizin ka-
nayan yarası olduğunu söyle-
yebiliriz.
Ülkemizde her yıl binlerce
meslek hastalığı meydana gel-
mektedir. Işçilerimizin işten atıl-
ma veya zorunlu emekli olma
korkusu nedeniyle gizledikleri
meslek hastalıklannı dikkate al-
masak bile, her yıl binden fazla
meslek hastalığının vaıiığını ka-
yıtlar göstermektedir.
Dünyada hızla gelişen küre-
selleşme olgusu ileri teknoloji-
nin ülkemizde de kullanılması-
nı kaçınılmaz kılmıştır. İleri tek-
noloji uygulamasının geçiş sü-
recinde ne yazık ki sağlığın ko-
runması için gerekli yaşam
standartlannın belirtilmesi ihmal
edilmiştir.
işçi sağlığı ve güvenliği ko-
nusu, iş kazalan ve meslek has-
talıklannı önleme hedefi ile iş
yaşamımızın ayrılmaz bir par-
çası olmalıdır. Gerek iş kazala-
rı, gerekse meslek hastalıklan
çalışanlarda büyük maddi ve
manevi zararlara yol açtığı gibi,
işletmelerde de işgünü kaybı,
makine hasan, verim gibi ka-
yıplara da yol açmakta, ülke
ekonomisi zarar görmektedir.
Şu gerçek bilinmelidir ki "/ş
Kazalan Doğal Afet Değildir,
Kader Değildir..."
İş kazalannın sayısının tam
olarak bilinmemesinin en
önemli nedeni, işçinin kayıt dı-
şı çalıştınlmasıdır. Herhangi bir
kaydı olmayan firmalarda, ön-
lemlerin alınıp alınmadığı da bi-
linmemektedir.
Sanayileşme sürecini henüz
tamamlayamamış olan ülke-
mizde, iş kazalannın başlıca ne-
denleri olarak eski teknolojilerin
kullanılması, denetim yetersiz-
liği, işçi ve işverenlerin yeterii iş
güvenliği bilıncine sahip olma-
malan gösterilmektedir.
Işveren temsilcilerinin özellik-
le son zamanlarda çok yaygın
olan taşeronlann yasal ve tüzel
yükümlülükleri yerine getirme-
meleri iş kazalannın artmasının
en önemli nedenleridir. Bu yü-
kümlülükler, iş kazalannı önleyi-
ci aletlerin bulundurulması ve
kullandınlması vb. gibi yasal zo-
runluluklardır.
Işverenler de iş kazalan ne-
deniyle işgücü kayıplannın ma-
liyetini genellikle bilmedikleri,
bu konuda bilinçli olmadıklan
ve hatta işçi egitiminden ve
masraftan kaçındıklan için iş
kazaları önlenemiyor. örneğin
Ingiltere'de "İş Kazalannın Ma-
liyet Metodolojisi" çalışmaları
yapılarak işverenler bilinçlendi-
rilmektedir.
Türkiye işkazası en çok olan
ülkeler arasında yer almaktadır.
Işverene ve işçiye verilecek
eğitim programlannda sadece
mesleki ve teknik eğitim değil,
iş ve çalışma ortamından kay-
naklanan yaşamsal tehditleri,
zararian veriskleriortadan kal-
dırmaya yönelik eğitımler de y-
er almalıdır.
Işverenler küreselleşme sü-
recinde köklü yapısal reform
programlan hazırlarken, AB'nin
sosyal normlarına kendilerini
hazırtamak gereğini duymakta-
dıriar. Bu nedenle işverenler "İş-
çi bizim için masraf değil, de-
ğerdir" sloganı ile kamuoyunda
sempati duyulacak bir imaj ya-
ratma gayretındedirier.
AB üyeliğine hazırlanan hü-
kümetimizın bu konuda ciddi
adımlar atmadığını, yasalann
ve tüzüklerin uygulanması ko-
nusunda Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı'nın dene-
tim mekanizmasının yeterii
derecede çalışmadığını görü-
yoruz.
Batılı demokratik ülkeler,
"toplam kalite güvence siste-
mi" içerisinde vazgeçilmez un-
sur olarak yeni "yönetim sis-
temleri" geliştirmektedirier. Bu
sistem işçi sağlığı ve güvenliği
politikasını gerekli kılmaktadır.
Işyeri sağlık birimleri multi di-
siplinlerin gereği olarak, işyerin-
de yönetim sistemlerinin de ta-
kım çalışmasına dönüşmesini
öngörmektedir.
AB'ye aday ülke olma yolun-
da olan ülkemizde siyasi irade,
ILO normlanna uygun çalışma
yaşamına ve çalışma ortamına
yeni bir yasal düzenleme getir-
mek zorundadır.
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak a turk.net
Ç İ Z G Î L İ K KÂMtL MASARACI kamilmasaracia mynet.com
OTOBÜSTEKİLER KEMAL IRGESÇ k_urgenc@yahoo.com
^ h Jckukın ty <fye ıfye Şy
HAYAT EPlK TtYATROSU MSTAFA BÎLGIN
BIR DE; "HINCAt ULUÇ
BA$TA OUAAK O2^RE
BÜTÜN FUTBOt
yORUMCULARINI DA ALIN"
DÎVORSUNUZ !..
AB
hayatepikt mynet.com
BU KAOARINA DA
PES DCKSftUSU !
• 1 t 1 I ı ; i r T
Oinleti
Tarih
Saat
Yer
Tel.
EDEBİYAT-KOOP'TA
ÖYKÜ VE MÜZİK DİNLETİSİ
CAFER HBI6ÜniSB:DBV
BİR ÖYKÜ
"wş/w SORGOMOM vamra"
Özgür Demır
23.10.2004
14.00
Istiklal Cad., Sadri Alışık Sok. No: 1/1
Edebıyat-Koop.
(0 212) 244 01 03-05 / 0 532 771 50 59
Öğretmen kimliğimi kaybettim. Hükümsüzdür
EBRUÖZÖBEK
TARİHTE BUGÜN MIMTAZ ARIKAH 22Ekim motc.mumtaz-arikan.com
PAUL C£ZAA/A/£
13O6 'O4 BU6VH, &JYÛK ISES£AM muL Cİ24HHE,
6? y*$MO4,SO6O< At-&JHLf6/NOAAJ ÖUXJ. /ZL£-
NİMCİ (EMPeSSyONrST} GBSSAMLARLA VEÖ2£L-
LİKLB PISSA/tPO ÎL£ 8tXtiJ(T£ ÇsUJ$A*/Ş, Bu AKI-
MIN ORTW( tlNSUGLA/eiMOAM ÇO&UfJU YAPtTLA-
R/NA yAMSm*/fT7. AA4A CEZAAINE W"/V #£S-
UİAJt YAPMiyOltC>{J1
K4LICI,DAyANIia.l VEUZUN
SÜ/t£jJ Ş£YLEKIN RESSAMIYDt. "BÜYUK YfKAMm
KAptNLAR' mBLOSUNU 7 YILOA TfVJAML/YABlL-
A<IİŞTİ(yANÜA')."KÛBİZM'AKIMlN(N ÖNCÜLB/IİN-
DBN OiAN BESSAM, DOgADAKİ CJ'SİMLBRİAI AHA
ç i i K i * £ & S İ ' X
ĞUNU SAVUNMUŞ, ESKİ GÖlBe-/$lK V£ PBRSPe*
TİF ANlAYrŞlNfN £W OrŞ/HA Ç/KAR4*:, BUNLARI
KENDİ BOHVLİA 7AKZIYLA
GÖRÜŞ
Dr. GURBUZ ÇAPAN
Kars'ta Balık Tutmak!
Belediye başkanıyken pek gidemezdim
Kars'a. Şimdi bol vaktim var ve işsizim. Kars'ta
da işsizlik ve yoksulluk kol geziyor. "Tanm ve
hayvancılık bölgesi" derlerdi Kars için. Şimdi-
lerde orası işsizlik ve yoksulluk bölgesi.
AKP iktidan devletin kıblesini halka çevinniş.
Bu güzel. ll Tanm Müdüriüğü, ll Sanayi ve Tica-
ret Müdürlükleri çalışıyor. Ama her zamanki bü-
rokratik engeller yerii yerinde maşallah! Tanmı
sanayi tanmına çevirelim diye başladık işe. Ne
olabilir? Ayçiçeği ve mısır. Köylülerimle konu-
şuyoruz. Olur diyorlar. Olur da tohum yok, tor-
ba yok. Gübre yok, makine yok. Nasıl ekeceğiz,
kime satacağız diye sorular sıralanıyor. Tohum,
gübre için makine desteği gerekiyor.
Babamın (köyümün)
bostanını belliyoruz!
Tohum ve gübreyi biz ayariayacağız. Eskişe-
hir'de gübre fabrikası olan arkadaşım Turan Çe-
lik tohum ve gübreyi verecek.. ll Tanm Müdür-
lüğü ekimi, dikimi yapmak için makine ve mü-
hendis desteği sağlayacak. Köylüler de bakım
ve sulamasını yapacak. Dikimden sonra da do-
ğal afete karşı sigorta ettireceğiz. İlk mutabakat
güzel. Köylü, aydın, özel sektör ve devlet el ele
verip bir zorluğu yenmeye çalışacak. Sözleşme-
li tanm, sigortalı tanm.. ilk adım Kars. Veyeni bir
düş. Ben oldum olası "düş kurucuyum". Kendi-
mi Ender Paşa soyu olarak tarif ederim ya! Ye-
ni bir iş, yeni bir düş.
90'lann başında konut sorununu çözerim di-
ye başladığım Esenyurt'ta 14.000 konut yaptır-
dım kooperatiflere öncülük ederek. O zamanlar
kimse bana inanmazdı. Deli rüya görüyor diyor-
lardı. Düşlerim gerçekleşti. 14.000 deli parasını
koydu. Ben de kendimi. Şimdi bacasız, gürültü-
süz, 24 saat sıcak suyu akan, tiyatrosu, okulu,
PTT'si ile kendi kendine yeten temiz bir mahal-
lede yaşıyoruz. Devletten tek kör kuruş almadan
yaptık. Şimdi köylülerimle yeni bir yolculuğa çı-
kıyoruz.
Birkaç yıl sonra namerde muhtaç olmayan,
kendi kendine yeten köylüler üreteceğiz. Köylü
de kendi kendisinin efendisi olacak. Orada ku-
rumuş hayat yeniden yeşerecek. Umut dolu-
yum. Umut dolu yoksul köylümün gözleri. Umut-
luyuz...
Belediye başkanıyken Kırşehir'in Kaman köy-
lüklerindecevizfıdanı diktirmiştim. Köylüler hem
fidan satıyortar hem de daha kaliteli ceviz üret-
meye başladılar. Şimdi köknar, ladin, mazı vs. fi-
danlar üretip satıyorlar. Her eve 10-15 milyar li-
ra para giriyor. Bizim oralarda da seneye ayçi-
çeği, mısır tarialan göreceksiniz.
Kars'tan dönüyorum. Ankara-lstanbul arası
bir bulut tarlası gibiydi. Güneş ve bulut Kars'ın
kışını hatırtattı. Yerler bembeyaz kar ve çınlçıp-
lak güneş. Gerçi ayaz olurdu. Kavrulurduk. Ama
yaşama sevincimiz kavrulmazdı. Hele bizim ev-
den Çıldır Gölü tabak gibi gözükürdü. Buzlan-
mış gölün üstünü kar örterdi. Bir, bilemedin iki
kızak görünürdü (ulaşım atlı kızaklarla yapılırdı).
Sonsuz bir beyazlık. Bakar dururdum ve düşler
kurardım. Çocukça; kızanrdım, utanırdım, dikle-
nirdim. Ama düşlerimden asla vazgeçmezdim.
Kızakla bir gün doktora götürülen köylümüz Ha-
san Dayı apandisitten ölmüştü. Doktor olmayı
düşJerdim hep. Oldum da. Doktorluk yapama-
dım köylerimde. Şimdi tecrübelerimi, bilgi biri-
kimimi ve inancımı onlann yoksulluğuna mer-
hem gibi kullanıp onlan mutlaka düze çıkaraca-
ğım.
Istanbul'a inert<en keşke biraz daha sürse yol-
culuk dedim. Oysa uçak yırtarak girdi beyaz bu-
lutlan. Aşağıda Marmara Denizi aynı bizim Çıl-
dır Gölü'nun bahardaki hali gibiydi. Ufak dalga-
cıklar, beyaz köpükler yapıyordu. Bizim gölde de
böyle olurdu; ufak dalgalann yarattığı beyaz be-
yaz köpükler ve beyaz martılar iner kalkardı.
Umut da "Denizanası gibidir; biraçılır, birka-
panır, bir kapanır, bir açılır".. toprağı bol olsun
Can Yücel'in dediği gibi. Dudağımda bir Kafkas
türküsü, "Geçme namert köprüsünden ko apar-
sın su seni" diyerek aprondan girdim. Aklımda
Kafdağı, Kafdağı'nın arkası. Kafdağı da Kafda-
ğı'nın arkası da bizim ve oralan yaşanır hale ge-
tireceğiz.
gurbuzcapan@eksev.org.tr
1 2 3 4 5 6 7 8
B U L M A C A SEDAT Y4ŞAYA1V
SOLDANSAĞA;
1/ Insanın
kendini yiyip
bitirmesi. II
Beyaz etli bir 3
balık... Tica-
ret eşyası. 3/
Birnota...Yi- 5
ğitlerden ve
yiğitliklerden
söz eden. 4/
Ekonomik
alanda kendi
kendine ye-
terli olmaya yönelen
bir ülkeninrejüni...
tlaç. 5/Olgunlaşmak
üzere olan tahıl...
Maksim Gorld'nin 4
bir romanı. 67 Rum- 5
lann kutsal saydıkla- 6
n kaynak ya da pı- 7
nar. 7/ Süt çocuğu... 8
Kemiklerinyuvarlak 9
ucu. 8/ Kaz Dağı'nın antik
Kesilen ağacın yerde kalan kökü. 9/ Yanağın alt
kısmı... "Muhterem — " : Sinema oyuncumuz.
YUKARIDAN AŞAĞIY\:
1/ Kalabalık korkusu. 2/ Karşılıklı alıp verme...
Büyük erkek kardeş. 3/ Trabzon'un bir ilçesi...
Türk müziğinde bir makam. 4/Divan edebiyatın-
da şairlerin kendi özelliklerinden övünerek söz et-
tikleri şiir ya da şiir bölümü. 5/ABD'nin bir eya-
leti... Yahja Kemal'in hece ölçüsüyle yazdığı tek
şiiri. 6/Bırsorueki... "Çoksarhoş" anlamındaar-
go sözcük. II Üstü kapalı olarak anlatma... Cr-
dün'ün başkenti. 8/ "Orhan —": Oyun yazarı-
mız... Bakınn simgesi. 9/Kapalı bir yerin ısısını
ayarlayan aygıt... Eski dilde eşek.