23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 EKİM 2004 CUMA CUMHURİYET SAYFA J\_ U LJ J. U X\ kultur(ğcumhuriyet.com.tr 15 Ustalığını herkese kabul ettiren Almodovar'dan cüretkâr bir çıkış ama olmamış bir film! Kahramanlar eşcinsel... SUNGU ÇAPAN , Çağdaş îspanyol sinemasının en renkli simgesi Pedro Almo- dovarın, Konuş Onunla gibi bir başyapıttan sonra merakla bekle- diğımiz son filmı Kötü Eğitim. hemen hemen her Almodovar fil- mindeki gibi sürprizler, şaşırtma- calar, iç içe geçmiş 'oyun içinde oyun'lar ve (çoğu göstere göste- re) çeşitli göndermeler içenyor yine. Ama bu kez Almodovar'ın o alışılmış haşan ve hınzır bakı- şından, humorundan ve eğlence- li numaralanndan yoksun, daha 'karanlık' bir biçimde. Üstadın son filmindeki en bii- yük sürpriziyse, genellikJe şimdi- ye dek hep öne çıkararak anlattı- ğı o sulugözlü, hassas kadın ka- rakterlerden vazgeçip bu kez tüm kahramanlarmj eşcinsellerden seçmesi. Filmekimi'ndeki gala- sının ardından sinemalarda afiş- lere çıkan, kadın cinsinin yer al- madığı Kötü Eğitim, 1980'in Madrid'inde, konu sıkıntısı çe- ken ve bulvar basınından film olabilecek üçüncü sayfa haberle- ri kovalayan genç bir yönetmenin bürosunda başhyor. Kötü egitlm'tn sonuçları Almodovar'ı çağnştıran yönet- men Enrique Goded'i (Fele Mar- tinez} ziyarete gelen, uzun yıüar önce onunla aynı Katolik okulu- na gitmiş ve çocukken yaptıklan sinema kaçamaklannda, aralann- da elektriklenmeden de öte bir cinsellik deneyimi yaşanmış Ig- nacio, yazdığı (Gael Garcia Ber- nal), çocukluk ve okul dönemine ilişkin, kısmen otobiyografik, fı- nali kurmaca hikâyeyi bırakıyor Yönetmen, senaryo: Pedro Almodovar Ka- mera: Jose Luis Alcaine / Müzik: Alberto Iglesias / Oyuncular: Gael Garcia Bernal, Fele Martinez, Daniel Gimenez Cacho, Petra Martinez, Lluis Ho- mar, Nacho Perez, Javi- er Camara, Francisco Boira ispanya 2004 (Medyavizyon) lmodovar'ın bu orta karar müzikal kara film denemesinin lokomotifi, Angel, Juan, Ignacio gibi ayn ayn rolleri başanyla canlandıran, Inarritu'nun Paramparça Aşklar'ıyla tanınıp sevilen, bu filmdeki Juliette Levvis'le Julia Roberts arası bir dönme-fıstığa dönüştürülmüş hali kolayca unutulmayacak olan Meksikah genç oyuncu Gael Garcia Bernal. yönetmene. Angel Andrade adıy- la oyunculuk yapan Ignacio'nun, kendisini düzen rahibe ıntıkam amacıyla şantaj yapan bir traves- tinin, sonunda bir başka dayakçı rahip tarafından boynunun kınldı- ğı, "Ziyaret" adlı hikâyesini çok etkilenerek filme çeken yönet- men, kolayca tanıyamadığı eski arkadaşıyla aşk tazelerken peder Manolo'nun cinsel tacizine uğra- dıkları, kötü eğitimli(!), ortak geçmişlerini anımsıyor. Ziyaret'in çekiminde çıkage- len gerçek peder Manolo'nun an- latöklanysa, kolayca tanıyamadı- ğı eski arkadaşının yazdığı hikâ- yeden çok farklı. Ignacio zannet- tiğinin aslında, peder Mano- lo'nun da küçüklüğünden beri tut- kuyla sevdalandığı, Ignacio'nun kardeşi Juan olduğunu, üstelik Ig- nacio'nun, Juan'la pederin ortak girişimiyle, 4 yıl önce aşın saf eroin verilerek öldürüldüğünü, yönetmenle birlikte öğrendiği- miz andan itibaren biraz koptuk filmden. Çünkü bu kadar film içinde film numarası, dolambaç- lı entrika, şaşırtmaca vermek ve habire kıvıran, gay-travesti kala- balığı bize biraz fazla geldi. Bun- ca oğlancılık, tutku, şantaj, kan- dırmaca ve 'Çiçekçi KJZ' Sarita Montielvari müzikal özentisinı pek kaldıramadık doğrusu. Vaktiyle dinsellikle cinselliği epeyce konu edinerek bu işin âlâ- sını yapmış Bunuel ustanın sula- rına giren Almodovar bu kez an- lattıklarını hikâye etmede biraz yaya ve sığ kalmış gibi geldi bi- ze. SenlHcll- şamatalı sahneler Sübyancı peder tiplemesinden ötürü kilisenin tepkisini çeken, ki- mi şenlikli -şamatalı sahnelerle bezeli film yine de Almodovar hayranlannca ilgiyle seyrediliyor baştan sona. Bu kez zincirlerin- den boşanmışa benzeyen Almo- dovarvar'ın cart renklerinden, pembe zevklerinden ve yırtık k- itsch tarzından geçilmeyen bu eş- cinsel ağırlıklı. orta karar müzikal kara film denemesinin lokomoti- fi. Angel, Juan, Ignacio gibi ayn ayn rolleri başanyla canlandıran, Inarritu'nun Paramparça Aşk- lar'ıyla tanınıp sevilen, bu film- deki Juliette Levvis'le Julia Ro- berts arası bir dönme-fıstığa dö- nüştürülmüş hali kolayca unutul- mayacak olan Meksikah genç ovuncu Gael Garcia Bernal. Michael Mann'in son filrtıi sürekleyici bir seyirlik Melekler kentinde gece temizliği Yönetmen: Michael Mann / Senaryo: Stuart Beattie Kamera: Paul Cameron, Di- on Beebe / Müzik: James Nevvton Hovvard - Oyuncu- lar: Tom Cruise, Jamie Foxx, Mark Ruffalo, Jada Pinkett Smith, Javier Bar- dem, Peter Berg, IrmaP. Hali ABD 2004 (UIP) Yıllann Hollywood yakışık- lısı Tom Cruise'ün artık böy- ie katıksız kötücül bir role bü- riinmesinin zamanı gelmişti. Cruise'ün, görülmekte olan bir uyuşturucu davasının tanıkla- rını bir gecede temize havale etmek üzere, kuyruğu sıkışmış çete reisi Felix (Javier Bar- dem) tarafından Los Ange- -ies'a çagnlan. işinde çok başa- nlı, gözükara tetikçi, amansız profesyonel. görevini herhalü- kârda tamamlamaya azimli, ıcımasız kiralık katil Vincent'ı cynadığı Michael Mann fil- mi Collateral, aksiyon türü- ıün ticari kulvarlanna pek sap- maksızın seyircisine heyecan- k ve sürükleyici iki saat sun- oanın üstesinden geliyor. zorunlu yardalcçı Nasılsa herkesin sular seller pbi Amerikancayı bilip ko- ruştuğu bir küçük Amerika ol- cuğumuzdan, Türkçe bir isim byık bulunmayıp (nicedir alış- tnldığı şekilde) Amerikanca- syla gösterilen Collateral [/an yana, paralel, omuz omu- aj.destekleyıci. tamamlayıcı anlamına geliyor Collateral) genelde aksiyon ve tıkınnda temposunun ötesinde de kara film tutkunlannı tatmin ede- cek özelliklere sahip. Melek- ler Kenti'ne gelince, yollan, kestirmeleri iyi bilen, nazik, sakin, kendi halindeki zenci sürücü Max'ın (Jamie Foxx) taksisine binip sabaha kadar 5 ayn adrese uğrayarak ölüm lis- tesindeki 5 kişiyi ortadan kal- dırmaya kararlıdır taşyürekli tetikçi Vincent ve kendi halin- deki, ezik, süklüm püklüm taksi sürücüsü Max'ı da ken- disine yardakçılık etmeye zor- layacaktır bütün gece boyun- ca... Son 15 yılda, Manhunter, Son Mohikan, Heat-Büyük Hesaplaşma gibi düzeyli filmleriyle özel hayranlar edi- nen. bizimse özellikle Insi- der-Köstebek'ine vurulduğu- muz yönetmen Michael Mann'in yine malum atmos- fer yaratmadaki hünerini, me- kân kullanmadaki becerisini, aynntı titizliğini örneklediği ve Dexter Gordon, Miles Da- vis'lerin çalmış olduğu kulübe giderek adam öldürürken bi- le caz dinleyen, nihilist kiralık katil Cruise-Vüıcent'a bol bol felsefe yaptırdığı, aksiyon ve şiddetten çokça nasibini almış, iki kamerayla, dijital çekilmiş bu son yapıtı, popüler, sıradan bir Tom Cruise filmi olmanın ötesine geçiyor yer yer. Sıkı bir gerillm Soğuk filozof katil Vin- cent'm bize vaktiyle John Lennon'un hayata ilişkin et- tiği o unutulmaz özlü deyi- şinden (Hayat, sen başka planlar yaparken başuıa ge- lenlerdir!) esinlenen lafıyla aklımızda yer eden bu filmi, şimdiye dek seyrettiğimiz, yığınla benzerinden farklı kı- îan, yönetmeninin Michael Mann oluşu. Farklı karakter- lerdeki iki kahramanın çatış- masım konu edinip sıkı bir polisiye-aksiyon ve gerilim harareti yayarak rürün me- raklısını hoşnut bırakan Col- lateral, sonuçta Michael Mann'in en başarılı filmle- rinden biri olamasa da, sü- rükleyici, heyecanlı, şık şı- kırdım bir seyirlik. İZLEYİCİ CÖZÜYLE... ERDALATABEK Kiralıkkatilolmak 'Collateral' filminde Michael Mann, işini dakik bir işadamı gibi yaparak tanımadığı insanlan soğukkanlılıkla öldüren kiralık bir katili anlatıyor. Ama bu soğuk bakışlı, sert adamın iç dünyasına hiç girmeden sürüyor film. îç dünyasını anlatan, insan yanını tanıdığımız kişi ise onu taşıyan taksüün sürücüsü Max. Bir Los Angeles akşamında taksisini temizleyen ve geceye hazırlanan Max, bir kadını alıyor. Kadınla aralannda geçen diyalog, zeki bir taksi sürücüsü ile konuşmakta sakınca görmeyen bir kadın savcının kısa yolculuğunu renJdendiriyor. Sürücü, yan yollardan geçerek daha kısa sürede , yolcusunu ulaştınyor. Savcı da bu sürücüye kartını veriyor. Onu indirdikten sonra büıen ikinci yolcu ise Vincent'tir, kirahk katil. O gece Vincent'in beş işi vardır. Tanımadığı beş kişiyi öldürecek, yaptığı anlaşmayı yerine getirecektir. Bu iş ise taksisinde çalışan Max için ilmin paradoksu, ı kiralık katilin bir robot gibi çalışmasına karşılık taksi şoförünün insanca , düşünmesi, korkması, heyecanlanması, kaygılanmasıdır. Ancak bu paradoks ve sürücü rolündeki Jamie Foxx'un başanlı oyunu bile filmi kurtarmaya yetmemektedir. aklın alamayacağı bir konudur. Ancak Vincent, tehditle onu bu işi sonuna kadar yapmaya zorlar. Taksi sürücûsünün yaşamı Max, çahşarak kazanacağı parayla bir Limuzin servisi kurmayı hedeflemektedir. Annesi hastanede yatmaktadır. Yaşlı kadın. oğlunun bu işi başardığını sanmaktadır. Ve kiralık katil çalışmaya başlar. Son derece soğukkanlı, profesyonel çalışmaktadır. Dakika hesabıyla işini görür, hiçbir an kendini bırakmaz, bir gecede bütün siparişleri yerine getirmeye çalışır. Filmin paradoksu, kiralık katilin bir robot gibi çalışmasına karşılık taksi şoförünün insanca düşünmesi, korkması, heyecanlanması, kaygılanmasıdır. Ancak bu paradoks ve sürücü rolündeki Jamie Foxx'un başanlı oyunu bile filmi kurtarmaya yetmemektedir. Harlka gece görüntüleri Kiralık katil rolünde Tom Cruise, çok başanlı olmasına karşın canlandırdığı tip eski moda bir katildir. Sert bakışlar, dik duruş, soğuk tavırlar bilinen kiralık katil tiplemesidir. 'Çakal' filminin kılıktan kılığa giren, kendi işini gören katili yanında Vincent tahsilat memuru gibi kalmaktadır. 1 Çahşmalannı yanında gezdirdiği çantada taşıyan, bir taksıyle adam öldürmeye giden kiralık katilin aşın şanslı olması gerekir ki bu işin şansa bırakılacak hiçbir yanı olamaz. Ne denli becerikli olursa olsun, kiralık katilin işi her milimi, her saniyesi hesaplanrruş bir programla gerçekleşmek ' "~~~ ! zorundadır. Iz bırakmamak, tanınmamak, bir geçtiği yerden bir daha gecmemek, bir gördüğünü bir daha görmemek gibi 'bellek silme çabşması' kirahk katilin hiç değişmeyen yöntemleridir. Burada ise neredeyse kendini belleklere kazıyan bir kiralık katil senaryosu var ki işi tatsızlaştınyor, heyecanı öldürüyor. Aksiyon da sadece silah seslerine kalıyor ki, böyle bir filmin dayanacağı ana öğe silah sesine bağlı olmayan heyecandır. Susturucu bile kullanmayan kiralık katil aslında şansını da zorlamaktadır. Film Los Angeles'in harika gece görüntülerine. sürücü ile katilin başanlı oyunlanna karşın başansız bir yapım olmaktan kurtulamıyor. KEDİ GÖZÜ VECDİ SAYAR Avrupalı Olmak ya da Olmamak Osmanlı'dan Türkiye Cumhuriyeti'ne uzanan Ba- tı yolculuğumuzda yeni bir etabın son aşamasına geldik sayılır. Yüzyıllar öncesinden başlayan bu se- rüvende 'mutlu son 'a ne denli yakın olduğumuz tar- tışmalanna kayıtsız kalan yurttaşlann sayısı fazla ol- masa gerek. Herkes kendıne göre bir şeyler söylü- yor bu konuda. Avrupa Komisyonu'nun yayımladı- ğı ilerfeme raporu, 17 Aralık'a ilişkin beklentilerin iyimserlik dozunun artmasına yol açarken, Avrupa Birfiği'ni ülke çıkarlanna aykın bulanlar da eleştiri- lerinin dozunu arttırıyor. Türkiye'nin Avrupa Birli- ği'ne girme sürecini destekleyenler, nerede ise va- tan haini ilan edilecek. Hafta içinde Istanbul'da gerçekleşen Yeşiller/ E- FA grup toplantısında Murat Belge'nin dediği gibi, "AB, ülkemizin demokrasi gündeminde bir kod adı oldu" ise, bunun nedenini insan hak ve özgürlükle- rine tahammül edemeyen bir 'güvenlik devleti'nde aramak gerekmez mi? Hak ve özgürlüklerimizin sı- nırlannı daha da geliştirmek adına, Avrupalı demok- ratlarla işbirfiği yapmak niye suç olsun? Tabii, Bel- ge'nin yaptığı gibi, gereğinde Avrupalı aydınlan da uyarmak gerekiyor. Kendi dinamiklerimizle çözüm- lememiz, aşmamız gereken bazı hassas konulann sürekli önümüze sürülmesi tutucu güçlerin ve Tür- kiye'ye pek de iyi gözle bakmayan yabancıların işi- ne yarıyor. Bunu hatırlatmamız sürece yapıcı bir katkıdır. Ama, bir de yapıcı olmayan eleştiriler var. Yeşil- ler toplantısı katılımcılanna bir açık mektup dağ/tan Bedri Baykam'ın yaptığı gibi. Baykam, Avrupa Bir- liği sürecinın, Türk ordusunu nötralize ederek, Is- lamcı yükselişe hizmet edeceği kanısında. Toplan- tıya Türkiye'den katılan konuşmacılann Avrupalıla- rı yanılttığını söyleyen Baykam, konuşmacılan '2. Cumhuriyetçi' olmakla ve AKP iktidanna hizmet et- mekle suçluyor. Baykam'ın açık mektubunu okurken, üzüldüm. Bir sanatçının, hem de onun gibi Batı değerleri ile yetişmiş bir sanatçının kendini bu denli dar kalıplar içine hapsetmiş olmasına; Susurluk zihniyetinin bekçiliğine soyunmasına. Oysa, bir sanatçının ül- kenin demokratikleşmesine, sivilleşmesine hizmet eden bir süreçten kıvanç duyması gerekirdi. Bun- ları söylerken, eleştirilecek bir şey olmad/ğını söy- lemek değil niyetim. Elbette çok şey var eleştirecek. AKP'nin niyetinde ne denli samimi olduğunu sor- gulamak da mümkün, hatta gerekli. Ama, Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye sağlayacağı yararlan görmez- likten gelmek, en kolayından politika yapmaktır. Ba- zı solcu arkadaşlanmızın yaptığı gibi. Konuyu, kültür-sanat alanına daraltırsak, şu son birkaç yılda Avrupa Birliği hedefi doğrultusun- da atılan adımlarla ifade özgürlüğünün sınırlannın genişletilmesine nasıl katkıda bulunulduğunu göre- bilıriz. Bize düşen, sürece karşı çıkmak değil, süre- ce ters düşen yasal düzenlemeleri, yönetmelikleri, uygulamalan bulup çıkartmak; hem iktidan, hem de Avrupa Birliği yetkililerini uyarmak olmalı. Evet, acı ama gerçek, nefes almamızı sağlayacak adım- lann pek çoğu iç dinamiklerin değil, dış dinamikle- rin sonucu atılıyor. Peki, en iyisi biz bu adımları at- mayalım mı diyelim, yoksa iç dinamiklerimizi nasıl daha etkin kılanz, bunun yollannı mı arayalım? Siyasal iktidann bir yaptığı, öteki yaptığı ile çeli- şiyorsa -ki bunun böyle olduğunu kaç haftadır ya- zıyoruz bu sütunda- görevimiz eleştirmek olmalı. örneğin, yeni TCY'de basınla ilgili yapılan düzen- lemeler. yeni Basın Kanunu'nun tandığı özgüriük- leri geri alır nitelikte. TCY'nin 60. maddesi, bir ha- ber nedeniyle bir gazete ya da televizyon mahkûm olursa, o yayın organının sahibi olan şirketin kapa- tılabıleceğini belirtiyor. Hani, Basın Kanunu ile ga- zetelerin kapatılması ortadan kalkmıştı, ne oldu? Bir de, 'propaganda' suçunun, basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde, verilecek cezanın yan oranında arttınlacağı hükmü var. İfade özgürlüğü, böyle gü- vence altına alınıyormuş demek ki! Yeşiller toplantısında, Yûcel Sayman'ın dediği gibi "Anayasası devleti bireyden üstün tutan bir ül- kede yaştyoruz". Değişim, sancılı olacak elbette. Mutlakiyetçi yönetim anlayışının, demokratik, say- dam zihniyetle yer değiştirmesı kolay olmayacak. Bu yüzden Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Ku- rulu'nun raporundaki 'başbakancı rejim' eleştirisi- ne kulak vermesi gerekiyor iktidann. Bu yaklaşımı, daha küçük örneklerde de görmek mümkün. Kül- tür Bakanlığı'nda 'Bakancı rejim' saltanatı süruyor. Tabii ki, Erkan Mumcu'nun icadı değil bu. Tüm si- yasal iktidarlar aynısını yaptı. Ama, şimdi bir şeyler değişecekse eğer, yönetim anlayışının da değiş- mesi gerekiyor. Dilerseniz haftaya devam ederiz bu konuya... Bugün • BABYLON'da 23.00'te Natacha Atlas konseri. (0212 292 73 68) • ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ'nde tDOB'den 19.30'da 'Konser/Metroda' adlı konser ve bale. (0 212 251 56 00) • CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU'nda 19.30'da genel sanat yönetmenliğinı Aylin Şengül Taşçı'nın yaptığı TC Kültür ve Turizm Bakanlıği İstanbul Devlet Türk Müziği Topluluğu konseri. (0 212 232 98 30) U NARDİS JAZ2 CLUB'da 22.30'da Cihan Terlan'dan 'Jobim Prpjesi'. (0 212 244 63 27) • FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZtnde 19.00'da Iztevan Todorov'dan 'Demokrasi ve Düşmanlan' konulu söyleşi. (0 212 334 8740) • Y.\PI KREDI SERMET ÇİFTER ŞALONLnda 18.30 da '45. Paralelin Ötesinde' konulu panel. Konuşmacdar: Karen Muhallen, Nancy Huston, Sevin Okyay. (0212 25156 00) • EDEBİYAT-KOOP BEYOĞLU nda 19.30'da 'Türkçe Bir Felsefe ve Büim DUi Olabilir mi?' konulu söyleşi. (0 212 244 02 05) M TARIK ZAFER TUNAYA KÜLTÜR MERKEZİ'nde 19.30'da BurçakEvren'in sunduğu 'Gündelik Hayatın Tarihi' konulu söyleşi. (0212 29312 70) • ATATÜRK KİTAPLIĞInda 19.30'da 'Bizi Güldürenler: Atalay Demirci GÖsterisi'. (0 212 249 38 19) • EDEBİYAT-KOOP İSTA1VBUL CUMOK'u konuk ediyor 19.00'da 'Cumok Törkiye'de ne yapıyor? Türkiye'ye nasıl bakıyor?' konulu söyleşi. (0 212 244 01 03 - 244 0"l 05)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear