Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 18OCAK2004PAZAR
OLAYLAR VE GORUŞLER
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Binizı Çabuk Tutun!
Evet, elintzi çabuk tutun!..
Kım ne yapacaksa ne edecekse bir an önce davransın!
Zaman hızla geçiyor. Mart yaklaşıyor. Bugünkü çıkmazdan
kurtulabilmenin şimdilik tek yolu var; yerel seçimlerde ken-
dine 'Ak'd'yen AKP'nın.Tayyip, Gül, Annç'lann; onlann ış-
başına getirdiği Bakan'lann, Müsteşar'lann, Türkiye'yi kısa
sürede bir çeşit şenat devleti, şeriat ülkesi, şeriattan yana
bir ulus biçimine sokmak çabasındakilerin yolunu kesin!..
Elinizi çabuk tutun...
Kimı görsem, kime rastlasam soruyor; tetefonlar, fakslar
yağıyor Ne olacak bu ülkenin hali, nereye gidiyoruz! Adam-
lar var, önemli görevtere getirilmiş, açık açık söylüyorlar:
"Ümmetçiyiz, dinciyiz, Atatürk'e, kurduğu cumhuriyete
karşıyız... "Bütün bunlan görüyor, duyuyoruz.. yine de eli ko-
lu bağlı duruyoruz! CHP birazcık kıpırdamaya başladı. On-
lar da anladılar bu gidişle getecek seçimde bir daha Mec-
lis'e gelemeyeceklerini, getrilmeyeceklerini!..
Elinizi çabuk tutun...
Ey. Atatürk Cumhuriyetini savunan partiler, liderier, Eçe-
vit'ler. Baykallar, Karayalçın'lar, Cem'ler. Soysal'lar, Öz-
den'ler, Perinçek'ler. solcular, komünistler, sosyalistler, sos-
yaldemokratlar.. Yalnızonlarmı? DYP'ler, MHP'ler, ANAP'lar,
irili ufaklı tüm partiler. sağın, aşın sağın önde gelenleri!.. Sız-
ler bir şenat devletinden yana mısınız? Değilsenız, ki değil-
siniz, damazsınız!.. öyleyse, aklınızı başınızatoplayın! Cum-
hunyetçiler Cephesi'nde toplanın! Oturup görüşün, belli
adayiarda bırleşin!
Elinizi çabuk tutun...
Ülke satılıyor. Atatürk'ün Inönû'nün, Cumhuriyetçi kad-
'olann binbir zorlukla kurduğu, yücelttigi ulusal değerler sa-
ülıyor! Haraç mezat bıle değil. önüne gelene, parayı vere-
ne... Ama hangi parayı? Bir an önce para gelsin, bir an ön-
ce her şey satılsın hesabı ile...
Elinizi çabuk tutun...
Baykal'a sesleniyorum. Siz şeriat devletinden yana mısı-
nız? Degilsiniz. öyleyse inadı bırakın. öncü olun, önderolun,
başı çeken sız olun Cumhuriyetçıler Cephesinin... Ecevit,
sen büyük umutlarla desteklendin.. görüyorsun, şeriat dev-
tetinin ortaya çıkmasına az kaldı. öyleyse sen de katl dire-
nişe, bir çeşrt savaşıma! Perinçek'ler, solcular, şunlar bun-
ılar, bırakın şimdilik iç çekişmeleri. Bir gün gelir herkes ken-
di bayrağını açar. Ama zamanı degil... Işte karşımızda her
•gün kapımızı zorlayan rejim karşıtlan! Fırsat bulsalarAtatürk'ü
<ie cumhunyetı de yok edeceklere karşı bırieşin... Işte fırsat
rnarttaki yerel seçim!..
Elinizi çabuk tutun...
Iş işten geçmeden!.. Türk halkı büsbütün yanılgı uçuru-
nuna itilmeden... Koskoca bir devletin tüm kadrolanna, en
enemli yerienne belli amaçlılann yerieşmesi sonuçlanmadan!
Elinizi çabuk tutun! Zeytın dalı mı, gülün rengi mi, adı ney-
se.. büyük bir Cumhuriyetçiler Cephesi oluştumn...
Attmış yıllık bir yazar olarak bir kez daha sesleniyorum.
Baykal'lara, Ecevit'lere, Cem'lere, Perinçek'lere, Soysal'la-
ra, Özden'lere, Karayalçın'lara, sağdakilere soldakilere;
MHP'li Bahçeli'ye, DYP'Iİ Mehmet Ağar'a... Atatürkçü,
cumhuriyetçi tüm derneklere, sendikalara, örgütlere...
Elinizi çabuk tutun! Elinizi çabuk tutun! Elinizi çabuk tu-
tun!..
Cumhuriyet Omuzdaşlan Göreve! PENCERE
2003'ün son günlerinde AKP Adıyaman Milletvekili Hüsrev Kutlu'nun
Atatürk'ün TBMM'deki fotoğrafına saldınsını bir ''bıreysel eylem"
olarak görmek son derece yanlıştu". AKP Grup Yönetım Kurulu'nun bu
kişi hakkında soruşturma açacağını duyurarak olayı bir "bireysel eylem"
düzeyine indirgemeye çalışmasına asla kanılmamahdu".
Vedİİ BİLGET Em. Amiral
S
ermaye ege-
menliğı, kendi-
nineekonomik,
nesiyasalnede
kültürel alanda,
asla istemin (talebin) dogal,
demokratik ve özgür seçi-
mine teslim etmez. Her öz-
gür kıpırdanış. her demok-
ratik yönelim, her toplum-
cu düşünüş ve davranış tar-
zı sermayenin sömürü çar-
kı içın büyük tehJikedir.
Ekonomik süreçte serbest
rekabet ve serbest pazar -
kendi çıkan ve salt kendi
söylemi için beliıiediğı ide-
olojik pencereden savun-
duğu serbestlik ötesinde-
sermayenin asla görmek
ıstemediği karabasandır.
Siyasal süreçte de birbırle-
nyle serbestçe yanşacak
ve toplumsal istemi yanıt-
lamada etkin olanın seçi-
mi kazanacağı bir partiler
düzenini asla ıstemez. Çün-
kü toplumsal istem önem-
lı değildir sermaye içm.
Önemü olan, istemi de biz-
zat kendisinin üretmesidir.
Sermaye için, üretimle
bırhkte istemin de üretüne-
si zorunluluğu vardır. Top-
lumsal üretim, tüketime
bağlıdır. Toplumlann eko-
nomik ve kültürel gereksin-
meleri ekonomik ve kültü-
rel ürünlerin yaranlrnasının
temel itici gücüdür. Üretim.
tüketim gereksinmesine bir
yanıttır. Bundan dolayıdır
ki istem. sununun (arzın)
belirfevicisidir Ne ki bu.
ülküselleştirilmiş (ideali-
ze edilmiş) bır soyutlama-
dır yalnızca. Çünkü ser-
maye, kendi mallan ve sap-
tadığı fıyatlapazan denet-
ler. Bunun anlamı, istemin
seçim hakkını ve etkenlik
olanağını ortadan kaldır-
makör.
Tüketim, yeni üretim
için gereksinme yaratır.
Gereksinme yaratılması-
nın anlamı, üretim için dür-
tücü bir nedenin ortaya çı-
kanlmasıdır. Ama bu dür-
tü, yalnızca üreûmin koşul-
lu bir ön varsayımıdır. Çün-
kü tüketim, üretim için bir
neden ortaya çıkanr ve ay-
m zamanda üretimin sap-
tayıcı amacı olarak. üre-
rimde etkin maddeyı ya-
ratır. Yani tüketim. gerek-
sinmeyi yeniden üretir. Ser-
maye bu noktada devreye
girer. Hertürlükoşullandir-
ma aracıru kullanarak -el-
bet buna büyük ölçüde
medya da dahıl- sadece ge-
reksinmelerı giderecek
maddeyi yaratmaz, aynı
zamanda madde için ge-
reksinmeyi yaratır.
Gereksiıııne, başlangıç-
taki doğal bıçiminden çı-
kar ve kendisi madde-amaç
tarafindan dürtü olarak be-
lirlenir. Tüketimin madde-
amaç için duyduğu gerek-
sinme, madde-amacın al-
gılanması tarafindan yara-
tılır. Dolayısıyla üretim,
gereksinen için bir madde
yaratmaz, aynı zamanda
madde içın gereksinenı ya-
ratır. Sermaye egemenli-
ğinin üretimi, kendi istemi-
ne göre sunduğu ürünle-
rin tüketiciye bir gereksin-
me olarak algjlanJması esa-
sına dayanır. Böylece üre-
tim tüketimin amacını, tü-
ketimin biçimini ve dür-
tüsünü -nedenini- belirler.
Artık bu noktada, tüketi-
min de benzer biçimde üre-
nmi yönlendirmesi söz ko-
nusu değildir. Üretıme ege-
men olanın. tüketenin eği-
limini yönJendirip belirle-
mesidir.
Sermayenin en üst aşa-
ması olan emperyalizmin
tekelci dayatmacılığı,
1970"lerde tüm dünyada
egemenleşti. Zamanla ken-
disine "küreseP bir kılıf
giydiren bu dayatmacılık,
her ülke içinde sadece eko-
nomik değıl, aynı zaman-
da ideolojik saldınsım da
yoğunlaştırdı. Sosyalist
devletlenn -içten ve dış-
tan- çökertilmesinin ardın-
dan, bu saldınlar yeni ya-
pay imgeler (sahte imaj-
lar) ve uydurular yarattı.
Bunların en başında özel-
leştirmenin ve kamusal de-
netime son venlmesinin
demokrasi, fırsat eşitliği
ve serbest pazarda "halka
istediğinin verilmesr ola-
rak çeşitlı kılıflar içinde
sunulması geldi. Bu imge-
yi destekleyen ve klişeleş-
riren yeni bir ideoloji de
yaratıldı. Bu, ideolojilerin
sonunun geldiği biçemin-
de bir ideoloji oldu. Artık
dayatılan, sanayi ötesi top-
lumdu ve küreselleşmey-
le birlıkte dünyanın karşı-
lıklı bağımlılık içinde iç
içe evrensel bir bütünlüğe
ulaşacağı uydurusuydu. Sı-
nıf çatışmalan son bulmuş-
tu.
"Veni Dünya DüzeniM
uydurusu ardında kavram-
sallaştınlan bu süreç, ya-
paydı. Sımfsallık tarihsel
bir olguydu ve üretim araç-
lannın özel mülkiyeti sür-
dükçe sımf çatışmalan da
sürecekti. "Küresel'' ser-
maye bunun bilincindeydi.
Yerel işbüükçüeri de... Bu-
nun üzenne, sırufsal siya-
setler yerine geçecek bır
başka siyasal örgütlenme
biçimı üretildı.
Bu ürerilirken, kitlele-
rin buna gereksinmesinın
üretici egemenler tarafin-
dan belirlenmesi için her
tür koşullandırmaya başvu-
ruldu. Yaratılan yeni ge-
reksinme, yerel degil kü-
resel bir dünyaya uygun,
yersel değil göksel bır ge-
reksınmeydi. Kitleler, din-
sel siyasete zorunlu kıhn-
dılar. Bu tür sıyasetı yapa-
cak partiler de doğrudan
sermayenin bağlaşıgı (müt-
tefıki) olarak yaratıldılar.
Emek-sermaye çelişki ve
çatışması Tann'ya havale
edıldı.
Atatürk'ün sözleru.
Bu "yenidüzen", doğal
olarak en çok bağımsızlık
ve sennaye karşıü söviem-
lerden nefret ettL "Kapi-
talizm Türkiye'de, Avnı-
pa'da ve eski Rusv^a'da ol-
duğundan daha za>if ge-
UştL Fakat \azr\et, büyük
teşebbüslerdeki hemen bü-
tün kapitalinvabanalarta-
rafindanvaunbnışobnası\-
la şiddetlenmiştir. Halkı-
niızın isüsnıannı kolaylaş-
ürmakiçin kurulmuşolan
kapitülas\t)n sistemlge&ş-
memizi engdiemiş vebia bu
sömürü>e tahammül et-
meye mahkûm eüniştir. Bu
rejimi ortadan kaldırma
hedefine sahip bugünkü
mücadelenüz her şeyden
önce kapitalizme karşı yö-
nelmiştir™ Biz memlekeü-
mizi düşman istilasından
kurtardıktan sonra. kamu-
sal ehemmiyet taşı\an bü-
yük işletmeleri dev let eü\-
le yönetme niyetindeyiz.
Böylece gelecekte büyük
kapitalist sınıflann efendi-
liğuıinülkedehâkimolma-
sınınönünegeçmişohıruz.
Türkiye'ıım büyük devlet-
ler ve onlann uydulan ta-
rafindan hâlâ açıkva-d ka-
pah olarakçügmcasaldm-
lara hedefolmasının nede-
ni, bütün nıazlum millede-
re kurtuluş yolunu göster-
miş olmasıdır.'" "İstiklaH
tanı için şudüsturvar: Hâ-
kimiyet-i VüIIrve. hâkuni-
y et-i iktisadiye ile tarsin
edilmelidir. Bu kadar bü-
yük gayeler. bu kadar mu-
kaddes, azametii hedefler
kâğıt üzerindeki düstur-
larla, arzu ve hırsla husul
bulamaz. Bunlann tahak-
kuk-i tammnu tenıin için
yr
egâne kuv^ et, en kuv^et-
İi temel iktisadiyatnr. Siya-
si ve askeri muzafferiyet-
ler ne kadar büyük ohırsa
olsun,iktisadi zaferle tetvic
edflemezse semere, netice
payidar olamaz. En kuv-
veüi ve paıiak zaferinûzi
de tetvic eden semeraN na-
fiayi temin için hâkimiyet-
i iktisadiyemizin temin ve
tarsini lazımdır... Fakat
efendiler alelacele fütuhat
yapanlar, sapanla fütuhat
yapanlara binnetice terk-i
mevki etmeye mahkûm-
dur~ Kıhç kullanan kol yo-
rulur. fakat saban kuÜa-
nan kol her gün daha çok
kuvvedenir ve her gün top-
rağa daha çok sahip olur.-
Bugün mevcut olan fabri-
kalanmızda ve daha çok
ohnasını temenni ettiğimiz
fabrikalarunızda kendiiş-
çUerimiz çahşmahdır. Mü-
reffeh ve memnun olarak
çahşmalıdır. Ve bütün bu
say dığımız sınıflar aynı za-
mandazenginolmahdır. Ve
hayatmlezzet-ihakidanita-
dabilmeydir" Ve "Biz_ is-
tiklalimizi enün bulundu-
rabihnekiçin heyet-i umu-
miyenüzce heyet-i milliye-
mizcebizimahvetmek iste-
yen emperyabzme karşı ve
bizi yurnıak isteyen kapita-
lizme karşı. hey et-i milliye-
ce mücahedevi caiz gören
bir mesleği takip eden in-
sanlan/"* diyen Mustafa
KemalAtatürk. "künesel''
sermaye egemenJerinin ve
ülkedeki uzantılannın en
çok yok etmek istedikleri
imgeydı. Bu nedenle, her
firsatta ve her yönden Ata-
türk'e karşı saldınlar yo-
ğunlaştı.
2003 "ün son günlennde
AKP Adıyaman Milletve-
kili Hüsrev Kuounun. Ata-
türk'ün TBMM'deki fo-
toğrafina saldınsını bir "bi-
reysel eyiem" olarak gör-
mek son derece yanlıştır.
AKP Grup Yönetim Kuru-
lu'nun bu kışi hakkında
soruşturma açacağını du-
vıırarak olayı bır "bireysel
eylem" düzeyine indirge-
meye çahşmasına asla ka-
nılmamalıdır. AKP'nin de
onu Türkıye'ye bir gerek-
sinme olarak koşullayan
"küreseT sermaye düze-
nınin de amaçlan i\ice al-
gılanmalıdır. Ne Kutlu'nun
Atatûrk'e ne de sermaye-
nin topyekûn kıtlelere sal-
dmsı, "Tann'ya havale"
edılmemelidir. Unutulma-
malıdır ki kendılerinı Tan-
nsal bağlanış kılıfi ardına
gızleyen bu odaklar -öme-
ğın yine geçen yılm son
günlennde İsmaıl Ağa ce-
maatimn lideri l staosma-
noğlu'nun kızının cenaze
töreninde- ülkemizin top-
lumsal varoluşuna karşı tu-
tumlannı "havaleB" degil.
eylemlı olarak sergilemek-
ten hiç de geri kahnamış-
lardır.
Sonuç
Toplumsal \arlık. top-
lumsal bılınci belirler. Ser-
maye düzeninin ve suufsal
örgütlenmeleri yok edil-
miş kitlelere gereksinme
olarak yaratıp ürettıklen
AKP'nin toplumsal varlı-
ğımızı daha uzun süre dar-
madagın etmesine izin ver-
diğimız koşulda, toplum-
sal bilincimiz öylesıne ör-
selenecektir ki yalnızca
Türkiye Cumhunyetı'nın
değil, cumhuriyet sözcü-
ğünün bile ne anJama gel-
diğini unutacağız. Ege-
menlik ulusun değil. gök-
sel kıhflargiydınlmış '"kü-
resd" sennaye hizmetkâr-
lannın olacaktır.
Şimdi sonın. bu gıdışe
bakarak "Ankara'nın taş>
na bak/ Gözterimin yaşına
bak/ Uyan uy^n Gazi Ke-
mal/ Şu dünyanın işine
bak" diye ağıt söylemeyı
mi sürdüreceğımiz, yoksa
Gazi Kemal'in cumhuri-
yet omuzdaşlan olarak ken-
dimıze düşen görevi yeri-
ne getirme sorumluluğuna
sahip mi çıkacağımızdır?..
CUMHURİYET KİTAP KULUBÜ
OCAK AYIETKİNÜKLERİ: 5
TÜRKİYE YAZARLAR SENDİKASI
Öykü Ustalarımız: 3
• Naim Tirali'den bir öyküsü
• Tansu Bele'den Naim Tirali
• Kitap fmzası
19 Ocak Pazartesi Saat:18.00
Yen Cumhuriyet Kitap Kulübü, istiklal Cad.,
Zambak Sok, No:4, D: 1-2, Beyoğlu - istanbul
Tel: 0212/2523881-82
Kafeteıyamız pazar dahıl her gün saat:10.00 - 21.00 arası açıktır.
Mizah Ham Ervaha
Yakışmaz...
Mizah insan zekâsının ürünüdür; keyfinedoyum
olmayan bir beyinsel gülümsemenin dışavurumu-
dur...
Ne softalıkta mizah var..
Ne mollalıkta..
'Mürteci mizah' olmaz; ham ervahlığın bedeli, ze-
kâ çaprazında çarmıha gerilmenin faturasını öde-
mektir.
Anadolu'da mizahı vurgulayan iki isimden biri
Nasrettin Hoca, öteki Baba Erenler...
Ikisi de eleştirinin oklarıyla yobazlığı iman tahta-
sından vuran ustalıkta mizah yapariar...
Bugünkü iktidann ileri gelenlerine bakıyorum,
bıyıklartek model...
Sünneti şerife üzerine kırpılmış...
Hatunlar tek model..
Türbanlı..
Içlerinden hangisi Bektaşi mizarıının insan aklı-
na merhaba diyen özgür felsefesindeki nükte kı-
vılcımlarından tat alabilir?..
Oysa Bektaşi Anadolu demek...
Dünyanın Müslümanlık coğrafyasında Orta As-
ya'dan gelerek Anadolu'yu aşıp Balkanlar'a uza-
nan bu dalgayı duyumsayamayan kişinin yaşa-
mında eksiklik var demektir...
•
Geçen akşam, orta yaşlı, yaşlı ve gençlerden
oluşan bir aydınlık toplantının sofrasında, ham er-
vah iktidannı birtürlü içlerinesindiremeyentakımın-
dan dostlarla günün hal-i pür melâlinı ve cihan-ı âle-
mın rezilliğini konuşuyorduk; mizah resmi ya da özel
kesimden gelen her bır konuğun sohbetinden, fik-
rinden, görüşünden eksik olmuyordu...
Söyleşiye eklenen yakası açılmadıkfıkralardaca-
bası... Bunlardan ikisini hiç duymamıştım; ikisi de
imam üzerine ve buram buram Anadolu kokuyor;
demek ki halkımız mizah üretmekten bır gün bile
geri durmuyor...
•
Anadolu'nun o bıçim bir yerinde ünlü bir ağa
varmış, sağda solda çalımından geçilmiyormuş, çev-
resindekıler de ağayı pazarlamak için gerekli pro-
pagandayı yapmaktan geri durmuyoriarmış:
- 'Ağa'nın önüne geçilmez...
Sokakta, çarşıda, pazarda kimse ağanın önüne
geçemıyor, herkes geri duruyor, ağa da salına sa-
lına üstünlüğünün tadını çıkarıyor...
Bir gün ağanın camiye gidesi tutmuş, ancak ce-
maatin en önünde yerinı alsa da karşısında nama-
zı kıldıran imam var...
Ağa içeriemiş, ama, sesini çıkaramıyor; adam-
lan namazdan sonra imamı yakalayıp bir iyi ben-
zetmişler; ağzını burnunu kırmışlar:
- Ulan, sen bizim ağanın önüne nasıl geçersin?..
İmam perişan, hemen ağaya koşmuş:
- Ağam bu ne haldir?..
Ağa:
- İmam efendi, bizimkilerfazla ileri gitmişler; ama
sen de fazla ileri durmuşsundur...
•
Bir imam fıkrası daha...
Kasabanın imamı cenaze namazını kıldınrken
cemaate soruyor:
- Merhumeyi nasıl bilirsinız?..
Cemaarten ses yok...
İmam yine soruyor:
- Merhumeyi nasıl bilirsiniz?..
Cemaatten yine ses yok...
Üçüncü soruda da ses çıkmayınca imam patla-
mış:
- Ulan ne susuyorsunuz!.. Hayattayken hanginiz
kapısını çaldı da merhume 'hayır' dedi?..
•
Güzelim Anadolu'yu renklendirip süsleyen mizah-
tır; bu halk, yüzünden düşen bin parça olan mür-
teci takımına bin yıldan bu yana yüz vermemiş...
Peki, diyeceksiniz, bu ham ervah nereden çıktı?..
AYTEKİIM YILDIZ'l
kaybettik.
Can arkadaşımız, kardeşimiz
Aytekin'le birlikte, 12 Eylül
döneminde, parti kuruculuğumuzun
ve milletvekili adaylığımızın
"malum kişiler"ce veto edilmesi
onurunu yaşamıştık.
Aytekin gerçek bir Kemalist
olarak yaşadı, yüreğimizde
hep yaşayacak...
Giderek öbür tarafta çoğalıyoruz...
Ruhu şâd olsun.
Dr. Tunhan Temuçin, Ensın Aythn,
AUL Ümit Teoman
TMMOB MİMARLAR ODASI İSTANBUL BÜYÜKKENT
ŞUBESİ'NDE TARİHSEL BİR DÖNEME DOĞRU
(38. DÖNEM / 2004-2006)
İŞBİRLİĞI VE DAYANIŞMA ÇAĞRISI
Uluslararası guç merkezleri ülkemizdekı "tüccar sıyaset"
anlayışıyla "kamu yonetım reformu" adıyla bır entegrasyonu
dayatıyor! Uluslararası ve işbirlikçi kentsel yağmanın önü
açılıyor! Ulusal. tarihsel, doğal değerler, havzalar, ormanlar,
yaşadığımız kent İstanbul, yağma tehdıdı altında! Nrteliksiz
yabaocı mimarlann ülkemizde çalışması kolaylaştınlıyon
ulkemız mımariannın hızmet sunma yolları kapatıhyor! GATS-
Avrupa Biriiği uyum paketi koşulsuz 2005 te yünirlüğe
girecek! Ulkemız mımarlannın ışsızlığı artıyor! 2004,
Mimarlar Odası'nın 50. Yılı! Mımariık, 50 yıllık toplumla
buluşma hedefinı engelfere karşın surdunıyor! Uluslararası
Mimarlar Biriiği Kongresi 20O5'te Istanbul'da!
TünVıye mirnarlık bınkımını 2005'e taşımak gerekıyor!
Bu koşullarda tarihsel bir dönemi geleceğe taşıyacak
daha etkin Mimarlar Odası için işbiriiği ve
dayanışmaya çağınyonız!
ÇAĞDAŞ, DEMOKRAT, TOPLUMCU MİMARLAR
24 Ocak 2004 Cumartesi, Genel Kurul
İTU Mımarlık Fakultesı 109 no'lu Salon
25 Ocak 2004 Pazar, Seçimler
Mimarlar Odası İstanbul BK Şubesı
Yıldız Sarayı Dış Karakol Bınası